Müşteki (Şikayetçi) Nedir?
Müşteki, diğer bir deyişle şikayetçi; bir suçtan doğrudan zarar gören veya suçun mağduru olup da aleyhine işlenen suçu adli makamlara şikayet eden kişidir. Müşteki, takibi şikayete bağlı olan veya kendiliğinden soruşturulan tüm suçlar açısından “şikayet hakkını kullanan kimse” anlamına gelmektedir. Müşteki, suç teşkil eden fiili bizzat görmüş ise şikâyet başvurusunda olayın oluş şeklini ayrıntılı olarak aktarmak suretiyle başvuruda bulunur; fiili görmemiş ise olayın gerçekleşme biçimini açıklamaksızın şikâyet hakkını kullanabilir. Cumhuriyet savcısı, bir suçun işlendiği yönünde yapılan şikâyet üzerine, ceza davası açılmasına gerek olup olmadığını değerlendirmek amacıyla soruşturma başlatır (CMK m.160/1). Bu nedenle, müştekinin şikâyet başvurusu, ceza muhakemesi sürecinin başlamasını sağlayan önemli usul işlemlerinden biridir.
Müşteki ifadesi, özellikle müştekinin olaya tanık olduğunu belirttiği durumlarda, yargılamada “beyan delili” niteliği taşır ve delil değeri bulunmaktadır. Nitekim, yağma gibi çoğu zaman üçüncü kişi tanıkların bulunmadığı suç tiplerinde, mağdurun anlatımlarını içeren müşteki ifade tutanakları önemli bir delil teşkil eder. Özellikle olayın hemen akabinde ve henüz algı tazeyken alınan müşteki beyanında olay ayrıntılı biçimde soruşturma makamlarına aktarılmış ise, mahkemenin yalnızca müşteki beyanına dayanarak hüküm kurması mümkündür. Örneğin, gece vakti yürürken şüpheli tarafından cinsel saldırıya uğradığını ayrıntılarıyla anlatan müştekinin iftira atmasını gerektiren makul ve somut bir neden bulunmadığı takdirde, müşteki beyanı sanığın savunmasına üstün tutularak mahkûmiyet hükmü kurulabilir.
Kimler Müşteki Olabilir?
Müşteki olabilecek gerçek veya tüzel kişiler şunlardır:
1. Suçun Mağduru: Mağdur, suçun konusunun ait olduğu gerçek kişi kişi ya da kişilerdir. Örneğin, hırsızlık suçunun konusu olan malın sahibi veya zilyedi suçun mağdurudur. Kasten yaralama suçunun mağduru vücut bütünlüğü veya sağlığı zarar gören kişidir. Suçun mağduru şikayet başvurusu yaparak müşteki sıfatını kazanır. Suçun mağduru olan müşteki her zaman bir gerçek kişidir. Tüzel kişiler için mağdur sıfatı değil, suçtan zarar gören sıfatı kullanılabilir.
2. Suçtan Zarar Gören: Suçtan zarar gören, suçtan doğrudan doğruya zarar görendir. Örneğin bir şirketin mallarına zarar verilerek mala zarar verme suçunun işlenmesi halinde şirket tüzel kişiliğini temsilen yetkili temsilci şikayet başvurusu yapabilir. Böylece şirket soruşturma ve kovuşturmada müşteki sıfatını kazanır. Belirtelim ki, dolaylı veya muhtemel zararlar suçtan zarar gören olarak açılmış bir davaya katılma hakkı vermez. Suçtan zarar gören müşteki, gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir. Şirketler, dernekler, vakıflar, kamu tüzel kişileri (Belediyeler, Bakanlıklar, Genel Müdürlükler, Valilik, SGK vb.) de suçtan zarar gören kişi sıfatıyla müşteki olabilirler.
Katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan ve 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyiz hakkı bulunduğu belirlenen müşteki İçişleri Bakanlığının, duruşmadan usulüne uygun haberdar edilmediği, yapılan iade işlemi üzerine müşteki İçişleri Bakanlığı vekilinin 17/11/2020 tarihli dilekçesi ile hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK’nın 260/1. madde ve fıkrası uyarınca yasa yollarına başvurma hakkı bulunduğu belirlenerek yapılan incelemede; suçtan zarar gören kurumun duruşmadan haberdar edilip iddia ve delillerini sunma ve davaya katılma olanağı sağlanarak, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, iddia hakkı kısıtlanmak suretiyle CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması, bozma nedenidir (Y2CD- 2020/33349 E. , 2022/10228 K.).
Müşteki Şikayet Hakkını Nasıl Kullanır?
Müşteki, şikayet hakkını bizzat kullanabileceği gibi avukatı aracılığıyla da aleyhine işlenen suçu adli makamlara bildirebilir. Müştekinin suça ilişkin şikâyeti, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına (polis, jandarma vs.) yapılabilir. Şikayet başvurusunu almaya, şikayet hakkında soruşturma yürütmeye ve ceza davası açmaya yetkili kurum suçun işlendiği yer Cumhuriyet Başsavcılığıdır. Müştekinin valilik veya kaymakamlık ya da mahkemeye yaptığı şikâyet, ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Yurt dışında işlenip ülkede takibi gereken suçlar hakkında Türkiye’nin elçilik ve konsolosluklarına da şikâyette bulunulabilir. Bir kamu görevinin yürütülmesiyle bağlantılı olarak işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluş idaresine yapılan şikâyet, gecikmeksizin ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir. Müşteki şikâyetini yazılı veya tutanağa geçirilmek üzere sözlü olarak yapabilir (CMK m.158).
1. Çocukların Şikayet Hakkı: 15 yaşından küçük çocuklar, şikayet hakkını kanuni temsilcisi olan velileri aracılığıyla kullanabilir. 15 yaşından büyük çocukların kanuni temsilcileri olmadan şikayet başvurusu yapmaları mümkündür.
Mağdurun şikayet hakkını kullanacak fiil ehliyetine sahip olmadığı durumlarda, mağdura karşı işlenen suçlarda, şikayet hakkının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olması nedeniyle, mağdur bu hakkını yasal temsilcisi olan velisi ya da vasisi aracılığıyla kullanabilir (Y3CD -2020/6119 E. , 2020/16034 K).
2. Vesayet Altındakilerin Şikayet Hakkı: Vesayet altına alınmış kişiler adına şikayet hakkı vasi tarafından kullanılmaktadır. Bu durumda müşteki sıfatı vesayet altında bulunan kişiye ait olacaktır, vasi ise müştekinin kanuni temsilcisi olacaktır.
Şikayete bağlı suçlarda şikayetin ve vazgeçmenin vasi tarafından yapılmasının gerekmesine ve vazgeçmenin de vesayet makamının iznine bağlı olmasına karşın, akıl hastası olan şikayetçinin, şikayeti üzerine soruşturma başlatıldığı ve aşamalarda dinlenen vasinin de şikayeti bulunmadığı cihetle; soruşturma ve kovuşturma şartı gerçekleşmeyen atılı suçtan sanık hakkında CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Y8CD- 2012/15035 E. , 2013/15190 K.)
3. Tüzel Kişilerin Şikayet Hakkı: Özel hukuk tüzel kişileri (dernek, vakıf, şirket vb.) yetkili temsilcileri aracılığıyla şikayet hakkını kullanıp müşteki sıfatını alırlar. Kamu tüzel kişileri de (belediye, valilik, bakanlık vb.) yetkili organları aracılığıyla şikayet hakkını kullanarak müşteki sıfatını kazanabilirler.
Müştekinin Şikayet Süresi Ne Kadar?
Şikayet süresi, mağdurun ‘fiil’ ve ‘faili’ öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Müştekinin şikayet hakkını kullanabilmesi için hem faili hem de fiili öğrenmesi gerekir. Örneğin, 01.09.2025 tarihinde aleyhine mala zarar verme suçu işlenen bir mağdur, malına verilen zararı aynı tarihte öğrenmiş, fakat suçu işleyen failin kimliğini 3 ay sonra 01.12.2025 tarihinde öğrenmişse, şikayetçi olmak istediğinde şikayet süresi 01.12.2025 tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü süreye tabi olacaktır.
Suçtan zarar gören veya mağdur, suç teşkil eden fiil veya failden hangisini daha geç öğrenmişse, 6 aylık şikayet süresi de o tarihten itibaren başlar. Şikayet süresi, fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aylık bir hak düşürücü süreye tabi olmasına rağmen, şikayet hakkı, her halukarda TCK md. 66’da düzenlenen dava zamanaşımı süresi içinde yapılmalıdır. Cezası en hafif suçlar için TCK md. 66’ya göre belirlenen dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Örneğin, aleyhine kasten basit yaralama suçu işlenen mağdur, faili daha sonra öğrense bile en geç 8 yıl içinde şikayetçi olmalıdır.
Ancak, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikâyet süresi, her ne suretle olursa olsun fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren iki yılı geçemez (TCK 73/2).
Müşteki birden fazla ise müştekilerden biri şikayet süresini kaçırsa bile, şikayet süresini kaçırmayan diğer müştekilerin şikayet hakkı düşmez, her zaman şikayetçi olabilirler (TCK md. 73/3).
Müştekinin (Şikayetçinin) Hakları (CMK m.234)
Müştekinin (şikâyetçinin) soruşturma ve kovuşturma evresindeki hakları şunlardır:
A. Soruşturma Evresinde Müştekinin Hakları (CMK m.234/1)
1. Müşteki, delillerin toplanmasını savcılıktan talep edebilir. Müştekinin toplanmasını istediği delillerin nelerden ibaret olduğunu savcılık makamına bildirmesi yeterlidir. Müştekinin iddiasını ispata yarayan ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını sağlayan her türlü delil savcılık tarafından toplanmak zorundadır. Örneğin, müşteki kendisine karşı işlenen suçu gören tanıkların çağrılarak dinlenmesini, olayı tespit eden kamera görüntülerinin dosyaya getirtilmesini talep ettiğinde, savcılık veya kolluk (polis, jandarma vb.) tanıkları çağırarak dinleyecek ve kamera görüntülerine el koyarak dosyaya dahil edecektir.
2. Müştekinin soruşturmanın gizlilik ve amacını bozmamak koşuluyla Cumhuriyet savcısından belge örneği isteme hakkı vardır. Özellikle belirtelim ki, müştekinin polis merkezinde (karakol) doğrudan dosyadaki belgelerin bir örneğini isteme hakkı yoktur. Müşteki, savcıdan belge örneği isteyebilir, savcı kolluğa veya katibine talimat verdiğinde müşteki belge örneğini alabilir. Hatırlatalım ki, müşteki vekili de savcıdan belge örneği verilmesini isteyebilir.
3. Müştekinin vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkı vardır. Müştekiyi temsil eden avukata ceza muhakemesinde “müşteki vekili” denilmektedir (CMK m.2/d).
4. Müşteki, CMK 153. madde hükümlerine uygun olmak koşuluyla vekili aracılığı ile soruşturma belgelerini ve elkonulan ve muhafazaya alınan eşyayı inceletebilir.
5. Müşteki, Cumhuriyet savcısının, kovuşturmaya yer olmadığı yönündeki kararına itiraz etme hakkına sahiptir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), müştekiye posta yoluyla gönderilmektedir. Müşteki bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde itiraz edebilir.
B. Kovuşturma Evresinde Müştekinin Hakları (CMK m.234/2)
Kovuşturma, büyük ölçüde duruşma evresi olarak ifade edilmektedir. Müştekinin duruşma evresindeki hakları şunlardır:
1. Müştekinin duruşmadan haberdar edilme hakkı vardır. Müştekinin duruşmadan haberdar olma hakkı, davaya katılan olarak katılma hakkını kullanıp kullanmayacağı açısından önemlidir. Müşteki haberdar edilmeden duruşmanın bitirilmesi kararın istinaf mahkemesi veya Yargıtay tarafından bozulması sonucuna yol açar. Müşteki duruşmadan tebligat gönderilmek suretiyle haberdar edilir, tutuklu işlerde mahkeme müştekinin duruşmaya zorla getirilmesine karar verilebilir.
2. Müştekinin kamu davasına katılma hakkı vardır. Müşteki duruşmadaki sözlü beyanında “davaya katılmak istiyorum veya davayı takip etmek istiyorum” dediğinde mahkeme katılma talebinin kabulüne karar verir ve müşteki artık bu aşamadan sonra katılan sıfatını alır. Belirtelim ki, müşteki katılma talebini mahkemeye bir dilekçeyle yazılı şekilde de bildirebilir.
Suçun mağduru olan müştekiye, mağdur ile şikayetçiler için öngörülen kamu davasına katılma ve delillerini sunma hakları tanınmadan karar verilerek, CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması, bozma nedenidir (Y4CD-2019/2194 E. , 2021/24666 K.)
3. Müştekinin dosyada bulunan tüm tutanak ve belgelerden örnek isteme hakkı vardır. Müşteki, doğrudan kendisi veya avukatı vasıtasıyla ceza davası dosyasında bulunan tüm evrakın ve dijital materyalin bir suretini alabilir. Dosyadaki deliller müştekiden hiçbir surette gizlenemez.
4. Müşteki, çelişmeli yargılamanın özü gereği iddia tanıklarının duruşmaya davet edilerek dinlenmesini talep edebilir.
5. Müştekinin vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme hakkı vardır.
6. Müşteki, davaya katılma beyanında bulunduktan ve mahkemece katılma talebi kabul edildikten sonra katılan sıfatıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurabilir. Ayrıca, tahliye kararlarına itiraz edebilir.
Mağdur sıfatı olan müşteki, onsekiz yaşını doldurmamış, sağır veya dilsiz ya da meramını ifade edemeyecek derecede malûl olur ve bir vekili de bulunmazsa, istemi aranmaksızın bir vekil görevlendirilir.
Müştekinin Yargılamada Katılan Sıfatını Alması
Soruşturma veya kovuşturma aşamasında şikayetçi olan kişi, şikayetçi olduğunu yargılama (kovuşturma) aşamasında bildirdiğinde ceza davasını müşteki (şikayetçi) olarak sonuna kadar takip edebilir. Ancak, müşteki sıfatıyla mahkemenin kararlarına karşı itiraz, istinaf veya temyiz başvurusu yapamaz. Müşteki olarak şikayetini dile getirebilir, olayı görmüşse olayı anlatabilir, müştekinin gösterdiği tanık varsa bu tanıklar dinlenebilir. Ancak müşteki sıfatı ile kanun yollarına başvuramaz. Müştekinin kanun yollarına başvurabilmesi için davaya katılmak istediğini beyan ederek “katılan” sıfatını alması gerekir. Örneğin, müşteki olarak katıldığı duruşmada sanığın tahliyesine karar verildiği takdirde tahliye kararına itiraz edemez. Tahliye kararına itiraz edebilmesi için müştekinin “katılan” sıfatını alması gereklidir.
Müşteki, yargılama aşamasında davaya katılmak istediğini sözlü veya yazılı olarak beyan ederse müdahil (katılan) sıfatını alır. Katılan, mahkemenin kararlarına karşı itiraz, istinaf veya temyiz başvurusunda bulunma haklarına sahiptir. Bu nedenle duruşmalarda “şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum” şeklinde beyanda bulunularak katılma talebi mahkemeye iletilmelidir. Müştekinin katılma talebi mahkeme tarafından kabul edildiğinde müşteki olan kişi, “katılan” sıfatını kazanır ve bir yargılama öznesi haline gelir. Katılan, bireysel iddia makamını temsil eden bir öznedir. Katılan, kamusal iddia makamını temsil eden savcılıkla birlikte yargılamada iddia işlevini yerine getirmektedir. Katılan, sözlü veya yazılı açıklama ve talepleriyle yargılamada maddi gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sunmaktadır. Katılan müştekiden farklı olarak yargılamada bir özne olduğundan her türlü işleme karşı görüşlerini ileri sürme, mahkeme tarafından alınan ara kararlarıyla son karara karşı kanun yolllarına başvurma hakkına sahiptir. Müşteki, katılma talebinde bulunmadan da yargılamayı takip edebilir. Ancak, katılma talebinde bulunmayan müşteki bir yargılama öznesi değildir, mahkemenin verdiği kararlara hiçbir şekilde itiraz edemez, istinaf veya temyiz başvurusunda bulunamaz.
Müştekinin (Şikayetçinin) Çağrılması ve Tebligat
Müşteki (şikâyetçi), soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından veya kovuşturma aşamasında mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile tebligat yapılarak çağırılıp dinlenir. Müşteki, öncelikle posta yoluyla davetiye (çağrı kağıdı) gönderilerek huzura çağrılmalıdır (CMK m.233/1).
Kovuşturma evresine geçildiğinde müştekiye gönderilen çağrı kâğıdına iddianame eklenir. Ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de müştekiye bildirilir (CMK m.233/2).
Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin mahkemeye gelmeyen müşteki zorla getirilir ve gelmemesinin sebep olduğu giderler takdir edilerek, kamu alacaklarının tahsili usulüne göre müştekiye ödettirilir. Zorla getirilen müşteki evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır. Zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de müştekiye bildirilir (CMK m.233/2 atfıyla CMK m.44).
Tutuklu işlerde çağrı kağıdı göndermeden müşteki için doğrudan zorla getirme kararı verilebilir (CMK m.233/2 atfıyla CMK m.43/1). Müşteki hakkında yakalama kararı verilmesi mümkün değildir. Müştekinin özgürlüğünü kısıtlayan mahiyetteki koruma tedbiri en fazla zorla getirme kararı olarak uygulanabilir. Zorla getirme kararı, müştekinin dinleneceği gün savcılık veya mahkeme önünde hazır edilmesini gerektirmektedir. Zorla getirme kararı, yakalama kararı gibi müştekinin görüldüğü yerde yakalanması şeklinde değil, adresinden beyanının alınacağı gün alınarak ilgili yargısal kurumda müştekinin hazır edilmesi anlamına gelmektedir.
Usulüne uygun davetiye ile çağrılarak veya zorla getirilerek hazır edilen müştekiden şikayeti veya olaya dair görgüsü sorularak beyanı alınır.
Özetle; müşteki davatiye ile mahkemeye (duruşmaya) davet edilir, müşteki davate rağmen mahkemeye gelmezse zorla getirtilerek beyanına başvurulur.
Müştekinin Davete Rağmen Gelmemesi Halinde Yapılacak İşlem
Müşteki (şikâyetçi) veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır (CMK m.235/1). Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen müştekiye yeniden tebligatta bulunulmaz. Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
Müştekinin beyanının alınmasının yargılama açısından zorunlu görüldüğü hâllerde müştekinin adresi araştırılarak yeniden duruşmaya davet edilir, gelmediği takdirde hakkında zorla getirme kararı verilir. Ancak, müşkinin beyanın alınmasının bir önemi bulunmayan hallerde müştekinin bildirdiği adrese tebligat yapılamazsa yeni adresi araştırılmaz.
Müştekinin Duruşmada Dinlenmesi ve Müşteki İfadesi
Müştekinin dinlenmesi usulü CMK m.236’da düzenlenmiştir. Usulüne uygun bir şekilde duruşmaya çağrılan müştekinin beyanına, sanığın beyanı alındıktan sonra başvurulur. Duruşmada ilk önce sanık dinlenir, daha sonra müştekinin beyanı alınır. Müşteki beyanında, dava konusu olayı görmüşse olayı anlatır, şikayet ve delillerinin nelerden ibaret olduğunu mahkemeye bildirir. Olayı gören müştekinin ifadesi tanığın dinlenmesine ilişkin usul hükümlerine tabidir (CMK m.236/1). Müşteki, beyanda bulunduktan sonra davaya katılmak istiyorsa katılma talebinde bulunur.
Müşteki ifadesinde, olaya dair görgüsü varsa öncelikle olayı anlatır. Müştekinin ifadesinde olayı ayrıntılı ve tutarlı anlatması, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çelişkiye düşmeden olay anlatımında buluması halinde müştekinin ifadesinin delil değeri artacaktır. Müşteki ifadesinde olayı anlattıktan sonra iddialarını soruşturma ve kovuşturma makamlarına aktarmalıdır. Müştekinin ifadesi, bazen tek başına olayı aydınlatabilir (Örn, cinsel suçlar), bazen dava dosyasındaki diğer delillerle birlikte olayı açıklığa kavuşturabilir. Müşteki ifadesinden dolayı, yani şikayet hakkını kullandığı için soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılamaz, şikayet hakkı anayasal bir hak olup şikayet hakkının kullanılması nedeniyle bir kimseye karşı suç isnadında bulunulamaz (Anayasa m.36).
İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş müşteki, bu suça ilişkin soruşturma veya kovuşturmada tanık olarak bir defa dinlenebilir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunluluk arz eden hallerde müşteki birden fazla kere de dinlenebilir.
İşlenen suçun etkisiyle psikolojisi bozulmuş olan müştekinin tanık olarak dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur.
Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından ifade ve beyanının özel ortamda alınması gerektiği ya da şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen müştekinin ifade ve beyanları özel ortamda uzmanlar aracılığıyla alınır.
Müşteki Şüpheli, Müşteki Sanık ve Müşteki Vekili Nedir?
Müşteki, aleyhine suç işlenmiş olması nedeniyle mağdur, kendisi de suç işlemiş olması nedeniyle şüpheli olabilir. Müşteki, soruşturma ve kovuşturmada olayın hem mağduru olarak hem de suç işleyen kişisi olarak taraf haline gelebilir. Böyle durumlarda müşteki (şikayetçi) hakkında aşağıdaki terimler kullanılır:
1. Müşteki Şüpheli Nedir? Savcılığın yürüttüğü soruşturma aşamasında hem suç isnadı altında olup hem de suçun mağduru sıfatıyla şikayetçi olan kişi “müşteki şüpheli” olarak dinlenir. Örneğin, iki kişinin kavgasında iki kişi de yaralanmışsa her bir kişi yaralandığı için mağdur, karşı tarafı yaraladığı için şüpheli konumunda olduğundan her iki kişiye de soruşturmada “müşteki şüpheli” denilmektedir. “Müşteki şüpheli” soruşturma aşaması için kullanılan bir terimdir.
2. Müşteki Sanık Nedir? Hem suç işlemiş hem de aleyhine suç işlenmiş kişi yargılama aşamasında duruşmada davaya müdahil olmazsa “müşteki sanık”, davaya müdahil olursa “müdahil (katılan) sanık” sıfatıyla anılır. Aynı zamanda suç işlemiş olan müşteki, ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında ceza davasına katılmayacağını ancak şikayetçi olduğunu beyan ederse, “müşteki sanık” olarak anılacaktır. Müşteki sanık, iddia faaliyeti bakımından yargılamaya taraf değildir. Müşteki sanık, şikayetçisi olduğu suç nedeniyle kurulan hükme karşı itiraz, istinaf veya temyiz kanun yollarına başvuramaz. Bu kanun yollarına başvurabilmesi için davaya katılmak istediğini beyan ederek “katılan” sıfatını alması gerekir. Müşteki sanık sıfatında olmak işlenen suç nedeniyle cezalandırılmayı engellemez, bu nedenle müşteki sanık yargılandığı suç nedeniyle şartları varsa mahkeme tarafından cezalandırılabilir.
Aynı olayda suçun hem mağduru hem de şüphelisi veya sanığı olan kişi, şikayetçi olmazsa soruşturmada “mağdur şüpheli”, duruşmada “mağdur sanık” sıfatıyla dinlenir.
3. Müşteki Vekili Nedir? Müşteki vekili soruşturma veya kovuşturma aşamasında müştekinin (şikayetçinin) savunmasını yapan avukata denilmektedir. Müşteki vekilliği için acil durumlarda vekaletname ibrazı gerekmese de dosyanın suretinin alınabilmesi ve özellikle kovuşturma aşmasında davanın takip edilebilmesi için noterden usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamenin ibrazı gereklidir.
Müşteki Şikayet Hakkını Kullandığı İçin Suçlanamaz
Müştekinin şikayet hakkı anayasal bir haktır, müşteki şikayet hakkını kullandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz (Anayasa m.74, m.36). Müşteki, şikayet hakkını kullandığı için soruşturma veya kovuşturmaya maruz bırakılamaz. Müştekinin şikayet hakkını kullanmasına dayanak oluşturan olgular ve iddialar gerekçe gösterilerek müşteki aleyhine iftira suçu nedeniyle soruşturma başlatılamaz:
İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği; somut olayda, sanıkların iddialarının, denetleme sırasında yapılan iş ve işlemlere dayandığı, şikayet ve beyanlarının Anayasanın 74. maddesinde yer alan Anayasal şikayet ve dilekçe verme hakkı kapsamında kalıp iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraatleri yerine yazılı şekilde hükümler kurulması, bozma nedenidir (Y8CD-2019/16740 E. , 2021/14642 K.)
Müştekinin anlattığı olayın yüzde yüz doğru olması şart değildir. Hatta müşteki ifadesi ile dosyadaki tanık veya sanıkların beyanları da birbiriyle çelişebilir. Önemli olan müşteki ifadesi ile diğer deliller arasındaki çelişkilerin iftira kastıyla hareket edildiğini ortaya koymamasıdır. Örneğin, müşteki ifadesinde “yanıma gelerek bana vuran kişi X erkek kişisidir, Y kadın kişisi 50 metre uzakta olayı izliyordu.” şeklinde beyanda bulunmasına rağmen elde edilen kamera görüntülerinde müştekiye vuran kişinin Y kadın kişisi olduğu, uzakta duranın ise X erkek kişisi olduğu görüldüğünde müşteki hakkında iftira suçu nedeniyle soruşturma başlatılabilir.
Yargıtay’a göre müşteki ile olayın şüphelisinin anlatımı birbirinden farklı olsa bile bu yüzden müşteki soruşturmaya maruz bırakılamaz:
İki tarafın telefonda aralarında geçen konuşmayla ilgili iddialarının birbirinden farklı olduğu ve konuşma içeriği kesin bir şekilde tespit edilemediğinden sanığın şikayetinin maddi bir vakaya dayandığı ve şikayet hakkı kapsamında kaldığı kabul edilmelidir (Y8CD- 2020/15916 E. , 2022/18017 K.).
Takibi Müştekinin Şikayetine Bağlı Suçlar
Bir suçun takibinin müştekinin şikayetine bağlı olduğu kanunda açıkça yazılı olmadıkça, o suç savcılık tarafından kendiliğinden soruşturulur. Takibi şikayete tabi suçların soruşturulması ve kovuşturulması ise müştekinin şikayet etmesine bağlıdır. Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçların büyük bir kısmı aynı zamanda uzlaştırma/uzlaşma yasası kapsamındadır.
52317 sayılı TCK’da düzenlenmiş savcılıkça soruşturulabilmesi müştekinin şikayetine bağlı belli başlı suçlar şunlardır:
- Basit kasten adam yaralama (m. 86/2).
- TCK md. 86/2 kapsamında kalan kasten yaralama suçunun ihmali davranışla işlenmesi (m. 88).
- Taksirle yaralama suçu (m. 89/1-2-3-4). Bilinçli taksirle TCK 89/1 çerçevesinde işlenen yaralama suçu şikayete tabidir, ancak diğer fıkralar için şikayete bağlı değildir.
- Cinsel saldırı suçu (m. 102/1 ve 102/2-ikinci cümle).
- Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu (m.104/1).
- Cinsel taciz suçu (m. 105/1).
- Tehdit suçu (m. 106/1 ikinci cümle).
- Konut dokunulmazlığını ihlal Suçu (m. 116/1-2).
- İş ve çalışma hürriyetini ihlal suçu (m.117/1).
- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu (m. 123/1).
- Israrlı takip suçu (m.123/A).
- Hakaret Suçu (m. 125/1, 2, 3). Kamu görevlisine karşı görevinden İşlenen hakaret suçu veya cumhurbaşkanına hakaret suçu şikayete tabi değildir.
- Kişinin hatırasına hakaret suçu (m. 130/1,2). Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hatırasına hakaret suçunun takibi şikayete bağlı değildir.
- Haberleşmenin gizliliğini ihlal Suçu (m. 132/1, 2, 3).
- Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (m. 133/1, 2, 3).
- Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (m. 134/1, 2).
- Hırsızlık Suçu (m. 141) ve nitelikli hırsızlık suçu (m. 142/1, 2, 3) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlı suçlardandır. Diğer tüm hallerin takibi şikayete tabi değildir, resen kovuşturulur. Hırsızlık suçlarında daha az cezayı gerektiren haller de şikayete tabidir (m. 144/1).
- Kullanma hırsızlığı suçu (m. 146/1).
- Mala zarar verme suçu (m. 151/1, 2). Mala zarar verme suçunun nitelikli halleri de (m. 152/1,2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişilerin zararına işlendiği takdirde de takibi şikayete tabi suçlardandır.
- İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme suçu TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır (m. 153/1).
- Hakkı olmayan yere tecavüz suçu (m.154/1,2,3)TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır.
- Güveni kötüye kullanma suçu (m. 155/1).
- Bedelsiz senedi kullanma suçu (m.156/1).
- Dolandırıcılık suçu (m. 157/1) ve Nitelikli dolandırıcılık suçunun (m. 158/1,2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenmesi halinde takibi şikayete bağlıdır.
- Dolandırıcılıkta daha az cezayı gerektiren hal (m. 159/1).
- Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (m.160/1).
- Hileli iflas suçu (m. 161/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlı olan suçlardandır.
- Taksirli iflas suçu (m. 162/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse, takibi şikayete tabi olan suçlardandır.
- Karşılıksız yararlanma suçu (TCK m.163/1-2) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır.
- Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi (m. 164/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır.
- Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu (m.165/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır.
- Bilgi vermeme suçu (m. 166/1) TCK md. 167/2’de belirtilen kişiler aleyhine işlenirse takibi şikayete bağlıdır.
- Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu (m. 209/1).
- Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (m. 233/1).
- Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239/1-2-3).
- Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu (madde 234/3).
Müşteki, Müşteki Şüpheli ve Müşteki Sanık Yargıtay Kararları
Müşteki Duruşmaya Getirtilemediği Takdirde Önceki İfadesi Duruşmada Okunmalıdır
Yapılan yargılama sırasında müştekilerin usulüne uygun olarak duruşmaya davet edildiği, CMK’nın 236/1. maddesindeki tanıklığa ilişkin hükümler uyarınca usulüne uygun davete rağmen müştekilerin duruşmaya gelmemesi nedeniyle haklarında zorla getirme kararı çıkarıldığı, ancak bu kararın müştekilerin evde olmaması nedeniyle yerine getirilememesi karşısında, mahkemece zorla getirme kararından ve müştekilerin dinlenmesinden vazgeçmeye ilişkin herhangi bir karar verilmeksizin ve müştekilerin aynı zamanda olayın tanığı olduğu hususu da gözetilmeden, müştekilerin önceki beyanlarının duruşmada okunması ve CMK’nın 211/1. maddesi gereğince bu beyanların duruşmada tartışılarak, neden itibar edilmediği açıklanıp tartışılmadan, somut delil bulunmadığı biçimindeki yetersiz gerekçeyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/31248 E. , 2016/18083 K.).
Olayın Tek Delili Müşteki ise Mutlaka Müştekinin Beyanı Alınmalıdır
Sanığın aşamalardaki beyanlarında, müştekinin Ankara’da kaldığı otelde çalıştığını, bu otelin yaklaşık 10 yıllık müşterisi olduğunu, suça konu telefonu ihtiyacı olduğu için müştekinin kendisine verdiğini, ancak acilen Van’a dönmesi gerektiği için iade edemediğini, müşteki telefonun parasını isteyince de hatırlamadığı bir hesap numarasına 200 TL. yatırdığını beyan ederek atılı suçu işlemediğini savunması karşısında, müştekinin dinlenmediği ve olaya ilişkin bir görgü tanığının da bulunmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 236/1 ve 210. maddeleri gereğince müştekinin duruşmaya davet edilip usulüne uygun olarak dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik kovuşturma sonucu hırsızlık suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2016/17236 E. , 2019/2016 K.).
Olayın tek tanığı konumunda olan müştekinin maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından 5271 sayılı CMK’nın 210/1 ve 236/2. maddeleri gereğince, tanık sıfatıyla duruşmada dinlenilmesinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre,suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, müştekinin beyanı alınmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2014/37545 E. , 2016/3569 K.).
Müşteki Şüpheli ve Diğer Müştekiler Arasında Uzlaştırma İşlemleri
Taksirle yaralama suçunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253. maddesi gereğince uzlaşmaya tâbi olduğu, ancak soruşturma aşamasında şüpheli, müşteki şüpheli ve müştekiler arasında usûlüne uygun uzlaştırma işlemi yapılmadığı anlaşılmakla, soruşturma dosyasının uzlaştırma işlemlerinin usûlüne uygun olarak yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olup; bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/8590 E. , 2021/1702 K.).
Müşteki Sanık Şartlı Olarak Şikayetten Vazgeçemez
06.03.2014 tarihli duruşmada, müşteki sanık Bekir müşteki sanık Murat şikayetinden vazgeçerse kendisinin de şikayetten vazgeçeceğini ve aynı şekilde müşteki sanık Murat müşteki sanık Bekir şikayetinden vazgeçerse kendisinin de şikayetten vazgeçeceğini, aksi takdirde şikayetçi olduklarını beyan etmeleri karşısında, şikayetten vazgeçmenin bir şarta bağlanamayacağı, müşteki sanıkların açıkça şikayetten vazgeçtiklerine dair beyanlarının bulunmadığı gözetilmeden, müşteki sanıklar hakkında şikayetten vazgeçme gerekçesiyle ayrı ayrı düşme kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2015/15817 E. , 2015/29895 K.).
Müşteki Sanık ve Davaya Katılma İradesi
18/03/2009 tarihli oturumda sanık …‘ın cezalandırılmasını talep eden müşteki sanık … ve müdafiine davaya katılmak isteyip istemediği sorulmayarak, 5271 sayılı CMK.nun 234 ve 238/2. maddelerine aykırı davranılmış ise de, atılı suç nedeniyle suçtan zarar gören sıfatı bulunan ve sanığın cezalandırılmasını talep eden müşteki sanık … müdafiinin hükmü temyiz etmekle katılma iradesini gösterdiği kabul edilip 5271 sayılı CMK.nun 237 maddesinin 2. fıkrası uyarınca davaya katılmasına karar verilerek müşteki sanık … hakkında hakaret ve tehdit suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik yapılan temyiz isteminin incelenmesinde; hükmün onanmasına karar verilmiştir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2011/30749 E. , 2013/17355 K.).
Müştekinin Ölmesi Halinde Soruşturma İfadesi Duruşmada Okunur
Müştekinin yargılama devam ederken öldüğünün anlaşılması karşısında, CMK’nın 211. maddesi uyarınca müştekinin soruşturma evresindeki anlatımının okunulması, olayı gören … bulunabildiği takdirde tanık olarak dinlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/10578 E. , 2016/3928 K.).
Müştekinin Hakları İhlal Edilerek Yargılama Yapılamaz
Katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan doğrudan zarar gören müştekiye, davaya katılma ve mağdur ile şikayetçiler için öngörülen haklardan yararlanma ve delil sunma imkanı sağlanmadan, yokluğunda karar verilerek CMK’nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılması, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12323 E. , 2021/7973 K.).
Müşteki Sanık Mirasçılarının Davayı Takip Hakkı Vardır
Müşteki sanık … müdafiinin hükümleri “müşteki sanık müdafii” sıfatıyla temyiz ettikten sonra UYAP sisteminden alınan nüfus kaydına göre müşteki sanığın 21/03/2017 tarihinde öldüğü, 5271 sayılı CMK’nin 243/1. maddesinin son cümlesi gereği müşteki sanığın mirasçılarının davayı takip etme haklarının bulunduğu anlaşılmakla; kamu davasına katılma hakkı olan mirasçılara 5271 sayılı CMK’nin 237 ve devamındaki maddeleri gereğince hükme karşı temyize başvurmaya hakları olduğunu bildirir, kanun yolunu, süresini, merciini ve kanun yoluna başvuru şeklini gösterir meşruhatlı tebligat çıkarılarak, gerekçeli kararın, müşteki sanığın temyiz dilekçesinin ve tebliğnamenin müşteki sanığın mirasçılarına tebliği, müşteki sanığın miraçılarının temyizi halinde gerekirse ek tebliğname düzenlenmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi (Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2017/5491 E. , 2018/2171 K.).
Müştekiye Ulaşılamayan Hallerde Müşteki Vekiline Tebligat Yapılmalıdır
Müşteki Garanti Finansal Kiralama A.Ş.vekiline duruşma gün ve saatinin tebliğ edilmesi için çıkarılan tebligatın adresten taşındığı ve yeni adresinin bilinmediği şerhi verilerek iade edildiği, daha sonra ise müşteki vekilinin kamu davasından haberdar edilmediği anlaşılmakla, müşteki vekilinin 5271 sayılı CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca kanun yollarına başvurma hakkı bulunduğu belirlenerek ve müşteki vekiline duruşma günü bildirilerek, CMK’nın 238/2. maddesi gereğince davaya katılmak isteyip istemediği sorulup, sonucuna göre katılma konusunda bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hüküm kurulmuş ise de; müşteki vekilinin hükmü temyiz ederek katılma iradesini açıkça ortaya koyması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca müşteki Garanti Finansal Kiralama A.Ş.’nin katılmasına karar verilerek temyiz incelemesi yapılmıştır (Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/26696 E. , 2019/14841 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.