0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Müsadere Nedir? (TCK m.54-55)

Müsadere, işlenen bir suç ile ilgili belirli bazı eşya veya kazançların mülkiyetinin devlete aktarılması olarak tanımlanabilir. Ceza hukukunda suç işleyen kişinin tüm malvarlığının devlete geçirilmesi anlamında “genel müsadere” yasaktır (Anayasa md. 38). TCK da genel müsadere sistemini değil, özel müsadere sistemini benimsemiştir. Yani, müsadere için önkoşul malvarlığı değerinin suç ile bir ilgisinin olmasıdır. İşlenen suç ile ilgisi olmayan eşya, kazanç, para gibi malvarlığı değerleri müsadere edilemez.

Uygulamada, mahkemelerin müsadere yerine dava konusu eşyanın imhasına veya tasfiyesine karar verdiği de görülmektedir. Mahkeme kararı, eşyanın imhası veya tasfiyesi şeklinde değil, bir güvenlik tedbiri olarak eşyanın müsaderesine hükmedilmesi şeklinde olmalıdır.

İddianamede müsadere talebi bulunmadan müsadere kararı verilemez. İddianamede müsadere talebi olmayan 14 adet cep telefonunun müsaderesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Y19CD-K.2021/3512).

Müsadere Çeşitleri: Eşya veya Kazanç Müsaderesi

5237 sayılı TCK’da iki müsadere çeşidi yer almaktadır:

  • Eşya (Mal) Müsaderesi: İşlenen bir suçla ilgisi olan belirli bir eşyanın müsadere edilmesidir. Eşya müsaderesi, TCK md. 54’de ayrıntılarıyla düzenlenmiştir.

  • Kazanç - Para Müsaderesi: Suç neticesinde elde edilen veya suçun işlenmesine kaynak oluşturan maddi menfaatlerin müsadere edilmesidir. Kazanç (Para) müsaderesi, TCK md. 55’de düzenlenmiştir.

Kabahatlerde Müsadere: 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 18. Maddesi gereği, kabahatin konusu olan eşyanın veya işlenen kabahat neticesinde elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesi suretiyle müsadere edilmesidir. Örneğin, seyyar satıcılık yapmak için kullanılan eşya müsadere edilebilir.

Tüzel Kişilerde Müsadere: Tüzel kişiler, dernek, vakıf, şirket gibi kurumsal yapıları olan kuruluşlardır. Özel hukuk tüzel kişisinin yararına suç işlenmesi halinde, yararına suç işlenen tüzel kişi hakkında eşya müsaderesi veya kazanç müsaderesi hükümleri uygulanabilir (TCK md. 60/2).

Eşya (Mal) veya Kazanç - Para Müsaderesinin Hukuki Niteliği

Ceza kanunu sisteminde (TCK), işlenen bir suç için cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere iki tür yaptırım vardır. Müsadere, ister eşya müsaderesi isterse kazanç müsaderesi olsun, hukuki niteliği itibariyle bir “güvenlik tedbiri” olarak kabul edilir. Ceza yaptırımı failin kusurluluğu üzerine inşa edilirken, güvenlik tedbiri yaptırımı failin “tehlikelilik hali” üzerine inşa edilir. Müsaderenin bir güvenlik tedbiri olmasının iki hukuki sonucu vardır. Bunlar;

  • Müsadereye ilişkin verilen mahkeme kararlarında kazanılmış hak durumu söz konusu olmaz. Kazanılmış hak, tamamlanmış ve kişiye özgü lehte sonuçlar doğurmuş bir hukuki işlemin hukuk sistemi tarafından korunması anlamına gelir. Örneğin, yerel mahkeme tarafından 3 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş bir sanık hakkındaki hüküm aleyhe temyiz edilmemişse, lehe temyiz edildiğinde Yargıtay tarafından suçun cezasının 10 yıl olması gerektiği tespit edilse bile, aleyhe temyiz olmadığı için sanığın kazanılmış hakkı korunur ve 3 yıl hapis cezasından daha fazlasına mahkum edilmez. Müsadere hükümlerinin uygulanması açısından kazanılmış hak kavramı geçersizdir. Yani, mahkeme, bir eşya veya paranın müsadere edilmesi gerektiği halde müsadere konusunda karar vermemiş olsa bile, sanık açısından kazanılmış hak durumu oluşmaz. Mahkeme her zaman müsadere konusunda karar verebilir.

  • Müsaderenin güvenlik tedbiri olmasının diğer bir sonucu; bir eşya veya kazanç için müsadere hükümlerini uygulamak için suç işlenmesi zorunlu olsa bile, mahkeme tarafından mahkumiyet kararı verilmesi zorunlu değildir. Yargılanan kişiler hakkında beraat kararı verilse bile, suç ile ilgili para veya eşya müsadere edilebilir. Hatta, kamu davasının açılmaması veya kamu davasının ortadan kaldırılması hallerin bile müsadereye ilişkin hükümlerin uygulanmasını etkilemez.

Mahkemelerin müsadere kararlarının infazı için hükmün kesinleşmesinden itibaren 20 yıl olan ayrı bir infaz zamanaşımı süresi mevcuttur.

Eşya (Mal) Müsaderesi Şartları (TCK m.54)

Eşya (mal) müsaderesi, en çok uygulanan müsadere türüdür. Ancak uygulamada eşya müsaderesi hükümleri uygulanırken büyük hatalar yapıldığı görülmektedir. Mahkemeler tarafından yapılan hataların nedeni TCK md. 54 sisteminin tüm yönleriyle bir sistem içinde değerlendirilmemesinden kaynaklanmaktadır. Eşya (mal) müsaderesinin belli bazı şartları vardır. Bu şartlar şunlardır :

1. Müsadere Konusu Eşya İyiniyetli Üçüncü Kişiye Ait Olmamalıdır: Kural olarak suç ile ilgisi olan eşya kime ait olursa olsun müsadere edilir. Ancak, iyiniyetli üçüncü kişiye ait eşya suçta kullanılsa bile müsadere edilemez. Ceza kanunundaki bu iyiniyet kavramı, Medeni Kanun’daki iyiniyet kavramından farklıdır. Üçüncü kişi kendisine ait eşya suçta kullanıldığını bilmiyorsa iyiniyetli kabul edilir. Üçüncü kişi, kendisine ait eşyanın suçta kullanıldığını bilmesine rağmen görmezden geliyor veya menfaat elde etmeye çalışıyorsa iyiniyetli olmadığı için müsadere hükümleri uygulanır.

Suçta kullanılan eşyanın tamamı değil de sadece bazı kısımları müsadere edilecekse; eşyanın tümüne zarar verilmeksizin müsadere edilecek kısmı ayırmak mümkünse, bu kısım eşyadan ayrılarak müsadere edilmelidir. Örneğin, bir tır ile uyuşturucu madde ticareti suçu işlendiğinde, tırın dorsesi ile çekicisi üzerinde ayrı ayrı mülkiyet tesisi mümkün olduğundan, dorsede taşınan uyuşturucu nedeniyle tır dorsesi müsadere edilerek tırın çekicisi sahibine iade edilebilir.

Suçta kullanılan eşya üzerinde paydaşlık söz konusu ise sadece suç ile bağı olan ilgili paydaşın payı müsadere edilir.

2. Kasten İşlenen Suçlarda Müsadere Mümkündür: Bir eşyanın müsadere edilebilmesi için, müsadere edilecek eşyanın kasten işlenen bir suç ile ilgisinin olması gerekir. Taksirle işlenen suçlarda müsadere hükümlerinin uygulanması mümkün değildir.

3. Suç ve Müsadere İlişkisi: Daha önce açıkladığımız üzere bir malvarlığı değerinin müsadere edilebilmesi için mutlaka malvarlığı değeri ile suç arasında bir ilişki olması gerekir. Müsadere konusu eşya veya paranın suç ile ilgisi olup olmadığı üç kritere göre belirlenir.

  • Suçun işlenmesinde bizzat kullanılan eşya müsadere edilebilir.
  • Suçun işlenmesine tahsis edilen eşya müsadere edilebilir.
  • Suçtan elde edilen eşya müsaade edilebilir.

Suçta kullanılmak üzere hazırlanan eşya veya para müsadere edilemez. Suçta kullanılmak üzere hazırlanan eşya, ancak kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlike oluşturuyorsa müsadere edilebilir.

Müsadere edilecek eşyanın üzerinde iyiniyetli üçüncü kişiler lehine tesis edilmiş sınırlı ayni hak (ipotek, sükna hakkı vs.) varsa müsadere kararı, bu hak saklı kalmak şartıyla verilir (TCK md.54/1-son cümle).

4. Müsadere Uygulamasında Orantılılık İlkesi: Müsadere, devletin mülkiyet hakkına en ağır müdahale şekillerinden biridir. Mülkiyet hakkına müsadere yoluyla yapılan müdahalenin işlenen suç ile orantılı olması gerekir. Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesi, işlenen suça göre daha ağır sonuçlar doğurmamalıdır. Eşyanın müsadere edilmesi işlenen suça göre daha ağır sonuçlar doğuracaksa müsadere hakkaniyete aykırı olup orantısız olacaktır (TCK md. 54/3). Örneğin, içinde 50 gram uyuşturucu madde bulunan aracın müsadere edilmesi hakkaniyete aykırı olur.

5. Kaim Değerin Müsaderesi: Kural olarak suç ile ilgisi olan eşya müsadere edilmelidir. Ancak bazen suçla ilgisi olan eşyanın satılması, tüketilmesi, yok edilmesi veya başka bir şekilde elden çıkarılması gibi nedenlerle aynı eşyanın müsadere edilmesi mümkün olmayabilir. Tüm bu hallerde eşyanın yerine geçen parasal değerin, yani kaim değerin müsadere edilmesi gerekir (TCK md. 54/2). Örneğin, suç işlemek için kullanılan taşınmaz satılmışsa, taşınmazın satış değeri kadar paranın ilgili kişiden müsaderesine karar verilebilir.

6. Yasak Eşyanın Müsaderesi: Suçta kullanılmasa bile yasak olan her türlü eşya müsadere edilebilir. Üretimi, bulundurulması, taşınması veya satılması başlı başına suç olan eşya “yasak eşya” olarak nitelendirilebilir. Örneğin, hint keneviri üretilen bir tarladaki kenevirler müsadere edilebilir.

Kazanç Müsaderesi Şartları (TCK m.55)

Kazanç müsaderesi, suç işleyerek kazanç elde etmeyi engellemek için düzenlenmiş bir müsadere biçimidir. Kazanç müsaderesine “para müsaderesi” de denilmekteyse de, bu tanımlama eksiktir. Çünkü kazanç müsaderesi para dışındaki değerleri de ifade etmektedir. Kazanç müsaderesi, işlenen suç nedeniyle malvarlığı veya parasal değerler elde edilmesi hallerinde etkin bir güvenlik tedbiri olmaktadır. Özellikle, zimmet suçu, dolandırıcılık suçu, ihaleye fesat karıştırma suçu, uyuşturucu madde ticareti suçu gibi suçlarda kazanç müsaderesi işlenen suç nedeniyle elde edilen ekonomik değerlere hukuken el konulmasını sağlamaktadır. Kazanç müsaderesi dört şekilde mümkün olabilir:

  • Suçun bizzat konusu olan maddi menfaatler kazanç müsaderesine konu olabilir.
  • Suçun işlenmesiyle elde edilen maddi menfaatler müsadere edilebilir.
  • Suçun işlenmesi için temin edilen maddi menfaatler kazanç müsaderesine konu olabilir.
  • Suçun konusu olan veya suçun işlenmesiyle elde edilen veya suçun işlenmesi için temin edilen maddi menfaatlerin değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan her türlü ekonomik değer kazanç müsaderesine konu olabilir.

Müsadere konusu maddi menfaatler veya eşyaya el konulamadığı takdirde veya ilgili merciiye teslim edilemediği hallerde, kaim değerin (yerine geçen değer) müsaderesine karar verilir (TCK md. 54/2)

Kazanç müsaderesi konusu olacak eşya üçüncü bir kişiye devredilmiş olabilir. Üçüncü kişi, suç ile ilgisi bulunan eşyayı mülkiyetine geçirirken Medeni Kanun’un “iyiniyet” hükümleri çerçevesinde iyiniyetli ise üçüncü kişinin mülkiyetindeki eşya müsadere edilemez (TCK md. 54/3). Ancak, Medeni Kanun hükümleri gereği iyiniyetli olmadığı anlaşıldığında eşyanın müsaderesine karar verilmelidir. Ceza mahkemesi bu konuda tamamen Medeni Kanun hükümlerini uygulamalıdır.

6831 sayılı Orman Kanunu’na Göre Müsadere

6831 sayılı Orman Kanunu gereği orman emvali sayılan eşyanın nakil vasıtalarıyla taşınması halinde, nakil vasıtaları, orman emvali ve suçun işlenmesinde kullanılan diğer suç aletleri müsadere edilir. Ancak, müsadere konusunda TCK md. 54 – 55 hükümleri uygulanır. 2008 öncesi kanunda her türlü nakil vasıtası müsadere edilebilirken, 2008 yılından sonra getirilen düzenlemeyle iyiniyetli üçüncü kişilere ait nakil vasıtalarının müsadere edilemeyeceği TCK’nın genel hükümlerine atıf yapılarak belirlenmiştir (6831 Sayılı Kanun md. 108)

Orman Kanunu 93. Madde gereği mahkumiyet hükmü kurulduğu takdirde, suçların konusunu oluşturan, suçların işlenmesinde kullanılan veya suçların işlenmesiyle elde edilen mahsuller, tesisler ve eşyalar TCK hükümleri çerçevesinde müsadere edilebilir (6831 Sayılı Kanun md. 93)

Kaçakçılık Suçlarında Müsadere

Müsadere, kaçakçılık suçları ile mücadele için etkin bir güvenlik tedbiridir. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, müsadere hükümlerini ayrıca özel bir kanun maddesiyle düzenlemiştir (Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu md. 13). Kanuna göre, müsadere konusunda TCK’nın genel hükümleri uygulanacaktır. Ancak, kaçak eşyanın taşındığı nakil aracının müsadere edilebilmesi için ayrıca şu şartlardan birinin gerçekleşmesi gerekir:

  • Kaçak eşyanın araç içinde özel bir tertibat içinde taşınması,
  • Kaçak eşyanın nakil aracının ağırlıklı bir bölümünü oluşturması,
  • Kaçak eşyanın yasak eşya olması veya toplum ve çevre sağlığına zararlı olması.

Müsadere Usulü

Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemişse; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir.

Kamu davası açılmış olup da iade edilmesi gereken eşya veya malvarlığı değerleri ile ilgili olarak esasla birlikte bir karar verilmemiş olması durumunda, mahkemece re’sen veya ilgililerin istemi üzerine bunların iadesine karar verilir (CMK m.256).

CMK 256 ncı maddeye göre verilmesi gereken müsadere kararları, duruşmalı olarak verilir. Müsadere veya iade olunacak eşya veya diğer malvarlığı değerleri üzerinde hakkı olan kimseler de duruşmaya çağrılır. Bu kişiler, sanığın sahip olduğu hakları kullanabilirler. Çağrıya uymamaları, işlemin ertelenmesine neden olmaz ve hükmün verilmesini engellemez.

CMK 256 ncı maddeye göre verilecek hükümlere karşı Cumhuriyet savcısı, katılan ve 257 nci maddede belirlenen kişiler için istinaf yolu açıktır.

Suç konusu olmayan eşyanın müsaderesi: Suç konusu olmayıp sadece müsadereye tâbi bulunan eşyanın müsaderesine sulh ceza hâkimi tarafından duruşma yapılmaksızın karar verilir (CMK m.259).

Müsadere Kararı İnfaz Zamanaşımı (TCK m.70)

Müsadere yargılaması dava zamanaşımı itibariyle genel hükümlere tabidir. Ancak, müsadere kararı verildikten sonra bu kararın uygulanabilmesi için TCK’da ayrı bir müsadere kararının infazına dair bir zamanaşımı süresi söz konusudur. Mahkeme tarafından müsadere kararı alındıktan sonra, bu kararın kesinleşmesinden itibaren 20 yıl içinde infaz edilmesi gerekir. Aksi takdirde kararın infaz kabiliyeti kalmaz.

İster eşya müsaderesi olsun ister kazanç müsaderesi olsun müsadere hukuki niteliği itibariyle bir güvenlik tedbiri türüdür. Bu nedenle müsadere hükümleri uygulamasında kazanılmış hak kuralları uygulanmaz.

Müsadere Yargıtay Kararları


Müsaderenin Hüküm Olma Niteliği ve Temyizi

Niteliği itibarıyla zor alıma tabi bulunmayan bir eşyanın müsadere edilebilmesi için, kasten işlenen suçun varlığı zorunlu olmakla birlikte, bu suçtan dolayı failin cezalandırılması şart değildir. Suçun işlenmesinde kullanılan eşya, yaş küçüklüğü veya akıl hastalığı gibi nedenlerle failin cezalandırılamadığı durumlarda da müsadere edilebilecektir. Yine sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilecek olup suçta kullanıldığı anlaşılan ya da niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunacaktır.

Bunun yanında, zor alım kararı verilmesi gereken hâllerde bir kamu davası açılmamış veya açılmakla birlikte müsadere isteminde bulunulmamış ya da istemde bulunulmasına karşın bu konuda bir karar verilmemiş ise ayrı bir müsadere yargılamasına ihtiyaç duyulacağı açıktır. Bu nedenle kanun koyucu, güvenlik tedbirlerinden yalnızca eşya müsaderesine ilişkin bir yargılama usulü düzenlemiş ve 256. maddesinde;

“Müsadere kararı verilmesi gereken hâllerde, kamu davası açılmamış veya kamu davası açılmış olup da esasla beraber bir karar verilmemiş ise; karar verilmesi için, Cumhuriyet savcısı veya katılan, davayı görmeye yetkili mahkemeye başvurabilir” hükmüne yer vermiştir. Buna göre; eşyanın müsaderesine veya iadesine esas davadan sonra da karar verilebilecektir.

Diğer taraftan, bir kararın temyiz edilebilmesi için, o kararın Hüküm niteliğini taşıması gerekmektedir. Hangi kararların hüküm sayılacağı ise CMK’nın 223. maddesinde düzenlenmiş olup beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirlerine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarının hüküm oldukları belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında “Adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararı”nın yasa yolu bakımından hüküm sayılacağı vurgulanmıştır. Sayılan hükümlerin verilme koşulları da maddede ayrıntılı olarak düzenlenmiş, 6. fıkrada; “Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, belli bir cezaya mahkûmiyet yerine veya mahkûmiyetin yanı sıra güvenlik tedbirine” hükmolunacağı belirtilmiştir.

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere TCK’da bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenen müsadere kararının hüküm sayılacağı ve temyiz kanun yoluna konu olacağı açıktır.

TCK’da bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenen müsadere kararının hüküm sayılacağı ve temyiz kanun yoluna konu olacağı açıktır.

Bu kapsamda, müsaderesi istenen eşyayı iki gruba ayırmak mümkündür.

Birinci grup eşya; suçun maddî konusunu oluşturan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturan uyuşturucu madde ve tabanca gibi şeylerdir. Bu grupta yer alan eşyanın müsaderesi Mahkûmiyet hükmünün bir parçasıdır ve kural olarak mahkûmiyet hükmü ile birlikte incelenir.

İkinci grup eşya ise; suçun işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturmayan şeylerdir. Bu grubu da kendi içinde Sanığa ait eşya ve Üçüncü kişiye ait eşya olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Sanığın cezalandırılmasına ve üçüncü kişiye ait eşyanın müsaderesine karar verildiği durumlarda birisi mahkûmiyet, diğeri ise müsadere olmak üzere iki ayrı hüküm bulunmaktadır. Mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından, müsadere hükmünün ise üçüncü kişi konumundaki eşya sahibi tarafından temyiz edilmesi durumunda, bu iki hüküm kural olarak birbirinden bağımsız şekilde incelenecektir. Ancak, eşyanın suçta kullanıldığının kabul edilebilmesi için, öncelikle suçun işlendiğinin sabit olmasında zorunluluk bulunduğundan, eşyanın müsaderesi veya iadesi hususu suçla ilgili hükmün sonucuna bağlı olabilir. Bu nedenlerle, sanık hakkındaki Mahkûmiyet hükmünün onanması ve üçüncü kişiyle ilgili Müsadere hükmünün ise bozulması mümkün olup bu durumda mahkûmiyet ve müsadere hükümlerine yönelik ayrı ayrı inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülemeyecektir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Esas : 2021/125, Karar : 2023/39).

HAGB Kararında Müsadere Hükmünün Akıbeti

23.12.2009 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında suç eşyalarının müsaderesine karar verilmiş ise de; müsadere kararı güvenlik tedbiri olmakla birlikte hükmün bir parçası niteliğinde olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen müsadere kararı da bu hükme bağlı olduğundan askıda bir karardır ve hüküm açıklanıncaya kadar hukuki sonuç doğurma yeteneği bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle adli emanetin 2009/396 sırasında kayıtlı tabanca ve eklerinin TCK.nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi-K.2021/17575).

Kaçakçılık Suçunda Araç Müsaderesi

… plakalı araçta ele geçen akaryakıt bulunmadığı halde müsaderesine karar verilmesi, dava konusu eşyanın, … Plakalı taşıma aracının yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturup oluşturmadığı ve müsaderesine karar verilen nakil vasıtasının değeri ile ele geçen kaçak eşyanın değeri karşılaştırılıp, nakil aracının müsaderesinin 5237 sayılı TCK.nun 54/3. maddesi kapsamında hakkaniyete aykırı olup olmadığı da yerinde tartışıldıktan sonra nakli aracı hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi; bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - Karar : 2018/2674).

Üçüncü Kişiye Ait Eşyanın Müsaderesi

Tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden ise;

TCK’nın 54/1. maddesine göre, kasıtlı bir suçun işlenilmesinde kullanılan eşyanın müsadere edilebilmesi için, söz konusu eşyanın iyiniyetli üçüncü kişilere ait olmamasının gerekmesi, suçta kullanılan ve mağdura ait meyve bıçağının sahibine iade edilmesi gerekirken, müsaderesine hükmolunması,

Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12176).

Yağma Suçunda Kazanç Müsaderesi

Mağdur …‘in cep telefonunun yağmalandığı olayda, sanıkların cep telefonunu tanık … Yalçın’a sattıklarını söyleyerek pişmanlık gösterdiklerinin anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.03.2013 günlü, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 sayılı kararı ışığında, sanıkların mağdurdan yağmalamak suretiyle aldıkları cep telefonunu, sattıkları … ‘ın adresini göstermeleri sonucu, görevlilerin zapt ettikleri telefonu mağdura bu şekilde iade ettikleri ancak; yağmalanan malın üçüncü kişiye satılması halinde, failin, bizzat pişmanlık göstererek, mağdurun zararını tazmin etmesi yanında satın alan iyi niyetli ise, satın alanın zararını da gidermesi; kötü niyetli ise, satın alandan elde ettiği para veya sağladığı menfaati kazanç müsaderesine konu edilmek üzere soruşturma makamlarına teslim etmesi gerektiğinden; sanıklardan telefonu satın alan üçüncü kişinin zararının giderilip giderilmediği ve iyiniyetli üçünçü kişi olup olmadığı araştırılmadan TCK’nin 168/3. maddesi ile uygulama yapılması, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar : 2019/2928).

Mağdura Ait Mallar Müsadere Edilemez

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/12/2018 tarihli ve 2015/10-325 Esas, 2018/662 sayılı Kararında da ifade edildiği üzere, 5237 sayılı TCK’da yaptırımların “ceza” ve “güvenlik tedbirleri” adı altında ayrı ayrı düzenlenmesi, müsaderenin bir güvenlik tedbiri olarak öngörülmesi, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 1. fıkrasında güvenlik tedbirine ilişkin kararların hüküm olduğunun belirtilmesi karşısında müsadereye ilişkin hükmün, mahkumiyet hükmünden bağımsız bir hüküm olduğunun, temyize konu edilmesi halinde mahkumiyet hükmünden ayrı olarak incelenebileceği, aksi kabulün mahkumiyet ve müsaderenin bağımsız birer hüküm oldukları kuralına aykırılık teşkil edeceği gözetilerek sanıklar hakkında verilen müsadere kararları ayrı bir inceleme konusu yapılmıştır.

Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığınca düzenlenen 11/03/2016 tarihli raporda sanıklar üzerinde kayıtlı olan ve sanıklarca süreç içerisinde alınıp satılan taşınmazların tapu kayıtlarının, araçların plakalarının ve banka hesaplarına yatırılan paraların toplam miktarlarının belirlenmesi ile yetinildiği, söz konusu taşınır ve taşınmazların nitelikleri ve değerleri, edinilme şekli hususlarında bir tespitte bulunulmadığı, hesap hareketlerine ve sanık … tarafından paraların yatırıldığı ifade edilen yatırım fonlarına ilişkin detaylı inceleme yapılmadığı, inceleme tarihi itibarıyla sanıkların banka hesaplarında bulunan miktarların tespit edilmediği, sanık …‘ın yüzde ellisine sahip olduğu …. San. Tic. Ltd. Şti’nin kayıtlarının temin edilerek incelenmediği, bu itibarla bahse konu raporun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı,

Ayrıca, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/12/2008 gün ve 2008/146-235 sayılı Kararına göre mağdurun belli olması ve maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilebileceği durumlarda suçun maddi konusunu oluşturan değerlerin müsaderesine karar verilemeyeceği nazara alınarak; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, suç dönemi içerisinde alıp sattıkları ve halen adlarına kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallarının niteliklerinin ve değerlerinin belirlenmesi amacıyla detaylıca araştırma yapılması, sanık …‘ın yüzde ellisine sahip olduğu…. San. Tic. Ltd. Şti’nin kayıtlarının getirtilerek sanığın bu şirket vasıtası ile elde ettiği herhangi bir gelir bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile dosyanın tüm ekleri ile birlikte konunun uzmanı bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, adlarına kayıtlı mal varlığı değerlerinin edinilme tarihleri ile suç tarihleri ve malların edinilme şekli karşılaştırılarak suçtan elde edilen paralar ile illiyet bağı kurulup kurulamayacağı konularında ayrıntılı rapor alınmasından sonra hasıl olacak kanaate göre adlarına kayıtlı mal varlığı değerlerinin ilgili kuruma iadesi hususunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde uygulama yapılması, kanuna aykırı, sanık … müdafin ve katılan … Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin CMK’nın 302/2. Maddesi uyarınca BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 5.Ceza Dairesi - Karar:2021/433).

Kazanç Müsaderesinin Şartları

5237 sayılı TCK’nun “Kazanç müsaderesi” başlıklı 55. maddesi;

“(1) Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere kararı verilebilmesi için maddî menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.

(2) Müsadere konusu eşya veya maddî menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hâllerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.

(3) Bu madde kapsamına giren eşyanın müsadere edilebilmesi için, eşyayı sonradan iktisap eden kişinin 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümlerinden yararlanamıyor olması gerekir.” şeklinde düzenlenmiş olup, madde ile suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançların müsaderesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan madde metninde yer alan “maddi menfaat” ibaresinden anlatılmak istenilenin malın kendisi, “ekonomik kazanç” ifadesinden ise suçun işlenmesiyle elde edilen maddi menfaatlerin değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan kazançların tamamı olduğu kabul edilmelidir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Mağdurların tüm zararlarını gideren sanığın üzerinde bulunan 66 Liranın, suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazanç kapsamında olmayıp, sanığa ait olduğu gözetilmeden, TCK’nun 55. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, yerel mahkeme direnme hükmünün bu nedenle bozulması gerekmektedir. Ancak, belirtilen hukuka aykırılığın 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün olduğundan ve bu konuda Ceza Genel Kurulunca da karar verilebileceğinden, yerel mahkeme direnme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu-Karar: 2013/296).

Kaçakçılık Suçu Nedeniyle Aracın Müsaderesi Kararı

Olay tutanağı, oluş ve dosya kapsamına göre; olay tarihinde sanığın kullandığı araçta arama kararına istinaden yapılan aramada; aracın içinden bidonlara doldurulmuş vaziyette toplam 420 litre gümrük kaçağı akaryakıt ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda; Suçta kullanılan bilinen hacmi itibarıyla ağırlıklı bölümünü oluşturmadığı gibi, aracın suç tarihinde bilinen değeri ile gümrük kaçağı akaryakıtın gümrüklenmiş değeri karşılaştırıldığında, nakil aracının müsadere edilmesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle hakkaniyete aykırı olacağı gözetilerek, aracın iadesi yerine yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi-2021/2910).

Yakalama anında sanık …‘nin kullanımında olan ve yapılan aramada içerisinde 268 karton kaçak sigara ele geçirilen 13 AE 923 plakalı aracın kayıt maliki …‘nın aracı sanık …‘ye sattığını , emanet vermediğini , araç ile bir alakasının kalmadığını beyan etmesine rağmen , suça konu sigaraların yük ve hacim bakımından ağırlıklı bölümünü oluşturup oluşturmadığı ve müsaderenin hakkaniyete uygun olup olmayacağı tartışılmadan , dosya içeriği ile uyumsuz şekilde, malen sorumlunun iyi niyetli olduğu gerekçesi ile nakil aracının iadesine karar verilmesi , kaçak eşya miktarı itibarıyla aracın ağırlıklı bölümünü oluşturmadığından sonucu itibarıyla iade kararı yerindedir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi- K:2021/2901).

Olay, oluş ve tüm dosya kapsamına göre, sanığa ait kapalı kasa kamyonet cinsindeki araçta, arama kararına istinaden yapılan aramada, aracın bagaj kısmında bulunan bidonların içerisinden toplam 400 litre gümrük kaçağı akaryakıt ele geçirilmesi şeklinde gerçekleşen olayda; suça konu aracın taşıma yüküne göre, kaçak eşyanın, aracın ağırlıklı bölümünü oluşturmaması, aracın bilinen değeri ile kaçak akaryakıtın gümrüklenmiş değeri mukayese edildiğinde aracın müsadere edilmesinin suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağının anlaşılması karşısında aracın iadesi yerine yazılı şekilde müsaderesine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 19. Ceza Dairesi-Karar: 2021/2803).

Sanığın Ölümü Halinde Müsadere

Kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle “kovuşturmaya yer olmadığına”, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece “davanın düşmesine” karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır (Ceza Genel Kurulu-K.2021/96).

Kaçakçılıkla Mücadele Kanuna Göre Etkin Pişmanlık Halinde Müsadere

5607 sayılı Kanun’un 13. maddesinde ise müsadere konusu şu şekilde düzenlenmiştir:

“(1) Bu Kanunda tanımlanan suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için aşağıdaki koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:

a) Kaçak eşyanın, suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış veya taşınmış olması.

b) Kaçak eşyanın, taşıma aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli kılması

c) Taşıma aracındaki kaçak eşyanın, Türkiye’ye girmesi veya Türkiye’den çıkması yasak veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.

(2) Etkin pişmanlık nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.”

Bu hükmün yollamasıyla bu Kanun kapsamındaki kaçakçılık suçlarının konusu olan kaçak eşya ve kaçak eşyanın naklinde kullanılan araçların müsaderesi kararı TCK’nın 54. ve 55. maddelerine göre verilecektir. Maddenin 2. fıkrasında ise etkin pişmanlıktan yararlandığı için veya herhangi bir nedenle davanın düşmesine karar verildiği için sanığa ceza verilmemesi hâlinde sadece suç konusu kaçak eşyanın müsaderesine karar verilebilecek, bulunması hâlinde suçta kullanılan nakil aracının müsaderesine ise karar verilemeyecektir (Ceza Genel Kurulu 2018/312 E. , 2021/512 K.).

TCK 54/4’deki Eşya Zamanaşımı Süresi Dolsa Bile Müsadere Edilir

Müsadere, kanunda yazılı durumlarda belirli malların mülkiyet hakkının sahiplerinden alınarak devlete geçmesini sağlayan bir güvenlik tedbiridir. TCK’nun 54/1. maddesinin ilk cümlesine göre müsadere kararı verilebilmesi için, eşyanın kasıtlı suçun işlenmesinde kullanılıp kullanılmadığı, suçun işlenmesine tahsis edilip edilmediği veya suçun işlenmesiyle meydana gelip gelmediği saptanmalıdır. Öte yandan müsadere konusu edilecek eşyanın iyiniyetli üçüncü kişilere ait olup olmadığı hususu da araştırılmalıdır. Müsadere eyleme bağlı olup eylem suç oluşturmuyorsa üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım-satımı suç oluşturmayan eşyanın zoralımına karar verilemeyecektir. Bu nedenle kamu davasının düşme sebeplerinden olan zamanaşımının dolması halinde kasıtlı suçun işlenmesinde kullanılma şartı henüz gerçekleşmediği ve belirsizliğini koruduğundan, kural olarak suçta kullanıldığı iddia edilen eşyanın da müsaderesine karar verilemeyecektir.

Buna karşın, TCK’nun 54/4. maddesindeki; ‘Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir’ hükmü uyarınca, yargılama konusu suçtan zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verilse dahi üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşyanın müsaderesine karar verilebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu-Karar: 2012/1858).

Müsadere Kararının İstinaf ve Temyiz İncelemesi

TCK’da bir güvenlik tedbiri olarak düzenlenen müsadere kararının hüküm sayılacağı ve temyiz kanun yoluna konu olacağı açıktır. Bu kapsamda, müsaderesi istenen eşyayı iki gruba ayırmak mümkündür.

Birinci grup eşya; suçun maddî konusunu oluşturan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturan uyuşturucu madde ve tabanca gibi şeylerdir. Bu grupta yer alan eşyanın müsaderesi Mahkûmiyet hükmünün bir parçasıdır ve kural olarak mahkûmiyet hükmü ile birlikte incelenir.

İkinci grup eşya ise; suçun işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan, bulundurulması, kullanılması veya taşınması başlı başına suç oluşturmayan şeylerdir. Bu grubu da kendi içinde Sanığa ait eşya ve Üçüncü kişiye ait eşya olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Sanığın cezalandırılmasına ve üçüncü kişiye ait eşyanın müsaderesine karar verildiği durumlarda birisi mahkûmiyet, diğeri ise müsadere olmak üzere iki ayrı hüküm bulunmaktadır. Mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından, müsadere hükmünün ise üçüncü kişi konumundaki eşya sahibi tarafından temyiz edilmesi durumunda, bu iki hüküm kural olarak birbirinden bağımsız şekilde incelenecektir. Ancak, eşyanın suçta kullanıldığının kabul edilebilmesi için, öncelikle suçun işlendiğinin sabit olmasında zorunluluk bulunduğundan, eşyanın müsaderesi veya iadesi hususu suçla ilgili hükmün sonucuna bağlı olabilir. Bu nedenlerle, sanık hakkındaki Mahkûmiyet hükmünün onanması ve üçüncü kişiyle ilgili Müsadere hükmünün ise bozulması mümkün olup bu durumda mahkûmiyet ve müsadere hükümlerine yönelik ayrı ayrı inceleme yapılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülemeyecektir (Ceza Genel Kurulu 2021/125 E. , 2023/39 K.).

Araç Müsaderesinde Şartlar Nelerdir?

Suçun işlenmesinde kullanılan nakil aracının haricen sanığa ait olduğu anlaşılmış olup ele geçen kaçak eşyanın tür ve miktarı ile dava konusu nakil vasıtasının niteliği dikkate alındığında dava konusu eşyanın, hacim ve miktar itibari ile aracın ağırlıklı bölümünü oluşturmadığı ayrıca dava konusu eşya ve nakil vasıtasının değerleri dikkate alındığında nakil vasıtasının müsaderesinin işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracağı ve bu nedenle 5237 sayılı TCK’nun 54/3. maddesi uyarınca hakkaniyete de aykırı olacağı dikkate alınarak aracın hak sahibine iadesine karar verilmesi yerine yazılı şekilde iyiniyetli üçüncü kişiye ait olduğundan da bahsedilerek nakil aracının iadesine karar verilmesi neticesi itibariyle doğru olduğundan, Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre katılan … İdaresi vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, karar verilmiştir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 2021/30118 E. , 2023/236 K.).

Müsadere Kararının Temyiz İncelemesi Mahkumiyet Hükmünden Ayrı Yapılabilir

Yerel Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra sanığın sabit bulunan eyleminden ilk hükümdeki gibi mahkûmiyetine, suçta kullanılan nakil aracının ise iadesine karar verildiği, anılan hükmün de sanık ve katılan … İdaresi tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece sanığın temyizine yönelik yapılan inceleme ile hükmün sonradan yürürlüğe giren lehe yasal düzenlemeler nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına; katılan … İdaresi adına Hazine vekilinin temyizine yönelik nakil aracının iadesi kararıyla sınırlı olarak yapılan incelemede ise hükmün onanmasına karar verildiği anlaşılan olayda;

5237 sayılı TCK’da yaptırımların “ceza” ve “güvenlik tedbirleri” adı altında ayrı ayrı düzenlenmesi, TCK’nın 54. maddesinde hüküm altına alınan eşya müsaderesinin bir güvenlik tedbiri olarak öngörülmesi, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 1. fıkrasında güvenlik tedbirine ilişkin kararların hüküm olduğunun belirtilmesi, 1412 sayılı CMUK`nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 305. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ceza mahkemelerinden verilen ve hüküm niteliğinde olan güvenlik tedbirleri hakkında temyiz kanun yolunun açık olması karşısında, iyi niyetli üçüncü kişi konumundaki araç malikine ait olup bir suçun işlenmesinde kullanılan aracın, suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen bir eşya olmadığı gibi üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan bir eşya olmaması ve aracın iadesine ilişkin hükmün katılan vekili tarafından ayrıca temyize konu edilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, … plaka sayılı aracın iadesine ilişkin hükmün, mahkûmiyet hükmünden bağımsız bir hüküm olduğunun, temyize konu edilmesi nedeniyle de mahkûmiyet hükmünden ayrı olarak incelenebileceğinin, aksi düşüncenin mahkûmiyet ve müsaderenin bağımsız birer hüküm oldukları kuralına aykırılık teşkil edeceğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Esas : 2021/79, Karar : 2021/397)


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS