Eziyet Suçu Nedir? (TCK 96)
Eziyet suçu; bir kimseye karşı insan onuruyla bağdaşmayan, acı çekme ve aşağılamaya yol açan sistematik ve süreklilik arz eden fiillerin işlenmesiyle meydana gelir (TCK m.96).
5237 sayılı TCK, eziyet suçu ile kişinin vücut bütünlüğü ve ruh sağlığının yanı sıra şeref ve haysiyetini birer hukuki değer olarak korumaktadır.
Eziyet Suçunun Unsurları ve Şartları
Eziyet suçu, kamu görevlisinin işlediği işkence suçunun sivil vatandaşlar tarafından işlenen şekli olarak da kabul edilebilir. Eziyet suçu ile işkence suçunun unsurları, sistematik bir şekilde insan onuru ile bağdaşmayan, acı çekme ve aşağılamaya yol açan fiillerin işlenmesini gerektirmeleri nedeniyle benzerdir. Ancak, herkes eziyet suçunun faili olabilirken işkence suçu (TCK 94) açısından sadece kamu görevlisi fail olabilmektedir. Kötü muamale suçu (TCK 232) ile eziyet suçu arasında da bazı farklar vardır. Kötü muamele suçu, fail ile mağdur arasında özel bir ilişki olması, mağdura karşı işlenen eylemin sistematik ve sürekli olmaması halinde söz konusu olur. Halbuki eziyet suçunda fail ile mağdur arasında özel bir ilişki olabileceği gibi suçtan önce birbirlerini tanımamaları da mümkündür. Eziyet suçu, mağdurun psikolojisi üzerinde uzun süreli ve tahrip edici bir etki bırakması, sistematik ve süreklilik arz eden fiillerle işlenmesi nedeniyle ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.
TCK m.96 madde metni, “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışlar” şeklinde bir ibareye yer vererek hangi davranışların eziyet çekmeye yol açan davranışlar olduğuna açıklık getirmemiştir. Eziyet suçunun maddi unsurunu teşkil eden davranışlar Yargıtay kararları ile şekillenmiştir. Buna göre mağdura karşı aşağıdaki hareketlerin “sistematik ve süreklilik arz edecek” şekilde işlenmesi halinde eziyet suçu meydana gelir:
-
Aç ve susuz bırakma,
-
Çıplak gezdirme,
-
Eve hapsetme,
-
Dışkı yedirme, idrar içerme,
-
Belli aralıklarla dövme, aşağılama, korkutma,
-
Bir kimseyi bağlayarak köpek, yılan gibi korkutucu veya fare gibi tiksindirici hayvanları üzerine bırakma,
-
Ayak, el, kol, saç veya vücudun diğer bölgelerini yakmak, sigara söndürmek.
Eziyet suçu işlenirken başka suçlar da işlendiği takdirde cezası en ağır olan suçtan ceza verilmelidir. Eziyet suçunda, işkence suçunda olduğu gibi neticesi sebebiyle ağırlaşmış eziyet suçunun kanunda düzenlenmemiş olması nedeniyle, eziyet suçu ile birlikte nitelikli yaralama hali oluştuğunda faile yaralama suçundan ayrı eziyet suçundan ayrı ceza verilemez. Bu durumda, eziyet suçunun unsurlarından olan basit yaralamanın ötesinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçu oluşması halinde TCK’nın 44. maddesi gözetilip fiilin süreklilik arzetmesi, yaralamanın dışında diğer kötü muamelelerinde bulunması halinde, faile sadece eziyet suçundan ceza verilir, ancak verilen ceza TCK 61. gereği alt sınırdan ayrılarak belirlenir.
Eziyet Suçunda Zincirleme Suç
Eziyet suçu, temadi eden bir suçtur. Örneğin, bir kimseyi aç bırakma belli bir süre devam eden ve ard arda sergilenmesi gereken eylemler gerektirebilir. Bu süreçte yapılan hareketlerin her birini ayrı suç olarak kabul etmek suretiyle faili zincirleme suç hükümlerine göre cezalandırmak mümkün değildir. Hareketler temadi ettiğinden fail tek suç nedeniyle cezalandırılacaktır. Ancak, eziyet suçunun işleniş biçimi, kastın yoğunluğu gibi kriterler dikkate alınarak temel ceza TCK m.61 gereği alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmelidir.
Eziyet suçunun süreklilik arz eden bir suç olup teselsülü bünyesinde barındırdığı ve sanıkların eziyet teşkil eden fiileri birden fazla kez işlemiş olmalarının suçun temadi unsurunu oluşturduğu, suçun işleniş biçimi ile kastın yoğunluğu dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suçun zincirleme olarak işlediğinden bahisle koşulları oluşmadığı halde TCK.nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması, bozma nedenidir (Y8CD-K.2022/19557).
Eziyet Suçunun Cezası (TCK 96)
Eziyet suçunun cezası şu şekildedir:
- Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/5 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı iki yıl altı aydan az olamaz (TCK m.96/1).
Nitelikli eziyet suçunun cezası şu şekildedir:
Eziyet suçunun;
- Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,
- Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa, eş veya boşandığı eşe karşı,
işlenmesi halinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.96/2).
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Eziyet suçu kapsamında hükmedilen hapis cezası miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilemez.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Eziyet suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilebilir.
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Eziyet suçu nedeniyle verilen hapis cezası hakkında erteleme kararı verilmesi mümkündür.
Eziyet Suçunda Şikayet Süresi, Uzlaşma ve Zamanaşımı
Eziyet suçu, şikayete tabi suçlar arasında değildir. Bu nedenle suçun konusu göçmenlerin şikayetçi olması ve sonradan şikayetten vazgeçme, kamu davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresi içinde her zaman soruşturma konusu yapılabilir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Eziyet suçunun temel şeklinde olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıl, nitelikli halinde zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Eziyet suçu, uzlaşmaya tabi suçlardan değildir.
Eziyet Suçu Görevli Mahkeme
Eziyet suçu hakkında yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
Eziyet Suçu Yargıtay Kararları
Eziyet Suçunun Unsurları ve Kasten Yaralama İle ilişkisi
5237 sayılı Kanun’un “Eziyet” başlıklı 96 ncı maddesinin birinci fıkrasında eziyet suçunun maddi unsuru, “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştirmek” şeklinde belirtilmiş, ancak bu davranışların ne olduğu somut olarak ortaya konulmamıştır. Ancak maddenin gerekçesinde; eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerektiği belirtilmiştir. Böylece kanun koyucu işkence suçuna ilişkin 94 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki tanıma, eziyet suçunu düzenleyen 96 ncı maddenin metninde değil, gerekçesinde yer vererek eziyet suçunda fiilin arz ettiği özellikleri belirlemiştir. Bu durumda eziyet suçu ile işkence suçu, maddi unsuru bakımından benzerlik göstermektedir. Ancak eziyet suçu bakımından maddenin gerekçesinde, işkence suçunda öngörülen “algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine” yol açacak hareketten söz edilmemektedir.
Eziyet serbest hareketli bir suçtur. Mağdurun gerek bedensel gerek ise ruhsal yönden acı çekmesine neden olacak, mağdurda utanma, korku, acizlik ve değersizlik duygusu uyandırıp onurunu zedeleyecek hareketler eziyet kapsamındadır. Bu suç tipinde mağdur, objektif olarak aşağılayıcı ve ceza verici hareketler aracılığıyla, insan olma niteliğinin gerekli kıldığı düzeyin objektif olarak altında kalan ve kişiliğinin derhal ya da ileride gelişebilmesi için gerekli olan dengeye olarak etki edebilecek muamelelere tabi kılınmaktadır.
Eziyet teşkil eden fiiller, kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedir. Eziyetten söz edebilmek için, maddenin gerekçesine göre eziyet oluşturan fiillerin sistematik bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Sistematik olmaktan kastedilen, mağdura karşı yapılan birden fazla saldırının, genel bir tutum çerçevesinde gerçekleştirilen davranışların bir parçası olması ya da önceden kararlaştırılmış, organize ve düzenli bir seyir izlemesidir. Sistematik olma hali, hareketlerin eziyet suçunu oluşturup oluşturmadığını tespite yarayan kriterlerden biridir. Hareketlerin sistematik biçimde uygulanması, mağdura yönelik davranışların belli bir süreç içinde düzenli ve bir bütünlük arz eder biçimde yapılmasını gerektirir. Bu sebeple mağdura yönelik hareketler, fail tarafından bilerek ve istenerek belirli bir süreçte genel bir tutum çerçevesinde bir bütünün parçası olarak veya belirli bir plan dahilinde işlenirlerse eziyet suçu oluşur. Burada çeşitli nitelikteki hareketler objektif olarak belirli bir şiddeti içermekte, asgari düzeyde bir ağırlığa ulaşmaktadır. Hareketler bir bütün halinde objektif olarak eziyet teşkil edecek boyuta ulaştığında, başka bir deyişle asgari bir düzeyde şiddete ulaştığında suç tamamlanmış olacaktır.
Dava konusu olayda sanık …‘ın mağdur …‘i berbere götürdüğünde mağdurun sözünü dinlememesi üzerine önce ensesinden tutup duvara yasladığı, başını duvara vurmaya çalıştığı, başaramayınca yeniden vurmaya çalıştığı ve vurduğu olayda sanık …‘ın mağdur …‘e yönelik eyleminin sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği konusunda mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı tanığın beyanına göre ise olayın anlık yaşandığı anlaşılmakla sanığın beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiye karşı kasten yaralama suçunu işlediği anlaşılmakla olayın vehameti oluş şekli ve meydana gelen zarar dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 86/2,86/3-b maddesi gereği cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde suç vasfında hataya düşülerek karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/5931 E. , 2023/9230 K.).
Çıplak Bırakma, Tehdit, Elektrik Verme ve Aşağılama Suretiyle Eziyet Suçu
Sanıkların mağdurun hürriyetini kısıtladıktan sonra temin ettikleri şişeye oturmaya zorladıkları, mağdurun şişeye otururmuş gibi yaptığı, şişenin anüsüne temas ettiği ancak şişeye oturmadığı, sanık Devran’ın ikrar mahiyetli hazırlık beyanlarına göre, sanık Cihan’ın “ben ölsem de o şişeye oturmam” demesi üzerine, mağdurun bundan etkilenerek kendisini yere attığı sonrasında ise, sanıkların mağduru darp ettikleri ve bir müddet daha tutup bıraktıkları anlaşıldığından, bu eylemlerin daha çok mağdurun onuruyla bağdaşmayıp ona ruhsal yönden de acı veren, küçük düşürmeye yönelik eylemler olması, sanıklar tarafından bir süre dövülen mağdura şok cihazı ile elektrik verilmesi, üzerinin soyulması, çıplak halde bırakılması ve tehdit edilmesi şeklindeki eylemlerin bir bütün olarak TCK’nın 96/1. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/11368).
Eziyet Suçu ve Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama
Yaralama fiilinin başka bir suçun unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni olması halinde bu suçla birlikte kasten yaralama suçundan da hüküm kurulabilmesi için yasada açık bir hüküm bulunması zorunludur. (Örnek: 102/4., 103/5., 109/6., 149/2. maddeleri gibi) İşkence suçu işlenirken mağdurun 87. maddesinde belirtilen şekilde yaralanması halinde 95. maddesinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçu düzenlenmiş olup söz konusu nitelikli halin uygulanması gerekmektedir. Eziyet suçunda ise, işkence suçunda olduğu gibi neticesi sebebiyle ağırlaşmış eziyet suçunun kabul edilmemesi nedeniyle, bu suçun yanında nitelikli yaralama hali oluştuğunda yaralama suçundan da ayrıca ceza tayini gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmadığı ve cezanın arttırılacağı hallerin 96/2. maddesinde sınırlı olarak sayıldığı gözetildiğinde yaralama suçundan da mahkumiyet hükmü kurulamayacaktır. Bu durumda, eziyet suçunun unsurlarından olan basit yaralamanın ötesinde neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunun oluşması halinde 44. maddesi gözetilip fiilin süreklilik arzetmesi, yaralamanın dışında diğer kötü muamelelerinde bulunması gözetilerek 3. ve 61/1. maddeleri gereğince alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini ile adil bir sonuca ulaşılması gerektiği değerlendirilmekle hükmün bozulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2014/18515).
Eziyet Suçu ile Kötü Muamele Suçu Arasındaki Farklar
5237 sayılı TCK.nun 96/1. maddesinde “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi…” ibaresi yer almakta; yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.
5237 sayılı TCK.nun 232/1. maddesinde5237 sayılı TCK.nun 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçu ise; merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak davranışlardır. Yarı aç veya susuz bırakma, uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır. Keza hakaret oluşturan fiiller, disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.
Bu suçlarda temel özellik, kötü davranmadır. Bu kötü davranma, mağdurun onur ve şerefiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulması, ona acı veren ve insan olarak hak etmediği bir işlem uygulanması olabilir. Bu eylemler çoğunlukla, yaralama, tehdit, sövme gibi yasanın başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan eylemleri kapsar. Bu eylemler, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi olabilirler. Bu eylemler aynı zamanda bu bölümde incelenen eziyet suçunu da oluşturan eylemlerdir. Eziyet suçu ile bu suçları ayırt etmek açısından, eziyet suçu bakımından sistematik olma ve süreklilik unsurunun aranacak olup ve kastın bu unsurları da kapsaması gerekmektedir. Öte yandan eziyet genel bir suç tipi iken, diğer suçlar için faille mağdur arasında özel bir ilişki olması gerekir.
Somut olayda mağdura yönelik eylemlerin uzun zaman dilimine yayıldığı yönündeki tanık beyanları ile mağdurun tüm aşamalardaki istikrarlı beyanları ve hükmün gerekçesine göre sanık G. A.’ın mağdura vücudunun çeşitli yerlerinde morluk oluşturacak şekilde vurmak, aç bırakmak, sürekli aşağılamak, terlikle yaralamak şeklindeki eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2014/14662).
Eziyet Suçu Boyutuna Varmayan Kötü Muamele
Katılanın eşi ve kaynanası olan sanıkların aynı konutta birlikte yaşadıkları katılana yönelik 96. maddesi kapsamında eziyet boyutuna varmayan hakaret, basit yaralama ve evden atma eylemlerinin bir bütün olarak 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde eziyet suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 8.Ceza Dairesi - Karar: 2012/28574).
Cezaevinde Tutuklu veya Hükümlüye Eziyet Suçu
Somut olayda, sanıklar ile şikayetçilerin aynı cezaevinde birlikte kaldıkları, koğuş temsilcisi olan sanık A. Ç. ile onunla birlikte hareket eden sanıklar S. K. ve M. T.’ın kaldıkları kurumun tüzük ve yönetmeliklerinin dışında hareket ederek aynı koğuşta kalmakta olan diğer şikayetçi ve mağdurlara baskı kurup kendi istekleri doğrultusunda hareket etmeye zorladıkları ve sabahları herkesin 11.30’a kadar yatmalarını isteyerek koğuşta kalanların sabah kahvaltısında dağıtılan çorbaları almalarını engelledikleri, yine almalarına izin verdikleri diğer kahvaltılıkları da gürültü olmamasını ileri sürerek öğle vaktine kadar yemelerine izin vermedikleri, koğuşta eli belinde ve cebinde gezmeyi, tesbih çekmeyi, bacak bacak üstüne atmayı, yüksek sesle konuşmayı yasakladıkları, sözlü ve fiili şiddet uygulayarak kurallara uymayanları kaldıkları bu koğuştan atacaklarını beyan ederek baskı altına aldıkları ve bir kısım şikayetçileri dövdükleri, mağdurlardan O. Ç.’i soyup hortum tutup fırça ile yıkamak ve değişik zamanlarda bir çok defa dövmek suretiyle eziyet edip kasten yaralama eyleminde bulundukları, dövdükleri mağdurlardan Y.’ın doktora gitmesini de engelledikleri, dövdükleri mağdurların vücutlarında oluşan yara berelere morarmasın diye buz ve ekmek içi koydukları, şiddet uyguladıkları bu şahıslara sorulması durumunda “kapıya çarptım” gibi beyanlarda bulunmalarını tembihleyerek şikayet etmelerini de engelledikleri, bu itibarla sanıkların süreklilik gösteren eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden, atılı suçtan cezalandırılmaları yerine yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2014/1003).
Suça sürüklenen çocukların aynı koğuşta kaldıkları katılanı gece yarısı bir buçuk saat boyunca döverek, falakaya yatırıp, üzerine çamaşır deterjanı ve su dökerek bu şekilde koğuş içinde sürükledikleri nazara alındığında eylemlerinin kül halinde eziyet suçunu oluşturacağı dikkate alınarak eziyet suçunun işleniş şekli, katılandaki yaralanmanın niteliği, suçun işlendiği yer ve zaman, suça sürüklenen çocukların kastlarının ağırlığı gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde yaralama ve eziyet suçlarından ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2012/21143).
Eziyet ve Yaralama Suçu Arasındaki Fark
Sanığın ev sahibi tanıkların yanında tartışma sırasında eşi olan katılana hakaret ettiği ve katılanı tekme tokat döverek doktor raporunda belirtildiği şekilde basit tıbbi müdahale ile iyileşir şekilde yaralaması biçimindeki eylemlerinin, sistematik ve süreklilik arz edecek biçimde olmaması sebebiyle eziyet suçunu oluşturmayacağı ancak, sanığın eylemlerinin katılana karşı yaralama ve hakaret suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2014/310).
Mağdurların aşamalardaki istikrarlı beyanları ve bu beyanları doğrulayan aynı koğuşta kalan E. G., M. U., A. C., C. U. ve mağdur O. G.’nin anlatımları ile tüm dosya içeriğine göre, sanığın olay tarihinde tutuklanarak ceza evine konulan mağdurları jiletle tehdit etmek suretiyle banyoya götürüp iki kez soğuk suyla duş aldırdığı ve elbise askısı ile dövdüğü, ayrıca koğuşta bulundukları sırada komiklik yapıp beni eğlendirin diyerek şarkı söylemelerini ve oynamalarını istediği, mağdurların kabul etmemesi üzerine onları tekrar dövdüğü şeklinde sübuta eren ve süreklilik arz eden eylemlerin her bir mağdur yönünden TCK.nın 96/2-a maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu halde suç vasfında yanılgıya düşülerek kasten yaralama suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2013/658).
Çocuğa Karşı Eziyet Suçu ve Cezası
Sanıkların muhtelif zamanlarda şikayetçi A.’in 13 aylık kendi çocuğu olan mağdurun vücudunda sigara söndürmek, ısırmak ve olay günü de arabada saatlerce tek başına aç susuz bırakıp bakımını da yapmadan, dövüp kolunu kırmak suretiyle süreklilik gösteren eylemlerinin, eziyet suçunu oluşturduğu, ancak; işkence suçunda netice sebebiyle ağırlaşmış halleri düzenleyen TCK’nın 95. maddesine benzer bir düzenlemenin eziyet suçunda yer almayıp TCK’nın 96. maddesinin 2. fıkrasında nitelikli hallerin belirtilmiş bulunması karşısında, sonuçta meydana gelen yaraların niteliği gözetilerek TCK’nın 44. maddesi uyarınca sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde TCK’nın 96/2-a maddesinde yaptırıma bağlanan eziyet suçunu oluşturacağı ve yaraların ağırlığı nedeniyle TCK’nın 3. maddesinde yer alan orantılılık ilkesi ile 61. maddesinde yazılı ölçütler gözetilerek asgari haddin üzerinde ceza tayini gerektiği gözetilmeden, ayrıca yaralama suçundan da ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2012/20031).
Eziyet Suçunun Unsurları
TCK’nın 96/1. maddesinde “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi…” ibaresi yer almakta; yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.
Somut olayda, sanıkların sistematik ve süreklilik arz edecek biçimde mağdurun ellerini ve ayaklarını ters askıyla bağladıktan sonra üzerinde sigara söndürmeleri, ayak altlarına sopayla vurarak darp etmeleri şeklinde geçekleşen eylemlerinin TCK’nın 96. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8.Ceza Dairesi - Karar: 2019/14546).
Zorla Alıkoyma ve Eziyet Suçu
Sanığın katılanı suça konu metruk binada iki gün boyunca zorla alıkoyduğu, bu zaman diliminde bu süre içerisinde sistematik şekilde katılanı sopa ve hortumla darp ettiği, saçlarını kestiği, poşet yakarak ellerine damlattığı, bacağına yorgan iğnesi batırdığı, bıçakla birçok yerini kesip yaraladığı anlaşılmakla, sanığın sübut bulan bu eylemlerinin TCK’nın 96/1. ve 109/2, 109/3-a madde ve fıkralarında tanımlanan eziyet ve silah kullanarak cebir ve tehditle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2019/13546 E. , 2022/12045 K.).
Evlilik İçinde Eşin Eziyeti Suçu
Olay, mağdur … ile resmi nikahlı evli olan sanığın, evlendikleri tarih olan 18.03.2012 tarihinden itibaren sürekli ve sistematik bir biçimde mağdurun eziyet çekmesine yol açabilecek şekilde kötü muamelelerde bulunduğu, darp ve hakaret ettiği, ailesi ve arkadaşları ile görüşmesini engellediği, son olarak 10.05.2016 günü mağduru ailesi ile görüştüğü gerekçesi ile odun ile dövdüğü, evden dışarı attığı ve belirli süre sonra tekrardan eve aldığı, evde iken mağdurun elini, ayağını ve ağzını bağladığı, mağdurun boynuna bıçak dayadığı ve mağdura babası ile görüşmemesini söylediği, alınan kati doktor raporuna göre mağdurun yaşamını tehlikeye sokmayacak ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığına ilişkindir.
Sanık hakkında eşe karşı eziyet suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir. Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarının yeterli ve makul olduğu kabul edilmemiştir (Yargıtay 8CD Esas : 2022/5286 Karar : 2023/3375).
Dava konusu olayda, katılanın, şikayet dilekçesinde sanığın tehdit eylemine ilişkin anlatımlarda bulunup şikayetçi olduğu ve bu anlatımını savcılıkta alınan beyanında da tekrar edip sanıkla aynı evde yaşadığı zamanlarda kendisini sürekli darp ettiği ancak vücudunda darp izi olmadığı şeklinde ifade ettiği, anneleri ile birlikte yaşayan çocukların da katılanın babaları olan sanık tarafından darp edildiğine ve tehditlerde bulunduğuna şahit olduklarını ifade ettikleri dikkate alındığında, sanığın eşine karşı gerek aynı evde yaşarken gerekse fiili olarak ayrı yaşadıkları dönem içerisinde sistematik şekilde tehdit ve yaralama şeklinde gerçekleştirdiği eylemlerinin eziyet suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/9606 E. , 2024/394 K.).
Mağdura Cinsel Organ Gösterme ve Ayaklarını Yakma Eziyet Suçudur
TCK.nın 96/1. maddesinde “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi…” ibaresi yer almakta; yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde suça sürüklenen çocukların mağdura cinsel organ gösterme, ayaklarını yakma şeklindeki eylemlerinin eziyet suçunu oluşturduğu konusundaki mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/669 E. , 2020/15070 K.).
Eziyet Suçunun Şantaj, Yaralama veya Tehdit Suçuyla İçtima İlişkisi
5237 sayılı TCK.nun 96/1. maddesinde “Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ibaresi yer almakta, yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.
Sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde kasten yaralama, hakaret, tehdit ve cinsel taciz niteliği taşıyan, insan onuruyla bağdaşmayan, mağdurun bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine ve aşağılanmasına yol açan davranışların eziyet suçunu oluşturduğu, oluşa ve dosya kapsamına göre sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, önceden tanıdıkları katılanı araçlarına alarak bir arkadaşlarına ait kahve- haneye götürdükten sonra, aralıklarla basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek derecede dövme, hakaret etme, öldürmekle tehditte bulunma fiilleri ile çıplak fotoğraf- larını çekme ve polise gitmesi halinde fotoğrafların internette yayınlanacağının belirtil- mesinin ise, hakkı veya yükümlü olunan bir şeyin yapılması veya yapılmamasından bahisle zorlama olmadığından tehdit suçunu oluşturup eziyet kapsamında kaldığı ve eylemin bütün halinde TCK.nun 96/1. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturacağı, TCK.nun 3. ve 61/1. maddeleri gözetilerek alt sınırdan uzaklaşılarak cezaya hükme- dilmesi gerekirken, kasten yaralama, şantaj ve eziyet suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2014/32272 E. , 2015/16125 K.).
Bir Kere Yapılan Eylemler Eziyet Suçu Oluşturmaz
Somut olayda, sanık …‘un mağdur …‘ı yaralamasına ilişkin eylemini sistematik bir şekilde gerçekleştirdiği konusunda mahkûmiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı ancak sanığın olay tarihindeki eyleminin beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiye karşı silahla yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanığın, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (b) ve (e) bentleri uyarınca cezalandırılması yerine yazılı şekilde hüküm tesisi hukuka aykırı bulunmuştur. Dava konusu olay, mağdur …‘ın üvey babası olan sanık …‘un, …‘ın oğlu olan 18 yaşından küçük mağdur …‘ın üzerinde sigara söndürmek suretiyle yaralayarak eziyet ettiği iddiasına ilişkindir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/8366 E. , 2023/10339 K.).
sanık …‘ın evli olduğu mağdur …‘ı yaralamasına ilişkin eylemini sistematik bir şekilde gerçekleştirdiği konusunda mağdurların olay günündeki eylem dışında somut olarak eziyet niteliğinde başkaca bir fiile ilişkin birbirini doğrulayan beyanları bulunmadığı nazara alındığında, mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı ancak sanığın olay tarihindeki eyleminin eşe karşı yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında yaralama suçu yerine yazılı şekilde eziyet suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/8139 E. , 2023/10334 K.).
Dava konusu olayda, sanık …’ nin üvey oğlu olan yaşı küçük mağdur …‘a yemek vermeme eyleminin sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği konusunda mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2020/10196 E. , 2023/7884 K.).
Birden Fazla Hareketin Anlık Gerçekleşmesi Eziyet Suçu Oluşturmaz
Dava konusu olayda sanık …‘ın mağdur …‘i berbere götürdüğünde mağdurun sözünü dinlememesi üzerine önce ensesinden tutup duvara yasladığı, başını duvara vurmaya çalıştığı, başaramayınca yeniden vurmaya çalıştığı ve vurduğu olayda sanık …‘ın mağdur …‘e yönelik eyleminin sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği konusunda mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığı tanığın beyanına göre ise olayın anlık yaşandığı anlaşılmakla sanığın beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiye karşı kasten yaralama suçunu işlediği anlaşılmakla olayın vehameti oluş şekli ve meydana gelen zarar dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak sanığın eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 86/2,86/3-b maddesi gereği cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde suç vasfında hataya düşülerek karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/5931 E. , 2023/9230 K.).
Eşine Eziyet Suçu ve Cezası
Dava konusu olayda, mağdur …‘un annesinin soruşturma aşamasındaki anlatımı, bu anlatımı destekleyen doktor raporuna göre, mağdurun vücudunda meydana gelen yaralanmanın bir defa darp etme ile gerçekleşmesinin mümkün olmadığı, sanığın doğmasını istemediği kızına doğumundan itibaren bir yıl boyunca gerek ısırma, gerekse çimdik ve tokat atma şeklinde onu istemediğini gösterir şekilde birtakım eylemlerde bulunduğu, en son 05.11.2015 tarihinde hastaneye yapılan müracaat ile bu durumun ortaya çıktığı, mağdur annenin de bu hususu evliliğinin zarar görmesinden korktuğu için şikayetçi olmadığı şeklinde açıkladığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri uyarınca mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/9349 E. , 2024/393 K.).
Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.03.2016 tarihli kararı ile sanık hakkında eziyet suçundan 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Sanığın boşandığı eşi olan mağdura 21.11.2015 tarihli tartışmalarından şikayet tarihine kadar yaralama, tehdit ve hakaret içeren eylemlerini sistematik bir biçimde gerçekleştirmek suretiyle atılı suçu işlediğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/7042 E. , 2023/9694 K.).
Sistematik Hakaret, Tehdit ve Yaralamalar Eziyet Suçu Oluşturur
Kilis 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.04.2016 tarihli kararı ile eziyet suçundan sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 62 nci maddesi uyarınca 2 yıl 11 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık … hakkında aynı Kanun’un 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 2 yıl 7 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Dava konusu olayda, henüz sekiz yaşında olan mağdurun sistematik bir şekilde öz babasının şikayet tarihine kadar devam eden süreçte sanık … tarafından yemek verilmeyip kuru ekmek verilmesi, geceleri koluna sigara basılarak uyandırılması, sağ kolunun kıvrılarak kırılması şeklinde gerçekleşen eylemlerin 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi kapsamında eziyet suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanıklar hakkında kurulan hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/7671 E. , 2024/1696 K.).
Tarsus 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.04.2016 tarihli kararıyla, sanık hakkında eziyet suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Somut olayda, sanık …‘in evli olduğu mağdur …‘in kendisini aldattığını düşünerek yaklaşık bir yıllık bir süreçte mağdura muhtelif zamanlarda hakaretlerde bulunduğu, tokat attığı ve en son 16.03.2016 tarihinde keser sapı ile yaraladığının mağdur hakkında alınan 18.03.2016 tarihli adli muayene raporundan tespit olunduğu, tanık E.S. alınan beyanında, her ne kadar mağdurun, abisi olan sanığı, kendisinin gayri resmi eşiyle aldattığını ifade etmiş ise de sanığın savunmasında, ailesinin mağduru istemediklerini ancak ailesinin rahatsızlık vermesi durumunda kendisinin buna engel olacağını beyan ettiği anlaşılmakla, sanığın mağdura yönelik belli bir süreçteki ve sistematik olarak gerçekleştirdiği eylemi nedeniyle Mahkemece verilen hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/8953 E. , 2023/9971 K.).
Dava konusu olayda, sanığın, olay tarihinde mağduru dövdüğü yönünde yapılan ihbar üzerine, mağdur hakkında alınan adli muayene raporlarından, mağduru belli bir süreç içerisinde ve sistematik bir şekilde darp etme, üzerinde sigara söndürme, bıçakla yaralama şeklinde gerçekleşen eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi kapsamında eziyet suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında kurulan hükümlerde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/6214 E. , 2023/9257 K.).
Dava konusu olayda, sanığın eşi olan müteveffayı evlilik süreci içerisinde sistematik bir şekilde gerek darp etme, gerekse aç bırakma, para vermeyip belli başlı ihtiyaçlardan mahrum bırakma şeklinde gerçekleşen ve ölüm olayına kadar devam eden eylemlerin 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi kapsamında eziyet suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/9725 E. , 2024/1684 K.).
Dava konusu olayda, suça sürüklenen çocuğun kendisiyle aynı koğuşta bulunan mağdurlara yönelik poşet yakıp ellerine ve cinsel organlarına damlatma, darp edip üzerlerine idrarını yapma, tükürüp zorla yalatma ve birbirlerine dövdürtme şeklinde sistematik bir şekilde gerçekleştirdiği eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi kapsamında eziyet suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, suça sürüklenen çocuk hakkında kurulan hükümde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/8858 E. , 2024/1671 K.).
Üvey anne olan sanığın, olayın kolluğa intikal ettiği 18.07.2013 tarihi ve öncesinde başlayan ve belli bir süreç içerisinde ve sistematik bir şekilde soruşturma başlatılana kadar devam eden, katılan mağdura yönelik gerek kafasını duvarlara vurma, gerek üzerine sıcak su dökme, gerekse saç maşası ile parmaklarını sıkıştırıp yakma şeklinde gerçekleşen eylemlerinin bir bütün olarak 5237 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğu gözetilerek sanığın bu suçtan mahkûmiyeti yerine dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararları verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/10904 E. , 2023/4536 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.