0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Katalog Suç Nedir?

Katalog suç, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) yer alan tutuklama, iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı vb. koruma tedbirlerine başvurulabilecek suçların bir liste halinde kanunda belirlenmesidir. Örneğin, hakimin tutuklama tedbirine daha kolay başvurmasını sağlamak için tutuklamaya ilişkin katalog suçlar CMK m.100’de bir liste halinde sayılmıştır. 5271 sayılı CMK’da sınırlı sayıda koruma tedbiri için katalog suçlar listesi düzenlenmiştir,kanundaki her koruma tedbirinin farklı kapsamda bir katalog suçlar listesi mevcuttur. Koruma tedbirleri, hüküm verilmeden önce kişi özgürlüğünün geçici bir şekilde kural olarak hakim tarafından sınırlanmasına yol açan, tutuklama, el koyma, arama, adli kontrol, iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi vb. tedbirlerdir.

Bir suçun bir koruma tedbirinin katalog suçlar listesinde yer alması şu iki sonuca yol açabilir:

  1. Bir suçun bir koruma tedbirinin katalog suçlar listesinde yer alması, o suç bakımından diğer suçlara göre daha kolay koruma tedbirine başvurulmasını sağlar. Örneğin, tutuklama koruma tedbiri bakımından cinsel saldırı suçu katalog suçlar arasında yer almaktadır. Cinsel saldırı suçunun tutuklama tedbiri bakımından katalog suçlar arasında yer alması, bu suç yönünden hakimin tutuklama kararı vermesini kolaylaştırmaktadır. Hakim, diğer suçlar açısından da tutuklama kararı verebilir, ancak tutuklamanın katalog suçları arasında bulunan cinsel saldırı suçu için daha kolay tutuklama kararı verebilir.

  2. Bazı koruma tedbirlerine yalnızca bazı katalog suçlar açısından başvurulabilir. Bu halde, katalog suçlar kesin bir çizgi çekerek sadece bazı suçlar açısında koruma tedbiri kararı verilmesini sağlamaktadır. Örneğin, iletişimin denetlenmesi (telefon dinlemesi) koruma tedbirine kanunda sınırlı bir şekilde sayılmış katalog suçlar için başvurulabilir. İletişimin denetlenmesi tedbiri için öngörülen katalog suçlar dışında kalan suçlar için bu koruma tedbirine başvurulamaz. Örnek vermek gerekirse, silahlı örgüt üyeliği suçu katalog suçlar arasında yer aldığından iletişimin denetlenmesi tedbirine bu suç açısından başvurulabilir. Ancak, hırsızlık veya dolandırıcılık suçu katalog suçlar arasında yer almadığından bu suçlar açısından iletişimin denetlenmesi tedbirine kesinlikle başvurulamaz.

Katalog suçlar belirleyerek yalnızca suçun niteliği gereği katalog suçlardan olması nedeniyle koruma tedbirlerine (tutuklama, telefon dinlemesi vs.) başvurulması hukuka aykırı olacaktır. Yani, katalog suç tek başına koruma tedbiri uygulanmasının gerekçesi olamaz. Hakim veya mahkeme, sadece işlenen suçun katalog suç olmasını gerekçe göstererek koruma tedbirleriyle kişi özgürlüğüne müdahale edemez. Bir suçun katalog suç olmasının yanı sıra somut olayda koruma tedbirinin uygulanması için gerekli objektif şartların da kanunda belirtilmesi gerekir. Katalog suçlarla ilgili herhangi bir koruma tedbirinin uygulanmasına karar veren hakim de suçun katalogda yer almasının yanı sıra tedbirin uygulanması için gerekli diğer kanuni şartların oluşup oluşmadığını değerlendirmelidir. Aksi takdirde, kişi özgürlüğüne hukuka aykırı ve ağır bir müdahale yapılarak Anayasa’nın 38. maddesi ihlal edilmiş olur.

Katalog Suçların Özellikleri ve Eleştiriler

Katalog suçlar belirlenirken hangi kriterlerin kullanıldığı konusunda bir açıklık olmamakla birlikte, ağır sonuçlar doğuran, ispatlanması zor ve ciddi yaptırım içeren suçların katalog suçlar içerisine alındığı görülmektedir.

Katalog suçların ceza muhakemesi işlemlerini kolaylaştırdığı ileri sürülmektedir. Örneğin, katalog suçlardan rüşvet suçu nedeniyle tutuklanan şüphelinin hem delilleri karartamayacağı hem de yargısal işlemlerde hazır tutulmasının daha kolay olacağı kabul edilmektedir.

Uygulamada katalog suçlar çoğu kez şüpheli veya sanığın hükümden önce cezalandırılması amacıyla kullanıldığından hukuka aykırı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin, bir gazetecinin yaptığı sansasyonel haberler nedeniyle yasadışı örgüt üyesi (TCK 314/2) kabul edilerek, bu suçun da katalog suçlardan olması nedeniyle hakkında iletişimin denetlenmesi (telefon dinlemesi) kararı verilmesi buna örnektir.

Katalog suçlar belirlemenin suçun önlenmesi ve toplumsal gerekliliklerden kaynaklandığı, her toplumun ani müdahale gerektiren sorunlarının ortaya çıkabileceği ileri sürülmektedir. Mesela, hızla artan uyuşturucu suçlarını önlemek için telefon dinlemesi tedbirine başvurulması buna örnektir. Ancak uygulamada devletlerin kendi güvenliği için tehdit olarak gördüğü kişi veya kesimlerin ani eylemlerine müdahale etmek üzere katalog suçlar düzenlediği de görülmektedir.

Uygulamada katalog suçlar, yargıcın görüşünü bulandırmakta çoğu zaman gerekçesiz veya soyut gerekçelerle kişi özgürlüğüne ağır bir müdahale yapılmasına neden olmaktadır. Koruma tedbirlerine başvurulması ihtiyari olmasına rağmen, katalog suçlar vasıtasıyla hakim veya mahkeme soyut gerekçelerle bir tedbire başvurabilmektedir. Katalog suçlar uygulama sorunları nedeniyle adil yargılanma hakkı (AİHS m.6, Anayasa. 38) önünde önemli bir engel olarak durmaktadır.

TC Anayasası’nın 38. maddesinde “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde ifade edilen masumiyet karinesi, şüpheli veya sanığın lekelenmemesi için en önemli güvence mekanizmasıdır. Katalog suçlar, masumiyet karinesini ihlal etmektedir. Örneğin, hırsızlık suçundan verilen bir tutuklama kararının kamuoyuna yansıması halinde, yansımasa bile şüpheli veya sanığın sosyal çevresinde suçlu olduğu yönünde bir algının oluşmasına neden olacaktır.

Katalog Bir Suçun Katalog Olmayan Bir Suça Dönüşmesi

Soruşturmanın başında katalog suçlar arasında yer alan bir suçun daha sonra soruşturma veya kovuşturma aşamalarında vasıf değiştirerek katalog olmayan bir suça dönüşmesi halinde katalog suç olması nedeniyle elde edilen delil hükme esas alınamaz. Örneğin, nitelikli dolandırıcılık suçunun iletişimin denetlenmesi koruma tedbiri açısından katalog suçlardandır. Nitelikli dolandırıcılık suçundan telefon dinlemesi yapıldıktan sonra suçun basit dolandırıcılık suçu olduğu anlaşıldığında, suçun vassıf değiştirmesi ve basit dolandırıcılık suçunun iletişimin denetlenmesi bakımından katalog suçlardan olmaması nedeniyle telefon dinlemesi nedeniyle elde edilen deliller hükme esas alınamaz.

Kamu davası katalog suçlardan biriyle açılsa, sonradan suç vasfı kovuşturmanın ilerleyen aşamalarında değişse bile, elde edilen deliller hukuka aykırı delil mahiyetinde olacaktır. Özetle, suç vasfı değişikliğinin savcılık veya mahkeme tarafından yapımış olmasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan husus katalog suçlardan biriyle koruma tedbirine başvurulmasından sonra, suçun vasıf değiştirerek katalog olmayan bir suça dönüşmesidir.

Kanunda (CMK) Katalog Suçların Düzenlendiği Koruma Tedbirleri Nelerdir?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) katalog suçlar sınırlı sayıda koruma tedbiri için düzenlenmiştir. CMK’da katalog suçlara yer verilen koruma tedbirleri şunlardır:

  1. Tutuklama Kararı İçin Katalog Suçlar (CMK m.100),

  2. Taşınmazlara, Hak ve Alacaklara El Koyma Tedbirinde Katalog Suçlar (CMK m.127),

  3. Postada El Koyma Yapılabilecek Katalog Suçlar (CMK m.129),

  4. Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayinine İlişkin Katalog Suçlar (CMK m.133),

  5. İletişimin Dinlenmesi ve Kayda Alınmasına İlişkin Katalog Suçlar (CMK m.135),

  6. Gizli Soruşturmacı Görevlendirilebilmesine İlişkin Katalog Suçlar (CMK m.139),

  7. Teknik Araçlarla İzlemede Katalog Suçlar (CMK m.140),

  8. Kaçağın Mal, Hak ve Alacaklarına El Koymaya İlişkin Katalog Suçlar (CMK m.248).

1. Tutuklama Kararı İçin Katalog Suçlar

CMK m.100’e göre şu şartların bir arada bulunması halinde tutuklama kararı verilmesi mümkündür:

  1. Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması,
  2. Suçun katalog suçlardan olması.

Görüldüğü üzere tutuklama kararı verip vermemeyi değerlendiren hakim, suç katalog suçlar arasında yer alıyorsa, şüpheli veya sanığın kaçma şüphesi veya delilleri karartma ihtimali olup olmadığını değerlendirmeye gerek olmadan tutuklama kararı verebilecektir. Suç katalog suçlardan olmasaydı hakim CMK m.100’e göre tutuklama kararı verebilmek için, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması şartının yanı sıra şüpheli/sanığın kaçma şüphesi veya delilleri kararma ihtimali olup olmadığını da göz önüne almak zorunda kalacaktı. Özetle, tutuklama tedbirine başvurulabilmesi açısından katalog suçlar kanuni karine teşkil etmektedir.

Ceza Muhakamesi Kanunu, somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde aşağıdaki katolog suçlar açısından bir tutuklama kararı verilebileceğini kabul etmiştir (CMK md. 100):

Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar (kasten yaralama, taksirle yaralama veya taksirle öldürme vs.) katolog suçlar arasında olmamasına rağmen, tutuklama yasağı da olmayan suçlardandır (CMK md.100/4). Yani, kuvvetli suç şüphesi olsa bile vücut dokunulmazlığına karşı suçlar da ayrıca bir tutuklama nedeninin varlığı aranır.

Bir suçun tutuklama tedbirinin katalog suçları arasında yer alması, o suç nedeniyle muhakkak bir tutuklama kararı verilmesini gerektirmez. Tutuklamanın şartları oluşsa bile şüpheli veya sanık hakkında adli kontrol kararı verilebilir.

2. İletişimin Dinlenmesi ve Kayda Alınmasına İlişkin Katalog Suçlar

İletişimin dinlenmesi, kayda alınması veya sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi yalnızca belli suçlar açısından başvurulabilen bir koruma tedbiridir (CMK m.135). Dinleme, kayda alma veya değerlendirme tedbirinin uygulanabileceği katalog suçlar şunlardır:

3. Gizli Soruşturmacı Görevlendirilebilmesine İlişkin Katalog Suçlar

Gizli soruşturmacı; örgütlü suçlar, bazı suçlara ilişkin yapılan soruşturmada kimliği gizlenerek gerektiğinde örgüt içine sızmak, gözetlemek, izlemek, örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve örgütün işlediği suçlarla ilgili iz, eser, emare ve delilleri toplamak ve muhafaza altına almakla görevlendirilen kamu görevlisidir (CMK m.139).

