0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi Nedir?

Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı özgür iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermesi ve ceza adaletine olumlu davranışlarıyla katkı sunması halinde atıfet hükümlerinin uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Kişinin etkin pişmanlık göstermesi halinde suçun niteliğine göre ceza indirimi veya cezalandırılmaması sonucu ortaya çıkar. Bu uygulama halk arasında etkin pişmanlık yasası olarak da bilinmektedir. Fakat, etkin pişmanlık yasasından kastedilen şey çoğunlukla bazı suçlardan sonra ceza indirimini düzenleyen TCK hükümleridir.

Ceza indirimi, TCK (Türk Ceza Kanunu)’da farklı nedenlerle uygulanabilen hem bir cezanın bireyselleştirilmesi hem de bir atıfet (af) kurumudur. Biz, bu yazımızda bir cezanın affı kurumu olarak etkin pişmanlık ve ceza indirimi kurumlarından bahsedeceğiz.

Etkin Pişmanlık Nedeniyle Ceza İndiriminden Nasıl ve Ne Şekilde Yararlanılır?

TCK (Türk Ceza Kanunu) sisteminde iki yöntemle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza indirimi almak mümkündür:

Birinci yöntem, yargılanan kişinin, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında suç ortaklarını, suça yardım edenleri, azmettirenleri savcılığa veya mahkemeye bildirerek suçun ortaya çıkmasını ve suç faillerinin cezalandırılmasını temin etmesiyle etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza indirimi almasıdır.

İkinci yöntem, işlenen suç nedeniyle mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin etme suretiyle giderilmesi halinde sanığın etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak ceza indirimi almasıdır.

Kimler Etkin Pişmanlıktan Ceza İndiriminden Yararlanabilir?

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanacak kişi, suça azmettiren, suç teşkil eden fiili doğrudan işleyen veya yardım eden kişilerden biri olabilir. Önemli olan verilen bilgiyle suçun aydınlatılması, suçun işlenmesine katılanların cezalandırılmasının temini veya varsa mağdurun uğradığı zararın giderilmesidir.

Etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi, ancak kanunda açık hüküm varsa uygulanabilir. Fail, pişman olarak suç ortaklarının yakalanmasını sağlamış veya suçun meydana getirdiği olumsuzlukları gidermiş olmasına rağmen işlenen suç ile ilgili kanunda ceza indirimi uygulanacağına dair açık bir hüküm yoksa, failin ceza indiriminden yararlanması mümkün değildir. Etkin pişmanlık ceza indirimi hükümlerinin uygulanabileceği suçlar ile uygulanamayacağı bazı suç tiplerine aşağıda değinilmiştir.

Etkin Pişmanlık Halinde Ceza İndirim Oranı Nedir?

TCK, yargılanan kişinin suç teşkil eden fiil hakkında yaptığı açıklamayı veya fiilin kimler tarafından işlendiğine dair bilgiyi hangi aşamada verdiğine göre ceza indirimi yapmaktadır. İşlenen suçun niteliğine ve vehametine göre indirim oranı belirlenmektedir. TCK, çoğu zaman etkin pişmanlık halinde uygulanacak indirimin en üst sınırını belirleyerek hakimin, TCK’nın belirlediği bu üst sınırı aşmamak kaydıyla cezada indirim yapmasını öngörmüştür. Örneğin, bir suç ile ilgili kanunda “yarısına kadar indirilir” ibaresi varsa, hakim olayın özelliğine göre yarısı kadar değil, örneğin 1/3 oranında indirim yapabilecektir. Yani, kanunun ceza indirimi için üst sınır belirlediği durumlarda hakim bu sınırı geçemeyecek, fakat sınırın altında indirim oranı uygulayabilecektir.

Etkin pişmanlık nedeniyle hangi suçlarda ne oranda ceza indirimi yapılabileceğine her suç için ayrı ayrı aşağıda değinilecektir.

Etkin Pişmanlık Uygulamasının Genel Şartları Nelerdir?

Yargısal uygulamada etkin pişmanlığın genel uygulama şartları şu şekilde belirlenmiştir (Y18CD-K.2017/3349):

5237 sayılı TCK’nda etkin pişmanlık, bütün suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak değil, özel suç tipleri bakımından uygulanabilecek istisnai bir kurum olarak düzenlenmiştir. Bu bağlamda kanun koyucu bazı suçlara ilişkin etkin pişmanlık düzenlemesini “etkin pişmanlık” başlığıyla bağımsız bir madde hâlinde (TCK 93, 110, 168, 192, 201, 221, 248, 254, 269, 274, 293), bazılarını ise suç tipinin düzenlendiği maddenin bir fıkrası şeklinde yapmıştır. (TCK 184/5, 230/5, 245/5, 275/2-3, 281/3, 282/6, 289/2, 297/4, 316/2). Bu düzenlemelerin bir kısmında etkin pişmanlık nedeniyle failin cezasının bütünüyle ortadan kaldırılması öngörülmüş iken bir kısmında ise sadece belli oranda indirilmesi kabul edilmiştir.

Etkin pişmanlık, kanunun etkin pişmanlığa imkan tanıdığı her suç tipinde o suçun karakterine uygun bir yapıya bürünmektedir. Ancak bu durum etkin pişmanlık düzenlemeleri arasında hiçbir ortak unsur olmadığı anlamına gelmemektedir. Gerek Türk Ceza Kanunundaki gerekse özel ceza kanunlarındaki etkin pişmanlık düzenlemeleri incelendiğinde ve öğreti ile yargısal kararlardaki görüşler değerlendirildiğinde “etkin pişmanlığın” unsurlarının;

1-Kanunda etkin pişmanlığa imkan tanıyan bir düzenleme bulunması,

2-Suçun tamamlanmış olması,

3-Failin kanunda öngörülen biçimde aktif bir davranışının olması,

4-Failin bu davranışın iradi olması,

Şeklinde belirlenmesi mümkündür.

Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için öncelikle kanunda o suç ve faili bakımından buna imkan tanıyan özel bir düzenleme bulunması gerekir. Her suç açısından etkin pişmanlığın uygulanması mümkün değildir. Esasen niteliği gereği her suç etkin pişmanlığa elverişli de değildir. O suç tipi bakımından kanunda etkin pişmanlık düzenlemesi öngörülmemişse “kanunilik ilkesi” uyarınca kıyas veya yorum yoluyla da olsa etkin pişmanlık uygulanamaz Örneğin; TCK’nun 168. maddesinde marvarlığına yönelik bazı suçlar bakımından etkin pişmanlık düzenlemesi öngörülmüştür. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu bu suçlar arasında sayılmadığından, bu suç da malvarlığına yönelik bazı bir suç olmasına karşın TCK’nun 168. maddesinin uygulanması mümkün değildir.

Etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için suçun tamamlanmış olması gerekir. Teşebbüs aşamasında kalan suçlar bakımından etkin pişmanlıktan söz edilemez ancak şartları var ise “gönüllü vazgeçme” gündeme gelebilir.

Etkin pişmanlığın diğer bir şartı failin kanunda öngörülen biçimde aktif bir davranışının bulunmasıdır. Gerçekten de etkin pişmanlığa ilişkin düzenlemeler incelendiğinde “suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım etme”, “mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakma”, “mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderme”, “diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların üretildiği veya saklandığı yerleri merciine haber verme”, “örgütü dağıtma veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama”, “iftiradan dönme”, “gerçeği söyleme” gibi çeşitli şekillerde failden işlediği suçla gerçekleşen haksızlığın neticelerini mümkün olduğunca ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunmasının arandığı görülmektedir. Gerçekleştirdiği haksızlığın neticelerini kanunun aradığı biçimde ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanması mümkün değildir. Nitekim müessesenin adlandırılmasında sergilenmesi gereken davranışın bu özelliğine binaen “etkin” kelimesi tercih edilmiştir. Failin iradesine dayanan üçüncü kişinin hareketi de, bu hareketin yapılmasına fail tarafından neden olunduğu sürece yeterli kabul edilmelidir.

Etkin pişmanlığın varlığının kabul edilebilmesi için sanığın suç sonrası sergilediği aktif davranışın iradi olması da lazımdır. Bu şart etkin pişmanlığın subjektif unsurunu teşkil etmektedir. Etkin pişmanlığın varlığının kabulü için tek başına failin haksızlığın sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik davranışlarda bulunmuş olması yeterli değildir. Etkin pişmanlıkta fail, suç sonrası zararı gidermeyi, engellemeyi, düzeltmeyi ya da tehlikeyi önlemeyi iradi yani gönüllü olarak yapmalıdır. Çoğu zaman fail bu tür davranışları, suçu işledikten sonra duyduğu pişmanlığın tesiri ile yapmaktadır. Bu nedenle müessesenin adlandırılmasına tercih edilen ikinci kelime de “pişmanlık” olmuştur. Etkin pişmanlıkta ceza verilmesinden vazgeçilmesinin yahut cezadan indirim yapılmasının temelinde failin bu pişmanlığı yatmaktadır. Zira cezalandırılmada güdülen asıl amaç kişinin pişmanlık duymasını sağlayıp yeniden topluma kazandırılmasıdır. Failin dışa yansıyan davranışının pişmanlığının tezahürü olarak kabul edilebilecek derecede iradi olması yeterli olup iç dünyasına bakılıp gerçekten samimi olup olmadığı aranmaz. Bu bakımdan sanığın davranışında cezadan kurtulma saiki de etkili olmuş olsa, önemli olan salt bu saikle hareket edilmemiş olmasıdır. 5237 sayılı TCK’nun uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarında etkin pişmanlığa ilişkin 192. maddesiyle ilgili Adalet Komisyonunda yapılan görüşmelerde kanunun hazırlanmasında görevli akademisyenlerden Adem Sözüer “…Gönüllü vazgeçme veya etkin pişmanlıkta, biz, kişinin iç dünyasında gerçekten nedamet duyup duymadığına bakmıyoruz sadece. Yani, gönüllü vazgeçme ve etkin pişmanlık da, biz, suç politikası gereğince, kişinin suç yolundan, kendi iradesiyle dönüp dönmemesine bakıyoruz. O yüzden, kendi iç dünyasında gerçekten pişmanlık duyup duymadığına ilişkin konular, aslında ne gönüllü vazgeçmeyi, suça teşebbüsü ne de buradaki etkin pişmanlığı belirleyici unsuru değildir” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.

Etkin pişmanlıkla ilgili belirtilen bu genel şartlar dışında kanun koyucu tarafından ilgili suç tipinde özel olarak etkin pişmanlığın belli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmesi yahut bazı önşartların varlığı da aranmış olabilir. Örneğin; TCK’nın 110. maddesinde etkin pişmanlığın soruşturmaya başlanmadan önce ve mağdurun şahsına zarar dokunmaksızın gerçekleşmiş olması gerekir. Bu hallerde etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için ilgili zaman şartının ve önşartın da gerçekleşmiş olması gerekir.

Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi Hangi Suçlarda Uygulanır?

Etkin pişmanlık kurumu, hem suçun aydınlatılması hem ortaya çıkarılamayan faillerin yakalanarak cezalandırılması hem de bilgiyi verenin kısmi olarak affedilmesini sağlayan bir ceza hukuku enstrümanıdır. TCK’da çok sayıda suç için etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi öngörülmüştür. Bu makalemizde etkin pişmanlık açısından önemli bulduğumuz suçlara yer verilmiştir.

TCK, aşağıdaki bazı suçlarda “Etkin Pişmanlık Nedeniyle Ceza İndirimi” uygulanmasını düzenlemiştir:

Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu ve Etkin Pişmanlık (TCK 110)

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, doğrudan kişi özgürlüğünü hedef alan bir suçtur. Bu nedenle etkin pişmanlık hükümleri nedeniyle indirimden yararlanmak ancak mağdurun özgürlüğünün kısıtlanmasına fail tarafından son verilmesiyle mümkün hale gelir.

TCK, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu (TCK md. 109) işleyen failin, bu suç nedeniyle soruşturma başlamadan mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın onu kendiliğinden güvenli bir yere bırakması halinde, 2/3’ne kadarı oranında ceza indiriminden yararlanmasını öngörmüştür.

Yağma Suçu (Gasp Suçu) ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 168/1-3)

Yağma (gasp) suçu, cebir ve tehditle işlenen bir suç olduğundan mağdurda büyük bir yıkım yaratır. Bu nedenle, olayın ortaya çıkarılması ve faillerin cezalandırılması için etkin pişmanlık hükümlerine yer verilmiştir.

Yağma suçunu teşkil eden fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım edenin; mahkemede dava açılmadan önce mağdurun zararını gidermesi halinde yağma suçunda ½ oranına kadar indirim yapılır. Örneğin, yağma suçunun nitelikli şeklinde 10 yıl ceza alabilecek bir fail, ½ oranında etkin pişmanlık ceza indirimi ve takdiri indirimden yararlandığı takdirde toplamda 4 yıl 2 ay hapis cezası alacaktır.

Gasp suçunu işleyen kişi, mahkemede dava açıldıktan sonra fakat hüküm verilmeden önce zararı giderirse yargılamanın bu aşamasında 1/3 oranında indirimden yararlanır.

Suç konusu malın kısmen geri verilmesi veya kısmen tazmin edilmesi halinde ceza indirimi uygulanabilmesi için mağdurun indirime rıza göstermesi gerekir.

Mahkemede hüküm verildikten sonra etkin pişmanlık nedeniyle ceza indiriminden yararlanılamaz.

Dolandırıcılık Suçu Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi (TCK 168/1-2)

Dolandırıcılık suçu, hile ve desise ile mağdurun kandırılarak malvarlığı değerlerinin elinden alınması nedeniyle meydana gelir. Özellikle nitelikli dolandırıcılık suçu, mağdurlara büyük ekonomik zararlar vermektedir. Dolandırıcılık suçunun meydana getirdiği zararlar giderildiği takdirde etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi mümkündür.

Dolandırıcılık suçu nedeniyle oluşan zarar giderildiğinde ceza indirimi aşağıdaki gibi uygulanır:

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden; mahkemede dava açılmadan önce yani savcılık aşamasında mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, suça ilişkin cezada 2/3 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden mahkemede dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse kendisi hakkında 1/2 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

Hırsızlık Suçu Nedeniyle Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi (TCK 168/1-2)

Hırsızlık suçu, gasp suçunun daha hafif halidir. Yani, yağma suçundan farklı olarak fail başkasına ait malı alırken mağdura cebir ve şiddet uygulamamaktadır. Bu suç da doğrudan malvarlığı değerlerini hedeflediğinden, zararın giderilmesi halinde faile ceza indirimi uygulanır.

Hırsızlık suçu nedeniyle oluşan zarar giderildiğinde ceza indirimi aşağıdaki gibi uygulanır:

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden; mahkemede dava açılmadan önce yani savcılık aşamasında, mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, suça ilişkin cezada 2/3 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden, mahkemede dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse kendisi hakkında 1/2 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

Örneğin, nitelikli hırsızlık suçunda 2 yıl ceza alabilecek bir sanık, mahkemede dava açıldıktan fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı giderirse etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanır, cezasından ½ oranında indirim yapıldığında takdiri indirimle birlikte cezası toplam 10 aya inebilir.

Hırsızlık suçunda, malın değerinin az olması veya hırsızlığı yapanın zorunlu ihtiyacını karşılamak için fiili işlemiş olması halinde failin cezasından indirim yapılabileceği gibi faile ceza verilmeyebilir. Ayrıca hırsızlık suçunda, hırsızlık konusu mal üzerinde suçu işleyenin de ortaklığı varsa veya bir alacağı tahsil amacıyla yapılmışsa ceza indirimi uygulanarak 2 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmedilir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedeniyle Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi (TCK 168/1-2)

Güveni Kötüye Kullanma Suçu, failin, kendisine tevdi edilen malvarlığı değerlerini tevdi amacının dışında kendisine veya başkasına menfaat sağlama amacıyla kullanması yoluyla oluşur.

Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle oluşan zarar giderildiğinde ceza indirimi aşağıdaki gibi uygulanır:

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden; mahkemede dava açılmadan önce yani savcılık aşamasında, mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, suça ilişkin cezada 2/3 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden, mahkemede dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse kendisi hakkında 1/2 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

Mala Zarar Verme Suçu Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi (TCK 168/1-2)

Mala zarar verme suçu, doğrudan malvarlığına yönelik bir suç olduğundan etkin pişmanlık nedeniyle ceza indiriminin uygulanması gereken en temel suçlardandır. Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle oluşan zarar giderildiğinde ceza indirimi aşağıdaki gibi uygulanır:

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden, mahkemede dava açılmadan önce yani savcılık aşamasında, mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse, suça ilişkin cezada 2/3 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

  • Fiili işleyen kişi, azmettiren veya suça yardım eden; mahkemede dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce mağdurun uğradığı zararı tazmin ederse kendisi hakkında 1/2 oranına kadar ceza indirimi yapılır.

Örneğin, mala zarar verme suçunun nitelikli halinin işlenmesi nedeniyle 1 yıl ceza alabilecek sanık, dava açılmadan önce, yani soruşturma aşamasında zararı giderirse cezası takdiri indirimle birlikte 3 ay 10 güne kadar inebilir.

Malvarlığı değerlerine karşı işlenen tüm suçlarda, suç konusu malın kısmen geri verilmesi veya zararın kısmen tazmin edilmesi halinde ceza indirimi uygulanabilmesi için mağdurun indirime rıza göstermesi gerekir. Mahkemede hüküm verildikten sonra etkin pişmanlık nedeniyle ceza indiriminden yararlanılamaz.

Malvarlığı Değerlerine Karşı Bazı Suçların Akrabalar Arasında İşlenmesi ve Ceza İndirimi

Mala Zarar Verme Suçu, Hırsızlık Suçu, Dolandırıcılık Suçu, Güveni Kötüye Kullanma Suçu gibi malvarlığı değerlerine karşı işlenen suçların akrabalar arasında işlenmesi halinde etkin pişmanlık dışında, ayrıca şahsi cezasızlık hükümleri nedeniyle ceza indirimi mümkün olabileceği gibi faile hiç ceza verilmemesi de sözkonusu olabilir (TCK 167/1-2).

Yukarıdaki tüm suçların; a-) Eşlerden biri aleyhine işlenmesi halinde, b-) Üstsoy veya altsoy ile bu derecede kayın hısımları aleyhine işlenmesi halinde, c-) Aynı konutta birlikte yaşayan kardeşlerden biri aleyhine işlenmesi halinde fail hakkında cezaya hükmolunamaz.

Yukarıdaki tüm suçların, haklarında ayrılık kararı verilmiş eşler, aynı konutta yaşamayan kardeşler, amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci dereceye kadar kayın hısımları arasında işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında şikayet üzerine 1/2 oranında ceza indirimi yapılır.

Kullanmak için Uyuşturucu Satın Alma, Satma, Kabul Etme, Uyuşturucu Madde Bulundurma ve Kullanmak Suçlarında Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi (TCK 192)

Uyuşturucu madde ticareti veya imali suçu, etkin pişmanlık hükümlerinin titizlikle uygulandığı suçlardandır. Uyuşturucu madde ticareti veya imali suçu işleyen şahıs, suç resmi kurumlar tarafından öğrenilmeden diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu maddelerin saklandığı yeri veya imal edildiği yeri yetkili mercilere bildirirse, suç ortakları veya uyuşturucu madde yakalandığı takdirde hakkında cezaya hükmolunmaz. Görüldüğü üzere TCK bu suçlarda soruşturma öncesine gitmiş, daha soruşturma başlamadan failin etkin pişmanlık göstermesi halinde cezalandırılmamasının yolunu açmıştır.

Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu açısından da etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Kullanmak için uyuşturucu madde satın alma, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarında da sanık uyuşturucu maddeyi nerden, kimden, ne şekilde aldığını resmi makamlar öğrenmeden önce bildirirse, uyuşturucu maddenin veya faillerin yakalanmasını kolaylaştırdığı takdirde hakkında ceza verilmez.

Yukarıda belirttiğimiz suçlar ortaya çıktıktan sonra, yani resmi makamlar haber aldıktan sonra, bu suçların ortaya çıkmasına ve suçları işleyenlerin yakalanmasına gönüllü olarak yardım eden kişiler hakkında yardımın niteliğine göre etkin pişmanlık hükümleri gereği ¼ ile ½ oranında ceza indirimi yapılır.

Uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma suçu, etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayan uyuşturucu suçlarındandır.

Uyuşturucu madde kullanan kişi hakkında satın alma, kullanma veya bulundurma suçlarından soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurup tedavi edilmesini isterse yine hakkında cezaya hükmolunmaz.

Örgüt Kurma, Örgüt Yöneticiliği veya Üyeliği Suçunda Etkin Pişmanlık

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlık hükümleri şu şekilde uygulanır (TCK m.221):

  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/1).
  • Örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/2) .
  • Örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz (TCK m.221/3).
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kuran, yöneten veya örgüte üye olan ya da üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi halinde, hakkında örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçundan dolayı cezaya hükmolunmaz. Kişinin bu bilgileri yakalandıktan sonra vermesi halinde, hakkında bu suçtan dolayı verilecek cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim yapılır (TCK m.221/4) .
  • Etkin pişmanlıktan yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.Denetimli serbestlik tedbirinin süresi üç yıla kadar uzatılabilir (TCK m.221/5) .
  • Kişi hakkında, bu maddedeki etkin pişmanlık hükümleri birden fazla uygulanmaz (TCK m.221/6) .

Hakaret Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 129)

Hakaret suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabileceği bir kanun hükmü yoktur. Ancak bazı koşulların gerçekleşmesi halinde hakaret suçunda ceza indirimi almak mümkündür. Hakaret suçu, hakaret edilen kişinin haksız bir fiiline karşılık işlenmişse fail hakkında 1/3’üne kadar ceza indirimi yapılabileceği gibi olayın özelliğine göre faile hiçbir ceza verilmemesi de mümkündür (TCK md.129).

Hakaret Suçu, hakarete uğrayan kişinin faile karşı işlediği kasten yaralama fiiline tepki olarak işlenmişse faile ceza verilmez.

Hakaret suçu karşılıklı işlenmişse olayın özelliğine göre her iki tarafa veya taraflardan birine 1/3 oranında indirim yapılabileceği gibi ceza verilmemesi de mümkündür.

TCK md. 299’da düzenlenen cumhurbaşkanına hakaret suçu, özel bir hakaret suçu olup bu suç nedeniyle etkin pişmanlık ceza indirimi hükümleri uygulanmaz.

Bilişim Suçları ve Etkin Pişmanlık (TCK 245/5)

Bilişim Suçları, bilgisayar, tablet, cep telefonu, pos makinası gibi araçlar kullanılarak elektronik ortamda işlenen suçlardır.

Bilişim suçları arasında yalnızca TCK md.245/5’teki başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu işleyen fail etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi hükümlerinden yararlanabilir. Mağdurun uğradığı zarar soruşturma aşamasında giderilirse verilecek cezada 2/3’üne kadar ceza indirimi yapılır. Mağdurun uğradığı zarar kovuşturma aşamasında, yani dava açıldıktan sonra giderilirse etkin pişmanlık nedeniyle 1/2 oranında ceza indirimi indirilir.

Darbeye Teşebbüs Suçu (Hükümete Karşı Suç) ve Etkin Pişmanlık (TCK 312)

Darbeye teşebbüs suçu (darbe suçu), TCK md. 312’de “hükümete karşı suç” başlığıyla, TCK md. 311’de “yasama organına karşı suç” başlığıyla ve TCK md. 309’da “anayasayı ihlal” suçu olmak üzere üç suç halinde düzenlenmiştir. Darbeye teşebbüs suçunun cezası, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır. Maddelere göre, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti yasama organının, hükümetinin veya anayasal düzeninin ortadan kaldırılmasına teşebbüs eden kimse, hem darbeye teşebbüs suçundan hem de işlediği her suçtan ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Örneğin, darbeye teşebbüs suçunun işlenmesi sırasında herhangi bir kimsenin vücut bütünlüğüne zarar verilmesi halinde, fail kasten adam yaralama veya kasten adam öldürme suçu nedeniyle ayrıca cezalandırılacaktır.

Darbeye teşebbüs suçu açısından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Örgüt üyesi, kurucusu veya yöneticisi hakkında uygulama alanı olan TCK md. 221 darbeye teşebbüs suçu açısından uygulanamaz.

Zimmet Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 248)

Zimmet suçu, kamu görevlisinin zilyedliği kendisine verilen veya koruma ve gözetimine bırakılan malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi ile oluşur.

Zimmet suçu etkin pişmanlık hükümleri TCK md. 248’de düzenlenmiştir. Kanuna göre, soruşturma başlamadan önce, yani daha savcılık öğrenmeden zimmete geçirilen mal iade edilir veya kamunun uğradığı zarar giderilirse verilecek cezanın 2/3’ü indirilir. Yani 6 yıl ceza alabilecek bir failin cezası, etkin pişmanlık ceza indirimi ile 2 yıla inecektir.

Zimmet suçu ile ilgili soruşturma başlamasına rağmen henüz dava açılmadan zimmete geçirilen mal iade edilir veya zarar giderilirse, verilecek ceza 1/2 oranında indirilir.

Zimmet suçu işlendiği iddiasıyla dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce etkin pişmanlık gerçekleşirse sanığa verilecek cezanın 1/3’ü indirilir.

Rüşvet Suçu ve Etkin Pİşmanlık Ceza İndirimi (TCK 254)

Rüşvet suçu, kamu görevlisinin görevi kapsamına giren bir işi yapması veya yapmaması için menfaat sağlanması veya vaad edilmesiyle oluşur. Rüşvet suçu, hem rüşveti alanın hem de rüşveti verenin cezalandırılmasını gerektiren çok failli bir suçtur.

Rüşveti alan veya almak için anlaşan kamu görevlisi, soruşturma makamları rüşvet suçu işlendiğini öğrenmeden önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara teslim eder ve durumu haber verirse etkin pişmanlık hükümleri gereği hakkında ceza verilmez. Aynı şekilde rüşvet veren veya vermek için anlaşan kişi de durumu soruşturmaya yetkili makamlar öğrenmeden önce haber verirse etkin pişmanlık hükümleri hakkında ceza verilmez.

Rüşvet alan ve veren dışında, rüşvet suçuna katılan (örneğin, rüşvete aracı olan kişiler) diğer kişilerin ekin pişmanlık duyarak durumdan soruşturma makamlarını haberdar etmesi halinde, rüşvet suçu nedeniyle haklarında cezaya hükmedilmez.

Soruşturma makamları suçu öğrendikten sonra ve yabancı kamu görevlilerine rüşvet veren kişi hakkında etkin pişmanlık sebebiyle ceza indirimi hükümleri uygulanamaz.

İrtikap Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 250)

İrtikap suçu, kamu görevlisinin herhangi bir kimseyi, görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak yarar sağlamaya veya yarar sağlama konusunda vaatte bulunmaya zorlamasıyla oluşur. İrtikap kelime anlamı itibariyle yiyicilik anlamına gelir.

İrtikap suçu, etkin pişmanlık sebebiyle ceza indirimi olmayan suçlardaındır. Ancak, sağlanan menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu gözetilerek irtikap suçunu işleyen kişiye verilecek cezada, 1/2 oranında ceza indirimi yapılabilir.

İftira Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi (TCK 269)

İftira suçu, failin, işlemediğini bildiği halde bir kimse hakkında soruşturma başlatılması veya idari bir yaptırım uygulanması için hukuka aykırı bir fiil isnat etmesiyle meydana gelir.

İftira suçu işleyen kişinin, iftira atılan kişi hakkında adli veya idari soruşturma başlamadan önce iftirasından dönmesi halinde hakkında hükmedilecek cezadan 4/5 oranında ceza indirimi uygulanır.

İftira suçu işleyen kişinin, iftira atılan hakkında soruşturma başladıktan sonra, fakat dava açılmadan önce iftirasından dönemesi halinde hakkında verilecek cezada, 3/4 oranında etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi uygulanır.

İftira suçu nedeniyle dava açıldıktan sonra, fakat hüküm verilmeden önce iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 2/3 oranında ceza indirimi yapılır.

İftira suçu nedeniyle hüküm verildikten sonra, fakat hüküm infaza verilmeden önce iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 1/2 nispetinde ceza indirimi yapılır.

İftira suçu sebebiyle verilen mahkumiyet hükmünün infazına başlandıktan sonra, iftiradan dönülmesi halinde verilecek cezada 1/3 oranında ceza indirimi yapılır.

İftira suçunun oluşmasına neden olan fiil mağdur hakkında sadece idari yaptırım kararı uygulanmasını gerektiriyorsa, iftira suçu nedeniyle mağdur hakkında idari yaptırım kararı uygulanmadan önce iftiradan dönülürse faile verilecek cezada 1/2 oranında, idari yaptırım kararı uygulandıktan sonra iftiradan dönülürse 1/3 oranında ceza indirimi yapılır.

Tehdit Suçu, Şantaj Suçu, Konut Dokunulmazlığını İhlal Suçu ve Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi

Şantaj Suçu, Tehdit Suçu ve konut dokunulmazlığını ihlal suçu açısından etkin pişmanlık hükümleri veya ceza indirimi gerektiren özel bir düzenleme kanunda mevcut değildir. Bu nedenle bu suçlarda etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.

Etkin Pişmanlık Ceza İndirimi ve Zararın Giderilmesi Yöntemi

Sanık, suç nedeniyle mağdura verdiği maddi zararı gidermelidir. Mağdura zararın giderilmesi teklif edildiği halde, mağdur zararın karşılığı olan parayı veya eşyayı almayı kabul etmezse, yargılamayı yapan mahkeme doğrudan ödeme yeri belirlemelidir. Sanık, mahkemenin belirlediği ödeme yerine parayı ödediği veya belirlenen teslim yerine eşyayı teslim ettiği takdirde, sanığa etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi hükümleri uygulanmalıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - 2014/20956 karar).

Ceza İndirimi ve Denetimli Serbestlik Uygulaması

Ceza indirimi, maddi ceza hukukuna ilişkindir. Yani, etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi mahkemenin verdiği kararda doğrudan ceza indirimi yapmasıyla ilgilidir. Denetimli Serbestlik Yasası ise cezanın infazı ile ilgilidir. Denetimli serbestlik, mahkumiyet kararından sonra cezanın infazı aşamasında “iyi halli” hükümlüye sağlanan bir şartlı tahliye kurumudur.

Etkin Pişmanlık Ceza İndiriminden Kaç Kez Yararlanılabilir?

Etkin pişmanlık ceza indirimi, yukarıda açıkladığımız koşulların gerçekleşmesi, yani zararın giderilmesi veya suç ortaklarının açıklanması kaydıyla her suç için ayrı ayrı yararlanılabilecek bir kurumdur. İşlenen suçun sayısına bağlı olmadan sanık ceza indiriminden her olay için ayrı ayrı yararlanır.

Sabıkalı Kişiler Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanabilir mi?

Yargılanan kişinin etkin pişmanlıktan yararlanmak için gerekli koşulları yerine getirmesi yeterlidir. Kişinin daha önce sabıkalı olması etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına engel değildir.

Etkin Pişmanlık Yargıtay Kararları


İfadenin Geri Alınmasının (Fetö) Etkin Pişmanlık Uygulamasına Etkisi (TCK 221)

Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; soruşturma aşamasındaki ikrar ve itiraflar içeren ifadelerini sonradan reddeden sanıklar hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 221. maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükümlerinin uygulanıp uygulanmamasına ilişkindir. Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan sanıklardan beşinin, hazırlık soruşturmasında etkin pişmanlık haklarını kullanarak, terör örgütünün bölgedeki yapılanması ve örgüt adına suç işleyen diğer örgüt üyeleri hakkında kollukta bilgi verdikleri,

Bu sanıklardan dördünün Cumhuriyet Savcılığında verdikleri ifadelerinde, etkin pişmanlık haklarını kullanarak terör örgütünün bölgedeki yapılanması ve diğer suç işleyen örgüt üyeleri hakkında bilgi verdikleri, bir sanığın ise, savcılık aşamasında kolluktaki ifadesinden döndüğü tespit edilmiştir.

Örgütlü suçluluğa ilişkin etkin pişmanlığı düzenleyen TCK m.221’de yer alan fıkraların her birinin uygulanabilmesi bakımından failin pişmanlık duyması ön koşul niteliğinde olduğundan, maddenin ‘pişmanlık duyarak’ ibaresine yer verilmeyen fıkraları açısından da failin pişman olmasının gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Bununla birlikte, yakalandıktan sonra örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi veren failin, vermiş olduğu bilgileri aşamalarda inkar etmesi hali, maddenin ‘failin örgütten koparılıp tekrar topluma kazandırılması ve örgüt faaliyeti çerçevesinde tekrar suç işlemesinin önlenmesi’ şeklinde belirtilen amacıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla, faillerin yakalandıktan sonra usule uygun olarak verdikleri ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması hususunda delil niteliği taşıyan itiraf içerikli beyanları hükme esas alınabilir ise de; bu beyanları sonradan reddeden faillerin pişmanlık duyduklarından söz edilemeyeceği, böylelikle maddede öngörülen amaca aykırı davrandıkları anlaşıldığından, haklarında TCK’nın 221. maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Silahlı terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında yakalanmalarından sonra; soruşturma aşamasında müdafii huzurunda alınan ifadelerinde örgütün alt yapılanmasına, bu yapı içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarına, örgütsel faaliyet kapsamında işlenen suçlara ve bu suçlara katılan örgüt mensuplarına ilişkin verdikleri bilgileri sonradan inkar eden sanıkların, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetlerine ve etkin pişmanlık taleplerinden vazgeçtiklerinden bahisle haklarında TCK’nın 221. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği olayda; TCK’nın 221. maddesinin başlığı, amaç, kapsam ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, yorum açısından göz önünde bulundurulması gereken madde başlığında yer alan ‘etkin pişmanlık’ ibaresi gereğince, maddede öngörülen hallerin uygulanabilmesi açısından hükmün konuluş amacına uygun olarak failin örgütten kopma ve topluma kazandırılma yolunda pişmanlık duyması ve bu pişmanlığının aşamalarda süreklilik arz etmesi gerektiği, buna karşın, verdikleri bilgileri aleyhlerinde beyanda bulundukları diğer sanıkları cezadan kurtarmak için sonradan inkar eden ve maddeye hakim olan amaca aykırı hareket eden sanıkların pişmanlıklarından söz edilemeyeceği anlaşıldığından; sanıklar hakkında TCK’nın 221. maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesinin uygulanma koşullarının bulunmadığının kabulü gerekmektedir (Yargıtay CGK-Karar No:2018/21 - Fetö Üyeliği).

Hangi Hallerde Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanmaz?

T.C.K.nun 168. maddesinin düzenlenmesi sırasında maddeye; “failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi” ifadesi eklenmek suretiyle, muhtemel tereddütlerin önüne geçilmek istenmiştir. Zira metinde geçen “bizzat pişmanlık göstererek” ibaresi, düzenlemenin “tek başına iade ve tazmine” değil, “pişmanlık sonucu olan iade ve tazmine” önem atfettiğinin açık göstergesidir.

Bu açıklamaların sonucu olarak; iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, eşyanın failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmiş olması ya da el konulmasının kaçınılmaz olduğu bir durumda eşyayı zoraki geri vermesi gibi hallerde, failin gerçek anlamdaki pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, 168. maddesinin uygulanma şartları da oluşmayacaktır. Buna karşın, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, davranışlar yoluyla da gösterilmesi olayın özelliklerine göre mümkün olabilecektir.

Sanığın ismi, çaldığı eşyanın niteliği ve televizyonu bulundurduğu yerin ayrıntılı adresi belirtilerek yapılan ihbar üzerine kolluk görevlilerinin evin bulunduğu sokağa geldiklerinde sanığın durumu fark ederek kaçmaya çalıştığı ancak 50 metre sonra yakalandığı, üst aramasında montunun cebinden çaldığı televizyonun kumandasının çıktığı, ihbarda tarif edilen evde yapılan aramada ise çalıntı televizyonun ele geçirildiği olayda, söz konusu televizyonun sanığın göstermesi neticesinde değil, ihbar üzerine yapılan arama sonucunda kolluk görevlilerince bulunduğu, her ne kadar 17.1.2014 tarihli “arama, muhafaza altına alma, yakalama ve üst arama” tutanağında “sanığın rızasıyla sahibine verilmek üzere televizyonun teslim alındığı” ibaresi yer almakta ise de; ihbar, yakalama, arama neticesinde artık el konulması kaçınılmaz olan bir eşyanın söz konusu olduğu, kolluk tarafından arama sonucunda bulunan suç eşyasının katılana tesliminde sanığın pişmanlığını ortaya koyacak fedakarlığının bulunmadığı, sadece hırsızlık yaptığı dükkanın adresini vermesinin, 168. maddesi anlamında pişmanlığın göstergesi olamayacağı, zira televizyonun seri numarası belli olması sebebiyle kolluk görevlilerince yapılacak basit bir araştırmayla ya da katılan Y. Ü.’ın, işyerine gittiğinde eşyasının çalındığını fark etmesi üzerine müracaatıyla katılanın kimliğinin tespit edilmesinin muhakkak olduğu, bu durumda sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına imkan yoktur (Yargıtay Ceza genel Kurulu - 2015/86).

Zarar Giderilse Dahi Etkin Pişmanlık Hükümleri Uygulanmayabilir

Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nce hükmün onanmasına karar vermiş, Yargıtay Cumhriyet Başsavcılığı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Bu arada sanık hakkındaki hüküm infaza verilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.05.2008 gün ve 127-147 sayılı kararında açıkça vurgulandığı üzere; 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesi halinde failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerekmektedir. Öğretide de hakim görüş olarak; 5237 Sayılı Yasanın 168. maddesinin, 765 sayılı TCY’nın 523. maddesinden farklı olarak tazminden çok pişmanlık esasına dayandığı kabul edilmektedir.

Anılan yasal düzenleme ve açıklamaların sonucu olarak; iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, eşyanın failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu veya kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçirilmiş olması gibi hallerde, failin gerçek anlamda pişmanlığından söz edilemeyeceğinden, 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinin uygulanma koşulları oluşmayacaktır. Buna karşın, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşulu yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, davranış yoluyla da ifade edilmesi olayın özelliğine göre olanaklı olabilecektir.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Suç tarihinde incelemeye konu olmayan sanıklarla birlikte mağdurlara karşı nitelikli hırsızlık eylemini gerçekleştiren sanık Ş., soruşturma aşamasında çalınan bir kısım eşyaların sahiplerine iadesinde herhangi bir katkıda bulunmamış, hakkındaki hapis cezasının infazı amacıyla yakalanarak cezaevine alındığı aşamaya kadar iadeden de bahsetmemiştir. Kaldı ki yerel mahkemece katılanlara uzlaşma önerisinde bulunulmuş ve katılanlar da hiçbir maddi beklentileri olmaksızın uzlaşma önerisini kabul ettiklerini belirtmişlerdir. Mağdurlardan yalnızca birine karşı gerçekleştirilen eylemi kabul eden, suça konu eşyaların iadesinde herhangi bir katkısı bulunmayan ve bu yönde bir irade de ortaya koymayan sanık, hakkındaki hükmün kesinleşmesinden ve hapis cezasının infazına başlanarak yakalanıp cezaevine alındıktan sonra cezaevinden gönderdiği dilekçede mağdurların zararını karşıladığını belirtip, bu konuda mağdurların imzalarını içerir yazılar ibraz etmiş ise de, 5237 Sayılı Yasanın 168. maddesi hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararı karşılamaya yönelik pişmanlığın, hüküm verilmeden önce gösterilmesi koşulunun aranması karşısında somut olayda zararın giderilmesinde pişmanlığın değil cezadan kurtulma saikinin etkili olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Bu itibarla, suça konu bir kısım eşyaların iade edilmesinde katkısı bulunmayan ve mağdurların zararlarının karşılanmasına yönelik pişmanlığını gösterir bir irade de ortaya koymayan sanık hakkında 5237 Sayılı Yasanın 168. maddesinde düzenlenen “etkin pişmanlık” hükümlerini uygulamayan yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan özel daire kararında bir isabetsizlik olmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2011/209).

Malvarlığı Suçlarında Etkin Pişmanlık

TCK 168. maddenin birinci fıkrasına giren hallerde diğer bir ifadeyle soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterilerek zararın giderilmesi durumunda hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçlarında cezanın üçte ikisine kadarının, yağma suçunda yarısına kadarının; zararın kovuşturma aşamasında giderilmesi halinde ise hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçlarında cezanın cezanın yarısına kadarının, yağma suçunda üçte birine kadarının indirileceği kabul edilmiştir.

Bu bağlamda 5271 Sayılı Ceza Yargılaması Kanununun tanımlar başlıklı 2. maddesinde; soruşturma aşamasının iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi, kovuşturma aşamasının ise iddianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi ifade ettiği belirtilmiş, aynı kanunun 174. maddesinde onbeş gün içinde iade edilmeyen iddianamenin kabul edilmiş sayılacağı, 175. maddesinde iddianamenin kabulüyle kamu davasının açılacağı ve kovuşturma evresinin başlayacağı hükümlerine yer verilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Dosya kapsamına göre katılan M.’in 400 Lira, mağdur E.’in ise 1.900 Lira olduğunu belirttikleri zararlarının hırsızlık suçuyla ilgili iddianamelerin düzenlenmesinden sonra ancak iddianamelerin kabulü kararlarından önce 14.08.2014 tarihinde sanık T.’ın ailesi tarafından tamamen karşılandığı, sanık E.’nin 15.09.2014, sanık E.’in ise 30.09.2014 tarihli duruşmalarda pişmanlıklarını gösteren söz ve davranışlarda bulundukları, bu itibarla sanıklar E. ve E. hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup mağdur ve katılanın zararı soruşturma aşamasında giderildiğinden ceza adaletinin sağlanması, hak ve nesafet kuralları ve 168. maddesinde belirtilen indirim oranları gözetilerek mahkemece sanıkların cezasının ½ oranından daha fazla olmak koşuluyla indirilmesi gerekirken, ½ oranında indirim yapılması isabetsizdir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2016/102).

Şikayetçinin İade ve Zararın Tazminini Kabul Etmemesi Halinde Ödeme Noktası Belirlenmeli

Kanun koyucunun da, 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinde, “tek başına iade ve tazmine” değil, “pişmanlık sonucu olan iade ve tazmine” önem verdiği madde ile ilgili Meclis Komisyonunda yapılan görüşmelerde kullanılan ifadelerden açıkça anlaşılmaktadır. Bu açıklamaların sonucu olarak; iade ve tazminin cebri icra yoluyla gerçekleştirilmesi, zararın failin rızası hilafına veya ondan habersiz olarak üçüncü kişilerce giderilmesi, failin yakalanmamak için kaçarken atması sonucu eşyanın ele geçirilmesi, kaçarken yakalanan failin üzerinde ele geçmesi gibi hallerde failin gerçek anlamda pişmanlığından söz edilemeyeceğinden 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinin uygulanma şartları oluşmayacaktır. Buna karşın, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun uğradığı zararın aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartı yerine getirilirken duyulan pişmanlığın mutlaka sözle ifade edilmesi zorunluluğu bulunmayıp, söz ve/veya davranışlar yoluyla da ifade edilmesi olayın özelliğine göre mümkün olabilecektir.

Öte yandan kanun koyucu 168/4 maddesi uyarınca kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızasını aramıştır. Dolayısıyla sanık tarafından zararın tamamının aynen geri verme veya tazmin suretiyle giderilmesi veya giderilmek istenmesi halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için mağdurun rızası aranmamaktadır. Diğer bir ifadeyle mağurun iade veya tazmini kabul etmemesi sanık aleyhine yorumlanmamalı, mahkemece bir ödeme noktası belirlenmek suretiyle zararı gidermek isteyen sanığa zararı giderme imkanı sunulmalıdır.

Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Sanıklar T. ve S.’in nitelikli yağma suçundan cezalandırılmalarına karar verilen olayda, mağdurdan alınan paranın iade edilmediği ve zararın karşılanmadığı sabit ise de, tutuklu sanık T.’in ailesi tarafından mağdur yakını olan A. isimli kişinin birden fazla kere aranarak zararın giderilmek istenmesi, görüşme talepleri kabul edilmediği için zararın giderilememesi, sanık müdafii tarafından da zararın giderilmek istenmesine karşın mağdur tarafından kabul edilmediğinin açıklanması, mağdur K.’ın da sanıklarla yeniden muhatap olmayı ve zararın giderilmesini istemediğini belirtmekle birlikte, sanıklar hakkında 168. maddesinin uygulanmasına rıza gösterdiğini bildirmesi karşısında; yerel mahkemece mağdurun zararının ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istendiğinin tespit edilerek, bir ödeme noktası tayin edilip, sanıklara zararı giderme imkanı sunularak sonucuna göre sanıklar hakkında 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ve sanıkların hukuki durumunun buna göre tayin edilmesi gerekmektedir (YCGK - Karar: 2013/152).

Etkin Pişmanlık Nedeniyle Ceza İndirim Oranı Sanığın Ödeme İradesi Gösterdiği Tarihe Göre Belirlenir

Sanık …‘ın savcı huzurunda alınan savunmasında; çalmış oldukları telefon defterini, olaydan 3 gün sonra müştekiye iade ettiğini beyan etmesi, müştekinin mahkeme aşamasında sanıkların parayı iade etmek istediklerini ancak kendisinin kabul etmediğini belirtmesi, benzer bir olaya dair olarak YCGK’nun 30.04.2013 tarihli ve 2012/6-1524 esas ve 2013/152 Sayılı kararında da mağdurun iade veya tazmini kabul etmemesinin sanık lehine yorumlanayarak yerel mahkemece zararın ve bu zararın hangi aşamada karşılanmak istediğinin tesbit edilerek bir ödeme noktası tayin edilip sanıklara zarar giderme imkanı sunularak sonuca göre sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 168. Maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama şartlarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3875).

İştirak Halinde İşlenen Suçlarda Etkin Pişmanlık

Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda, sanıklardan birisi veya bir kaçı iade veya tazmin yükümlülüğünü yerine getirirse, diğer suç ortakları bu yerine getirmeye karşı çıkmadıkları takdirde o sanıklarda etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanırlar. Kısmi iade durumunda ise mağdurun kısmi iade nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rıza göstermesi halinde kısmi iade veya tazmini hangi sanık yapmış ise o sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanacaktır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2014/25216 E. , 2015/9848 K.).

Soruşturma Aşamasında Etkin Pişmanlık İradesi ve Zararın Sonradan Giderilmesi

Sanığın yakalandığında evinde ele geçen makinelerin dışında suça konu iki adet makineyi emanet olarak bıraktığı yeri gösterip müştekiye teslimini sağladığı kalan zararında kovuşturma aşamasında giderildiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 168/1 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3955).

Sanık Etkin Pişmanlık İradesi Göstermişse Ödeme Yapması Sağlanmalıdır

Sanığın, PTT kanalıyla mağdur adına iddianamede bahsi geçen 250 TL zararı ödediği ancak paranın muhtemelen süresi içinde çekilmemesi nedeni ile sanığa geri döndüğünün sabit olması karşısında, parayı yatırarak etkin pişmanlık iradesini ortaya koyan sanığa, zararı gidermesi için yeniden süre verilmesi ve sonuca göre sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerekirken, “sanığın gerçek anlamda etkin pişmanlık iradesinin bulunmadığı” gerekçesi ile dosya içeriğine aykırı şekilde karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/7697 E. , 2023/7372 K.).

Etkin Pişmanlıkta Kısmi İade ve Şartları

Kısmen iade veya tazmin halinde etkin pişmanlığı düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 168. maddesinin dördüncü fıkrasının; “kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için ayrıca mağdurun rızası aranır” şeklindeki açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere kanun koyucu, kısmen iade veya tazmin nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında mağdurun iradesini esas almak suretiyle, bu hükmün uygulanabilmesini mağdurun rızası şartına bağlamış, mağdurun kısmi iade ve tazmine rıza göstermemesi halinde ise, failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamayacağını hüküm altına almıştır.

Kısmi iadeden ne kastedildiğine ilişkin kanun maddesinde ve gerekçesinde bir açıklama bulunmamakla birlikte, etkin pişmanlık müessesinin bir amacının da mağdurun suçtan gördüğü zararın giderilmesi ve uğradığı haksızlığın meydana getirdiği sonuçların onarılması olduğu göz önüne alındığında, kısmi iadenin mağduru tatmin edecek miktarda ve mağdur açısından doğrudan sonuç doğurucu nitelikte olması, ayrıca bunun sonucu olarakda mağdura ilave külfet yüklememesi gerekmektedir. Bu bağlamda sanık tarafından çalınan malın kullanılmayacak bir durumda mağdura iade edilmesi veya malın kullanılabilmesi için mağdurun ayrıca bir işlem ve masraf yapması gereken durumlarda kısmi iadeden bahsedilemeyeceği gibi, bütünlüğü bozulan malların parça parça olarak iade edilmesi durumunda da kısmi iadeden bahsedilemeyecektir.

Çalınan şeyin bütünlüğü bozulduktan sonra parçalanarak iade edilmesi ve parçaların tek başına bir değerinin bulunması durumlarında kısmi iade veya tazmin şartlarının oluşup oluşmadığına gelince; parça olarak tek başına değeri olan malın satılabilmesi, mağdurun emek ve mesai sarf etmesini gerektirmesi, buna bağlı olarak iadenin doğrudan sonuç doğurmaması, ayrıca iade edilen parçaların satılması külfetinin zaten suçun işlenmesinden dolayı zarar görmüş olan mağdura yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmaması nedeniyle kısmi iadenin şartlarının oluşmadığının kabulü gerekmektedir.

Diğer taraftan, kısmi iade şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesinde, suça konu eşyanın niteliği de göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, misli bir eşya olan 1.000 Lira paranın çalınmasında, çalınan paranın 900 Lirasının iadesi halinde kısmi iadeden söz edilebilecektir. Bölünemeyen bir eşya olan bisikletin fonksiyonunu gerçekleştirmesine engel oluşturmayan sepeti olmaksızın, yine bölünemeyen bir eşya olan otomobilin işlevini yerine getirmesine engel oluşturmayan dikiz aynası ya da teybi olmaksızın geri verilmesi hallerinde kısmi iadenin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Ancak, eşyanın kendisinden beklenen işlevini yerine getirmesini sağlayacak parça veya parçaları olmaksızın geri verilmesi, ya da eşyanın işlevini yerine getiremeyecek şekilde bütünlüğü bozularak, bir kısım parçalarının geri verilmesi, örneğin çalınan motosikletin motoru olmaksızın geri verilmesi halinde işlevini yerine getiremeyecek bir durumda olması nedeniyle kısmi iadeden söz edilemeyecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın çaldığı motosikleti yaklaşık 40 parçaya bölüp, parçaların bir kısmını satması, bir kısmını akrabalarına vermesi, bir kısmını da Menderes Nehrine atması ve olay tarihinden beş ay sonra yakalandığında aracında bulunan ve ifadesi doğrultusunda temin edilen 35 parçanın müştekiye iade edilmesi şeklinde gerçekleşen olayda, iade edilen parçalardan bir kısmının tek başına değerinin olması nedeniyle TCK’nun 168/4 maddesi kapsamında kısmi iade şartlarının gerçekleştiği ileri sürülebilir ise de, motosikletin çalındıktan sonra parçalara ayrılmak suretiyle işlevini yerine getiremeyecek şekilde bütünlüğünün bozulması, müştekiye iade edilen parçaların bir araya getirilmesi durumunda yeniden işlevini görecek bir hale getirilmesinin mümkün olmaması ve tek başına değeri olan parçaların satılabilmesi için de mağdurun fazladan emek, zaman ve masraf yapmasını gerektirmesi nedeniyle, kısmi iade şartlarının gerçekleşmediğinin, dolayısıyla sanık hakkında TCK’nun 168/4. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığının kabulü gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Ceza Genel Kurulu 2012/6-1437 E. , 2013/153 K.).

Sanık tarafından, mağdura ait traktör kabini yerine kullanılmayacak bir durumdaki hurda kabinin mağdura iade edilmek istendiği somut olayda kabinin kullanılabilmesi için mağdurun ayrıca bir işlem ve masraf yapması gerektiği, dosyada fotoğrafı da sunulan kabinin mağdur tarafından da kabul edilmediği göz önüne alındığında kısmi iadeden bahsedilemeyeceği gibi; TCK’nın 168/4. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından mağdurdan kısmi ödemeye rızası olup olmadığı sorulup açıkça belirlenmeden etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2658 E. , 2015/4042 K.).

Aracın Hasarlı veya Malın Eski Olarak Kısmi İadesi Halinde Etkin Pişmanlık

Sanığın dava konusu olaydan bir gün sonra başka bir hırsızlık eylemi nedeniyle yakalandığında görevli kolluk personeline suça konu müştekiye ait aracın yerini söyleyerek hasarlı bir vaziyette iadesini sağladığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi gereğince müştekiye kısmi iade nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasına rızası olup olmadığı sorularak sonucuna göre 168/1-4 maddesinin değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/20634 E. , 2022/15263 K.).

Sanık tarafından, mağdura ait traktör kabini yerine kullanılmayacak bir durumdaki hurda kabinin mağdura iade edilmek istendiği somut olayda kabinin kullanılabilmesi için mağdurun ayrıca bir işlem ve masraf yapması gerektiği, dosyada fotoğrafı da sunulan kabinin mağdur tarafından da kabul edilmediği göz önüne alındığında kısmi iadeden bahsedilemeyeceği gibi; TCK’nın 168/4. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması bakımından mağdurdan kısmi ödemeye rızası olup olmadığı sorulup açıkça belirlenmeden etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2658 E. , 2015/4042 K.).

Etkin pişmanlık nedeniyle ceza indirimi, birçok suçun ortaya çıkmasına ve suç faillerinin yakalanmasına hizmet ettiği için önemli bir ceza hukuku kurumu olarak kabul edilmektedir. Fakat, tüm suçlar açısından böyle bir kurumu uygulamak toplumsal dokuyu bozabilir. Etkin pişmanlık yoluyla ceza indirimi uygulaması, maddi gerçeğe ulaşmayı sekteye uğratabileceği gibi yanlış kişilere ceza verilmesine de yol açabilir. Bu nedenle etkin pişmanlık hükümleri uygulanırken suç ve ceza siyaseti toplumun sorunlarına göre belirlenmelidir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS