Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Nedir? (TCK 123)
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, TCK md. 123’te ‘Hürriyete Karşı Suçlar’ başlığı altında düzenlenmiştir. Bu suçta, fail kasten mağduru rahatsız etmekte, mağdurun huzurlu bir özel ve sosyal hayat yaşamasına müdahale etmektedir. Hukuken bağlı seçimlik hareketli bir suç olarak tarif edilen bu suç ile korunan hukuki değerler, mağdurun iç huzuru, karar verme ve hareket özgürlüğüdür.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, bazen başka suçların unsuru haline geldiğinden, o suçlar içinde erimektedir. Örneğin, telefonla cinsel taciz suçu işlenmesi halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu cinsel taciz suçunun unsuru haline geldiğinden, fail sadece cinsel taciz suçu ile cezalandırılmaktadır.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Unsurları
TCK 123. maddeye göre kişilerin huzur ve sükununu bozma amacıyla yapılan aşağıdaki üç seçimlik hareketten herhangi birinin yapılması bu suça vücut verir:
-
Israrla Telefon Edilmesi,
-
Israrla Gürültü Yapılması,
-
Israrla Hukuka Aykırı Başka Bir Davranışta Bulunulması.
Israrla Telefon Edilmesi Suretiyle Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma
Suçun bu şekline halk arasında ‘telefonla rahatsız etme suçu’ denilmektedir. İstemediği halde telefon edilerek bir kimsenin özel alanına girilmesinin hukuka aykırı bir davranış olacağı şüphesizdir. Israrla birden fazla kere bir kimsenin telefon ile aranması, telefon aracılığıyla mesaj atılması halinde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu oluşur. Failin mağdura ısrarla telefon ettikten sonra, telefonu açık tutarak konuşmaması, müzik veya sesler dinletmesi de suçun meydana gelmesine yol açar. Aynı şekilde mağdura gönderilen mesajların da bir anlam veya içeriği sahip olması veya boş mesaj olmasının hiçbir önemi yoktur. Önemli olan, mesajların ısrarla gönderilmesidir.
Yargıtay uygulamasında göre telefon etmek veya mesaj göndermek şeklindeki davranışların, hangi aşamadan sonra “ısrarla” yapıldığı konusunda bir sayı vermek doğru değildir. Her olayın somut özelliğine göre ısrarın gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmelidir. Ancak, mağdurun en az iki kere telefonla aranması veya mesaj atması şarttır. Örneğin, eski eşini her gün iki kez ve toplamda 4 kez arayan kişinin ‘ısrarla telefon etme’ fiilini işlemediği Yargıtay tarafından kabul edilmiştir.
Israrla Gürültü Yapmak Suretiyle Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma
Gürültü, sinema filmi veya müzik parçası gibi anlamlı bir eserden gelen ritmik bir ses olabileceği gibi, tümüyle anlamsız bir ses de olabilir. Gürültünün mahiyeti önemli değildir, önemli olan gürültünün ısrarla huzur ve sükunu bozma amacıyla yapılıp yapılmadığıdır. Bu seçimlik hareketin ‘ısrarla telefon etme veya mesaj atma’ seçimlik hareketi gibi birkaç kez tekrarlanması şart değildir. Örneğin, kesintisiz şekilde uzun süreli ancak 1 kez yapılan bir gürültü dahi suçun oluşumu için yeterlidir.
Hemen belirtelim ki, komşuluk ilişkileri belli ölçüde gürültüye katlanmayı zorunlu kılar. Örneğin, evin tamir edilmesi, matkap kullanılması veya boyanması, taşıma işleri vs. gibi işler nedeniyle çıkan gürültüler bu suçu oluşturmaz. Ancak, tamirat, matkap kullanma, eşyaların ev içerisindeki yerini değiştirme işleri, özellikle kişilerin huzur ve sükununu bozma gayesiyle yapılıyorsa bu durumda suç işlenmiş olur.
Israrla Hukuka Aykırı Başka Bir Davranışta Bulunulması Suretiyle Huzur ve Sükunun Bozulması
Hukuka aykırı başka bir davranış seçimlik hareketiyle bu suçun işlenebilmesi için, failin icra ettiği hareketin başka bir suç teşkil etmemesi gerekir. Israrla hukuka aykırı bir başka davranış kavramından şu anlaşılmalıdır: Belirli bir kişiye yönelen, ısrarlı, huzur ve sükunu bozmaya dönük davranışlar. Örneğin, kapı zilinin belli aralıklarla ısrarla çalınması, yolda yürürken birkaç kez araba ile rahatsız edici şekilde mağdurun yanından geçmek, ard arda e-mail göndermek ısrarla hukuka aykırı başka bir davranışla kişilerin huzur ve sükununun bzoulması suçunu oluşturur.
Hemen belirtelim ki, facebook, whatsapp, twitter, instagram vb. gibi internet üzerinden iletişim ve mesajlaşmanın hukuka aykırı bir şekilde ısrarla yapılması da kişilerin huzur ve sükununu bozma suçuna vücut verir
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Cezası
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun cezası, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK m.123).
Hükmedilen hapis cezası, adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilebilir. Mahkumiyet kararında belirlenen hapis cezasının ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması da mümkündür.
Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaştırma
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu şikayete tabi suçlardandır. Şikayetçi, şikayet hakkını fail ve fiili öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır.
Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Fail, daha sonra öğrenilse bile suçun soruşturulması için en geç 8 yıl içinde şikayet edilmesi gerekir.
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.
Suç ile ilgili yargılama görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Yargıtay Kararları
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunun Şartları
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun maddi unsurunu; belirli bir kimseye ısrarla telefon edilmesi veya gürültü yapılması ya da hukuka aykırı bir başka davranışta bulunulması oluşturmaktadır. Dikkat edilirse “ısrar” unsuru, her üç hareket bakımından da aranmaktadır. (Ümit Kocasakal, Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma Suçu, Ankara Barosu Dergisi, 2015, S. 2, s. 134) Bu anlamda, anılan hareketlerin bir kez gerçekleştirilmesi maddi unsurun oluşması için yeterli olmayacaktır. Bu unsur, belirli bir kimseye yöneltme şartıyla birlikte TCK’nun 123. maddesini, aynı Kanunun 183. maddesindeki “Gürültüye Neden Olma” suçu ile Kabahatler Kanununun 36. maddesinde düzenlenen “Gürültü” kabahatinden ayıran önemli hususlardan biridir.
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma, suç oluşturan eylemler bakımından herhangi bir sınırlama getirilmediğinden serbest; ısrarla işlenmesi gerekliliğinden dolayı da bağlı hareketli bir suçtur.
Suça ilişkin kanun metninde sayılan ve uyuşmazlık konusunu ilgilendiren “bir kimseye ısrarla telefon edilmesi” hareketi üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. Doktrinde ve uygulamada, maddede yer alan “telefon edilmesi” ifadesinin sadece telefon etmeyi değil kısa mesaj göndermeyi de kapsadığı kabul edilmektedir. (Kocasakal, s. 134; Özlem Yenerer Çakmut, Kişilerin Huzur ve Sükûnunu Bozma ve Gürültüye Neden Olma Suçları, Beta, İstanbul 2014, s. 54) Bu kabul ve uygulamaya göre mobil cihazla anlık mesajlaşma olanağı sağlayan “whatsapp” gibi uygulamalar yoluyla gerçekleştirilen iletişim biçimlerinin de bu hareket içerisinde değerlendirilmesi gerekir. (Kocasakal, s. 120) Hareketin gerçekleşmesi için telefon edildiğinde mutlaka konuşulması gerekli olmayıp, failin; aradıktan sonra konuşmadan telefonu kapatması, iletişim devam ederken konuşmayıp sessiz kalması, mağdura müzik veya başkaca bir ses dinletmesi gibi huzur ve sükûnu bozabilecek diğer bazı davranışlar da bu kapsamdadır.
Suçun en önemli özelliklerinden birisi suç teşkil eden hareketlerin belirli bir kişiye yöneltilmiş olmasıdır. Bu husus madde metninde “bir kimseye” ibaresiyle ortaya konulduğu gibi “sırf huzur ve sükununu bozmak maksadıyla” ifadesiyle de desteklenmekte ve pekiştirilmektedir. Suçun, TCK’nun “Kişilere Karşı Suçlar” kısmında, “Hürriyete Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesi de bu kabule işaret etmektedir. (Kocasakal, s. 132) Değinilen nokta, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunu, 765 sayılı TCK’nun üçüncü kitabının “Halkı Rahatsız Eden Hareketler” başlıklı yedinci faslında, 546 ve 547. maddelerinde düzenlenen eylemlerden ayıran en önemli hususlardan biridir. Görüldüğü gibi, belirli bir kişiye yönelik olmayan bir hareket ne denli huzur ve sükûnu bozmaya yönelik ve elverişli olursa olsun TCK’nun 123. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Suç işlenirken gerçekleştirilen hareketlerin ısrarlı olması gerekliliği, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun bir diğer özelliğini oluşturmaktadır. Israr, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde direnme, ayak direme, üsteleme, üstünde durma anlamına gelmektedir. Madde metninde geçen “ısrarla” ifadesi ile de ısrarlı bir biçimde hareket etme durumu kastedilmektedir. Anılan kavramın süreklilik unsurunu da içinde barındırması nedeniyle madde metninde belirtilen hareketlerin bir defadan ibaret gerçekleştirilmesi hâlinde, mağdurun huzur ve sükûnu bozulmuş olsa dahi, suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir. Yapılan bir hareket nedeniyle mağdur rahatsızlığını dile getirdikten sonra hareketlerin devam etmesi hâlinde ise ısrarın varlığını kabul etmek gerekmektedir. (Osman Yaşar, Hasan Tahsin Gökcan, Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 3. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2010, s. 3871) Uygulamada, çok sayıda telefon edilmesi veya mesaj gönderilmesi ısrar olarak kabul edilmekteyse de, ısrarın oluşup oluşmadığına ilişkin kesin bir sayı belirlemek mümkün değildir. Bu anlamda, olayın özelliklerine göre bir değerlendirme yapılması, aramaların sayısının yanı sıra arama süreleri ve aramaların yapıldığı zaman dilimlerinin de göz önünde bulundurulması maddi unsurun oluşup oluşmadığının tespiti bakımından önem arz etmektedir. (İsmail Malkoç, Açıklamalı-İçtihatlı 5237 Sayılı Yeni Türk Ceza Kanunu, 1. Cilt, Malkoç Kitabevi, Ankara 2008, s. 1088)
Suçun oluşabilmesi için, yapılan hareketlerin belirli bir kişinin huzur ve sükûnunu bozmaya elverişli olması da gerekmektedir. Hareketin mağdurun huzur ve sükûnunu bozmaya elverişli olup olmadığı, mağdurun algı ve değerlendirmesine göre değil, öncelikle objektif bir değerlendirmeye göre belirlenmelidir. Bu elverişlilik objektif olarak saptandıktan sonra, somut olayda mağdurun huzur ve sükûnunun bozulup bozulmadığının bir önemi bulunmamaktadır. Gerekçede de belirtildiği gibi gerçekleştirilen eylemler sonucu mağdurun dengesinin bozulduğu, örneğin ruhsal bir hastalığa yakalandığı hâllerde kasten yaralama suçu söz konusu olacaktır.
Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçu, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Bu suçun olası kastla ya da taksirle işlenmesi mümkün değildir. Suçun oluşması bakımından genel kast yeterli olmayıp, maddedeki açık ifade karşısında sırf huzur ve sükûnu bozmak maksadına dayanan özel kast gereklidir. Bu özel kast, olaysal olarak yapılacak bir değerlendirme sonucu, başka bir deyişle failin dış dünyaya yansıyan hareketlerinden, olayın oluş biçimi ve özelliklerinden hareketle belirlenecektir. Yargıtay da bu özel kastın varlığını olaysal olarak değerlendirmektedir. Bu anlamda failin, alacaklı olduğu kişiye ulaşabilmek amacıyla katılanı araması örneğinde sırf huzur ve sükûnu bozma amacı şeklindeki özel kastın varlığından söz etmek mümkün olmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın kullanmakta olduğu 0539 561…. numaralı telefon ile katılana ait 0539 ……. numaralı telefonu 17.10.2008 tarihinde saat 13.09 ve 21.39’da olmak üzere iki kez, 19.11.2008 tarihinde ise saat 19.39 ve 21.03’te olmak üzere iki kez aradığı, bu görüşmelerin sırasıyla 106, 94, 10 ve 27 saniye sürdüğü, yine aynı gün saat 22.03’te katılanın cep telefonuna kısa mesaj gönderdiği sabit olan olayda; sanık ile katılan arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinin sayısı ve süresi, iletişimin tespiti kayıtlarına göre katılanın da sanığa ait telefon numarasını bir kez araması ve bu numaraya iki kez kısa mesaj göndermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın, huzur ve sükûnunu bozma kastı ile katılanı ısrarla aradığına ilişkin delil bulunmadığı cihetle atılı suçun unsurlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir (Ceza Genel Kurulu -K. 2018/45).
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Düşürme/Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu
Olay tarihinde, sanığın yönetimindeki araçla, şehir merkezinde, katılanın idaresindeki aracı bir süre takip etmesi, takip sırasında katılanın yönetimindeki aracın yanına geçip, katılan ve yanındaki arkadaşına, kendi aracında bulunan arkadaşları ile birlikte gülmeleri, katılan hızını azalttığında kendisinin de aracın hızını azaltması, katılana selektör yapıp yanına geçmesi, katılanın polis merkezinin bulunduğu tarafa dönmesi üzerine takibi bırakması şeklinde gelişen olayda, sanığın gerçekleşen eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 123/1. maddesinde tanımlanan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı gerekçelerle sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2011/3661).
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Beraat Kararı
Bir kimseye telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması eylemlerinin ısrarla yapılması halinde, TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, sanığın bayram ziyareti için ablasının evine giden müştekinin bulunduğu yere gelerek çocuklarıyla görüşmek istediği ancak müştekinin kabul etmediği buna rağmen sanığın evin önünden ayrılmadığı ve uzun süre beklediği şeklinde gerçekleştiği kabul edilen eyleminde, suçun ısrar unsurunun ne şekilde oluştuğu ve sanığın sırf huzur ve sükunu bozma amacıyla hareket ettiğini gösteren olgular açıklanmadan yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar No: 2014/8620).
Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma ve Cinsel Taciz Suçunun Birlikte İşlenmesi
Dosya kapsamı ve mahkemenin kabulüne göre sanığın, mağdureyi kendisine ait cep telefonundan kısa aralıklarla ve ısrarla gece gündüz arayıp görüştüğü mağdureye cinsel amaçlı müstehcen sözler söylemek suretiyle cinsel tacizde bulunması şeklindeki eylemlerinin TCK’nın 105. maddesinde tanımlanan cinsel taciz ve 123. maddesinde tanımlanan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçlarını oluşturduğu, tek eylemle birden fazla suçun işlenmesi nedeniyle TCK’nın 44. maddesi uyarınca fikri ictima kuralları gereğince bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK’nın 105 ve 43/1. maddelerinin uygulanması yerine ayrıca kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan da ceza tayin edilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/10201).
Sanığın Özel Kastı Yoksa Telefonla Rahatsızlık Verme Suçu Oluşmaz
Mağdureyi gece 24.00’da 32 saniye aradığı tespit edilen failin, telefonu kapattıktan sonra gönderdiği SMS mesajında ‘kusura bakmayın telefonu internet ortamında biri kendisinin telefonu olarak verdi, rahatsızlık nedeniyle özür dilerim’ şeklinde beyanının tespit edilmesi karşısında TCK md. 123’te düzenlenen suçun meydana geldiğini ileri sürmek mümkün değildir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/ 9232).
Eski Sevgilisini Rahatsız Etmenin Cezası
Sanık, davaya müdahil olan mağdur ile daha önce sevgili olarak birlikte yaşamış ve ayrılmıştır. Mağdure sanığın barışma teklifini ısrarla reddetmesine rağmen, sanık, ısrarla mağdureyi takip ederek evinin etrafında dolaşmış, mağdureyi gördüğü anda da evlenme teklif etmiştir. Sanık hakkında cinsel taciz suçu nedeniyle verilen mahkumiyet hükmü yanlıştır, sanığın TCK md. 123’te düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu nedeniyle cezalandırılması gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/ 9030).
Telefonla Sık Sık Arama ve Mesaj Çekme / Zincirleme Suç
Israrla telefonla arama ve mesaj çekme, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun unsurudur. Bu nedenle, sanığın defalarca telefon ile aradığı ve SMS mesajları attığı gerekçesiyle TCK md. 43’te yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/24571).
Bir Kez Mesaj ve Bir Kez Arama İle Kişilerin Huzur ve Sükunun Bozma Suçu Oluşmaz
Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerini bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, sanık savunması ve HTS kayıtlarına göre, sanığın aynı gün içinde müşteki …’ye 1 mesaj atıp 1 kez de aradığı, bu itibarla suçun ısrar unsurunun ne şekilde oluştuğu yöntemince açıklanmadan, ayrıca sanığın telefonla arama ve mesaj çekme suretiyle katılan …’yi hakaret ve tehdit ettiği kabul edilerek atılı suçlardan mahkumiyet kararı verildiği göz önüne alındığında, fikri içtima kuralları gereğince ayrıca huzur ve sükûnu bozma suçunun oluşmayacağı gözetilmeden yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18.Ceza Dairesi - Karar : 2019/12883).
Facebook Üzerinden Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma
Sanığın, farklı zamanlarda ve birden çok kez facebook üzerinden mesaj göndermek şeklinde gerçekleştirdiği suça konu eylemlerinde, TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun “ısrar” öğesinin oluşması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, TCK’nın 43.maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza belirlenmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi-Karar: 2018/3294).
Telefonla Mesaj Çekmek Özel Kast Yoksa Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçunu Oluşturmaz
a- ) Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamına giren davranışların, sırf huzur ve sükunu bozmak amacıyla yapılması ve bu anlamda suçun oluşması için özel bir kastın varlığı gerekir. Somut olayda, sanığın, bir süre arkadaşlık yaptığı, ancak kendisinden ayrılan katılanla barışmak maksadıyla, dosya kapsamından ne kadar süreyle ve kaç adet olduğu tespit edilemeyecek şekilde kısa mesaj göndermesi, telefon etmesi eyleminin, ne şekilde özel kastla işlendiği ve sırf huzur ve sükunu bozmaya yöneldiği açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
b- ) Kabule göre de; kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda, suçun değişik zamanlarda işlenmesi zorunluluğu anlamındaki ısrar, suçun unsurudur. Aynı mağdura karşı huzur ve sükunu bozan eylemler, ancak birden fazla işlenirse ısrar unsuru gerçekleşebilir. Bir hafta boyunca sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, bir süre ara verilip aynı eylemlere devam edilmesi örneğinde olduğu gibi eylemler arasında bir suç işleme kararının icrası kapsamında suçun değişik zamanlarda işlendiğini gösteren kesintinin oluşması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkündür. Yargılamaya konu olayda ise iddianame anlatımı ve kabule göre, eylemler arasında kesinti oluştuğu tespit edilemediğine göre, TCK’nın 43/1. maddesiyle cezada artırım yapılamayacağının gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2016/9234).
Mesaj Atmaması Yönünde Uyarılan Kişinin Mesaj Atmaya Devam Etmesi
Hakkında Ankara 18. Aile Mahkemesinin 23.02.2015 tarihli ve 2014/862 Esas sayılı dosyası üzerinden 6284 sayılı Kanun’un 5/1-a-c-f maddeleri gereğince tedbir kararı verilen ve dosya arasında bulunan mesaj içeriklerine göre katılanın kendisine mesaj atmaması yönünde uyarıda bulunmasına rağmen mesaj atmaya devam eden sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde beraat kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/1375 E. , 2024/550 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.