Gizli soruşturmacı tedbirine aşağıdaki katalog suçlarla ilgili başvurulabilir:

4. Teknik Araçlarla İzlemede Katalog Suçlar

Teknik araçlarla izleme, diğer bir deyişle teknik takip; şüpheli veya sanığın kamuya açık alanlardaki faaliyetlerinin ve işyerinin izlenmesi, ses veya görüntü kaydına alınmasıdır (CMK m.140).

Teknik araçlarla izleme tedbirine şu katalog suçlarla ilgili olarak başvurulabilir:

5. Taşınmazlara, Hak ve Alacaklara El Koyma Tedbirinde Katalog Suçlar

Soruşturma veya kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait aşağıdaki değerlere el konulabilir (CMK m.127):

a) Taşınmazlar,
b) Kara, deniz veya hava ulaşım araçları,
c) Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesap,
d) Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklar,
e) Kıymetli evrak,
f) Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık payları,
g) Kiralık kasa mevcutları,
h) Diğer malvarlığı değerleri.

Taşınmazlara, hak ve alacaklara el koyma tedbirininin uygulanabileceği katalog suçlar şunlardır:

6. Postada El Koyma Yapılabilecek Katalog Suçlar

Suçun delillerini oluşturduğundan şüphe edilen ve gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturma ve kovuşturmada adliyenin eli altında olması zorunlu sayılıp, posta hizmeti veren her türlü resmî veya özel kuruluşta bulunan gönderilere, hâkimin veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının kararı ile elkonulabilir (CMK m.129). Aşağıdaki katalog suçlarla ilgili postada el koyma kararı verilebilir:

7. Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayinine İlişkin Katalog Suçlar

Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir (CMK m.133).

Şirket yönetimi için kayyım tayinine ilişkin koruma tedbirine başvurulabilecek katalog suçlar şunlardır:

8. Kaçağın Mal, Hak ve Alacaklarına El Koymaya İlişkin Katalog Suçlar

Kaçak şüpheli veya sanık, hakkındaki soruşturmanın veya kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yurt içinde saklanan veya yabancı ülkede bulunan ve bu nedenle Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından kendisine ulaşılamayan kişidir (CMK m.247/1). Kaçağın Cumhuriyet savcısına başvurmasını veya duruşmaya gelmesini sağlamak amacıyla Türkiye’de bulunan mallarına, hak ve alacaklarına amaçla orantılı olarak Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi veya mahkeme kararıyla elkonulabilir ve gerektiğinde idaresi için kayyım atanır (CMK 248).

Kaçağın mal, hak ve alacaklarına elkoyma tedbiri uygulanabilecek katalog suçlar şunlardır:

Katalog Suçlarla İlgili Yargıtay Kararları


Katalog Suçlar ve Katalog Olmayan Suçlarda Tesadüfi Deliller

CMK’nın 135. maddesinde iletişimin dinlenilmesinin katalog suçlar için mümkün kılınması, katalog harici suçlar için tespit edilmiş delilleri CMK’nın 138. maddesinin dahi dışında tutması hukuka aykırı bir kararla elde edilmiş iletişim tespit tutanaklarının hükme esas alınmayacağının kanun tarafından da açıkça öngörüldüğünü göstermektedir. Buna göre yargılamanın bir bütün olarak adil yapılmış sayılması dahi hukuka aykırı dinleme tutanaklarının delil olarak kullanılabileceği anlamına gelemez. CMK’nın 138/2. maddesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında elde edilen tesadüfi delillerin katalog suçlardan birine ait olması öngörüldüğü gibi, tesadüfen elde edilen delilin derhal Cumhuriyet Savcılığına bildirilmesi de gereklidir. Yine CMK’nın 217/2. maddesine göre ‘‘Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir’’.

Yukarıda yazılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında; CMK’nın 135. maddesinde sayılan başka bir suç nedeniyle iletişiminin tespit edilmesi sırasında, suç tarihi itibariyle, katalog suçlardan olmayan ve bu nedenle tesadüfi delil kapsamında değerlendirilemeyen nitelikli hırsızlık ve kamu malına zarar verme suçlarına dair, iletişimin tespit tutanaklarına istinaden alınan ikrar ve sair deliller kanunda gösterilen (hukuka uygun yöntemlerle) tespit edilmediğinden suçun sübutunda delil olarak kullanılamayacağı gözetilerek sanıkların atılı suçlardan beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/3213 E. , 2018/7925 K.).

İletişimin Tespiti Katalog Suçlardan Olmayan Suçlara Da Uygulanabilir

CMK’nun 135/1. maddesi ve bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin, sayılan katalog suçlarla ilgili uygulanabileceğini düzenleyen 135/8 maddesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.11.2011 tarihli “5271 sayılı CYY’nın 135. maddesinin birinci fıkrası uyarınca iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin değerlendirilebilmesi koruma tedbirine başvurulabilmesi için gerekli olan ortak koşullar, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka suretle delil elde etmenin mümkün olmaması ve bu tedbirlerin ancak hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılan şüpheli ve sanık hakkında uygulanabilmesidir. Ayrıca, iletişim tespitinden ayrı olarak dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi tedbirleri ancak, anılan maddenin 6. fıkrasında sayılan katalog suçlarla ilgili olarak uygulanabilir. Altıncı fıkrada iletişimin tespiti kavramına yer verilmediği için bu tedbir yönünden herhangi bir suç sınırlaması yoktur, bir başka anlatımla iletişimin tespitine her suç yönünden başvurma olanağı vardır.” şeklindeki karar içeriği ve yine aynı maddeye 02.12.2014 tarihinde eklenen “şüpheli ve sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişiminin tespiti, soruşturma aşamasında hakim, kovuşturma aşamasında mahkeme kararına istinaden yapılır. Kararda yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu ve tedbirin süresi belirtilir” şeklindeki 6. fıkra hükmü birlikte nazara alındığında somut olayda, diğer şartların da varolması karşısında iletişimin tespiti niteliğindeki talebin CMK’nun 135/1. maddesi kapsamında yer almadığı ve dolayısıyla bu talebin incelenmesinde aynı Kanunun 135/8. maddesinde yer alan katalog suçlardan olup olmadığının değerlendirilmesine gerek olmadığı, somut olayda, diğer şartların da varolması karşısında iletişimin tespitine ilişkin talebin reddine yönelik itirazın reddine karar verilmesi, kanuna aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/2284 E. , 2015/9241 K.).

Teknik Araçlarla İzleme ve Katalog suç

Sanıklar hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2012/49256 numaralı soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, sanıkların CMK’nun 140/1-a maddesinde belirtilen katalog suçlar kapsamında bulunan suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan haklarında teknik araçlarla izleme kararı uygulaması sırasında hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını işledikleri kabul edilerek mahkumiyetlerine hükmedilmiş ise de suç tarihi itibarıyla hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarının CMK’nun 140/1-a maddesi kapsamında yer alan katalog suçlar arasında bulunmaması nedeniyle, sanıkların savunmalarının aksini ispat edecek şekilde yüklenen suçlardan mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden anılan teknik araçlarla izleme kayıtlarının Yasanın 140/4.maddesi gereğince suçun delili olarak kullanılamayacağı gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/5641 E. , 2019/6410 K.).

Tesadüfen Elde Edilen Deliller Katalog Suç Mahiyetindeyse Hukuka Uygundur

Alınan iletişimin denetlenmesi kararının CMK’nın 135/8. madde ve fıkrasındaki katalog suçlardan olan uyuşturucu madde ticareti suçuna ilişkin, iddianameye konu edilen telefon görüşmelerinin ise tesadüfen elde edilen delil niteliğinde olduğu, Ceza Genel Kurulunun 03/07/2018 tarihli ve 2015/1-396 Esas, 2018/323 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, telefon dinlemesi sırasında tesadüfen elde edilen kanıtların dikkate alınabilmesi için, söz konusu suçun da 135. maddede sayılan katalog suçlardan birisine uygun olmasının gerektiği, sanıklara isnat edilen yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçu, suç tarihi itibarıyla CMK’nın 135/8. madde ve fıkrasında belirtilen katalog suçlardan olmadığından aynı Kanunun 138/2. madde ve fıkrası gereğince iletişimin tespiti tutanaklarının bu suçun delili olarak kullanılamayacağı, elde edildikleri tarihte yürürlükte bulunan kanunlara uygun olarak tespit edilmeyen kanıtların hukuka uygun delil olduklarından söz edilemeyeceği, Ceza Genel Kurulunun 26/01/2016 tarihli ve 2015/9-669 Esas, 2016/38 sayılı Kararında işaret edildiği üzere, ikrarın hangi aşamada gerçekleştiği ve özgür iradeye dayalı olup olmadığı, ikrarda bulunanın beyanın ciddiyetini ve bundan doğacak sonuçları bilip bilmediği, ikrarın başkaca deliller veya emarelerle desteklenip desteklenmediği, hayatın olağan akışına uygun düşüp düşmediği, şüpheden arınmışlığını ve belirliliğini zayıflatacak biçimde ikrardan dönülüp dönülmediği gibi hususlar da göz önünde bulundurulmak suretiyle somut olaydaki ikrarın delil değerinin ortaya konulması ve ispat sorununun bu şekilde çözümlenmesi gerektiği nazara alındığında, iletişimin tespiti tutanaklarına istinaden alınan ikrarın da, kanunda gösterilen hukuka uygun yöntemlerle tespit edilmediğinden, suçun sübutunda delil olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek sanıklar hakkında atılı suçtan beraatleri yerine yetersiz gerekçe ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/6487 E. , 2019/9699 K.).

Katalog Suçun Katalog Olmayan Bir Suça Dönüşmesi

İlkinde silah kaçakçılığı, ikincisinde ise rüşvet suçu ile ilgili olmak üzere katalog suçlardan soruşturma yapılırken soruşturma kapsamında hakim kararına dayalı elde edilen tesadüfi delillerin usul ve kanuna uygun olarak elde edildikleri, ancak bu delillerin katalog suçlar arasında sayılmayan görevi kötüye kullanma suçunun ispatında ve bu suçtan kurulan hükmün dayanağı olarak kullanılmasının yasal olarak kabul edilemeyeceği, CMK’nın 138. maddesinin ikinci fıkrasındaki açık düzenleme uyarınca katalog suçlardan birinin katalog olmayan bir suça dönüşmesi halinde de kullanma yasağının söz konusu olacağı, bu anlamda kamu davasının katalog suçlardan birinden açılmış olup olmaması veya dönüştürmenin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı veya kovuşturma evresinde mahkeme tarafından yapılması arasında herhangi bir fark bulunmadığı, aksi düşüncenin kabulünün, kanunda yer alan katalog kısıtlamasını dolanmak niyetiyle katalog suç görüntüsü altında tedbire başlanıp deliller elde edildikten sonra bu delillerin katalog dışı bir suç için kullanılması sonucunu doğuracağı hususları birlikte değerlendirildiğinde; her iki iletişimin denetlenmesi yoluyla elde edilen delillerin hukuka aykırı nitelikte olduğu ve CMK’nın 217. maddesinin ikinci fıkrasına göre hükme esas alınamayacağı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2016/1440 E. , 2019/719 K.).

Suç Örgütü Kurma, Tefecilik ve Katalog Suç

5271 sayılı Kanun’un “Tesadüfen elde edilen deliller” başlıklı 138 inci maddesinin ikinci fıkrası “Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet savcılığına derhâl bildirilir” şeklinde hüküm altına alınmış olup, 01.06.2005 tarihinden sonra başvurulacak olan iletişimin denetlenmesi tedbiri sırasında, soruşturma veya kovuşturma ile ilgili olmayan, ancak 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suç ya da suçlardan birisinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek delilin elde edilmesi durumunda “tesadüfen elde edilen delil” olarak adlandırılan bu delilin belirtilen suçun soruşturma ve kovuşturulmasında kullanılmasının olanaklı hale getirildiği, bu düzenlemeyle telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, soruşturma veya kovuşturmayla ilgili olmayan, fakat 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan katalog suç ya da suçlardan birisinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delilin elde edilmesi durumunda, söz konusu delilin ceza yargılamasında kullanılabileceğinin kabul edilmiş olması, tedbirin uygulanması sonucunda elde edilen delillerin 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlarla sınırlı olmak kaydıyla, aynı soruşturma ya da kovuşturmayla ilgili suçlar yönüyle öncelikle kullanılabileceğinin kabulünü gerektirdiği, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan verilen kararlara dayanılarak uygulanan iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması tedbiri uygulanmak suretiyle elde edilen görüşme kayıtlarının, 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesiyle 135 inci maddeye eklenen ve suç tarihlerinde katalog suçlar arasında yer almayan tefecilik suçu yönünden yasal delil olarak kabul edilemeyeceği nazara alınarak, hukuka aykırı nitelikteki bu deliller dışlanarak mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 5.CD - Esas : 2022/2131 Karar : 2023/2279).

Katalog Suçlarla Katalog Olmayan Suçların Birlikte Telefon Dinlemesine Konu Edilmesi

Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbiri CMK’nın 135. maddesinde düzenlenmiş olup; anılan madde uyarınca; suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, suç tarihi itibariyle hakim veya gecikmesinde sakınca olan halde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Aynı maddenin 8. fıkrasında, dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümlerin ancak, bu fıkrada katalog şeklinde sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabileceği belirtilmiş, 9. fıkrada ise, maddede belirtilen usuller dışında hiç kimsenin, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemeyeceği ve kayda alamayacağı hükme bağlanmıştır. Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan, ancak başka bir suçun işlendiği şüphesini uyandırabilecek şekildeki “tesadüfen elde edilen deliller” CMK’nın 135/8. maddesinde düzenlenen katalog kapsamındaki suçlara ilişkin ise, soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılabilmektedir. Buna karşın CMK’nın 138/2. maddesinin açıklığı karşısında katalog kapsamında yer almayan suçlara ilişkin kayıtların delil olarak kullanılması mümkün değildir. Kanunda, kişiler arasında telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi yalnızca belirli ağırlıktaki suç tipleri bakımından meşru kabul edilmiş, bunlar dışındaki suçlar yönünden ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin korunmasına ilişkin yarar üstün tutulmuştur. İncelenen dosyada sanık …’in hakkında katalog kapsamındaki suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan iletişimin denetlenmesi kararı uygulanması sırasında hırsızlık, … yeri dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarını da işlediği kabul edilerek mahkûmiyetine hükmolunmuş ise de, yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, suç tarihi itibariyle hırsızlık, … yeri dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçlarının CMK’nın 135/8. maddesi kapsamında bulunmaması nedeniyle anılan dinleme kayıtlarının aynı Kanun’un 138/2. maddesi gereğince bu suçların delili olarak kullanılamayacağı, her ne kadar sanık tarafından kullanıldığı değerlendirilen cep telefonları bir kısım suç tarihlerinde suça konu işyerleri yakınındaki baz istasyonlarından sinyal vermiş ise de; bu durumun sanığın iddia edilen iş yerlerinden hırsızlığı gerçekleştirdiğine dair tek başına delil teşkil etmediği, sanığın tüm aşamalarda üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğinin anlaşılması karşısında; sanık …’in katılanlar …, …, … ve şikâyetçi …’a yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli ve mala zarar verme suçları bakımından atılı suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, mahkûmiyetine yeter nitelikte, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2.CD - Esas : 2023/1474, Karar : 2023/1036).

Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS