Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Nedir? (TCK 104)
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, cebir, tehdit ve hileye başvurmaksızın 15–18 yaş grubunda bulunan reşit olmayan çocuklarla karşılıklı rızaya dayalı olarak cinsel ilişkiye girilmesi ile oluşur (TCK md.104). Kendi rızalarıyla cinsel ilişkiye giren taraflardan mağdurun yaşı 18’den küçükse fiil diğer taraf açısından suç teşkil eder. Failin cezalandırılabilmesi için yaşının 18’den büyük veya küçük olmasının bir önemi yoktur.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” bölümünde düzenlendiğinden denetimli serbestlik ve diğer ceza infaz uygulamaları açısından bu husus özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, genel olarak şu şekilde kategorize edilmektedir:
-
Cinsel İstismar Suçu: Kural olarak 15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md.103). 15-18 yaş grubunda olan çocuklara karşı hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen bir nedenle çocuğun bedeni üzerinde icra edilen fiiller de cinsel istismar suçu olarak nitelenir.
-
Cinsel Saldırı Suçu: Kural olarak yaşı büyük kimselere veya 15-18 yaş grubu mağdurlara yönelik (hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başkaca bir neden olmaksızın) bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 102)
-
Cinsel Taciz Suçu: Mağdurun yaşına bakılmaksızın, fail ile mağdur arasında bedensel temas olmadan, halk arasında laf atma, sözlü taciz vb. gibi ifade edilen cinsel davranışlarla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 105)
-
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu: 15-18 yaş grubunda yer alan çocuklarla, çocuğun kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girilmesi halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşur (TCK 104).
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Unsurları
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun en önemli unsuru mağdurun geçerli bir rızasının olmasıdır. Mağdurun cinsel ilişki kurma konusunda özgür iradesi yoksa, örneğin failin hile, tehdit ve cebir uygulamasından etkilenerek cinsel ilişkiye girmişse reşit olmayanla cinsel ilişki suçu değil, cezası daha ağır bir suç olan çocuğun cinsel istismarı suçu vücut bulur.
Mağdura uygulanan hile özgür iradesini ortadan kaldıracak nitelikte olmalıdır. Örneğin, Yargıtay uygulamasında mağdura yönelik “seninle evleneceğim”, “ömür boyu birlikte olacağız”, “seni seviyorum, sensiz olamam” şeklinde söylenen cümleler mağdurun özgür iradesini ortadan kaldıracak nitelikte bir hile olarak kabul edilmemiştir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda mağdurun 15 yaşını bitirmiş ancak 18 yaşını tamamlamamış olması gerekir. Mağdurun yaşı 15’ten de küçükse rızası olsa bile cinsel istismar suçu meydana gelir. Çünkü, 15 yaşından küçük çocukların rızası geçerli sayılmamakta, ceza hukukunda hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmemektedir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda mağdurenin rızası suçun unsuru olarak kabul edildiğinden, mağdurenin cinsel ilişkiye rıza göstermesi sanık veya suça sürüklenen çocuk lehine hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilip beraat kararı verilemez. Çünkü, cinsel ilişki 15-18 yaş grubundaki mağdurenin rızası ile gerçekleşirse reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, cinsel ilişki mağdurenin rızası dışında gerçekleşirse TCK m.103’te düzenlenen cinsel istismar suçu meydana gelir.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun konusunu 15-18 yaş grubundaki bir kişi ile rızaya dayalı olarak cinsel ilişkiye girilmesi eyleminin oluşturduğu, anılan suçta mağdurun rızasının suçun unsuru olarak kabul edildiği ve ilgilinin rızasının bu suç bakımından hukuka uygunluk nedenini oluşturmaz (Y9CD-K.2022/4439).
Mağdurun yaşı nüfus kaydında 15 yaşından küçük görünmesine rağmen gerçek yaşı 15 yaşından büyükse mutlaka Adli Tıp Kurumundan kemik yaşının tespiti için rapor alınmalıdır. Adli Tıp Kurumu yaşı tespit edemediğinde ceza mahkemesi tarafından tanıklar dinlenerek yaş tespiti yapılmalıdır.
15 -18 yaş grubunda rızasıyla cinsel ilişkiye giren mağdurun zeka geriliği olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edilmişse, failin bu durumu bilip bilmediği araştırılmalıdır. Cinsel ilişki kurulmadan önce tarafların birbirini ne ölçüde tanıdıkları, sosyal ve ailevi ilişkileri dikkate alınarak failin mağdurun zeka geriliğini bilip bilmediği araştırılmalıdır. Fail mağdurun zeka geriliğini bilmiyor veya zeka geriliği tıbbi inceleme dışında anlaşılamıyorsa, fail reşit olmayanla cinsel ilişki suçu hükümlerine göre cezalandırılmalıdır. Ancak, fail mağdurun zeka geriliğini biliyor veya zeka geriliği dışardan kolayca anlaşılabiliyor ise, bu durumda fail cinsel istismar suçu hükümleri gereği cezalandırılacaktır.
15-18 Yaş Grubunda İki Akran Çocuk Arasındaki Cinsel İlişkinin Cezası
15-18 yaş grubunda iki çocuğun cinsel ilişkiye girmesi halinde de reşit olmayanla cinsel ilişki suçu meydana gelir. Ancak, Yargıtay uygulamada 15-18 yaş grubunda iki çocuk arasında gerçekleşen cinsel ilişkide kız çocuğunu mağdur, erkek çocuğunu ise fail olarak kabul etmektedir. Erkeğin fail olarak kabul edilip cezalandırılması pek çok uygulama sorununa yol açsa da Yargıtay reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda ikisi de 15-18 yaş grubunda olan çocuklardan erkek çocuğunu fail olarak kabul ederek TCK’nin 104. maddesi gereği cezalandırma şeklindeki yerleşik içtihadını sürdürmektedir.
Mağdurenin aşamalardaki beyanlarına, sanık ikrarına ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın, 15 - 18 yaş aralığında bulunan mağdure ile rızası dahilinde zincirleme surette cinsel ilişkiye girdiğinin sabit olduğu, gerek hüküm tarihinde yürürlükte bulunan gerekse hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı TCK.nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun failinin yaşı ile ilgili olarak herhangi bir sınırlandırma bulunmadığı, 18 yaşından küçük failler tarafından da bu suçun işlenmesinin mümkün olduğu gözetilmeden, sanığın mahkûmiyeti yerine “Atılı suçun failinin on sekiz yaşından büyük kişiler olabileceği” şeklindeki kanuni olmayan yetersiz gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Y14CD-K.2015/228).
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunun Cezası (TCK 104)
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun cezası şu şekildedir:
- Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
- Suçun mağdur ile arasında evlenme yasağı bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
- Suçun, evlat edineceği çocuğun evlat edinme öncesi bakımını üstlenen veya koruyucu aile ilişkisi çerçevesinde koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişi tarafından işlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın ikinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Şikayet Süresi ve Şikayetten Vazgeçme
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer almaktadır. Yaşı küçük mağdurun bizzat kendisi şikayetçi olmadıkça soruşturma yapılmaz. Mağdurun velisi veya vasisinin şikayeti tek başına yeterli değildir, veli veya vasi şikayetçi olduğunda ayrıca mağdur küçüğün bu şikayet hakkındaki beyanı alınmalıdır. Gerek şikayet hakkının kullanılması gerekse şikayetten vazgeçme konusunda mutlaka mağdurun iradesine üstünlük tanınmalıdır. Çünkü, kanun rızayla cinsel ilişkiyi kişiye sıkı surette bağlı bir hak şeklinde düzenlemiştir. Mağdur, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Şikayetten vazgeçme, soruşturma veya ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında mümkündür. Mağdurun şikayetten vazgeçmesi halinde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ve mağdur aynı olayla ilgili bir daha şikayet hakkını kullanamaz. Ceza davasının açıldığı aşama olan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçme halinde mahkeme davanın düşmesi kararı verir.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Uzlaşma ve Görevli Mahkeme
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlar değildir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur.
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Söz konusu cinsel suç, şikayet hakkı 6 aylık şikayet süresi içinde kullanılmak şartıyla, 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde soruşturulabilir ve fail hakkında kamu davası açılabilir. Reşit olmayanla cinsel ilişki suç hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, ceza miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilemez.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu Yargıtay Kararları
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Yaş Sınırı
“Reşit olmayanla cinsel ilişki” başlıklı 104. maddesinin 1. fıkrası ise; “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
TCK’nun 103. maddesinde üç grup mağdura yer verilmiş olup birincisi onbeş yaşını tamamlamamış olan çocuklar, ikincisi onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklar, üçüncüsü ise onbeş yaşını tamamlayıp onsekiz yaşını tamamlamamış çocuklardır. Birinci ve ikinci grupta yer alan çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın dahi gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış istismar suçunu oluşturmakta, eylemin bu kişilere karşı cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi ise anılan maddenin dördüncü fıkrası uyarınca cezanın yarı oranında artırılmasını gerektirmektedir. Üçüncü grupta yer alan çocuklar yönüyle eylemin suç oluşturması için gerçekleştirilen cinsel davranışların cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Nitekim cebir, tehdit ve hile olmaksızın onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, anılan kanunun 103. maddesinde düzenlenmiş olan çocukların cinsel istismarı suçundan değil, şikayet üzerine 104. maddede düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan cezalandırılacaktır (Ceza Genel Kurulu-2020/203 E. , 2022/194 K.).
Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçunda Şikayet Etmeme
Sanığın suç tarihlerinde onbeş yaşını tamamlayan mağdure ile cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden bulunmaksızın, rızası doğrultusunda cinsel ilişkiye girdiği, sanığın bu eyleminin TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu, ancak bu suçun takibinin şikayete bağlı olup mağdurenin şikayetçi olmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında eylemin reşit olmayanla cinsel ilişki kabulü ile bu suçtan görülen kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ırza geçme suçundan beraatine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2016/1407).
Sanığın oluşa uygun şekilde kabul olunan eyleminin TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen takibi şikâyete bağlı reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve suç tarihinde onbeş yaşından büyük olan mağdurenin soruşturma evresinde sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği anlaşıldığından, vaki şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının TCK’nın 73/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşmesine karar verilmesi gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/10479).
Mağdurenin Dava Sırasında Reşit Olması Halinde Şikayet Hakkı
Her ne kadar mağdurenin babası H.Y’nın 18.10.2011 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olmadığını belirttiğinden bahisle sanık hakkında düşme kararı verilmiş ise de; olay tarihinde onyedi yaşı içerisinde olup kolluk beyanında sanıktan şikayetçi olduğunu belirten ve yargılama sırasında 30.06.2011 tarihinde de evlenmek suretiyle ergin olan mağdurenin, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda şikayet hakkına sahip olduğu gözetilmeden ve kovuşturma sırasında yeniden beyanı alınarak şikayetçi olup olmadığı hususu sorulmadan, babasının şikayetçi olmadığından bahisle düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6190).
Velinin Şikayetten Vazgeçmesi Ceza Davasını Düşürmez
Sanığın üzerine atılı bulunan suçun şikâyete tabî suçlardan olmasına, mağdurenin suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olup şikâyet hakkına sahip olmasına rağmen, beyanına başvurulup şikâyeti sorulmadan, mağdurenin velisinin şikâyetçi olunması ile yetinilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/11126).
Oral Seks Yaptırmak Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Değildir
Sanığın, olay günü mağdura oral seks yaptırması eyleminin cinsel ilişki niteliği taşımaması nedeniyle olayda TCK’nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek sanığın değişen vasfa göre bu suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi-Karar: 2019/13133).
Cinsel Organa Parmak Sokma
Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun düzenlendiği TCK.nın 104. maddesinin metninde suç olarak tarif edilen cinsel ilişkinin, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya anal yoldan ya da bir erkeğe anal yoldan ithal edilmesi olarak tanımlanması karşısında, mahkemenin oluşa uygun kabulüne göre, kayden 10.06.1991 doğumlu olup suç tarihinde 15 yaşını doldurmuş olan mağdureyle rızası ile öpüşüp seviştiği sırada mağdurenin cinsel organına parmağını soktuğu anlaşılan hemcinsi sanığın, cinsel ilişki boyutuna varmayan cinsel davranışları nedeniyle hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceğinden reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan beraati yerine, yazılı şekilde düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5373).
Mağdurenin Zeka Geriliği ve Şikayetten Vazgeçmenin Etkisi
Mağdure B.’e yönelik reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2012 tarihli raporuna göre, dava konusu olaydan kaynaklanmayan hafif derecede zeka geriliği saptanan mağdurenin, bu zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı belirtilmiş olmasına ve dosya kapsamına göre de sanığın mağdurenin bu durumunu bildiğine dair delil bulunmadığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen 30.05.2012 tarihli raporda; olaydan kaynaklanmayan hafif derece zeka geriliği bulunan mağdurenin bu rahatsızlığının kendisine karşı işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunduğu bildirilmiş olması nedeniyle, mağdurenin şikayetten vazgeçme beyanının hukuken geçerli olmadığı nazara alınıp, mağdurenin kanuni temsilcisinin duruşmada müşteki sıfatıyla dinlenip sonucuna göre sanığın huhuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/11817).
Bipolar Bozukluk Bulunan Mağdureyle Cinsel İlişki
İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.04.2014 günlü raporuna göre kendisinde tespit edilen bipolar affektif bozukluk nedeniyle mağduru bulunduğu olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, kendisinde mevcut bu rahatsızlığın hekim olmayanlarca anlaşılamayacağı bildirilen on altı yaşındaki mağdure ile suç tarihinden bir hafta önce telefonla tanışıp, ilk kez olay günü biraraya gelen sanığın, araçla gittikleri tepelik alanda psikiyatrik rahatsızlığını bilerek alıkoyduğu mağdure ile zorla cinsel ilişkiye girdiğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmayıp, mevcut haliyle sübuta eren cebir, tehdit veya hile olmaksızın cinsel ilişkiye girme eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 104/1. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ise kanuni unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi -Karar: 2021/1754).
Rızayla Cinsel İlişki ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Bırakma Suçu
Mağdure ve sanığın aşamalardaki beyanları, adli rapor ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın suç tarihinden önce mağdureyi tanıdığı, olay gecesi onaltı yaşındaki mağdurenin saat 21.30 sularında sanıkla birlikte onun evine gidip ertesi gün saat 13.00 sularına kadar kaldığı, mağdure ve sanığın anlatımları karşısında bu süre içerisinde cinsel ilişkiye girdikleri hususunda bir tereddüt bulunmadığı, ancak, sanığın bu eylemini cebir tehdit veya hile kullanmak suretiyle gerçekleştirdiğine ilişkin cezalandırılmasına yeter nitelikte kuşkudan arındırılmış delil elde edilememesi ve “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi dikkate alındığında eylemlerin bu haliyle reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturması nedeniyle sanığın TCK’nın 104/1. maddesi gereğince cezalandırılması ve mağdurenin aynı Kanunun 26/2. maddesi kapsamında hukuken geçerli rızasına istinaden sanıkla birlikte kalması halinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı gözetilerek bu suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde müsnet suçlardan mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2015/6166).
Evlenme Vaadiyle Cinsel İlişki
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihlerinde onbeş-onsekiz yaş grubunda yer alıp dosya içeriğine göre akıl hastalığı da bulunmayan mağdure ile birden fazla rızaen cinsel ilişkiye girmesi eyleminde, suça sürüklenen çocuğun evlenme vaadinde bulunması mağdurenin iradesini bertaraf edip fiile karşı koyma gücünü ortadan kaldıracak boyutta bir hile olarak kabul edilemeyeceğinden, mevcut haliyle eylemlerin reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturup, TCK’nın 104/1, zincirleme suç hükümlerini düzenleyen 43. maddelerine uyduğu gözetilmeksizin dosya kapsamına uygun düşmeyecek şekilde suça sürüklenen çocuğun eylemlerini evlenme vaadi şeklinde hile ile gerçekleştirdiği belirtilerek çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu nedeniyle hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/5994).
Rızayla Cinsel İlişki Suçunda Şikayet Süresinin Aşılması
Mağdurenin 01.01.2010 tarihli kolluk beyanında ve 02.01.2010 tarihli savcılık ifadesinde sanıkla 2008 yılının Aralık ayından başlayarak 2009 yılı Nisan ayı sonuna kadar ikisi vajinal, biri de anal yoldan olmak üzere toplam 3 kez cinsel ilişkiye girdiklerini belirtmesi karşısında zincirleme şekilde gerçekleşen cinsel ilişkilerin sona erdiği tarihten itibaren 6 aylık sürenin geçtiği, bu haliyle mağdurenin TCK.nın 73. maddesinde düzenlenen altı aylık şikâyet süresinden sonra 01.01.2010 tarihinde sanık hakkında şikâyetçi olduğu anlaşıldığından, oluşa uygun şekilde sanığın işlediği kabul edilen reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan dolayı hakkında düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/11959)
Birden Fazla Kere Buluşarak Rızayla Cinsel İlişki
Dosya içerisinde bulunan nüfus kaydına göre, 17 yaşı içerisinde olan ve sanıkla arasında arkadaşlık ilişkisi bulunan mağdurenin evinin yakınlarında bulunan okulun kömürlüğe giderek sanıkla cinsel ilişkiye girdiği, başka bir tarihte de babasının dükkanın üst katında sanıkla buluştuğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın eylemlerini cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedenle gerçekleştirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli somut delil bulunmadığı gözetilmeksizin, sanığın TCK.nın 104/1. maddesinden mahkûmiyeti ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/13796).
Mağdurun Yaşı Tıbben Tespit Edilemiyorsa Tanık Dinlenir
Kayden 1.8.1987 doğumlu olup, nüfusa 11.1.1989 tarihinde tescil olunan mağdurenin yaşına yapılan itiraz sebebiyle İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulunca verilen 16.11.2009 tarihi rapora göre mağdurenin suç tarihi itibarıyla yaşının tespitinin tıbben mümkün olmadığının bildirilmesi karşısında, mağdurenin gerçek yaşının belirlenmesi noktasında babası sanık A.’den sorulup ve bu hususta bilgisi bulunan tanıklarda araştırılıp dinlendikten sonra, mağdurenin gerçek yaşı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekirken, eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/2208).
Mağdurun Kemik Yaşının Tespiti için Adli Tıp Kurumu Raporu Alınmalıdır
7.6.1991 doğumlu olan ve yaşının düzeltilmesine kayden bir engel bulunmayan mağdurenin, nüfusa doğumundan yaklaşık bir buçuk yıl sonra 5.1.1993 tarihinde kaydedilmesi, mernis doğum tutanağında doğumun “sağlık personeli yardımıyla” gerçekleştiğinin belirtilmesine rağmen, dosya içerisinde her hangi bir doğum raporunun bulunmaması, babasının da mağdurenin evde doğduğunu, herhangi bir resmi kaydının olmadığını beyan etmesi, Mersin Devlet Hastanesince düzenlenen sağlık kurulu raporunda çelişki oluşturacak şekilde, “mağdurenin 17 yaşını bitirip 18 yaşını sürdüğü sonucuna varılmakla birlikte kemik yaşı olarak 19 yaşını doldurmuş görünümde olduğunu” görüşüne yer verilmiş bulunması karşısında, mağdurenin gerçek yaşı hususunda şüphe meydana gelmiş olup, bu şüphenin giderilmesi amacıyla öncelikle mağdurenin doğum tarihi itibariyle doğduğu kasabada görevli bir ebe bulunup bulunmadığı araştırılıp, bulunduğunun tespiti halinde kayıtlarının istenilerek incelenmesi, buradan bir sonuca ulaşılamaması halinde ise sağlık kurulu raporuna dayanak teşkil eden kemik film ve grafiler gönderilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan görüş istenilerek mağdurenin gerçek yaşının bilimsel olarak tespitinden sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay CGK - Karar: 2014/457)
Rızayla Cinsel İlişkiden Sonra Fail ile Mağdur Arasında Husumet Oluşması
Mağdurenin aşamalardaki beyanları, sanık savunmaları ve tüm dosya içeriğine göre, sanık ile mağdurenin ailelerinin de izniyle düğün yaparak gayri resmi olarak evlendikleri, mağdurenin yaklaşık 6 ay boyunca kendi isteğiyle sanıkla birlikte yaşadığı, aralarındaki geçimsizlik nedeniyle sanığın mağdureyi getirip babasının evine bıraktığı, mağdurenin de kendisiyle cinsel ilişkiye girdiğinden bahisle Cumhuriyet Savcılığına dilekçe ile başvurarak sanıktan şikayetçi olması şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın kendisine zorla cinsel istismarda bulunduğuna ilişkin müracaatını 6 ay sonra yapması, aralarında sonradan oluşan geçimsizlik nedeniyle husumet bulunması, sanığın aksi kanıtlamayan cinsel ilişkinin rıza ile gerçekleştiğine dair aşamalardaki savunmaları karşısında, cebir ve tehditle mağdureye cinsel istismarda bulunduğuna ilişkin sübuta yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın eyleminin TCK.nın 104. maddesi kapsamında reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/11301).
Mağdurun Hile ve İkna Edilmesi Suretiyle Cinsel İlişki
Sanık, tanışma aşamasında kendisini farklı isimde ve polis memuru olarak tanıtmış ise de, mağdurenin ifadelerinde cinsel ilişkinin kendisinin hile ve ikna edilmesi sonucu gerçekleştirildiğine dair herhangi bir anlatımının bulunmaması, dosya içeriğine uymayan şekilde mağdurenin kolasına uyuşturucu katılması sonucu tecavüz edildiğini ifade etmiş olması karşısında, dosya kapsamına göre nitelikli cinsel istismar suçunun hile unsurunun oluşumuna yetecek nitelikte sübuta yeter delil bulunmadığı, oluş ve kabule göre, sanığın suç tarihlerinde 15-18 yaş aralığında bulunan mağdure ile birden fazla kez rızaen cinsel ilişkiye girme eyleminin, reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturduğu ve eylemlerinin TCK.nın 104/1, 43. maddelerine uyduğu, kastın yoğunluğu ve suçun işleniş biçiminin TCK.nın 61. maddesi kapsamında alt sınırdan uzaklaşarak teşdiden ceza tayininde nazara alınabileceği gözetilmeden, dosya kapsamına uygun olmayan şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/10774).
Mağdurda Zeka Geriliği ve Rızayla Cinsel İlişki
Suç tarihinde çalıştığı işyerinden çıkarak eve gitmekte olan mağduru “peçeten var mı” biçimindeki soruyla durduran sanığın mağdurla ayaküstü sohbet etmeye başlaması ve akabinde kahve falı baktığını söyleyerek evine davet etmesi, mağdurun bu teklifi kabul etmesi üzerine birlikte sanığa ait eve gelmeleri, söz konusu evde sanığın kendi cep telefonundan mağdurun cep telefonuna bluetooth aracılığıyla porno videolar göndermesi, videoları izledikleri sırada sanığın mağdurun pantolon ve alt iç çamaşırını dizlerine kadar indirip kendisini de soyarak mağdurun kucağına oturduğunda mağdurun cinsel organının sanığın poposuna girmesi ve devamında mağdurun kız arkadaşının beklediğini söyleyerek acilen toparlanıp evden ayrılması biçiminde gerçekleşen olayda;
İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 29.04.2011 tarihli raporunda, mağdurda hafif derecede zeka geriliği denilen akıl zayıflığı saptandığı, tespit edilen bu zeka geriliği ve olay tarihindeki yaşı birlikte değerlendirildiğinde olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayacağı, bu zeka geriliğinin fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunduğu ve durumunun hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği hususlarının açıkça belirtildiği, Eylem, 5237 sayılı TCK.nın 103/2. maddesinde düzenlenen ve kanuni tanımında “vücuda organ veya sair cisim sokulması” şeklinde tarif edilen suçun tipiklik unsurunu meydana getirilmediğinden anılan Kanunun 103/2. maddesinde yer alan çocuğun vücuduna organ veya sair cisim sokulması şeklindeki çocuğun nitelikli cinsel istismar suçunu oluşturmadığı, Dolaylı fail durumunda olan sanığın, onbeş yaşını tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan mağdurun bu durumunu bilerek ve isteyerek eylemi gerçekleştirmediği, zira anılan raporda da belirtildiği üzere mağdurda mevcut olan zeka geriliğinin hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği ve mağdur ile sanığın suç tarihinde ilk defa görüştükleri, öncesinde birbirlerini tanıdıklarına dair dosyaya yansıyan herhangi bir iddia ya da delil bulunmadığı, bu durumda sanığın mağduru evine götürerek kendi vücuduna organ sokturması biçimindeki eyleminin TCK.nın 103/1-b maddesinde yer alan çocuğun basit cinsel istismarı suçunu da oluşturmadığı,
Bu haliyle; eylemin TCK.nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nın 103/1-b maddesinde yer alan çocuğun basit cinsel istismarı suçundan hüküm kurulması hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/2305)
Birden Fazla Kere Cinsel İlişki Halinde Zincirleme Suç
Her ne kadar iddianamede sevk maddesi olarak TCK.nın 102/2-5. maddeleri gösterilmiş ise de, açıkça iddianamede dosya kapsamına uygun olarak TCK.nın 103/2. maddesinde düzenlenen çocuğun nitelikli cinsel istismarından anlatımın bulunduğu, sanığın mağdure ile rızasıyla cinsel ilişkide bulunduğunu ikrar ettiği, mağdurenin ise ilk ilişkinin zora dayalı sonraki ilişkilerinin ise rızaya dayalı olduğunu belirttiği, zora dayalı bir ilişki gerçekleştirdiğine dair mağdurenin soyut iddiasından başka delil bulunmadığı, oluşa göre sanığın 16 yaş içinde bulunan mağdure ile birden fazla kez cinsel ilişkiye girdiği sabit olmakla, ek savunma hakkı verilerek sanığın TCK.nın 104/1, (zincirleme suç hükümlerini düzenleyen) 43. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde beraatine hükmolunması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/6706).
Mağdurenin Rızasıyla Öpmek veya Cinsel Organ Sürtmek Suç Değildir
Sanık hakkında reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan verilen hükmün temyiz incelemesine gelince;
5237 sayılı TCK’nın 104. maddesinde düzenlenen reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun, erkek cinsel organının bir kadına vajinal veya erkek ya da kadına anal yoldan ithal edilmesi fiillerini kapsadığı, dosya içeriğine göre sanığın onbeş-onsekiz yaş arasında olan ve maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmiş olan mağdureye karşı rızası dahilinde gerçekleştirdiği kabul edilen öpmek ve cinsel organ sürtmek şeklindeki basit cinsel istismar eylemlerinin yasalarımızda suç olarak düzenlenmediği gözetilerek, atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2015/972 E. , 2018/1125 K.).
Reşit Olmayan Çocukla Girilen Cinsel İlişkinin Kaydedilmesi
Mağdurenin aşamalardaki beyanları, tanık anlatımları, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, suça sürüklenen çocuğun on altı yaşındaki mağdureyle girdiği cinsel ilişkileri cep telefonuyla kaydederek müstehcen içerikli görüntü kaydı oluşturması eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 226/3-c.1. maddesinde düzenlenen çocuğun müstehcenliği suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2020/8598 E. , 2021/531 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.