0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Ceza Muhakemesinde İstinaf Nedir?

İstinaf, ilk derece mahkemesinin ceza davası ile ilgili verdiği son kararın, üst dereceli bir mahkeme olan istinaf mahkemesi tarafından hem maddi vakıa yönünden hem de hukuka aykırılık yönünden yeniden incelenmesini sağlayan bir kanun yoludur.

İstinaf, ikinci derece yani “asıl derece” kanun yoludur. İlk derece mahkemelerinin verdikleri hükümlerin denetlenmesini ve hukuka uygun hale getirilmesini sağlayan en önemli kanun yoludur.

İlk derece ceza mahkemesinin “hüküm” niteliğindeki kararları aleyhine önce istinaf kanun yoluna gidilir. İstinaf kanun yolu aşamasında verilen hüküm tarafları tatmin etmezse, istinaf aşamasından sonra istinaf mahkemesinin verdiği kararın özelliğine göre şartları varsa “Temyiz Kanun Yolu” için Yargıtay’a başvuru yapılabilir.

Ceza davaları için istinaf kanun yolu başvuru şartları Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK md.272-285), “Hukuk Davası İstinaf Kanun Yolu” başvuru şartları ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) düzenlenmiştir.

İstinaf Başvurusu Nasıl Yapılır? (CMK md. 273)

Kural olarak, istinaf talebi olmadan istinaf mahkemesi kendiliğinden ilk derece ceza mahkemesi kararını istinaf incelemesine tabi tutamaz. Ancak, 15 yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümler, istinaf mahkemesi tarafından kendiliğinden istinaf incelemesine tabi tutulur (CMK md. 272/1).

İstinaf başvurusu, kararı veren ilk derece ceza mahkemesine istinaf istemini içeren bir istinaf dilekçesi verilerek yapılabilir. İstinaf başvurusu bir dilekçeyle yapılabileceği gibi kararı veren ceza mahkemesinin katibine beyanda bulunularak katibin bu konuyla ilgili tutacağı tutanağın hakim tarafından onaylanması ile de yapılabilir (CMK md. 273/1).

İstinaf Başvuru Süresi Ne Kadar? (CMK md. 273)

İstinaf başvurusu, hükmün açıklanmasından itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Bu kural sanığın bulunduğu duruşmada hükmün açıklanması halinde geçerlidir. Sanığın hazır olmadığı duruşmada, yani sanığın yokluğunda hükmün açıklanması halinde, 7 günlük istinaf yoluna başvuru süresi hükmün sanığa tebliğinden itibaren başlar (CMK md. 273/2).

İstinaf Başvuru Dilekçesinde Gerekçe Gösterilmeli midir?

Cumhuriyet savcısı, sanık lehine veya aleyhine istinaf başvurusu yaparken açıkça yazılı gerekçe göstermek zorundadır. Cumhuriyet savcısının gerekçeli istinaf başvurusu taraflara tebliğ edilerek tarafların bu başvuruya karşı beyanda bulunması sağlanmalıdır (CMK md. 273/5).

Sanık, katılan, katılma talebi ilk derece ceza mahkemesi tarafından karara bağlanmamış veya reddedilmiş kişiler ile katılan sıfatını alması mümkün olan suçtan zarar gören kişiler, istinaf başvurusunda bulunurken gerekçe göstermek zorunda değildir. Yani, bu kişiler gerekçe göstermese bile istinaf mahkemesi istinaf incelemesi yapmak zorundadır (CMK md. 273/4).

Hemen belirtelim ki, sanık veya katılanın avukatı da istinaf başvurusu yaparken gerekçe göstermek zorunda değildir. Yargılamanın tarafı olan kişilerin avukatının gerekçe göstermesi etkin bir istinaf incelemesi için gereklidir. Ancak, avukatın istinaf başvuru dilekçesinde gerekçe göstermemesi bölge adliye mahkemesinin istinaf incelemesi yapmasına engel değildir.

İstinafta Duruşmalı İnceleme Sınırı Nedir?

İstinafta duruşmalı inceleme, İstinaf Mahkemesi’nin bir karara varabilmek için duruşmayı gerekli görmesi halinde mümkündür. Duruşmalı inceleme yapılabilmesi için öngörülmüş bir ceza sınırı yoktur. Tarafların duruşmalı inceleme talebinde bulunup bulunmamasının da duruşmalı incelemeye etkisi yoktur.

İstinaf mahkemesi duruşmalı inceleme yapılmasına karar verdiğinde, duruşma sonunda ya istinaf başvurusunu esastan reddeder ya da ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar. (CMK m.280/2). İstinaf mahkemesi duruşmalı inceleme sonunda yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve ceza davası dosyasının yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar veremez.

Özellikle belirtelim ki, istinaf mahkemesi duruşma açmadan dosya üzerinden beraat kararı veremez:

CMK’nın 280, 303/1-a, 193/2, 216 ve 217. maddeleri uyarınca; istinaf mahkemelerinin, ilk derece mahkemesince toplanan delilleri takdir ederek dosya üzerinde yapacakları incelemeler neticesinde beraat kararı veremeyecekleri nazara alındığında, anılan kanun maddelerine de yanlış anlamlar yüklenerek İstinaf Mahkemesi Ceza Dairesinin 5271 sayılı Kanunun 280/2 maddesine aykırılık oluşturacak şekilde duruşma açmaksızın evrak üzerinde ilk derece mahkemesince belirlenen hapis cezasını kaldırarak CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince sanığın beraatine yönelik karar vermesi, bozma nedenidir (Y16.CD- K.2020/1351).

Hangi Kararlara Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvurulabilir?

Kural olarak ilk derece ceza mahkemelerinin son kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir (CMK md. 272/1). Ceza mahkemelerinin son kararları, yani hüküm olarak kabul edilen kararları; beraat, mahkumiyet, düşme, ceza verilmesine yer olmadığı kararı, davanın reddi, güvenlik tedbirine hükmedilmesi şeklindeki kararlarıdır.

Son karara etki eden ara kararları ile başkaca kanun yolu öngörülmemiş ara kararları aleyhine de istinaf kanun yoluna başvurulabilir (CMK md. 272/2). Ancak, ilk derece ceza mahkemesinin verdiği ara karar için “itiraz kanun yolu” olmasına rağmen, bu kanun yolu kullanılmamış ise aynı karar için istinaf başvurusu yapılamaz.

Resen/Zorunlu İstinaf Sınırı: 15 yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, istinaf başvurusu yapılmasa bile bölge adliye mahkemesince kendiliğinden incelenir (CMK md. 272/1-2.cümle).

İstinaf Mahkemesi Kararlarının Sirayeti

İstinaf mahkemesinin dosya üzerinden veya duruşmalı inceleme neticesinde verdiği kararlar istinaf başvurusunda bulunmayan sanıkların hukuki durumunu da etkileyebilir. İstinaf mahkemesi kararının sanık lehine olması hâlinde, kararda değerlendirilen hususların istinaf isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanma olanağı varsa bu sanıklar da istinaf isteminde bulunmuşçasına verilen kararlardan yararlanırlar (CMK m.283/3). Bu duruma istinafın sirayeti (yayılması) denilmektedir.

Örneğin, hırsızlık olan suç vasfının yanlışlıkla gasp olarak nitelendirildiğini tespit ederek yerel mahkeme hükmünü kaldıran istinaf mahkemesi kararı sanığın lehine bir karar olduğundan, bu karardan istinaf başvurusu yapmamış aynı davadaki diğer sanıklar da yararlanır.

Hangi Kararlara Karşı İstinaf Kanun Yoluna Başvurulamaz?

İlk derece ceza mahkemesinin nitelikleri aşağıda belirtilen hükümleri aleyhine de istinaf kanun yoluna başvurulamaz (CMK md. 272/3):

  • 3000 TL dahil adli para cezasına “mahkumiyet hükümleri” aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulamaz. Adli para cezası istinaf sınırı, sadece doğrudan hükmedilen adli para cezaları içindir. Hapis cezasından çevrilen adli para cezalarının miktarı ne olursa olsun, bu kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvuru yapılabilir (CMK md. 272/3-a). Örneğin, tehdit suçu nedeniyle sanığa verilen 5 ay hapis cezası 3000 TL adli para cezasına çevrildiğinde, bu hüküm aleyhine istinaf başvurusu yapılabilir.
  • Üst sınırı 500 günü geçmeyen adli para cezasını gerektiren suçlardan “beraat hükümleri” kesindir. Bu hükümler aleyhine istinaf yoluna başvurulamaz (CMK md. 272/3-b).
  • Özel kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler aleyhine de istinaf kanun yoluna başvurulmaz (CMK md. 272/3-c).
  • Müsadere, çocuklara veya akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri ile tüzel kişilere güvenlik tedbiri uygulanmasına dair kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir.

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne Gönderilmesi

İlk derece ceza mahkemesi, istinaf başvurusu usulüne uygun yapılmışsa, dava dosyasını doğrudan istinaf mahkemesine gönderir (CMK md. 277/2). Dava dosyası doğrudan istinaf mahkemesine gönderildiğinden, istinaf mahkemesi savcılığının Yargıtay’da uygulanan “tebliğname” hazırlama usulü bu aşamada mevcut değildir. Savcılık, dava dosyasına ilişkin görüşünü yazılı bir mütalaa şeklinde veya duruşmada sözlü olarak bildirebilecektir.

İşbölümüne göre istinaf mahkemesinin görevli olan ceza dairesi kendisine gelen dava dosyasında herhangi bir tebligat eksiği varsa öncelikle bu eksiklikleri tamamlayacaktır (CMK md. 278). Tebligat eksiklikleri giderildikten sonra, ilgili ceza dairesi dava dosyası üzerinden ön inceleme yapar.

İstinaf Mahkemesinde Ön İnceleme ve Esastan İnceleme Aşamaları

İstinaf mahkemesi ilk derece ceza mahkemesinden kendisine gelen dosya ile ilgili bir “ön inceleme” yapar. Ön inceleme aşamasında bölge adliye mahkemesinin yetkili olup olmadığı, istinaf başvurusunun süresinde yapılıp yapılmadığı, başvuru sahibinin istinaf yoluna başvurmaya hakkı olup olmadığı gibi usuli meseleler incelenir (CMK md. 279).

Bu usuli gerekçelerle ön inceleme aşamasında istinaf başvurusu reddedilen taraf itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md. 279/son). Yani, istinaf ceza dairesinin istinaf başvurusunun ön inceleme aşamasında usulden reddine ilişkin kararlarına karşı, aynı istinaf mahkemesinde bulunan sonraki nolu ceza dairesine itiraz kanun yoluna başvurulabilir (CMK md. 268/3-e).

Ön inceleme aşamasında, istinaf başvurusuna dair hiçbir usuli eksiklik bulunmaması halinde istinaf mahkemesi ceza dairesi istinaf başvurusunu esastan incelemeye başlar. Esastan inceleme, istinaf başvurusu gerekçeleri ve CMK m.289’daki kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak ceza davası hakkında istinaf mahkemesinin bir karar vermesi anlamına gelmektedir.

İstinaf Mahkemesinin Verebileceği Kararlar Nelerdir?

İstinaf mahkemesi, yapacağı istinaf incelemesi neticesinde ilk derece ceza mahkemesi kararı aleyhine yapılan istinaf başvurusunu esastan inceleyerek şu kararları verebilir:

  • İstinaf başvurusunun dosya üzerinden inceleme yapılarak “esastan reddine”,
  • İstinaf başvurusunun yerel mahkeme kararındaki hukuka aykırılıklar dosya üzerinden “düzeltilerek esastan reddine” (düzelterek onama olarak da adlandırılabilir),
  • İstinaf incelemesi neticesinde önemli bir hukuka aykırılık (CMK md.289) tespit edilmesi halinde “hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine”,
  • “Davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine” ve duruşma hazırlığı işlemleri yapılmasına.

“Esastan Red” veya “Düzelterek Esastan Red” (Düzelterek Onama) Kararları

İstinaf başvurusunun dosya üzerinden esastan reddi halinde, yerel mahkeme kararının yerinde olduğu, hükümde herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı bölge adliye mahkemesi tarafından tespit edilmiş olur. Böylece ceza davasının istinaf incelemesi aşaması sona erer.

İstinaf başvurusu aşağıdaki hallerde dosya üzerinden esastan reddedilir:

  • Yerel mahkeme kararında usul ve esasa ilişkin bir hukuka aykırılık yoksa,
  • Yerel mahkemenin delil değerlendirmesinde ve işlemlerinde eksiklik yoksa,
  • Yerel mahkemenin ispat bakımından, yani sanığın suçu işlediği veya işlemediği hakkındali değerlendirmesi yerindeyse.

İstinaf başvurusunun dosya üzerinden esastan reddi halinde istinaf isteminde bulunan kişi, koşulları varsa ceza davası için Yargıtay’a Temyiz Başvurusu yapabilir. İstinaf mahkemesinin kararı temyiz edilemeyecek kararlardan ise, yerel mahkeme kararı kesinleşmiş olacaktır.

İstinaf başvurusunun yerel mahkeme kararı dosya üzerinden düzeltilerek esastan reddi halinde, istinaf mahkemesi yerel mahkeme kararında hukuka aykırılıklar olduğunu tespit etmiştir. Ancak, bu hukuka aykırılıklar, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyecek ölçüde basit ve düzeltilebilir nitelikte olduğundan yerel mahkeme kararını düzelterek istinaf başvurusunu esastan reddeder.

İstinaf mahkemesi, düzeltilebilir hukuka aykırılıkları gidererek, aşağıdaki hallerde yerel mahkeme kararını düzelterek istinaf başvurusunu esastan reddeder (CMK 280/1-a, 2. Cümle):

  • Suç ve ceza gösterilmiş kanun maddesi yanlış yazılmış (303/1-c),
  • Doğum ve suç tarihine göre yapılması gereken bir indirim yapılmamış veya yanlış indirim yapılmış ise (303/1-e),
  • Arttırım ve indirime sonucunda bulunan ceza miktarında maddi hatta yapılmış ise (303/1-f),
  • TCK md. 61’deki sıraya uyulmaması nedeniyle eksik veya fazla ceza tayin edilmişse (303/1-g),
  • Yargılama giderlerinde veya avukatlık ücretinin belirlenmesinde yanlışlık varsa (303/1-h).

İstinaf başvurusunun dosya üzerinden esastan reddi halinde istinaf isteminde bulunan kişi, şartları varsa ceza davası için Yargıtay’a temyiz başvurusu yapabilir.

“Hükmün Bozulması ve Dosyanın Yerel Mahkemeye Gönderilmesi” Kararı

İstinaf mahkemesi, istinaf başvurusunu esastan inceledikten sonra, yerel mahkeme kararında önemli hukuka aykırılıklar olduğunu (CMK md. 289) tespit ederse, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına ve davanın yerel mahkemede yeniden görülmesine karar verir.

CMK md.289’da yer alan kesin hukuka aykırılık halleri, yani mutlak bozma nedenleri şunlardır:

  • Mahkemenin kanuna aykırı oluşması (CMK 289/1-a),
  • Hakimin yasaklılığı hali (CMK 289/1-b),
  • Hakimin reddi nedenlerinin ileri sürülmesi ve kabul edilmesine rağmen hakimin hükme katılması (CMK 289/1-c),
  • Hakimin reddi isteminin kanuna aykırı olarak reddedilip hakimin hükme katılması (CMK 289/1-c),
  • Görev ve yetki sorunu (CMK 289/1-d),
  • Kanunen hazır bulunması gerekenlerin yokluğunda duruşma yapılması (CMK 289/1-e),
  • Duruşmalı verilen hükümde açıklık kuralının ihlali (CMK 289/1-f),
  • Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanması (CMK 280/1-i).

İstinaf mahkemesinin hükmü bozması üzerine, yerel mahkeme ceza davası ile ilgili yeniden yargılama yapmak zorundadır. İstinaf mahkemesinin bozma kararına karşı yerel mahkeme eski hükümde “direnme kararı” veremez. Bölge adliye mahkemesi kararlarına karşı “direnme yasağı” vardır (CMK md.284).

Yerel mahkeme istinaf mahkemesinin bozma kararı çerçevesinde yeniden yargılama yaparak tespit edilen hukuka aykırılıkları gidermelidir. Ancak, yerel mahkeme bozmadan sonra, bozma çerçevesinde yaptığı yargılama neticesinde vicdani kanaatine uygun bir şekilde yeni bir hüküm tesis edebileceği gibi eski hükmü de verebilir. Yani, “bozmaya uymadan sonra serbestlik” ilkesi, istinaf mahkemesinin bozma kararları çerçevesinde yeniden yargılama yapan yerel mahkemenin bağımsızlığını güvence altına almaktadır.

Ceza Davasının “İstinaf Mahkemesinde Yeniden Görülmesi Kararı” (CMK md.280/1-c)

İstinaf mahkemesi, yaptığı istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkeme kararının bozulmasına gerek olmadan yapacağı bir kovuşturmayla kendisinin yeniden bir karar vermesini mümkün görürse, ceza davasının istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine karar verir.

Özellikle vurgulayalım ki, mahkeme kararında gerekçe olmaması (CMK 289/1-g) ve hüküm için önemli olan hususlarda savunma hakkının sınırlanması (CMK 289/1-h) hallerinin bulunması halinde yerel mahkeme hükmü hakkında bozma kararı verilemeyecektir. Bu hallerde, istinaf mahkemesi eksikliği kendisi gidererek karar verecektir.

İstinaf mahkemesi ceza davasının yeniden görülmesine karar verdiğinde, duruşma hazırlığı işlemlerini yapar (CMK md. 281). Mahkeme, bir duruşma günü tespit ederek çağırılması gereken kişileri duruşmaya davet eder.

İstinaf mahkemesi gerek gördüğünde yerel mahkeme tarafından yapılan işlemlerin tekrarlanmasına karar verebilir. Mahkeme yeniden keşif yapabilir, tanık veya bilirkişileri dinleyebilir. İstinaf mahkemesi, tutuklama, tahliye, adli kontrol kararı, el koyma, zorla getirme, yakalama vs. gibi koruma tedbirlerine karar verebilir.

İstinaf mahkemesi ceza davası ile ilgili yeniden yaptığı yargılama neticesinde, ya istinaf başvurusu hakkınsa “esastan red” kararı verir ya da ilk derece mahkemesinin hükmünü kaldırarak “yeniden hüküm” verir. Her iki halde de şartları varsa, istinaf mahkemesi kararı aleyhine Yargıtay’a Temyiz Başvurusu yapılabilir.

Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesi Başsavcılığının Kesinleşmiş Karara İtiraz Yetkisi

İstinaf incelemesi neticesinde bazı kararlara karşı Yargıtay’a temyiz başvuru yolu kapalıdır. Bu şekilde kesinleşen istinaf mahkemesi kararlarına karşı, istinaf mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisi mevcuttur (CMK m.308/A).

Başsavcılık itiraz yetkisini resen kullanabileceği gibi istem üzerine de harekete geçebilir. İstinaf mahekemesi başsavcılığı kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde itiraz başvurusunda bulunabilir. Kesinleşmiş istinaf mahkemesi kararına karşı istinaf mahkemesi başsavcılığının sanık lehine yapacağı itiraz başvurusunda herhangi bir süre sınırlaması yoktur. Örneğin, kesinleşen bir karara karşı 3 yıl sonra dahi sanık lehine itiraz başvurusunda bulunulabilir. İtiraz başvurusu kararı veren istinaf mahkemesine yapılır.

İstinaf Mahkemesi Kararı ve Aleyhe Bozma Yasağı

İstinaf başvurusu isteminde bulunma hakkı olan herkes istinaf başvurusu yapabilir. Sanık aleyhine yapılan istinaf başvurularında bölge adliye mahkemesi kararı sanık lehine veya aleyhine bozabilir.

İstinaf başvurusu, sadece ceza davasında yargılanan sanık tarafından yapılmışsa, yani sanığın aleyhine istinaf istemi yoksa istinaf mahkemesi yapacağı inceleme neticesinde, sanığın daha fazla cezayla cezalandırılması gerektiği kanaatine varsa bile, kararı ceza miktarı yönünden aleyhe bozamaz. Bu duruma ceza muhakemesi hukukunda “aleyhe bozma yasağı” denilmektedir.

İstinaf, henüz yeni bir kanun yoludur. İstinaf başvurusu neticesinde istinaf mahkemelerinin yapacağı inceleme hem bir maddi vakıa incelemesi hem de hukuka aykırılık incelemesi olacağından, ceza davası ikinci derece mahkemesinde daha yetkin bir şekilde ele alınmaktadır. İstinaf incelemesinin etkin bir şekilde yapılabilmesi için istinaf başvurusunun bir avukat vasıtasıyla hazırlanması faydalı olacaktır.

İstinaf Mahkemesi Kararlarının Temyizi

Ceza hukukunda temyiz, istinaf mahkemesi kararlarının hukuki açıdan denetlenmesini sağlayan bir kanun yoludur.

İstinaf mahkemesinin verdiği bazı kararlar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulabilir. Bazı kararlar ise kesin nitelikte olup bu kararlar aleyhine temyiz kanun yoluna başvurulamaz.

İstinaf Mahkemesinin Hangi Kararları Temyiz Edilebilir?

  • İstinaf mahkemesinin bozma kararı dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir (CMK m.286/1).

  • Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararları da hükümle beraber temyiz olunabilir (CMK m.287).

Temyiz Edilemeyen İstinaf Mahkemesi Kararları

İstinaf mahkemelerinin bozma kararı dışında kalan tüm kararları için temyiz başvurusu yapılabilir (CMK md. 286). Ancak, hükmedilen cezanın miktarı dikkate alınarak bazı istinaf mahkemesi kararları aleyhine temyiz kanun yolu kapatılmıştır. Yani, bazı hallerde ilk derece mahkemesinin verdiği karar istinaf incelemesi neticesinde kesinleşir. İstinaf mahkemesinin aşağıdaki kararları aleyhine temyiz başvurusu yapılamaz:

  • Miktarı ne olursa olsun adli para cezasına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları temyiz edilemez (CMK md. 286/2-a).

  • 5 yıl (dahil) veya daha az hapis cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları temyiz edilemez (CMK md. 286/2-a). Ancak, yerel mahkeme 5 yıldan az ceza vermesine rağmen, istinaf başvurusu üzerine istinaf mahkemesi yerel mahkemenin verdiği cezayı arttırırsa, bu karara karşı temyiz başvurusu yapılabilir (CMK 286/2-b). Örneğin, herhangi bir bilişim suçu nedeniyle yerel mahkeme tarafından 3 yıl hapis cezası verilen bir kişinin cezası istinaf mahkemesi tarafından arttırılarak 4 yıla çıkartılırsa, ceza miktarı 5 yılın altında olmasına rağmen bu karara karşı temyiz başvurusu yapılabilir.

  • Aynı hükümde yer alan hapis cezalarının toplamı 5 yılı geçse dahi, istinaf mahkemesinin bu kararlarına karşı da temyiz kanun yoluna başvurulamaz (CMK md. 286/2-h). Örneğin, aynı istinaf mahkemesi hükmünde dolandırıcılık suçu nedeniyle 2 yıl 6 ay hapis cezası, resmi evrakta sahtecilik suçu nedeniyle 3 yıl 4 ay hapis cezası alan bir kişinin toplam ceza miktarı 5 yıl 10 ay olmasına rağmen temyiz kanun yoluna başvurma hakkı yoktur.

  • İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272. maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları aleyhine temyiz kanun yoluna gidilemez (CMK md.286/2-d).

  • On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin istinaf mahkemesi kararları aleyhine temyiz kanun yoluna gidilemez(CMK md. 286/2-f).

  • Eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair istinaf mahkemesi kararları aleyhine temyiz kanun yoluna gidilemez (CMK md. 286/2-e).

  • Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar aleyhine temyiz kanun yoluna gidilemez (CMK md. 286/2-g).

Aşağıdaki suçlar nedeniyle verilen hükümler ceza miktarına veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın temyiz edilebilir (CMK m.286/3-a):

İstinaf Kanun Yolu Seminer Videosu

Konuşmacı olduğumuz ceza istinaf kanun yoluna ilişkin avukatlara yönelik düzenlenen seminerin VİDEO kaydı aşağıdadır:

Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi Kararları


Duruşmada Kısa Kararın Gerekçesi Açıklanmamışsa İstinaf Süresi Tebliğle Başlar

Hüküm, bir muhakemenin sonucunda verilen ve uyuşmazlığı çözen bir karar olup kararın gerekçesi ile birlikte taraflara usulüne uygun tefhim veya tebliğ edilmek zorundadır. İstinaf kanun yolu başvuru süresinin yukarıda yer verilen Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 273 üncü maddesine göre 7 gün olduğu belirlenmiş olup hüküm yüze karşı verilmiş ise tefhim tarihinden, yokluğunda verilmiş ise tebliğ tarihinden itibaren istinaf kanun yolu süresi başlamakta olup bu konuda Yargıtay içtihatlarında bir farklılık bulunmamaktadır.

Kanun hükmü açık olmakla birlikte; mahkemelerce tefhim edilen kararlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. Çoğu mahkeme kararında, kararın ana hatları ile gerekçelerinin yazılmadığı sadece hüküm fıkrasının yer aldığı uygulamadan bilinmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 230 uncu ve 232 nci maddelerine göre hazırlanan hükmün aynı Yasanın 231 inci maddesinin birinci fıkrası gereği duruşma tutanağına geçirildikten sonra gerekçesinin ana çizgileriyle taraflara anlatılması zorunludur. Anayasa Mahkemesinin yukarıya alınan kararında da ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, tefhim olunan ve duruşma tutanağına geçirilen kararda, kararın gerekçeleri yer almış ise istinaf süresinin tefhim tarihinden başlayacağı, aksi halde sürenin gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren başlayacağı açıktır.

Uygulamada birçok mahkemenin tefhim edilen kararlarında, kararın gerekçelerine yer verilmediği ve gerekçelerin yazılacak kararda yer alacağının belirtildiği görülmektedir. Tarafların gerekçesi açıklanmayan kararın gerekçelerini bilmesi beklenemeyeceğinden istinaf süresinin bu tarihten başlatılması adil yargılanma … ve mahkemeye erişim hakkının ihlali sonucunu doğurur.

5237 sayılı Kanun’un 273 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca hüküm tarafların yüzüne karşı gerekçeleri ile birlikte açıklanmışsa istinaf süresinin tefhim tarihinden itibaren, gerekçeleri ile açıklanmayıp sadece kısa kararın açıklandığı kararlar yönünden ise; istinaf süresinin tebliğden itibaren başlayacağının kabulü ile; 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca kısmen … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin görüşü doğrultusunda … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ile … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi arasındaki UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİNE, karar verilmiştir (8. Ceza Dairesi 2023/1410 E. , 2023/5677 K.).

Kesin İstinaf Mahkemesi Kararlarına Karşı Temyiz Yolunun Açık Olduğa Hal

Sanık … hakkında mağdure sayısınca tayin ettiği 3’er yıl hapis cezalarının esastan reddine dair karar yönünden, adı geçen mağdurelerle ilgili sanık hakkında verilen 25.07.2018 tarihli beraat kararının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince beraat hükümlerinin hukuka aykırı olarak mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasından sonra anılan karara direnme yetkisi bulunmayan ve kanunen uyma zorunluluğu bulunan ilk derece mahkemesince verilen mahkumiyet hükmünün aslında Bölge Adliye Mahkemesince verilmiş bir karar olarak kabulünde zorunluluk bulunduğu, esas olarak Bölge Adliye Mahkemesince beraat hükmünün mahkumiyet veya mahkumiyet hükmünün beraat olması gerektiği yönünde bozma kararı verilemeyeceği, bu tür kararların istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilmesi gereken kararlardan olduğu, bu şekilde verilen kararların ilk derece mahkemesi kararı niteliğinde bulunduğunun kabulü halinde esasen tarafların var olan temyiz haklarının ellerinden alınmış olacağının anlaşılması karşısında, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde kurulan yeni mahkumiyet hükmünün de temyizi kabil olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9.Ceza Dairesi- Esas : 2021/13673, Karar : 2022/4236).

İstinaf Aşamasında Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanabilir mi?

Etkin pişmanlık hükümlerinin yağma, hırsızlık ve mala zarar verme suçlarında yargılama süresi içerisinde hüküm verilinceye kadar ilk derece mahkemesi tarafından uygulanabileceği, hüküm verildikten sonra etkin pişmanlıktan sözedilemeceği gözetilmeden TCK.nın 168.maddesinin istinaf kanun yolu aşamasında uygulanmış olması kanuna aykırı ise de; karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2018/1553).

İstinafta Etkin Pişmanlık Şartları

İlk derece mahkemesince verilen hükümden sonra yapılan ödeme sebebiyle sanıklar hakkında TCK’nın 168/2. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanamayacağı ana kural olmakla birlikte, bu kuralın birinci istisnası, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.02.2013 tarih, 2012/11-979 esas ve 2013/46 karar sayılı kararı ile istikarlı uygulamalarında belirtildiği üzere, sonradan ihdas edilen lehe durum nedeniyle uyarlama yargılaması yapılması ve yargılama sonunda verilecek hükümden önce gerçekleşecek ödemeler sebebiyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesinin mümkün olmasıdır.

Ayrıca sanıklar tarafından ilk derece mahkemesince verilen hükümden sonra kararın istinaf talebi üzerine dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gitmesi ve bu aşamada mağdurun uğradığı zararın giderilmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin hükmü sadece TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanması gerektiğinden bahisle bozulamayacak ise de; ilk derece mahkemesi hükmünün başka sebeplerle bozulması halinde ilk derece mahkemesince yeniden yargılama yapılacağından bu aşamada yine etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün olacaktır.

Aynı şekilde ilk derece mahkemesince verilen hükümden sonra kararın istinaf talebi üzerine dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gitmesi halinde Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak istinaf tarafından yargılama yapıldığı sırada yapılan ödemeler sebebiyle de sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün olacaktır.

Nihayet hükmün temyizi üzerine dosya Yargıtay’a gelipte, bozma üzerine ilk derece mahkemesine gittiğinde yada Yargıtay’ın ilk derece mahkemesi olarak yargılama yaptığı sırada yapılan ödemeler sebebiyle de sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün olacaktır. (Yargıtay 13.Ceza Dairesi - Karar No : 2018/1576).

İstinaf Mahkemeleri Nerededir?

İstinaf mahkemeleri, “Bölge Adliye Mahkemesi Kuruluş Kanunu” ile kurulmuştur.

Türkiye’de kurulan istinaf mahkemelerinin web adresleri aşağıdadır:


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS