0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Cinsel Taciz Suçu Nedir? (TCK 105)

Cinsel taciz suçu, cinsel arzu ve isteklerini tatmin etmek üzere bir kimsenin başka bir kimseyi bedensel herhangi bir temasta bulunmadan rahatsız etmesidir. Halk arasında “laf atma”, “sözlü taciz” olarak bilinen anti-sosyal davranış biçimi de cinsel taciz suçunun unsurlarının oluşmasına yol açar. Cinsel taciz suçu serbest hareketli bir suç olup telefonla, sosyal medya üzerinden veya internet yoluyla başka bir yöntem kullanılarak da işlenebilir.

Cinsel taciz suçu, TCK md. 105’te “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” arasında düzenlenmiştir. Fail ile mağdur arasında herhangi bir bedensel temas olmadan ahlak temizliğine aykırı fiilleri cezalandıran bir suç tipidir. Fail ile mağdur arasında ani ve geçici bir şekilde de olsa cinsel amaçla bedensel temas olması halinde cinsel saldırı suçu oluşur. Örneğin, failin cinsel amaçla hareket ederek mağdura yönelik “seni bir kere öpeyim” şeklinde söz sarfetmesi cinsel taciz suçuna, failin mağduru öpmesi fiili ise cinsel saldırı suçuna vücut verir.

Özellikle ve tekraren belirtelim ki; cinsel amaçla işlenen bir fiilin cinsel taciz suçunu oluşturması için, failin, mağdurun bedenine sürtünme, dokunma, okşama veya başkaca herhangi bir surette temas etmemesi gerekir. Mağdurun bedenine fiziksel temasta bulunulduğu anda cinsel saldırı suçu vücut bulur.

Cinsel suçlar, genel olarak şu şekilde kategorize edilmektedir:

  • Cinsel İstismar Suçu: Kural olarak 15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md.103). 15-18 yaş grubunda olan çocuklara karşı hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen bir nedenle çocuğun bedeni üzerinde icra edilen fiiller de cinsel istismar suçu olarak nitelenir.

  • Cinsel Saldırı Suçu: Kural olarak yaşı büyük kimselere veya 15-18 yaş grubu mağdurlara yönelik (hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başkaca bir neden olmaksızın) bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 102)

  • Cinsel Taciz Suçu: Mağdurun yaşına bakılmaksızın, fail ile mağdur arasında bedensel temas olmadan cinsel davranışlarla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 105)

  • Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu: 15-18 yaş grubunda yer alan çocuklarla, çocuğun kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girilmesi halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşur (TCK 104).

Cinsel Taciz Suçu Nasıl İşlenir?

Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi, devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin somut-belirli kişi ya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir. Aksi takdirde cinsel taciz değil, hakaret, tehdit ya da kişilerin huzur ve sükununu bozma suçları söz konusu olacaktır.

Cinsel taciz suçu şu şekillerde işlenebilir:

  • Fail, cinsel taciz suçunu doğrudan doğruya mağdurun görüp duyabileceği söz, davranış veya işaretlerle işleyebilir.

  • Cinsel taciz suçu, cinsel amaçla mağdura telefon etme, mesaj atma, ses kaydı gönderme, faks çekme, mektup gönderme vb. gibi klasik iletişim araçları yoluyla işlenebilir.

  • Cinsel taciz suçu, e-mail atma, internet üzerinden sosyal medya hesaplarına yorum yazma, kapalı veya açık sosyal medya grupları üzerinden sesli, görsel veya yazılı iletiler gönderme yoluyla işlenebilir.

  • İnstagram, facebook, twitter, whatsapp gibi internet üzerinden kullanılan bilişim sistemi uygulamaları aracılığıyla sesli, görsel veya yazılı ileti göndermek yoluyla işlenebilir.

Cinsel Taciz Suçu Teşkil Eden Hareket ve Davranışlar Nelerdir?

Hangi hareketlerin cinsel taciz suçu teşkil edeceği Yargıtay kararları ile istikrar kazanmıştır. Yargıtay uygulamasına göre, cinsel amaçla işlenen aşağıdaki fiiller cinsel taciz suçunun oluşmasına neden olur (YCGK-K.2015/34):

  • Cinsel amaçlı “el hareketi yapma”,

  • Cinsel bir hisle “öpücük atma”,

  • Cinsel ilişki teklif etme,

  • Cinsel organını gösterme,

  • Mağdura yönelik “sevişelim mi”, “sevişmek ister misin” şeklinde sözler sarfetmek,

  • Sokakta yürüyen bir kişiye cinsel amaçla laf atmak, sözlü taciz (fıstık, güzelim, harikasın vs.),

  • Failin mağdurun yaşadığı evin penceresine tırmanarak “seni kaçıracağım, beni içeri al, içeri gireceğim” demesi,

  • Mağdura karşı cinsel arzuyla çiçek koklamak,

  • Telefonla kısa aralıklarla arayıp; “evinin önündeyim, dışarı çık, seni maddi ve manevi tatmin edeceğim,” “seni seviyorum, evlenmek istiyorum,” şeklinde sözler sarfetmek,

  • “Konuşmak ister misin, numarayı çaldır, istemezsen kimsenin haberi olmaz” içerikli mesajlar göndermek,

  • Mağdurun yüzüne karşı; “seni ve aileni tanıyorum, arabaya bin, gideceğin yere bırakayım, sana kötülük yapmam” şeklinde sözler söylemek,

  • İnternet üzerinden bir kimseye “soyun”, “vücudun çok güzel” vb. gibi cinsel amaçlı sözler söylemek,

  • Evlenme teklifinin evli bir kadına yapılması veya evli bir kadına seni seviyorum demek,

  • İç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle yapılan evlilik teklifi,

cinsel taciz olarak kabul edilmiştir.

Cinsel Taciz Suçu Nasıl İspatlanır?

Cinsel taciz suçunun ispatlanması yargılama aşamasında en önemli tartışma konularından biridir. Cinsel tacizin çoğu zaman sadece iki kişi arasında geçmesi, olayın görgü tanıklarının olmayışı, kamera veya video kaydı gibi teknik araçların nadiren suç delili olarak dava dosyalarında yer alması nedenleriyle suçun sübut bulup bulmadığı mahkemelerin en çok tartıştığı konulardan biridir.

Cinsel taciz suçunun ispatında şu delillerden yararlanılmaktadır:

1. Mağdur Beyanı: Cinsel suçlarda mağdur beyanı, en önemli delil kaynağıdır. Yargıtay yerleşik kararlarıyla suçun ispatı konusunda mağdur beyanının delil değerine sahip olması için bazı kriterler getirmiştir. Yargıtay’a göre, fail ve mağdur dışında tanığın olmadığı cinsel taciz suçlarında mağdur beyanına dayanılarak suçun ispat edilip edilmediği şu olgular tartışılarak belirlenmelidir:

  • Mağdurun sanığı tanıyıp tanımadığı: Suçun mağduru sanığı olaydan önce tanımıyorsa, mağdurun kimliği ve eşgali belirli bir kimseyi cinsel taciz faili gösteren beyanına değer verilmelidir.

  • Fail ile mağdur arasında önceye dayalı herhangi bir husumet bulunup bulunmadığı: Fail ile mağdur birbirini tanıyorsa, aralarında olaydan önceye dayalı husumet bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Mağdur ile fail arasında önceye dair husumet varsa mağdurun cinsel tacize maruz kaldığına ilişkin beyanı Yargıtay tarafından ispat için yeterli görülmemektedir. Ancak, taraflar arasında önceye dayalı husumet yoksa mağdurun beyanına itibar etmek gerekir.

  • Mağdurun kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep bulunup bulunmadığı: Cinsel taciz suçunun yargılama süreci, özellikle sosyal etkileri mağdur açısından oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Mağdurun doğrudan kendi şeref ve onurunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için somut bir olgu tespit edilemememişse beyanına itibar edilmelidir.

  • Mağdurun beyanlarının tutarlı ve çelişkisiz olması: Yargıtay’a göre mağdurun olayı anlatım biçimi, hikayesi hayatın olağan akışına uygun olmalıdır. Mağdurun beyanı tüm aşamalarda birbiriyle uyum göstermeli, samimi, ısrarlı ve herhangi bir tereddüde mahal bırakmayacak şekilde olmalıdır. Yargıtay içtihatlarına göre çelişkiler içeren, hayatın olağan akışına açıkça aykırı olan, aşamalarda değişen beyanlara itibar edilemez.

2. Tanık Beyanı : Cinsel taciz suçu tanık beyanı delili ile de ispatlanabilir. Tanık cinsel taciz olayını gördüğünü veya duyduğunu beyan ederek, özellikle olayı mağdur beyanına uygun anlattığında cinsel taciz suçunun ispatında önemli bir işlev görmüş olur. Tanık beyanı, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında tutarlı bir şekilde ortaya konulmalıdır.

3. Telefon İletişim Kayıtları: Cinsel taciz suçu katalog suçlardan olmadığından cinsel taciz suçu nedeniyle telefon dinlemesi yapılmamaktadır. Ancak, telefon HTS kayıtları (arayan-aranan kayıtları) dosyaya getirtilerek ispat açısından diğer delillerle birlikte değerlendirilmektedir.

4. Telefonunun Fiziken İncelenmesi ve SMS Mesajları : CMK m.134‘e göre telefonun ve sim kartın incelenerek delillerin ortaya çıkarılması mümkündür. Telefonda bulunan SMS mesajları, videolar, fotoğraflar vb. her türlü dijital içerik incelenerek cinsel taciz suçunun ispatı açısından kullanılabilir. 5271 sayılı CMK’nın 134. maddesi kapsamında şüphelinin cep telefonu incelenip, telefondan ele geçirilen bilgilerin kayıt altına alınabilmesi için hakim kararı veya belirlenen sürelerde hakim onayına sunulmak üzere Cumhuriyet savcısının yazılı emrinin bulunması gerektiği, sanığın rızası bulunsa dahi kolluk görevlileri tarafından şüphelilerin telefonlarının incelenip, telefon içeriğindeki mesaj ve benzeri bilgilerin kayıt altına alınamayacağı ve bu kurallara uyulmadan elde edilen delillerin hukuka aykırı bir biçimde ele geçirildiğinin kabulü gerekir (Y10CD-K.2021/12899).

5. Gizli Ses, Görüntü veya Video Kaydı Almak: Gizli/izinsiz ses veya görüntü kaydı alarak cinsel taciz suçunun ispatlanması bazı hallerde hukuka uygundur. Ani gelişen ve başka türlü ispatlama imkanının bulunmadığı bazı hallerde, örneğin cinsel taciz içeren sözlerin fail ile mağdur dışında kimsenin bulunmadığı bir ortamda söylenmesi halinde mağdurun cinsel taciz içeren sözleri telefon ile sesli veya görüntülü kayıt altına alması halinde, bu kayıtlar hukuka uygun delil olarak kabul edilir. Cinsel taciz suçu işlendiği anda gizlice alınan hukuka uygun ses veya görüntü kaydı ceza yargılamasında delil değerine sahiptir.

6. Whatsapp, Telegram vs. Uygulamalar: Whatsapp, telegram vb. uygulamalar üzerinden gönderilen sesli, yazılı ve görsel öğeler cinsel taciz suçunda delil değerine sahiptir. Whatsapp vb. mesajlaşma kayıtlarının, CMK’nın 134. maddesi kapsamında görüşme tarihleri, saatleri belirtilerek, ayrıntılı diyaloglar şeklinde, ekran görüntülerine de yer verilerek denetime olanak verecek şekilde tutanağa bağlanması, bu şekilde düzenlemiş bir tutanak mevcut ise aslı ve denetime olanak verecek şekilde onaylı suretinin dosyaya konulması, söz konusu evrakların duruşmada sanığa okunarak diyeceklerinin sorulması, böylece tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir (Y10CD-K.2021/5922).

7. İnstagram, Twitter, Facebook vb. Sosyal Medya Araçları: Facebook, twitter, instagram gibi sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini Amerika Birleşik Devletleri adli makamları cevaplamamaktadır. Bu nedenle cinsel taciz suçuna ilişkin bu ağlar üzerinden failin kimlik bilgilerine ancak yaptığı açık paylaşımlar veya mağdurun hesabı üzerinden yapılan yazışmalar yoluyla ulaşılabilmektedir. İnstagram, facebook veya twitter vb. sosyal ağlarda yer alan yazı, video ve görsel üzerinde kolluğun yaptığı tespitler tutanağa dönüştürülerek yargılamada belge delili mahiyetinde kanıt aracı olarak kullanılmaktadır.

8. E-Tespit Yoluyla İspat : Türkiye Noterler Birliği sunduğu hizmetle 7 gün/24 saat esasına göre internette herhangi bir web sayfası veya sosyal medya hesabı üzerindeki veri veya bilgiyi URL bazlı tarama yaparak tespit etmektedir. E-tespit talep eden kişi, içeriğini tespit etmek istediği URL’yi Noterler Birliği’nin veri tabanına gönderir, kendisine bir e-tespit başvuru numarası verilir, söz konusu başvuru numarasıyla mesai saatleri içinde herhangi bir notere başvurularak online yapılan tespit, kağıda dökülerek noter tarafından onaylanır. E-tespit yöntemiyle internet üzerinden işlenen suçlar kesin bir şekilde tespit edilmiş olur. Noterler Birliği’nin e-tespit amacıyla kullanılan web sayfasının adresi şu linktedir: E-Tespit Başvuru Sayfası

Cinsel Taciz Suçunun Cezası (TCK 105)

TCK md.105/1’e göre cinsel taciz suçunun cezası aşağıdaki gibidir:

  • Basit Cinsel Taciz Suçunun Cezası: Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adli para cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK md.105/1)

  • Nitelikli Cinsel Taciz Suçunun Cezası (TCK md.105/2): Cinsel taciz suçunun;

    • Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle (TCK md.105/2-a),

    • Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından (TCK md.105/2-b),

    • Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle (TCK md.105/2-c),

    • Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle (TCK md.105/2-d),

    • Teşhir suretiyle (TCK md.105/2-e),

işlenmesi hâlinde yukarıdaki basit cinsel taciz suçunu düzenleyen fıkraya göre (TCK md.105/1) verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.

Cinsel Taciz Suçu Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Görevli Mahkeme

Cinsel taciz suçunun basit şekli (TCK md.105/1), şikayete bağlı suçlar arasında yer almaktadır. Basit cinsel taciz suçunda şikayet süresi, suçun işlendiğinin ve failinin öğrenildiği tarihten başlamak üzere 6 aydır. Mağdur, şikayet hakkını 6 ay içerisinde kullanmaz ise bir daha aynı fiil ile ilgili şikayet hakkını kaybeder. Basit cinsel taciz suçunda şikayetten vazgeçme, mahkeme tarafından verilen hükmün kesinleşmesine kadar mümkündür. Şikayetten vazgeçme, soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesine; kovuşturma aşamasında ceza davasının düşmesine yol açar.

Cinsel taciz suçunun nitelikli halleri (TCK md.105/2) şikayete tabi değildir, savcılık tarafından resen soruşturulur. Suçun nitelikli hallerinin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Şikayetçi, dava zamanaşımı süresi içinde her zaman şikayet hakkını kullanılabilir.

Cinsel taciz suçu nedeniyle yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Cinsel taciz suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Cinsel taciz suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Cinsel taciz suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Cinsel Taciz Suçu Yargıtay Kararları


Arakadaşlık ve Evlenme Teklifi Hangi Durumlarda Cinsel Taciz Suçu Oluşturur?

Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rıza açıklama ehliyetine sahip bulunan bir kişinin, cinsel taciz eylemlerine TCK’nın 26. maddesi kapsamında göstereceği rıza ceza sorumluluğunu kaldıracaktır. Rızanın varlığı somut olayın özelliklerine göre belirlenecektir.

Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi, devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Cinsel yönden rahatsız edici söz, yazı, işaret veya her hangi bir davranışla işlenmesi mümkün olduğu için serbest hareketli bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin belirli kişi ya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 2014/669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi, başka bir ifadeyle cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadıyla hareket etmesi gerekmektedir.

Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, failin sarf ettiği söz ve davranışların niteliği, gerçekleşme biçimi, tarafların konumları, aralarındaki ilişki ile eylemin gerçekleştiği tüm koşullar birlikte değerlendirilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya nazikane beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Çünkü bunlar bazen toplumun temelini oluşturan ailenin kurulmasına veya saygın bir arkadaşlığın oluşmasına da vesile olan, insani ilişkiler bağlamında gerçekleştirilen, cinsel özgürlüğü ihlal amacı taşımayan ve esasen buna elverişli de olmayan davranışlardır. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkanı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağında hiç bir tereddüt bulunmamaktadır (YCGK-K.2020/141).

Israrla Evlenme Teklifi

Sanığın, ilgi duyduğu katılanın istemediğini ve kabul etmediğini belirtmesine rağmen, ısrarla evlenme teklif etmesi, aşık olduğunu ve sevdiğini söylemesi, bunu da elektronik posta yoluyla icra etmesi karşısında, eylemlerinin TCK’nın 105/1-2 ve 43. maddelerinde tanımlanan zincirleme cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 18.Ceza Dairesi-2016/2996).

Başkasının Eşine “Seni Seviyorum” Demek Cinsel Tacizdir

Müştekinin 29.08.2012 tarihli şikâyet dilekçesi ve aşamalarda değişmeyen beyanları, sanığın ikrar içeren ifadesi, mesaj tespit tutanağı ve tüm dosya kapsamında sanığın ……inin eşi olan mağdureye, 27.08.2012 tarihinde “seni seviyorum” şeklinde mesaj gönderdiği anlaşılması karşısında müsnet suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde (cinsel taciz suçundan) beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar No:2019/8123).

“Öpücük Atma” ve “Seni Seviyorum” Hareketlerine Beraat Kararı Verilemez

Sanıkla arasında dosyaya yansıyan bir husumet bulunmayan mağdurenin aşamalardaki anlatımları, savunma ile müşteki beyanları nazara alındığında sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde komşusunun kızı olan mağdureyi okul ve dershaneye gidiş gelişlerinde ısrarla takip edip öpücük atmak ve çok güzel olduğunu beyanla kendisini sevdiğini söylemek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, eylemine uyan TCK’nın 105/1, 43/1. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar No:2015/7457).

Israrla Evlilik Teklifi Cinsel Tacizdir

Sanığın, ilgi duyduğu müştekinin istemediğini ve kabul etmediğini belirtmesine rağmen, ısrarla evlenme teklif etmesi, sevdiğini söylemesi karşısında, eyleminin TCK’nın 105/1 maddesinde tanımlanan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2019/10050).

Cinsel Taciz Suçu ve Cinsel İstismar Arasındaki Fark

Mağdure S.’in “artık şu işi bitirelim” diyerek bana dokunmaya kalktı, ancak dokunamadı, ittirmeme rağmen boğazımdan öpmeye kalktı,… Beni dövmeye kalktı, daha sonra bana dokunmaksızın “tamam daha sonra yapacağım, şimdi yapmayacağım, eğer buraya kan akmazsa annen senin adını çıkarır, ne olursa olsun biz seninle evleneceğiz, evlendikten sonra yapacağım bunu dedi” şeklindeki beyanı ve dosya kapsamına göre TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü uyarınca mevcut haliyle sanığın eyleminin anılan Kanunun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/7956 ).

İnternetten Çocuğa Cinsel Taciz Suçu

Tüm dosya kapsamına göre, sanığın mağdureye hiçbir bedensel temasta bulunmaksızın, elinde mağdureye ait resimler bulunduğunu, bu resimleri montajlayarak kötü sitelere ve ailesine göndereceğinden bahisle mağdureyi tehdit ettiği ve internetten görüntülü görüşme yaptığı mağdurenin elbiselerini çıkartmasını, cinsel içerikli hareketler yapmasını temin ettiğinin anlaşılması üzerine sanığın 5237 Sayılı TCK’nın 103/1, 103/4. maddeleri uygulanmak suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda ise sanığın, mağdureye hiçbir bedensel temasta bulunmaksızın, elinde mağdureye ait resimler bulunduğunu, bu resimleri montajlayarak kötü sitelere ve ailesine göndereceğinden bahisle mağdureyi tehdit ederek internetten görüntülü görüşme yaptığı mağdurenin elbiselerini çıkartmasını, cinsel içerikli hareketler yapmasını temin etmekten ibaret eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturur (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2793).

Cinsel Taciz Suçu Cezası ve Zincirleme Suç

Sanık cinsel taciz suçu ile suçlanmaktadır. Sanıkla aralarında dosyaya yansıyan herhangi bir husumet bulunmayan katılan mağdure ile annesi müştekinin aşamalardaki samimi anlatımları ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, olay günü sanığın yol kenarında duran mağdure ile müştekinin yanlarında motorsikletiyle durup “100 TL peşin vereyim sizi şişireyim” demek suretiyle tek fiille aynı suçun birden fazla kişiye karşı işlenmesi sebebiyle doktrinde aynı nev’iden fikri içtima olarak adlandırılan TCK 43/1. maddesine göre cezalandırılması gerekip TCK’nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu işlediği anlaşıldığından, eylemine uyan TCK’nın 105/1, 43/1- 2. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/7917).

Cinsel Taciz Suçu ve Cezası

Sanığın ıssız bir yerde park ettiği araç içerisinde cinsel maksatla alıkoyduğu mağdura kendisini hoş tutmasını ve aracın arka koltuğuna geçip pantolonunu çıkartarak beklemesini söylediği ve bunun üzerine mağdurun sağ ön kapıyı açarak kaçmaya başlaması üzerine bir süre takip edip mağdurun yakında bulunan fabrikaya sığınması üzerine araca dönüp olay yerinden ayrıldığı dosya kapsamından anlaşıldığından mevcut haliyle sanığın fiziki temas olmaksızın mağdura sarf ettiği sözler nedeniyle cinsel taciz suçundan dolayı eylemine uyan TCK’nın 105/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK.nın 103/1, 35/2. maddeleri uyarınca hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/11093).

Cinsel Taciz Suçu - Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu

Sanığın, mağdurenin kullandığı cep telefonuna değişik zamanlarda birden fazla cevapsız çağrı bırakıp cinsel taciz içerikli mesajlar göndermekten ibaret eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu ve mevcut haliyle TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun anılan olayda cinsel taciz suçunun unsuru olduğu gözetilmeden, ayrıca sanık hakkında bu suçtan da mahkûmiyet kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/7847).

Cinsel Saldırı Suçu ve Cinsel Taciz Suçu

Sanığın “sana ev tutayım, benim evim var gel beraber kalalım” şeklindeki sözleriyle birlikte müştekinin kolundan tutmak suretiyle vücut dokunulmazlığını ihlal ettiği müşteki ve tanık beyanları ile anlaşılmakta ve sanığın cinsel taciz suçu cezası ile değil, TCK’nın 102/1. maddesi gereğince cinsel saldırı suçunun cezası ile cezalandırılması gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/25817).

Sanığın kendisiyle artık görüşmek istemeyen katılan G.K.’e telefonla “buluşalım, görüşelim” şeklinde sözler söylemesi biçimindeki eyleminin, cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2015/79).

Cinsel Taciz ve Cinsel İstismar Suçunun Şartları

TCK.nın 103/1. maddesinde düzenlenen çocuğun basit cinsel istismarı suçunun oluşabilmesi için, eylemin cinsel amaçlı fiziksel temas içermesi veya fiziksel temas içermese bile ahlak temizliğine aykırı cinsel davranışın basit halin ötesinde, mağdure üzerinde ağır etki bırakacak sömürü boyutuna varması gerektiği, dosya içeriğine göre, mağdure ile sanık arasında arkadaşlık ilişkisi mahiyetindeki telefon görüşmelerinde, sanığın mağdureye karşı cinsel amaçlı fiziki bir temasının bulunmadığı, yine arkadaşlık ilişkisine dayalı aralarındaki konuşmalarda TCK.nın 105/1. maddesinde tanımlanan şekilde cinsel açıdan ahlaki nezakete aykırı bir husus da bulunmadığı dikkate alınarak sanık hakkında unsurları oluşmayan atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/4678).

Mağdurenin Sokakta Sadece Takip Edilmesi Cinsel Taciz Değildir

Sanığın katılana cinsel taciz kastını belirten herhangi bir söz söyleyip davranışta bulunmaksızın okula gidip gelirken takip etmesi eyleminin zincirleme şekilde kişilerin huzur ve sükununu bozmak suçu kapsamında kalacağı nazara alınmadan suç vasfında yanılgı ile cinsel taciz suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/1023).

Cinsel Taciz Suçunda Bedensel Temas

Sanığın, vücut dokunulmazlığını ihlal etmeksizin yolda yürümekte olan mağdureye ıslık çalması, eliyle gel işareti yapması ve evine kadar takip etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, bedensel temas içermeyen eylemlerinin TCK.nın 105/1. maddesinde öngörülen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında TCK.nın 103/1. maddesinde düzenlenen cinsel istismar suçundan hüküm kurulması kanuna aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/280).

Sanık A’nın eski kız arkadaşı olan katılana suç tarihlerinde facebook adresi aracılığıyla çok sayıda cinsel içerikli mesaj göndermesi şeklindeki eyleminin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurenin rızasına aykırı şekilde, cinsel amaçlı olup mağdureyi hedef alarak ve vücuda fiziksel bir temas olmaksızın mağdurenin rahatsız edilmesi sebebiyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2016/25).

Çocuğa Cinsel Taciz Suçu ve Cinsel İstismar Suçu

Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarına teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde;

Sanığın ıssız bir yerde park ettiği araç içerisinde cinsel maksatla alıkoyduğu mağdura kendisini hoş tutmasını ve aracın arka koltuğuna geçip pantolonunu çıkartarak beklemesini söylediği ve bunun üzerine mağdurun sağ ön kapıyı açarak kaçmaya başlaması üzerine bir süre takip edip mağdurun yakında bulunan fabrikaya sığınması üzerine araca dönüp olay yerinden ayrıldığı dosya kapsamından anlaşıldığından mevcut haliyle sanığın fiziki temas olmaksızın mağdura sarf ettiği sözler nedeniyle cinsel taciz suçundan dolayı eylemine uyan TCK’nın 105/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu düzenleyen TCK.nın 103/1, 35/2. maddeleri uyarınca hüküm kurulması kanuna aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi -Karar: 2014/11093).

Komşusunun kızı olan 12 yaşı içerisindeki mağdurenin yanına gelip 5 TL para verdikten sonra <10 TL daha vereyim edep yerlerinle göğüslerine bakayım> demesinin ardından herhangi bir fiziki temasta bulunmaksızın mağdurenin olay yerinden ayrılması şeklinde gerçekleşen eylemin TCK.nın 105/1 inci maddesinde düzenlenen takibi şikayete bağlı cinsel taciz suçunu oluşturup mahkemede beyanları alınan müştekilerle mağdurenin şikayetlerinden vazgeçtiklerini bildirmeleri nedeniyle davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/2381)

Sanığın, apartman görevlisi olarak çalıştığı yerde ikamet eden mağdurelere hiçbir bedensel temasta bulunmaksızın “göğüsleriniz çıkmış, siz bana göğüslerinizi gösterin, ben de size para vereyim” biçiminde sözler söylemekten ibaret eyleminin TCK.nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde basit cinsel istismar suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/4932).

Mağdure A. aşamalardaki istikrarlı beyanlarında sanığın, kendisinden kucağına oturmasını istediği halde oturmadığını beyan etmesi karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından, suç tarihinin kesin olarak belirlenerek, şikayetin altı aylık süre içinde gerçekleştiğinin tespiti halinde bu suçtan mahkûmiyetine, aksi halde kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar:2017/2109).

İşyeri Nüfuzunun, İşveren veya Kamu Görevlisinin Hiyerarşiyi Kötüye Kullanması ve Cinsel Taciz Suçu

5237 sayılı TCK’nun 105. maddesinin suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ikinci fıkrasında nitelikli hallerden biri olarak sayılan “hiyerarşi”den kaynaklanan nüfuzun ( otoritenin ) kötüye kullanması hali, mağdurla failin aynı çalışma örgütlenmesi içinde bulunmasından kaynaklanan güven ortamı, üst konumunda olan failin baskısı sonucu mağdurun fiile karşı mukavemetinin azalması, böyle bir ortamda failin fiilini tekrarlama imkanına sahip olması ve hiyerarşik olarak üst konuma sahip kişiler tarafından gerçekleştirilen eylemlerin toplumda daha fazla infial oluşturması nedenleriyle cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli bir hal olarak düzenlenmiştir.

Öte yandan cinsel taciz suçunun aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak işlenmesi hali de, mağdurla fail arasında birlikte çalışmaktan kaynaklanan güven ilişkisi, aynı işyerinde bulunmaya dayalı katlanma yükümlülüğünün mağdur açısından failin kastını belirlemeyi zorlaştırması, bu durumların mağdurun fiile karşı mukavemetini azaltması, aynı işyerinde çalışılması sebebiyle failin mağdura ulaşmasının kolay olması ve failin fiilini devam ettirme imkanına sahip olması nedenleriyle cinsel taciz suçunun daha ağır yaptırımı gerektiren bir diğer nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.

Cinsel taciz suçu bakımından kamu görevlilerinin, kamu görevlisi olmalarından kaynaklanan nüfuzdan (otoriteden) yararlanarak eylemlerini gerçekleştirmeleri suçun işlenişi bakımından mağdurun direncini azaltacağından, bu durum daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için failin bir kamu görevini yerine getirmesi ve bu görevin sağladığı nüfuzdan yararlanması gerekir. Diğer bir ifade ile görevin sağladığı otoriteden yararlanılarak cinsel taciz suçu işlenmelidir. Ancak mağdur ile fail arasında bir ast-üst ilişkisinin bulunması şart değildir. Failin yaptığı görevin niteliği, görevin mağdur üzerindeki etkisi nazara alınarak kamu görevinin sağladığı kolaylıktan faydalanarak fiilin işlenip işlenmediği belirlenmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2014/446).

Cinsel Saldırı Suçu ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma/Bırakma Suçu

Somut olayda, saat 06.30-07.00 sıralarında koşmakta olan katılanın yanına gelen sanığın konuşmak istediğini belirtmesi, sanığı tanımayan katılanın konuşma teklifini geri çevirerek koşmaya devam etmesi, bunun üzerine sanığın elinde bıçak olduğu halde katılanın kolundan zorla tutarak gitmesini engellemesi, katılanın sanıktan kurtulmak istemesi üzerine aralarında bir süre boğuşma yaşanması, boğuşmanın etkisiyle katılan ve sanığın yolun alt tarafında bulunan çalılıklara yuvarlanmaları ve burada katılanın direncini kıran sanığın sonrasında katılana karşı cinsel saldırı suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında; sanığın koşmakta olan katılanın kolundan zorla tutarak gitmesini engellemek suretiyle katılanın hareket özgürlüğünü sınırladığı, devamında da kurtulmak isteyen katılanı bırakmamak suretiyle özgürlüğü sınırlama eylemini devam ettirdiği sabit olup, sanığın üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yasal unsurları itibariyle oluşmuştur.

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun gerçekleştirildiği zaman aralığının bir bölümünde sanığın katılana karşı ayrıca cinsel saldırı suçunu da işlemiş olması, bu suçun oluşumuna engel olmayacaktır. Kaldı ki cinsel saldırı suçunun işlenmeye başlandığı âna kadar kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından yeterli süre geçmiştir. Bu nedenle, sanık hem cinsel saldırı suçu nedeniyle hem de kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu nedeniyle cezalandırılmalıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2013/37).

Cinsel Taciz Suçu ve İftira Atma İddiası

Sanığa iftira atması için ciddi bir sebebi bulunmayan mağdurenin aşamalarda değişmeyen beyanları ve sanığa ilişkin telefondan mağdurenin telefonunun birden fazla arandığının belirli olması ve gönderildiği tespit edilen mesajın içeriği karşısında, sanığın cinsel taciz suçu teşkil eden eylemi sabit olup, 5237 S. Kanun hükümleri gereği değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekir (Yargıtay 5.Ceza Dairesi - Karar: 2005/22184).

Cinsel Taciz Suçu Nasıl İspatlanır?

Müştekinin kendisini arayan sanıkla şikâyet konusuyla telif edilemeyecek ve olağan sayılamayacak şekilde uzun görüşmeler yapması, eşi tarafından sanığın fark edildiği güne değin bir şikayet başvurusunun bulunmaması, kendisini cinsel yönden rahatsız ettiğini iddia ederek hakkında şikâyetçi olduğu bir kişiyle, başvurusundan bir saat kadar sonra kendisini aradığında 228 saniye süren bir görüşme yapması, sanığın müştekinin de hazır bulunduğu duruşmada, onun isteği ile birlikte olduğunu ifade etmiş olmasına rağmen müştekinin bu hususta beyanda bulunmamış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın yüklenen suçu işlediği konusunda şüphe oluştuğu, bu şüphenin sanık lehine yorumlanması gerektiği, bu nedenle cinsel taciz suçu ispatlanamadığından sanığın beraatine karar verilmesi yerindedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2014/188).

Yerel mahkeme tarafından sanığın cinsel taciz suçu nedeniyle mahkumiyetine karar verilmiştir. Sanığın aşamalardaki savunmalarında suç tarihinden önce facebook isimli sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla tanıştığı onyedi yaşındaki katılan mağdure ile rızası dahilinde telefonla görüşüp mesajlaştıklarını ve dava konusu mesajları da bu kapsamda gönderdiğini beyan etmesi karşısında, Telekomünikasyon İletişi Başkanlığına yazı yazılıp suç tarihlerini kapsayacak şekilde katılan mağdure ile sanığın kullandığı cep telefonlarıyla yapılan telefon görüşmeleri ile mesajlaşmaları gösterir şekilde ayrıntılı döküm listelerinin temin edilmesinin ardından toplanacak delillere göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar:2016/604).

İnternet Üzerinden Cinsel Taciz Suçu ve Cezası

Sanığın internet üzerinden irtibat kurduğu 8 yaşındaki mağdureyi, kendisini 11 yaşında kız çocuğu olarak tanıtmak suretiyle kandırarak cinsel içerikli görüşmeler yaptığı ve mağdureyi ikna ederek kamera karşısında soyunmasını sağladığı olayda, bedensel temas içermeyen eylemi nedeniyle TCK.nın 105/1. maddesi uyarınca cezalandırılması gerekirken eyleminin çocuğun basit cinsel istismarı suçu kabul edilerek bu suçtan hüküm kurulması yasaya aykırıdır. Sanık, TCK md. 105/1’de düzenlenen cinsel taciz suçunun cezası ile cezalandırılmalıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/14781 ).

Cinsel Saldırı Suçu, İspat ve Rızayla Cinsel İlişki

Sanığın istikrarlı bir şekilde katılanın isteğiyle cinsel ilişkiye girdiğini beyan etmesi, katılanın olayın oluşuyla ilgili olarak aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunması, sanık ve katılanın olaydan sonra iş yerinden birlikte çıkmaları ve katılanın da bunu doğrulaması, katılanın 26.09. 2010 tarihinde gerçekleşen olaydan sonra olayı ailesine anlatmayıp, apandisit ameliyatı olduğu 28.9.2010 tarihinde narkozun etkisiyle olayı anlatması neticesinde ailesinin haberdar olması ve 6.10.2009 tarihinde şikayetçi olmaları, sanığın sırtında bulunan izlerin nasıl oluştuğunun kesin olarak tespit edilememesi gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanığın katılana karşı cinsel saldırıda bulunduğu ve hürriyetinden yoksun bıraktığı hususları şüphe boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir.

Bununla birlikte E.Ü. Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen genital muayene raporunda belirtilen bulguların ilk kez cinsel ilişkiye giren bütün kadınlarda ortaya çıkabilecek belirtiler olduğu, ayrıca katılanın ruh sağlığının bozulmuş olmasının tek başına eylemin zorla gerçekleştiği konusunda bir karine oluşturmayacağı, kaldı ki Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunun raporunda ruh sağlığının tam olarak neden bozulduğunun belirtilmediği, aynı şekilde katılanın 23.12.2011 tarihli oturumda sanığı görür görmez hırçınlaşması, bağırması ve kendini yerlere atmasının eylemin zorla gerçekleştiğinin göstergesi olamayacağı, nitekim katılanın sanığın hazır bulunduğu 13.1.2010 tarihli oturumda benzer tepkilerde bulunmadığı anlaşılmakta olup, sanığın, kesin bir kanaat vermekten uzak olan katılanın çelişkili beyanlarına dayanılarak atılı suçlarda cezalandırılmasına karar verilmesi, evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesine ayrılık oluşturacaktır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar No: 2013/461).

Cinsel Taciz ve Zincirleme Suç

Sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında 05.11.2012 gecesi yaya olarak kaldığı öğrenci yurduna gitmekte olan yirmibir yaşındaki müştekiyi görünce “yavrum” deyip pantolonunun fermuarını açması üzerine olay yerinden kaçan müştekinin şikayetine istinaden hakkında soruşturma başlatılmasının ardından bu olayla ilgili iddianame tanzim edilmeden önce 15.11.2012 gecesi tekrar aynı sokakta gördüğü müştekinin üzerine yürüyüp fermuarını açtığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, sanığın eylemlerinin bütün halinde zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğunun kabulüyle TCK’nın 105/1, 43/1. maddeleri gereğince zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezalandırılması gerekirken, her iki olayla ilgili ayrı ayrı açılan kamu davalarının birleştirilmesi sonrası yazılı şekilde TCK’nın 105/1. maddesinin iki kez tatbiki suretiyle hüküm kurulması neticesinde fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2016/601).

Yaşı Küçük Çocuğa Karşı İşlenen Cinsel Taciz Suçu

Oluşa uygun kabule göre, suç tarihinde sanığın dershaneden çıkıp evine gitmekte olan 12 yaşı içerisindeki mağdureye ‘‘Meleği tanıyor musun?’’ şeklinde soru sorup, olumsuz cevap almasının ardından bir süre mağdureyi takip ederek telefon numarasını istemesi ve ona bir şeyler yeme içme teklifinde bulunması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın fiziksel temas içermeyen, cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak mağdureyi rahatsız eden davranışlarının basit halin ötesinde ağır etki gösterecek sömürü boyutuna da ulaşmadığı dikkate alınarak, eylemlerinin bu haliyle TCK.nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi -Karar: 2014/8294).

Cinsel Taciz Suçu Teşkil Eden Davranışlar Nelerdir?

Telefonla cinsel taciz suçu, en sık işlenen cinsel taciz suçu şeklidir. Cinsel taciz suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde sanığın eyleminin kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nun 123/1, 53/1 ve 58/6. maddeleri uyarınca altı ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; “tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme” şeklinde tanımlanmıştır.

Maddenin gerekçesinde de; “mağdurun cinsel yönden ahlâk temizliğine aykırı olarak rahatsız edilmesi” biçiminde ifade edilen cinsel tacizin ne tür bir davranışla işlenebileceği hususunda kanunlarda açıklık bulunmamakla birlikte, öğreti ve yargısal kararlarda bu suçun; mağduru hedef almış, vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin ancak cinselliğine yönelen söz söyleme, mesaj ya da mektup gönderme, el hareketi yapma, öpücük atma, cinsel ilişki teklif etme, cinsel organını gösterme gibi eylemlerle gerçekleştirilebileceği kabul edilmektedir.

Cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak rahatsız etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi, başka bir ifadeyle cinsel arzu ve isteklerini tatmin maksadıyla hareket etmesi gerekmektedir. Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından takdir edilecektir. Nitekim yargısal kararlarda; pencereye tırmanarak “seni kaçıracağım, beni içeri al, içeri gireceğim” demek, mağdura karşı çiçek koklamak, telefonla kısa aralıklarla arayıp; “evinin önündeyim, dışarı çık, seni maddi ve manevi tatmin edeceğim,” “seni seviyorum, evlenmek istiyorum,” mağdurun yüzüne; “seni ve aileni tanıyorum, arabaya bin, gideceğin yere bırakayım, sana kötülük yapmam” şeklinde sözler söylemek, “konuşmak ister misin, numarayı çaldır, istemezsen kimsenin haberi olmaz” içerikli mesajlar göndermek cinsel taciz olarak kabul edilmiştir.

Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılabilmesi için, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu üzerinde de durulmalıdır.

Türk Ceza Kanununun “hürriyete karşı suçlar” başlıklı yedinci bölümünde yer alan 123. maddesinde kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu; “sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Madde gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere, bu suçla kişilerin huzur ve sükûnunun bozulması hususunda gösterilen davranışlar cezalandırılmakta, bu şekilde psikolojik ve ruhsal sükûn içerisinde yaşama hakları korunmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için özel bir maksatla hareket edilmesi, dolayısıyla ısrarla telefon etmek ya da gürültü yapmak veya aynı amaçla hukuka aykırı başka bir fiilde bulunmak suretiyle kişilerin rahatsız edilmesi ve bu hareketlerin de mağdurun huzur ve sükûnunu bozma amacıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun maddi unsuru; belirli bir kimseye ısrarla telefon edilmesi veya gürültü yapılması ya da hukuka aykırı bir başka davranışta bulunulması, korunan hukuki yarar; cinsel taciz suçundan farklı olarak ısrarlı davranışlarla kişilerin rahatsız edilmeden sükûn içerisinde, huzurlu ve sağlıklı bir şekilde yaşama haklarıdır. Suç oluşturacak eylemler bakımından herhangi bir sınırlama getirilmediğinden, seçimlik hareketli bir suçtur. Suçun manevi unsuru ise özel kast olup, eylemin sırf başkalarının huzur ve sükûnunu bozmak amacıyla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Olası kastla ya da taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığı tanımayan, aralarında önceye dayalı herhangi bir husumet ya da kendi şeref ve namusunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için sebep bulunmayan katılanın aşamalarda birbiriyle uyum gösteren samimi, ısrarlı ve herhangi bir tereddüde mahal bırakmayan beyanı, bu beyanları doğrulayan tanık anlatımı, sanığın katılanın evini birkaç kere aradığı ve “çarşıda buluşalım, geçerken uğrarım” dediği yönündeki, tevilli ikrar olarak değerlendirilen savunması ve tüm dosya muhtevası göz önünde bulundurulduğunda, katılanın telefonunu değişik zamanlarda ısrarla arayarak söylediği; “evde misin canım seni çok özledim, eve geliyorum” şeklindeki sözlerin cinsel amaç taşıdığı ve eyleminin bir bütün halinde zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu itibarla, yerel mahkeme hükmünün, sanığın eylemlerinin zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - 2015/34 Karar).

Cinsel Taciz Suçu Ani veya Sürekli Hareketlerle İşlenebilir

Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; “Tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme.” şeklinde tanımlanmıştır. Madde gerekçesinde, “Cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi.” şeklinde tanımlanmış olan cinsel taciz eyleminin ne tür davranışlarla gerçekleştirilebileceği hususunda Kanun’da bir açıklık bulunmamakla birlikte öğreti ve yargısal kararlarda, mağduru hedef almış, onun vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin cinselliğine yönelen söz veya davranışlarla cinsel taciz suçunun işlenebileceği kabul edilmektedir.

Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rızanın varlığı somut olayın özelliklerine göre belirlenecektir. Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi, devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin belirli kişi ya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi gerekmektedir. Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, tarafların konumları ile aralarındaki ilişki gözetilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkânı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağı hususunda hiç bir şüphe bulunmamaktadır. (Yargıtay Ceza genel Kurulu - 2019/666 K.).

Cinsel Taciz Suçunda Çelişkili İfade ve Husumet Bulunması

Sanık C..Ş.’nin 01.01.1974 doğumlu, evli, 1 çocuklu, ilkokul mezunu olduğu, şikayetçi K.. A.’ın ise 24.07.1984 doğumlu, bekâr, ilkokul mezunu olduğu, katılanlar ile sanığın bir tekstil fabrikasında işçi olarak çalıştıkları, bu nedenle olay öncesinde birbirlerini tanıdıkları, sanık hakkında, şikayetçiler K. A..ve O..A.’ya karşı “burada bildiğiniz kızlar bana veriyor sizde vereceksiniz” ve “sizin ananızı avradınızı sinkaf edeceğim” şeklinde sözler sarf ettiği iddiasıyla hakaret ve cinsel taciz suçlarından kamu davası açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayın tek tanığı olan Sibel K.; olayla bir ilgisinin olmadığını, ancak olaydan sonra fabrikada çıkan söylentide sanığın müştekilere küfrettiğini duyduğunu beyan etmiştir.

Somut olay değerlendirildiğinde;

Arkadaş olup olaydan kısa bir süre önce işyerinde çalışmaya başlayan katılanların beyanlarında kendi içerisinde ve birbirleri arasında çelişkiler bulunması, katılan Kader tarafından tanık olarak gösterilen ve olay sırasında orada olduğu beyan edilen tarafsız tanık Sibel K.’nın hakaret ve cinsel taciz olayına ilişkin bir görgü ve bilgisi olmadığını beyan etmesi, sanık ile katılanlardan O. A. arasında husumet bulunması, sanığın tüm aşamalarda ısrarlı ve istikrarlı biçimde katılanlarla tartıştığını ancak hakaret etmediğini ve cinsel tacizde bulunmadığını yaklaşık on yıldır aynı işyerinde çalıştığını savunması hususları birlikte dikkate alındığında, sanığın atılı suçları işlediği şüphe boyutunda kalmaktadır. Mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için suçun sabit olması, aksi durumda ise şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın beraatine hükmolunması gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar : 2015/189).

Cinsel Taciz Suçunun İspatı Amacıyla Ses ve Görüntü Kaydı Yapmak

Şikayetçinin daveti üzerine 29.04.2009 tarihinde katılanla beraber üniversite yakınlarındaki bir piknik alanına giden sanığın, “kalem kamera” tabir edilen bir cihazla, şikayetçinin kendisine karşı sergilediği tavrı ve konuşmaları gizlice kayda alıp, bu kaydı içeren kalem kamerayı, aynı gün, okul idaresine teslim ettiği ve şikayetçi hakkında başlatılan idari soruşturma sonunda şikayetçiye aylıktan kesme cezası uygulandığı olayda,

Şikayetçi hakkındaki idari soruşturma dosyasının içeriğine, şikayete konu kaydın çözümüne ilişkin bilirkişi raporuna ve tanık anlatımlarına göre, kayda alınan görüntü ve konuşma içeriklerini, konuyla ilgisi bulunmayan üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığına ilişkin hakkında bir delil bulunmayan sanığın, kendisine haksız bir saldırıda bulunulduğu düşüncesine kapılmasının ardından ve başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken katılanla olan görüşmelerini kaydettiği anlaşılmakla,

Sanığın, şikayetçinin kendisine cinsel tacizde bulunduğuna ve kendisinin de bu eylemlerin mağduru olduğuna ilişkin iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delilin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemeyeceğinden, hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmelidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi Karar : 2014/26252).

Cinsel Saldırı ve Cinsel Taciz Suçunun Aynı Mağdura Karşı İşlenmesi

Sanığın mağdure R. G.’e karşı “bu pantolon seni çok seksi gösteriyor, iç çamaşırları numaran kaç, akşam çıkacaksan dışarda görüşelim” şeklindeki sözlerinin 5237 sayılı TCK.nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturması ve iddianamede sanığın bu eyleminin de cezalandırılmasının talep edilmiş olması karşısında sanığın ek savunması alınarak ayrıca bu suçtan da hüküm kurulması gerekirken, sanığın bu sözleri söylemesinden sonra başka bir tarihte mağdurenin beline elini dolaması şeklindeki eylemlerinin tek suç kabul edilerek her iki eylemin aynı Kanun’un 103/1-b maddesi kapsamında nitelendirilmesi suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/11074).

Cinsel Taciz ile Hayasızca Hareketler Suçu Arasında İçtima İlişkisi

Sanığın, gece vakti evine gitmekte olan katılan …‘ın arkasından yürüyerek, adı geçen katılanın evinin bahçe kapısından girmesi sırasında, mağdura bakarak sokakta cinsel organını çıkartıp mastürbasyon yapması biçiminde kabul edilen olayda, katılanın aşamalarda, sanığın ellerini cinsel organının bölgesinde gördüğüne ilişkin anlatımı ve diğer sanıklar Fatih ile Murat’ın da, sanığın, katılanın arkasından cinsel organını çıkartarak, mastürbasyon yaptığını gördüklerine ilişkin ifadeleri karşısında, sanığın eyleminin, cinsel taciz ile hayasızca hareketler suçlarını oluşturduğu ve fikri içtima hükümlerini düzenleyen TCK’nın 44. maddesi gereğince, en ağır yaptırımı öngören cinsel taciz suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı biçimde (hayasızca hareketler suçundan) hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2018/6752).

Katılanların yolda yürüdükleri sırada sanığın, pantalonunun önü açık bir şekilde görülmesi, sonrasında sanığın katılanların önüne tekrar çıkarak arabadan inip katılanlara karşı cinsel organını sallaması şeklinde gerçekleşen eyleminde, TCK’nın 105. maddesi kapsamında cinsel taciz suçunun yanı sıra, bu eylemi aleni olarak gerçekleştirmiş olması sebebiyle TCK’nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca harekette bulunma suçunun da subut bulduğu anlaşılmakla; tek eylemle birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet veren sanık hakkında TCK’nın 44. maddesinde yer alan fikri ictima kuralları gereğince bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK’nın 105. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmekle birlikte, hayasızca hareketlerde bulunma suçundan açılan davaya ilişkin olarak da karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi (Yargıtay 18. Ceza Dairesi) Karar : 2017/10556

Sanığın, evinin arka kısmında, katılan ve tanıklara ait evin bulunduğa tarafa ve onlara doğru soyunuk bir vaziyette cinsel organını göstermesi biçiminde kabul edilen eyleminin, TCK’nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle hayasızca hareketlerde bulunma suçundan hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2017/1771).

Cinsel Saldırıya Teşebbüs ve Cinsel Taciz Arasındaki Fark

Oluşa uygun kabule göre sanığın, mağdureyi öpmek istediği, ancak mağdurenin geri çekilmesi nedeniyle eylemine son verdiği olayda, basit cinsel saldırı suçunu işlemek isteyen sanığın eylemini tamamlamasına mağdurenin izin vermemesi dışında ciddi bir engel olmayıp hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde kendiliğinden eylemine son verdiği anlaşıldığından, 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme hükmü gözetildiğinde hakkında basit cinsel saldırıya teşebbüsten ceza verilemeyeceği ancak sanığın, mağdureye yönelik öpmeye çalışmak şeklinde gerçekleşen eyleminin tamamlanan kısımlarının aynı Kanunun 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde basit cinsel saldırı suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y14CD - Esas : 2015/4628, Karar : 2018/5242).

Cinsel Taciz Suçu ve Cinsel İstismar Suçunun Ayrı Zamanlarda İşlenmesi

Cinsel taciz suçu ile çocuğun cinsel istismarı (veya cinsel saldırı) suçu arasında geçitli suç ilişkisi bulunmamaktadır. Zira bu suçlardan birisinin işlenmesi için diğer suç normunun ihlalinde zorunluluk yoktur. Ancak çocuğun cinsel istismar suçunun hemen öncesinde, suç sırasında veya hemen sonrasında cinsel taciz olarak nitelendirilebilecek sözler sarf edilmesi veya davranışlarda bulunulması hâlinde aynı hukuki menfaate yönelik daha ağır bir saldırı söz konusu olduğundan yalnızca çocuğun cinsel istismarı suçundan ceza verilmesi gerekir. Cinsel saldırı ve cinsel taciz ile çocuğun cinsel istismarı ve cinsel taciz suçları arasında içtima ilişkisi bakımından farklı bir durumun bulunmadığı gözetildiğinde bu husus doktrinde; cinsel taciz suçunun, cezalandırılamayan önceki fiil durumunda olduğu (Fahri Gökçen Taner, Türk Ceza Hukukunda Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2017, s. 250), TCK’nın 102. maddesindeki hükmün “Tüketen norm” sıfatıyla 105. maddeye ilişkin normu tükettiği (Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, Ankara 2017, s. 399) şeklinde açıklanmıştır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Katılan mağdurenin 25.04.2009 tarihinden on iki gün önce sanığın işletmekte olduğu ekmek satış dükkânında çalışmaya başladığı, işe başlamasından itibaren sanığın katılan mağdureye “Fıstığım, cicim, bir tanem, yazın dükkânın arkasında kalacağım benim yanıma gelir misin? Benimle kal, benimle yat.” şeklinde sözler söylediği, para üstü verdiği sıralarda katılan mağdurenin elini tutup bırakmadan sıktığı, arkasına geçip dokunmaya çalıştığı, bazen bacaklarına ve göğüslerine dokunduğu, katılan mağdurenin görmediği zamanlarda arkasına geçerek vurduğu, 25.04.2009 tarihinde ise müşteri geldiği için ayağa kalkan katılan mağdurenin yerine oturduğu, katılan mağdurenin dönüp bakması üzerine “Ne bakıyorsun, oturmak istiyorsan gel kucağıma otur.” dediği, katılan mağdurenin iş yerinden ayrılarak yaşadıklarını ailesine anlatığı olayda;

Katılan mağdurenin soruşturma aşamasında verdiği ve kovuşturma safhasında da doğru olduğunu teyit ettiği ifadesinde; sanığın, işe başladığından beri kendisine sürekli taciz içeren sözler söylediğini belirtmesi, para üstü verdiği sıralarda da elini tutup bırakmadığını, bazen bacaklarına ve göğüslerine dokunduğunu, görmediği zamanlarda arkasına geçip vurduğunu anlatması, en son 25.04.2009 tarihinde sadece sözle taciz ettiğini beyan etmesi karşısında, katılan mağdure işe başladığından itibaren sanığın katılan mağdureye yönelik cinsel taciz içeren sözler sarf etmesi, 25.04.2009 tarihinde ise sadece cinsel taciz suçuna konu eyleminin bulunması, cinsel taciz içeren bir söz söylemeden arkadan yaklaşıp dokunma şeklinde gerçekleştirdiği davranışları ile birlikte değişik zamanlarda mağdurenin bacaklarına ve göğüslerine dokunması biçiminde çocuğun basit cinsel istismarı suçuna konu eylemlerinin de olması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın katılan mağdureye yönelik cinsel taciz ve çocuğun basit cinsel istismarı suçlarının tümünü aynı esnada gerçekleştirmediği, değişik zamanlarda cinsel taciz ve yine bunlardan ayrı olarak farklı zamanlarda bedensel temasta bulunarak çocuğun basit cinsel istismarı suçlarını işlediği anlaşıldığından, sanığın eylemlerinin zincirleme şekilde cinsel taciz ve zincirleme şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçlarını oluşturduğu kabul edilmelidir. (Yargıtaya Ceza Genel Kurulu - 2019/666 Karar).

Şikayetçi İle Fail Arasındaki Yaş Farkı

Şikayetçi … ve sanık … beyanlarında aile dostu olduklarını ifade etmişlerdir. Tanık Fevziye Ak’ın beyanına göre ise sanık, şikayetçinin abisinin kayın pederidir.

Suç tarihinde şikayetçi 27 yaşında ve bekar, sanık ise 50 yaşında ve evlidir. Dosya kapsamından taraflar arasında önceye dayalı duygusal bir ilişkinin bulunmadığı da görülmektedir.

Şikayetçinin ve tanığın beyanları ile sanığın ikrarından, sanığın şikayetçiyi ilk aramasında hoşlandığını, sevdiğini, kanının kaynadığını, şikayetçinin durumu sanığın eşine bildirmesinin ardından yaptığı ikinci aramasında ise yürekten sevdiğini, ortalığın karıştığını, ailesine olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını anlatmasını söylediği hususlarında bir şüphe bulunmamaktadır.

Buna göre; Daha önce aralarında duygusal bir ilişki bulunmayan şikayetçi ve sanık arasındaki yaş farkı, sanığın medeni durumu ve taraflar arasındaki sosyal ilişki gözetildiğinde; sanığın şikayetçiyi cinsel yönden ahlak temizliğine aykırı olarak rahatsız edecek şekilde ilk aramasında hoşlandığını, sevdiğini ve kanının kaynadığını söylemesinin cinsel taciz suçunu oluşturduğu, bununla birlikte sanığın ikinci aramasını, aile içinde oluşan infialin önüne geçmek maksadıyla gerçekleştirdiği ve bu kapsamda sarfettiği sözlerin cinsel amaç taşımadığı anlaşıldığından, sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar : 2018/601).

“Seni Seviyorum” Demek Cinsel Taciz Suçu Oluşturur mu?

Mağdurenin yargılama aşamasındaki tutarlı beyanları, suça sürüklenen çocuğun tevilli ikrarı ve tüm dosya kapsamından, suça sürüklenen çocuğun 10. sınıf öğrencisi olan mağdureyi 2 yıldır sürekli olarak takip ettiği, karşısına çıkarak “seni seviyorum” dediği ve üzerinde “seni seviyorum” yazan notlar gönderdiği, son olarak, 21.12.2010 tarihinde de “… karanlığa bakarken seni göklerde görüyorum, seni hep rüyalarımda görüyorum, seni çok seviyorum, sen dünyanın en güzel kızısın, senin ismini kalbimde taşıyorum güzelim, seni çok seviyorum … no: …” yazılı not gönderdiği, karşılık görmemesine rağmen ısrarla devam edip sırnaşık bir hal alan bu söz ve davranışlarının cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilerek atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile beraatine hükmedilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/3371 E. , 2015/5204 K.).

Sanığın Narlıca beldesinde cami imamlığı yaptığı, 2009 yılı yaz aylarında mağdurenin sanığın görev yaptığı camiye kuran öğrenmek amacıyla gittiği, bu sırada mağdureyi gören ve cep telefonu numarasını öğrenen sanığın devam eden günlerde mağdurenin telefonuna “Seni seviyorum, seni özlüyorum” şeklindeki sözlerle mesaj çektiği, ayrıca 30.01.2010 tarihinde mağdurenin olayı ortaya çıkarmak amacıyla tanıkların da bulunduğu bir ortamda sanığa telefonundan çağrı bırakması üzerine, sanığın mağdureyi arayarak caminin arkasındaki evinin bahçesine gelmesini söylediği, mağdurenin ne yapacağız demesi üzerine “Sen bilirsin, senden hoşlanıyorum, seni seviyorum” şeklinde sözler söylediği anlaşılmakla, sanığın eyleminin zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu ve eylemine uyan TCK.nın 105/1, 43/1. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (14. Ceza Dairesi 2013/2803 E. , 2014/12489 K.).

Sanığın, olay günü bulunduğu eve gelerek “ben seni seviyorum, niye teklifimi kabul etmiyorsun” dediği, mağdurenin, teklifi kabul etmeyip kendisinden uzaklaşmak amacıyla banyoya girmesinin ardından peşinden giderek teklifinde ısrar etmek suretiyle üzerine atılı cinsel taciz suçunu işlediği sabittir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/635 E. , 2018/123 K.).

Cinsel Taciz Suçu Oluşturmayan Mesajlar Göndermek

Dosya kapsamına göre sanığın, kendisine ait cep telefonundan mağdureye “merhaba”, “seni tanımak isteyen biri”, “tanımıyorum seni eşinin ceza evinde olduğunu biliyorum”, “eğer sen de istersen seninle tanışmak isterim”, “yemin ederim bilmiyorum”, “söyleyemem sana güvendiğim zaman tamammı”, “tanımıyorum seni eşinin ceza evinde olduğunu biliyorum”, “ hoşçakal”, “söyleyemem sana güvendiğim zaman tamam mı”, “ boş ver mesajlaşmadık say oldumu”, “özür dilerim”, “hoşçakal”, “tamam boş ver adını bilmiyorum ama beğendim seni güzelsin”, “olmayabilir kafana takma adımı hemen söylememi bekleme benden lütfen anla beni ne tepki alacağımı bilmiyorum sana güvenebilirmiyim”, “Gnydn”, “soor”, “hayır ben değilim canım”, “ben seni tanımak istiyorum ama sen beni tehdit ediyorsun rahatsız oluyorsan mesaj atmam” şeklinde mesajlar gönderdiği anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın, gerek aradığında gerekse gönderdiği mesajlarda cinsel taciz içerikli sözünün bulunmaması nedeniyle olayda atılı suçun kanuni unsurları itibarıyla oluşmayıp, mevcut haliyle sübuta eren eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek cinsel taciz suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/3832 E. , 2022/3279 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS