0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hırsızlık Suçu Nedir? (TCK 141-142)

Hırsızlık suçu, başkasının zilyedi olduğu taşınır bir malı zilyedin rızası olmadığı halde kendisine veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bulunduğu yerden alınmasıyla meydana gelir. Nitelikli hırsızlık suçu ise, taşınır bir malın belli kapalı yerlerde bulunması, özellikli fonksiyona sahip olması, özel beceriyle alınması, kamu malı olması, suçta teknolojinin kullanılması gibi nedenlerle oluşan daha ağır hukuki ihlalleri cezalandırmaktadır.

Hırsızlık suçu, malvarlığı değerlerine karşı ve ekonomik bir çıkar elde etmek amacıyla işlenen suçlardandır. Hırsızlık suçu, TCK’nın 141. ve 147. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Hırsızlık Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Hırsızlık suçunun basit veya nitelikli tüm şekilleri resen soruşturulmaları gereken suçlardandır. Hırsızlık suçu, takibi şikayete bağlı suçlar arasında olmadığından, suçun bir şikayet süresi de yoktur. Suçun en basit halinde bile 8 yıl olan dava zamanaşımı süresi içerisinde şikayet edildiğinde soruşturma başlatılabilir.

Şikayetçi, kamu davası açıldıktan sonra duruşmaların devam ettiği herhangi bir aşamada müdahale talebinde bulunarak ceza davasında taraf sıfatını kazanabilir. Şikayetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğrurmaz.

Basit hırsızlık suçu (TCK md.141), taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında, öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Basit veya nitelikli hırsızlık suçu nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Hırsızlık Suçunun Şartları ve Unsurları

Hırsızlık suçu ile fail mağdurun malvarlığını azaltır veya tamamen elinden alır. Malvarlığına karşı işlenen bir suç olduğundan “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde TCK’nın 141-147. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Hırsızlık suçu en çok işlenen ekonomik suçlardan olduğundan nitelikli hallerinde fiil sayısı en çok olan suçlardan biridir.

Hırsızlık suçunun en önemli unsurları ve şartları şunlardır:

1- Hırsızlık Suçunun Konusu Taşınır Maldır

TCK’ya göre ancak taşınır mallar hakkında hırsızlık suçu işlenebilir. Örneğin, araba, bisiklet, ev eşyası, cüzdan vb. gibi mallar taşınır mal niteliğindedir. Niteliği itibariyle belli bir ekonomik değere sahip eşyaya “mal” denilmektedir. Ekonomik hiçbir değeri bulunmayan bir eşya çalındığında hırsızlık suçu oluşmaz.

Taşınmaz mallar hakkında da hırsızlık suçu işlenemez. Örneğin, bir gayrimenkul sahibinin rızası dışında sahte evraklarla tapuda başkasına devredilirse hırsızlık suçu değil, resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçları oluşur.

2- Hırsızlık Suçu İle Zilyetlik Korunmaktadır

Hırsızlık suçu mülkiyetten daha geniş bir kapsama sahip olan zilyetlik haklarını korumaktadır. Zilyet, bir malı fiilen hakimiyeti altında bulunduran kişi demektir. Malın zilyedi olan kişi malın sahibi olmayabilir. Örneğin, bir otomobil kullanmak üzere bir kişiye verildiğinde üçüncü bir kişi otomobili kullananın rızası dışında elinden alırsa hırsızlık suçu meydana gelir.

Mal üzerinde zilyetlik hakkına sahip kişinin zilyetliği hukuka aykırı veya hukuka uygun elde etmiş olmasının da bir önemi yoktur. Yani, bir hırsızın çaldığı bir otomobilin hırsızdan tekrar başka biri tarafından çalınmasıyla da hırsızlık suçu oluşur.

Hırsızlık suçunun oluşması için malın zilyedin egemenlik alanından çıkarılması, mal üzerinde fail tarafından fiili hakimiyet kurularak zilyetliğin elde edilmesi gerekir. Fail malı bulunduğu yerden aldıktan hemen sonra kesintisiz takip sonucu yakalanırsa fail hırsızlık suçu ile değil, bu suça teşebbüs ile yargılanmalıdır. Çünkü, kesintisiz takip sonucu yakalanan fail malı tümüyle fiili hakimiyeti altına alamadığında suç tamamlanmamış sayılır. Ancak takip sırasında failin bir süre gözden kaybolduktan sonra takibin kesilmesi ve failin daha sonra tekrar görülerek yakalanması halinde hırsızlık suçu tamamlanmış sayılır.

Hırsızlık suçu ile korunan hukuki yarar mülkiyet hakkı ile birlikte zilyetliktir. Kanun’da “zilyet” kelimesi ile “başkasına ait” olma kelimesi aynı anda kullanılmıştır. Bu şekilde kanun koyucu, iki farklı hukuki duruma aynı anda yer vererek hırsızlık suçunda zilyetlik ile mülkiyeti ayırmış, her ikisini de koruma altına almıştır. Zilyetliğin hukuka uygun ya da aykırı şekilde tesis edilmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak malı çalarak zilyetliği ele geçiren kişinin elinden de malın çalınması hâlinde hırsızlık suçu oluşabilecektir. Suçun mağduru ise malik olabileceği gibi zilyet de olabilir. Çalınan mal, malikin elinden alınmış ise mağdur, malın malikidir. Zilyedin elinden alınmışsa mağdur zilyet, malik ise suçtan zarar görendir (CGK-K.2021/113).

Basit Hırsızlık Suçunun Cezası ve Açıkta Bırakılan Eşya (TCK 141)

Açıkta bırakılmış eşya, mağdurun yaşadığı özel alanlar dışında kalan cadde, sokak, park, bahçe, sahil kenarları ve bu gibi yerlere benzeyen halka açık yerlerde bırakılan eşyayı tarif etmektedir. Hırsızlık suçunun basit temel şekli, TCK md. 141’de düzenlenen açıkta bırakılan eşya hakkındadır.

Hırsızlık suçu işlenen eşya kullanım veya adet gereği açıkta bırakılan mallardan ise bu durumda suçun basit şekli değil, nitelikli şekli söz konusu olur. Örneğin, tarlada açıkta bırakılan tarım aletleri kullanımları gereği açıkta bırakılan eşyalardandır. Bu mallar açıkta olmasına rağmen zilyedinin rızası dışında alındığında nitelikli hırsızlık suçu oluşur.

Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre, basit hırsızlık suçunun konusunu oluşturan fiiller şunlardır (Yargıtay CGK -2015/98 k.):

  • İnşaatta çalışan işçilerin, açıkta bırakmış oldukları kişisel eşyalarının çalınması,
  • İşyerlerinin önüne teşhir için konulan eşyaların çalınması,
  • Pazar yerlerindeki açıkta bırakılan sebze, meyvelerin çalınmasını, yine pazar yerinde tezgahta bulunan giyim eşyalarının çalınması,
  • Tarım mevsimi dışında tarlalarda bırakılan tarım araçlarının çalınması,
  • İnşaata bırakılan inşaat malzemeleri dışındaki eşyalarının çalınması,
  • İşyerine mal indirilirken kısa süreliğine açıkta bırakılan eşyalarının çalınması,
  • Ev taşırken kısa süreliğine sokakta korunaksız bırakılan eşyalarının çalınması,
  • Sokak ve caddelerde kilitsiz olarak bırakılan bisikletlerin çalınması,
  • Plajlarda açık alanda bırakılan eşyalarını çalınması,
  • Yine parkta oturan bir kişinin, bankın üzerine koyduğu çantasının çalınması,
  • Çocuk arabasındaki veya pazar arabasındaki eşyanın çalınması.

Basit hırsızlık suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK 141).

Nitelikli Hırsızlık Suçu ve Cezası (TCK 142)

Nitelikli hırsızlık suçu TCK md. 142’de düzenlenmiştir. Nitelikli hırsızlık suçunun cezası işlenen fiillere göre iki gruba ayrılmıştır:

a. Hırsızlık suçu;

  • Kamu kurumlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan herhangi bir kimseye ait eşya hakkında veya kamu hizmetine özgülenmiş mallar hakkında ( md. 142/1-a),

  • Toplu taşıma araçlarında veya bunların duraklarında, varış veya kalkış yerlerinde (md.142/1-c),

  • Afet veya genel bir felaketin etkilerini önlemek veya azaltmak amacıyla hazırlanan mal hakkında (md.142/1-d),

  • Gelenek veya özgülenme veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında (md.142/1-e),

işlenirse fail 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

b. Hırsızlık suçu;

  • Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak (md.142/2-a),

  • Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle (md.142/2-b),

  • Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak (md.142/2-c),

  • Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak “veya kilitlenmesini engellemek” suretiyle (md.142/2-d),

  • Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle (md.142/2-e),

  • Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak (md.142/2-f),

  • Büyük veya küçük baş hayvan hakkında (md.142/2-g),

  • Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında (md.142/2-h),

işlenirse fail hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hırsızlık suçunun, bu fıkranın (b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır.

Hırsızlık suçunun sıvı veya gaz hâlindeki enerji hakkında ve bunların nakline, işlenmesine veya depolanmasına ait tesislerde işlenmesi halinde, “5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına” hükmolunur. Bu fiilin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, “ceza yarı oranında artırılır” ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur (TCK md. 142/3).

Hırsızlık suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır. (md. 142/5)

Hırsızlık Suçunda Cezayı Arttıran veya Azaltan Nedenler

  • Gece Vakti Hırsızlık: Hırsızlık suçu gece vakti işlenirse faile yukarıda anlattığımız şekilde verilen ceza yarı oranında arttırılır. Yani fail, ister basit hırsızlık suçunu isterse nitelikli hırsızlık suçunu işlesin, suçu gece vakti işlediği takdirde belirlenen temel cezası yarı oranında arttırılır (TCK m.143).

  • Ortak Mülkiyetteki Mal ve Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağı Tahsil Amacıyla: Hırsızlık suçunun paydaş olunan veya üzerinde iştirak halinde mülkiyet ilişkisi bulunan mal üzerinde ortaklardan biri tarafından işlenmesi veya hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil etmek amacıyla işlenmesi halinde fail 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Suçun bu halinin işlenmesi halinde soruşturma yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır (TCK m.144).

  • Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı: Hırsızlık suçu konusu malın değeri az ise faile verilen cezada indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir (TCK m.145).

Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık

Hırsızlık suçu sebebiyle mağdurun uğradığı zarar giderilirse, sanığa etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi yapılması mümkündür (TCK m.168)

Hırsızlık suçu nedeniyle mağdurun uğradığı zarar soruşturma aşamasında, yani dava açılıncaya kadar giderilirse verilecek cezanın 2/3 oranına kadarı indirilir. Hırsızlık suçu sebebiyle mağdurun uğradığı maddi zarar kovuşturma aşamasında, yani mahkemeye dava açıldıktan sonra giderilirse sanığa verilecek ceza 1/2 oranında indirilir.

Hırsızlık Suçu ve Kullanma Hırsızlığı

Bir taşınır malı geçici bir süreyle kullanıp iade etmek amacıyla zilyedinin rızası dışında bulunduğu yerden alan kişi kullanma hırsızlığı suçunu işlemiş olur. Kullanma hırsızlığı suçu, failin malı geçici olarak hakimiyeti altına alıp kullanmasıyla tamamlanmış olur.

Kullanma hırsızlığı suçu şikayete tabi bir suçtur. Kullanma hırsızlığı halinde suçun cezası yarı oranında indirilir. Ancak kullanma hırsızlığı konusu malın başka bir suç işlemek için kullanılmış olması halinde bu hüküm uygulanmaz (TCK 146). Örneğin, otopark sahibine teslim edilen bir aracı, otopark sahibinin arkadaşlarından biri uyuşturucu malın nakli için kullanıp iade ederse bu madde hükümleri değil, hırsızlık suçuna ilişkin genel hükümler uygulanacaktır.

Bilişim Sistemi Kullanılmak Suretiyle Hırsızlık Suçu

Yukarıda açıkladığımız üzere, bilişim sistemi kullanılmak suretiyle yapılan hırsızlık, nitelikli hırsızlık suçu olarak nitelendirilmektedir. Örneğin, internetten bir kimsenin banka hesabına girerek parayı başka bir hesaba göndermek; facebook, instagram, twitter gibi bilişim sistemlerinde kayıtlı hesap numarası ve şifre bilgilerinin elde edilerek banka hesabından para havale edilmesi bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık suçu olarak cezalandırılır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık eylemlerinde de hırsızlık suçunun tüm unsurlarının gerçekleşmesi gerekir. Bu anlamda zilyedin rızasının bulunmaması ve malın yarar sağlamak amacıyla alınması unsurlarının yanında, taşınır malın bulunduğu yerden alınması unsurunun da gerçekleşmesi gerekir. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlık suçlarında alma eylemi, zilyedin tasarrufu altında bulunan taşınır malın bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle failin veya üçüncü bir kişinin zilyetliğine geçirilmesi suretiyle gerçekleşmiş olacaktır.

Değişen ve gelişen hayat şartları ile teknolojik olarak sürekli yenilenen bilişim sistemlerinin günümüzde hayatın her alanında etkinliğini artırması karşısında, kişiler ekonomik değer ifade eden ve taşınır mal olan para, hisse senedi ve altın vb. gibi menkul değerlerine ilişkin işlemleri çoğunlukla bu sistemler üzerinden gerçekleştirmektedir. Bilişim sistemleri ekonomik değer ifade eden taşınır mallarla fiziki temas olmaksızın işlemler yapmayı mümkün hale getirmiştir. Bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle para, hisse senedi ve altın gibi taşınır mallarla fiziki temas olmaksızın işlemler yapmak, “bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmış olan ve bilişim sisteminde taşınır malları temsil eden “veri” aracılığıyla olmaktadır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçlarında fail, para, hisse senedi, altın vb. gibi ekonomik değer ifade eden taşınır mallarla fiziki temasta bulunmaksızın, bilişim sisteminde bu malları temsil eden ve bir başka yere aktarılması mümkün olan verileri yer değiştirerek, hakimiyet alanına almak suretiyle eylemini gerçekleştirmektedir.

Bu suç tipine uyan ve uygulamada en çok karşılaşılan eylem, kişilerin internet bankacılık şifrelerinin bir şekilde öğrenilip, internet üzerinden bu şifre kullanmak suretiyle ilgilinin banka hesabındaki paraları temsil eden verilerin, failin kontrolündeki başka bir hesaba aktarılarak, veriler üzerinden işlem gören suça konu paranın buradan çekilmesi şeklindeki eylemler olup, Ceza Genel Kurulunun 17.11.2009 gün ve 193-268 sayılı kararında da belirtilen surette gerçekleştirilen eylemlerin bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır (Y8CD-K.2020/15892).

Bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun ispatı amacıyla şu deliller araştırılmalıdır:

  • Bilişim sistemine girilen İP adresi tespit edilmesi gerekir. Tespit edilen IP numarasının statik mi yoksa dinamik mi olduğu kurumdan sorulup tespit edilmelidir.

  • Bir modem üzerinden internete giriş yapılmışsa, modemin kablosuz bağlantı (wifi) özelliği olan modem olup olmadığı ve dışardan üçüncü bir kişinin internet bağlantısı ile girip giremeyeceği araştırılmalıdır.

  • IP numarasının kopyalanması, kablosuz veya kablolu bağlantı ile internet hattına girilerek havale işlemi yapılmasının mümkün olup olmadığı hususları araştırılmalıdır.

Bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun cezası 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasıdır.

Sanıkların şikayetçi/katılanların hesaplarına internet üzerinden girerek başka hesaplara para aktarıp menfaat temin etmesi şeklindeki olayda, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesine göre bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçu oluşturduğunun anlaşılması karşısında suç vasfında yanılgı sonucu aynı Kanun’un 244/1-4 maddesi gereğince bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlama suçundan yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/5340).

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Basit hırsızlık suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Ancak, etkin pişmanlık, sanığın yaşının küçüklüğü vb. gbi nedenlerle indirim yapılmadığı müddetçe, ceza miktarı nedeniyle, nitelikli hırsızlık suçu adli para cezasına çevrilemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Basit veya nitelikli hırsızlık suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Basit veya nitelikli suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Hırsızlık Suçu Yargıtay Kararları


Hırsızlık Suçu ve Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi

Sanığın, 2001 model olup suç tarihinde ekonomik değeri yüksek olan bir aracı kimlik bilgilerini ve açık adresini bilmediği arkadaşı “G.M.” lakaplı M. isimli kişiden emanet aldığını söylemesi, aşamalarda aracı emanet aldığı bu kişinin ismini kısmen değiştirerek ifade etmesi, soruşturma ve kovuşturma makamlarının ısrarına rağmen aracı emanet aldığını iddia ettiği kişiye ait kimlik ve adres bilgileri vermekten kaçınması ve sabıkalı geçmişi de dikkate alındığında hırsızlık suçlamasıyla muhatap olan sanığın sadece hayali bir isim zikretmekle suçlamadan kurtulmayacağını bilecek yaşam ve adli tecrübeye sahip olması ve gerçekte var olan bir kişiden aracı emanet alması durumunda suçlamadan kurtulmaya yönelik olarak aracı emanet aldığını söylediği kişinin bulunması için daha etkin bir çaba göstermesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır (Ceza Genel Kurulu 2013/203 E. , 2014/308 K.).

Bilişim Sistemleri Kullanılarak Hırsızlık - Kilitli Eşya Hakkında Hırsızlık

Hırsızlık suçu bir kimsenin, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait bir taşınır malı. kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alınmasıdır. Hırsızlığın basit hali 5237 Sayılı T.C.K.nın 141. maddesinde nitelikli halleri ise aynı Kanunun 142. maddesinde düzenlenmiştir.

Hırsızlık suçunun bileşim sistemleri vasıtasıyla işlenebilmesi ise aynı kanunun 142/2-e maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre hırsızlık suçunun işlenmesi sırasında bileşim sistemleri kullanılırsa daha ağır cezaya hükmedilecektir.

Bileşim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağı veren manyetik sistemler olup, bu verilerin kullanılması suretiyle menfaat temini bilişim sistemini kullanarak işlenen suçları oluşturur. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlık suçlarında en önde ve öncelikle aranan konu ise kilit yerine geçen güvenlik sağlayan elektronik sistemlerin gene bu yolla giderilerek kaldırılması suretiyle hırsızlık yapılmasıyla sınırlıdır.

Sisteme giriş için güvenlik kodu (şifre) veri olarak nitelenmektedir. Veri elde etmede failin işlem yapmasını sağlar. Anılan yol ve yöntemler aracılığıyla yapılan işlemle hak edilmeyen para ve/veya para hükmünde mağdurun aktifinde eksilmeye neden olan tüm eylemler bu niteliktedir.

Somut olaya gelince; olay günü gündüz saatlerinde otomobil tamircisi olan mağdurun işyerine aracını tamir ettirmek için gelen sanığın, mağdurun tamir işi ile uğraşmasından faydalanıp ona fark ettirmeden, masa üstünde duran yakınana ait cep telefonundan güvenlik kodu (şifre) kullanmaksızın kendi kullandığı cep telefonu operatörü firma aracılığıyla mesaj yolu ile 25 kontörü kendi kullandığı telefon hattına transferini sağlayıp onaylanması şeklinde gerçekleşen hırsızlık eyleminin, 5237 Sayılı T.C.K.nın 142/2-e maddesinde tanımlanan bilişim yoluyla hırsızlık suçunu oluşturmadığı aynı Kanunun 142/1-b maddesi (kilitlenmek suretiyle…muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında) kapsamında kaldığı düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi -Karar : 2013/15275).

Alışveriş Merkezinde Mağazada Hırsızlık Suçuna Teşebbüs ve Cezası

Sanığın alışveriş merkezi içinde bulunan ayakkabı mağazasından suça konu ayakkabıyı koynuna koyarak ödeme yapmadan çıktığı, mağaza çalışanı müşteki … tarafından farkedilmesi üzerine müştekinin polise haber verdiği ve aynı zamanda sanığı takip etmeye başladığı, sanığın alışveriş merkezinin otoparkına yöneldiği sırada ardından gelen müşteki ile polisleri görünce suça konu ayakkabıları atarak kaçmaya çalışırken yakalandığı anlaşılmakla suçun teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek TCK’nın 35. maddesi uyarınca indirim yapılması gerekirken kararda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar:2015/9990).

13.10.2012 tarihli kolluk tutanağına göre, kollukça bilinen sanığın birçok dükkana girip çıktığının görülmesi üzerine görevlilerce takibe alınması, müştekinin alışveriş yaptığı işyerinden çıktıktan sonra bazı kolluk görevlilerince müştekiye ait omzuna asılı çantanın içerisinden para çalındığının haber verilmesi ile birlikte, sanığı bu süreçte kesintisiz olarak takip eden kolluk görevlilerinin suça konu paralarla birlikte sanığı yakalaması şeklinde gerçekleşen olayda, teşebbüs koşulları oluştuğu halde, sanığın cezasından TCK’nın 35. maddesinde düzenlenen suça teşebbüs hükümleri gereğince indirim yapılmaması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/4572).

Sanıkların “Ankamall” isimli alışveriş merkezindeki müştekinin sorumlu müdürü olduğu “…Lokantası”ndan hırsızlık suçunu işledikten sonra işyerinden ayrıldıkları ve bir süre sonra alışveriş merkezinin çıkış kapısına doğru ilerledikleri sırada güvenlik kamerasından güvenlik görevlilerinin sanıkları farketmesi üzerine yakalandıklarının anlaşılması karşısında, hırsızlık suçunun tamamlandığı gözetilmeden eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı belirtilerek hırsızlık suçu yönünden 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca suça teşebbüs hükümleri gereği indirim yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/3653).

Alışveriş merkezinde görevli olan polislerin sanığı, göz takibine alarak, mağdurlar N. ve A.’in işyerlerine girip içerden suça konu eşyaları alması üzerine yakaladıklarının ve yakaladıktan sonra sanığın üzerinde mağdur M.’nın işyerinden alınan suça konu eşyayı bulduklarının anlaşılması karşısında, mağdur M.’ya yönelik eylem açısından takipte kesinti olması nedeniyle eylemin tamamlanmış olduğu gözetilmeden, hırsızlık suçuna teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2.Ceza Dairesi - Karar:2015/7950).

AVM isimli alışveriş merkezinin açık otopark alanında uzaklaşmakta iken mağaza müdürünün ihbarı üzerine güvenlik kamera görüntülerinden yapılan araştırma neticesinde güvenlik görevlileri tarafından yakalandıklarının anlaşıldığı olayda, eylemin tamamlandığı gözetilmeden, sanık hakkında hırsızlık suçunun teşebbüs aşamasında kaldığından bahisle 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca suça teşebbüs hükümleri gereğinde indirim yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/6034).

Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı

Dosya kapsamına göre, suç tarihinde Kahramanmaraş 2. İcra Müdürlüğünde denetimli serbestlik tedbiri kapsamında dosya takma işlerini yapan sanığın, icra müdürlüğünde müştekinin masanın üzerinde duran çantasından 50,00 – 60,00 TL çalmış olması karşısında, suça konu paranın değerinin azlığı ile suçun işlenme şekli itibariyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulama koşullarının tartışılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2.Ceza Dairesi - Karar: 2018/42).

Güveni Kötüye Kullanma Arasındaki Fark Nedir?

Sanığın, eşine göstereceğini ve beğenirse alacağını söyleyerek katılandan aldığı cep telefonunu iade etmemekten ibaret eyleminin, zilyetliğin devredilmemiş olması nedeniyle hırsızlık suçuna uyduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde güveni kötüye kullanmak suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar No: 2016/315).

Hırsızlık Suçunun Konusu Malın Satılması Halinde Etkin Pişmanlık

Dairemizce de benimsenen ve Yargıtay CGK’nın 26.03.2013 tarihli ve 2012/6-1232 E., 2013/106 K. sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlaması yetmez. Failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlaması yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Somut olayda da koşulları bulunmadığı halde sanıklar hakkında TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanarak eksik ceza tayini, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar : 2019/9445).

Dairemizce de benimsenen ve Y.C.G.K.’nın 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 esas ve 2013/106 karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, çalınan malın 3. kişiye satılması halinde; 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanabilmesi için hırsızlık suçunun failinin, sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın, hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının tek başına yeterli olmadığı, failin bizzat pişmanlık göstererek, satın alan iyiniyetli ise; sattığı yeri veya kişiyi söyleyerek çalınan malın hırsızlık suçunun mağduruna iadesini sağlamasının yanında aynen geri verme veya tazmin suretiyle satın alanın zararını da gidermesi, kötü niyetliyse; satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati, kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerekir. Esasen iyiniyetli olan satın alanda bulunan ve hırsızlık suçuna konu olan eşyaya elkonulamaz. Hırsızlık suçuna konu eşyaya elkonulmasına rağmen, failin satın alandan aldığı para veya sağladığı menfaatin satın alana iade edilmemesi halinde, satın alana Devlet eliyle haksızlık yapılmış olur. Somut olayda, satın alanlar hakkında iyiniyetli olarak kabul edildiğinin anlaşılması karşısında …,…. duruşmaya davet edilip zararının giderilip giderilmediği sorulup sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 168/1 maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi aleyhe temyiz olmadığından ve suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan hüküm kurulurken TCK’nın 168. maddesinin aynı Yasanın 31/3. maddesinden önce uygulanması suretiyle, TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması, sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar : 2019/9105).

Açıkta Bırakılan Eşya Hakkında Hırsızlık Suçu

TCK.nın 142/1-e maddesi gereği “adet veya kullanımı gereği açıkta bırakılmış eşya” kavramına örnek olarak; elektrik ve telefon direkleri, çeşmeler, elektrik lambaları, demiryollarındaki raylar, tarlalardaki tarım araçları ve toplandıktan sonra bırakılan mahsuller, deniz kıyısında bırakılan kayıklar ve ağlar, trafik işaret ve lambaları, inşaata bırakılan inşaat malzemeleri ve demirler, anıtlara bırakılan çelenkler, yol kenarlarına yığılan taş ve çakıllar, gemilerdeki can yelekleri ve filikalar, binalar üzerindeki paratonerler, sel ve baskınların önlenmesi için yapılmış duvar taşları ve kapaklar, deprem anında acil müdahale için gerekli malzemelerin bulunduğu deprem konteynırları bu nitelikli hırsızlık suçunun konusunu teşkil edebilir (Yargıtay CGK - 2015/98 karar).

Kontakt Anahtarı Üzerinde Unutulan Arabanın Çalınması

Suça konu otomobilin kontak anahtarı üzerinde ve çalışır vaziyette iken sanık tarafından çalınması şeklinde gerçekleşen eylemin TCK’nın 141/1. maddesinde tanımlanan basit hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 142/1-e maddesi gereğince nitelikli hırsızlık suçu çerçevesinde uygulama yapılması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/7849).

Hırsızlık Suçunun Gece Vakti İşlenmesi Nedeniyle Cezanın Arttıtılması

Kolluk tutanağı içeriğine göre, suça sürüklenen çocukların 19.09.2009 tarihinde saat 23.45’te polislerce takip edilmeye başlandığının ve 20.09.2009 günü saat 02.30’da yakalandıklarının anlaşıldığı olayda, UYAP’tan alınan güneşin doğuş ve batış çizelgesine göre yaz saati uygulaması da dikkate alındığında, suç tarihinde gece vaktinin saat 19.08’de başlayıp ertesi gün saat 07.21’e kadar devam ettiğinin, bu suretle hırsızlık suçunun gece vakti işlendiğinin anlaşılması karşısında, suça sürüklenen çocuklar hakkında koşulları oluştuğu halde 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmaması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/7757).

Hırsızlık Suçunda Malın Değeri ve Yararlanma Kastı

Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için genel kast yanında bulunması gereken “yararlanma” özel kastı, suça konu eşyadan doğrudan veya dolaylı şekilde istifade edilmesi şeklinde olabileceği gibi maddi ya da manevi nitelikte de bulunabilir. Başka bir ifadeyle failin elde etmeyi umduğu her türlü tatmin ve haz, yarar kavramının içinde değerlendirilir (… Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, …, 2007, s; 302). Ancak şaka yapılması veya alay edilmesi amacıyla malın alınması bu kapsamda mütalaa edilmez.

Buradaki yararın geçici veya sürekli olmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Ayrıca madde metninde açıkça belirtildiği üzere, yararın mutlaka faile dönük olması da aranmaz. Failin yararlanma kastıyla hareket etmesi yeterli olup çaldığı maldan yararlanıp yararlanmamasının suçun oluşumuna etkisi bulunmamaktadır (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 8. Baskı, …, 2010, s; 372). Nitekim bu husus maddenin gerekçesinde de; “Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla hareket etmesi yeterli olup bunun fiilen temini şart değildir. Bu yarar, maddî veya manevî olabilir.” şeklinde ifade edilmiştir.

Gelinen aşamada, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan eşyanın ekonomik bir değere sahip olmasının gerekip gerekmediği hususu üzerinde de durulmalıdır. Türk Dil Kurumu tarafından mal; “bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü” şeklinde tanımlanmıştır. Taşınır mal, sabit olmayan, bir yerden başka bir yere götürülmesi mümkün her türlü eşya olarak anlaşılabilir. Hukuki anlamda mal kavramı ise fiziki varlığı bulunan, mal varlığı hakkının konusunu oluşturan, belli bir değere sahip ve belirlenebilir şeyleri ifade etmektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.06.1988 tarihli ve 175-306 sayılı kararında da “mal, mülkiyet konusu olabilen bütün maddi eşya ile mameleke girebilen bütün haklardır.” şeklindeki tanımlamaya yer verilmiştir.

Türk Hukukunda eşya, kişilerin üzerinde hâkimiyet kurabildikleri, kişilik dışı, ekonomik değer taşıyan, maddi varlıklar olarak tanımlanmıştır. (… Oğuzman, … Seliçi, Saibe … Özdemir, Eşya Hukuku, Filiz Kitabevi, 2009, s. 4 vd.) Tanımdan da anlaşılacağı üzere eşya kavramı için gerekli unsurlar; üzerinde hâkimiyet kurulmaya elverişli ve kişilik dışı olma, az çok ekonomik değer taşıma ve maddi varlık olma şeklinde sayılabilir. Bununla birlikte ceza hukukunda yer alan mal varlığı kavramı, özel hukukta kabul edilen mal varlığı kavramından daha geniş bir kapsama sahiptir. Örneğin, özel hukuk hükümlerine göre ekonomik bir değeri bulunmayan, bu nedenle mal varlığı kapsamı dışında tutulan mektup, fotoğraf ya da aile yadigarı bir eşya, sahibi bakımından taşıdığı önem ve duygusal bağ açısından ceza hukuku anlamında mal varlığı kavramına girmektedir. Başka bir ifadeyle, ceza hukukunda mal varlığı, ekonomik değeri olan şeyler yanında hiçbir ekonomik değere sahip olmamakla birlikte sahibi açısından manevi bir değeri bulunan şeyleri de kapsayan hak ve borçlar bütünüdür. Bu bağlamda, uyuşmazlığa konu hırsızlık suçu bakımından, malın ekonomik bir değerinin bulunması gerekli olmayıp manevi değeri bulunan bir eşya da işlenen fiilin haksızlık içeriği dikkate alınarak hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilecektir. Doktrinde de hırsızlık suçuna konu taşınır malın, belli bir değere sahip olması gerektiği ancak bu değerin ekonomik olmasının şart olmadığı ifade edilmektedir. Suça konu eşyanın değerinin az olması ya da olmaması durumunda ise hükmedilecek cezada indirime gidilmesi veya hiç ceza verilmemesi mümkün olabilecektir (Ceza Genel Kurulu 2018/601 E. , 2022/490 K.).

İddianamede Anlatılmayan Olaydan Ceza Verilmesi

Sanık hakkında aynı evde yaşayan iki mağdura karşı hırsızlık suçu işlediği gerekçesiyle mahkumiyet kararı verilmiştir. İddianamede sanığa sadece bir mağdura karşı işlenen hırsızlık suçundan dava açılmıştır. İddianamedeki fiil anlatımının dışına çıkılarak iki hırsızlık suçundan ceza verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Esas No: 2013/6-667, Karar No: 2015/5, Tarih: 17.02.2015).

Müşterek Zilyetlik Halinde Fail Tek Hırsızlık Suçundan Cezalandırılır

Müştekilerle aynı inşaatta çalışan ve inşaat içerisinde kalmakta oldukları odayı birlikte paylaşan sanığın, suç tarihinde müştekiler çalışırken odaya giderek müşteki …’ın pantolon cebinden 520 TL ve diğer müşteki …’a ait cep telefonunu alarak uzaklaşması şeklinde meydana gelen olayda; sanık ve müştekilerin aynı odada kalmaları sebebiyle odada bulunan eşyaları birbirlerinin siyanetine terketmeleri ayrıca oda içerisindeki eşyaların müşterek zilyedi olmaları sebebiyle sanığın tek bir hırsızlık suçundan cezalandırılması yerine müşteki sayısınca hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi-K.2021/20628).

Market İçerisinde Nitelikli Hırsızlık Suçu

Marketin jilet reyonundan aldığı malzemeleri gömleğinin içine saklayan sanığı fark eden market görevlisi olan yakınanların, aldığı eşyaları bırakması ya da parasını ödemesi konusunda yaptıkları uyarıdan sonra polisi arayacaklarını söylemesi üzerine sanığın orada bulunan sandalyeyi görevlilere attıktan sonra kaçmasını engelleyen her iki yakınanı da basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığının anlaşılması karşısında; sübutu halinde sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin kanıtları takdir ve tartışma görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

Sanığın üzerine atılı suçu yakınanların çalıştığı market içinde işlediğinin anlaşılması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b (Yeni madde 142/2-h) maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden 141/1. (basit hırsızlık suçu) maddesi ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2014/10501).

Hırsızlık Suçu ile Yağma Suçu Arasındaki Fark Cebir ve Şiddettir

Sanıklar önce müştekinin parasını üzerinden yankesicilik yoluyla çalmış, müşteki sanıklardan birini yakalayınca diğer suç ortağı sanık cebinden jilet çıkarmış önce kendi vücuduna zarar vermiş, daha sonra müştekinin koluna zarar vermiştir. Bu şekliyle gerçekleşen olay nitelikli hırsızlık suçu değil, gasp suçudur (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Esas No: 2012/16384, Karar No: 2014/22169, Tarih: 15.12.2014).

Kamu Hizmetine Tahsis Edilmeyen Malzemeler Nitelikli Hırsızlık Suçunu Oluşturmaz

Suça konu malzemeler uzun yıllardan beri etrafı çevrili bulunan hurdalıkta bulunmaktadır. Malzemeler belediyeye ait olsa kamu hizmetine tahsis edilmiş değildir. Fiilin işlendiği hurdalık da mekan olarak kamu kurum veya kuruluşu olarak kabul edilemez. Bu nedenle TCK 142/1-a maddesinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçundan değil, TCK 141. maddede düzenlenen hırsızlık suçunun basit şeklini oluşturur (Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/8998, Karar No: 2014/27949, Tarih: 14.10.2014).

Hırsızlık Suçu ile Mala Zarar Verme Suçunun Birlikte İşlenmesi

Sanık motosikleti çalmaya çalışırken motosikletin elektrik kablolarını da kesmiştir. Elektrik kabloları motosikletten bağımsız bir mal değildir. Bu nedenle sadece hırsızlık suçundan ceza verilmesi gerekirken ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Esas No: 2013/2-687, Karar No: 2014/228, Tarih: 06.05.2014).

Pazar Yerinde Basit Hırsızlık Suçu

5237 sayılı TCK’nın 142/1-e maddesinde öngörülen nitelikli halin gerçekleşebilmesi için “adet,tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılma”koşulunun gerçekleşmesi gerektiği, somut olayda olay günü sanıkların suça konu eşyaları üzeri kapalı,ancak etrafı açık vaziyette olan Yalova Çiftlikköy kapalı pazar yerinde her hafta kurulan sosyete pazarında kurulu bulunan müştekilere ait tezgahlardan pazarın alışverişe açık olduğu saatlerde aldıklarının anlaşılması karşısında, eylemlerine uyan aynı Kanun’un 141/1 maddesi yerine, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle 142/1-e maddesi gereğince nitelikli hırsızlık suçu hükümleriyle uygulama yapılması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2015/11007).

Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı Halinde İndirim

TCK’nın l45. maddesine göre, sanığa verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup hakim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hakim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır. Somut olayda ise; alışveriş merkezinden 23,50 TL değerindeki şarabı çalmaya teşebbüs eden suça sürüklenen çocuklar hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezalardan belirlenecek makul oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar:2017/5101).

18 yaşından küçük çocuklar sahibinden izinsiz kiraz yemek için ağaca çıkmış, bu arada ağacın dalları da kırılmıştır. Suçun işleniş şekli ve somut olayda suçun konusu malın değerinin azlığı nedeniyle çocuklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken hırsızlık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Esas No: 2014/16390, Karar No: 2015/3661, Tarih: 05.03.2015).

5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır. Somut olayda ise; müştekinin işyerinden 40,00 TL bozuk parasının çalındığının anlaşılması karşısında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezalardan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi - Karar : 2018/9273).

Bilişim Sisteminin Kullanılması Suretiyle Hırsızlık Suçu ve Delil Araştırması

1- Şikayetçi/katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına para havale edildikten sonraki sanığın banka hesabına ait hesap hareketlerinin getirtilerek ve ilgili bankadan sorularak, paranın kim tarafından, nasıl ve nerede çekildiği veya harcandığının araştırılması, banka şubesinden veya bankamatiklerden çekilmiş olması halinde kamera kayıtlarının getirtilmesi, kamera kayıtları temin edilmesi halinde de parayı çeken kişinin sanık olup olmadığı veya sanıkla irtibatlı olup olmadığının araştırılması, havale işleminin yapıldığı IP numarasının olay tarihinde bağlı olduğu bilgisayar ile IP numarasının kayıtlı olduğu kişilerin kimlik bilgilerinin ve sanık ile irtibatlarının araştırılması ve sanığın suçu işlemediğine dair savunmasının doğru olup olmadığının tespiti bakımından tüm deliller toplandıktan sonra, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması veya bilişim konusunda teknik yeterliliği ve uzmanlığı olan ilgili kolluk birimlerine gerekli inceleme ve araştırma yaptırılması ile yapılacak inceleme sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile eksik inceleme ve kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Şikayetçi/katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına internet yoluyla ve katılanın şifrelerinin elde edilerek para aktarılması eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 142/2-e maddesinde tanımlanan bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçu oluşturduğu gözetilmeden hatalı hukuki nitelendirme ile bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle menfaat temin etme suçundan aynı Kanunun 244/4. maddesiyle cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2017/6916).

Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık

Suça sürüklenen çocuğun olay günü yakalandığında kolluk güçlerini diğer suça sürüklenen çocuğa götürdüğü, böylece suça sürüklenen çocukta bulunan suça konu bilgisayarların kolluk tarafından ele geçirilerek müştekiye iade edilmesini sağladığı anlaşıldığından; suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle suça sürüklenen çocuk hakkında fazla cezaya hükmolunması yasaya aykırıdır (Yargıtay 13.CD - Karar:2017/575).

Arama Kararı Uygulanacağı Sırada Rızai İade ve Etkin Pişmanlık

Sanığın olay günü gece vakti müştekinin evine açık olan balkon kapısından girmek suretiyle müştekiye ait 2 adet mont,montun içinde bulunan araca ait anahtar,anahtarlığa bağlı 3 adet anahtar,suça konu araç,buffer ve gözlük çaldığı,aracın terk vaziyette kolluk görevlilerince bulunduğu,yapılan araştırma sonucunda C.Başsavcılığı’nın 14.02.2014 tarihli arama kararına istinaden sanığın evine gidildiği,henüz aramaya başlanmadan kardeşi … … ile konuyla ilgili olarak görüşüldüğünde sanığın kardeşi … …‘in kendi rızasıyla suça konu eşyalardan 2 adet mont,1 adet buffer,anahtarlığa bağlı 3 adet anahtarı kolluk görevlilerine teslim ettiği, çalınan bir kısım eşyaların müştekiye kolluk görevlileri tarafından teşhis sonucu teslim edildiği,ancak kolluk görevlilerince arama kararına istinaden yapılan arama sonucunda zaten suça konu eşyaların ele geçirileceği anlaşılmakla 168/1 maddesi gereğince rızai iade bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2018/292).

Suç Eşyasının Satın Alınması ve Hırsızlık Suçu

Şikâyetçinin çalıştığı şirkete ait minibüsü evinin önündeki sokağa park ettiği, sanığın gece saatlerinde minibüsü bulunduğu yerden aldığı, üzerine sahte bir plaka takıp, aynı plakayı ruhsatına da yazarak kullanmaya başladığı, hırsızlık olayının kolluk görevlilerine bildirilmesi üzerine aracın ruhsatına çalıntı şerhi işlendiği, yaklaşık iki ay sonra sanığın söz konusu araçla Batman’da kaçak petrol taşırken yakalandığı, kolluk görevlilerince minibüsün plakası, motor ve şasi numaralarının ruhsat bilgileriyle uyuşmadığının tespit edilmesi üzerine olayın ortaya çıktığı, sanığın aşamalarda çelişki içermekle birlikte, suça konu aracı yalnızca adını söylediği ancak açık kimlik bilgileri ile adresini bilmediğini ifade ettiği bir arkadaşının kendisine verip Batman’a götürmesini istediğini belirtmiş ise de, özellikle hırsızlık suçundan sabıkalı geçmişi ve adli sicil kaydına konu suçlarından bir kısmını, suça konu olan minibüsün çalınmış olduğu İstanbul’da gerçekleştirmesi, hırsızlık suçlamasına muhatap olan sanığın yalnız hayali bir isim zikretmekle suçlamadan kurtulamayacağını bilecek hayat ve adli tecrübeye sahip bulunması, adını söylediği şahsın gerçekte var olması durumunda dahi suçlamalardan kurtulmaya yönelik olarak söz konusu şahsın bulunabilmesi için daha etkin bir çaba göstermesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, hırsızlık suçunun sabit olduğu ve eyleminin, suç eşyasının satın alınması ya da kabul edilmesi değil, nitelikli hırsızlık suçunu oluşturacağının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - 2016/26 karar).

Bilişim Sistemlerinin Kullanılması Suretiyle Nitelikli Hırsızlık Suçu Şartları

5237 Sayılı kişilere karşı suçların düzenlendiği, ikinci kitap, ikinci kısmının, malvarlığına karşı suçların yer aldığı onuncu bölümünde düzenlenmiş olan hırsızlık suçunun temel şekli anılan kanunun 141. maddesinde; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak şeklinde düzenlenmiş, aynı kanunun “Nitelikli hırsızlık” başlıklı 142. maddesinin ikinci fıkrasının uyuşmazlığının konusunu oluşturan (e) bendinde ise; “Suçun; …Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde hırsızlık suçunun bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi nitelikli hal olarak yaptırıma bağlanmıştır. Bilişim sistemlerinin kullanılmasından maksat, bilgileri otomatik olarak işleme tâbi tutan manyetik sistemler üzerinden hırsızlığın gerçekleştirilmesidir.

Hırsızlık suçunun bu nitelikli hali 765 Sayılı yer almazken, günümüzde bilişim sistemlerinin hayatın her alanına girmiş olması ve bu sistemlerin kullanılması suretiyle suç işlenmesinin artmış bulunması karşısında fiil, kanun koyucu tarafından 5237 Sayılı hırsızlık suçunun nitelikli halleri arasında düzenlenmiştir. Anılan kanunun 142. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde, hırsızlık eyleminin gerçekleştirilmesinde bilişim sistemlerinin ne şekilde kullanılacağı belirtilmemiş olup, bu husus öğretide bir kısım yazarlar tarafından eleştirilmekle birlikte, devamlı surette gelişen ve değişen bilişim teknolojileri karşısında, eylemlerin gerçekleşme şekillerinin önceden öngörülememesi sebebiyle bu şekilde bir tercihin isabetli olduğu kabul edilmelidir.

Bununla birlikte, bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık eylemlerinde de hırsızlık suçunun tüm unsurlarının gerçekleşmesi gerekir. Bu anlamda zilyedin rızasının bulunmaması ve malın yarar sağlamak amacıyla alınması unsurlarının yanında, taşınır malın bulunduğu yerden alınması unsurunun da gerçekleşmesi gerekir. Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenen hırsızlık suçlarında alma eylemi, zilyedin tasarrufu altında bulunan taşınır malın bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle failin veya üçüncü bir kişinin zilyetliğine geçirilmesi suretiyle gerçekleşmiş olacaktır.

Değişen ve gelişen hayat şartları ile teknolojik olarak sürekli yenilenen bilişim sistemlerinin günümüzde hayatın her alanında etkinliğini artırması karşısında, kişiler ekonomik değer ifade eden ve taşınır mal olan para, hisse senedi ve altın vb. gibi menkul değerlerine dair işlemleri çoğunlukla bu sistemler üzerinden gerçekleştirmektedir. Bilişim sistemleri ekonomik değer ifade eden para, hisse senedi ve altın vb. gibi taşınır mallarla fiziki temas olmaksızın işlemler yapmayı mümkün hale getirmiştir. Bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle para, hisse senedi ve altın gibi taşınır mallarla fiziki temas olmaksızın işlemler yapmak, “bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değeri ifade eder” şeklinde tanımlanmış olan ve bilişim sisteminde para, hisse senedi ve altın gibi taşınır malları temsil eden “veri” aracılığıyla olmaktadır.

Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçlarında fail, para, hisse senedi, altın vb. gibi ekonomik değer ifade eden taşınır mallarla fiziki temasta bulunmaksızın, bilişim sisteminde bu malları temsil eden ve bir başka yere aktarılması mümkün olan verileri yer değiştirerek, hakimiyet alanına almak suretiyle eylemini gerçekleştirmektedir.

Bu suç tipine uyan ve uygulamada en çok karşılaşılan eylem, kişilerin internet bankacılık şifrelerinin bir şekilde öğrenilip, internet üzerinden bu şifre kullanmak suretiyle ilgilinin banka hesabındaki paraları temsil eden verilerin, failin kontrolündeki başka bir hesaba aktarılarak, veriler üzerinden işlem gören suça konu paranın buradan çekilmesi şeklindeki eylemler olup, Ceza Genel Kurulunun 17.11.2009 gün ve 193-268 Sayılı kararında da belirtilen surette gerçekleştirilen eylemlerin bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Uyuşmazlığın konusunu oluşturan ikinci suç 5237 Sayılı özel hükümler başlıklı ikinci kitabının, topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmının, bilişim alanında suçlar başlıklı onuncu bölümünde “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” başlığıyla 244. maddesinde;

“(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu düzenleme ile bilişim sistemlerinin doğru ve işlevine uygun şekilde faaliyetine devam etmesi sağlanmak istenmiş olup, sistemin doğru ve işlevine uygun olarak faaliyetine engel olan fiiler bu maddeye uyan suçu oluşturmakta, sistemin doğru ve işlevine uygun olarak faaliyetine engel oluşturmayan eylemler ise bu maddede düzenlenen suçu oluşturmamaktadır.

Maddenin birinci fıkrasında, bir bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma, ikinci fıkrasında, bilişim sistemindeki verileri bozma, yok etme, değiştirme veya erişilmez kılma, sisteme veri yerleştirme, var olan verileri başka yere gönderme fiilleri suç olarak düzenlenirken,

Üçüncü fıkrada, birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen eylemlerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde gerçekleştirilmesi halinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı hükmüne yer verilmiş,

Uyuşmazlığa esas dördüncü fıkrada ise, birinci ve ikinci fıkralardaki fiillerin gerçekleştirilmesi suretiyle kişinin haksız çıkar sağlaması eyleminin, başka bir suçu oluşturmaması hâlinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasını gerektiren bir suç olarak cezalandırılacağı yaptırıma bağlanmıştır.

TCK 244. maddenin dördüncü fıkrasında düzenlenmiş olan suç tipinin gerçekleşebilmesi için, ya maddenin birinci fıkrasında yer aldığı şekliyle sistemin işleyişinin engellenmesi veya bozulması ya da ikinci fıkrasında belirtildiği şekliyle bilişim sistemi içerisindeki verilerin bozulması, yok edilmesi, değiştirilmesi, sisteme veri yerleştirilmesi, var olan verilerin başka bir yere gönderilmesi gerekmektedir. Bir diğer şart ise gerçekleştirilen eylem dolayısıyla fail ya da üçüncü bir kişi lehine haksız bir menfaat temin edilmiş olmasıdır. (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2012, sayfa 895.)

Anılan maddenin dördüncü fıkrasında yer alan; “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimdeki ifadeden, bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, bilişim sistemleri aracılığıyla haksız çıkar sağlanmış olması halinde öncelikle kanunda düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların (hırsızlık, dolandırıcılık) oluşup oluşmadığı değerlendirilmeli, şayet gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değilse, o zaman 244. maddesinin 4. fıkrası hükmü uyarınca uygulama yapılmalıdır.

5237 Sayılı TCK’nun 244. maddesiyle5237 Sayılı TCK’nun 244. maddesiyle bilişim alanında suçlar bölümünde yer alan 243. maddede olduğu gibi bilişim sistemi ve sistemin işleyişine yönelik saldırıların önlenmesi amaçlanmış olup, sistemin soyut unsurlarına karşı işlenen zarar verici fiiller yaptırım altına alınmıştır.

Madde gerekçesinde; “Maddenin birinci fıkrasında bir bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma, sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştirme, var olan verileri başka bir yere gönderme, erişilmez kılma, değiştirme ve yok etme fiilleri, suç olarak tanımlanmaktadır. Böylece sistemlere yöneltilen ızrar fiilleri özel bir suç hâline getirilmiştir” denilmek suretiyle, maddede düzenlenen suçun mala zarar verme suçunun özel bir görünüş biçimini oluşturduğu belirtilmiştir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın, mağdurun kullanmış olduğu telefon hattına ait olup internet ortamında ücretsiz işlemler yapmayı sağlayan ve süper şifre olarak adlandırılan şifreyi bir şekilde öğrenip, bilgisayar vasıtasıyla internet üzerinden bu şifreyi kullanarak mağdurun telefonunda bulunan, konuşma da dahil olmak üzere telefonun kullanılması için gerekli olup ekonomik bir değer ifade eden, ancak bedeli karşılığında alınabilen ve sistemde veri ile temsil edilen kontörlerden 70 adetini, kontürleri temsil eden verinin A. Ç. isimli kişiye ait olan 0 536 367 .. .. numaralı telefona, bu telefona ait şifreyi de kullanmak suretiyle kendisine ait 0 536 975 .. .. numaralı telefona aktarıp kullanması şeklinde gerçekleşen, bu işlem sebebiyle bilişim sisteminin doğru ve işlevine uygun olarak çalışmasına engel bir durumun da meydana gelmediği somut olayda, sanığın eylemi, telefonun kullanılmasını sağlayan, ekonomik bir değer ifade eden ve bilişim sisteminde veri ile temsil edilen kontörleri, bilişim sistemini kullanıp veriyi yer değiştirmek suretiyle kendi telefon hattına geçirmeye, katılanın rızasına aykırı olarak malvarlığında azalmaya neden olmaya; başka bir anlatımla var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği ve ekonomik bir değeri olan, ancak bir bedel ödemek suretiyle alınabilecek olan kontörleri alarak mal edinmeye yöneliktir. Kaldı ki sanığın mağdurun telefonunda kullandığı kontörleri almak için bilişim sistemlerini araç olarak kullanmaktan başka alternatifi de yoktur. Dolayısıyla olayımızda, 5237 Sayılı TCK’nun 142/2-e maddesinde düzenlenmiş bulunan “bilişim sistemleri kullanılmak suretiyle hırsızlık” suçunun gerçekleştiği kabul edilmelidir (Yargıtay CGK - Karar: 2014/524).

Özel Beceriyle Nitelikli Hırsızlık Suçu İşlenmesi

Her ne kadar gerekçede, “katılanın altınlarını kağıda sarıyormuş gibi yaparak el çabukluğu göstererek özel beceri ile aldığı” kabul edilerek TCK’nın 142/2-b maddesi uygulanmış ise de, 5237 Sayılı TCK’nın 142. maddenin 2. fıkrasının ( b ) bendinin yazımından, gerek çekip almak suretiyle ve gerekse özel beceriyle gerçekleştirilen hırsızlık fiilinin, elde veya üstte taşınan eşyaya karşı işlenmesinin öngörüldüğü, bu bağlamda suçun özel beceri ile işlendiği söylenemez ise de, katılanın 05.04.2012 tarihli olaydan hemen sonra alınan, oluşa uygun ve samimi görülen ifadesinde, her iki bileziği de sanığın ani bir hareketle kolundan çıkararak aldığını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, eylemin elde ve üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilerek, mahkemenin kabulü sonuca etkili görülmemiştir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3185).

Hırsızlık Suçunda Yaş Küçüklüğü (18 Yaş Altı Hırsızlık)

  • Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk … hakkında, 29.06.2015 tarihinde düzenlenen sosyal inceleme raporunda “hafif düzeyde mental retardayon-epilepsi tanılı %58 oranında engelli sağlık kurulu raporu olduğu, yaptığı davranışlar ve konuşmalarının sorumluluğunu alabilecek mental kapasiteye sahip olmadığının” belirtilmiş olması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 31/2. maddesi uyarınca Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Dairesi veya Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinden suça sürüklenen çocuğun suç tarihi itibariyle üzerine atılı hırsızlık fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalma olup olmadığı konusunda rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2. Suç tarihi itibariyle 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuklar hakkında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapılırken 5237 sayılı TCK’nın 31/3 maddesi uyarınca 1/3 oranında indirim yapılması gerekirken, 31/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12132).

  • Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan ceza tayin edilirken, etkin pişmanlığa ilişkin TCK’nın 168. maddesinin yaş küçüklüğü nedeniyle cezadan indirim yapılmasına ilişkin aynı Kanun’un 31/3 maddesinden sonra uygulanması gerektiği gözetilmeyerek 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesine aykırı davranılması bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-Karar : 2019/12242).

Kesintisiz Takip Halinde Hırsızlık Suçuna Teşebbüs

Şikayetçinin BİM market önüne kilitleyerek bıraktığı bisikletinin çalınma anını BİM markette çalışan tanığın kamerada görmesi ile dışarı çıkarak marketin arkasında boş arazide suça sürüklenen çocuğu bisikletin üzerinde giderken yakaladığını belirttiğinin anlaşılması karşısında; tanıktan suça sürüklenen çocuğu olay yerinden kaçarken görüp görmediğinin, kesintisiz bir takip ile yakalanıp yakalanmadığının sorularak suça sürüklenen çocuğun eylemin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığının belirlenip sonucuna göre hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 35/2.maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar : 2018/4438).

Hırsızlık Suçu Sırasında Mala Zarar Verme

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan aracın çalınması sırasında ve sonrasında araca verilen zarardan dolayı ayrıca mala zarar verme suçundan ceza verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde TCK.nın 151/1. maddesi uyarınca hükümlünün mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar : 2019/11051).

Polis Çevirmesinde Ortaya Çıkan Hırsızlık Suçunda Etkin Pişmanlık

12/01/2011 tarihli kolluk tutanağı ve yine aynı tarihli teslim ve tesellüm tutanağına göre, sanığın ve sanık ile birlikte eylemi gerçekleştiren suça sürüklenen çocukların, hırsızlık olayına ilişkin olarak herhangi bir başvuru olmadan, şüphe nedeniyle polis ekipleri tarafından durdurularak, kimlik kontrollerinin yapıldığı, ellerinde taşıdıkları eşyalar kendilerinden sorulduğunda, suça sürüklenen çocuğun bu eşyaları çaldıklarını ikrar ederek çaldıkları adresi söylediği ve bu sayede kolluk görevlilerince katılanın tespit edilerek çalınan eşyaların katılana eksiksiz şekilde iadesini sağladıklarının anlaşılması karşısında; sanık hakkında TCK’nun 168/1. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekirken “…sanığın yakalanmasını takiben üzerindeki ziynet eşyalarını atarak kaçmaya çalışması, bir süre kovalandıktan sonra yakalanması nedeniyle alınan malların iadesini temin etme olarak kabul edilmediği” gerekçesiyle TCK’nun 168. maddesinin uygulanmaması, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi - Karar No: 2020/6523).

Yüzünü Bezle Gizleyerek Nitelikli Hırsızlık Suçu

Sanığın yüzünü bez ile gizleyerek hırsızlık suçunu gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında ise, sanığın eyleminin TCK’nın 142/2-h maddesi yanında 142/2-f bendinde düzenlenen “tanınmamak için tedbir alarak hırsızlık” suçunu oluşturduğu halde, sadece aynı Kanun’un 142/2-h maddesi ile uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamış, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-Karar: 2020/2550).

Nitelikli Hırsızlık Suçu ile Dolandırıcılık Suçu Farkı

Sanığın, katılanın işlettiği internet kafeye gittiği, internete girdikten sonra katılanın yanına gelerek babası ile görüşeceğini bahane ederek cep telefonunu istediği, daha sonra telefonu alır almaz … yerinden konuşma bahanesiyle dışarı çıkarak uzaklaştığı, bu suretle üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın eyleminin cep telefonunun zilyetliğinin devredilmemesi ve suçun katılana ait bina niteliği bulunan dükkan içerisinde işlenmesi nedeniyle TCK’nın 142/2-h maddesinde yazılı nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi- K.2021/7621).

Cebir ve Tehdit Unsurları Açısından Hırsızlık ve Yağma Suçu Ayrımı

Zilyedin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla olduğu yerden alınması hırsızlık suçunu oluşturur.

Hırsızlık suçunun basit hali TCK’nın 141. maddesinde, hırsızlık suçunun nitelikli halleri ise aynı Kanunun 142. maddesinde, fıkralar ve bentler halinde sınırlı olarak sayılıp gösterilmiştir. Suçun niteliklerinden ‘‘elde veya üstte taşınan eşyayı, çekilip almak suretiyle ya da özel beceriyle’’ olanı da, aynı Kanunun 142. maddesinin 2. bendinde yerini bulmuştur.

Yağma suçu, hırsızlığın zor kullanılmak suretiyle gerçekleştirilme halidir. Yağma, başkasının zilyetliğindeki taşınabilir bir malı, zilyedin rızası olmaksızın faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınmasıdır. Cebir veya tehdit, ‘‘yaşam hakkı, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı hakkı’’ şeklindeki hukuki değerlere yönelik olmalıdır. Cebir veya tehdit unsuru her zaman açık veya net olmayabilir. Bu gibi durumlarda zor ögesinin, yağma boyutuna ulaşıp, ulaşmadığı olay bazında incelenir. Yağma icrai kuvvetle işlenebilen bir suç tipidir. Kullanılan cebir ve tehditin kişinin malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkarmamaya elverişli olmalıdır. Cebir-şiddet, mağduru, men ederek ve zorlayarak, failin istediği davranışa sokacak fiillerdir.

Tehdit ise; muhatabın üzerindeki zorlama etkisini halihazırda bedensel tesir eden zorlama ile değil gelecekte belirtilen manevi bir zorlama, korkutmayla gösterir. Bu nedenle tehdit, zilyedin şahsının veya malının büyük bir tehlikeye düşürülebileceğinin bildirilmesi ve/veya bu tür algılanabilecek objektif olarak ciddi bir görünüm uyandırması ve tehdit edilenin de bunu ciddiye alması gerekir. Yağma suçunda tehdit, şahıs veya malvarlığına ilişkin ve kişiyi büyük bir tehlikeye düşürecek ağırlıkta bulunmasıdır. Hafif bir tehdit yağma suçunun oluşması için yeterli değildir. Toplumda yaşayan kişilerin içinde bulundukları psikolojik koşullar yaşamlarının her alanında oransız endişe duymalarına neden olmaktadır. Çevresel bazı faktörler insanı modellemekte suç korkusu bundan nasibini almaktadır. Toplumdaki şiddet eylemlerinin genel güvensizlik duygusunu etkilediği de bir gerçektir. Ceza adalet sisteminde amacın; suç korkusunun ekonomik ve sosyal maliyetini azaltma, suçluyu cezalandırma, suçlu olan kişideki insani yapıyı da kazanmak olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Anılan açıklamalar ışığında somut olayımıza gelince; olay günü mağdurun, arkadaşı ile gezdiği sırada sanıkların olay yerine gelip ‘siz uyuşturucu mu kullanıyorsunuz, üzerinizi arayacağız’ diyerek mağdurun üzerinde bulunan 120,00 TL parasını alarak ayrıldıkları olayda, mağdurun parasının alınması sırasında olayın başında ve sonraki aşamalardaki sanıkların söylem ve hareketleri ile mevcut ortamın fiziki koşulları ile bir bütün halinde değerlendirildiğinde, mevcut eylemin yağma suçunda aranan tehditteki nicelik ve cebir, şiddet ve/veya şiddet boyutuna vardığının kabulünün olanaklı olmadığı dikkate alınmadan, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 141/1, 143, 145 maddeleri yerine, işlenen suçun hukuki vasfında yanılgı ile yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde uygulama yapılması, hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2023/15316 E. , 2023/9462 K.).

Uyuşturucu Maddenin Hırsızlık Suçunun Konusu Olabileceği Haller

TCK’nın 141 ve devamı maddelerinde düzenlenen hırsızlık suçunun konusu, “başkasının zilyetliğinde bulunan taşınır bir mal”dır. Yargıtayımızın Dairemizce de benimsenen istikrar bulmuş içtihatları uyarınca “esrar, eroin, kokain, hint keneviri gibi uyuşturucu maddeler, kural olarak Türk Medeni Kanununa göre mülkiyete konu olamayacağından hırsızlık suçunun konusunu oluşturmaz. (bkz. Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu/Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi – 4. Cilt, sahife 4987)”

Ancak Dairemize göre; esrar, eroin, kokain, hint keneviri gibi uyuşturucu maddeler üzerinde hukuk düzenince meşru kabul edilebilen bir zilyetlik söz konusu ise, bu maddeler de hırsızlık suçunun konusunu oluşturabilirler. Söz gelimi somut olayda olduğu olduğu gibi, suç faillerinden zaptedilerek adli emanete alınan ya da ruhsat alınarak imal edilecek bir ilacın hammadesi olması münasebetiyle fabrikada bulundurulan uyuşturucu maddenin bulunduğu yerden, zilyedinin rızası olmaksızın ve faydalanma maksadıyla alınması halinde, hırsızlık suçunun işlendiğini kabul etmek gerekir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/9709 E. , 2022/5098 K.).

Hırsızlık suçu, malvarlığı değerlerini koruyan en temel suçtur. Bu nedenle, Mala Zarar Verme Suçu, Yağma (Gasp) Suçu, Dolandırıcılık Suçu, Güveni Kötüye Kullanma Suçu gibi birçok suç ile kesişen fiiler içermektedir. Uygulamada failin işlediği fiil vasıflandırılırken sık sık hata yapıldığı, suç vasıflarının birbirine karıştırıldığı görülmektedir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS