0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yağma (Gasp) Suçu Nedir? (TCK 148-149)

Yağma Suçu, diğer adıyla gasp suçu, zilyetliği başkasına ait bir menkul malın “cebir” veya “tehdit” kullanılarak alınmasıyla oluşur. TCK’nın 148. ve 150. maddeleri arasında düzenlenen yağma suçu, mağdurun malvarlığına yönelik gerçekleştirilen haksız bir eylemdir.

Yağma suçu; failin, menkul bir malı faydalanmak amacıyla cebir ve tehdit kullanmak suretiyle malın zilyedini bu malı kendisine teslim etmeye veya bulunduğu yerden alınmasına karşı koymamaya zorlaması ile oluşur. Bu nedenle, suçun konusu herhangi bir menkul maldır. Yargıtay içtihatlarına göre gayrimenkul mal yağma suçunun konusu olamaz.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır (CGK-K.2021/114).

Hırsızlık suçu ile gasp suçu arasında ortak olan fiil, “başkasına ait olan malın alınması” fiilidir. Yağma suçu, hırsızlık suçunun unsuru olan “başkasına ait olan malın alınması” fiiline ek olarak, malın alınması esnasında “cebir” veya “tehdit” kullanılması ile vücut bulan bileşik bir suçtur.

Yağma suçunun vücut bulması için malın mutlaka sahiplenme kastıyla mağdurdan alınması şart olmayıp geçiçi olarak maldan faydalanma veya kullanma kastı ile hareket edilmiş olması halinde dahi suçun unsurları meydana gelir. Yağma suçunun koruduğu hukuki değerler kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyettir.

Yağma Suçunun (Gasp Suçunun) Şartları

Başkasına Ait Olan Malın Alınması

Gasp (Yağma) suçu ile hırsızlık suçunun en önemli ortak unsuru başkasına ait malın alınmasıdır. Başkasının malın zilyedi olması yeterlidir, zilyedin elinden malın alınmasıyla her iki suç oluşur. Zilyedlik, bir mal üzerinde fiili hakimiyete sahip olma anlamına gelmektedir. Bu nedenle mülkiyet kavramından daha geniş bir kavramdır. Aynı ev içerisinde yaşayanlar ev eşyaları üzerinde birlikte zilyetlik hakkına sahip olduklarından, aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin ortak ev eşyalarını alması halinde hırsızlık veya gasp suçu oluşmaz. Doktrinde ve uygulamada yalnız taşınır malların alınmasının yağma ve hırsızlık suçuna vücut verebileceği kabul edilmektedir.

Senet yağması da ayrı bir fıkra ile TCK md.148’de düzenlendiğinden, bir borç senedinin cebir veya tehdit kullanılarak alınması veya borç senedini hükümsüz kılacak makbuzun mağdurun elinden alınması da yağma suçunu oluşturur.

Yağma Suçunda Cebir ve Tehdit

Tehdit, bir kimsenin iç huzuruna, karar verme hürriyetine ve serbest hareket etme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olup suç teşkil eder. Cebir ise bir kimseye bir şeyi yapması veya yapmaması için zor kullanmak olarak tarif edilebilir.

Hırsızlık suçunda, cebir ve tehdit uygulanmadan mağdurun zilyedi olduğu mal rızası dışında alınmaktadır. Oysa gasp suçunda mağdurun zilyedi olduğu mal, cebir ve tehdit kullanılarak alınmaktadır. Cebir ve tehdit, iki suç arasındaki ayrım çizgisidir.

Yağma suçunda mağdur tehdit edilmekte veya mağdura cebir uygulanmaktadır. Mağdur, kendisinin veya başkasının hayatı, vücut veya cinsel dokunulmazlığına karşı saldırı yapılacağı yönünde tehdit edilebileceği gibi malvarlığı yönünden büyük bir zarara uğratılacağı yönünden de tehdit edilebilir. Örneğin, failin sokakta mağdurun yolunu keserek “cebindeki parayı vermezsen seni bıçaklarım” şeklindeki tehditi üzerine korkususundan cebindeki parayı veren mağdura karşı yağma suçu işlenmiş sayılır.

Kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığı ile birlikte malvarlığını da koruyan yağma suçu değerlendirilirken “cebir” ve “tehdit” kavramları dikkatlice ele alınmalıdır:

Bir başkasının, kendisinin veya yakınının; hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişinin eylemi yağma suçunu oluşturur. Malın alınması veya verilmesini temin için zilyetin üzerinde cebir ve tehdit kullanılmaktadır. Cebir ve tehdit karşısında mağdurun başka bir seçeneği kalmamakta ve bu durumda failin malı doğrudan alması söz konusu olmaktadır. Yani mağdur malı teslim etmektedir. Bu suçla korunan hukuki değer yalnızca malvarlığı değil, aynı zamanda kişi özgürlüğü ve vücut dokunulmazlığıdır.

Yağma, icrai hareketle işlenebilen bir suç tipidir ve bu suçun maddi unsuru hareket kısmıdır. Kullanılan cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekir. Cebir, ‘‘bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapması için zor kullanma’’ anlamına gelmektedir. Burada mağdura karşı kullanılan ‘‘zor’’, fiziki zorlamadır. İradenin zorlanması cebir kavramı içerisinde değil, tehdit içerisinde değerlendirilir. Tehdit, muhatabın üzerinde zorlama etkisinin hali hazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla oluşmasıdır. Ciddi tehdidin objektif olarak ciddi görünüm uyandırması ve tehdit edilen tarafından ciddiye alınması da gerekir. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunması gerekir. İşte bu konumdaki tehdit yağmanın elverişli zorlama aracı olmaktadır. Tehlikenin büyük olup olmadığı daha çok fiili bir mesele olup, tehdidin yönlendirilmiş olduğu şahıs yer ve zamanda gözönüne alınarak somut olayda nicelik incelemesi gerekmektedir. Tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yine yağmadan bahsedilemez (Y6CD-K.2018/504).

Belirli Bir Miktar Parya Özgülenmiş Yağma Suçu

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun, Dairemizce de benimsenen (Örneğin Y.C.G.K’nın 20/05/2014 tarihli, 2014/6-617 esas ve 2014/271 sayılı kararında olduğu gibi) istikrar bulmuş içtihatları uyarınca; sanık ya da sanıkların iradelerinin baştan itibaren mağdur ya da mağdurlardan belirli bir miktar parayı almaya özgülenmesi durumunda, değişik zamanlarda birden fazla fiil işlenmiş olsa ya da birden fazla mağdura karşı işlense bile, sanık ya da sanıkların eylemlerinin tek bir nitelikli yağma suçunu oluşturduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle sözü edilen içtihatlar uyarınca, belli bir miktara özgüleme varsa her biri müstakil yağma suçunu teşkil eden fiiller farklı zamanlarda işlenmiş olsa ve/veya birden fazla mağdura (örneğin; iş ortağı, kardeş gibi) karşı işlenmiş olsa bile, fail ya da faillerin tek bir yağma suçundan sorumlu tutulması gerekecektir (Y6CD-K.2022/7816).

Yağma (Gasp) Suçunun Cezası

Basit Yağma Suçu (TCK 148)

Suçun basit şeklinden kasıt, bir kişinin gündüz vakti hiçbir silah veya alet kullanmadan, kendisini tanınmayacak hale koymadan, bir suç örgütü üyesi olmadan, beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak bir kişiye karşı olmaksızın, başkasına ait bir malı cebir ve tehdit kullanarak almasıdır. Senet yağması da suçun basit şekli olarak nitelendirilmektedir.

Yağma suçunun en basit şeklinin cezası 6 yıl ile 10 yıl arasıdır.

Nitelikli Yağma Suçu (TCK 149)

Suçun nitelikli halinden kasıt suçun daha ağır cezayı gerektiren şeklidir, suçun aşağıdaki hallerden biriyle işlenmesi gasp suçunun nitelikli bir şekilde işlenmesidir:

a) Yağma Suçunun Silahla İşlenmesi: TCK uygulamasında silah çok geniş bir kavramdır. Her şey silah olabilir. Örneğin, sopa, tırnak makası, kalem, taş veya başkaca silah olarak kullanılmaya elverişli her türlü alet.

b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle işlenmesi: Örneğin, kişinin gasp suçunu işlerken maske takması cebir ve tehdidin gerçekleşmesini kolaylaştırır.

Failin, kendini tanınmayacak hale koyarak yağma suçunu işlemesinde ele geçirilmesi ve suçun aydınlatılması güçleştireceği gibi ayrıca bu hal mağdurun kendini savunmasını zorlaştıracak ve duyduğu korkuyu da arttıracak olması nedeni ile bu durum suçun nitelikli hali olarak kabul edilip, 5237 sayılı TCK.nın 149/1-b maddesinde düzenlenmiştir. Failin teşhisini zorlaştıracak biçimde dış görünüşünde yaptığı her türlü değişiklik bu ağırlatıcı neden kapsamındadır. Söz konusu kanun normunun gerekçesinde de, örneğin tehditin imzasız veya korku salmış bir kişinin ismiyle veya rumuzuyla yahut sahte imzayla imzalanmış bir mektupla yapılmış olması halinde, faile bu nitelikli halin uygulanacağı açıklanmıştır. Somut olaya gelince yakınanın kapısının önüne, kendi adını belirtmeden veya kim olduğuna dair bir ifade kullanmadan imzasız mektup bırakıp tehdit ederek para isteyen sanığın eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 149/1-b maddesindeki suçu oluşturduğu düşünülmeden, anılan Yasanın 148.maddesi ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Y6CD-K.2014/4836).

c) Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi: Failin yağma suçunu işlerken kendisi dışında en az bir kişiyle daha birlikte hareket ederek suçu işlemesi halinde suç, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş sayılır.

d) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde işlenmesi: Yol kesmek, seyahat özgürlüğü gibi hakları da ihlal eder. Yağma suçunun kapalı mekanlarda işlenmesi, insanların konut ve işyerlerinin daha dokunulmaz bir alan olması nedeniyle ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir.

e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi: Akıl zayıflığı veya hastalığı bulunan kişiler, çocuklar, yaşlılar gibi kendisini savunamayacak durumda olan kişilere karşı işlenen yağma suçları açısından daha ağır ceza öngörülmüştür.

f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi,

g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,

h) Gece vaktinde.

Bu hallerde, gasp suçunun nitelikli şekli işlendiğinden suçun cezası da artmaktadır.

Yağma suçunun nitelikli hallerinden birinin işlenmesi halinde suçun cezası, 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Yargıç birden fazla nitelikli halin işlendiğini görürse suçun cezasını alt sınırdan ayrılarak belirler. Örneğin, mağdura karşı birden fazla kişi tarafından gece vakti silahla gasp suçu işlendiğinde yargıç alt sınır olan 10 yıl değil, alt sınırdan ayrılarak 12 yıl ceza verebilecektir. Yargıç, hangi oranda alt sınırdan ayrılacağını belirlerken bazı kriterlere dikkat etmek zorundadır. Suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı, failin kastının yoğunluğu, failin amacı ve saiki ceza miktarının belirlenmesinde ölçü olarak alınacaktır.

Birden Fazla Kişi Tarafından İşlenen Yağma Suçu

Yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi eylemin mağdur üzerindeki korkutucu gücü ve mağdurun kendisini savunmasını zorlaştırarak söz konusu suçun daha kolay işlenmesini sağlaması nedeniyle nitelikli hâl kapsamına alınmıştır. “birden fazla” terimi iki ve daha fazla kişiyi ifade eder. Bu nitelikli hâlin uygulanması için birden fazla kişinin TCK’nın 37. maddesi kapsamında suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştirmeleri gerekir. Suçun birden fazla kişi tarafından işlendiğinin kabulü için önemli olan mağdurun üzerinde eylemin birden fazla kişi tarafından işlenmesinin oluşturduğu zorlayıcı etki değil, faillerin iştirak iradesi içerisinde birbirlerinden cesaret alarak bu eylemi gerçekleştirmiş olmalarıdır. Birden fazla kişiden birinin dışındakileri mağdurun görmemesi durumunda da bu nitelikli hâlin uygulanması gerekmektedir. (Osman Yaşar, Hasan … Gökcan, Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, Adalet Yayınevi, 2014, 2. Baskı, s. 4827.).

Suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olarak suça iştirak etmeleri hâlinde bu nitelikli hâl oluşmaz (YCGK-K.2019/690). “Birden fazla kişi” kavramı, suçu iştirak eden müşterek failleri ifade etmektedir.

Suç Örgütüne Yarar Sağlamak Amacıyla Yağma Suçu

Yağma suçunun var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi gizli veya açık, var olan veya varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları tehdit gücünün, kişileri paniğe kapılacak surette korkutabilmesi nedeniyle (Ali Parlar, Muzaffer Hatipoğlu, Türk Ceza Kanunu Yorumu, Seçkin, 2008, 2. Baskı, s. 2301.) nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli hâlin uygulanması için gerçekte böyle bir örgütün var olması gerekmez. Failin bir şekilde var olan veya varsayılan bir örgüt adına hareket etmesi, onun korkutucu gücünden yararlanması yeterlidir. Fail tehdidini kuvvetlendirmek ve mağdurun beklenen mukavemetini daha kolay kırmak için böyle bir örgütün varlığını ima etse dahi bu nitelikli hâl gerçekleşir. (Mahmut Koca, İlhan Üzülmez,Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet, 2019, 6. Baskı, s. 661.).

Yağma suçunun suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlenmesi hâlinde önceki fıkranın aksine ortada fiilen bir suç örgütünün bulunması, failin örgütün üyesi olmasa bile örgüte yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi gerekmekteyken suçtan elde edilen yararın örgüte aktarılması şart değildir. Madde gerekçesinde “yarar” deyiminin geniş şekilde anlaşılması gerektiği bildirilmiştir (YCGK-K.2019/690).

Yağma suçu, ceza miktarı açısından en vahim suçlardan olduğundan iddia ve savunmanın mutlaka bir Ceza avukatı aracılığıyla yapılması gerekir.

Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı Sebebiyle Ceza İndirimi (TCK 150)

Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı söz konusu ise suçu işleyen kişiye verilecek cezada 1/3 ile 1/2 arasında değişen bir oranda indirim uygulanır. Malın değerinin azlığından kastedilen şey, ekonomik değerinin çok az olmasıdır. Örneğin, bir ekmek, birkaç elma, 1 TL para gibi mal veya paranın gasp edilmesi halinde malın değerinin azlığı nedeniyle indirim uygulanabilir. Yargıtay tarafından belirlenen kritere göre, suçu işleyen kişinin daha fazlasını alma imkanı varken daha azını alması halinde “Malın Değerinin Azlığı” gerekçesiyle ceza indirimi uygulanmaktadır. Yoksa mağdurdan tüm parası cebir ve tehditle istenmesine rağmen mağdur yalnızca 1 TL’si olduğunu söylerse ve bu para kendisinden alınırsa suçu işleyen lehine indirim yapılmaz.

Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Yağma Suçu

Yağma suçu, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenirse, işlediği fiilin niteliğine göre faile tehdit veya kasten yaralama suçlarından ceza verilir (TCK 150/1).

TCK md. 150/1’de düzenlenen bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçu hükümlerinin uygulanabilmesi için, fail ile mağdur arasında gerçek bir hukuki ilişkiye dayanan bir alacak söz konusu olmalıdır. Alacak, sözleşme ilişkisinden kaynaklanabileceği gibi, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşme sebeplerine de dayanabilir. Fail ile mağdur arasında hukuki bir ilişki olmadan alacak iddiasında bulunulsa dahi yağma suçuna özgü olan bu madde hükümleri uygulanamaz.

5237 sayılı TCK’nın 150. maddesinde sözü edilen “hukuki ilişkiye dayanan alacak” kavramı hukuki anlamda bir edimle yükümlü olan borçlunun şahsına karşı alacaklının kullandığı haktır. Alacak hakkı malvarlığına ilişkin, geçici, şahsa bağlı ve nispi bir yararlanma hakkıdır. Alacak hakkı herkese karşı değil sadece borçluya karşı ileri sürülebildiği, sınırlı sayıda ve belirli kişiler arasında söz konusu olduğu için nisbi bir haktır. Borç ilişkisinden doğan haklar sadece borçluya karşı ileri sürülebilir. Bu madde hükmünün uygulanabilmesi için fail ile mağdur arasında alacak hakkı doğuran herhangi bir hukuksal ilişkinin bulunması gereklidir. Bu hukuki ilişkinin, ilgili Kanunda belirtilen şekil şartına uygun olarak kurulmuş olması zorunlu olmayıp hukuk düzenince kabul edilebilir meşru bir ilişki olması yeterlidir. Dolayısıyla TCK’nın 150. maddesi ancak, mağdurun söz konusu hukuki ilişkiye taraf olan borçlu, failin ise alacaklı olması durumunda uygulanabilecektir. Bununla birlikte fail tarafından alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirilen yağma eyleminin alacak ile orantılı olması gerekmektedir. Alacak miktarından bariz bir şekilde fazla miktarın alınması durumunda artık TCK’nın 150/1. maddesinin uygulanması mümkün değildir (YCGK-Karar: 2020/5).

Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise 10.12.2013 tarihli ve 452-612 sayılı kararında kardeşinin hukuki alacağını tahsil amacıyla yağma eylemine katılan sanığın; 23.05.2017 tarihli ve 91-291 sayılı kararında ise yanında çalıştığı failin hukuki alacağa dayanan yağma suçuna iştirak eden iş yeri arkadaşının TCK’nın 150. maddesindeki düzenlemeden yararlanacağına karar verirken akrabalık ve geleneksel yakınlık ilişkilerini gözetmiştir (CGK-K.2019/690).

Yağma Suçuna Teşebbüs ve Cezası

TCK’nın 35. maddesinin birinci fıkrası; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklindedir.

Suça teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;

1-Fail ya da faillerde kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,

2-Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,

3-Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı veya amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.

Suça teşebbüste fail, eylemini tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı fiilini gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az ceza verilmektedir. Yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalması halinde hükmedilecek süreli hapis cezası, dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir (TCK m.35).

Neticesi hareket ile bitişik bir suç olan yağma teşebbüse elverişli bir suçtur. Failin, cebir veya tehditle suçun icra hareketlerine başladıktan sonra elinde olmayan nedenlerle malı alamadığı hâllerde, yağma suçu teşebbüs derecesinde kalmış sayılır. Yağma suçunda almanın gerçekleşmesi hırsızlık suçunun aksine, failin malı egemenlik alanına sokmasına bağlı değildir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere, yağma suçunun tamamlanabilmesi için kullanılan cebir veya tehdidin etkisiyle mağdur malı teslim etmeli veya alınmasına karşı koyamamalıdır. Malın teslim edilmesi veya alınması ise suçun konusunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesini, mağdurun bu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını kullanmasının olanaksız hâle gelmesini ifade etmektedir. Başka bir anlatımla, cebir veya tehdidin etkisiyle mal teslim edildiğinde veya alındığında suç tamamlanmış sayılacaktır. Bu nedenle mağdurun malı alıp giderken yakalanması hâlinde suça teşebbüs değil, tamamlanmış suç söz konusu olacaktır. Yağma suçunun tamamlanması için malın zilyedinden alınması yeterlidir (Nur Centel-Hamide Zafer-Özlem Çakmut, Kişilere karşı İşlenen Suçlar, Cilt:1, 4. Baskı, Beta Yayınevi, Ankara 2017, s. 405-406) (CGK-K. 2023/522).

Hırsızlık Suçunun Yağma Suçuna Dönüşmesi Hali

Fail, mağdura ait bir malı almak için mağdura cebir ve tehdit uyguladığı anda hırsızlık suçu yağma suçuna dönüşür. Failin uyguladığı cebir ve tehdit, ancak hırsızlık suçu tamamlanmadan işlenirse suç yağma suçuna dönüşür.

Fail, mağdurun zilyetliğine son vererek mağdurun malını elinden alıp fiili hakimiyetine ve zilyedliğine son verdikten belli bir süre sonra mağdurun malı geri almak istemesi üzerine, failin cebir ve tehdit uygulaması halinde artık yağma suçu oluşmaz. Fail, ilk eyleminden dolayı hırsızlık suçundan, mağdurun malını geri almak istemesi üzerine, mağdura cebir ve tehdit uygulaması halinde ikinci eyleminden dolayı da fiilin niteliğine göre tehdit veya yaralama suçundan cezalandırılır. Örneğin, A şahsı B şahsına ait bilgisayarı dükkanından çalmış, B şahsı A’yı bir gün sonra caddede bilgisayarıyla yürürken tesadüfen görmüş, bilgisayarını geri almak isteyince A, B’ye şiddet uygulayarak yaralamış ve kaçmış, birkaç saat sonra şikayet üzerine yakalanmıştır. Bu olayda A’nın bilgisayarı çalması şeklindeki ilk eylem ile hırsızlık suç, A’nın ikinci eylemi ise kasten adam yaralama suçu olarak nitelendirilebilir. Bu olayda yağma suçu hükümleri uygulanamaz.

Ancak hemen belirtmek gerekir ki; hırsızlık suçunun gerçekleşmesinin hemen akabinde mağdurun faili takip ederek, olayın sıcaklığı içerisinde malını geri istemesi üzerine failin tehdit ve cebir uygulaması halinde suç, hırsızlık suçundan yağma suçuna dönüşür.

Yağma Suçunda Etkin Pişmanlık Halinde Ceza İndirimi

Etkin Pişmanlık, kişinin işlediği fiilden dolayı hiçbir baskı ve zorlama olmadan pişmanlık duyması ve ortaya çıkan haksızlığı telafi edecek davranışlar sergilemesidir.

Yağma suçunda etkin pişmanlık mümkündür. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen kişi suçu işleyen kişi, suç ortaklarını, azmettirenleri veya suça yardım edenlerin isimlerini verirse etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilir. Mağdurun uğradığı zararın aynen iade veya tazmin suretiyle giderilmesi de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için yeterlidir.

Gasp suçunda suç işlendikten sonra fakat dava açılmadan önce etkin pişmanlıkta bulunursa verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Dava açıldıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulursa verilecek ceza 1/3’üne kadarı indirilebilir.

Yani, silahla yağma suçu işleyen kişi dava açılmadan önce mağdurun zararını karşılarsa, 10 yıl olan cezada en fazla 1/2 oranında indirim yapılarak 5 yıl ceza verilebilir. Kanunda belirtilen indirim oranları maksimum indirim oranlarıdır. Yargıç bu örnekte 1/2 oranında değil de 1/4 oranında da indirim yapabilir, ama yapacağı indirimin üst sınırı 1/2 oranıdır.

Yağma Suçunun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Yağma suçu şikayete tabi bir suç değildir. Bu nedenle, şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesine veya daha az cezaya hükmedilmesine yol açmaz. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği savcılık tarafından öğrenildiğinde kendiliğinden soruşturma başlatılmalıdır. Yağma suçu açısından herhangi bir şikayet süresi yoktur. Ancak, suçun dava zamanaşımı süresi 15 yıl olup, suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıl geçmeden işlenen suç savcılığa bildirilmelidir. Aksi takdirde, dava zamanaşımı süresi dolacağından suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.

Gasp suçu nedeniyle yargılama görevi ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Yağma Suçu Yargıtay Kararları


Eşinin Bileziklerini Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın Tahsili Amacıyla Yağmalama

Evli olan sanık ile mağdure arasında sanığın işini değiştirmek istemesi üzerine tartışma yaşandığı, 03.10.2015 tarihinde sanığın …’a dönme kararı alarak otobüs terminaline gittiği, buradan mağdureyi arayarak kendisi ile …’a dönüp dönmeyeceğini sorduğu, aldığı olumsuz yanıt üzerine mağdurenin kaldığı kayınvalidesinin evine giderek birkaç ay önce borçlanarak aldığı iki adet altın bileziği, borçlarını ödemek üzere mağdureden geri istediği, bu sırada mağdurenin kolunu sıktığı, mağdurenin “Bilezikleri alman için kolumu kesmen gerekir!” demesi üzerine de bıçak almak için mutfağa yöneldiği, sanığın hareketlerinden korkan mağdurenin kolundaki bileziklerini çıkartarak sanığa verdiği, daha sonra sanığın mağdurenin yüzüne yumrukla vurduğu olayda; suça konu bileziklerin evlilik birliği içerisinde sanık tarafından borçla alınarak mağdureye verildiği, sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde de belirttiği üzere bu bileziklerin yatırım amacıyla alındığı, daha sonra sanığın borçları ödemek için bilezikleri geri istemesine rağmen mağdurenin iade etmediği hususları göz önünde bulundurulduğunda, suça konu bilezikler üzerinde sanık ile mağdure arasında alacak hakkı doğuran bir hukuksal ilişkinin bulunduğu ve bu hâliyle sanık hakkında TCK’nın 150. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu - K.2021/395).

Yağma Suçunda Tanık Olmaması ve Mağdur Beyanının Delil Değeri

“Yağma” suçu yönünden ise, somut olayda bizzat yağma anını gören tanık bulunmamaktadır. Suçun konusu, katılan/ mağdurenin çantasından ve komidin çekmecesinden alındığı iddia edilen toplam 280.-TL paradır. Sadece fiziki paranın yağmalanması olaylarında olay anına ilişkin olarak, yağmalanan haksız kredi kartının kullanımı ve banka ATM’lerinden sahibi yerine para çekme gibi durumlarda olduğu gibi başkaca herhangi bir maddi delil de sözkonusu olamamaktadır. Yağma olayları genelde tanığı bulunmaksızın meydana gelmekte, bu nedenle mağdur beyanı ve teşhisi önem kazanmaktadır. Olayımızda da yağma anının tanığı bulunmadığı için, sanığın suç teşkil eden haksız fiilinin belirlenmesinde ve hukuki nitelendirilmesinde olayın aynı zamanda tek tanığı olan mağdurun anlatımı öne çıkmaktadır. Kaldı ki, bütün diğer delillerle, katılan/mağdurenin iddiaları birebir doğrulanmış, beyanlarının oluşa uygun bulunduğu anlaşılmış bulunmaktadır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4925).

Yağma Suçunda Malın Satılması Halinde Etkin Pişmanlık

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 sayılı kararı ışığında, sanıkların mağdurdan yağmalamak suretiyle elde ettikleri cep telefonunu sattıkları …‘ün adresini göstermeleri sonucunda kolluk görevlilerinin telefonu temin edip, mağdura iade ettiklerinin anlaşılması karşısında; yağmalanan malın üçüncü kişiye satılması halinde, failin, bizzat pişmanlık göstererek, mağdurun zararını tazmin etmesi yanında satın alan iyi niyetli ise, satın alanın zararını da gidermesi; kötü niyetli ise, satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerektiğinden; öncelikle sanıklardan telefonu satın alan iyi niyetli üçüncü kişinin zararının giderilip giderilmediği araştırılıp, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdiri gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile yetinilip, TCK’nin 168/3. maddesinin uygulama koşullarının karar yerinde tartışmasız bırakılması, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi -Karar : 2019/3305).

Yağma Suçunda Yaralamanın Derecesi

Yağma suçunun işlenmesi sırasında, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmemesi halinde, ayrıca kasten yaralama suçundan hüküm kurulamayacağı; olay sırasında hayati tehlike geçirmeyecek, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanan katılana yönelik kasten yaralama eyleminin, yağma suçunun unsuru niteliğinde olduğu gözetilmeden, sanık hakkında ayrıca kasten yaralama suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 6. CD -Karar : 2020/876).

Yağma Suçunda Sanığın Takip Edilmesi

Sanığın, müştekiye omuz atıp sendeleyen müştekinin omzunda asılı duran çantayı alıp kaçtığı sırada peşine düşen tanıklar tarafından yakalanacağını anlayarak çantayı yere attığı olayda, sanığın çantayı almasıyla eylemin tamamlandığı gözetilmeden teşebbüsten hüküm kurularak eksik ceza tayin edilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2018/248).

Evlilik İçinde Eşe Karşı İşlenen Yağma Suçu

TMK’nun 220/1. maddesi uyarınca eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyaları kişisel mal olarak sayılmıştır. Burada ifade edilen genellikle eşlerin günlük hayattaki ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan eşyalar bu kapsamda değerlendirilmektedir. Eşlerin giyim eşyaları, takıları, hobi eşyaları, cep telefonu, makyaj malzemeleri, bakım eşyaları gibi eşyalar bu kapsamda sayılabilir. Eşlerden birine ait takılar; kişisel kullanıma özgüyse, değeri ne kadar yüksek olursa olsun kanun gereği kişisel mal sayılacaktır. Kişisel malın yalnızca malik olan eş tarafından kullanılması da gerekmektedir. Kadın eşe takılan takılar ise, kural olarak bağışlama niteliği taşıdıkları için kadının kişisel malı sayılmaktadır. Nitekim Yargıtayın yerleşmiş içtihadı bu doğrultudadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirdirildiğinde;

Suç tarihinde evli olup ortak konutta bulundukları sırada sanığın TOKİ’ye olan borcunu ödeyebilmek için katılandan kolundaki 3 adet bilezik ile boynundaki altın kolyesini istediği, katılanın vermeyeceğini söylemesi üzerine sanığın boğazına sarılıp öldüreceğinden bahisle tehditle birlikte kolundaki 3 adet bileziği pense ile keserek ve boynundaki kolyeyi kopararak zorla aldığı olayda; fazla miktarda olmayan ziynet eşyası katılanın mülkünde olup, katılan tarafından takı olarak kullanıldığı, sözü edilen takıların katılanın kişisel malı olduğu, bu nedenle “edinilmiş mallara katılma rejimine” dayalı bir hukuki ilişkiden söz edilemeyeceği, sanığın da aşamalarda zorla aldığı altınların ortak mülkiyetinden söz etmediği, sanık ile katılan arasında başkaca alacak ve borç ilişkisi bulunmadığı anlaşıldığından sanık hakkında TCK’nun 150. maddesinin birinci fıkrasının uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir (YCGK-Karar : 2018/122).

Sevgilisinin Telefonunu Faydalanma Amacı Olmadan Kullanmak Yağma Değildir

765 Sayılı TCK’nda “gasp” olarak adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.

Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir.

Ceza Genel Kurulunun 05.07.2013 gün ve 1548-346 sayılı, 25.02.2014 gün ve 678-98 sayılı, 20.05.2014 gün ve 617-271 ve 18.11.2014 gün ve 810-501 Sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın olay tarihinde, iki yıldır birlikte olduğu mağdurenin başka bir kişiyle ilişkisi olduğunu düşünerek evine gidip yanında bulunan silahı mağdureye doğrultarak tehdit ettiği, silahın kabzasıyla mağdureye vurduğu, mağdurenin elinde bulunan telefonu arama kayıtlarına bakmak amacıyla zorla aldıktan yaklaşık 20 gün sonra iade ettiği olayda, olay yerine gelen sanığın mağdureye “evde kim var orospu” demesi, telefonu arama kayıtlarına bakmak için alması, kullanmadan mağdureye iade etmesi gözetildiğinde, ekonomik durumu iyi olan ve yaklaşık bir yıldır mağdureyle birlikte olan sanığın, mağdurenin başka bir kişiyle ilişkisi olup olmadığını öğrenmek için telefonunu aldığı anlaşılmakta olup sanığın faydalanmak amacıyla telefonu aldığı sabit olmadığından, üzerine atılı yağma suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı, ancak sanığın mağdura karşı gerçekleştirdiği eylemlerin silahla tehdit ve kasten yaralama suçlarını oluşturabileceğinin kabulü gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - 2016/33 Karar).

Yol Kesmek Suretiyle Yağma Suçu Nasıl İşlenir?

Sanık …’ın, motorsiklet ile hareket halinde olan mağdurların yol üzerinde geçişini engelleyecek şekilde önceden engeller koyup ve/veya tertibat alarak yolunu kesmek biçiminde herhangi bir hareketinin bulunmadığı olayda “yol kesmek”ten söz edilemeyeceği gözetilmeden; sanık hakkında TCK.nın 149/1. maddesinin (a) ve (h) bentlerinin yanı sıra uygulama koşulları olmayan (d) bendine (yol kesme suretiyle yağma suçu) de yer verilerek temel ceza tayini hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2018/1294).

Konut Dokunulmazlığının İhlal Edilmesi Suretiyle Nitelikli Yağma Suçu

Fail konuta girerek nitelikli yağma suçu işlemiş ve mağduru da öldürmüştür. Faile hem nitelikli yağma suçundan hem de konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza verilmiştir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu gasp suçunun nitelikli halinin unsurudur. Bu nedenle faile yalnızca nitelikli gasp suçundan ceza verilmesi gerekir, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan fail ayrıca cezalandırılamaz (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar No: 2015/1738).

Kendisine Ait Hacizli Aracı Tehdit Ederek Almak

Faile ait araç, vergi borcu nedeniyle haczedilmiş ve trafik ekiplerince yakalanarak otoparka teslim edilmiştir. Fail kendisine ait aracın yedek anahtarıyla aracı çalıştırmış, “ne olursa olsun kapıyı kırıp çıkacağım” diyerek otopark görevlisi mağdurun kapıyı açmasını sağlamıştır. Bu durumda TCK 290/2 maddesi yollamasıyla 149/1-d gereği failin nitelikli yağma suçu hükümleriyle cezalandırılması gerekir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2015/38014).

Başkasının Alacağını Tahsil Amacıyla Nitelik Yağma Suçu

Başkasına ait alacağın tahsili amacıyla yağma suçu işlenmesi halinde TCK 150/1 hükümleri uygulanamaz. TCK 150/1 maddesi hükümlerinin uygulanabilmesi kişinin kendi alacağını tahsil amacıyla hareket etmesi gerekir. Başkasının alacağını tahsil etmek için cebir ve tehdit kullanan kişi gasp suçu hükümleri gereği cezalandırılması gerekir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2015/1055).

Kendi Alacağını Tahsil Amacıyla Zorla Senet İmzalattırma

Sanığın mağdurdan alacağı mevcuttur. Sanık, mağduru zorla kendi evine sokarak zorla senet imzalatmıştır. Sanığın mağdura zorla imzalattırdığı senetteki miktar, alacaklı olduğu gerçek alacak miktarından fazladır. Kendi alacağından daha fazla miktarda senet imzalattıran mağdur hakkında yağma suçu ve kişi hürriyetinin kısıtlanması hükümleri uygulanmalıdır, TCK 150/1 maddesinin kendi alacağını tahsil amacıyla gasp suçu hükümleri bu olayda uygulanamaz (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2014/14108).

Basit Yaralama Gasp Suçunun Unsurudur

Yağma suçu esnasından basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir yaralanma meydana gelmiştir. Basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek yaralanma gasp suçunun unsurudur. Bu nedenle fail sadece nitelikli gasp suçundan cezalandırılmalıdır, failin yaralama suçu nedeniyle ayrıca cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2014/14071).

Nitelikli Gasp Suçunun Farklı Zaman Dilimlerinde Devam Etmesi

Mağdurun eşyaları, bir miktar parası sanıklar tarafından alınmış, ayrıca toplam 2000 TL daha ödememesi halinde ellerinde mağdura ait cinsel içerikli görüntülerin de internet ortamında yayınlanacağı tehdidinde bulunulmuştur. Bu olaydan sonra mağdurdan talep edilen 2000 TL’nin ödenmesi için mağdur ve ailesiyle irtibata geçen sanıklar tehdite devam etmiştir. Mağdur şikayetçi olmuş ve sanıklar ilk olaydan 21 gün sonra yakalanmıştır. Bu olayda iki farklı zaman diliminde iki yağma suçu işlendiği yönündeki görüş kabul edilemez. Sanıkların fiilleri aynı nitelikli gasp suçunun parçası olan tek fiil olarak kabul edilerek, sadece bir gasp suçundan ceza verilmesi gerekir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2014/271).

Senet Yağması Suçunda Etkin Pişmanlık

Sanığın mağdurdan aldığı senetler, mağdurun beyanı üzerine sanık tarafından olay anında polise teslim edilmiştir. Fakat sanığın olay anında zaten kaçma imkanı yoktur, polis basit bir üst aramasıyla senetlere ulaşabilecek durumdadır. Mağdurun soruşturma aşamasında şikayetten vazgeçmesi halinin de etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması açısından bir önemi yoktur. Bu nedenle, yağma suçu nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerini de düzenleyen TCK 168 maddesi bu olayda uygulanamaz (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2014/258).

Motosikletle Çantayı Çekmek Suretiyle Yağma Suçu

Sanık ve yakalanamayan suç ortağı, motosikletle mağdur kadına yaklaşarak çantasını çekmiş, mağdur direndiğinde zarar göreceğini anladığından çantayı bırakmıştır. Bu olayda hırsızlık suçu hükümleri değil, TCK 149/1-c maddesi gereği nitelikli yağma suçu hükümleri uygulanmalıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2013/23509).

Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı Nedeniyle Ceza İndirimi

Sanık mağdurdan 5 TL istemiş, mağdurun cebinden çok para çıkarması üzerine, sanığın “20 TL ver, benzin alacağımm, ancak yeter” demesi, mağdurun itirazı üzerine sanığın bıçak çıkartıp “seni keserim” şeklinde beyanı nedeniyle mağdurun 20 TL’yi vermek zorunda kaldığı olayda, yağma suçunda uygulanabilecek TCK 150/2 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı mahkemece araştırılmalıdır. Çünkü sanık daha çoğunu alma imkanı varken daha azını almışsa cezası 1/3’ten 1/2’ye kadar ceza indirimi uygulanacaktır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2013/8874).

Polisin Seri Nosunu Aldığı Parayı Alan Sanık Yağmaya Teşebbüs Suçu İşler

Müşteki, para vermesi için tehdit edilmesi üzerine polise başvurmuş, polis tarafından hazırlanan seri nosu alınmış paralar müştekiye verilmiş, müşteki tarafından paraları teslim etmek üzere sanık çağrılmış, tehditle istediği para kendisine verildiği sırada sanık polis tarafından yakalanmıştır. Somut olayda yağma suçu tamamlanmadığı gibi tamamalanma ihtimali de yoktur. Bu nedenle failin yağma suçuna teşebbüsten cezalandırılması gerekir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2013/1320).

Malın Değerinin Azlığı ve Ceza İndirimi

Müştekinin işyerine girerek tehditle 4 bira ve 1 sigara alan sanıklar, daha fazlasını alma imkanları olduğu halde almamışlardır. Bu halde yağma suçunda malın değerinin azlığı nedeniyle ceza indirimini düzenleyen TCK 150. maddesi uygulanmalıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar No: 2011/7086).

Para Miktarı Nedeniyle Yağma Suçunda Malın Değerinin Azlığı ve Ceza İndirimi

Sanıkların işyerine geldiklerinde yakınandan 10.-TL para istedikleri, önce olumsuz yaklaşan yakınanın baskı sonucu parayı vermeyi kabul ettiği, ancak sanıkların bu kez isteklerini sigara olarak değiştirdikleri ve yakınanın bunu da kabul edip karşı tarafta bulunan marketten bir paket sigara satın alarak sanıklara teslim ettiği ve bunun üzerine sanıkların işyerinden ayrıldıkları olayda, sanıkların suç kastını ve iradesini sadece değer olarak az olan miktarda paraya özgüleyerek eylemlerine başladıkları ve yerine istedikleri sigaranın da değerinin benzer olduğu, buna göre istedikleri ile elde ettikleri arasında oransızlık olmadığı ve alınan sigaranında değer olarak az olduğunun anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 150/2. maddesi ile cezalarından indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6.Ceza Dairesi - Karar:2017/59).

Kısmi İade Nedeniyle Ceza İndirimi Şartları

Sanıkların bıçak tehdidiyle katılanın cep telefonu ve cüzdanını aldıkları, cüzdanı kontrol edip içinde para olmadığını anlayınca da cüzdanı katılana iade ettikleri, suça konu cep telefonunun ise olayın hemen akabinde yakalanan sanık C.. Y.. (M..)’nın üst aramasında ele geçirildiği, bu durumun ise cüzdanın geri verme ile kısmi iadeyi oluşturduğunun anlaşılması karşısında; katılana kısmi iadeye rıza gösterip göstermediği sorularak, sonucuna göre sanıklar hakkında 5237 sayılı yasanın 168. maddesiyle uygulama yapılıp yapılmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, etkin pişmanlık konusunda yazılı şekilde uygulama yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6.Ceza Dairesi-Karar: 2015/45377).

Silahla Tehdit Suçu ve Yağma Suçu

Sanık hakkında, mağdurlara yönelik silahla tehdit suçundan dolayı kurulan hükmün incelenmesinde;

Sanığın; 07.10.2013 günü annesi olan mağdurdan para istediği, ancak mağdurun parasının olmadığını söylediği, sanığın bunun üzerine soruşturma evresinde ele geçerilemeyen silahını mağdurun başına doğrultarak yanlarında bulunan kızkardeşi mağduru da katarak “bir gün bunu kafanızda patlatacağım” dediği, sanığın 10.02.2013 günü aynı kast altında mağdurdan bir kez daha para istediği, mağdurun parasının olmadığını söylemesi üzerine kardeşi olan mağdura “git komşulardan para iste” dediği, mağdurun karşı çıkması üzerine mağdurları basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde yaralayıp mutfaktan aldığı bıçağı onlara doğru yönelttiği, mağdurların kendilerini evin yatak odasına kilitleyerek sanıktan kurtuldukları olayda sanığın zaman içinde süregelen bu eylemleri her biri bütün halinde tek yağmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu düşünülmeden ayrıca silahlı tehdit suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2017/229).

Cüzdanın Cepten Çekilmesi, Kasten Yaralama ve Yağma Suçu

Katılan’ın aşamalardaki ifadelerinde, olay günü tramvayla kapıya yaslanmış vaziyette seyahat ettiğini, 15 dakika boyunca cüzdanının bulunduğu pantolonunun sağ arka cebinde bir hareketlilik hissettiğini, kalabalıktandır diye ilk başta aldırış etmediğini ancak cüzdanı tamamen cebinden çıkarılınca arkasını dönüp baktığını ve cüzdanı elinde bulunan şahsın elini tuttuğunu, cüzdanını almak için çektiğini, ancak şahsın direterek burnuna kafa atıp saldırdığını, başını koltuk altına alarak sıktığını, tramway durağında görevli sivil polislerin müdahale ettiğini, kargaşa esnasında şahsın cüzdanını yere attığını, polislerin yerdeki cüzdanını aldıklarını ifade etmesi ve olay tutanağında da sanığın yakalanma esnasında elindeki cüzdanı yere attığının görüldüğünün belirtilmesi karşısında sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmelidir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar : 2017/8088).

Yağma Suçu Sırasında Hakaret Suçu İşlenmesi

Olay gecesi katılana ait işyerine gelen sanığın, katılana yönelik “bana 200 TL vereceksin, vermezsen seni öldürürüm, bacını sinkaf ederim, çocuğunu yaşatmam, senin yüzünden hapse girdim, yine girerim, bu sefer seni kimse kurtaramaz” şeklindeki sözlerinin, bir bütün halinde yağma suçunun unsuru olan tehdit kapsamında kaldığı gözetilmeyerek, ayrıca hakaret suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2012/415).

Hırsızlık Suçunun Silahla Yağma Suçuna Dönüşmesi

Gündüzleyin müşteri olarak girdiği yakınanın işyerinden, suça konu telefonu alıp sokağa kaçan sanığın, kesintisiz takip sonucu kendisini yakalayan tanığı silahla tehdit edip kaçması şeklindeki eyleminin, işyerinde hırsızlıkla başlayıp sokakta yağmaya dönüştüğünün anlaşılması karşısında; eyleminin 5237 Sayılı T.C.K.nın 149. maddesinin 1. Fıkrasının (a) bendine (silahla yağma suçu) uyduğu gözetilmeden koşulları oluşmayan ( d ) bendine de uyduğu kabul edilip temel cezanın alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle belirlenip yazılı biçimde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2011/6426).

Yağma Suçunun Unsuru Olan Yaralanma

Sanığın katılanı yağma suçu esnasında “Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmayacak ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek” derecede yaraladığının Sincan Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20.6.2013 tarihli rapor içeriğinden anlaşılması karşısında; somut olaydaki yaralanmanın 5237 Sayılı TCY’nın uyarınca yağma suçunun öğesi olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde kasten yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2014/14071).

Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla Yağma Suçu

Sanık …‘in olay tarihinde katılan …‘nın telefonuna “lan bozuk delikanlı, yarın görüşürüz oğlum herkes cezasını çekecek, yarın da var yarın da, … aç telefonu, açsana bozuk delikanlı” diyerek tehdit içerikli mesaj gönderdiği,

katılanın mesajları gönderen kişiyi tespit etmek için gelen numaradan aradığında da sanığın katılana “Nuray’a bilezik alıp, para vereceksin, yoksa seni öldürürüm…” şeklinde tehdit ettiği,

sanık …‘ın alınan savunmasında arkadaşı Nuray Tuncer’in katılana borç olarak verdiği bilezikleri istemek için aradığını, tehdit etmediğini ifade ettiği, tanık olarak dinlenen Nuray Tuncer’in de ifadesinde katılana, arkadaş oldukları dönemde 5.000.-TL değerinde iki adet bilezik verdiğini, bu bileziklerini alması için sanıktan ricada bulunduğunu, tehdit olmadığını beyan etmesi karşısında;

öncelikle taraflar arasında bilezik alışverişi olup olmadığı katılana sorularak tespit edillmesi ve sonucuna göre, 5237 sayılı Yasanın 150/1. maddesindeki suçu (hukuki ilişkiye dayalı alacağı tahsil amacıyla yağma suçu) oluşturup oluşturmadığı tartışılmak suretiyle, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 6.Ceza Dairesi - Karar : 2018/1214).

Bıçakla Yaralama Neticesinde Nitelikli Yağma Suçu

5237 Sayılı TCK’nun 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.

Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 Sayılı TCK’nın 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.

Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır.

765 sayılı TCK’nda “gasp” olarak adlandırılan yağma, esasında cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıktan ibarettir. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.

Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.

Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir. Sanığın suç işlemesine sebep olan saik yerine failin dış dünyaya yansıyan eylemine göre hangi suçun oluşacağı tayin ve taktir olunur. Bu da dosyaya yansıyan delillerle mümkün olacağı bir gerçektir.

Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;

Sanıkla geçmişte yaşadığı ilişkisinin bozulması ile olay zamanı ayrı yaşayan yakınanın, geceleyin saat 20: 30 civarında aracıyla seyir halinde iken kırmızı ışıkta durduğu sırada, sanığın aracın ön sağ kapısını açıp bindiği, yakınanın araçtan inmesini söylemesine rağmen sanığın bunu kabul etmeyip yakınanla tartışma başladığı, bu tartışma esnasında sanığın üstünde taşıdığı maket bıçağı ile yakınanın yüzünü basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve yüzde sabit ize sebep olacak şekilde yaralayıp yakınanın elindeki cep telefonunu da alarak araçtan inerek uzaklaştığı olayda;

Sanık da farklı bir nedenle, öfke patlaması olarak başlayan sonrasında değişen ve yenilenen bir kast altında, mağdurun ekonomik değer taşıyan malını alıp ayrılması, mağdurun yasal şikayeti üzerine emniyet güçlerinin aramasıyla suça konu telefonu güvenlik güçlerine teslim ve gelişerek değişen kastının yağma suçunu oluşturduğu düşünülmeden suçun kanunda yer alan unsurlarına yanlış anlam yüklenerek, haksız fiilinin hukuki nitelendirmesinde yanılgıya düşerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde nitelikli yağma suçu nedeniyle beraat hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2018/1106).

Güvenlik Kulübesi Yağma Suçunda Eklenti Olarak Kabul Edilir

24/12/2010 tarihinde, sanıklar … ve …‘nun yanlarında kimliği belirsiz iki kişiyle beraber, yakınan …‘a yönelik gerçekleştirdikleri yağma eyleminin birden fazla kişiyle birlikte, geceleyin ve kulübede işlendiğinin anlaşılması karşısında; TCK.nın 149/1. maddesinin (c) ve (h) bentlerinin yanı sıra (d) bendinin de uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2018/104).

Yağma Suçunda Sahiplenme Kastı Değil, Faydalanma Kastı Aranır

Yağma suçunun manevi öğesi “kast”tır. Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla hareket etmesi gerekmektedir. Yağma suçunun oluşabilmesi için malın mutlaka sahip olmak amacıyla alınması şart olmayıp geçici olarak kullanma kastı ile hareket edilmiş olması durumunda dahi eylem yağma suçunu oluşturmaktadır (Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, Sulhi Dönmezer, İstanbul 2001, s. 435.).

Uyuşmazlık konusu gözetildiğinde yağma suçunda yararlanma kastına ilişkin yargısal içtihatlar ve çeşitli örnekler üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 14.12.1981 tarihli ve 345-424 sayılı kararında; adam öldürmeye eksik teşebbüs eden sanığın, olay yerinden kaçmak için mağduru silahla tehdit edip aracını ve kontak anahtarını teslime mecbur ettiği olayda, suça konu otomobilin olay yerinden uzaklaşmak için geçici olarak kullanmak maksadıyla alınmasıyla da yağma suçunun oluştuğunu kabul etmiştir.

Benzer uyuşmazlıkla ilgili Ceza Genel Kurulunun 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararı ile 07.11.2019 tarihli ve 331-649 sayılı kararlarında da suça konu cep telefonlarının içerisindeki fotoğraf ve mesajlara bakmak için alınmasının kullanma kastını barındırması nedeniyle sanıkların eylemlerinin yağma suçunu oluşturacağı sonucuna varılmıştır.

Yağma suçunda yararlanma kastının varlığı her somut olayın özellikleri gözetilerek ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararına konu olayda; yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiş ise de bahsi geçen kararda yapılan tespitlerin mülk edinme kastı olmaksızın mağdurun evlilik birliğini temsil eden alyans ve tek taş yüzükten arındırılması nedeniyle sanığın sözle ifade ettiği boşanma isteğini açığa vurmak amacıyla, toplumda da evlilik birliğinin sembolü olarak kabul edilen alyans ve tektaş yüzüğü mağdurenin parmağından çıkarıp almasında, faydalanma amacıyla hareket ettiğinin sabit olmadığına hükmetmiştir. Buradan hareketle; bir babanın sigara içen on beş yaşındaki çocuğunun sağlığını gözetip tokat atarak sigara paketini elinden alması, psikolojik yahut sosyal gelişimi yönünden sakıncalı olabilecek video, resim ya da mesaj içeriklerini görmek amacıyla cep telefonu, bilgisayar veya taşınabilir bellek gibi eşyalarını zorla almasında ebeveynin eylemi çocuğunun menfaatini gözetmekten ibaret olup faydalanma kastı içermediğinden yağma suçu oluşmayacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Suç tarihinde evli olup Karacabey’de kuaförlük yapan tanık…’in sanık … ile ilişki yaşadığı, bir düğünde tanışıp telefon numarasını verdiği mağdur … ile de mesajlaşmaya başladığı, mağdurun sanıkla çekilmiş fotoğraflarını eşine göstereceğine ilişkin mesajları tanık…‘e gönderip onunla birlikte olmak istediğini söylediği, bu durumu öğrenen sanığın olay günü mağdurla saat 02.30 sıralarında TOKİ konutları önünde buluştuğu, fotoğraf ve mesajlara bakmak için cep telefonunu zorla aldığı mağdurun kafasına anahtarlıkla vurduğu, dokunmatik ekranlı telefonun nasıl kullanıldığını bilmediği için ertesi gün öğle vakti Ulu Cami önünde telefonunu vereceğini söyleyerek cep telefonunu aldığı mağdurun yanından uzaklaştığı, ağabeyinin evine giden mağdurun 155 Polis İmdat hattını arayarak yardım istediği kolluk görevlileriyle birlikte polis merkezine giderken yolda gördüğü sanığı gösterip telefonunu yağmalayan şahsın … olduğunu söylediği anlaşılan olayda; mağdurun aşamalarda değişmeyen anlatımı ile tarafların arasındaki husumete yönelik tanık beyanı, başından beri içerisindeki fotoğraflarla mesajlara bakıp ertesi gün iade etmek üzere söz konusu cep telefonunu zorla aldığını kabul eden sanığın, mağdurun başına anahtarlıkla vurduğuna yönelik ikrarı ve telefonun sanığın gösterdiği aracın altında ele geçirilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde suça konu telefonun sahibinin elinden cebir kullanılmak suretiyle alındığının sabit olduğu, yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastıyla alınmasının şart olmadığı, yararlanmanın sadece ekonomik menfaati değil aynı zamanda bilgi edinmeyi de kapsadığı, içinde bulunduğumuz çağda cep telefonlarının birer bilgisayar mahiyetinde olup içerilerindeki bilgiye ulaşma, bilginin değiştirilmesi ya da yok edilmesinin de yararlanma kastını ortaya koyduğu, somut olayda söz konusu telefonun fotoğrafları silmek amacıyla geçici olarak kullanılma kastıyla alınması durumunda da faydalanma kastı gerçekleştiğinden yağma suçunun oluşacağı göz önünde bulundurulduğunda sanığa atılı nitelikli yağma suçunun tüm unsurları itibarıyla oluştuğunun kabulü gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2020/341).

Kullanma veya Bilgi Edinme Kastı, Yağma Suçunda Faydalanma Kastını İçerir

Uyuşmazlık konusu gözetildiğinde yağma suçunda yararlanma kastına ilişkin yargısal içtihatlar ve çeşitli örnekler üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 14.12.1981 tarihli ve 345-424 sayılı kararında; adam öldürmeye eksik teşebbüs eden sanığın, olay yerinden kaçmak için mağduru silahla tehdit edip aracını ve kontak anahtarını teslime mecbur ettiği olayda, suça konu otomobilin olay yerinden uzaklaşmak için geçici olarak kullanmak maksadıyla alınmasıyla da yağma suçunun oluştuğunu kabul etmiştir.

Benzer uyuşmazlıkla ilgili Ceza Genel Kurulunun 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararı ile 07.11.2019 tarihli ve 331-649 sayılı kararlarında da suça konu cep telefonlarının içerisindeki fotoğraf ve mesajlara bakmak için alınmasının kullanma kastını barındırması nedeniyle sanıkların eylemlerinin yağma suçunu oluşturacağı sonucuna varılmıştır. Yağma suçunda yararlanma kastının varlığı her somut olayın özellikleri gözetilerek ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Örneğin; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.10.2016 tarihli ve 331-352 sayılı kararına konu olayda; yağma suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiş ise de bahsi geçen kararda yapılan tespitlerin mülk edinme kastı olmaksızın mağdurun evlilik birliğini temsil eden alyans ve tek taş yüzükten arındırılması nedeniyle sanığın sözle ifade ettiği boşanma isteğini açığa vurmak amacıyla, toplumda da evlilik birliğinin sembolü olarak kabul edilen alyans ve tektaş yüzüğü mağdurenin parmağından çıkarıp almasında, faydalanma amacıyla hareket ettiğinin sabit olmadığına hükmetmiştir. Buradan hareketle; bir babanın sigara içen on beş yaşındaki çocuğunun sağlığını gözetip tokat atarak sigara paketini elinden alması, psikolojik yahut sosyal gelişimi yönünden sakıncalı olabilecek video, resim ya da mesaj içeriklerini görmek amacıyla cep telefonu, bilgisayar veya taşınabilir bellek gibi eşyalarını zorla almasında ebeveynin eylemi çocuğunun menfaatini gözetmekten ibaret olup faydalanma kastı içermediğinden yağma suçu oluşmayacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanık …’in, olay tarihinden üç hafta önce ayrıldığı kız arkadaşı mağdure Serpil’i aradığında telefonunun sürekli meşgul çalması nedeniyle mağdurenin bir başkasıyla görüştüğünden şüphelenerek bu konuyu konuşmak için saat 22.30 sıralarında mağdurenin evine gittiği, mağdurenin evin kapısını açması üzerine içeri girerek mağdureden cep telefonunu istediği, mağdurenin telefonunu vermek istememesine sinirlenerek yumruk vurmak suretiyle elindeki cep telefonunu zorla aldığı, ardından da mutfaktan eline geçirdiği bir bıçak ile “Sesini çıkarırsan seni bununla keserim.” diyerek mağdureyi tehdit ettiği, ancak cep telefonunun şifreli olması nedeniyle arama kayıtlarına bakamadığı, mağdurenin bağırması üzerine de yakalanmamak için ikametten ayrıldığı sırada arama kayıtlarını daha sonra kontrol edebilmek amacıyla mağdurenin cep telefonunu da yanında götürdüğü olayda; sanığın, mağdurenin cep telefonunu arama kayıtlarına bakabilmek amacıyla aldığının anlaşıldığı, yağma suçunun oluşması için suça konu malın sahiplenme kastıyla alınmasının şart olmadığı, yararlanmanın sadece ekonomik menfaati değil aynı zamanda bilgi edinmeyi de kapsadığı, içinde bulunduğumuz çağda cep telefonları birer bilgisayar mahiyetinde olup içerilerindeki bilgiye ulaşma, bilginin değiştirilmesi ya da yok edilmesinin de yararlanma kastını ortaya koyduğu, somut olayda da söz konusu telefonu, arama kayıtlarını kontrol edebilmek için geçici olarak alan sanığın faydalanma kastının bulunduğu, yağma suçunun oluşumu için faydalanma kastı yeterli olup ayrıca failin fiilen faydalanmasının da gerekmediği hususları göz önünde bulundurulduğunda sanığa atılı nitelikli yağma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğunun kabulü gerekmektedir (Ceza Genel Kurulu 2018/284 E. , 2020/275 K.).

Kendini Tanınmayacak Hale Koymak Suretiyle Yağma Suçunda İştirak

İştirak halinde işlenen yağma suçunda faillerden yalnızca birinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması, bunu bilen tüm suç ortakları bakımından 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen nitelikli halin uygulanması için yeterli olduğu, yine dosya kapsamında mevcut olay yeri inceleme raporuna göre olay yeri yakınında katılanın beyanlarını doğrular nitelikte bir adet av tüfeği fişeğinin bulunmuş olması, görüntü inceleme kayıtları ve bilirkişi raporuna göre sanıkların ellerinde yabancı cisim olduğunun görüldüğü, mağdur …‘in de benzer şekilde olay yerinde silah doldurup boşaltılması şeklinde ses duyduğuna ilişkin beyanları dikkate alındığında sanıklar haklarında 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde düzenlenen nitelikli hallerin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2023/16749 E. , 2023/12181 K.).

Yağma suçu, suçun niteliği ve cezası itibariyle mutlaka bir ceza avukatı vasıtasıyla savunma yapılması gereken bir suçtur. Yağma suçu, malvarlığı değerlerini koruyan temel suçlardan biridir. Gasp suçu, giğer malvarlığı suçları olan Dolandırıcılık Suçu, Mala Zarar Verme Suçu, Güveni Kötüye Kullanma Suçu, Hırsızlık Suçu, gibi birçok suç ile benzeşen eylemler içermesi nedeniyle suç vasfının belirlenmesi noktasında uygulamada karışıklıklar meydana gelmektedir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS