Ceza Hukukunda Tahliye Kararı Nedir?
Ceza hukukunda tahliye kararı, tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın cezaevinden serbest bırakılarak özgürlüğüne kavuşmasına ilişkin karardır. Tahliye kararı, şüpheli veya sanığın tahliye talebi üzerine verilebileceği gibi Cumhuriyet savcılığınca soruşturma veya mahkemece kovuşturma aşamasında kendiliğinden de verilebilecek bir karardır.
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık tahliye edilmesini isteyebilir (CMK m.104/1). Tahliye talebinde bulunmak için herhangi bir süre veya başvuru sayısı sınırlaması yoktur. Şüpheli veya sanığın tutukluluğu devam ettiği müddetçe her zaman tahliye talebinde bulunulabilir. Tahliye talepli dilekçeler müdafi vasıtasıyla hakim veya mahkemeye ulaştırılabileceği gibi bizzat tutuklu tarafından da cezaevi vasıtasıyla hakimlik veya mahkemeye gönderilebilir.
Tahliye Talebi Nereye Yapılır?
Soruşturma aşamasında şüphelinin tutuklanması kararı Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilmektedir. Kovuşturma aşamasında yargılamayı yapan mahkemeler (Örn, ağır ceza mahkemesi, asliye ceza mahkemesi) sanığın tutuklanması kararını vermektedir.
Şüpheli veya müdafii soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliği‘nden tahliye talebinde bulunulabilir (CMK m.103/1). Kovuşturma aşamasında, artık ceza davası açılmış olduğundan yargılama yapmakla görevli mahkemeden (örn, asliye ceza veya ağır ceza mahkemesi) tahliye talebinde bulunulabilir.
Talep olmasa dahi soruşturma evresinde en geç 30’ar günlük süreler halinde tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda sulh ceza hakimliği karar verir. Kovuşturma evresinde ise, ceza davasına bakan hakim veya mahkeme tarafından her duruşmada veya koşullar gerektiğinde duruşmalar arasında ya da 30 günlük süre içinde kendiliğinden karar verilir (CMK. 108. m).
Dosya istinaf incelemesi için bölge adliye mahkemesine veya temyiz incelemesi için Yargıtaya geldiğinde tahliye istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; tahliye kararı derece mahkemelerince tahliye talebi olmadığı halde re’sen de verilebilir (CMK m.104/3).
Tahliye talebi üzerine hakim veya mahkemece verilen “tahliye talebinin reddine” ilişkin karara itiraz edilebilir (CMK m.104/2).
Soruşturmada Cumhuriyet Savcısının Tahliye Talebi veya Resen Tahliye Yetkisi
a. Cumhuriyet Savcısının Kendiliğinden Şüpheliyi Tahliye Etmesi
Soruşturma aşamasının en önemli hukukçu sujesi Cumhuriyet savcısıdır. Cumhuriyet savcısı soruşturma aşamasında gerek görürse şüpheliyi koşulsuz bir şekilde kendiliğinden tahliye edebilir. Cumhuriyet savcısının şüpheli hakkında kendiliğinden tahliye kararı verebilmesi için soruşturma evresinde tutuklama tedbirinin gerekli olmadığına kanaat getirmesi gerekir (CMK m.103/2). Cumhuriyet savcısı tutuklama tedbirinin soruşturma açısından gerekli olmadığı kanaatine vardığında mahkemeye başvurmadan doğrudan kendisi tahliye kararı verir. Tutuklama tedbirinin gerekli olmaması; tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin veya bir tutuklama nedeninin olmaması demektir.
Aşağıdaki tutuklama nedenleri devam ediyor ise Cumnhuriyet savcısı kendiliğinden tahliye kararı veremez:
-
Şüphelinin kaçma şüphesini uyandıracak somut olguların varlığı halinde Cumhuriyet savcısı kendiliğinden tahliye kararı veremez (CMK m.100/2).
-
Şüphelinin “delilleri karartılacağı” konusunda kuvvetli şüphe halinin varlığı halinde Cumhuriyet savcısı kendiliğinden tahliye kararı veremez (CMK m.100/2),
Ayrıca Cumhuriyet savcısı soruşturmayı tamamladıktan sonra şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğinde de şüpheliyi kendiliğinden serbest bırakır/tahliye eder (CMK m.103/1).
b. Cumhuriyet Savcısının Hakimden Tahliye Talebinde Bulunması
Cumhuriyet savcısı, soruşturma aşamasında şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını (tahliye edilmesini) sulh ceza hâkiminden isteyebilir (CMK m.103/1). Cumhuriyet savcısının kendiliğinden tahliye kararı verme yetkisinin aksine burada savcı görüşünü sulh ceza hakimliğine bildirerek sulh ceza hakiminin karar vermesini talep eder. Bu usul tutuklamanın adlî kontrole çevrilmesinde uygulanacaktır. Yoksa CMK m.103/2’ye göre Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinde adlî kontrole veya tutuklamaya gerek kalmadığı kanısına varacak olursa şüpheliyi kendisi serbest bırakabilir; bu hususta ayrıca hâkim kararına gerek yoktur. Sulh ceza hakimliği, Cumhuriyet savcısının tahliye talebi üzerine tutuklamayı adli kontrol tedbirine çevirerek tahliye kararı verecektir.
Hangi Durumlarda Tutuklunun Tahliyesi Kararı Verilir?
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde düzenlenen tutuklama şartları ortadan kalktığında tutuklu hakkında tahliye kararı verilir:
1. Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin mevcut olmaması halinde tutuklama tedbirine son verilerek tahliye kararı verilir (CMK m.100/1).
2. Kuvvetli suç şüphesi olsa bile, kanundaki bir tutuklama nedeni yoksa şüpheli veya sanık hakkında tahliye kararı verilmelidir. Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular yoksa, şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturmuyorsa tutuklu şüpheli veya sanığın tahliyesine karar verilmelidir (CMK m.100/1).
3. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutukluluk devam ettirilemez, tutuklu hakkında tahliye kararı verilmesi gerekir (CMK m.100/1-ikinci cümle).
4. Tutuklama şartları olsa bile, tutuklama ile ulaşılmak istenen amaca daha hafif bir tedbir olan adli kontrol yoluyla ulaşmak mümkünse, tutuklunun adli kontrol altına alınarak cezaevinden tahliyesine karar verilebilir (CMK m.109/1). Tutukluluk yerine adli kontrol tedbiri olarak ev hapsi, imza yükümlülüğü, yurt dışına çıkış yasağı vb. tedbirlere hükmedilebilir.
5. Tutuklulukta geçmesi gereken maksimum süre dolduğunda tutuklu yargılanan kişinin yargılaması yerel mahkemede devam etmekte ise tahliyesine karar verilir. Kanuna göre tutuklulukta geçmesi gereken maksimum süreler şu şekildedir (CMK m.102):
-
Kovuşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde (Örn, asliye ceza mahkemesinde) tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez
-
Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.
-
Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.
Tutuklama Kararına İtiraz Yoluyla Tahliye Kararı Verilmesi
Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re’sen mahkemece karar verilir (CMK m.101/1). Tutuklama kararına, tutuklunun tahliyesini sağlamak üzere itiraz edilebilir (CMK m.101/5). Tutuklamaya karşı tutuklama kararının uygulanmasından veya gıyabi tutuklamanın öğrenilmesinden itibaren iki hafta içinde itiraz hakkı mevcuttur (TCK m.268/1). Tutuklamaya itiraz dilekçesi tutuklama kararını veren hakim veya mahkemeye sunulur. Tutuklamaya itiraz edilmesi üzerine tutuklama kararını veren hakim veya mahkeme itirazın yerinde olduğunu görürse, tutuklu hakkında tahliye kararı verir (CMK m.268/2). İtirazı yerinde görmezse, en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir. İtirazı inceleyen hakim veya mahkeme tutuklama şartlarının mevcut olmadığı kanaatine vardığında tutuklama kararını kaldırarak tutuklunun tahliyesine karar verir.
Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme kendi kararını düzeltip tahliye kararı vermezse, tutuklamaya itirazı incelemek üzere dosyayı göndereceği yetkili hakim veya mahkemeler şunlardır (CMK m.268/3):
-
Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
-
Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.
-
Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
-
Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
-
Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.
Tutukluluk İncelemeleri Sırasında Tahliye Kararı
1. Soruşturma Evresinde Tutukluluğun İncelenmesi ve Tahliye Kararı: Soruşturma evresinde Sulh Ceza Hakimliği otuzar günlük süreler boyunca tutukluluk durumunu gözden geçirmek ve tutukluluk şartları ortadan kalkmışsa tutuklu hakkında tahliye kararı vermek zorundadır. Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından CMK m.100 hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir (CMK m.108/1).
2. Kovuşturma Evresinde Tutukluluğun İncelenmesi ve Tahliye Kararı: Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda (duruşmada) veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar (duruşmalar) arasında ya da otuzar günlük süreler içinde de re’sen karar verir. Kovuşturma aşamasında iki duruşma arası otuz günden fazla ise, mahkeme mutlaka tutukluk için halk nezdinde ara duruşma denilen dosya üzerinde inceleme yapmak zorundadır (CMK m.108/3).
Yani, Ceza Muhakemesi Kanununa göre ister souşturma aşaması olsun isterse kovuşturma aşaması olsun şüpheli veya sanığın tutukluluk durumu mutlaka 30’ar günlük süreler içinde incelenerek tahliye kararı verilip verilmeyeceği değerlendirilmek zorundadır. Soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tutukluluk durumunun incelenmesi hakim veya mahkeme tarafından kendiliğinden yapılmak zorunda olduğu gibi otuz günlük süre içinde şüpheli veya sanık tarafından da istenebilir. Şüpheli veya sanık, ceza davası dosyasına beyanda bulunarak delilleri değerlendirebilir ve neden tahliye edilmesi gerektiğine dair hususları mahkemenin bilgisine sunabilir.
Şüpheli veya sanığın tahliye isteminin hakim veya mahkemece reddedilmesi halinde tahliye talebinin reddi kararında şu hususlar mutlaka açıklanmalıdır:
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
d) Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça tahliye talebinin reddi kararında gösterilir (CMK m.101/2).
Tahliye Kararına İtiraz
Tutuklu olan şüpheli veya sanığın tahliye edilmesine ilişkin karara itiraz edilebilir (CMK m.104/2, m.105/1).
1. Soruşturma Aşamasında Tahliye Kararına İtiraz: Soruşturma evresinde tahliye kararına sadece şüpheli ve Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir. Örneğin, şüpheli tahliye edilse bile tahliye kararı ile birlikte verilen adli kontrol tedbirine itiraz edebilir. Müşteki veya mağdurun soruşturma aşamasında tahliye kararına itiraz etme hakkı yoktur. Soruşturma aşamasında sulh ceza hakimliği kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı ve şüphelinin itiraz edebileceği açıkça düzenlenmiştir (CMK m.260/1).
2. Kovuşturma Aşamasında Tahliye Kararına İtiraz: Kovuşturma aşamasında verilen tahliye kararına sanık, katılan veya Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir (CMK m.260/1). Katılan sıfatını almamış müşteki veya mağdur tahliye kararına itiraz edemez. Özellikle belirtelim ki, katılma isteği yargılamayı yapan mahkeme tarafından karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar da tahliye kararına itiraz edebilirler.
Tahliye kararına itiraz edilmesi üzerine itiraz merciinin verdiği karar kesindir, artık itiraz merciinin bu kararına tekrar itiraz edilemez (CMK m.271/4).
Şüpheli veya sanığın ileri sürdüğü tahliye talebinin reddedilmesi üzerine; tahliye talebinin reddi kararına itiraz etmeleri ve itiraz mercii tarafından şüpheli veya sanık hakkında tahliye kararı verilmesi halinde bu karar da kesindir; bu karara karşı da Cumhuriyet savcısı veya katılanın itiraz hakkı yoktur (CMK m.271/4).
İlk Duruşmada Tahliye Kararı
Savcılık tarafından iddianame düzenlenerek ceza davası açılması halinde davaya bakmakla görevli mahkeme tarafından ilk duruşma günü belirlenerek taraflar duruşmaya davet edilir. Mahkeme ilk duruşmada tutuklunun tahliye edilip edilmeyeceği konusunda bir karar vermek zorundadır. İlk duruşmada sanığın sorgusu yapılarak savunması alınır (CMK m.191). Sanığın savunmasından sonra delillerin ortaya konulması ve tartışılması aşamasına geçilir. İlk duruşma, delillerin ilk kez ortaya konulup tartışıldığı aşamadır. Bu nedenle sanığın tutukluluk durumu ile deliller arasındaki ilişki de savunma yoluyla mahkemede tartışmaya açılır ve mahkemenin dikkati sanığın lehine olan delillere çekilir. Yargıç, tutuklama şartları ile dosyadaki mevcut delil durumunu değerlendirerek sanığın kişisel durumunu da göz önüne alarak tahliye kararı verebilir.
Özellikle belirtelim ki, uygulamada esasa etkili önemli delillerin henüz toplanmamış olduğu bir aşamada, sanığın delillere etki etme ihtimali varsa, mahkemeler tahliye kararı vermeyip sanığın tutukluluk halini devam ettirmektedir. Örneğin, bir insan öldürme davasında olayın ne şekilde gerçekleştiğine dair beyanları alınacak olan tanıkların henüz dinlenmemiş olması halinde sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmektedir.
Hakkında Tahliye Kararı Verilen Tutuklunun Yükümlülükleri
Tahliye kararından sonra henüz tahliye edilmeden önce tutuklu şüpheli veya sanık, yetkili yargı merciine veya tutukevinin müdürüne adresini ve varsa telefon numarasını bildirmekle yükümlüdür (CMK m.106/1).
Tutuklu tahliye olduktan sonra adresi değiştiğinde yeni adresini soruşturma veya kovuşturma makamlarına bildirmek zorundadır. Şüpheli veya sanığa soruşturmanın veya kovuşturmanın sona erdirileceği tarihe kadar, yeniden beyanda bulunmak suretiyle veya iadeli taahhütlü mektupla önceden verdiği adreslerdeki her türlü değişiklikleri bildirmesi cezaevi müdürlüğü tarafından tahliye işleminden önce ihtar olunur; ayrıca, ihtara uygun hareket etmediğinde, önceden bildirdiği adrese tebligatın yapılacağı kendisine bildirilir. Bu ihtarların yapıldığını belirten ve yeni adresleri içeren tutanak veya cezaevi müdürünün düzenleyeceği belgenin aslı veya örneği yargı merciine gönderilir (CMK m.106/2).
İnfaz Aşamasında Hükümlünün Tahliye Kararı
Tutuklu yargılanan kişinin cezası kesinleşince tutuklu yargılanan sanık “hükümlü sıfatını alır. Hükümlünün, mahkeme kararıyla belirlenmiş infaz edilmesi gereken belirli bir hapis cezası veya adli para cezası vardır. Hükümlünün tahliye edilebilmesi için ya cezasının tamamını cezaevinde infaz etmesi gerekir ya da hapis cezasının belirli bir kısmını cezaevinde geçirdikten sonra iyi halli olduğu tespit edildiğinde hükümlü hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanarak infaz hakimliği tarafından şartlı tahliye edilecektir. Hapis cezasını cezaevinde infaz etmekteyken iyi halli olan hükümlü hakkında tahliye kararı verilir, hükümlü tahliye edilerek dışarda denetimli serbestlik altında gözlenir. Örneğin, dolandırıcılık suçu nedeniyle 6 yıl hapis cezası almış bir kimse, açık ve kapalı cezaevinde toplam 2 yıl kaldıktan sonra bir şartlı tahliye biçimi olan denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilecektir.
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.