Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Ceza istinaf kanun yolu, istinaf mahkemesine (bölge adliye mahkemesi) gönderilmek üzere, kararı veren yerel mahkemeye bir ceza istinaf dilekçesi verilerek kullanılır. Bir ceza davası yargılamasında verilen mahkumiyet kararına karşı hazırladığımız istinaf dilekçesi örneği aşağıda yer almaktadır.

Ceza istinaf başvuru dilekçesi, kararı veren mahkemeye verildiğinde ceza davasına ait dosya yerel mahkeme tarafından istinaf mahkemesine gönderilir. Ceza istinaf başvurusunun bir ceza avukatı tarafından yapılması kanun yolunun etkin kullanımını sağlayacaktır.

Ceza İstinaf Dilekçesi Başvuru Örneği - 1


BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ’NE (veya İSTİNAF MAHKEMESİNE)
GÖNDERİLMEK ÜZERE
AYVACIK ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO : 2016/356 ESAS.

İSTİNAF BAŞVURUSU
YAPAN SANIK : M.T.

MÜDAFİ : Avukat Baran Doğan

D. KONUSU : İstinaf başvurumuzun kabulüne karar verilerek; hükmün bozulması, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesi; hükmün bozulması yerine davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse, ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASI ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK müvekkil hakkında beraat kararı verilmesi talebidir.

AÇIKLAMALAR :

1. Duruşmada Okunmayan ve Tartışılmayan Bir Delilin Hükme Esas Alınması Hukuka Aykırıdır.

Gerekçeli kararda, mahkumiyet hükmünün en önemli dayanağı kolluk tarafından tutulan 04.12.2015 tarihli olay yeri tespit tutanağı gösterilmiştir. Olay yeri tespit tutanağı CMK md.209/1 gereği duruşmada okunması gereken zorunlu belgelerdendir. 04.12.2015 tarihli olay yeri tespit tutanağının duruşmada okunması, CMK md. 215 gereği “okunan belgeye karşı müvekkil diyeceklerinin sorulması” ve CMK md. 216 gereği bu “delilin tartışılması” gerekirdi.

Delillerin okunması ve tartışılması konusunda açık olan kanun hükümleri Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla da vurgulanmıştır:

“……sorgudan önce yapılan işlemlere ilişkin bilgi ve belgelerin, ekspertiz raporlarının, duruşmada okunup sanıklara diyecekleri sorulmadan….yazılı şekilde hükümler kurulması suretiyle CMK md. 209’a aykırı davranılması….” (Yargıtay 8. CD – 2015/25777 karar).

“……….CMK’nın 209, 211, 212, 214, 215. maddeleri uyarınca, sanığa sorgusu sırasında tıbbi raporlar, olay yeri inceleme tutanakları, ekspertiz raporları, tanık ve mağdur ifadeleri ile diğer sanıkların savunmalarının okunmasının, dinleme ve okumadan sonra diyeceklerinin sorulmasının gerektiği gözetilmeden……” (Yargıtay 1. CD – 2014/3753 karar).

“……Otopsi, olay yeri tutanakları, hükme esas alınan ekspertiz raporları ile, katılmadığı duruşmada dinlenen tanık ve müdahil beyanlarının okunarak sanıktan diyeceklerinin sorulmaması suretiyle CMK md. 209’a muhalefet edilmesi….” (Yargıtay 1. CD. - 2008/3892 karar).

Yerel mahkeme, 04.12.2015 tarihli olay yeri tespit tutanağını hükme esas almasına rağmen hiçbir usul kuralına uymamış; delili okumamış, müvekkile bu delil ile ilgili diyeceklerini sormamış ve delili duruşmada tartışmamıştır.

Yerel mahkemenin tuttuğu 1 ve 2 nolu celseye ait tutanaklar incelendiğinde görüleceği üzere;

  • Birinci celsede sorgunun yapıldığı, müvekkile soruşturma ifadeleri, Sulh Ceza Hakimliği’nin sorgu zaptı, nüfus kaydı, adli sicil ve arşiv kaydının okunduğu ve diyeceklerinin sorulduğu görülmektedir.
  • İkinci celsede, sanığın esas hakkında savunması alınarak ve son sözü zorularak mahkumiyet kararı verilmiştir.

Duruşmada okunan belgeler arasında 04.12.2016 tarihli olay yeri tespit tutanağı yoktur.

Duruşma tutanağı incelendiğinde görüleceği üzere; ‘Sanık: okunan tutanak ve belgelerin aleyhe olan kısımlarını kabul etmiyorum dedi” şeklinde beyanı alınan müvekkile okunan belgeler arasında, hükme esas alınan 04.12.2015 tarihli olay yeri tespit tutanağı yoktur.

Yerel mahkemenin, olay yeri tespit tutanağını duruşmada okumaması, müvekkile diyeceklerini sormaması ve delili duruşmada tartıştırmaması açıkça Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 209, 215 ve 216. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Hukuka aykırı bu uygulama, aynı zamanda savunma hakkını da kısıtladığından, CMK md. 289/1-I maddesi gereği “hukuka kesin aykırılık halleri”nden biri meydana gelmiştir.

Hukuka aykırılık, bölge adliye mahkemesinde duruşmalı istinaf incelemesi yapılarak giderilebilecek hukuka aykırılıklardan değildir. Bölge adliye mahkemesi, CMK md. 280/1-b gereği, istinaf incelemesi neticesinde “hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine” karar verilmelidir.

2. İçeriği Reddedilen Olay Yeri Tespit Tutanağı İmzacıları Mutlaka Duruşmada Dinlenmelidir.

Hükme esas alınan 04.12.2016 tarihli olay yeri tespit tutanağı içeriği müvekkil tarafından soruşturmanın tüm aşamalarında tutarlı beyanlarla reddedilmiş, duruşmada da okunmadığı için bu delile ilişkin beyanda bulunamamıştır. Olay yeri tespit tutanağı imzacıları aynı zamanda olayın “görgü tanığı” konumundadır.

İstinaf incelemesinde bağlayıcı nitelikte hukuk kaynağı olarak kabul edilmesi gereken Yargıtay’ın yerleşik içtihatları da sanığın tutanak içeriğini reddetmesi veya tutanaklar ile beyanlar arasında çelişki bulunması halinde, tutanak imzacılarının duruşmaya çağrılarak dinlenmesi gerektiğini ifade etmektedir.

“….Suç tutanağında dava konusu yerde yulaf ekili görüldüğü ve sorulduğunda da sanık S. A.’nın ‘ekecek yerim az olduğu için hayvanlarıma besi yemi üretmek için yulaf ektim’ şeklinde beyanda bulunduğunun yazılı olmasına göre, tutanakta adı geçen imzacı tanıklar dinlenilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi….” (Yargıtay 3. Ceza Dairesi - 2006/8014 karar).

“….tutanak imzacısı Haşim Y.’ın olay yerindeki insanların bir şahsın koşarak bir gecekonduya girdiğini söyleyip, gecekondunun yerini işaretle gösterdiklerini ve kapısı çalınınca sanık V. Y.’nın açtığını açıklaması, diğer tutanak imzacısı Abdullah H.’in anlatımları ile sanığın aşamalarda ne şekilde yakalandığı konusunda değişen savunmaları dikkate alınarak tutanak imzacıları Haşim Y. ve Abdullah H. Mahkemece yeniden dinlenip tutanak ve anlatımları arasındaki çelişki giderildikten sonra sanık V. Y.’nın hukuki durumunun belirlenmesi yerine eksik araştırmayla yazılı biçimde hüküm kurulması…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - 2009/12579 karar).

Müvekkil olay yeri tespit tutanağının içeriğini reddettiğinden, tutanak imzacılarının duruşmaya çağrılarak dinlenmemesi ve müvekkile tutanak imzacılarına soru sorma hakkı tanınmaması usul ve yasaya aykırı olup bu şekildeki uygulamayla savunma hakkı ihlal edilmiştir.

3. Suçlamanın temel dayanağı olan 04.12.2015 tarihli olay yeri tespit tutanağı “BELİRLEYİCİ KANIT” niteliğinde olup, belirleyici kanıtların duruşmaya getirtilerek taraflarca tartışılması AİHS 6/3-d maddesi gereği zorunludur.

Müvekkil aleyhine yürütülen soruşturma ve kovuşturma neticesinde, suçlamanın ve mahkumiyetin temel dayanağı olan 04.12.2015 tarihli Olay Yeri Tespit Tutanağının mevcut ceza davasında “belirleyici delil” niteliğinde olduğu açıkça görülmektedir.

Belirleyici delil niteliğindeki tutanağı imzalayan görgü tanığı kolluk görevlilerinin mahkeme huzurunda dinlenmesi ve müvekkile bu belirleyici delile karşı çıkma imkanının tanınması gerekirdi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-d maddesinde ifadesini bulan adil yargılanma hakkının türevi olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ilk derece mahkemesindeki yargılamada ihlal edilmiştir.

AİHM, “….soruşturma veya kovuşturma aşamasında sanığın sorgulama imkânı bulamadığı tanığın ifadesine tek veya belirleyici bir kanıt olarak dayanıp mahkûmiyet hükmü kurulması halinde sanık haklarının kısıtlanmış olacağını…” belirtmektedir (AİHM Kararları: Delta/Fransa, no. 11444/85, 19 Aralık 1990; A.M./İtalya, no. 37019/97, 14 Aralık 1999; P.S./Almanya, no. 33900/96, 20 Aralık 2001).

Taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hale gelmesine neden olabilecektir (AİHM kararları: Ruiz-Mateos/Spain, §63; Feldbrugge/Netherlands, B. No. 8562/79,29/05/1986, § 44).

İlk derece mahkemesi, “belirleyici delil” niteliğindeki olay yeri tespit tutanağı imzacılarını dinlemeden ve müvekkile karşı çıkma imkanı tanımadan karar verdiğinden, mahkumiyet kararı AİHS 6/3-d maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal etmiştir.

4. Soruşturma aşamasında dinlenen mağdur tanıklar yeniden dinlenmediği gibi mağdurların dinlenmesinden vazgeçilmesi kararı alınarak tutanaklar duruşmada da okunmamıştır.

Müvekkil savunmasında; olay yerine yakın bir otel işlettiğini, diğer sanık Cihan’ın teknesinin su aldığını söylemesi üzerine, kendi teknesini kontrol etmek üzere olay yerine gittiğini, sadece olay yerinde hazır bulunması nedeniyle gözaltına alındığını beyan etmiştir.

Soruşturma aşamasında olayın görgü tanığı olan 4 mağdurun beyanına başvurulmuştur. Mağdurlar olay yerinde meydana gelen gelişmeler ve sanıkların olay yerindeki konumları hakkında bilgi sahibidirler. Bu nedenle, mağdur beyanları müvekkilin savunmasının ispatlanmasına veya savunmaya itibar edilmemesine yol açacak delil niteliğindedir.

Soruşturmada dinlenen mağdur tanıklar, kural olarak kovuşturma aşamasında tekrar dinlenmelidir (CMK md. 206, CMK md. 233).

Soruşturma aşamasında dinlenen mağdurun mutlaka duruşmadan haberdar edilmesi gerekir (CMK md. 234/1-b-1).

Soruşturma aşamasında dinlenen mağdur tanığın, kovuşturma aşamasında dinlenmesinden vazgeçilerek, önceki dinleme sırasında düzenlenmiş tutanakların okunmasına şu hallerde karar verilebilir:

  • “…bulunduğu yer öğrenilemezse…” (CMK md. 211/1-a),

  • “….duruşmada hazır bulunması, giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse…” (CMK md. 211/1-b),

  • “…İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa..” (CMK md. 211/1-c),

İlk derece mahkemesi, mağdur tanıkları duruşmaya çağırmadığı gibi nerede olduklarına dair en ufak bir araştırma dahi yapmamıştır. İlk derece mahkemesi, koşulları varsa mağdurların dinlenmesinden vazgeçme kararı vererek, mağdurların önceki beyanlarını duruşmada okumamıştır. Bu nedenle eksik araştırma ve usule aykırı bir biçimde karar verilmiştir.

“…….Beyanları hükme esas alınan tanık Münir Ahmet ve tercüman- tanık Couhan Daouat Ali’nin ve bu tanığın ifadesinde adı geçen kişilerin adreslerinin araştırılması ve dinlenilmeleri, dinlenilmelerinden vazgeçilmesi halinde önceki ifadeleri duruşmada okunarak C. Savcısından, sanıklar ve müdafilerinden diyeceklerinin sorulması gerektiğinin düşünülmemesi suretiyle 209 ve 215. maddelerine aykırı davranılması” (Yargıtay 1. CD- 2008/6370 karar)

5. Hükme dayanak yapılan iletişim tespit tutanakları Ceza Muhakemesinde “BELİRTİ” olarak kabul edilmektedir.

İlk derece mahkemesi 04.12.2015 tarihli olay yeri inceleme tutanağı ile birlikte iletişim tespit tutanağını da mahkumiyet kararının gerekçesi yapmıştır.

Hangi sanığın kiminle konuştuğuna dair HTS raporları şeklindeki iletişim tespit tutanaklarından elde edilen bilgiler hukuki niteliği itibariyle “belirti” olarak nitelenebilir.

Belirtilerden bir sonuca varabilmek için, belirtiler takip edilerek;

  • a- Maddi bir bulguya ulaşılmalıdır: Müvekkilin suçu işlediğine ilişkin, müvekkille irtibatlandırılabilecek bir maddi bulguya ulaşılamamıştır.

  • b- Belirtileri Destekleyecek Beyan veya Belge Delili Olmalıdır: Müvekkilin savunmasının aksini ispatlayan hiçbir beyan veya belge delili yoktur.

Ceza Muhakemesinde belirtilerin yarattığı boşluklar mantıksal çıkarımlarla doldurulamaz. Boşlukların beyan veya belge delili ile tamamlanması gerekir. Aksi takdirde, somut ceza davasında da koşulları gerçekleştiği üzere “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” gereği sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklandığı üzere istinaf incelemesi neticesinde;

  • İstinaf başvurumuzun kabulüne,
  • Hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine;
  • Hükmün bozulması yerine, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse; ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASINI ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK müvekkilin beraatine karar verilmesini talep ederiz.

Sanık Müdafi
Avukat Baran Doğan


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS