0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Cezanın Ertelenmesi Nedir? (TCK 51)

Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından mahkumiyet kararıyla belirlenen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Erteleme, hükümlünün kendi sosyal yaşamına devam ederek hapis cezasının cezaevi dışında infazına olanak sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Kural olarak işlediği bir suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılan kişinin cezası cezaevinde infaz edilir. Ancak, bazı şartların gerçekleşmesi halinde hükümlüye verilen hapis cezasının cezaevinde infazı yerine, hükümlünün denetim altında izlenmesi suretiyle cezaevi dışında cezasının infazına imkan tanınır. 5237 sayılı TCK’da bu imkanı sağlayan bir bireyselleştirme kurumu olan hapis cezasının ertelenmesi kurumu mevcuttur. Hapis cezasının ertelenmesi yoluyla, hapis cezasına mahkum olan hükümlü cezevine alınmak yerine, mahkemece belirlenen denetim süresini dışarda “iyi halli” geçirdiğinde cezası infaz edilmiş sayılmaktadır.

Hapis cezasının ertelenmesi 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

Hapis Cezasının Ertelenmesi

TCK 51 - (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.

(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hakim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.

(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.

(4) Denetim süresi içinde;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine, mahkemece karar verilebilir.

(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hakime verir.

(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.

(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.

Hapis cezasının ertelenmesi, suç işlediği tespit edilen fakat bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilen şahsın kişiliği dikkate alınarak cezanın belirlenen bir deneme süresi için cezaevinde infaz edilmemesi, deneme süresi “iyi halli” geçtikten sonra cezanın infaz edilmiş sayılmasına yol açan bir ceza hukuku kurumudur.

Cezanın ertelenmesi maddi ve usul hukukuna ilişkin kurum olup, infaz hukukuna ilişkin bir imkan olan infazın ertelenmesi ile karıştırılmamalıdır.

Hapis Cezasının Ertelenmesi Şartları (TCK 51)

Hapis cezasının ertelenmesi, 5237 sayılı TCK’da ayrı bir başlık halinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir (TCK m.51). Cezanın ertelenebilmesi için şu şartların bir arada gerçekleşmesi gerekir:

  1. Mahkemece hükmedilen cezanın hapis cezası olması,

  2. Hükmedilen hapis cezasının 2 yıl veya daha az süreli olması,

  3. Hakkında ceza erteleme kararı verilecek kişinin daha önce kasten işlenmiş bir suçtan 3 aydan daha fazla hapis cezasına mahkum olmaması,

  4. Sanığın yargılama sırasında tekrar suç işlemeyeceğine dair mahkemeye bir kanaat vermesi,

  5. Hapis cezasının ertelenmesi, mahkeme tarafından mağdurun zararının giderilmesi şartına bağlı tutulabilir.

1. Mahkemece Hükmedilen Cezanın Hapis Cezası Olması

Cezanın ertelenmesi kurumu, sadece hapis cezaları hakkında uygulanabilir. 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi sadece hapis cezalarının ertelenebileceğini öngördüğünden adli para cezası ve güvenlik tedbirleri hakkında erteleme kararı verilemez. İlgili suçun cezası olarak kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasının birlikte yaptırım olarak düzenlendiği hallerde, mahkeme sadece hapis cezasını erteleyebilir, adli para cezası hakkında erteleme kararı veremez. Örneğin, TCK m.157’de düzenlenen dolandırıcılık suçunun cezası bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Mahkeme, dolandırıcılık suçunu sabit gördüğünde sanık hakkında hem hapis cezasına hem de adli para cezasına hükmedecektir. Mahkeme hükmettiği hapis cezasını erteleyebilecek, ancak kanuni engelden dolayı adli para cezası hakkında erteleme kararı veremeyecektir.

Bir suç nedeniyle hükmedilen 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır (TCK m.49/2). Mahkeme, yargılama neticesinde hükmettiği 1 yıl veya daha az kısa süreli hapis cezalarını adli para cezasına çevirebilir (TCK m.50/1-a). Mahkemenin hapisten çevirdiği bu adli para cezaları hakkında da cezanın ertelenmesi kararı verilemez. Cezanın ertelenmesi kararı verilebilmesi için mahkemenin hükmettiği sonuç cezanın mutlaka hapis cezası olması gerekir.

2. Hükmedilen Hapis Cezasının 2 Yıl veya Daha Az Süreli Olması

İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir. Yani, mahkeme tarafından verilen ceza 2 yıl 1 ay ise diğer koşullar gerçekleşse bile ceza miktarı nedeniyle sanık hiçbir şekilde ceza erteleme kurumundan faydalanamayacaktır. Ceza yönünden öngörülen koşul, cezanın ertelenebilmesi için mutlak bir önşart niteliğindedir. Ancak, suçu işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından Üç yıl veya daha az hapis cezaları da ertelenebilir (TCK m.51/1).

Hapis cezasının ertelenmesi hususunda karar verirken mahkeme sonuç cezayı dikkate alarak hüküm kuracaktır. Mahkemenin hükmettiği sonuç ceza 2 yıl veya daha az süreli olduğunda hapis cezasının ertelenmesine karar verilecektir. Sonuç ceza, mahkemenin kanundaki tüm artırım ve indirim nedenlerini uygulayarak hükmettiği cezadır. Örneğin, hırsızlık suçu nedeniyle failin cezası belirlenirlen TCK m.142/1-a gereği önce 4 yıl hapis cezasına, mağdurun zararı giderildiği için etkin pişmanlık nedeniyle bu cezadan 1/2 oranında indirim yapılarak 2 yıl hapis cezasına, bu cezadan da 1/6 oranında takdiri indirim yapıldığında sonuç ceza olarak 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmedilecek, hükmedilen bu sonuç hapis cezası 2 yıl veya daha az süreli bir ceza olduğundan ertelenebilecek.

Mahkemenin aynı kararda birden fazla suç nedeniyle hapis cezasına hükmetmesi halinde, her suçun cezası için ayrı ayrı erteleme koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmelidir. Yani birden fazla suçun işlenmesi halinde bu hapis cezaları toplanmaz, her suçun ceza miktarının erteleme koşulunu sağlayıp sağlamadığı değerlendirilir. Örneğin, bir kimsenin evine rızası dışında cebir uygulayarak giren, girdikten sonra da konut sahibini yaralayan kişi hakkında konut dokunulmazlığını ihlal suçu nedeniyle 1 yıl 6 ay hapis cezası, kasten yaralama suçu nedeniyle 1 yıl hapis cezasına hükmedildiğinde her iki suç için hükmedilen hapis cezası ayrı ayrı ertelenebilir. Hapis cezaları ayrı ayrı 2 yıl veya daha az süreli ise, her suç için hükmedilen hapis cezalarının tamamının ertelenmesi önünde herhangi bir kanuni engel yoktur.

3. Sanığın Kasten İşlenmiş Bir Suçtan Üç Aydan Fazla Hapse Mahkum Edilmemiş Olması

Hapis cezasının ertelenebilmesi için aranan üçüncü şart, sanığın daha önce kasten işlenebilen bir suç nedeniyle 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olmasıdır. Sanığın 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edildiği suçlar kasten işlenebilen suçlar olmalıdır, taksirli suçların ceza miktarı ne olursa olsun erteleme kararı verilmesine engel teşkil etmezler. Ceza erteleme kurumundan yararlanacak kişi daha önce taksirle bir suç işlemişse (Örneğin, trafik kazası veya iş kazasıyla ölüme neden olmak, taksirle yaralama vb.) önceki suç nedeniyle aldığı cezanın miktarı ne olursa olsun hapis cezasının ertelenmesi kurumundan yararlanabilir. Örneğin, taksirle öldürme suçu nedeniyle 5 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve bu cezası kesinleşen kişi daha sonra herhangi bir kasıtlı suçtan 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olduğunda, mahkum olduğu bu cezası ertelenebilecektir.

Daha önce işlenen suç, kasten işlenebilen bir suç olsa bile, yargılama neticesinde sanık hakkında 3 ay veya daha az hapis cezasına hükmedilmişse cezanın ertelenmesi mümkündür. Daha önce işlediği suçtan dolayı sanık hakkında adli para cezasına veya güvenlik tedbirine hükmedilmişse, sanık yine cezanın ertelenmesi kurumundan yararlanabilir.

4. Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceği Kanaatinin Oluşması

Hapis cezasının ertelenmesi, cezanın suçlunun kişiliğine uygun hale getirilmesini sağlayan bir cezanın bireyselleştirilmesi biçimidir. Dolayısıyla kişinin yargılama sırasındaki tutum ve davranışları, suçu işlemede pişman olup olmadığı, ileride suç işleyip işlemeyeceği hususları yargıç tarafından değerlendirilerek ceza ertelemesi yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Hemen belirtelim ki hakimin burdaki değerlendirmesi sübjektif bir değerlendirme olamaz, yargıç dava dosyasındaki olguları dikkate alarak bir değerlendirme yapacak, ulaştığı sonucu da gerekçeli karar ile açık ve Yargıtay denetimine imkan sağlayacak şekilde gerekçelendirecektir.

Cezanın ertelenmesi veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etme özellikleri de taşır. Zira yasal, yeterli ve geçerli bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme isteminin reddine karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilir. Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir mutlaka olayla uyumlu olmalı yargıç soyut kanıtlara değil, sanığın kişiliğinde var olan somut nedenlere dayanmalıdır. Sanığın olay öncesi ve sonrası davranışları gözönünde bulundurularak gelecekteki yaşamının sezilmesi, suç işleme hususundaki eğilimi buna göre belirlenmelidir (Y6CD-K.2018/3744).

Yargıtay kararlarına göre, hakim sanığın tekrar suç işleyip işlemeyeceğine ilişkin kanaat oluştururken şu kriterleri dikkate almalıdır:

a. Sanığın pişmanlık göstermesi: Sanığın işlediği fiil nedeniyle pişman olduğunu dile getirmesi veya pişman olduğuna dair bazı telafi edici davranışlar sergilemesi bir daha suç işlemeyeceğine dair göstergelerdir. Özellikle belirtmek gerekir ki, sanık suçu işledikten sonra açıkça “pişman değilim” demedikçe cezanın mahkeme tarafından takdiren ertelenmesi önünde yasal bir engel yoktur. Ancak, sanığın pişmanlık duyduğunu ifade etmesi veya davranışlarıyla pişmanlığını sergilemesi mahkemenin daha kolay erteleme kararı vermesini sağlar.

b. Sanığın özür dilemesi: Sanığın duruşmada mağdurdan özür dilemesi, tekrar suç işlemeyeceğine dair bir belirtidir.

c. Sanığın geçmişi ve adli sicil kaydı: Sanığın geçmiş yaşamı ve adli sicil kaydında herhangi bir olumsuzluk bulunmaması halinde tekrar suç işlemeyeceğine ilişkin kanaat oluşturur.

d. Sanığın olumsuz bir davranışının bulunmayışı: Yargılama sürecinde veya öncesinde dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan sanığın tekrar suç işlemeyeceği düşünülmektedir.

e. Sanığın yargılamaya katılması: Sanığın duruşmalara katılması, keşif vb. duruşma dışı işlemlere katılması olumlu bir davranış olarak kabul edilerek cezasının ertelenmesinde bir kriter olarak değerlendirilmektedir. Sanığın duruşmalara katılması hem bir hak hem de bir ödevdir. Duruşmalara katılmak istemeyen sanık mahkemeden duruşmadan bağışık tutulmasını (duruşmaya katılmaktan muaf tutulmak) istemelidir (CMK m.196). Duruşmadan mahkeme kararıyla muaf tutulmadığı halde duruşmaya katılmayan sanığın cezası duruşmalara katılmadığı gerekçesiyle ertelenmeyebilir.

f. Sanığın kişiliği: Sanığın duruşmadaki saygılı tutum ve davranışları, olumlu kişilik yapısı hapis cezasının ertelenmesi hususunda pozitif bir kriter olarak değerlendirilmektedir.

g. Suçun işlenmesindeki özellikler: Suçun işlenmesindeki özellikler, cezanın ertelenmesi bakımından bir kriter olarak kabul edilmemektedir. Uygulamada, bazı mahkemelerin yanlış bir biçimde suçun işlenmesindeki özellikleri gerekçe göstererek cezayı ertelemedikleri görülse bile, Yargıtay “suçun işlenmesindeki özellikler” kriterinin kanuni bir kriter olmadığını ve cezanın ertelenmesi kararı açısından dikkate alınmaması gerektiğine karar vermiştir.

h. Cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri: Cezanın failinin geleceği üzerindeki olası etkileri de hapis cezasının ertelenmesi açısından bir kriter değildir. Cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri, TCK m.62 gereği takdiri indirim uygulanırken değerlendirilmesi gereken bir kriterdir.

5. Hapis Cezasının Ertelenmesi İçin Zararın Giderilmesi Şartı

Mahkeme, hapis cezasının ertelenebilmesi için mağdurun veya kamunun suç nedeniyle uğradığı zararın sanık tarafından giderilmesini şart koşabilir. Hapis cezasının ertelenmesi için zararın giderilmesi şartının aranıp aranmayacağı tamamen mahkemenin takdirindedir. Zararın giderilmesi koşulu ceza erteleme kararı verebilmek için zorunlu bir koşul değildir. Mahkeme zararın giderilmesine gerek görmeden de sanığın hapis cezasını erteleyebilir. Ancak, hakim erteleme için gerekli tüm koşullar gerçekleşse bile cezanın ertelenmesini mağdurun veya kamunun uğradığı zararın suçtan önceki hale getirme, aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi şartına bağlı tutabilir. Mahkeme cezanın ertelenmesini zararın giderilmesi şartına tabi tuttuğu takdirde, mağdurun veya kamunun uğradığı zarar giderilinceye kadar hükümlünün cezası cezaevinde infaz edilir, zarar giderilince de hükümlü cezaevinden serbest bırakılır. Hükümlü, mahkemenin zararın giderilmesi kararına uygun bir şekilde hareket ederek bir ödeme planı veya taksit varsa taksitlerini ödediği taktirde cezaevine girmeden cezası infaz edilmiş olur.

Zararın giderilebilmesi için gerçek zarar miktarının mahkemece tespit edilmiş olması gerekir. Zarar tespit edildikten sonra sanığın ödeme gücü tespit edilir. Sanığın ödeme gücü ve zarar miktarına göre zararın nasıl giderileceği belirlenerek hapis cezasının ertelenmesi zararın belirlenen şekilde giderilmesi koşuluna bağlı tutulur.

5237 sayılı TCK’nın 51/2. maddesi gereğince cezanın ertelenmesi mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir ise de, sanığın ödeme gücünün de dikkate alınması suretiyle zararın belirlenmesinden sonra tazmin şartıyla cezanın infazının ertelenmesine karar verilebileceği gözetilmeksizin, gerçek zarar miktarı belirlenmeksizin ve sanığın ödeme gücüyle ilgili herhangi bir tespitte bulunulmaksızın mağdurun iddia ettiği ve somut herhangi bir bulguya dayanmayan 15500 TL zararın ödenmesi şartıyla ertelemeye karar verilmesi, bozma nedenidir (Y12CD-K.2014/2856).

Özellikle belirtelim ki, hakaret, tehdit, şantaj suçu vb. bazı suçlarda çoğu zaman doğrudan suçtan kaynaklanan bir maddi zarar sözkonusu olmayabilir. Sanık tarafından giderilmesi gereken zararın hem doğrudan suçtan kaynaklanmış olması gerekir hem de zararın ölçülebilir, belirlenebilir (somut) maddi bir zarar olması gerekir. Suçtan kaynaklanan bir maddi zararın söz konusu olmadığı hallerde mahkeme tarafından hapis cezasının ertlenmesi kararı verilebilmesi için zararın giderilmesi şart koşulamaz.

Zarararın giderilmesi için TCK m.51’de üç yöntem öngörülmüştür:

1. Tazmin: Sanık, mağdur veya kamunun uğradığı maddi zararı para ödeyerek giderdiğinde, tazmin yoluyla zararın giderilmesi söz konusu olur.

2. Aynen İade: Sanığın suçun konusu olan şeyi mağdura veya kamuya aynen iadesi etmesi suretiyle zararı gidermesi mümkündür. Örneğin, güveni kötüye kullanma suçu işleyerek işyerinden izinsiz aldığı bilgisayarı işverene aynen iade eden sanık aynen iade suretiyle zararı gidermiştir.

3. Suçtan Önceki Hale Getirme: Suçun konusu olan şeyi suçtan önceki hale getirme yoluyla da zarar giderilebilir. Örneğin, komşusunun penceresinin camını kırarak mala zarar verme suçu işleyen sanık camı tamir ettirerek suçtan önceki hale getirdiğinde zararı giderdiği kabul edilir.

Hapis Cezasının Ertelenemeyeceği Haller

Bazı suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının ertelenmesi mümkün değildir. Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama suçu, tehdit suçu, hakaret suçu ve görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının ertelenmesine karar verilemez (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12).

Sağlık personeli, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını ifade etmektedir. Yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını kapsamaktadır.

Cezanın Ertelenmesi Adli Sicil (Sabıka) Kaydına İşlenir mi?

Hapis cezasının ertelenmesi, bir cezanın infaz biçimidir. Bu nedenle cezanın ertelenmesi adli sicil kaydına (sabıka kaydına) işlenir. Cezanın ertelenmesi halinde şu bilgiler adli sicil kaydına kaydedilir (5352 sayılı Adli Sicil Kanunu m.4):

  1. Hapis cezasına mahkûmiyet kararı,
  2. Hapis cezasının denetim süresi,
  3. Denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi dolayısıyla cezanın infaz edilmiş sayıldığı hususu,
  4. Ertelenen hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine ilişkin karar.

Cezanın ertelenmesiyle ilgili adli sicil kaydının silinmesi için hükmedilen cezanın mahiyetine göre 5 yıl, 15 yıl veya 30 yıllık sürelerin geçmesi gerekir.

Hapis Cezasının Ertelenmesi Halinde Denetim Süresi ve Yükümlülükler

Hapis cezasının ertelenmesi, hükümlüye uyulması zorunlu birtakım sorumluluklar yükler. Mahkeme ceza erteleme kararı verdikten sonra, bir denetim süresi belirler. Bu denetim süresi iki türlüdür; ya mahkeme hükümlü için hiçbir yükümlülük belirlemeden sadece belirlenen sürenin “iyi halli” geçmesini yeterli sayar veya belirlenen denetim süresi içerisinde hükümlünün birtakım yükümlülükleri de yerine getirmesi aranır. Uygulamada mahkemeler tarafından çoğunlukla sanığa herhangi bir yükümlülük yüklenmeden sadece denetim süresinin iyi halli geçirilmesi yeterli görülmektedir.

Hakkında hapis cezası erteleme kararı verilen hükümlü 1 yıldan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresine tabi tutulur. Bu sürenin alt sınırı, mahkum olunan ve ceza erteleme kararına konu olan ceza süresinden az olamaz. Yani yargıç, hükümlüye 2 yıl 6 ay ceza vermişse artık 1 yıllık bir denetim süresi belirleyemez, en az 2 yıl 6 aylık bir denetim süresi belirlenmesi gerekir.

Denetim süresi içinde bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam ederek bir meslek ve sanat öğrenmesinin sağlanmasına karar verilebilir. Bu durumda örneğin bir hükümlünün 3 yıl marangozluk atölyesinde bu işi öğrenmesine karar verilebilir.

Ceza erteleme halinde hükümlü bir meslek veya sanat sahibi ise, hükümlünün bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılması suretiyle üretime katılımının sağlanmasına karar verilebilir.

18 yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine, mahkemece karar verilebilir.

Denetim süresi, hapis cezasının ertelenmesine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra başlar. Kural olarak denetim süresi iyi halli geçirildiği takdirde hükümlünün cezası infaz edilmiş sayılır. Fakat hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.

Hapis cezasının ertelenmesi halinde mahkeme denetim süresi boyunca sanığa şu yükümlülükleri yükleyebilir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.66-70):

1. Eğitim programına devam etme: Eğitim programına devam etme; mahkemelerce hükümlünün kişisel, sosyal ve eğitim durumu dikkate alınarak, belirlenen denetim süresince, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün bir veya birden fazla eğitim programına devam etmesini zorunlu kılan yükümlülüktür.

