Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Nedir? (TCK 234)
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu; kendi isteğiyle evini terk eden bir çocuğun ailesine veya yetkili makamlara bilgi verilmeden yabancı bir kimse tarafından yanında tutulması (örn, eve götürülmesi, birlikte gezilmesi vb.) veya velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının 16 yaşını bitirmemiş bir çocuğu velisinin rızası dışında kaçırması veya alıkoyması ile meydana gelir.
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu, TCK m.234’te “Aile Düzenine Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiş olup iki şekilde işlenebillir:
-
Velayet yetkisi olmayan anne-baba ile kan hısımlarının işlediği çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu (TCK m.234/1),
-
Evi rızasıyla terk eden çocuğun bir yabancı tarafından kaçırılması ve alıkonulması suçu (TCK m.234/3).
Anne-Baba veya Akrabalar Tarafından Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu (TCK 234/1-2)
Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından kaçırması veya alıkoyması halinde suçun bu şekli oluşur. Örneğin, boşanma davası devam ederken çocuğun geçici velayet yetkisi kendisinde olmayan anne veya baba tarafından kaçırılması.
Üçüncü derece kan hısmından kastedilen, çocuğun amca, dayı, hala ve teyzelerine kadar olan akrabalarıdır. Örneğin, çocuğun kuzeni tarafından kaçırılması halinde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu işlenmiş olur. 16 yaşını bitirmiş olması halinde, anne-baba veya üçüncü dereceye kadar kan hısımları tarafından, velisinin yanından çocuğun kaçırılması veya alıkonulması maddedeki suçu oluşturmaz.
Ancak, çocuğun kaçırılması veya alıkonulması bir zorunluluk haline dayanıyorsa, kaçıran kişiye ceza verilmez.
Anne-Baba veya Akrabalar Tarafından Çocuğun Kaçırma ve Alıkoyma Suçunun Cezası:
-
Velayet yetkisi elinden alınmış olan ana veya babanın ya da üçüncü derece dahil kan hısmının, onaltı yaşını bitirmemiş bir çocuğu veli, vasi veya bakım ve gözetimi altında bulunan kimsenin yanından cebir veya tehdit kullanmaksızın kaçırması veya alıkoyması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.234/1).
-
Anne-baba veya akrabalar tarafından, fiil cebir veya tehdit kullanılarak işlenmiş ya da çocuk henüz oniki yaşını bitirmemiş ise yukarıdaki ceza bir katı oranında artırılır (TCK m.234/2).
Yabancılar Tarafından Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu (TCK 234/3)
Yabancılardan kastedilen, anne-baba ve üçüncü derceye kadar kan hısımları dışında kalan akrabalar ve çocukla hiçbir akrabalık bağı olmayan kişilerdir.
Kanuni temsilcisinin (anne-baba veya velayet yetkisine sahip başka bir kimse) bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu rızasıyla da olsa yanında tutan kişi çocuğun ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmekle yükümlüdür. Çocuğun ailesini veya yetkili makamları (polis, jandarma, savcılık vb.) haberdar etmeyen kişi çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işlemiş olur. Örneğin, evden kaçarak sokakta gezinen bir çocuğu ailesine ve yetkili makamlara haber vermeden kendi evine götürüp kalmasını sağlayan kişi çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işlemiş olur.
Yabancılar tarafından işlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun meydana gelebilmesi için şu iki önşartın bir arada bulunması gerekir:
-
Çocuğun, kanuni temsilcisinin bilgisi ve icazeti olmadan fakat kendi istek ve arzusuyla evi terk etmesi gerekir
-
Evi terk eden çocuğun kendi isteğiyle failin yanına gitmesi veya onun yanında kendis rızasıyla kalması gerekir.
Çocuğun kendi rızası dışında (tehdit, cebir, hile vb. yöntemlerle) yabancı bir kimsenin yanında tutulması veya kalması halinde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun nitelikli halinin vücut bulacağı kuşkusuzdur. Örneğin, çocuğun kandırılarak “annen bizde seni bekliyor” demek suretiyle eve götürülmesi halinde kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunun nitelikli hali oluşur. Kanuni temsilcinin çocuğun bir yere gitmesi veya kalması yönündeki rızası suçun oluşmasına engel olur. Fail, çocuğun ailesine veya yetkililere bildirme yükümlülüğünü her somut olayda ayrı ayrı belirlenebilecek makul bir süre içerisinde yerine getirdiği takdirde çocuğu yanında tutsa bile eylemi suç teşkil etmez.
Yabancılar Tarafından Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunun Cezası (TCK m.234/3): Kanunî temsilcisinin bilgisi veya rızası dışında evi terk eden çocuğu, rızasıyla da olsa, ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutan kişi, şikâyet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında erteleme hükümlerinin uygulanması mümkündür.
Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma, Görevli Mahkeme
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasındadır.
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun TCK m.234/3’deki hali şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır. Diğer fıkralar (TCK m.234/1-2) savcılık tarafından resen soruşturulmalıdır. Şikayet hakkı, dava zamanaşımı süresinde kullanılabilir. Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu yargılamalarında olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Görevli Mahkeme
Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu Yargıtay Kararları
Çocuğun Kaçırılması Suçunda Zorunluluk Hali
Oluş, tüm dosya kapsamına, Ayancık Devlet Hastanesinin Çocuk Hastalıkları Uzman raporuna göre; mağdur çocuğun suçun işlendiği tarihte hasta olduğu ve velayeti annede olan üç yaşındaki kızının hastalanması nedeniyle iki gün geç teslim eden sanığın atılı suçu işleme kastıyla hareket etmediği gibi olayda zorunluluk hali de bulunduğu halde beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8. CD-Karar : 2021/11967).
Kaçırılan Çocuğun Ailesine Bilgi Verilmesi
Mağdurenin aşamalardaki çelişkili ifadeleri, sanığın istikrar arzeden savunmaları ve tüm dosya içeriğine göre, mağdurenin cebir, tehdit ve hile kullanılmaksızın gönüllü olarak sanıkla birlikte kaçması, sanığın mağdureye yönelik hukuka aykırı herhangi bir eyleminin bulunmaması biçiminde gerçekleşen olayda kişinin hürriyetini yoksun kılma suçunun unsurlarının oluşmadığı gibi sanığın mağdureyle birlikte gittiği hususunda aynı gün müştekilere telefonla bilgi verilmesi karşısında TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçun da oluşmayacağı nazara alınarak atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken oluşa uygun düşmeyen gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/97539.
15 Yaşından Küçük Çocuğun Geçersiz Olan Rızasıyla Kaçırılması veya Alıkonulması
Mağdurenin, aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamına göre, sanık Tolga’nın nüfus kayıt örneğine göre onbeş yaşı içerisinde olan mağdureyi suç tarihinde gece saat 01.00 sıralarında diğer sanık …‘un evine götürüp bir gece birlikte kalması eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 109 /1, 3-f. maddesinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek TCK’nın 234/3. maddesinde yer alan çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun oluştuğunun kabulüyle şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/11438).
Suç tarihinden önce tanışıp arkadaş olduğu kayden 15 yaşını bitirmeyen mağdureyi aynı suç işleme kararı kapsamında, değişik zamanlarda evinde cinsel maksatla alıkoyup cebir tehdit veya hile olmaksızın birden ziyade cinsel ilişkiye giren sanığın vâki alıkoyma eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK.nın 109/1-3f-5, 43/1. maddeleri gereğince (kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu nedeniyle) cezalandırılması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemi TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması kabul edilip suçu işlemediğinden bahisle beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5668).
Sanık M. hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan verilen hükmün temyiz incelemesine gelince; Nüfus kaydına göre suç tarihinde 15 yaşından küçük olan mağdurenin hukuken geçerli bulunmayan rızasının eylemi hukuka uygun hale getirmeyeceği, eylemin cinsel amaçla çocuğu hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın TCK.nın 109/1, 109/3-f, 109/5. maddeleri uyarınca cezalandırılması yerine, suç vasfında yanılgıya düşülerek unsurları oluşmayan, TCK.nın 234/3. maddesinde tanımlanan kanuni temsilcisinin bilgisi ve rızası dışında evi terk eden çocuğun alıkonulması suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5371).
On Üç Gün Boyunca Evinde Kalan Çocuğun Yetkili Makamlara veya Aileye Bildirilmemesi
Suç tarihinde 17 yaşında olan mağdurenin kanuni temsilcisinin bilgi ve rızası dışında evi terk edip sanığın yanına giderek yaklaşık 13 gün süreyle kendi rızasıyla sanıkla birlikte kaldığı, sanık tarafından da bu durumun mağdurenin ailesine bildirilmediği olayda, mağdurenin kendi isteği ve kanuni temsilcisinin haberi olmadan evden kaçarak sanığın yanına gitmesi, sanığın yetkili makamlara ve mağdurenin ailesine bilgi vermeden mağdureyi yanında tutması karşısında sanığa atılı çocuğun alıkonulması suçunun tüm unsurları itibariyle oluştuğu kabul edilmelidir (Yargıtay CGK - Karar: 2015/202).
18 yaşından Küçük Çocukla Eve Giderek Cinsel İlişkiye Girme
Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 14.06.2012 günlü raporu ile “… ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan travma sonrası stres bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluk ile sınır-hafif derecede zeka geriliği denilen akıl zayıflığı tespit edildiği, kendisinde tespit edilen zeka geriliğinin olay tarihindeki yaşı da dikkate alındığında mağduru bulunduğu olayın kötülüğünü anlamasına ve ruhsal yönden karşı koymasına engel olacak mahiyet ve derecede bulunmadığı ve kendisinde mevcut zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı” oybirliğiyle bildirilen, suç tarihinde onyedi yaşı içerisinde bulunan mağdurenin, olay günü sanık ve suça sürüklenen çocukla buluşup, çarşıdan alkollü içecek aldıktan sonra sanığın arkadaşının evine gittiği, burada alkol aldıktan sonra önce sanık ardından suça sürüklenen çocukla cinsel ilişkiye girmesinin ardından dışarıya çıkıp suça sürüklenen çocukla discoya giderek burada da bira içtikten sonra birlikte yolda giderken polisler tarafından yakalandıkları olayda, sanık ve suça sürüklenen çocuğun mağdureye yönelik eylemlerinde cebir, tehdit veya hile kullandıklarına ilişkin mağdurenin dahi bir beyanda bulunmadığının ve alkolü rızasıyla aldığının anlaşılması karşısında, sanık ile suça sürüklenen çocuğun eylemlerinin TCK’nın 104/1. maddesinde tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki ve TCK’nın 234/3. maddesinde yer alan çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçlarını oluşturduğu gözetilerek, bu suçlardan mahkûmiyetleri yerine, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/10400).
16 Yaşından Küçük Çocuğu Arkadaşının Evine Götürerek Cinsel İlişki
Kayden 01.07.1995 doğumlu olup suç tarihinde on altı yaşı içerisinde bulunan mağdure ile Facebook isimli sosyal paylaşım sitesi üzerinden tanışarak arkadaş olan sanığın, olay gecesi anlaştığı mağdureyi ailesine veya yetkili makamlara haber vermeksizin bir arkadaşının evine getirerek yanında rızasıyla alıkoyup cinsel ilişkiye girdiği ve mağdurenin babası olan müştekinin şikayetine istinaden başlatılan soruşturma sırasında yakalanan sanık hakkında kanuni işlem yapıldığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan cezalandırılması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2801).
Kız Yurdundan Kaçan Çocuğun Rızasıyla Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu
Kız Yurdunda koruma altına alındığı ve 16.11.2010 tarihinde kaldığı yurttan kaçarak kendi rızasıyla sanık …‘un evinde kaldığı oluşa uygun olarak kabul edildiği halde, iddianamedeki anlatıma göre sanığın eyleminin çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu, 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçun mağdurunun kaçırılan ya da alıkonulan çocuğun kanuni temsilcisi olduğu, olay tarihinde yetiştirme yurdunda kalan küçüğün kanuni temsilcisi olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının şikayetçi olup kamu davasına katıldığı gözetilmeden, sanık …‘un 5237 Sayılı TCK’nın 234/3. maddesi uyarınca cezalandırılması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi,
Kayden 1994 doğumlu olup suç tarihinde onyedi yaşı içinde olan mağdurenin 02.03.2011 tarihli duruşmada sanıklardan şikayetçi olmadığını beyan ettiği ve her ne kadar 08.02.2012 tarihli celsede sanık … ile rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini, ancak bu sanıktan şikayetçi olduğunu beyan etmiş ise de şikayetten vazgeçmeden rücunun mümkün olmaması karşısında, sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan görülen kamu davasının şikayet yokluğu sebebiyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/401).
Evden Kaçan Çocuğun Gittiği Yeri Ailesine Bildirmesi
Suç tarihlerinde 16 yaşı içinde bulunan mağdurenin sanıkla buluşup kaçmasının ardından, annesi olan müştekinin mağdure ile ilgili yaptığı araştırmada, sanıkla birlikte gittiğini öğrenmesi üzerine durumdan haberdar bir şekilde savcılığa başvurup sanıktan şikâyetçi olduğu, yine mağdure ve sanığın aşamalardaki anlatımlarına göre mağdurenin müştekiyle telefonla görüşerek sanığın yanında olduğunu haber verdiği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın üzerine atılı suçun kanuni unsurları oluşmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/10783).
Anne-Babanın Haberi Olmaksızın Çocuğun Rızasıyla Kaçırılması ve Alıkonulması Suçu
Dosya kapsamına göre, suç tarihinde 17 yaşı içerisinde bulunan mağdurenin ailesinin haberi olmaksızın sanık A. ile İstanbul iline kaçarak burada sanık S.’in evinde kaldıkları olayda, mağdurenin annesinin şikâyetçi olduğu anlaşılmakla, sanıkların eyleminde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurlarının oluşmadığı, ancak iddianamedeki anlatıma göre eylemlerinin TCK.nın 234/3. maddesine belirtilen ana-babanın haberi olmaksızın çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanıkların TCK.nın 234. maddesi uyarınca cezalandırılması yerine, yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/10660).
Ailesine Bilgi Vermeden Çocuğun Rızasıyla 5 Gün Evde Tutulması
Sanığın olay tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan mağdureyi aralarındaki duygusal ilişki nedeniyle rızası ile alarak ailesini ve yetkili makamları haberdar etmeksizin 5 gün süre ile yanında tutması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/10231).
Çocuğun Bir Evde Cinsel İlişkiye Girmesi ve Evine Geri Dönmesi
Oluşa ve dosya kapsamına göre, suç tarihinde 15 yaşını tamamlamış olan ve cinsel ilişkiye girmek için sanığın evine giden mağdurenin, sanığın eyleminden sonra aynı gün içinde kendi evine dönmesi karşısında, mağdurenin evini terk etmeye yönelik iradesi ve eylemi bulunmadığı, TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen suç oluşmayacağından, tebliğnamede bu hususta bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/9328).
Olay tarihinde 17 yaşında olan mağdurenin sanıkla buluşarak cebir, tehdit veya hile olmaksızın bir kaç saat birlikte gezip rızasıyla da cinsel ilişkiye girdikten sonra tekrar evine döndüğünün ve olaydan üç gün sonra mağdurenin ailesinin bu durumu öğrenerek sanık hakkında şikâyetçi olduklarının anlaşılması karşısında, somut olayda mağdurenin evi terk etmesi söz konusu olmadığından TCK.nın 234/3. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/3911).
Kız Çocuğunun Gönüllü Kaçırılması Suçu
Kayden 30.11.1994 doğumlu olup, suç tarihinde 15 yaşını tamamlamayan mağdurenin 03.09.2009 tarihinde Konya ilindeki annesi olan müşteki S.K. ile birlikte yaşadığı evi terk ederek sanıklar K. ve C.’un yaşadığı Samsun iline gittiği, burada mağdurenin sanıklar K. ve C. tarafından karşılanarak diğer sanıklar S. ve S.’in evine götürüldüğü ve mağdurenin bu evde misafir edildiği, 07.09.2009 tarihinde ise mağdurenin kolluğa teslim edildiği anlaşıldığından, mağdurenin cebir, tehdit veya hile kullanılmaksızın sanıkla gönüllü olarak birlikte kaçması, sanığın mağdureye yönelik hukuka aykırı herhangi bir eyleminin bulunmaması ve soruşturmanın mağdurenin annesi olan müşteki S.K.’un ihbarı üzerine başladığının anlaşılması karşısında, eylemin TCK’nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğunun gözetilmeyerek sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/9345).
On Sekiz Yaşından Küçük Çocuğun Rızasıyla Kaçırılması ve Alıkonulması
Sanığın, 15-18 yaş grubunda yer alan mağdureyi yaklaşık 7-8 saat süreyle ailesini veya yetkili makamları durumdan haberdar etmeksizin yanında tutarak rızasıyla cinsel ilişkide bulunduğunun anlaşılması ve mağdurenin kanuni temsilcisi olan babasının soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan beyanlarında, sanıktan şikâyetçi olduğunu belirtmesi karşısında, sanığın eyleminin TCK.nın 234/3. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilerek bu suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile beraatine hükmolunması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/6998).
Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması Suçunda Şikayetten Vazgeçme
Mağdurenin cebir, tehdit veya hile kullanılmaksızın sanıkla gönüllü olarak birlikte kaçması, mağdurenin 02.06.2009 tarihli adli raporunda kızlık zarında doğal çentik olduğu ve kızlık zarının esnek yapıda ve duhule müsait olduğunun belirtilmesi, mağdurenin soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki istikrarlı beyanında sanıkla cinsel ilişkide bulunmadığını ifade etmesi, sanığın CMK.nın 150/3. maddesi kapsamında olan suçtan dolayı müdafii hazır bulunmaksızın Cumhuriyet Savcısında vermiş olduğu mağdure ile cinsel ilişkiye girdiğine ilişkin ifadesini, 22.06.2010 tarihli duruşmada kabul etmemesi, mağdurenin beyanları ve sanığın savunması ile mağdura ait adli raporlar nazara alındığında 06.04.2009 tarihinde sanık ile mağdurenin cinsel ilişkiye girdikleri hususu sübut bulmadığı ve mağdureye yönelik hukuka aykırı herhangi bir eyleminin bulunmadığı ve soruşturmanın mağdurenin annesi katılan S.’nin ihbarı üzerine başladığının anlaşılması karşısında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları oluşmayıp, eylemin TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu ve bu suçun takibinin şikâyete bağlı olduğu, mağdurenin annesi katılan S.’nin karardan sonra 31.03.2011 havale tarihli dilekçesinde şikâyetinden vazgeçtiğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, düşme kararı verilmesi gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/6667).
Sanığın olay tarihinde evini terk eden ve onbeş yaşını bitirmeyen mağdureyi, herhangi bir cinsel davranışta veyahut da başkaca hukuka aykırı bir davranışta bulunmaksızın rızası ile 8 gün süreyle amcasının evinde alıkoyup, ailesini veya yetkili makamları haberdar etmediği olayda, sanığın TCK.nın 234/3. maddesinde öngörülen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu işlediği sabit olduğu, suçun mağduru veli Fazıl Çirmi’nin ise 11.10.2011 tarihli duruşmada sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, sanıktan şikâyetten vazgeçmeye karşı diyecekleri sorularak sonucuna göre karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. ceza Dairesi - Karar: 2014/6059).
Cinsel Amaç Olmadan 15 Yaşından Küçük Çocuğun Kendi Rızasıyla Alıkonulması
15 yaşından küçüklere karşı işlenen cinsel suçlarda küçüğün rızasının öneminin bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.06.2008 tarih ve 2008/5-56 Esas, 2008/156 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ise, rızanın geçerli olmadığı cinsel suça bağlı olarak bu suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde rızanın geçerli kabul edilemeyeceği, olayımızda ise nüfus kaydına göre 05.04.1995 doğumlu olup, suç tarihinde 14 yaşı içerisinde bulunan mağdurenin kendi rızası ile sanık R. ile birlikte H.’ya giderek diğer sanık O.’ın evinde yaklaşık 13 gün kaldığı ve bu süre zarfında sanıklar tarafından mağdureye yönelik yapılan cinsel bir eyleminde bulunmadığı gözetildiğinde, cinsel amaç ve buna yönelik bir eylem gerçekleştirilmediği için TCK.nın 109/1. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının bulunmadığı, ancak mağdurenin çocuk olması nedeniyle kanuni temsilcilerinin izni ve bilgisi dışında evi terk eden çocukla ilgili, anne ve babasının habersiz olmaları nedeniyle TCK.nın 234/3. maddesinde düzenlenen suçun oluştuğu gözetilerek sanıkların anılan madde uyarınca cezalandırılması yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. ceza Dairesi - Karar: 2014/1818)
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.