0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Soruşturma Nedir? (CMK 160)

Ceza muhakemesi hukukunda soruşturma, şikayet, ihbar veya başka bir şekilde bir suçun işlendiği izlenimini veren bir durumu öğrenen cumhuriyet savcısının yaptığı araştırma işlemlerinin tamamıdır. Soruşturma, kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi de ifade etmektedir (CMK m.2/1-e). Cumhuriyet savcısı, kamu davası açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere işin gerçeğini araştırmak üzere soruşturma başlatır (CMK m.160/1). Soruşturma, kural olarak gizli, yazılı ve hızlı bir şekilde yapılır.

Cumhuriyet savcısı soruşturma aşamasını yürüten temel adli makamdır. Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde suje olarak taraf ise de, soruşturma evresinde usul işlemi yaparken tarafsız davranmak zorundadır. Savcılık, soruşturma aşamasında delillerin elde edilmesi, muhafaza edilmesi ve ileri sürülmesi aşamalarının tamamını bizzat yaparak veya denetleyerek adil bir yargılama yapılmasını temin eder.

Soruşturma İşlemleri Nasıl Yapılır?

Soruşturma evresinin en önemli ilkelerinden biri “yazılılık” ilkesidir. Tüm soruşturma işlemleri yazılı yapılarak bir tutanağa bağlanır (CMK m.169/1).

Soruşturma aşamasında yapılan tüm usul işlemleri gizlidir (CMK m.157).

Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya polis, jandarma vb. kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir. Soruşturma yoluyla maddi gerçeğin ortaya çıkması ve adil bir yargılama yapılabilmesi için, bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir (CMK m.161/1). Savcılık, soruşturma aşamasında yakalama, elkoyma, gözaltı kararı, iletişimin dinlenmesi gibi her türlü koruma tedbirine başvurabilir veya hakimden bu tedbirlere hükmedilmesini isteyebilir.

Soruşturma yapmakla görevlendirilen polis, jandarma gibi kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının soruşturmaya dair bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür (CMK m.161/2). Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.

Soruşturma evresinin her aşamasında avukatın, şüpheli ile görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz (CMK m.149/3). Avukat, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir. Avukatın dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir (CMK m.153). Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer soruşturma işlemlerine ilişkin tutanakları inceleme veya örnek alma yetkisi hiçbir şekilde kısıtlanamaz.

Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı (SYOK) Kararı Nedir?

Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK), ihbar ve şikayetin mahiyeti gereği savcılığın işlem yapılmasına gerek görmemesi halinde, soruşturmanın başlatılmamasına yönelik bir karardır. Şu hallerde soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilebilir (CMK m.158/6):

  • Savcılığa ulaşan ihbar ve şikâyet konusu fiilin suç oluşturmadığının herhangi bir araştırma yapılmasını gerektirmeksizin açıkça anlaşılması halinde soruturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK) verilir.

  • Savcılığa ulaşan ihbar ve şikâyetin soyut ve genel nitelikte olması durumunda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilir.

Soruşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halinde şikâyet edilen kişi hakkında soruşturma başlatılmadığı için, kendisine şüpheli sıfatı verilemez.

Soruşturmaya Yer Olmadığı (SYOK) Kararına İtiraz

Soruşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karara itiraz edilebilir. Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar (SYOK), varsa ihbarda bulunana veya şikâyetçiye bildirilir ve bu karara karşı itiraz hakkı kullanılabilir (CMK m.158/6):

Şikayetçi veya suçtan zarar gören, soruşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir. Sulh ceza hâkimliği itirazı haklı bulursa, soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar kalkar, Cumhuriyet savcısı soruşturma başlatır ve şüpheli hakkında yeterli şüphe varsa iddianame düzenleyerek mahkemeye verir (CMK m.173). Ancak, şüpheli hakkında dava açmayı gerektirecek ölçüde yeterli şüphe yoksa, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Böylece, şüpheli hakkında soruşturma yapılmış olur, ancak kamu davası açılmaz.

Soruşturma ile Kovuşturma Arasındaki Fark Nedir?

Soruşturma, Cumhuriyet savcısı tarafından gizli, yazılı ve hızlı bir şekilde yürütülen suç işlendiğine ilişkin basit şüpheyle başlayıp iddianame ile dava açılmasına kadar geçen evredir. Soruşturmada şüpheli ve müşteki hakları daha fazla kısıtlanır, Cumhuriyet savcısı sürecin yürütülmesinde başat roldedir. Ancak, soruşturmada da savcılığın usul işlemleri maddi gerçeği araştırma ve adil yargılamayı temin amacıyla yapılmak zorundadır.

Kovuşturma, soruşturma neticesinde şüpheli hakkında iddianame düzenlenerek ceza davası açılması ile başlayan yargılama sürecidir. Kovuşturma evresi, mahkeme tarafından yürütülür. Kovuşturma, bir taraftan iddia ve savunmanın karşılıklı tartıştığı, diğer taraftan soruşturma aşamasında toplanmayan delillerin de toplandığı yargılama aşamasıdır. Mahkeme tarafından yürütülen kovuşturma, kural olarak herkese açık, sözlü ve duruşmalı yapılır.

Soruşturma Ne Kadar Sürer?

Soruşturma süresi, somut her olayın özelliğine göre değişmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Cumhuriyet savcılarının soruşturma süresine herhangi bir kısıtlama getirmemiştir. Ancak, ceza muhakemesinin genel ilkeleri gereği soruşturmalar gizli, yazılı ve “hızlı” yapılmalıdır.

Soruşturmanın süresi; delillerin toplanması, keşif yapılması, ifade alma, bilirkişi incelemesi vb. işlemlerin yoğunluğuna bağlı olmak üzere her soruşturma açısından farklılık arz etmektedir. Soruşturmanın tamamlanması için kanunda herhangi bir süre öngörülmemiş olmakla birlikte, somut olayın özelliğine göre soruşturmanın makul sürede bitirilmesi gerekir. Soruşturma, 1 ay sürebileceği gibi 1 yıl da sürebilir. Ancak, soruşturma süresinin yapılacak işlemlerle orantılı olması gerekir.

Soruşturma Neticesinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar Verilmesi

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK), diğer bir deyişle takipsizlik kararı; Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde şüpheli kişi hakkında kovuşturma olanağı veya yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmaması nedeniyle ceza mahkemesinde kamu davası açılmasına gerek görülmemesini ifade eder (CMK m.172/1). KYOK, soruşturmanın sonunda verilen bir karardır, yukarıda açıkladığımız SYOK ise soruşturmanın başında verilen bir kardır.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, soruşturmayı sona erdiren bir karardır. Savcılık, ceza davası açılmasının şartları oluşmadığında soruşturmayı sona erdirerek takipsizlik kararı verir. Savcılığın soruşturma neticesinde verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etmek mümkündür. İtiraz yazılı olarak sulh ceza hakimliğine yapılır. Sulh ceza hakimliği, savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının yerinde olup olmadığını inceler. Sulh ceza hakimliği, savcılığın takipsizlik kararını yerinde bulursa karara yapılan itirazı reddeder, savcılık kararı kesinleşir. Sulh ceza hakimliğinin bu kararına karşı kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulur. Sulh ceza hakimliği savcılığın takipsizlik kararını yerinde bulmazsa, itiraz üzerinde takipsizlik kararını kaldırır ve yeniden soruşturma yapılmasına karar verir.

Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten ve bu karara karşı itirazlar reddedildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz (CMK m.172).

Soruşturma Neticesinde İddianame Düzenlenmesi

Cumhuriyet savcılığı, soruşturma neticesinde suç işlendiğine dair yeterli şüphe sebeplerinin varlığına kanaat getirirse şüpheli hakkında iddianame düzenleyerek bir ceza davası açar.

Soruşturma neticesinde görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede aşağıdaki hususlara yer verilir (CMK m.170);

  • Şüphelinin kimliği,
  • Müdafii,
  • Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
  • Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
  • Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
  • Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
  • Şikâyetin yapıldığı tarih,
  • Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
  • Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
  • Suçun delilleri,
  • Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri.

İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür. İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir (CMK m.170).

İddianamenin verildiği ceza mahkemesinin iddianameyi kabul etmesiyle ceza davası açılmış sayılır. İddianame, ceza davasının sınırlarını ve içeriğini belirleyen belgedir. İddianameye yazılmayan bir olay soruşturma konusu yapılsa bile, yargılama konusu yapılamaz. Ceza hukukunda “yargılamanın sınırlılığı” veya “iddianameyle bağlılık” olarak ifade edilen ilkeyle iddianamenin yargılamanın temel yol göstericisi olduğu, mahkemenin iddianamenin dışına çıkmadan yargılama yapması gerektiği kabul edilmiştir.

Cumhuriyet savcılığının düzenlediği iddianame örneği aşağıdadır:

Soruşturma Evresi Yargıtay Kararları


Soruşturmanın Sonuçlanması ve İddianame Düzenlemesi

CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda takipsizlik kararı verecektir. Aksi durumun kabulü her ihbar veya şikayet üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir. Somut olayda müşteki vekilinin şikayet dilekçesi üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığınca yeterli şüphenin bulunduğu kabul edilerek ve somut delil ve vakılara dayanılarak 2014/1644 İddianame numarası ile şüpheli hakkında kamu davası açılması için … 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açılmış, mahkemece sadece işbölümü değerlendirmesi yapılarak iddianame iade edilmiş olmasına rağmen toplanan deliller itibariyle hukuki durumunda bir değişiklik bulunmayan şüpheli hakkında görevli mahkemeye hitaben iddianame düzenlenmesi gerekirken soruşturma evrakı kapsamı ile uygun olmayacak şekilde kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz üzerine … 2. Sulh Ceza Hakimliğince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/5223).

Soruşturma İşlem Tutanaklarının Aslı veya Onaylı Sureti Dosyaya Konulmalıdır

Hükme esas alınan ekspertiz raporu, olay tutanakları ve sanık savunması gibi soruşturma evrakında yer alan tüm evrakların aslı veya onaylı örnekleri getirilmeden, onaysız fotokopilerine dayanılarak hüküm kurulması suretiyle CMK’nın 169. maddesine aykırı davranılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar : 2017/2711).

Dosya içindeki tüm belgelerin onaysız fotokopi olduğu anlaşılmakla, hükme esas alınan belgelerin aslı veya onaylı örneklerinin dosya içinde bulundurulmaması suretiyle CMK’nın 169. maddesine aykırı davranılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi - Karar : 2017/746).

Soruşturma Evresi, Yeterli Şüphe ve İddianame Düzenlenmesi

Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.

CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâl” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).

Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. “Yeterli şüphe”, şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.

5271 sayılı CMK’da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür. İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucunun suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır. Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra, iddianamenin iadesi müessesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK’nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK’nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.

Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere; “Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir. Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir. Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür…”

7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise; “Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. “Mutlak sayılan mevcut bir delil” ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir.” (Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/5015 E. , 2020/4966 K.).

Soruşturma Aşamasında Şüphelinin Tespit Edilememesi

CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Her ne kadar katolog suçlar (intihara teşebbüs, öldürmeye teşebbüs, çocukların cinsel istismarı) hariç yapılan istinabe talepleriyle ilgili olarak ABD adli makamlarınca adli yardımlaşma taleplerinin reddedilip bilgi verilmediğinin bildirildiği ve bu nedenle sosyal paylaşım siteleri aracı kılınmak sureti ile iddia edilen eylemlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönündeki bilgilerin elde etme imkanının teknik ve hukuki açıdan mümkün olmadığı, iddia edilen eylemlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin tespit edilemediği, iddia edilen eylemin kim tarafından gerçekleştirildiğininde tespitinin mümkün olmadığı, gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmişse de, soruşturma dosyası kapsamında hiç bir soruşturma işlemi yapılmadan bu karar verilmiştir. CMK’nın 172/1. maddesindeki, kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinin somut olayda mevcut olmadığı, dolayısıyla şüphelinin tespitine yönelik olarak gerekli tüm soruşturma işlemleri yapıldıktan sonra, şüphelinin tespiti halinde iddianame düzenlenmesi, tespit edilemediği takdirde ise daimi arama kararı alınarak dava zamanaşımı içerisinde soruşturmaya devam edilmesi gerektiği anlaşılmakla, merciince itirazın kabulüne karar verilmesi yerine reddedilmesi hukuka aykırı görülmüştür (Yargıtay 4. Ceza Dairesi-K.2021/27448).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS