Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Nedir? (TCK 209)
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu; anlaşmaya uygun bir şekilde doldurulması amacıyla kendisine teslim edilen boş bir kağıdı anlaşmaya ve veriliş nedenine aykırı bir şekilde doldurulması ile meydana gelir (TCK m.209). Suçun konusu olan boş kağıt, alelade boş bir kağıt olabileceği gibi çek, bono (senet) vb. gibi bir kambiyo senedi de olabilir.
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” bölümünde TCK m.209’da sahtecilik suçları arasında düzenlenmiştir.
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçunun Unsurları
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu, genel kastla işlenen şekli suçlardandır. Suçun iki şekli mevcuttur:
-
Mağdurun kendi rızasıyla faile teslim ettiği kısmen veya tamamen boşa kağıda, senede (bono) veya çeke atılan imzanın kötüye kullanılması (TCK m.209/1),
-
Mağdurun rızası dışında ve “hukuka aykırı ele geçirilen” kısmen veya tamamen boş kağıt, senet (bono) veya çekin doldurulması (TCK m.209/2).
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun unsurları suçun her şekli için ayrı ayrı aşağıda incelenmiştir.
Boşa Kağıda veya Senede Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu ve Cezası (TCK 209/1)
Suçun bu halinde mağdur ile fail arasında temel bir ticari veya şahsi ilişki vardır. Mağdur, kendi rızasıyla, aradaki ilişkiye ve anlaşmaya uygun bir şekilde daha sonra doldurması için faile boş bir kağıt, senet veya çek vermektedir. Fail hukuka uygun bir şekilde teslim aldığı boş kağıdı, çeki, senedi aradaki anlaşmaya veya veriliş amacına aykırı bir şekilde doldurmaktadır.
Faile teslim edilen kağıdın kısmen veya tamamen boş olması mümkündür. Örneğin, sadece tarih kısmı boş bir senet üzerine aradaki anlaşmaya aykırı bir şekilde eski bir tarih atarak fazladan yasal faiz almaya çalışan kişi açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu işlemiş olur.
Suçun konusu olan kağıdın faile teslim edildiği sırada hukuken geçerli olan bir belge olmaması gerekir. Eğer mağdur, faile hukuken geçerli olan bir belge vermişse ve fail bu belgede değişiklik veya tahrifat yapmışsa TCK m.209/2 gereği özel veya resmi belgede sahtecilik suçu meydana gelir. Örneğin, mağdurun miktar kısmını boş bıraktığı bir senet üzerine anlaşmaya aykırı yüksek bir miktar yazan fail açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu; senede yazılan miktarı tahrif eden fail, mesela 250 TL’nin yazıyla oynanarak 1250 TL yapılması halinde, resmi evrakta sahtecilik suçunu işlemiş olur.
Özellikle belirtelim ki; suçun bu şeklinin oluşması için, boş kağıda, çeke veya senede atılan imzanın mağdura ait gerçek imza olması ve mağdurun imzaladığı kağıdı kendi rızasıyla faile teslim etmesi gerekir. Örneğin, iki kişinin araba kiralama konusunda 5000 TL’ye anlaştığını ve kiraya veren kişinin kiracıdan 5000 TL’nin teminatı olarak açık senet (boş senet) aldığını varsayalım. Kiracının aracı süresinde kusursuz bir şekilde teslim etmesine rağmen açık senedin sonradan doldurulması suretiyle senet üstündeki alacak miktarının 10.000 TL yazılarak icra konması halinde TCK m.209/1’deki açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu oluşur.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun ispatı: Açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığı yazılı delil ile ispatlanmalıdır. Tanık veya başkaca takdiri deliller açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunda ispat aracı olarak kabul edilemez. Medeni usul hukukundaki istisnalar hariç (örneğin, belli akrabalık ilişkilerinin mevcudiyeti) açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığını iddia eden kişi bu iddiasını yazılı bir delille ispatlamadığı müddetçe, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilemez. Örneğin, boş bir senedi imzalayarak alacaklıya teminat olarak verdiğini iddia eden borçlu, senedi teminat olarak verdiğini yazılı bir delille ispatlamalıdır.
Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun cezası; üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.
Boşa Kağıt veya Senedi Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirme ve Doldurma (TCK 209/2)
İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıt, senet, çek vb. gibi bir evrakı hukuka aykırı bir şekilde ele geçirip hukuki netice doğuracak şekilde doldurmak; TCK md.209/2 gereği suçun konusu kağıdın niteliğine göre özel veya resmi evrakta sahtecilik suçuna vücut verir. Hukuka aykırı bir şekilde ele geçirdiği boş kağıdı dolduran fail, boşa kağıdın niteliğine göre TCK md.209/2 atfıyla, ya TCK m.204 gereği resmi evrakta sahtecilik suçu ya da özel evrakta sahtecilik suçu nedeniyle cezalandırılacaktır.
Özellikle belirtelim ki, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun evrakta sahtecilik suçu olarak kabul edilen bu şeklinde, fail suçun konusu boşa kağıdı, çeki veya senedi mağdurun rızası dışında hukuka aykırı bir şekilde ele geçirmektedir. Hukuka aykırı bir şekilde ele geçirme fiiline ilişkin bazı örnekler şu şekildedir:
- Üzerinde adres ve borçlu bilgileri bulunan kısmen boş bir senedi sokakta tesadüfen bulmasına rağmen bu senedi doldurarak işleme koyan kişi, senedi hukuka aykırı bir şekilde ele geçirdiği için resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle cezalandırılır.
- Kendi alacağını tahsil etmesine rağmen alacaklı kısmı boş senedi doldurarak başka bir alacaklıya veren kişi ve senet alacaklısı gözüken kişi resmi evrakta sahtecilik suçunu işlemiş olur.
- Şirket müdürünü yanıltarak elinden kısmen boş ve imzalı bir kağıt alarak şirketten alacaklıymış gibi dolduran kişi özel evrakta sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır.
- Kiraya verenin imzaladığı ve kiracı kısmı boş kira sözleşmesini emlakçının kasasından alarak kendisini kiracı olarak yazan kişi özel evrakta sahtecilik suçunu işlemiş olur.
Hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilen imzalı boş kağıdın hukuki sonuç doğuracak bir biçimde doldurulması halinde fail boşa kağıdın niteliğine göre özel veya resmi belgede sahtecilik suçu hükümlerine göre şu şekilde cezalandırılır:
-
Resmi belgede sahtecilik suçu, resmi bir belgenin sahte olarak düzenlenmesi, başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya kullanılması şeklindeki suçun basit haliyle işlenirse sanığa verilecek ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.204/1). Kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan görevi kötüye kullanma suretiyle, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemesi, değiştirmesi, kullanması halinde resmi evrakta sahtecilik suçunun cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.204/2).
-
Özel evrakta (belgede) sahtecilik suçunun cezası, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Kanun maddesinde belirlenen ceza tüm seçimlik hareketler için aynıdır. Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla özel belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde faile verilecek cezada, cezanın yarısı oranında indirim yapılır (TCK m.211).
Hukuka aykırı ele geçirme olgusunun ispatı: Boş kağıdın veya senedin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirildiği iddiası tanık dahil her türlü delil ile ispatlanabilir. Suçun bu şeklinde “yazılı delille ispat” kuralı geçerli değildir.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu kapsamında hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Açığa atılan imzanın kötüye suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Açığa atılan imzanın kötüye suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Şikayet Süresi, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Açığa atılan imzanın kötüye suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır. Şikayet başvurusu olmadan savcılık resen soruşturma açamaz. Şikayet süresi, mağdurun fiili öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır. Örneğin, boş senedin icraya konması halinde, icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği gün borçlunun 6 aylık şikayet süresi işlemeye başlar. Mağdurun süresinde şikayet etmemesi halinde şikayet hakkı ortadan kalkar. Şikayetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğurur.
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Açığa atılan imzanın kötüye suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasındadır. Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Açığa atılan imzanın kötüye suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Görevli Mahkeme
Açığa atılan imzanın kötüye suçu hakkında yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Açığa atılan imzanın kötüye suçunun, nitelikli dolandırıcılık suçu gibi ağır cezalık suçlarla birlikte işlenmesi halinde yargılama yapma görevi ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması Suçu Yargıtay Kararları
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanıldığı İddiası Senet İle İspatlanabilir
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun konusu belirli bir tarzda doldurulmak üzere imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir şekilde verilen kâğıttır. Maddeyle, belirtilen biçimde verilen bir kâğıdı, teslim eden kişinin isteğine ve kâğıdı veriş nedenine aykırı olarak dolduran kimse cezalandırılmaktadır. Birinci fıkradaki suçun oluşumu için bir kimsenin imzasının yer aldığı boş bir kâğıdı, diğerine belirli bir tarzda doldurulmak üzere vermesi, kâğıdı alan kimsenin de tevdi ve teslim nedeninden farklı bir şekilde bu kâğıdı doldurarak hukuki sonuç doğuracak bir belge hâline getirmesi gereklidir. Kâğıt üzerine atılan imzanın gerçek olması şarttır. Aksi takdirde belgede sahtecilik suçu söz konusu olur. Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyet şartına bağlı tutulmuştur.
İkinci fıkrada, imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kâğıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişinin, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılması öngörülmüştür. Bu fıkradaki suçun oluşması için faile imzalı kâğıt teslim veya tevdi edilmemiş olmalı, fail imzalı kâğıdı hukuka aykırı bir şekilde ele geçirerek veya elde bulundurarak doldurmalıdır. Fail, imzalı olarak verilen boş kâğıdı doldurduğunda meydana gelen belgenin niteliğine göre resmî veya özel belgede sahtecilik suçu hükümlerine göre cezalandırılacaktır.
Bir eylemin suç olup olmaması başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise, ceza mahkemesi bu sorunu kendi çözümleyebileceği gibi, yargılamaya ara vererek hukuk davası açılması için ilgililere uygun bir süre verebilecek ve hukuk mahkemesinden bu konuda bir karar verilmesini de bekleyebilecektir. İlgililere süre verilerek hukuk mahkemesinden bir kararın çıkması beklendiği takdirde, örneğin anlaşmaya aykırı düzenlendiği iddia edilen senet ile ilgili değerlendirme yapan hukuk mahkemesi, ceza usulünde benimsenen serbest delil ilkesi hükümlerine göre değil, hukuk usulünde uygulanan “istisnalar dışında senede karşı iddiaların ancak senetle ispat edilebileceği” ilkesi uyarınca bir karar tesis edecek ve senet hakkında hukuk mahkemesince verilen karar ceza mahkemesini de bağlayacaktır. Görüldüğü üzere, ceza mahkemesi yüklenen suçun ispatı açısından ceza usulü kuralları içinde karara bağlamadığı bir sorunun hukuk mahkemesinde çözümüne imkân tanımışsa, artık hukuk mahkemesinden verilen kararla bağlı olacaktır. Başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunu kendisi karara bağlamak istediği takdirde ise, yine aynı kuralları, yani hukuk usulünde benimsenen kuralları uygulaması gerekecektir. Aksi hâlin kabulünde çelişkili kararların tesisi ihtimali nedeniyle adalete olan güven sarsılacaktır. Bu durumda ceza mahkemesi, bir fiilin suç olup olmamasını değil, bir hukuki işlemin, yani senedin anlaşmaya aykırı düzenlenip düzenlenmediğini belirleyerek sonuca gideceğinden, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun sübutunu hukuk usulünde öngörülen kuralları uygulamak suretiyle çözümlemek zorundadır. Bu zorunluluk yalnızca senedin anlaşmaya aykırı düzenlendiği iddiasına ilişkin olup, sanığın kastı, senedi kullanıp kullanmadığı gibi diğer unsurları değerlendirirken ceza muhakemesindeki serbest delil ilkesine uygun şekilde takdirini kullanabilecektir.
…Ceza mahkemesi yüklenen suçun ispatı açısından ceza usulü kuralları içinde karara bağlamadığı bir sorunun hukuk mahkemesinde çözümüne imkân tanımışsa, artık hukuk mahkemesinden verilen kararla bağlı olacaktır. Başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunu kendisi karara bağlamak istediği takdirde ise, yine aynı kuralları, yani hukuk usulünde benimsenen kuralları uygulaması gerekecektir. Aksi hâlin kabulünde çelişkili kararların tesisi ihtimali nedeniyle adalete olan güven sarsılacaktır. Bu durumda ceza mahkemesi, bir fiilin suç olup olmamasını değil, bir hukuki işlemin, yani senedin anlaşmaya aykırı düzenlenip düzenlenmediğini belirleyerek sonuca gideceğinden, açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun sübutunu hukuk usulünde öngörülen kuralları uygulamak suretiyle çözümlemek zorundadır. Bu zorunluluk yalnızca senedin anlaşmaya aykırı düzenlendiği iddiasına ilişkin olup, sanığın kastı, senedi kullanıp kullanmadığı gibi diğer unsurları değerlendirirken ceza muhakemesindeki serbest delil ilkesine uygun şekilde takdirini kullanabilecektir.
Ceza ve hukuk mahkemelerinde, sübuta ilişkin bir sorunun çözümünde farklı usul kurallarının uygulanması farklı hukuki sonuçları ortaya çıkarabilecektir. İmzalı boş bir kâğıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının ceza mahkemesinde serbest delil usulü, hukuk mahkemesinde ise, istisnalar dışında sınırlı delil usulüne göre çözümünün ve bundan dolayı farklı sonuçların ortaya çıkmasının kabulü, adalet ve hakkaniyete aykırı düşecektir. Bu nedenle, senedin anlaşmaya aykırı düzenlenip düzenlenmediğine ilişkin sorunun çözümünde, ceza ve hukuk mahkemelerinden verilen farklı kararların uygulamada doğuracağı sakıncalarının önlenmesi bakımından, tanıkla ispat konusunda ceza mahkemesinin hukuk mahkemesinin bağlı olduğu usul kurallarını uygulaması gerekmektedir.
Diğer bir anlatımla, farklı usul hükümlerinin uygulanması nedeniyle imzalı boş bir kâğıdın anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının ceza mahkemesinde sabit görülerek mahkûmiyet kararı verilmesi, buna karşılık hukuk mahkemesinde böyle bir iddianın yerinde olmadığının kabulü ile alacağın geçerli görülmesi durumunda, ceza mahkemesi kararı sonucu açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan hakkında mahkûmiyet hükmü kurulan alacaklı, hukuk mahkemesi kararına göre alacağını icrada tahsil edebilecektir. Üstelik bu kabul, elinde gerçeğe ve hukuka uygun olarak düzenlenmiş senet bulunan alacaklının senede konu alacağını tahsil edememe tehlikesinin yanında, TCK’nın 209/1. maddesinde düzenlenen ceza tehdidi altında bulundurulmasına neden olacak, hatta Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra İflas Kanunu ve Ticaret Kanunu hükümlerine güvenerek alacağını hukuki yönden güvende gördüğü için, işlemlerin yapılması sırasında tanık temini yoluna gitmeyen alacaklının kolayca mahkûm edilmesi sonucunu ortaya çıkaracak ve ekonomik hayatta güvensizliğe neden olacaktır. Bu tür sakıncalara ve böylesine çelişkili bir durumun ortaya çıkmasına hukuk mantığının izin vermeyeceği açıktır. (Ceza Genel Kurulu - Karar:2020/354).
Boş Senede İmza Atma ve İspat
Müşteki tarafından işe girerken teminat amacıyla verilmiş olan imzalı boş senedin sanık tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurularak icra takibine konu edilmesinden ibaret eylemin sübutu halinde, 5237 Sayılı TCK’nun 209/1. maddesinde düzenlenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.03.1989 gün ve 1/2 Sayılı kararında belirtildiği üzere, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatının zorunlu olduğu, kanunun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispatın olanaklı olmadığı cihetle; dosya kapsamından şikayetçinin boş olarak imzaladığı senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak sanık tarafından doldurulduğuna dair herhangi bir yazılı belge ibraz edilemediği ve beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfının tayininde de yanılgıya düşülerek yazılı şekilde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu nedeniyle cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21.Ceza Dairesi - Karar: 2016/5053).
Katılanların, sanıklara sattıkları kamyonun vergi borçlarına karşılık olmak üzere boş olarak imzalayıp verdikleri senedi kamyonun borcunun 15.000 TL olmasına rağmen, 55.000 TL olarak doldurarak icra takibi ile tahsil etmeye çalıştıklarını iddia etmeleri üzerine sanıklar hakkında açılan kamu davasında, sanıkların savunmalarında atılı suçu kabul etmedikleri, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1/2 sayılı kararında öngörüldüğü üzere, yüklenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatının zorunlu olduğu, katılanların boş olarak imzaladıkları senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğuna dair herhangi bir belge ibraz edemedikleri cihetle sanıklar hakkında unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4160).
Bonoda Tahrifat Yapılması, Aldatma Yeteneği ve Belgede Sahtecilik
Sanığın suça konu bononun yazıyla bedel kısmını aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak “onüçbintl” olarak doldurup, rakamla bedel kısmında ise daha önce yazılı “1.300,00” ibaresine “0” ilave ederek tahrif ettiği bonoyu, … İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti’ ne ciro ederek kullandığının iddia edildiği olayda; heyetçe yapılan gözlemde suça konu bonoda rakamla bedel kısmında en sağdaki “0” rakamının sıkışık vaziyette olması dolayısıyla sonradan tahrifen eklenmiş olabileceğinin görülmesi ve şikayetçilerin de bu hususta iddiada bulunmaları karşısında; suça konu bono üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak tahrifat olup olmadığı, bonodaki yazıların sanık veya şikayetçiler eli ürünü olup olmadığı senetteki 13.0000 yazısı ile yazı ile yazılan on üç bin yazılı kısmın aynı kalemle yazılıp yazılmadığının tespiti ve belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, mahkumiyet hükmünün konusunu teşkil eden emanette kayıtlı suça konu bono celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21.Ceza Dairesi - Karar: 2016/137).
Dolandırıcılık Suçu ve Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması
Katılan ile sanıklardan Z.’nin bir kooperatif inşaatı nedeniyle tanıştıkları, sanık Z.’nin kendisinin de elinde, kooperatif hissesi olduğunu ve satmak istediğini söylediği, katılanın satılık olan taşınmazı gidip gördüğü, tarafların, taşınmazın alım-satımı konusunda, anlaştıkları ve katılanın beğendiği taşınmazı 17.000 TL bedelle satın alıp parasını da peşin olarak ödediği, taşınmazda marangoz atölyesi olarak faaliyete başladığı, bu sırada katılanın kendisi adına diğer hissedarlardan arsa payı satın alması için, sanık Z.’ye imzalanmış suça konu boş senedi teminat senedi olarak verdiği, sanık Z.’nin bu senedi 17.500 TL bedelli olarak düzenleyip, 18/04/2007 tarihinde İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2007/14015 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğu, takip aşamasında alınan bilirkişi raporunda, katılanın, esasında kendisine tapuda satılan taşınmazın, görüp beğendiği taşınmaz olmadığı, arsa vasfındaki başka bir taşınmaz olduğunun anlaşıldığı, diğer sanık E. B.’nin, sanık Z.’nin işyerinde, ustabaşı olarak çalıştığı ve dükkanın alım-satımı sırasında, sürekli sanık Z.’nin yanında bulunduğu, her iki sanığın, dükkanın alım-satımı sırasında, birlikte hareket ettikleri iddia edilen olayda;
İddianamede anlatılan katılana başka bir taşınmazın satılması ile ilgili dolandırıcılık suçunun suç tarihinin tapuda devir tarihi olan 09/02/2005 tarihi olduğu ve suç tarihi itibariyle dava zamanaşımının dolduğu, iddianamede anlatılan sanığın teminat olarak verilen senedi doldurup takibe koyması eyleminin suç tarihinin 18/04/2007 olduğu ve sanığın bu eyleminin subüt bulduğu takdirde TCK kapsamında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek, suça konu senet yönünden gerekçeli kararda bir değerlendirme yapılmadan her iki eylemi tek suç olarak kabul edip yazılı şekilde sadece dolandırıcılık suçu nedeniyle hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 15.Ceza Dairesi - Karar: 2014/14680).
Senetleri Ele Geçirme, Doldurma ve Kullanma
İlgililerin yerine imza atmak ve yanıltarak ortaklara senetleri imzalatmak suretiyle hileli davranışlarla gerçekleştirilen mal edinme eylemlerinin nitelikli zimmet vasfında bulunduğu, ilgililerinin yerine imza atmak fiillerinin ve borç senetlerini katılanlara bilgileri dışında imzalatmak suretiyle hukuka aykırı şekilde ele geçirip hukuki sonuç doğuracak biçimde doldurup kullanma eylemlerinin de 5237 sayılı TCK’nın 209/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 204/2. maddesinde düzenlenen zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu nazara alınıp, sanıklar lehine olduğu kabul edilen 5237 sayılı TCK’nın 212. maddesindeki “sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme nedeniyle, bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması gerekir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2014/499).
Rıza Dışı Boş Senet İmzalatılması ve Resmi Evrakta Sahtecilik
Sanığın borç senetlerini şikayetçilere bilgileri dışında imzalatmak suretiyle hukuka aykırı şekilde ele geçirip hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurduğu oluşa uygun olarak kabul edilen eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 209/2’nci maddesi yollamasıyla aynı Yasanın 204/2’nci maddesinde düzenlenen zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5.Ceza Dairesi - Karar: 2012/10861).
Açık Senedin Sonradan Doldurulması ve Bedelsiz Senedi Kullanma
Katılanın sanıktan 35.000 TL borç para aldığı ve sanığa bu borca karşılık daha sonra 35.000 TL olarak doldurulmak üzere boş bir bono imzalayarak verdiği, katılanın borcunu ödeyemediği, bu borca karşılık katılanın bir adet ev ve üç adet dükkanı sanığa devrettiği, ancak devredilen gayri menkullerin değerinin katılanın borcundan fazla olduğu, katılan ve sanığın hesaplaştıkları ve bu hesaplaşma sonucunda katılanın sanıktan 50.000 TL alacaklı çıktığı, aralarında yapmış oldukları hesaplaşma için 23/04/2010 tarihinde şahitler huzurunda sözleşme imzaladıkları, bu hesaplaşmaya istinaden katılanın sanıktan imzalayarak vermiş olduğu ve hesaplaşmadan dolayı bedelsiz kalmış olan senedi istediği, ancak sanığın senedi iade etmediği, sanığın 23/04/2010 tarihli sözleşmeden kaynaklanan 50.000 TL’lik borcunu katılana ödemediği, bunun üzerine katılanın bu 50.000 TL’lik alacağı için sanık aleyhine icra takibi yaptığı, sanığın bu borcu ödemediği gibi daha önce katılandan 35.000 TL’lik borç için aldığı ve yapılan anlaşma gereğince bedelsiz kalan senedi 45.000 TL meblağlı olarak doldurarak katılan aleyhine icra takibi başlattığı,bu şekilde bedelsiz senedi kullanma ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarının işlendiği iddia edilen olayda;
Eylemin bir bütün halinde açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin sanık hakkında, bedelsiz senedi kullanma suçu ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu nedeniyle ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar : 2016/2640).
Açığa Atılan İmzanın Kötüye Kullanılması ve Şikayet Süresi
Sanıklara yüklenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun soruşturulmasının şikayete tabi olması, 5237 sayılı TCK’nun 73/2. maddesinde, şikayet süresinin fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren başlayacağının belirtilmesi ve katılanın teminat amacıyla verdiği imzalı boş senedin sanıklar tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurularak icra takibine konu edildiğinin iddia olunması karşısında, yapılan incelemede, dosyadaki onaysız belgelere göre, icra takibinin 07.11.2007 tarihinde başlatıldığı, katılanın ise 18.02.2008 tarihinde sanıklar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu anlaşılmakla, sürenin başlangıcının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, icra takibine ilişkin ödeme emrinin hangi tarihte katılana tebliğ edildiği açıklığa kavuşturulmaksızın, şikayet tarihinin de 18.02.2009 olduğu hususunda yanılgıya düşülerek şikayetin süresinde yapılmadığından bahisle yazılı şekilde düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar : 2015/178).
Sanığın katılana boş olarak imzalattığı belgeyi bono haline getirerek icra takibine koyduğu iddiasıyla açılan kamu davasında, eylemin sübutu halinde TCK’nun 209/1. maddesindeki takibi şikayete bağlı ‘açığa atılı imzanın kötüye kullanılması’ suçunu oluşturacağı ve 6 aylık şikayet süresine tabi olduğu cihetle; öncelikle senedin kullanıldığı icra dosyası da getirtilip ödeme emri ve dayanak belgelerin katılana tebliğ edildiği tarih belirlenerek şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığı, dolayısıyla kovuşturma şartının gerçekleşip gerçekleşmediği, yine suç tarihi itibariyle tekerrür hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.03.1989 gün ve 1/2 sayılı kararında öngörüldüğü üzere, yüklenen açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun yazılı delille ispatı zorunlu olup, HMK.nun cevaz verdiği ayrık durumlar dışında tanıkla ispatının olanaklı olmadığı gözetilerek delillerin buna göre araştırılıp tartışılması ve sonucuna göre hukuki durumun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yetinilerek suç vasfının tarihinde de yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar : 2015/28662).
Boş Kağıda İmza Atma ve Kağıdın Anlaşmaya Aykırı Doldurulması
Şikayetçinin, sigorta kurumuna verilecek belgeler için üst yazı yazması amacıyla korumalığını yapan aynı zamanda gayri resmi olarak işyerinde çalışan sanığa verdiği suça konu imzalı boş kağıdı, sanığın veriliş amacı dışında “ibraname” amacına yönelik doldurarak 26.07.2007 tarihinde “borca itiraz” davası olarak açtığı İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/1619 esas sayılı dosyasına konulmak üzere mahkemeye ibraz ederek delil olarak kullandığı iddiasıyla açılan kamu davasında, öncelikle; şikayetin süresinde yapılıp yapılmadığını belirlemek bakımından, bahsi geçen İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının getirtilerek suça konu belgeden katılanın ne zaman haberdar olduğu hususu tespit edildikten sonra, suça konu belgenin yazıcıdan çıktısının alınması esnasında belge üzerinde önceden bir imza varsa bu imza üzerinde oluşabilecek toner/kartuş izinden hareketle, belgenin metin kısmının hazırlanıp yazıcıdan çıktısı alındıktan sonra mı katılan tarafından imzalandığı, yoksa bir şekilde boş kağıda önceden atılan imzanın üst kısmındaki boşluğa denk gelecek şekilde metin kısmı hazırlandıktan sonra mı yazıcıdan çıktı alındığı hususunda, alanında yetkin, gerekli ekipmana sahip TÜBİTAK, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Polis Kriminal Laboratuvar Dairesi Başkanlığı, Jandarma Kriminal Laboratuvar Dairesi Başkanlığı veya teknik üniversiteler gibi kurum veya kurumlardan rapor alınmak suretiyle suça konu belgenin imzalı boş kağıt olarak mı, yoksa mevcut haliyle mi sanığa verildiği husususun tespitine çalışılması, bu hususta yapılacak inceleme sonucunda olumlu ya da olumsuz bir kanaate ulaşılamaması durumunda, bahsi geçen İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının getirtilerek bir suretinin alınıp dosya içine konulması, özetinin duruşma tutanağına geçirilmesi, hazırlık aşamasında tanık olarak dinlenen şahısların iddialarla ilgili olarak ifadelerinin alınması, katılan vekili temyiz dilekçesinde; suça konu belgenin hükümsüzlüğünün tespiti için İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını belirtmekle, bu hususun araştırılarak, açılmışsa dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, özetinin duruşma tutanağına geçirilmesi, bu dosyayı ilgilendiren belgelerin onaylı birer suretlerinin dosya içine konması, sanığın aşamalarda verdiği savunmalarında bahsi geçen ve dinlenmesini talep ettiği tanıkların ifadelerinin alınması, sübutu halinde eylemin 5237 sayılı TCK’nun 209/1. maddesinde gösterilen suça uyacağı ve bu suçun da uzlaşma kapsamında olduğu cihetle sanığın ve katılanın usulünce uzlaşmaya ilişkin beyanlarının alınması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, katılanın ve tanıkların beyanlarına karşı, sanığın beyanına neden üstünlük tanındığı karar yerinde tartışılmadan ve hükme dayanak olarak gösterilen İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesinin 20.05.2008 tarih ve 2007/1619 esas, 2008/758 sayılı gerekçeli kararında; “belgenin anlaşmaya aykırı ve kötü niyetli olarak doldurulduğu iddiasının da mahkememizce incelenemeyeceği anlaşılmakla” denildiği ve sanığa yüklenen eylemin de esasen, suça konu belgeyi katılandan, imzalı ancak boş olarak mı yoksa dolu olarak mı aldığı, yani anlaşmaya aykırı ve kötü niyetli olarak doldurup doldurmadığı hususuna ilişkin olduğu gözetilmeden ve kararın gerekçesinde 23.12.2008 tarihli bilirkişi raporu da hiç tartışılmadan, eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21.Ceza Dairesi - Karar: 2015/184).
Boş Kira Sözleşmesinin Sonradan Doldurulması
Sanığın, katılan Ü. ile imzaladığı kira sözleşmesinin boş olan hususi şartlar kısmını katılanların rızası dışında doldurarak icra takibine konu yaptığının iddia olunması, depo olarak kullandığı yeri Ü. ile anlaşarak tadilat yapıp mağazaya çevireceği sırada su bağlatmak ve yapılacak masrafın iş bitiminde hesaplanacağı için Ü.’a imzalattığı kontratı İSKİ’ye götürdüğünü, sonrasında Ü. ile arasında anlaşmazlık çıkması üzerine önceki anlaşmaya uygun olarak ilgili yerleri yazdığını savunması, katılan Ü.’ın da sanığın 15 yıldır kiracıları olduğunu, dükkanda değişiklik ve tadilat yapacağını söylediğini kendilerinin de kabul ettiğini, bir gün kendisine gelerek su bağlatacağını söyleyip hususi şartlar kısmı boş olan kira sözleşmesini imzaladığını, kira alacağı sebebiyle dava açtıklarında bu kontrata istinaden haklarında icra takibi yapıldığını belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi bakımından, İSKİ’ye ve icra takibine konu edilen kira sözleşmeleri asılları temin edilip birbirleri ile karşılaştırılarak, Kartal 2. İcra Müdürlüğünün 2007/2242 sayılı dosyasındaki kontrattaki kiraya veren imzasının katılan Ü. ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, bu kişiye ait çıkması durumunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1998/1-2 sayılı ilamında açıklandığı üzere; belgenin anlaşmaya aykırı kullanıldığının yazılı delille ispatı zorunlu olup cevaz verdiği haller dışında tanık anlatımlarına dayanılması mümkün olmadığı ve eylemin sübutu halinde açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturup oluşturmayacağı da toplanan tüm deliller ile birlikte gerekçeli karar yerinde değerlendirilip hukuki durumun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2015/25164).
Senedin Hukuka Aykırı Ele Geçirilmesi Olgusunun İspatı
24.03.1989 gün ve 1988/1-1989/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan “açığa imzalı ve yazısız bir kağıda sahibinin zararına olarak hukuki hüküm ifade eden bir muamele yazıldığı ve yazdırıldığı iddiasının HUMK’nın ayrık tuttuğu durumlar dışında tanıkla ispat edilemeyeceği, yazılı delille ispatının gerektiği yönündeki “yazılı delille ispat” kuralı kararda da belirtildiği üzere açığa imzayı atan tarafından önceden ve rızaya dayalı olarak faile teslim edilmiş olan belgenin fail tarafından verilme nedenine aykırı olarak doldurulmasını düzenleyen 765 sayılı TCK’nın 509. maddenin 1. fıkrasındaki (5237 sayılı TCK’nın 209/1 )şikayete tabi suç yönündendir. Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 01.05.2001 gün ve 2001/6-70-2001/77 sayılı kararında belirtildiği üzere imza sahibinin tevdi ettiği kişinin kağıdın zilyetliğinden vazgeçerek bunu yazdırması halinde kağıdın yeni zilyedi açısından “esasen kendisine tevdi ve teslim olunmayan kağıdı bertakrip (hukuka aykırı) ele geçirme” keyfiyeti gerçekleşmiş olacağından eylem 765 sayılı TCK’nın 509. maddesinin 2. fıkrasındaki suç, bu durumda açığa imza atandan aldığı kağıdı faile verenin eylemi de “bertakrip ele geçiren failin” fiiline iştiraki söz konusu olacaktır. Dolayısıyla İçtihadı Birleştirme Kararında 765 sayılı TCK’nın 509. maddesinin 1. fıkrası için aranan “yazılı delille ispat” kuralının aksine “hukuka aykırı ele geçirme” olgusunun ispatı tanık dahil her türlü delille mümkündür (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2012/10362).
Boş Senedi Başkası Adına Doldurup İcraya Koyma
K… Ltd. Şti,’nin sahibi ve yöneticisi olan ve şirket adına yurt çapında pazarlama faaliyetleri yürüten sanık Ş. E.’in, olay tarihinde prim ve ücret karşılığı çalıştırdığı katılan H. Ç.’dan, şirket işinde kullanması için kendisine teslim ettiği … … … plakalı araç karşılığında aldığı imzalı boş teminat senedini, adı geçen katılanın işten ayrılıp söz konusu aracı iade etmesine rağmen, alacaklısı aynı şirkette şoför sıfatıyla çalışan diğer sanık H. T., borçlusu katılan H. Ç., bedeli 38.500 YTL, tanzim tarihi 23.02.2005 ve ödeme tarihi 23.05.2005 olacak şekilde doldurup, sanık H. T. aracılığı ile icraya koydurttuğu ve sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiklerinin iddia olunması karşısında; eylemlerinin 5237 sayılı TCK.nun 209/2. maddesi delaletiyle aynı Yasanın 204/1. maddesinde öngörülen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin üst dereceli asliye ceza mahkemesine ait olduğu gözetilip görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla, eylemin “bedelsiz senedi kötüye kullanma” suçunu oluşturduğundan bahisle yazılı şekilde mahkumiyetlerine hükmolunması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2009/12383).
Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ve Kısmen Boş Senede İmza Atılması
1-Müştekinin 1.740,00 TL bedelli olarak doldurup imzalayarak verdiği boş senedin, 31.740,00 TL olarak icra takibine konu edilmesi suretiyle gerçekleşen olayda, müştekinin yargılama aşamasında senedi 1.740,00 bedelli olarak doldurularak diğer kısımlar boş şekilde imzalayıp verdiğini beyan etmesi, kriminal rapor ile 3 rakamının ve diğer kısımların sonradan eklendiğinin tespit edilmiş olması karşısında; eylemin TCK’nun 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilerek, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge aslı dosya içerisine alınarak, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğunun kararda tartışılması ile sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, suç vasfında yanılgı ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kabule göre de;
2-Sanığa yüklenen “açığa atılan imzanın kötüye kullanılması” suçunun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması nedeniyle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar : 2016/6388).
Nitelikli Dolandırıcılık Suçu ve Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması
Mağdur …‘nın kronik şizofreni hastası olduğu, mağdurun … Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.05.2011 gün ve 2011/276 Esas 2011/470 Karar sayılı hükmü ile kısıtlanmasına karar verildiği, sanık tarafından mağdura kalan mirasın yarısına kısmına sahip olabilmek adına taraflar arasında yazılı sözleşme imzalandığı ve teminat olarakta sanığa boş senet imzalattırıldığı ve bu şekliyle mağdurun sanığın hastalığından faydalanmaya çalışarak dolandırıldığının iddia ve kabul olunması karşısında; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-c maddesinde düzenlenen kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilip açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunun da irtibatı nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar: 2016/8586).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.