2. Gözetim altında ücret karşılığında çalıştırılma: Gözetim altında ücret karşılığında çalıştırılma yükümlülüğü; bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasıdır.

3. Eğitim kurumuna devam etme: Eğitim kurumuna devam etme yükümlülüğü; suça sürüklenen çocuğun, bir meslek veya sanat edinmesini sağlamak amacıyla gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesini zorunlu kılan yükümlülüktür.

4. Rehberlik çalışmalarına katılma yükümlülüğü: Rehberlik çalışmalarına katılma yükümlülüğü; yeniden suça karışmayı önleme, iyileştirme ve topluma kazandırma amacıyla denetimli serbestlik uzmanının yürüttüğü çalışma ve programlara katılma konusunda hükümlünün yükümlü kılınmasıdır. Rehberlik çalışmaları; hükümlünün suç işlemesine neden olan etkenlerin ele alınarak belirlenen risk ve ihtiyaçlar doğrultusunda hükümlünün zararlı alışkanlıklar edinebileceği çevrelerden uzak kalmasına, sorumlu ve uyumlu bir birey olmasına, kendisine ve topluma yararlı bir birey olabilmesine yönelik çalışmalardır. Bu çalışmalar, eğitim ve iyileştirme bürosunda görevli denetimli serbestlik uzmanı tarafından yürütülür. Bu kapsamda; bireysel görüşme, grup çalışmaları, müdahale programları, hükümlünün ailesi ve sosyal çevresiyle iş birliği yapılması ile diğer kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen iyileştirme niteliğindeki kurs, program, eğitim gibi çalışmalar yürütülür. Suça sürüklenen çocuklar için bu iş ve işlemler çocuk hizmetleri bürosu tarafından yerine getirilir. Denetimli serbestlik uzmanı iyileştirme ve topluma kazandırmaya yönelik rehberlik yükümlülüğünü, iyileştirme çalışmalarındaki esaslara göre yerine getirir. Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişmeler takip edilerek üçer aylık sürelerle düzenlenen rapor infaz hâkimine gönderilmek üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir.

Yükümlülükler, denetim süresi içerisinde yerine getirilir. Yükümlülüklerin infazı, belirlenen yükümlülüğün fiilen yerine getirilmeye başlanmasıyla başlar, yükümlülüğün yerine getirilmesi veya denetim süresinin sona ermesiyle biter.

Hapis Cezasının Ertelenmesinin Memurluğa ve Diğer Kamu Görevlerine Etkisi

Hapis cezasının ertelenmesi halinde dahi ortada bir mahkumiyet hükmü vardır. Cezanın ertelenmesi, hükümlünün belli bir süre denetim altında tutularak cezanın cezaevi dışında infaz edilmesi anlamına gelmektedir. Mahkumiyet hükmü yargılanan kişinin cezaevine girmemesi, velayet-vesayet hakkını kullanması gibi bazı sonuçlar dışında kişinin hayat alanına ceza hukuku müdahalesine neden olur. Hakkında ceza erteleme kararı verilen kişinin cezası 1 yıldan fazla ise, ceza infaz edilene kadar memuriyet veya milletvekilliği gibi kamu görevlerine aday dahi olamaz.

Hapis cezasının ertelenmesi, çoğu zaman Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumuyla karıştırılmaktadır. Ceza erteleme halinde kişi hakkında cezaevine girmek dışında bazı sonuçlar doğuran bir mahkumiyet hükmü vardır, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ortada sonuç doğuran bir mahkumiyet hükmü olmadığından bu halde kişi memur da olabilir milletvekili de.

Bir Kişi Hakkında Kaç Kez Ceza Erteleme Kararı Verilebilir?

Mahkemeler hapis cezasının ertelenmesi hakkında karar vermeden önce adli sicil kaydına bakmaktadır. Adli sicil kaydında mevcut davanın konusu olan suçtan önceki tarihte işlenmiş bir suç nedeniyle kesinleşmiş 3 aydan fazla ceza mahkumiyeti kararı varsa, hapis cezasının ertelenmesine karar verilmemektedir.

Sanığın yargılandığı suçun işlendiği tarihten önce kesinleşmiş bir suçtan dolayı üç aydan fazla ceza mahkumiyeti yoksa, hakkında açılan tüm ceza davalarında diğer koşulları sağlamak kaydıyla hapis cezasının ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür. Örnek vermek gerekirse, 01.01.2015-01.01.2016 tarihleri arasında 5 farklı olayda 5 farklı suç işleyen kişinin, suçları işlediği tarihlerden önce kesinleşmiş 3 aydan fazla hapis cezası mahkumiyeti kararı yoksa, 5 dava dosyasından da ceza erteleme kararı verilebilir.

Adli Para Cezası ve Ceza Erteleme Kurumu

Adli para cezası, TCK’da suç karşılığında düzenlenen bir yaptırımdır. Adli para cezası, bir suçun karşılığı olarak doğrudan hükmedilen bir ceza yaptırımı olabileceği gibi hapis cezasından çevrilen seçenek bir yaptırım şeklinde de olabilir.

Adli para cezası ne şekilde verilmiş olursa olsun, hakkında adli para cezası verilen sanık hiçbir şekilde cezanın ertelenmesi kurumundan faydalanamaz.

Hapis Cezasının Ertelenmesi Kararı Aleyhine İstinaf, Temyiz veya İtiraz Mümkün müdür?

Hapis cezasının ertelenmesi kararlarına karşı öncelikle İstinaf Kanun Yolu başvurusu yapılabilir. İstinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi), yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı hem maddi olay açısından hem de hukuki denetim açısından inceleyerek yeni bir karar verecektir. İstinaf kanun yoluna başvuru süresi hükmün gerekçesiyle birlikte tebliğinden itibaren iki haftadır.

İstinaf mahkemesinin kararı aleyhine de koşulları varsa Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir. Temyiz başvuru süresi, hükmün gerekçesiyle tebliğinden itibaren iki haftadır. Temyiz incelemesi Ankara’da bulunan Yargıtay tarafından yapılmaktadır.

Hapis cezasının ertelenmesi (ceza erteleme), maddi ve usul hukukuna ilişkin bir cezanın kişiselleştirilmesi kurumu iken, cezanın infazının ertelenmesi tamamen infaz hukukuna ilişkin bir düzenleme olduğundan birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Hapis Cezasının Ertelenmesi Yargıtay Kararları


Yargıtay Bozma Kararından Sonra Cezanın Ertelenmesinde Aleyhe Bozma Yasağı

Sanık hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve yine genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçlarından kurulan hükümlerde; Ceza Genel Kurulu’nun 09.02.2016 tarih ve 2014/71 esas, 2016/42 karar sayılı ilamı da gözetildiğinde, bozmadan önce verilen 27.09.2007 tarihli ilk hükümde, 6136 sayılı Yasaya aykırılık ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçlarından hükmedilen hapis cezalarının TCK.nun 51. maddesine göre ertelenmelerine karar verildiği, bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edildiği gözetilmeden, bozma sonrası verilen mahkumiyet hükümlerinin ertelenmelerine karar verilmemesi suretiyle CMUK.nun 326/son maddesinde yer alan kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar : 2017/15107).

Denetim Süresi Hükmedilen Hapis Cezasından Daha Az Olamaz

5237 sayılı TCK’nun 51.maddesinin 3.fıkrasında yer alan “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, 1 yıldan az, 3 yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı mahkum olunan ceza süresinden az olamaz” şeklindeki hüküm dikkate alınmaksızın mahkum olunan ceza süresinin 1 yıl 1 ay 10 gün olmasına karşılık, denetim süresinin 1 yıl olarak belirlenmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 7.Ceza Dairesi - Karar: 2015/22219).

Cezası ertelenen sanık hakkında, 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmolunduğu halde, 5237 Sayılı TCK’nın 51/3. maddesine aykırı olarak mahkûm olunan ceza süresinden az denetim süresinin belirlenmesi (Yargıtay 13. Ceza dairesi – 2016/9145 karar).

Duruşmada Pişmanlık Duyduğunu Söyleyen Sanığın Hapis Cezası Ertelenmelidir

07.06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçenin dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması, aynı zamanda hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile de çelişmemesi gerekir. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir.

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

TCK’nın 51. maddesinde yer alan “Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması” şeklindeki düzenleme uyarınca yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak ve pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekirken Yerel Mahkemece adli sicil kaydı olmayan, suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan ve sorguda pişman olduğunu ve katılandan özür dilediğini söyleyen sanık hakkında her iki suça yönelik olarak TCK’nın 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin “Suçun işlenmesindeki özellikler” biçiminde gösterilen gerekçenin erteleme kararı verilebilmesi için kanun koyucunun aradığı anlamda bir koşul olmaması sebebiyle yasal nitelik taşımadığı, “Sanığın ileride bir daha suç işlemeyeceği yolunda mahkememizce olumlu kanaat hasıl olmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin ise sanığın kişiliğindeki hangi somut olumsuzluk ile hangi tutum ve davranışından ötürü yeniden suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılmadığı değerlendirilmediğinden yasal ve yeterli olmadığı gibi denetime elverişli biçimde de açıklanmadığı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu-K.2021/19).

Denetim Süresinin Fazla Belirlenmesi

Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçunda temel cezanın alt sınırdan belirlenmesi ve takdiri indirim nedenleri uygulanmasına karşın, hapis cezası ertelenirken, TCK’nın 51/3. maddesi gereğince denetim süresinin gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl olarak belirlenmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/13114).

Yargılamaya Katılan ve Pişman Olan Sanığın Cezası Ertelenmelidir

İki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi,

1- ) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması.

2- ) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkumiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkanı bulunmamaktadır.

7.6.1976 gün ve 4-3 Sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur Cezanın ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır.

Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme talebinin reddine karar verilmesi kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sabıkası olmayan, yargılama boyunca yapılan tüm celselere iştirak eden ve son celse pişman olduğunu dile getiren, pişmanlık göstermediğine dair bir söz ya da olumsuz kişiliği dosyaya yansımayan sanığın, kusurunun bulunmadığına yönelik savunmasının pişman olmadığı anlamına gelmeyeceği gözetilmeden yerel mahkemece sanık hakkında cezasının ertelenmemesine dair olarak; “bütün duruşma aşamalarına ve savunmasına yansıyan söylem ve davranışları, inkarcı tutumu, olayın meydana geliş şekliyle sanığa ait trafik kusurunun niteliği ve oranı göz önüne alınarak atfedilen eylemin bilinçli taksirli olması, bir daha aynı nitelikli trafik kusurunu işlemeyeceği ve pişmanlık duyduğu yönünde vicdani kanaatin oluşmaması, trafik kusurlu eylemlerin yarattığı sosyal etki” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal olmadığı gibi dosya kapsamı ile de örtüşmediği kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/138).

Adli Para Cezasına Dayalı Tekerrür Cezanın Ertelenmesine Engel Değildir

Sanığın tekerrüre esas alınan sabıkasının adli para cezası olması ve daha önce hapise ilişkin mahkumiyetinin bulunmaması karşısında, TCY.nın uyarınca, yargılama evresinde pişman olup olmadığı gözetilerek hüküm kurulması yerine, mükerrir olduğundan söz edilerek cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2010/10260).

Denetim Süresinin Belirlenmemesi Aleyhe Bozma Yasağı Kapsamına Girmez

5237 Sayılı Kanun’un 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesi, denetim süresi, ertelemenin yasal sonucu olduğundan, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecek, yine fıkrada mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olmamak hususu da, hükmedilen bir yıldan fazla mahkûmiyetler için söz konusu olup, hapis cezası bir yıldan az olsa da denetim süresi hiçbir ahvalde bir yıldan az olamayacaktır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2017/2104).

Denetim Süresi İçinde Suç İşlenmesi Halinde Usul

1- ) TCK’nın 51/7 maddesi gereğince cezası ertelenen sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceği hususunun ihtar edilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı şekilde, “cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine” karar verilmesi suretiyle infazda duraksamaya neden olunması,

2- ) TCK’nın 51/7. maddesinde hapis cezasına mahkum olan ve bu cezası ertelenen hükümlünün, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilip verilmeyeceğine dair değerlendirmenin, deneme devresi içinde işlenen ikinci suç kesinleştikten sonra aynen infazına karar verilen ilama ait dosya üzerinde yapılması gerektiğinden, dosyasına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sanığa ait Rize 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 12.07.2007 tarih, 185-428 Sayılı erteli hapis cezasının aynen infazına karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/6629).

Hagb Kararı Cezanın Ertelenmesine Engel Değildir

5237 sayılı TCK.nun 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenebilmesi koşulları olarak; “daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.

Gerekçelerin cezaların şahsiliği ilkesine uygun bulunması, keyfilikten uzak olması, sanığın geçmişteki hali ve yargılama sırasında izlenen kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin yerinde takdir edildiğini göstermesi gerekir.

Bu itibarla; dosyada mevcut adli sicil kaydına göre hakkında kesin mahkumiyet niteliğinde olmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunan, duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan, kovuşturma aşamasında lehe olan hükümlerin uygulanmasını isteyen ve duruşmadaki saygın tutumu nedeniyle hakkında 62. maddesi gereğince takdiri indirim uygulanan sanığın, bir daha suç işlemeyeceğine dair olumsuz kanaatin nasıl oluştuğu Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde açıklanmadan dosya kapsamına uygun olmayan “sanığın sabıkasına konu HAGB kararı dikkate alınarak mahkememizde olumlu kanat oluşmadığı” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde 51. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - Karar: 2018/281).

Cezanın Ertelenmesinde Mahkemenin Takdir Hakkının Sınırları

07.06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfîliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir.

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2018/493).

Cezanın Ertelenmesi Kararı Gerekçeli Olmalıdır

İki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hâllerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkânı bulunmamaktadır.

07.06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir.

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.

Adli sicil kaydındaki geçmiş hükümlülüğünün silinme şartlarının gerçekleşmiş olması nedeniyle sabıkası olmayan, yargılama boyunca yapılan tüm celselere iştirak eden, pişmanlık göstermediğine ilişkin bir söz ya da olumsuz davranışı dosyaya yansımayan sanığın, kusurunun bulunmadığına yönelik savunmasının pişman olmadığı anlamına gelmeyeceği gözetilmeden, Yerel Mahkemece sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgeler isabetle değerlendirilmeden, 1 yıl 8 ay hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak kanun maddelerinde yer alan ifadeler tekrarlanmak suretiyle; “Sanığın tespit edilen kimliği, adli sicil kaydı ve duruşma tutanakları incelendiğinde pişmanlık duymadığı ve ileride suç işlemekten çekinmeyeceği kanaatine varıldığından, TCK’nın 51. maddesinin uygulanmamasına ve cezasının ertelenmesine yer olmadığına,” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal, yeterli ve dosya kapsamı ile örtüşmediği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu - 2017/547 E. , 2020/414 K.).

Ertelenmemesi Gereken Cezanın Ertelenmesi Halinde Kazanılmış Hak

Sanık hakkında hem adli para cezası hem de hapis cezası verildiği, 5237 sayılı TCK’da adli para cezalarının ertelenmesine ilişkin hüküm bulunmadığı ve adli para cezası TCK 51. maddeye göre ertelenemeyeceği halde erteleme hükümleri uygulanmasına karar verilirken hiçbir ayrım yapmaksızın sanığın cezası TCK 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmesi alayhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2014/16727 E. , 2015/18660 K.).

Adli Para Cezasının Ertelenmesi ve Kazanılmış Hak Kavramı

Sanıklar hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi ve güveni kötüye kullanma suçları nedeniyle hapis ve adli para cezalarına hükmedildiği ve cezaların 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmek suretiyle, ertelenmesi mümkün olmayan adli para cezasının da yasaya aykırı şekilde ertelenmesine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2013/35751 E. , 2014/28829 K.).

Hükmolunan adli para cezalarının, TCK’nın 51. maddesinde yer bulan “hapis cezasının ertelenmesi” kurumuna konu olamayacağı nazara alındığında, sanık hakkında sonuç ceza olarak hükmolunan 10 ay hapis ve 500,00 Türk lirası adli para cezası konusunda ayrı ayrı değerlendirme yapılmaksızın, cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesine göre ertelenmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/6800 E. , 2022/11294 K.).

Bozma öncesi kurulan 26/07/2011 tarihli hükmün sadece suça sürüklenen çocuk müdafii tarafından temyiz edildiği ve bu hükümde hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçları yönünden, suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan hapis cezalarının 5237 sayılı TCK’nun 51. maddesi gereğince ertelenmesi nedeni ile kazanılmış hak oluştuğu; bu nedenle suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan tayin olunan kısa süreli hapis cezasının TCK’nun 50/3. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilmesinin ardından adli para cezasının ertelenmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hükmolunan 1 yıl 4 ay hapis cezasının ertelenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/20272 E. , 2020/12715 K.).

Cezanın Ertelenmesi ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Uygulama Farkı

Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hâllerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan Kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkânı bulunmamaktadır. 07.06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçenin dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olması, aynı zamanda hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile de çelişmemesi gerekir. Gerekçenin bu niteliği keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir. Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, … ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

TCK’nın 51. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesi için diğer şartlarla birlikte sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşmasının gerekmesi, anılan sübjektif şartın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu bakımından ise CMK’nın 231. maddesinin altıncı fıkrasının (b) bendinde, sanığın kişilik özellikleri ile birlikte “duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” olarak belirtilmesi, her ne kadar Yerel Mahkemece sanık hakkında hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına hükmedilirken “Sanığın suçu işleyiş biçimine, sabıka kaydındaki ilamlardan anlaşıldığı üzere daha öncede benzer mahiyette suçlar işlemiş oluşuna binaen cezasının ertelenmesi halinde ileride tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizce kanaat hâsıl olmadığından…” şeklindeki gerekçelere yer verilmek suretiyle sanığın yalnızca suçu işledikten önceki durumuna vurgu yapılmış ise de yargılama sürecindeki davranışlarının olumsuz görülmesi de dahil tüm şartlar bakımından sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, aynı hükümdeki bu durumun, sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönündeki kanaatin yargılama sürecindeki davranışlarını da kapsadığını göstermesi ve hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin gerekçelerin diğer kişiselleştirme nedenleri ile ilgili uygulamalarla çelişmemesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken Yerel Mahkemece gösterilen gerekçelerin kanun koyucunun aradığı anlamda yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, sanık hakkında TCK’nın 51. maddesi uyarınca erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve usul ve kanuna uygun bulunan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin onanmasına karar verilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2019/212 E. , 2022/33 K.).

Etkin Pişmanlıkta ve Ertelemede Zararın Giderilmesi Farkı

TCK’nun “Hapis cezasının ertelenmesi” madde başlığı altında düzenlenen 51. maddesinin ikinci fıkrasındaki “Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir.” cümlesiyle, anılan Kanun’un “Etkin pişmanlık” madde başlığı altında düzenlenen 168. maddesinde yer alan “failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle” gidermesi şeklindeki düzenlemenin birbirleriyle çelişmeyen hükümler içerdikleri, şarta bağlı erteleme de mahkemenin takdiri söz konusuyken, etkin pişmanlıkta yargılanan kişinin iradesinin belirleyici olduğu, her iki maddedeki uygulamaların sonuçlarının farklı olacağı (cezanın ertelenmesi veya indirilmesi), TCK’nun 168. maddesinde 51. maddenin ikinci fıkrasının uygulanmasını engelleyen bir hüküm bulunmadığı, onarıcı adalete önem veren Kanunkoyucu’nun “tazmin veya iade” müessesesine işlerlik kazandırmayı amaçladığı anlaşılmakla;

Kanun yararına bozma isteğine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmediğinden, … 8. Asliye Ceza Mahkemesinin “tayin olunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının mağdurun zararının tazmin suretiyle tamamen ödenmesi halinde TCK’nun 51. maddesi gereğince ertelenmesi” hakkındaki 14.06.2012 tarihli ve 2012/588-2012/823 sayılı hükmüne karşı yapılan kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, karar verilmiştir ( Yargıtay (K)13. Ceza Dairesi 2013/17503 E. , 2013/31329 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS