İtiraz Kanun Yolu Nedir?
İtiraz, kural olarak hakim kararları ile kanunun açıkça gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı üst bir merciiye yapılan, hukuki niteliği itibariyle “kanun yolu” başvurusudur. Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararların da hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bir üst merciiye itiraz başvurusu yapılabilir. Ancak, Cumhuriyet savcısının kararlarına yapılan itiraz hukuki nitelik olarak “itiraz kanun yolu” olarak kabul edilmemektedir. Ceza muhakemesinde, savcılığın kararlarına karşı şüpheli veya sanığın itiraz hakkına “hukuki çare” ; mahkeme veya hakim kararlarına itiraz hakkına ise “kanun yolu” denilmektedir. Kanun yolu, şüpheli veya sanığa daha geniş koruma ve güvence sağlayan bir ceza muhakemesi aracıdır.
İtiraz kanun yoluna başvurulması, aleyhine başvurulan kararın kesinleşmesini engeller. İtiraz kanun yolu ile ilgili genel hükümler Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 267-271 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
İtiraz Kanun Yoluna Başvuru Süresi Nedir?
İtiraz kanun yoluna başvuru süresi; hakim, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğinden itibaren iki haftadır (CMK m.268/1).
İtiraza konu karar, itiraz hakkına sahip kişinin yokluğunda verilmişse tebliğ edilmelidir. İtiraz süresi de tebliğden itibaren başlar. Koruma tedbirlerine ilişkin kararlar (tutuklama, yakalama vs.) tebliğ edilmez. Karar ilgilinin yüzüne karşı verilmişse, iki haftalık itiraz süresi tefhim (öğrenme) gününden itibaren işlemeye başlar.
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” (CMK md.172) ile “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı” (CMK md.171) aleyhine suçtan zarar gören kişi tebliğden itibaren iki hafta içinde itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md.173).
İtiraz Kanun Yoluna Kimler Başvurabilir?
Hakim ve mahkeme kararlarına karşı; Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve katılan ile katılma talebinde bulunduğu halde katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görenler itiraz kanun yoluna başvurabilirler (CMK md.260). Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme kararına itiraz kanun yoluna hem sanık lehine hem de aleyhine başvurabilir (CMK md.260/3).
Cumhuriyet savcısının kararlarına karşı; mağdur, suçtan zarar gören ve şüpheli itiraz kanun yoluna gidebilir (CMK md. 91/5, CMK md.73)
Avukat, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md.261).
Şüpheli veya sanığın kanuni temsilcisi ve eşi; şüpheli veya sanığa açık olan itiraz kanun yoluna başvurma hakkını, itiraz süresi içinde bizzat kendileri kullanabilirler (CMK md.262).
Yakalama işlemi ile gözaltı kararı ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının kararına karşı; yakalanan kişi, müdafii veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir (CMK md. 91/5).
Tutuklu İtiraz Kanun Yoluna Nasıl Başvurabilir?
Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek itiraz kanun yoluna başvurabilir (CMK md. 263).
Zabıt kâtibine başvuru hâlinde, kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan şüpheli veya sanığa bir örneği verilir. Kurum müdürüne başvuru hâlinde aynı şekilde işlem yapılarak, tutanak ve dilekçe derhâl ilgili mahkemeye gönderilir.
Zabıt katibi veya kurum müdürü tarafından işlem yapıldığı zaman itiraz kanun yolu için Kanunda belirlenen süreler kesilmiş sayılır.
İtiraz Dilekçesi Nereye Verilir?
Hangi mahkeme karar vermişse, itiraz dilekçesi de o mahkemeye verilmelidir (CMk md. 268/1). Çünkü, kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme itirazın haklı olduğu kanaatine varırsa, talep doğrultusunda kararını kendiliğinden düzeltebilir (CMK md. 268/2). Örneğin, tutuklama kararı veren bir hakim tutuklamaya itiraz başvurusu üzerine, kararını yeniden gözden geçirerek tutuklunun tahliyesine karar verebilir.
Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok 3 gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mahkemeye gönderir.
Cumhuriyet savcısının kararlarına karşı itiraz ise doğrudan sulh ceza hâkimliğine yapılır.
İtiraz Dilekçesinin İçeriği Nasıl Olmalıdır?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre itiraz dilekçesinin içeriğinden itiraz edilen kararın açıkça yazılı olması, itiraz iradesinin dilekçe kapsamından anlaşılması ve itiraz edenin dilekçeyi imzalaması yeterlidir.
İtiraz dilekçesinin gerekçeli olması şart değildir. İtiraz dilekçesinde “itiraz ediyorum”, “kararın gözden geçirilmesini istiyorum” vb. gibi ibareler bulunması yeterlidir.
Sulh Ceza Hakimliği Kararına İtiraz Nasıl Yapılır?
Sulh ceza hakimliği, soruşturma aşaması işlemlerini yapmakla görevli bir mahkemedir. Sulh ceza hakimliğinin verdiği kararlara şu şekilde itiraz edilebilir (CMK 268/3):
-
Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe aittir.
-
Ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
-
Tutuklamaya ilişkin itiraz kanun yoluna başvurulması halinde, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.
Asliye Ceza Mahkemesi Kararına İtiraz Nereye Yapılır?
Asliye ceza mahkemesi, diğer ceza mahkemelerinin görevli olmadığı tüm dava ve işlere bakmakla görevli olan temel mahkemedir.
Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi ise yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesi tarafından yapılır (CMK md.268/3-c).
Ağır Ceza Mahkemesi Kararına İtiraz Nereye Yapılır?
Ağır ceza mahkemesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren tüm suçlar ile kanunda açıkça görevlendirildiği diğer suç ve işlere bakmakla görevli ceza mahkemesidir.
Ağır ceza mahkemesinin ve başkanının kararları hakkındaki itirazların incelenmesini, numara olarak kendisini izleyen ağır ceza mahkemesi yapar. Son numaralı ağır ceza mahkemesinin kararını birinci ağır ceza mahkemesi inceler. O yerde tek ağır ceza mahkemesi varsa en yakın ağır ceza mahkemesi itirazı inceler (CMK md.268/3-c).
Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf Mahkemesi) Kararlarına İtiraz
İstinaf mahkemesi, yerel mahkeme kararının yeniden gözden geçirildiği bir üst derece mahkemesidir.
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda ; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler (CMK md.268/3-e).
İtiraz Kararın İnfazını Engeller mi?
Kural olarak itiraz kanun yoluna başvurulması, kararın infazını engellemez (CMK md.269). Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek mahkeme, kararın yerine getirilmesinin, yani infazın geri bırakılmasına karar verebilir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen kararın belli bir süre hüküm doğurmamasını ifade eden bir usul hukuku kurumudur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz halinde, itiraz başvurusu infazın başlamasını kendiliğinden engeller.
İtirazın İncelenmesi ve İtiraz Hakkında Karar Verilmesi
İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir. Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir (CMk md.270/1).
Mahkemenin tutuklama kararına itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafiine bildirilmelidir. Şüpheli, sanık veya müdafii üç gün içinde Cumhuriyet savcısının görüşüne karşı kendi görüşlerini mahkemeye bildirebilir (CMK md.270/2).
Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir (CMK md.271/1).
İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir. Karar mümkün olan en kısa sürede verilir. Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir (CMK md.271/2-3-4).
CMK’nun 271/2. maddesinde yer alan; “İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” şeklindeki düzenleme gereği itirazı inceleyen mercii nasıl hareket etmesi gerektiği Ceza Genel Kurulu tarafından şu şekilde açıklanmıştır:
CMK’nın 271/2. maddesindeki düzenlemeye göre, merci, itirazı yerinde görürse itirazın kabulüyle birlikte “itiraz konusu” hakkında da karar verecektir. Başka bir anlatımla merci, itirazı kabul ettiğinde, verilmesi ya da kaldırılması gereken bir karar varsa bunu kararı veren mahkemeye bırakmadan kendisi vermeli ya da kaldırmalıdır. Örneğin, görevsizlik kararına yönelik bir itirazı inceleyen merci, itirazı yerinde görürse aynı zamanda görevsizlik kararını da kaldırmalıdır. Dolayısıyla, kanunda yer alan “İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” hükmü, itirazı kabul eden mercinin sadece “itiraz konusu” hakkında karar vermesi şeklinde anlaşılmalıdır. Buna karşın bu hüküm itiraz konusu dışında dosyanın esası hakkında da yargılamayı sonuçlandıracak (Örneğin görevsizlik kararını kaldıran mercinin dosyanın esası hakkında karar vermesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararı kaldıran mercinin hükmü açıklaması gibi) bir karar vermesi gerektiği şeklinde yorumlanmamalıdır (CGK-K.2022/98).
Hangi Kararlara Karşı İtiraz Kanun Yoluna Başvurulabilir?
Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, kural olarak tüm hakimlik kararları aleyhine itiraz kanun yoluna başvurulabilir. Mahkeme kararları aleyhine itiraz başvurusu yapılabilmesi için kanunda açık hüküm olması gerekir. CMK’ya göre itiraz kanun yoluna başvurulabilen kararlar şunlardır:
-
Gözaltına alma kararı ve gözaltı süresinin uzatılması kararı (CMK m.91). Esasen bu kararlar savcılık tarafından verilmektedir. Savcılık kararları aleyhine yapılan itiraz başvuruları 5271 sayılı CMK’da “hukuki çare” olarak düzenlenmiştir. Ancak, uygulamada itiraz kanun yolu ile benzerliği nedeniyle burada yer vermeyi uygun gördük.
-
5651 sayılı kanun gereği internet sitesine veya web sayfasına erişimin engellenmesi kararı,
-
Tutuklama kararı (CMK md. 101/5)
-
Tutukluluk halinin devamı kararı (CMK md. 104/2),
-
Tutuklunun salıverilmesi talebinin reddi kararı (CMK md. 104/2),
-
Tutuklunun tahliyesine (salıverilmesine) ilişkin hakim veya mahkeme kararı (CMK m.104/2),
-
Adli kontrol kararı (CMK ms. 111/2),
-
Cumhuriyet savcısının şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılması isteminin Mahkeme tarafından reddi kararı (CMK md. 103/1, CMK md.105),
-
Tüm aşamalarda şüpheli veya sanığın salıverilme talebinin reddine ilişkin mahkeme kararları (CMK md. 105),
-
Hakimin reddi isteminin esastan kabul edilmemesine ilişkin mahkeme kararı (CMK md. 28/ 1),
-
Hakimin ret isteminin usulden geri çevrilmesine ilişkin mahkeme kararı; yani ret isteminin süresinde yapılmadığı, ret sebebi ve delili gösterilmediği ve ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile geri çevrildiğine dair kararlar (CMK md. 31/3),
-
Ceza mahkemesinin görevsizlik kararı (CMK md.5/2),
-
Yetkisizlik kararı (CMK md. 18/3),
-
Zabıt katiplerinin ret isteminin geri çevrilmesi kararı (CMK md. 32/1),
-
Eski hale getirme talebinin reddine ilişkin karar (CMK md.42/2),
-
Kanuni şartları oluşmadığı halde tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında uygulanan disiplin hapsi kararı (CMK md. 60/4),
-
Şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını belirlemek amacıyla gözlem altına alınma kararı (CMK md.74/4),
-
Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararı (CMK md.75/6),
-
Bir soruşturmada şüpheli veya sanık dışındaki kişilerin beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararı (CMK md.76/5),
-
Elkoyma işlemi ile elkonulan eşyanın iadesi talebinin reddi kararı (CMK md.131/1),
-
Koruma tedbirleri nedeniyle (haksız tutuklama, gözaltı vb.) tazminat talebine dair talep dilekçesinin eksiklik ihtiva ettiği gerekçesiyle reddedilmesi kararı (CMK md. 142/4),
-
Koruma tedbirleri nedeniyle ödenen tazminatın geri alınmasına ilişkin mahkeme kararı (CMK md.143/1),
-
Müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat hakkında tutuklu veya hükümlünün avukatlığını üstlenmekten yasaklanması kararı (CMK md. 151/4),
-
Mahkeme tarafından iddianamenin iadesi kararı (CMK md. 174/5),
-
Mahkeme tarafından verilen yargılamanın durması kararı (CMK md. 223/8),
-
Kaçak sanığın duruşmaya gelmesini temin için tazyik amaçlı elkoyma kararı (CMK md. 248/8),
-
Yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü veya reddine dair mahkeme kararları (CMK md. 319/3; CMK md. 321/3).
Mahkeme kararlarından farklı hukuki nitelikte olmakla birlikte, savcılık kararları aleyhine de itiraz yoluna başvurulabilir:
-
Soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar aleyhine itiraz başvurusu yapılabilir. Ancak, bu itiraz, savcılık kararına karşı yapıldığı için hukuken kanun yolu olarak değil, hukuki çare olarak nitelendirilir.
-
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar aleyhine itiraz başvurusu yapılabilir. Ancak, bu itiraz, savcılık kararına karşı yapıldığı için hukuken kanun yolu olarak değil, hukuki çare olarak nitelendirilir.
İtiraz Kanun Yolu Yargıtay Kararları
İtiraz Dilekçesinin Yanlış Merciye veya Usulle Verilmesi
CMK’nın 264. maddesinde kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya mercinin belirlenmesinde yanılgının, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağı, bu hâlde başvurunun yapıldığı merci tarafından, başvurunun derhâl görevli ve yetkili merciye gönderilmesi gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Kural olarak itiraz istemi süresinde verilen bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine yapılacak bir beyanla kararı veren merciye yapılacaktır. Ancak süresinde olması koşuluyla, dilekçenin kararı veren merci dışındaki bir merciye verilmesi veya istemde bulunulması ya da haklı nedenlerin varlığı hâlinde Cumhuriyet savcılığına ya da bir başka merciye istemde bulunulması itiraz istemini geçersiz kılmayacak, bu durum mercide yanılgı kapsamında değerlendirilebilecek, dilekçenin verildiği veya istemin yapıldığı merci tarafından, istem veya dilekçe mercisine gönderilecektir. Yine aynı şekilde istemin itiraz yerine temyiz olarak belirtilmiş olması da bu kapsamda değerlendirilerek, başvuru sahibinin hakları korunacak, sürenin bildirilmemesi veya yanılgılı bildirilmesi hâlinde bunun ilgili taraf açısından bir yanılgı oluşturarak bir hakkın kullanılmasını engellemesi durumunda ise açıklamalı davetiye ile bu hususun tebliğinden sonra süreler işlemeye başlayacak, böylece olası hak kayıpları önlenecektir (CGK-K.2022/817).
İtiraz Hakkı, İtirazın Usul ve Esas Açısından İncelenmesi Zorunluluğu
Olağan kanun yollarından olan itiraz, CMK’nın 267 ila 271. maddeleri arasında düzenlenmiş olup “İtiraz olunabilecek kararlar” başlıklı 267. maddesinde; “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hâkim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür. CMK’da; görevsizlik (madde 5/2), yetkisizlik (madde 18/3), red isteminin reddi (madde 28), eski hâle getirme isteminin geri çevrilmesi (madde 42/2), tanıklara ilişkin disiplin hapsi (madde 60/4), gözlem altına alma (madde 74/4), beden muayenesi (madde 75/6), tutuklama (madde 101/5), tutukluluk hâlinin devamı (madde 104/2) adli kontrol (madde 111/2), iddianamenin iadesi (madde 174/5 ), durma (madde 223/8) ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması (madde 231/12) kararları itiraz yoluna başvurulabileceği açıkça sayılan mahkeme kararlarındandır. Bunun dışında özel ceza kanunlarında da mahkeme kararlarına itirazın mümkün kılındığı hâller mevcuttur; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353. ve 5236 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 29/2. maddeleri gibi.
…
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda yer alan adi itiraz ve acele itiraz ayrımına son veren CMK’da tüm itirazlar için ilgilinin kararı öğrenmesinden itibaren yedi günlük itiraz süresi öngörülmüştür. Kanun yollarına başvurunun kimler tarafından ve ne şekilde yapılacağını düzenleyen CMK’nın 260. maddesine göre; Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar tarafından, bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak ya da 263. maddesi uyarınca tutuklular için tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle yapılacak itiraz isteminin, kararına itiraz edilen hâkim ya da mahkemeye sunulması gerekir. İtiraz istemini alan hâkim ya da mahkemenin itirazı haklı görürse kararını düzeltmesi ya da itirazı haklı görmezse hemen ve nihayet üç gün içinde aynı Kanun’un 268/3. maddesinde ayrıntısıyla düzenlenmiş olan incelemeye yetkili mercie göndermesi gerekmektedir.
İtiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekili de dinleyebilecektir ancak CMK’nın 271. maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında bu dinleme duruşma şeklinde yapılmayacaktır, zira duruşma yapılabilmesi kanunda açık hüküm bulunmasına bağlıdır.
Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir. Öğretide de itiraz merciinin inceleme usulü ve kapsamına ilişkin çok çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu kapsamda:
“Yargılama makamı, temyizden farklı olarak, gerekiyorsa, hukuki sorun yanında maddi sorunu da ele alabileceğinden, lüzumlu gördüğü soruşturma işlemlerinin yapılmasını emredebilir veya bu soruşturmayı bizzat yapabilir. Bu soruşturma dolayısı ile mesela keşif yapılır veya tanık dinlenir. İtiraz konusunu incelerken mercii sadece dosya ile bağlı değildir. Kendisi de konu ile ilgili araştırma yapabilecektir.” (Nurullah Kunter- FeridunYenisey- Ayşe Nuhoğlu, 16. Bası, Beta, İstanbul, s. 1401.), “İtiraz incelemesi kararın hem maddi ve hem de hukuki yönden ele alınmasını ve bunun hukuka uygunluğunun denetlenmesini gerektirir…itiraz yasayolunda bir karara temel teşkil eden deliller ve maddi olgular ile bunu doğuran hukuki durum birlikte değerlendirilir.” (Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, 12. Bası, s. 481; E. Yurtcan, CMK Şerhi, 5. Bası, Beta, İstanbul, 2008, s. 923.),
“İtiraz incelemesi yapılırken, incelenen kararın hem maddi hem de hukuki yönünün ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerekir… İtirazı inceleyecek mercii naip hakim veya istinabe yolunu da kullanabileceği gibi kolluk ve savcıya da emir verebilecektir” (Bahri Öztürk-Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 11. Bası, Ankara, 2007 s. 840.),
“İtiraz olağan bir kanun yoludur ve kararın hem maddi hem de hukuki açıdan tek tek incelenmesini gerektirir.” (Veli Özer Özbek, Yeni CMK’nın Anlamı, s. 1065.),
Şeklinde görüşler dile getirilmiştir.
Görüldüğü gibi, öğretide ittifakla kabul edildiği üzere itiraz merciince, esasa müessir inceleme de yapılabileceğinden, suç niteliğinin değiştiğine yönelik başvurular da itiraz mercii tarafından değerlendirilebilecektir (Ceza Genel Kurulu 2019/148 E. , 2023/361 K.).
İtiraz Kanun Yolunda Cezayı Aleyhe Değiştirme İlkesi Uygulanamaz
Cezanın aleyhe değiştirilmemesi ilkesinin, ceza muhakemesinin mutlak ve vazgeçilemez değerleri arasında yer alan ve evrensel hukukun benimsediği bir ilke olmayıp istisnai bir nitelik taşıması, CMUK’un 326/son maddesinin yanı sıra CMK’nın 307/5. maddelerinde temyiz, CMK’nın 283. maddesinde istinaf, 323/2. maddesinde yargılamanın yenilenmesi ve 309/4. maddesinin (b) bendinde ise kanun yararına bozma yolları yönünden söz konusu ilkenin ne şekilde uygulanacağı ayrıca ve açıkça düzenlendiği hâlde itiraz yoluna ilişkin CMK’nın 267 ila 271. maddeleri arasında böyle bir düzenlemeye yer verilmemesinin kanun koyucunun bilinçli bir tercihi olması, öte yandan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar, CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, ortada davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan söz edilememesi, aynı Kanun’un 231/5. maddesinde belirtildiği üzere hukuken sonuç doğurmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında sanık hakkında hükmedilen bir cezadan bahsedilemeyeceğinden cezanın aleyhe değiştirilmesi ilkesinin uygulanma olanağının bulunmaması, kaldı ki açıklanması geri bırakılan hükme ilişkin sadece sanık veya sanık lehine Cumhuriyet savcısı tarafından itiraz edilip itirazın reddiyle kararın kesinleşmesinden sonra CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması durumunda bu hükme dair sanık aleyhine istinaf (veya temyiz) yoluna başvuruda bulunulması hâlinde de cezayı aleyhe değiştirme yasağının uygulanmasının söz konusu olmaması, ceza muhakemesi hukukunda kıyas yapılması mümkün olmakla birlikte istisnai normların kıyas yoluyla genişletilememesi karşısında; cezayı aleyhe değiştirme yasağı kuralının itiraz yolunda uygulanma olanağının bulunmadığının kabulü gerekmektedir (Ceza Genel Kurulu 2019/148 E. , 2023/361 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.