Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Nedir? (TCK 160)

Kaybolmuş veya Hata Sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu; mağdurun hakimiyet alanının dışına çıkan menkul bir malı bulan bir kimsenin malı kullanması, tüketmesi veya satması halinde oluşan bir malvarlığı suçudur. Örneğin, telefonunu bir yerde unutan bir kimsenin nerde unuttuğunu hatırlamaması nedeniyle telefonun tasarrufundan çıkmış olması nedeniyle söz konusu telefonu bulup kullanan kişi TCK m.160’da düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu işlemiş olur. Ancak, aynı mağdurun telefonu unuttuğunu gören bir kimsenin, mağdur ayrıldıktan hemen sonra telefonu alması hırsızlık suçu olarak nitelenir.

Suçun Unsurları Nelerdir?

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, TCK m.160’da “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiş olup unsurları şunlardır:

  • Suçun konusu malın bir menkul mal olması gerekir. (Örneğin, cep telefonu, cüzdan, kredi kartı, para vb.)

  • Suçun vücut bulması için malın mal sahibinin tasarrufundan çıkmış olması, mal sahibinin malın nerde olduğunu bilememesi gerekir. Suçun konusu mal üzerinde sahibinin tasarrufu devam ediyorsa, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu değil hırsızlık suçu oluşur. Örneğin, bir restaurantta yemek yedikten sonra cep telefonunu unutan mağdurun, restauranttan çıktıktan hemen sonra durumu fark ederek geri dönmesi halinde, cep telefonunun mağdurun tasarruf alanının dışına çıkmadığı kabul edilir ve faile kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle ceza verilir.

  • Her somut olayın özelliklerine göre değişmek üzere suçun en önemli unsuru, suç işleyenin sahiplendiği şeyin yitirilmiş mallardan olduğu inancı ile hareket etmesi gerekir. Suç işleyen malın sahibini biliyorsa, mal kaybolmuş mallardan sayılamayacağından hırsızlık suçu işlenmiş olur. Suçu işleyenin dışa yansıyan davranışlarından hangi saikle hareket ettiği değerlendirilerek suç vasfı tayin edilir.

Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçunun Cezası (TCK 160)

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun cezası şu şekildedir:

  • Kaybedilmiş olması nedeniyle malikinin zilyedliğinden çıkmış olan ya da hata sonucu ele geçirilen eşya üzerinde, iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin, malik gibi tasarrufta bulunan kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır (TCK m.160).

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilemez. Çünkü, adli para cezası bu suçta seçenek yaptırım olarak düzenlendiğinden mahkemenin seçenek yaptırımlardan hapis cezasını seçtikten sonra, bu cezayı adli para cezasına çevirmesi hukuken mümkün değildir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası veya adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında erteleme hükümlerinin uygulanması mümkündür.

Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma, Görevli Mahkeme

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu uzlaşmaya tabi suçlardandır.

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır. Şikayet süresi, fail ve fiilin öğrenilmesinden itibaren başlamak üzere 6 aydır. Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu yargılamalarında olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçunda Görevli Mahkeme

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Yargıtay Kararları


Kaybolmuş veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçunun Unsurları

5237 sayılı TCK’nın 160. maddesinde kaybolan ya da hata sonucu ele geçen malın yetkili makamlara bildirilmesi yükümlülüğü getirilmiş ancak herhangi bir kanuna gönderme yapılmamıştır. Oysa 765 sayılı TCK’nın 511. maddesinde bu tür eşyaların bulunması hâlinde Medeni Kanun hükümlerine göre bildirimde bulunma yükümlülüğü getirilmişti.

Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu ile kişilerin mülkiyet hakkı ve mülkiyet haklarından kaynaklanan bazı tasarrufları yapma özgürlükleri korunmaktadır. Suçun maddi konusunu, üzerinde kişilerin mülkiyet hakkının bulunduğu mallar oluşturmaktadır. Bu mallar suç tipinin niteliği gereği kaybedilmiş ya da hata sonucu başkasının eline geçmiş mallardır.

Kanun koyucunun bu suçu ihdas etmesinin amacı, kaybolmuş ya da hata sonucu ele geçmiş bir eşyayı bulan kişinin ele geçirdiği eşyayı yetkili makamlara bildirmesini ya da doğrudan malike iade etmesini sağlamaktır. Mal varlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan madde, kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf ve hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf olmak üzere bünyesinde iki farklı suçu ihtiva etmektedir. Ancak fiil unsurlarının aynı olması nedeniyle söz konusu suçlar tek madde ve fıkrada düzenlenmiştir.

Kaybolmuş eşya, malikin yerini bilmediği ve egemenlik alanından çıkması nedeniyle sahip olma olanağının kalmadığı eşyadır. Bu iki şartın birlikte sağlanması hâlinde kaybolmuş eşya söz konusu olacaktır. Malikin eşyanın yerini bilmemesi subjektif, eşyanın egemenlik alanından çıkması objektif şart olarak nitelendirilmektedir. Kaybolmuş eşyanın birinci şartı, eşyanın malikin egemenliğinden çıkmış olmasıdır. Böyle bir durumda mülkiyet hakkı devam etmekle birlikte malikin zilyetliği sona ermiş olacaktır. Kaybolmuş eşyanın ikinci şartı, malikin eşyanın yerini bilmemesidir. Eşyanın sadece malikin egemenliği altında olmaması bu suç bakımından yeterli değildir. Aynı zamanda eşyanın nerede olduğunun bilinmiyor olması gerekir. Örneğin, malikin bahçesinde düşürdüğü cüzdanı, hâlen egemenlik alanı içinde olduğundan kaybolmuş eşyadan bahsedilemez. Eşyanın, egemenlik alanından çıkması, malikin hatasıyla olabileceği gibi eşyanın kendi kendine hareket etmesi veya üçüncü kişi tarafından gerçekleştirilen bir davranış sonucunda da olabilir. Eşyanın maliki dışında bir kişinin gerçekleştirdiği fiil sonucu kaybolmuş duruma gelmesi hâlinde bu eşyayı bularak malik gibi tasarrufta bulunan kişinin eyleminin kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunu oluşturduğu söylenebilecektir.

Malikin eşyanın yerini bildiği ya da nerede unuttuğunu sınırlanabilir bir şekilde bilebileceği hâllerde unutulmuş eşya söz konusudur. Örneğin sinemada, otobüste, kafede düşürülen veya alınması unutulan eşya bu kapsamdadır. Unutulmuş eşyanın bulunduğu yerden alınarak üzerinde tasarrufta bulunulması ise hırsızlık suçunu oluşturur. Yine eşyayı bulan kişinin eşyanın malikini bildiği hâllerde kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağı, hırsızlık suçunun oluşacağı ifade edilmektedir. Yargıtay da, aksi yönde kararları olmakla birlikte eşyanın kime ait olduğunun bilindiği durumlarda kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf suçunun oluşmayacağını ifade etmektedir (… Kılıç, Kaybolmuş Veya Hata Sonucu Ele Geçmiş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu, YBHD, Sayı: 2008/2, s. 9-14.).

Diğer taraftan, sahibi tarafından terk edilmiş eşya bu suçun konusunu oluşturmaz. Malikin, mülkiyet hakkından vazgeçmesi niyetiyle zilyetliğini sona erdirdiği, örneğin, çöpe atılan masa, sokağa bırakılmış evcil hayvan terk edilmiş eşyadır. Terk edilmiş eşya aynı zamanda sahipsiz eşya olmakla birlikte sahipsiz eşya o ana kadar kimsenin üzerinde mülkiyet hakkı tesis etmediği eşyayı da kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Hata sonucu ele geçmiş eşya, failin malı elde etmek için çaba harcamamasına, hileli hareketlere başvurmamasına rağmen hataya bağlı olarak zilyetliği ele geçirilen eşyadır. Hata, istemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, yanılma anlamına gelmektedir. Suç tipi bakımından önem arz eden hata, zilyetliğin geçişine ilişkin olup diğer hususlar bakımından düşülen hatalar bu kapsamda değerlendirilmez. Örneğin, malın gerçek değerini bilmediği için ucuza satan kişinin içinde bulunduğu hata zilyetliğin geçişine ilişkin olmadığından hata sonucu ele geçmiş eşyadan söz edilemez. Zilyetliğin geçişine ilişkin hatanın kaynağı mağdur veya üçüncü kişi olabileceği gibi fail de olabilir. Ayrıca somut olayda birden fazla kişinin hatası birleşebilir. Özellikle mağdur veya üçüncü kişinin hataya düştüğü ve aydınlatma yükümlülüğünün olduğu iki taraflı işlemlerde hata sonucu ele geçmiş eşyanın mevcut olabilmesi için failin de hataya düşmesi gerekir. Aksi halde hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu değil, failin karşı tarafın hatasından yararlanması sonucu meydana gelen dolandırıcılık gibi sair suçlar oluşacaktır.

Suçun fiil unsurunu, sahibine iade etmeksizin veya yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin eşya üzerinde malik gibi tasarrufta bulunma oluşturur. Sadece kaybolmuş eşyanın bulunduğu yerden alınması veya hata sonucu zilyetliğin ele geçirilmesi suçun oluşmasına sebebiyet vermez. Ayrıca kişinin yükümlülüklerini yerine getirmeksizin malik gibi tasarrufta bulunması gerekmektedir. Malik gibi tasarrufta bulunma, mülkiyet hakkının tanıdığı kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkilerinin kullanılması şeklinde gerçekleştirilebilir. Eşyanın satılması, bağışlanması, tüketilmesi, yok edilmesi, şahsi ihtiyaçlara özgülenmesi, eşya üzerinde iyiniyetli üçüncü kişi lehine ayni hak tesis edilmesi malik gibi tasarrufta bulunma niteliğindedir.

Sanığın aşamalarda, sahil yolunda bankta oturduğu sırada yerde bir telefon gördüğünü, telefonun arka kapağının açık ve yere atılı vaziyette durduğunu, içinde sim kart bulunmadığını, kendi telefonundaki sim kartı çıkararak yerde bulduğu bu telefona taktığını, ekranın gidip geldiğini, atılmış olduğunu düşünerek yanına aldığı telefonu birkaç gün kullandığını, bahse konu telefonu çalmadığını savunması, suça konu diğer eşyanın sanıktan ele geçirilememesi, hırsızlık anını gösteren kamera kaydı ya da tanık beyanı gibi bir delil elde edilememesi karşısında, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturmayacağı; ele geçirildiği yer itibarıyla telefonun terk edilmiş eşya olduğundan da söz edilemeyeceği, buna göre sanığın, hırsızlık suçunun faili tarafından yere atılmak suretiyle şikâyetçinin zilyetliğinden çıkarak kaybolmuş eşya hâline gelen telefonu bulunduğu yerden alıp iade etmeksizin ya da yetkili mercileri durumdan haberdar etmeksizin malik gibi tasarrufta bulunma şeklinde gerçekleşen eyleminin, kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya hakkında tasarruf suçunu oluşturduğu, eyleme uyan suçun, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun uyarınca uzlaştırma kapsamına alınması nedeniyle, Yerel Mahkemece, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca durma kararı verilerek aynı Kanun’un 253 ve 254. maddelerinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2019/323 E. , 2023/101 K.).

Otobüste Unutulan Eşya üzerinde Tasarrufa Bulunma Suçu

Şehirler arası otobüs işletip, katılanı işlettikleri otobüsle Erzurum ilinden Ankara iline getiren ve katılanın otobüsten inerken koltuğunda unuttuğu bagaj fişi verilmeyen ve fiili olarak da teslim alınmayan poşeti katılana vermeyen sanıkların, eylemlerinin kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarrufta bulunma suçunu oluşturacağından TCK’nın 160/1. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken suç vasfında ve değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde (güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle mahkemumiyete) karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2012).

Hırsızlık Suçu ile Kaybolmuş Eşya Üzerinde Tasarruf Suçu Arasındaki Fark Nedir?

Katılanın lokantada yemek yerken masanın üzerine koyduğu cep telefonunu almayı unutarak dışarı çıktığının, katılanın karşı masasında oturan sanığın katılanın almayı unuttuğu cep telefonunu alarak olay yerinden ayrıldığının, katılanın beş dakika içerisinde unuttuğu telefonu almak için geldiği gözetildiğinde sanığın katılanın masasında bulunan cep telefonunun katılana ait olduğunu bildiğinin veya çok kısa bir araştırma ile cep telefonunun sahibini bulabilecek durumda olduğunun anlaşılması karşısında sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu yönündeki kabul ve uygulamada herhangi bir isabetsizlik yoktur (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2015/13776)

Eşyanın Sahibinin Bilinmesi Halinde Hırsızlık Suçu İşlenmiş Olur

Dosya kapsamından, müştekinin olay tarihi öncesinde yaklaşık bir aydır gri renkli 1 yaşında olan atını akşamları bağlayıp, sabahları kendi kendine otlaması için başıboş halde mahalle içine bıraktığı, olay günü olan 19.10.2010 günü akşamı atının eve gelmemesi üzerine çevrede atını ararken atının aynı mahalleden komşusu olan sanığın ahırına erkek bir kişi tarafından sokulduğunu gördüğü ancak şahsın kim olduğunu görmediği, müşteki, sanık ile önceye dayalı husumeti bulunması sebebiyle bu duruma hemen müdahale edemeyip, aynı gün akşamı mahalle muhtarı olan tanık Ş. A.’a olanları anlattığı, tanık Ş.’in de müştekiden duyduklarını diğer tanık H. A.’a aktardığı, tanık H. A.’ın bu olaydan sonra 28.10.2010 tarihinde sanığa ait ahıra kendi ineğini almak için gittiğinde müştekinin atını ahırda bağlı halde gördüğü, gördüklerini müşteki ve mahalle muhtarına anlatarak müştekinin 29.10.2010 tarihli müracaatı üzerine sanığın ahırında yapılan aramada suça konu atın ahırda bulunarak müştekiye iade edildiği, tutanak tanığı F. H.’ın mahkemede dinlenmesinde, ahıra girdiklerinde sanık ve ailesinin atı kendilerinden gizlemeye çalıştıklarını beyan ettiği, sanığın atılı suçu kabul etmediği, oğlu İ. A.’in 28.10.2010 tarihi gecesi saat 22.00 sıralarında suça konu atı kendilerine ait otlakta ot yerken görmesi üzerine vaktin geç olması ve sahibini bilmemesi sebebiyle içeri bağlamış olduğunu, kendisinin bu durumdan ertesi sabah haberi olduğunu, anlatmak için mahalle muhtarı Ş. A.’ı aradığı ancak yerinde bulamaması üzerine kahveye döndüğünde evine Jandarmaların geldiği yolunda beyanda bulunduğu, tanık İ.’ın, babası olan sanığın bu anlatımını doğruladığı, sanığın eşi olan F. A.’in mahkeme aşamasında dinlenmesinde, söz konusu atı kızı D. ile birlikte otlakta buldukları, daha sonra eşine durumu anlattıklarını havanın yağmurlu olması ve kızının ısrarı üzerine atı ahıra koydukları, aynı günün akşamı eşinin muhtara gittiğini ancak bulamadığını söylediği, sanığın kızı D. A.’in ise katılanın atını sürekli başıboş bıraktığı, kendilerinin de atı otlakta buldukları, sahibini bulmak amacıyla atı ahıra koydukları yolunda beyanda bulunduğu, mahalle muhtarı tanık Ş. A.’ın, 19.10.2010 günü akşamı müştekinin kendisine gelerek atını sanığın ahırına girerken gördüğü yolundaki beyanı ile müşteki ile aynı mahallede oturan sanığın, atın müştekiye ait olduğunu bilebilecek durumda olması gerektiği, atın ahıra sokulduğu 19.10.2010 tarihi ile kolluk tarafından yapılan aramada atın ele geçirildiği 29.10.2010 tarihleri arasındaki zaman diliminde sanığın atın sahibini arama çabası içinde olmadığı, bu halde sanığın kastının hırsızlık amacına yönelik olduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eylemine uyan 5237 Sayılı nın mümas açık yerde bulunan büyükbaş hayvanın çalınması suçundan mahkumiyetine yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde 160. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucunda ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçundan mahkumiyetine dair yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2014/26485).

Bulunan Çalıntı Cep Telefonunun Kullanılması Suçu

Müştekiye ait cep telefonunun suç tarihi olan 17.12.2007 günü Ereğli’den çalınması sonrasında, HTS raporuna göre ilk kez, 21-22.01.2008 günlerinde Karaman’da bulunan bir teknik serviste çalıştırıldığı, akabinde 22.01.2008 tarihinden itibaren sanık tarafından kullanıldığının anlaşıldığı; sanığın ise tüm aşamalarda arızalı olduğu için tamire bıraktığı telefonu bir gün öncesinde Karaman’a dönmek üzere beklediği Ereğli tren istasyonunda bulduğu ve tamir sonrasında da kendine ait hat ile kullandığına dair savunması karşısında; eylemin TCK’nın düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturup oluşturmadığı karar yerinde tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2014/13555).

Kısa Süreliğine Unutulan Cüzdanının Başkası Tarafından Alınması Hırsızlık Suçudur

Olay günü, dinlenme tesisinde mola veren mağdurun, lavaboya gittiği esnada içerisinde nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, para, çek ve çeşitli kartvizitlerin bulunduğu cüzdanını lavaboda unutması, kısa süre sonra geri döndüğünde cüzdanını bulamaması, aynı lavaboya gelen sanığın suça konu cüzdanı alması, içerisinde bulunan parayı harcaması, çeki tahsil etmek amacıyla bankaya gittiği gün kimliğinin tespit edilerek yakalanması biçiminde gerçekleşen olayda; kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunun hukuki konusunu oluşturan eşyanın kaybedilmiş olmasından söz edebilmek için malın sahibinin eşyanın nerede olduğunu bilmemesi ve eşyanın egemenlik alanından çıkması, dolayısıyla ona sahip olma olanağının kalmamış olmasının arandığının, somut olayda mağdur tarafından suça konu cüzdanının, bıraktığı lavaboda olduğunun bilindiği ve lavabodan ayrıldıktan kısa süre sonra unuttuğu cüzdanını almak için döndüğünde cüzdanının yerinde olmadığını fark ettiği, diğer yandan sanığın da elde ettiği cüzdanın, içinde bulunan kimlik ve ehliyet sayesinde mağdura ait olduğunu bildiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK.nın 142/1-b maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, eylemin nitelendirilmesinde hataya düşülerek aynı Yasanın 160. maddesinde düzenlenen kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçunu oluşturduğu gerekçesiyle şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2014/4878).

Çalıntı Motosikletin Yol Kenarında Bulunarak Kullanılması

Dosya içeriğine, sanığın suça konu motosikleti çalmayıp, hayvanlarını otlatırken dere kenarında bulduğuna, tamir ettirip kullandığına yönelik aksi ispatlanamayan savunmalarına ve oluşa göre, 21.03.2007 tarihinde yakınana ait evin önünden çalınan motosikletin aradan uzun bir süre geçtikten sonra 03.10.2011 tarihinde yapılan yol kontrolünde sanığın kullanımında yakalanmış olmasının tek başına sanık hakkında hırsızlık suçundan mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli ve kesin bir delil olmayacağı gözetilmeden, sanığın eyleminin 160. maddesindeki kaybolmuş eşya üzerinde tasarruf ve uyan “suç eşyasını bulundurmak ve kabul etmek” suçları kapsamında değerlendirilip tartışılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, sanığın yazılı şekilde hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza dairesi - Karar: 2014/3388).

Sanığın, mağdur tarafından iş yerine ait servis aracı içerisinde koltuğun üzerine düşürülen çalışır durumdaki cep telefonunu faydalanmak amacıyla alıp götürdüğünün anlaşılması karşısında; sanığa, suça konu telefonun servisi kullanan işçilerden birine ait olduğunu bildiği veya bilebilecek durumda olduğundan eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, TCY.nın 160. maddesinde düzenlenen kaybolmuş eşyayı sahiplenme niteliğinde kabul edilerek şikayetten vazgeçme nedeniyle yazılı biçimde davanın düşürülmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2014/2187).

Hata Sonucu Ele Geçirilen Para Üzerinde Tasarruf Suçu

Sanığın bankamatiğe bir zarf içerisinde 200.00 TL para yatırmış gibi bankamatik kartı ile işlem yapması, banka görevlilerinin zarfı alıp kontrol ettiklerinde zarfta para bulunmadığını tespit edip bu durumu bilgisayar kayıtlarına işlerken hata ile para varmış gibi kayda geçirmeleri, hesaba para aktarılmış olduğunu gören sanığın bankamatik kartı ile bu parayı çekmesi, bir süre sonra aynı şekilde bankamatiğe 1.000.00 TL para yatırmış gibi işlem yapıp para çekmeye teşebbüs ettiği sırada banka görevlilerince yakalanması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın eylemi sonucu yatırılmış gibi işlem yapılan para otomatik olarak hesaba geçmeyip banka görevlilerinin zarf içerisinde para bulunup bulunmadığını ve varsa bu para miktarının işleme uygun olup olmadığını kontrol etmeleri sonucunda paranın hesaba geçip geçmeyeceğine karar verilmesi nedeniyle bilişim ve hileli hareketlerin aldatıcı özelliğinin bulunmayıp yeterli boyuta ulaşmadığından dolandırıcılık suçlarının oluşmayacağı, kontrol görevlilerinin yanlışlıkla onay tuşuna basması ve sanığın da çok kısa bir süre içerisinde hata sonucu yatırılan parayı çekmesi eyleminin,

765 sayılı TCK’nın 511. (5237 sayılı TCK’nın 160.) maddesindeki “hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf” suçunu oluşturacağının gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek bilişim suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar No: 2009/12167).

Dul Aylığı Nedeniyle Hesaba Hataen Yatırılan Paranın Alınması

Somut olayda; ölen eşinden dolayı şikayetçi Emekli Sandığı’ndan dul aylığı bağlanan sanığın 02.02.2000 tarihinde bir başka kadın ile resmi olarak evlenmesine karşın bu durumu adı geçen kuruma bildirmeyerek 31.12.2005 tarihine kadar aylık almaya devam etmek suretiyle kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunmuş ise de; bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemenin hileli hareket olarak kabul edilemeyeceği gibi sanığın nüfus kayıtlarındaki bilgilerin her zaman denetlenmesinin de mümkün olduğu, anılan kurumun ihmali sonucu hesabına yatırılan parayı almaya devam etmek biçimindeki sanığın eyleminde dolandırıcılık suçunun unsuru olan hileli hareket bulunmadığından, fiilinin teselsülün son bulduğu tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 160. maddesinde yaptırıma bağlanan “hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf” suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar No: 2010/6006).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS