0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Parada Sahtecilik Suçu Nedir? (TCK 197)

Parada sahtecilik suçu, Türkiye’de veya yabancı bir ülkede kendi kanunlarına uygun bir şekilde tedavülde bulunan bir parayı, sahte bir şekilde üretmek (basma), sahte olduğunu bilerek ülkeye sokmak, nakletmek, muhafaza etmek veya tedavüle sokma biçiminde fiillerle işlenen seçimlik hareketli bir suçtur (TCK md.197). Uygulamada “kalpazanlık suçu” olarak da adlandırılmaktadır.

Parada sahtecilik suçu, “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” bölümünde TCK md.197’de düzenlenmiştir. TCK md. 198’de ise “paraya eşit değerler” olarak kabul edilen (Örneğin, devlet tahvilleri) bazı kıymetli evrak ve madenlerin de “parada sahtecilik suçunun cezası ile cezalandırılacağı kabul edilmiştir

Parada Sahtecilik Suçunun Unsurları

Suçun maddi konusu paradır. Paranın kağıt veya madeni para olmasının, milli veya yabancı para olmasının sahtecilik suçu açısından hiçbir önemi yoktur. Önemli olan, sahte TL’nin Türkiye’deki kanunlara göre, sahte dövizin (dolar, euro, sterlin vb.) ise kendi ülkesindeki kanunlara göre tedavülde (dolaşımda) olmasıdır. TCK md.197 suçun unsurları ve cezası açısından yabancı para ile milli para arasında fark gözetmemiştir.

Aşağıdaki seçimlik hareketlerden herhangi birinin işlenmesiyle cezaları birbirinden farklı olan çeşitli parada sahtecilik suçları meydana gelir:

  • Sahte Para Üretme (Basma) (TCK md.197/1): Yabancı veya milli paranın taklit edilerek oluşturulmasını ifade eder. Örneğin, bilgisayar dizayn edilen sahte paranın matbaada basılması.

  • Ülkeye Sokmak veya Nakletmek (TCK md.197/1): Sahte olduğunu bilerek herhangi bir para biriminin Türkiye’ye sokulması veya Türkiye içerisinde nakledilmesi parada sahtecilik suçunu oluşturur.

  • Muhafaza Etmek (TCK md.197/1): Sahte olduğunu bilerek parayı saklamak veya muhafaza etmek parada sahtecilik suçunu oluşturur. Muhafaza etme fiilinin cezalandırılmasının nedeni paranın her an dolaşıma sokulmaya hazır halde olmasıdır.

  • Tedavüle Sokmak (TCK md.197/1): Sahte paranın piyasaya sürülmesi, yani dolaşıma sokulmasıdır. Tedavül; sahte para veya paraya eşit sayılan değerlerin, mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesidir. Failin asıl amacı sahte olan değerleri piyasaya sürmek ve bu şekilde haksız kazanç sağlamaktır. Sahte paranın başka bir kişinin egemenlik alanına girmesiyle tedavüle koyma suçu tamamlanmaktadır. Failin icra hareketlerini tamamlamasına rağmen sahte paranın başkasının egemenlik sahasına girmemesi durumunda ise tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalmakta fakat dolaşıma koymak için bilerek bulundurma suçu oluşmaktadır (Y8CD-K.2015/19448).

  • Sahte Parayı Kabul Etmek (TCK md.197/2): Sahte olduğunu bile bile paranın kabul edilip alınmasıdır.

  • Sahteliğini Bilmeden Aldığı Parayı Tedavüle Sokma (TCK md.197/3) : Bu fiil açısından, önemli olan husus kişinin parayı alırken sahte olduğunu bilmemesi, aldıktan sonra sahte olduğunu öğrenmesi ve sahte olduğunu bildiği parayı tedavüle koyması, yani piyasaya sürmesidir.

Yukarıdaki seçimlik hareketlerden herhangi birinin işlenmesi suçun oluşması için yeterli olduğu gibi tüm hareketlerin aynı kişi tarafından işlenmesi halinde de tek bir parada sahtecilik suçu meydana gelir.

Tedavül kavramı, parada sahtecilik suçları açısından kilit bir kavramdır. Tedavül, sahte para veya TCK md. 198 gereği paraya eşit sayılan hisse senedi, hamiline yazılı bono, milli ziynet altını gibi değerlerin, piyasaya sürülmesidir. Piyasaya sürme fiili ancak mal veya hizmet alımı amacıyla mümkündür. Parada sahtecilik suçunu işleyen kişinin esas amacı sahte olan para veya değerler piyasaya sürmek ve bu yöntemle haksız kazanç elde etmektir. Sahte paranın tedavüle sokulması fiili, paranın başka bir şahsın egemenlik alanına girmesiyle tamamlanmaktadır. Fail, icra hareketlerini tamamlamış ancak sahte para henüz başka bir kimsenin egemenlik alanına girmemiş ise, sahte parayı tedavüle koyma suçu teşebbüs aşamasında kalır. Bu halde, fail dolaşıma koymak için bilerek sahte para bulundurma suçunu (muhafaza etme suçu) işlemiş olur.

Parada Sahtecilik Suçunda Aldatıcılık (İğfal Kabiliyeti)

Tüm sahtecilik suçlarında, sahteciliğin konusu olan evrak, resmi belge, plaka, para veya bunlar yerine geçen değerin iğfal kabiliyetine (aldatıcılık özelliği) sahip olması gerekir. Aldatıcılık özelliği olmayan alalede bir nesnenin parada sahtecilik suçunun konusunu oluşturması mümkün değildir. Aldatıcılık özelliği olmayan bir kağıt parçası ile bir kimsenin kandırılması halinde parada sahtecilik suçu değil, dolandırıcılık suçu meydana gelir.

Parada sahtecilik suçları, üretilen paranın sahteliğinin ilk bakışta anlaşılamaması, beş duyu organıyla paranın gerçek olmadığının tespit edilememesi halini yaptırıma bağlamaktadır. Diğer bir deyişle, deneyimi olmayan ve parayı özel bir incelemeye tabi tutmayan bir kimsenin bu parayı gerçek para sanması mümkün ise parada sahtecilik suçunun oluşması söz konusu olur. Paranın gerçek para olmadığı ilk bakışta anlaşılabiliyorsa, para sahte olsa bile artık parada sahtecilik suçundan bahsedilemez. Para görünümünde olmakla birlikte aldatıcılık özelliği olmayan kağıt veya maden parçası, suçun meydana gelmesine yol açmaz. Bu husus, Yargıtay uygulamasında sahte paranın “sürüm yeteneği” olarak tarif edilmektedir. Sürüm yeteneği olmayan parayı piyasaya süren kişi, parada sahtecilik suçunu işlemiş olmaz.

Parada Sahtecilik ve Zincirleme Suç

Aynı zaman diliminde üretilen, nakledilen, ülkeye sokulan tüm sahte paralar tek bir parada sahtecilik suçunu meydana getirir. Bu fiillere iştirak edilmemesine rağmen, kanuna aykırı elde edilen bir miktar sahte para ve tahvil, hamiline yazılı bono, milli ziynet altınları gibi paraya eşit sayılan değerlerin piyasaya sürülmesi ise, “tedavüle koymak” fiilini oluşturur. Tedavüle koyma fiili, niteliği gereği devamlılığı gerektirmesi nedeniyle tek bir suça vücut verir. Örneğin, İstanbulun bir semtinde aynı gün içinde farklı saatlerde sahte para piyasaya sürülmesi halinde tek bir parada sahtecilik suçu işlenmiş olur. Bu halde, fail hakkında TCK md. 43’te düzenlenen zincirleme suç hükümleri uygulanamaz. Çünkü, suç teşkil eden hareketler doğal anlamda birden fazla olsa bile, hukuki anlamda tek bir hareket olarak kabul edilir.

Ancak, farklı zamanlarda piyasaya sürülen para bazı hallerde birden fazla parada sahtecilik suçunun oluşmasına neden olur. İlk işlenen fiilden sonra, fiili veya hukuki kesinti meydana gelmişse, kesintiden sonra işlenen diğer fiiller ayrı parada sahtecilik suçlarının konusu olacaktır. Hukuki kesinti, failin ilk fiili işledikten sonra hakkında iddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet kararı, vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, af yasası gibi hadiselerin vuku bulmasıyla gerçekleşir. Fiili kesinti ise failin fiiline ara vermesi veya tutuklanması, askere gitmesi, uzun süre hastanede yatması gibi bir sebeple eylemin devam ettirilememsi hallerinde meydana gelmektedir. Bu durumlarda fiillerin işlendiği yer ve araya giren zaman dilimi, fiili kesintinin meydana gelip gelmediği açısından önem arz eder. Örneğin, İstanbul’da 1000 TL sahte para piyasaya sürdükten 10 gün sonra İzmir’e giden ve İzmir’de yeniden sahte para piyasaya süren fail; paranın piyasaya sürüldüğü yer ve zamanlardaki farklılık nedeniyle iki kez parada sahtecilik suçu işlemiş olur.

Parada Sahtecilik Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 201)

Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması halinde atıfet hükümlerinin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur.

Parada sahtecilik (kalpazanlık) suçunda iki tür etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir:

  • Sahte olarak para üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya kabul eden kişi, bu parayı tedavüle koymadan ve resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen paraların üretildiği veya saklandığı yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK md.201/1)

  • Sahte para üretiminde kullanılan alet ve malzemeyi izinsiz olarak üreten, ülkeye sokan, satan, devreden, satın alan, kabul eden veya muhafaza eden kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve bu malzemenin üretildiği veya saklandığı yerleri ilgili makama haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını ve bu malzemenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK md.201/2).

Parada Sahtecilik Suçunun Cezası (TCK 197)

Parada sahtecilik suçunun cezası üç fıkra halinde düzenlenmiştir:

  • Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK md.197/1).

  • Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK md.197/2).

  • Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK md.197/3).

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Parada sahtecilik suçunda sadece TCK md.197/3’te düzenlenen “sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyma suçu” nedeniyle verilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Bu fıkra dışındaki hapis cezaları; TCK md.197/1 ceza miktarı nedeniyle, TCK md.197/2 hem hapis cezasının hem de adli para cezasına birlikte hükmedilmesini zorunlu kıldığı için, adli para cezasına çevrilemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Parada sahtecilik suçları nedeniyle hükmedilen hapis veya doğrudan verilen adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Parada sahtecilik suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Parada sahtecilik suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Parada sahtecilik suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. TCK md.197/1 fıkrasına göre yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıl, TCK md.197/2-3 fıkraları gereği yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süreleri içerisinde her zaman soruşturulabilir, bu zamanaşımı süreleri geçtikten sonra soruşturma yapılamaz.

Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme

Parada sahtecilik suçu yargılamasında sadece suçun TCK 197. maddesinde düzenlenen ikinci ve üçüncü fıkrasında seri muhakeme usulü uygulanabilir. TCK 197. maddenin birinci fıkrası açısından seri muhakeme usulü uygulanamaz. Seri muhakeme usulü uygulanmadan kovuşturmaya geçilmesi halinde ise genel hükümlere göre olağan yargılama usulü ile yargılama yapılmaktadır.

Parada sahtecilik suçunda, TCK md.197/1 gereği yapılan yargılamada yargılama yapma görevi, ağır ceza mahkemesi tarafından; TCK md.197/2-3 gereği yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Parada Sahtecilik Suçu Yargıtay Kararları


Sahte Parayı Tedavüle Koyma ve Mükerrer Suç

Parada sahtecilik suçu kamu güvenine karşı işlenen suçlardan olup zarar görme tehlikesi altında bulunan ve kamu güveni zedelenen tüm toplum suçun mağduru durumundadır. Sahte paranın tedavüle sürülmesi hâlinde ise kişilerde bu suçtan zarar görebilirler. Ancak suçun oluşması için mutlaka bir zararın meydana gelmesi şart olmayıp tedavülde bulunan paranın sahte olarak üretilmesi suçun oluşumu için yeterlidir.

Sahteciliğin suç teşkil edebilmesi için üretilen paranın sahteliğinin ilk bakışta ve kolaylıkla anlaşılabilir olmaması diğer bir ifade ile aldatma yeteneğinin bulunması gerekmektedir. Öğretide aldatma yeteneği “…objektif olarak belirsiz (çok sayıda) kişinin suça konu şeyi gerçeğinden ayırt edemeyecek olması şeklinde anlaşılmalıdır. Aldatma yeteneği, tedavüle sunulması halinde çok sayıda kişinin sahte parayı gerçek zannetmesine elverişli bir sahteciliğin varlığı anlamına gelmektedir.” şeklinde açıklanmıştır (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-… Artuç, Türk Ceza Kanunu, 5. cilt, Ankara, 2014, s. 6050).

TCK’nın 197. maddesinin birinci fıkrasında yer alan parada sahtecilik suçu sahte paranın üretilmesinden tedavüle koyulmasına kadarki her aşamada yer alan failin cezalandırılmasını sağlayacak şekilde, seçimlik hareketlerle işlenebilecek bir suç olarak düzenlenmiştir. Tahdidi olarak sayılan seçimlik hareketlerden birinin yapılması suretiyle suç oluşacaktır. Bu seçimlik hareketlerden biri olan ve uyuşmazlık konusu ilgilendiren tedavüle koyma eylemi, sahte paranın günlük hayatta ekonomik dolaşıma sokulması diğer bir anlatımla mal veya hizmet alımında kullanılarak piyasaya sürülmesi olarak tanımlanabilir. Sahte paranın piyasaya sürülmesi suretiyle failin egemenlik alanından çıkıp parayı alan muhatabın egemenlik alanına girmesiyle sahte paranın tedavüle koyulması suçu tamamlanır. Piyasaya sürülen tek bir sahte para olabileceği gibi birden fazla da olabilir.

Tedavüle koyma eylemi niteliği itibarıyla süreklilik arz edip teselsülü bünyesinde barındırdığından aynı anda temin edilen sahte paraların değişik tarihlerde kesintisiz olarak piyasaya sürülmesi hâlinde zincirleme suç veya gerçek içtima kuralları uygulanmayacak ve failin bu eylemleri tek suç olarak kabul edilecektir. Öğretide de bu husus; “Sahte paranın tedavüle sunulması fiilinin birden fazla hareketlerle icra edilmesi hâlinde de tek fiil bulunduğu kabul edilir. Örneğin failin Ankara’dan yola çıkıp İzmir hattındaki tüm il ve ilçelere uğrayarak sahte parayla çeşitli yerlerde alışveriş yapıp tedavüle koyması hâlinde eylem kesintisiz olarak sürdüğünden tek suç oluşur, 43. madde uygulanamaz.” şeklinde açıklanmıştır (Yaşar-Gökcan-Artuç, s. 6059). Nitekim Yargıtayın yerleşik içtihatları da bu yöndedir.

TCK’nın 197. maddesinin birinci fıkrasında seçimlik hareketlerden biri olarak düzenlenen tedavüle koyma eyleminin niteliği itibarıyla süreklilik arz edip teselsülü bünyesinde barındırdığı, bu nedenle sahte paraların değişik tarihlerde kesintisiz olarak piyasaya sürülmesi hâlinde zincirleme suç veya gerçek içtima hükümlerinin uygulanmayacağı ve failin bu eylemlerinin tek suç olarak kabul edileceği, hukuki veya fiili kesintinin gerçekleşmesinden sonra aynı suçun tekrar işlenmesi hâlinde ise yeni ve ayrı bir suçun söz konusu olacağı cihetle; sanığın 03.06.2012, 18.06.2012, 29.07.2012 ve 05.08.2012 tarihli eylemleri bakımından hukuki kesintinin 05.11.2012 tarihli iddianamenin düzenlenmesi ile gerçekleştiği, öte yandan 08.11.2012 ve 19.11.2012 tarihli eylemleri bakımından Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 04.12.2012 tarihli iddianameden önce hukuki kesinti gerçekleşmemiş ise de 08.11.2012 tarihinde İzmir ili, Karşıyaka ilçesinde, 19.11.2012 tarihinde ise Manisa ili, Merkez ilçesinde sahte para tedavüle koyan sanığın her iki eylemi arasında 11 günlük bir zaman aralığının bulunması, sanığın 19.11.2012 tarihli eylemini daha rahat hareket edebileceği düşüncesi ile 08.11.2012 tarihli eylemine ilişkin yakalandığı İzmir ili sınırları dışına çıkarak farklı bir yerde gerçekleştirmesi, 08.11.2012 tarihli eylemini inceleme dışı suça sürüklenen çocuğu kullanarak işleyen sanığın 19.11.2012 tarihli eylemini akaryakıt istasyonundan aracına tek başına yakıt alarak işleyerek eylem tarzını değiştirmesi ve 08.11.2012 tarihli eyleminden hemen sonra yakalanıp bir gün gözaltında kaldıktan sonra ifadesi alınıp serbest bırakılan sanığın sahte parayı tedavüle koyma eyleminin bahse konu adli işlemler nedeniyle kesintiye uğraması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın 19.11.2012 tarihli olayda yenilenmiş suç işleme kararı ile hareket ettiği, diğer bir anlatımla sanığın 08.11.2012 tarihinde yakalanması ile her iki olay arasında fiili kesintinin oluştuğu, bu bağlamda sanığın gerek hukuki kesintinin gerçekleştiği 05.11.2012 tarihinden sonra işlediği 08.11.2012 tarihli, gerekse fiili kesintinin gerçekleştiği 08.11.2012 tarihinden sonra işlediği 19.11.2012 tarihli eylemleri nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği, bu nedenle de sanık hakkında Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 04.12.2012 tarihli ve 6015-481 sayılı iddianamesi ile parada sahtecilik suçundan açılan kamu davasının mükerrer olmadığı kabul edilmelidir

Parada Sahtecilik Suçunda Zincirleme Suç Uygulaması

Piyasaya sahte para sürmek suçunun niteliği itibariyle süreklilik arz ettiği ve teselsülü bünyesinde barındırdığı gözetilmeden, sanık hakkında 5327 Sayılı TCK’nun 43. maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar No: 2014/5262)

Davaya konu olayda sanığın 07.12.2010 tarihinde Kartal ilçesinde sahte para tedavüle koyma girişiminde bulunduktan sonra 25.12.2010 günü İzmir ilinde parada sahtecilik suçundan yakalandığı anlaşılmaktadır. İki olayın meydana geldiği yerler arasındaki mesafe ve araya giren zaman dilimi dikkate alındığında fiili kesintinin gerçekleştiği, sanığın Kartal’da alışveriş yaptıktan sonra verdiği paranın sahte olduğunun anlaşılması üzerine polise haber verildiğinde kaçtığı ve kaçarken cep telefonunu düşürdüğü, bu nedenle yakalanacağı korkusuyla İstanbul’u terkettiği, İzmir’e giderek yeni bir ortamda daha rahat ve kolay hareket edeceği, aranmadığı ve tanınmadığı düşüncesiyle yenilenen suç kastıyla eylemini gerçekleştirdiği, bu nedenlerle temadinin kesildiği ve fiili nedenle kesilen temadiden sonra sanığın İzmir’de gerçekleştirdiği eylemlerinin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Failin değişik yer ve zamanlarda yahut hukuki veya fiili kesinti sonrasında fakat aynı suç işleme kararı altında değişik hareketlerle sahte parayı dolaşıma sürmesi ve yeni bir suçun oluşması durumunda, zincirleme suç hükümleri tartışılmalıdır. Davaya konu olayda eylemlerin birden fazla sayıda olan mağdurlara karşı farklı yer ve zamanlarda ayrı kasıtlar altında değişik hareketle gerçekleştirilmesi ve fiili kesintinin varlığı nedeniyle TCK.nın 43. maddesinin unsurları gerçekleşmemiştir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar No: 2013/18955).

Sahte Paranın Aldatma Kabiliyeti Konusunda Rapor Alınması

Suça konu sahte parayla ilgili olarak Merkez Bankası ya da ilgili şubesinden aldatma kabiliyeti olup olmadığına dair rapor alınması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi- Karar No:2013/16763)

Paraya Eşit Sayılan Değerler/Milli Ziynet Altını (TCK 198)

İddianamede sanıktan ele geçen sahte altınların Osmanlı Reşat altını olduğunun belirtilmesi karşısında, söz konusu altınların Milli Ziynet altını olup olmadıklarının Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünden alınacak rapor ile saptanarak, suça konu altınların Milli Ziynet altını olup, sahte ve aldatma kabiliyetini haiz olduklarının tespiti halinde sanığın eyleminin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK.nun 198. maddesi yollamasıyla 197/1. madde ve fıkrasında tanımlanan sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmelidir (Yargıtay 8. Ceza dairesi - Karar No: 2011/9260).

Parada Sahtecilik ve Dolandırıcılık Suçu

Sanıkların suça konu sahte paralar ile mağdurdan telefon satın almaya çalıştığı olayda, eylemin kül halinde 5237 sayılı Kanun’un 197 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan parada sahtecilik suçunu oluşturduğu, bu suçun içerisinde dolandırıcılık eyleminin de olduğu ancak bir fiilden dolayı sanıklara iki ceza verilemeyeceği gibi parada sahtecilik suçunun dolandırıcılık suçuna göre daha özel bir düzenleme olması nazara alındığında, daha özel nitelikte olan ve ağır cezayı gerektiren parada sahtecilik suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eylemin bölünerek hem dolandırıcılık suçundan ve hem de parada sahtecilik suçundan ayrı ayrı hükümler kurulmak suretiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranılması hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/8383 E. , 2023/10483 K.).

5271 sayılı CMK’nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı, sanık hakkında parada sahtecilik suçundan dava açıldığı, dolandırıcılık suçu ile parada sahtecilik suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu, iddianameye konu parada sahtecilik suçunun dolandırıcılık suçuna dönüşmeyeceği hususları dikkate alındığında; mahkemece iddianamede anlatımı ve sevki yapılan “parada sahtecilik” suçundan açılan dava ile bağlı kalınarak yargılamaya devam edilip karar verilmesi gerekirken dolandırıcılık suçundan sanıklar hakkında açılmış dava bulunmadığı ve bu suçtan yargılama yapıp karar vermek için ayrı bir iddianame tanziminin gerektiği gözetilmeden, dava konusu iddianame dışına çıkılarak dava konusu yapılmayan dolandırıcılık suçundan hükümler kurulması yasaya aykırı, olup bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/32948 E. , 2021/6705 K.).

Sanığın şikayetçiye sahte para verip aldatarak koyunlarını satın aldığı, şikayetçinin zararına olarak kendisine yarar sağladığı, dolayısıyla dolandırıcılık suçunun, sahte parayı tedavüle koyma suçunun unsuru olduğu gözetilmeden, ayrıca dolandırıcılık suçundan da ayrıca ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar No:2007/1458).

Parada Sahtecilik Suçunda Temadi ve Kesinti

Parada sahtecilik suçunun kesintisiz suçlardan olması ve iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin yada suç işleme kararının yenilendiği kabul edilen yakalanma, tutuklanma gibi hallerde fiili kesintinin oluştuğu somut olayda sanığın üç farklı mağdura karşı yaklaşık beş saatlik zaman dilimi içerisinde sahte para vererek alışveriş yapmasının suçun temadi unsuru olduğu, sanık hakkında temel ceza tayini esnasında birden fazla eyleminin olması hususunun gözetilmesi gerektiği ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 43 üncü maddesinin uygulanmaması gerektiği gözetilmeden, hüküm tesisis hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/14897 E. , 2023/6277 K.).

Parada sahtecilik suçunun kesintisiz suçlardan olması ve iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin yada suç işleme kararının yenilendiği kabul edilen yakalanma, tutuklanma gibi hallerde fiili kesintinin oluştuğu, somut olayda sanığın iki farklı mağdura karşı kısa zaman dilimi içerisinde sahte para vererek alışveriş yapması ve araçta sahte paraların ele geçirilmiş olmasının suçun temadi unsuru olduğu ayrıca sanık hakkında iddianame de parada sahtecilik suçundan bir kez cezalandırılması istendiği halde sanığın mağdurlara karşı eylemleri için ayrı ayrı cezalandırılamayacağı hususu gözetilmeden, iki hüküm tesisi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/15062 E. , 2023/7544 K.).

Parada sahtecilik suçu kesintisiz suçlardan olup iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin oluşması ve söz konusu davalara konu eylemler ile inceleme konusu olaya ilişkin suç tarihi arasındaki zaman farkının da kısalığı karşısında, mükerrer cezalandırılmasının önlenmesi bakımından parada sahtecilik suçundan açılmış başkaca soruşturma veya dava dosyası olup olmadığı da araştırılarak söz konusu dosyalar da getirtilip incelenerek davaların birleştirilmesi, mümkün olmadığında dosya içerisine alınıp bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulmasından sonra hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığı tespit edilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/22623 E. , 2022/18400 K.).

Parada sahtecilik suçu kesintisiz suçlardan olup iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin oluşması ve söz konusu davalara konu eylemler ile inceleme konusu olaya ilişkin suç tarihi arasındaki zaman farkının da kısalığı, yerlerin yakınlığı karşısında, mükerrer cezalandırılmasının önlenmesi bakımından parada sahtecilik suçundan açılmış başkaca soruşturma veya dava dosyası olup olmadığı da araştırılarak söz konusu dosyalar da getirtilip incelenerek davaların birleştirilmesi, mümkün olmadığında dosya içerisine alınıp bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulmasından sonra hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığı tespit edilmek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/4573 E. , 2023/4578 K.).

Sahte Dolarların İğfal Kabiliyetinin Bulunmaması

Oluşa, tüm dosya kapsamına göre; sanıklardan elde edilen sahte dolarların, elde edildiği şekli ile seri numarasının bulunmaması, kenarlarının siyah mürekkep ile kaplı olması nedeniyle iğfal kabiliyeti bulunmadığına dair Erzurum Merkez Bankası raporu karşısında; sanıkların üzerine atılı parada sahtecilik suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı halde beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/22760 E. , 2022/19300 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS