Göçmen Kaçakçılığı Suçu Nedir? (TCK 79)
Göçmen kaçakçılığı suçu, maddi çıkar elde etmek amacıyla yasal olmayan yollardan Türkiye’ye insan sokma veya Türkiye’den yurtdışına insan çıkmasına imkan sağlanmasıyla oluşur (TCK m.79).
Göçmen kaçakçılığı suçu, maddi yarar elde etmek maksadıyla şu seçimlik hareketlerden herhangi birinin icra edilmesiyle işlenmiş olur (TCK m.79/1):
-
Bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması (TCK m.79/1-a),
-
Ülkeye girmiş bir yabancının ülkede kalmasına imkan sağlanması (TCK m.79/1-a),
-
Türkiye vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlama (TCK m.79/1-b).
Özellikle belirtelim ki; göçmen kaçakçılığı suçuna teşebbüs, suç tamamlanmış gibi cezalandırılır (TCK m.79/1-son cümle). Örneğin, göçmenleri karayoluyla taşıyan kişi henüz sınıra varmadan yakalandığı takdirde, göçmen kaçakçılığı suçu teşebbüs aşamasında kalmış olmasına rağmen kanuni düzenleme gereği fail suç tamamlanmış gibi cezalandırılır.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Unsurları
Göçmen kaçakçılığı suçu, özel kast ile işlenebilen bir suç tipidir. Nitekim, TCK 79. madde metni “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla” ifadesiyle suçun özel kast ile işlenebileceğini açıkça belirtmiştir. Failin maddi menfaat elde etme amacı yoksa göçmen kaçakçılığı suçunun meydana gelmesi mümkün değildir. Örneğin, insani gerekçelerle göçmenleri barındıran, bir yerden bir yere taşıyan veya başka surette yardım eden kimse göçmen kaçakçılığı suçu işlemiş olmaz. “Maddi yarar elde etme amacı” şeklindeki özel kast suçun manevi unsurudur. Ancak, suçun tamamlanması için maddi menfaatin fiilen elde edilmesi şart değildir. Maddi menfaat elde edilmese bile bu amaçla hareket edilmesi suçun tamamlanması için yeterlidir. Örneğin, bir grup göçmeni para karşılığında botlara bindirmek üzere sahile taşırken yakalanan kişi henüz parayı alamamış olsa bile suç gerçekleşir.
Göçmen kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketleri şunlardır:
Yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması (TCK m.79/1-a): Bir yabancının ülkeye giriş şartları 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslarası Koruma Kanunu’nda belirlenmiştir. Türkiye’ye girişin yasal kabul edilebilmesi için, önceden tespit edilen gümrük giriş kapılarından pasaport kullanılarak girilmesi, vize muafiyeti yoksa 90 güne kadar olan kalışlar için giriş vizesinin bulunması ve ülkeye giriş yapan kişinin girişi yasaklı kimselerden olmaması gerekir. 6458 sayılı yasaya göre bu şekilde yapılan girişler yasal giriş olup göçmen kaçakçılığı suçuna vücut vermez. Ancak, bu usuller dışında bir yabancının Türkiye’ye sokulması, sokulmasına aracılık edilmesi, yardım edilmesi göçmen kaçakçılığı suçunu oluşturur.
Hemen belirtelim ki, bir yabancının Türkiye’ye girişinin sağlanması için sahte belge kullanılmışsa; fail, kullanılan belgenin niteliğine göre özel evrakta sahtecilik veya resmi evrakta sahtecilik suçundan da ayrıca cezalandırılmalıdır (TCK m.212).
Yabancının ülkede kalmasına imkan sağlanması (TCK m.79/1-a): Yabancının Türkiye’de sürekli kalması belli koşullara bağlıdır. Türkiye’de, vizenin veya vize muafiyetinin tanıdığı süreden ya da 90 günden fazla kalacak yabancıların ikamet izni almaları zorunludur (6458 sayılı Kanun m.19). Maddi menfaat elde etmek amacıyla bir yabancının yasal olmayan yollardan Türkiye’de kalmasına imkan sağlanması göçmen kaçakçılığı suçu teşkil eder. Yabancının Türkiye’de kalmasına imkan sağlama; yiyecek içecek verme, barınacak konut veya başkaca mekan sağlanması vb. şeklinde hareketlerle olabilir. Tekraren vurgulayalım ki, insani nedenlerle bir yabancıya barınacak yer veren veya yiyecek içecek vererek yardım eden kişi, suç kastının olmaması nedeniyle göçmen kaçakçılığı suçunu işlemiş olmaz. Yasal olarak Türkiye’ye girmiş olmakla beraber, Türkiye’de sürekli olarak oturmalarına yetkili mercilerce henüz karar verilmemiş yabancıların ülkede kalmalarına imkan sağlamak da, bu suçu oluşturacaktır.
Türkiye vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlama (TCK m.79/1-b): 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslarası Koruma Kanunu’na göre Türkiye’den yurt dışına çıkışlar önceden belirlenen çıkış kapılarından pasaport bulundurularak yapılmalıdır. Yurt dışına çıkacak kişinin Türkiye’de bulunması, ister yasal ister yasal olmayan nedenlere dayalı olsun, yurt dışına mevzuata aykırı bir şekilde çıkarılmaya çalışılması göçmen kaçakçılığı suçunu oluşturur. Örneğin, yurt dışına çıkış kapılarını kullanmada doğrudan Edirne’den karayoluyla tır dorsesine bindirilen Türkiye vatandaşı veya yabancının para karşılığında yurt dışına götürülmesi, bu seçimlik hareketin meydana gelmesine yol açar.
Göçmen Kaçakçılığı suçunun maddi unsuru, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek amacıyla, yasal olmayan yollardan;
- Bir yabancıyı ülkeye sokmak veya,
- Ülkede kalmasına imkan sağlamak veya
- Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlamaktan ibarettir.
Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suçtur. Bu fiillerden birinin gerçekleştirilmesi suçun oluşması için yeterlidir. Anılan hareketlerden birden fazlasını gerçekleştirilmesi de bir suç oluşturur. Ayrıca bu suç, serbest hareketli bir suçtur Fiilin gerçekleştirilme şekli önemli değildir. Bu maddede geçen ülke, Türkiye’dir. Türkiye ülkesi, Türk topraklarından (kara ülkesi), nehir, göl, içdeniz liman gibi iç sulardan, kara sulardan (deniz ülkesi), ve bunların üzerinde bulunan hava tabakasından (hava ülkesi) oluşur. Farazi anlamda ülkeyi oluşturan yerler, göçmen kaçakçılığı anlamında ülke sayılmayacak, buraya yabancının getirilmesi ile suç oluşmayacaktır.
Göçmen kaçakçılığında maddi unsur olarak belirlenen ülkeye sokmak, Pasaport Kanunu hükümlerine göre, elinde giriş için gerekli (pasaport ve pasaport yerine geçen ve bunlara ilaveten vize gibi alınması gereken) belge olmadan ve/veya ülkeye giriş için açılmış bulunan kapılar kullanmadan bir başkasını ülkeye dahil etmek, almak, getirmek hususlarım ifade eder.
Suçun diğer bir öğesi de Ülkede kalmasına imkan sağlamaktır, usulüne uygun olarak ülkeye girmeyenler için ya da ülkeye mevzuata uygun olarak girmiş olup, ülkede kalma için gerekli izinler alınmadan, çalışma veya ikamet tezkeresi bulunmadan, ülkeden sınır dışı edilmemelerini sağlamak için kaçak göçmenlere yönelik yapılan her türlü faaliyeti kapsamaktadır. Yasal olarak yurda girmiş olmakla beraber, Türkiye’de sürekli olarak oturmalarına yetkili makamlarca karar verilmemiş yabancıların ülkede kalmalarına imkan sağlamak için örneğin, yasal olmayan yollardan oturma izni, kimlik vb. belgelerin temin edilmesi, göçmenlerin yakalanmamaları için saklanma veya barınmalarının temin edilmesi, iş verilmesi diğer koşulların da varlığı halinde bu suçu oluşturabilecektir. Bu seçimlik hareketin konusunu, yalnızca yabancılar oluşturur, Türk vatandaşı olan bir kimsenin, ülkemizde kalmasına imkan sağlama suçunu oluşturmasına olanak yoktur.
Çıkmaya imkan sağlamak da bir Türk veya yabancının Pasaport Kanunu hükümlerine göre elinde çıkış için belge olmadan veya ülkeden çıkış için açılmış bulunan kapılar kullanılmadan veya Pasaport Kanunu’nun 22. maddesi veya CMK hükümlerine göre ülkeden çıkması yasaklanan bir kimseyi ülke dışına çıkarmaktır. Örneğin, göçmenlerin tekneye bindikleri sırada veya Meriç Nehrine yakın bir noktada, tıra kaçak olarak bineceği gümrük sahasında veya bindiği gemi henüz hareket etmeden yakalanması şeklinde gerçekleşen eylemler atılı suçu oluşturacaktır.
Bu suçun oluşması için, suça konu göçmenlerin herhangi bir zarar görmeleri, ölmeleri, yaralanmaları, fiziksel acı çekmeleri gerekli değildir. Bu nedenle anılan suç, bir zarar suçu değil, soyut tehlike suçu görünümündedir.
Göçmen kaçakçılığı, ‘Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla,’ ya da bir başka anlatımla, kastla işlenebilen bir suçtur. Sözü edilen maksadın maddi menfaat elde etme olması, bu suçu başka suçlardan ayıran bir özelliktir. Suçun tamamlanması için maddi menfaatin temin edilmesi gerekli değildir, anlaşmanın bulunması yeterlidir. Ayrıca maddi menfaatin bizzat faile yapılmış olması da zorunlu değildir, bir başkasına maddi menfaat temin edilmesi durumunda da bu suç oluşur. Göçmen kaçakçılığı suçunun taksirle işlenmesini Kanun açıkça düzenlemediği, nedenle, bu suç taksirle işlenemez. (YCGK-K.2019/378 - içeriğinde savcılık görüşü).
Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Cezası (TCK 79)
Göçmen kaçakçılığı suçunun cezası şu şekildedir:
- Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan, Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan kişi, 5 yıldan 8 yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK m.79/1).
Göçmen kaçakçılığı suçunun daha fazla ceza gerektiren nitelikli halleri ve cezaları şu şekildedir:
-
Suçun, mağdurların; hayatı bakımından bir tehlike oluşturması, onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır (TCK m.79/2).
-
Göçmen kaçakçılığı suçunun, birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır (TCK m.79/3).
-
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (TCK m.79/4).
Göçmen kaçakçılığı suçuna teşebbüs de suç tamamlanmış gibi cezalandırılır. Suça teşebbüs, göçmen kaçakçılığının temel şekline veya nitelikli (TCK m.79/1-son cümle).
Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti Suçu Arasındaki Farklar Nelerdir?
Gerek göçmen kaçakçılığı gerek insan ticareti suçu, faillerin maddi yarar sağlamak amacıyla mağdurları bir yerden başka bir yere taşıması ve sömürmesi söz konusudur. Suçların icra hareketleri bazı benzerlikler taşımakla birlikte her iki suç arasında önemli farklılıklar vardır. İnsan ticareti suçu ile göçmen kaçakçılığı suçu arasındaki farklar şunlardır:
-
Her iki suç da özel kast ile işlenmesine rağmen farklı saiklerle işlenir. İnsan ticareti suçu, “zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla” işlenir (TCK m.80). Göçmen kaçakçılığı, “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla” işlenir (TCK m.79).
-
İnsan ticareti suçunda mağdurlar bir yerden bir yere götürülse bile sömürü sürekli bir biçimde devam eder. Ancak, göçmen kaçakçılığı suçunda fail sadece mağdurun yurda sokulması, yurtdışına gönderilmesi veya ülke içinde barındırılmasını sağlayarak maddi menfaat temin etmeye çalışır.
-
Göçmen kaçakçılığı suçunda mağdurun fiile rızası vardır. Bu suçta mağdur, kendi rızasıyla Türkiye’ye girmek, Türkiye’den başka bir ülkeye gitmek veya ülke içinde barınmak istemektedir. İnsan ticareti suçunda mağdurun işlenen fiile ya rızası yoktur ya da rızası hileyle sakatlanmıştır. Göçmen kaçakçılığında; mağdura zor kullanılması söz konusu değilken, insan ticareti suçunda; cinsel amaçlı sömürü, organ kaçakçılığı, kölelik, çocuk ticareti gibi pek çok şekilde maddi yarar sağlamak amacıyla zor kullanılır.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Göçmen kaçakçılığı suçu, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Göçmen kaçakçılığı suçu kapsamında hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilemez.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilemez.
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında erteleme kararı verilmesi mümkün değildir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Şikayet Süresi, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Göçmen kaçakçılığı suçu, şikayete tabi suçlar arasında değildir. Bu nedenle suçun konusu göçmenlerin şikayetçi olması ve sonradan şikayetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresi içinde her zaman soruşturma konusu yapılabilir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Göçmen kaçakçılığı suçu, uzlaşmaya tabi suçlardan değildir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçu Görevli Mahkeme
Göçmen kaçakçılığı suçu hakkında yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçu Yargıtay Kararları
Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Zincirleme Suç Hükümleri
Göçmen kaçakçılığı suçunda korunan hukuki yarar uluslararası toplum düzeni olup, menfaat karşılığı ülkeye sokulan, ülkede kalmasına veya yurt dışına çıkmasına imkan sağlanan kişilerin suçun yasal mağduru durumunda bulunmayıp suçun konusunu oluşturdukları gözetilmeden, sanık hakkında birden fazla göçmenin yurt dışına çıkışı hususunda anlaşma sağladığı gerekçesiyle, 5237 Sayılı T.C.K.nın 43/2. maddesi delaletiyle aynı Kanun maddesinin 1. fıkrası gereği zincirleme suç hükümleri uygulanarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/28).
Elkoyma Kararı Vermeye Yetkili ve Görevli Mahkeme
Elkoyma, 5271 sayılı CMK’nın 123 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, CMK’nın 123. maddesinde, ispat aracı olarak yararlı görülen ya da eşya veya kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine, yanında bulunduran kişinin rızasıyla vermemesi halinde elkonulacağı belirtilmiştir. CMK’nın 127/1. maddesi ve 5235 sayılı Yasanın 6545 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesi uyarınca bu karar, soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliğince verilecektir. CMK’nın 128. maddesinde ise suçtan elde edilen değerlere elkonulması düzenlenmiş olup, maddenin 9. fıkrası uyarınca suçtan elde edilen değerlere elkoyma görevi Ağır Ceza Mahkemesine aittir.
İncelemeye konu olayda, göçmen kaçakçılığı suçunda kullanıldığı iddiasıyla Cumhuriyet savcısının 10 RT 265 plakalı araca el konulması talebi üzerine, …Ağır Ceza Mahkemesince, bu konuda karar verme görevinin Sulh Ceza Hakimliğinde olduğu belirtilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Cumhuriyet Savcısınca … plakalı aracın suçta kullanıldığı iddiasıyla elkonulması talep edilmiş olduğu gözetildiğinde, olayda suçtan elde edilen değerlere elkoymanın söz konusu olmadığı cihetle CMK’nın 128. maddesinin uygulama yeri bulunmayıp, aynı Yasanın 123. ve 127/1. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılması gerekeceğinden, bu konuda karar verme görevi Sulh Ceza Hakimliğindedir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2015/4209).
Göçmen Kaçakçılığı Suçuna Teşebbüs ve Cezası
Mağdur beyanları, sanık savunması ve dosya kapsamına göre, kendisi de yasa dışı yollardan yurt dışına çıkmak isteyen Suriye uyruklu sanığın, göçmen kaçakçılığı yaptığı anlaşılan ve kimliği tespit edilemeyen İ. isimli kişi ile yaptığı anlaşma doğrultusunda, yurt dışına kaçmak isteyen kendisi gibi Suriye uyruklu mağdurları ikna suretiyle ayarlayıp İ. isimli kişi ile irtibatlandırdığı ve para işini organize ettiği, olaydan iki gün önce sahile götürdüğü mağdurların şartların uygun olmaması nedeniyle çıkış yapamamaları üzerine tekrar otele geldikleri ve kendisi İstanbul’a dönerek mağdurları İ.’e yasa dışı yollardan taşınmak üzere teslim ettiği, sanığın bu şekildeki eyleminde hukuki sorumluluğunun göçmen kaçakçılığına teşebbüs, cezai sorumluluğunun ise TCK’nın 79/1. maddesinin son cümlesi uyarınca tamamlanmış suçun karşılığı olduğu, olay günü mağdurları götüren teknenin istiap haddinden fazla yolcu taşınması ve gerekli güvenlik önlemlerine sahip olmaması nedeniyle batması sonucu mağdurların boğulma tehlikesi geçirmesi ve bir kısım göçmenin hayatını kaybetmesi ile sanığın eylemleri arasında illiyet bağı bulunduğuna ve dolayısıyla göçmenlerin hayatı bakımından bir tehlike oluşturacak şekilde sanığın atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı ve belirtilen göçmenleri yurt dışına çıkarmak isteyen diğer kişilere tesliminden sonraki olaylardan sanığın sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden, tayin olunan temel cezanın TCK’nın 79/2-a maddesi ile arttırılması sonucu fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 18.Ceza Dairesi - Karar: 2015/3863).
Yer Temin Etme ve Barındırma Suretiyle Göçmenlerin Ülkede Kalmasını Sağlama
Yasal olmayan yollardan Türkiye’ye giriş yapan göçmenlerin bir süre kalmaları amacıyla evini tahsis eden, kolluk kuvvetlerine ve muhtara haber vermeyen, kolluk kuvvetlerinin ihbar üzerine arama yapacağı sırada evinde mülteci olmadığını beyan eden, balkonda çok sayıda ayakkabı görülmesi üzerine nedeni sorulduğunda, yabancıların bulunduğunu ikrar edip, maddi bir menfaat karşılığı olmaksızın insani amaçlı olarak yardımcı olduğunu beyan eden sanığın, anılan suç bakımından, maddi gerçeğin kuşkuya meydan vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından, göçmenlerin İran ülkesinden Türkiye’ye bir kılavuz vasıtasıyla giriş yaptıklarını beyan etmeleri karşısında, sanığın yakalandığında üzerinde ele geçen 0542 … … numaralı telefonun özellikle göçmenler arasında bulunan Özbekistan uyruklu O.T. ile ilişkili olabileceği de değerlendirilerek geriye dönük sanığa ait cep telefonunun suç tarihi öncesi ve sonrasındaki baz istasyonu verilerini içeren raporların getirtilip incelenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18.Ceza Dairesi - Karar: 2015/49).
Göçmen İşçi Çalıştırma ve Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Delil
Yasal olmayan yolla yurda girip sanığın işçi olarak çalıştığı mandırada yine işçi olarak çalışmak üzere Kırşehir iline gelen göçmenlerin burada mandıra sahibine ait araca bindikleri sırada yapılan ihbar ve takip üzerine yakalandıkları olayda, sanığın savunmasının aksine göçmenleri ülkeye soktuğuna veya ülkede kalmasına imkan sağladığına, bu suçlara iştirak ya da yardım ettiğine, göçmenlerin yurda girişi veya çalıştırılmaları maksadıyla maddi menfaat temin ettiğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden, sanığın yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. CD- Karar: 2014/7524).
Yakın Akrabaların Yurtdışına Taşınması ve Göçmen Kaçakçılığı Suçu
Somut olayda, sanığın, kayınbiraderi V. ve arkadaşının kardeşi olan M. isimli şahısları aracı ile yurt dışına götürmek isterken İpsala Gümrük Müdürlüğünde yapılan kontrolde yakalanması şeklindeki eyleminde “sanığın doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde ettiğine veya bu maksatla atılı eylemi işlediğine” dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden yüklenen suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9.Ceza Dairesi - Karar: 2014/4908).
Yurtdışına Göçmen Çıkarma Suçu Nedeniyle Başka Ülkede Mahkumiyet Kararı Verilmesi
Sanığın, üç Afgan göçmeni menfaat karşılığı ve yasa dışı yollarla Kuşadası’ndan jet-ski ile sınırdan geçirdikten sonra, Yunanistan’da yakalanıp bu ülkede yargılanarak ceza aldığı olayda, göçmen kaçakçılığı suçunun seçimlik hareketlerinden biri olan yurt dışına göçmen çıkarma fiilinin, Yunanistan adaleti tarafından “yurda kaçak göçmen sokmak” şeklinde nitelendirilerek sanığın cezalandırılmasının, fiilin her iki ülke yönünden suç olarak kabulü sebebiyle Türkiye’de işlenen göçmen kaçakçılığı suçuna dair yargılamaya engel teşkil etmeyeceği ve mülkilik ilkesi gereğince sanığın bu suçtan cezalandırılarak, koruma, faile göre şahsilikle evrenselllik ilkeleri yönünden mükerrer infazın önlenmesi, adalet ve hakkaniyet esasları gözetilerek 5237 Sayılı T.C.K.nın 16. maddesine göre, yurt dışında gözaltında, tutukluluk veya hükümlülükte geçirdiği süreler saptanarak bu cezasından mahsubu gerekir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/31).
5237 Sayılı T.C.K.nın 8. maddesinde belirtildiği üzere, Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunlarının uygulanacağı, fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı, aynı Kanunun 9. maddesine göre Türkiye’de işlediği suçtan dolayı yabancı ülkede hakkında hüküm verilmiş olan kimsenin Türkiye’de yeniden yargılanacağı, 5237 Sayılı T.C.K.nın 79/1-b maddesinde ise doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan kişinin cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
Yukarıdaki kanun maddeleriyle somut olay birlikte değerlendirildiğinde; sanığın 7.10.2008 tarihinde 20 yabancı uyruklu şahsı tekneye bindirerek deniz yoluyla Kuşadası sahilinden Yunanistan’a yasal olmayan yolla geçirmek amacıyla seyir halinde Yunanistan sahil güvenlik polisleri tarafından yakalandığı Yunanistan’da yargılandığı mahkemece kabul edilerek göçmen kaçakçılığı suçundan cezalandırıldığı, sanığın eyleminin sabit olması halinde göçmenlerin Türkiye’den çıktıkları anda suçun oluşacağı ve suçun Türkiye’de işlenmiş sayılacağı, sanığın Yunanistan’da yargılanmasının anılan suç sebebiyle Türkiye’de yeniden yargılanmasına engel teşkil etmediği, Yunanistan’da yargılandığı dava dosyasının onaylı örneği getirtilip dosyada mevcut tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumun takdir ve tayini gerektiği, mahkumiyeti halinde 5237 Sayılı T.C.K.nın 16. maddesi uyarınca yabancı ülkede gözaltında, gözlem altında, tutuklulukta veya hükümlülükte geçen sürenin, aynı suçtan dolayı Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edileceği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle ve sanık hakkında önceden dava açılıp hüküm verildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/48).
Resmi Belgede Sahtecilik ve Göçmen Kaçakçılığı Suçu
Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde … plakalı aracın motorlu araç trafik ve tescil belgelerini ve plakalarını sahte olarak oluşturup kullanmak suretiyle üzerilerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin iddia ve kabul olunduğu somut olayda; sanıkların yapmış oldukları savunmalarında üzerilerine atılı suçlamayı kabul etmediklerini beyan etmeleri, sahte plaka ve belgelerin düzenlendiği aracın da …‘in hakimiyetindeyken yakalanması ve araç içerisinde sanıkların bulunmadığının anlaşılması karşısında; her ne kadar sanıklar hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan yargılama yapılıp mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; resmi belgede sahtecilik ve göçmen kaçakçılığı suçlarının unsurlarının farklı olduğu sanıkların göçmen kaçakçılığı suçunu işlemiş olmalarının resmi belgede sahtecilik suçunuda işledikleri anlamına gelmeyecegi bu haliyle sanıkların üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerine dair göçmen kaçakçılığı suçundan verilen mahkumiyet kararı dışında somut delillerin nelerden ibaret olduğu gösterilip resmi belgede sahtecilik suçunun ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılması suretiyle sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7457).
Türkiye Dışında Bir Ülkeden Başka Bir Ülkeye Göçmen Götürmek
TCK’nın 79. maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunun oluşabilmesi için failin yasal olmayan yollardan bir yabancıyı ülkeye sokması ya da yabancının ülkede kalmasına veya Türk vatandaşı ya da yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlamasının gerektiği,
Somut olayda; Sanığın dosya kapsamına uygun iddia ve kabul edilen eyleminin Yunanistan’dan aldığı yabancı uyruklu şahısları yasal olmayan yollardan Avrupa’nın diğer ülkelerine götürmekten ibaret eyleminin, TCK’nın 79. maddesinde düzenlenen göçmen kaçakçılığı suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2013/3031).
Göçmen Kaçakçılığında Olası Kastla İnsan Öldürme Suçu
Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır. Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün ya da muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail “öyle ya da böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim” diyorsa olası kast, “neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim”, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur.
Somut olay bu çerçevede değerlendirildiğinde; teknenin kaptanı olan sanık …’ın savunmasına ve mağdurların beyanlarına göre, azami 20 metre uzunluğundaki eski ve ahşap balıkçı teknesine, taşıma kapasitesinin oldukça üstündeki sayıda göçmen grubunun bindirilmesi, teknenin saat 21.00-21.30 sularında başlayan yolculuktan yaklaşık iki saat sonra motor kısmından arızalanıp, su almaya başlamasına rağmen yolculuğa devam edilmesi, gece vakti tehlikeli olacağı kaçınılmaz deniz yolculuğu için yeterli can yeleği ve simidi tahsis edilmeksizin gerekli güvenlik önlem ve ekipmanlarının alınmasının kaçak göçmenlerin inisiyatif ve iradesine bırakılması karşısında, 19 göçmenin ölümüne ve birden fazla göçmenin yaralanmasına neden olan sanık …’ın ve onunla birlikte hareket ettiği kabul edilen diğer sanıklar …, …, …’in muhtemel tüm sonuçları öngörmelerine rağmen öngördükleri sonucu kabullenerek yani olursa olsun diyerek fiillerini icra ettikleri dikkate alınarak, sanıkların hukuki durumlarının 19 kez olası kastla öldürme ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları tespit edilen şikayetçi mağdur sayısınca olası kastla yaralama suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, suç vasfında yanılgıya düşülerek, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle sanıklar …, …, … ve … hakkında taksirle öldürme suçundan yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-K.2021/5660).
Kaçak Göçmen Çalıştırma ve Seyahat Etmeye Aracı Olma
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09/06/2020 tarih, 2018/116 esas 2020/279 sayılı kararı uyarınca, yasal olmayan yollardan Türkiye’ye giren, ikamet ya da çalışma izni olmayan, başka bir ülkeye gitme amacı bulunmayan ve ülkemizde sürekli olarak kalmak istediği anlaşılan Afganistan uyruklu göçmeni, kaçak olduklarını bildiği hâlde istihdam etmek ve bu şahsın ülke içerisinde bir yerden başka bir yere gitmelerine aracı olmak suretiyle göçmenlerin yasal olmayan yollardan ülkede kalmalarına imkân sağlaması, kayıt dışı olarak çalıştırdığı göçmen yönüyle sigorta ve vergi masrafları yükümlülüğünün bulunmaması, haksız bir şekilde işlerine son vermesi hâlinde kaçak işçilerin sınır dışı edilme korkusuyla haklarını arayamayacak olmaları ve bu sayede tazminat ödeme gibi yükümlülüklerden kurtulması gibi avantajlar sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak menfaat elde ettiğinden, TCK’nın 79. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki göçmen kaçakçılığı suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu, sanığın bu eylemi aynı zamanda çalışma izni bulunmayan yabancıyı çalıştırma kabahatine de uymakta ise de Kabahatler Kanunu’nun 15/3. maddesi uyarınca yalnızca TCK’nın 79/1-a maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/33116 E. , 2022/20539 K.).
Göçmen Kaçakçılığında Onur Kırıcı Muameleye Maruz Bırakma
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Suçun işleniş biçimi, kasta dayalı kusurun yoğunluğu, olayın meydana geliş şekliyle göçmen sayısı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği gözetilmemiş ve göçmenlerin üç gün boyunca yaşamaya uygun olmayan depoda balık istifi şeklinde tutulmaları göz önünde bulundurulduğunda, göçmenlerin “onur kırıcı muameleye maruz bırakıldıkları” şeklinde sanıkların eylemlerini gerçekleştirmelerine rağmen, TCK’nın 79/2-b maddesi kapsamında değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamamıştır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/18691 E. , 2022/18487 K.).
Göçmen kaçakçılığı suçu, tüm dünyada insani dramlara neden olmaktadır. Uygulayıcıların (avukat, hakim, savcı, polis, jandarma vs.) suçun konusu olan göçmenleri koruma mekanizmalarını devreye sokması ve özellikle çocukların mağdur olmasını engelleyen tedbirleri alması gerekir.
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.