0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçu (Mukavemet) Nedir? (TCK m.265)

Görevi yaptırmamak için direnme suçu, kamu görevlisine (memur, polis, zabıta, avukat, hakim vs.) karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir veya tehdit kullanılması ile meydana gelir (TCK md.265/1). Görevi yaptırmamak için direnme suçu, uygulamada görevli memura mukavemet suçu olarak bilinen, halk arasında polise mukavemet, zabıtaya mukavemet vb. gibi deyimlerle ifade edilen suç tipidir.

Kamu görevlisine karşı pasif direnme, suç olarak kabul edilmemektedir. Görevi yaptırmamak için direnme suçu seçimlik hareketli bir suç olup, kamu görevlisine karşı icrai (aktif) nitelikte davranışlar olan tehdit veya cebir fiillerinin işlenmesiyle oluşur.

Şikayet Süresi, Uzlaşma ve Dava Zamanaşımı

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Görevi yaptırmamak için direnme suçu uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Suç, şikayete bağlı suçlar arasında yer almadığından resen soruşturulur, bu nedenle herhangi bir şikayet süresi yoktur. Dava zamanaşımı süresi içerisinde şikayet hakkı kullanılabilir. Suçun temel şeklinin dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Ceza Kanunu (TCK) Uygulamasında Kamu Görevlisi Nedir?

Görevi yaptırmamak için direnme suçunun mağduru kamu görevlisidir. Ceza hukuku uygulamasında kamu görevlisi oldukça geniş bir kavramdır. TCK’nın 6/1-c maddesine göre kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir.

TCK’ya göre, zabıta, polis vb. gibi memurlar; avukat, hakim, savcı vb. yargı görevi yapanlar; bilirkişi, tanık vb. yargı görevine katılanlar; belediye başkanı, belediye meclis üyesi, muhtar, milletvekili vb. gibi seçilmişler; ilçe seçim kurulu başkanı, seçim sandık başkanı vb. gibi atanmışlar ceza kanunu (TCK) uygulamasında kamu görevlisi olarak kabul edilmektedir.

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçunun Unsurları

Suçun faili kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için cebir veya tehdit kullanan herkes olabilir. Örneğin, bir yakının gözaltına alınmasını engellemek amacıyla polise vuran kişi bu suçun faili olur.

Fiilin kamu görevlisine karşı işlenmesi suçun vücut bulması için yeterli değildir. Kamu görevlisinin görevi kapsamına giren bir işi ifa ettiği sırada, kendisine karşı cebir veya tehdit kullanılmalıdır. Kamu görevlisi, görevi başında değilken veya kendi görev kapsamına girmeyen bir işi yaparken aleyhine işlenen fiiller görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmaz. Örneğin, Yargıtay haciz uygulaması sırasında sadece icra memurunun görevi kapsamına giren bir iş yaptığını, haciz uygulamasının, haciz mahallinde hazır bulunan avukatın görevi kapsamına giren bir iş olmaması nedeniyle avukata karşı işlenen suçu görevi yaptırmamak için direnme suçu değil; sadece kamu görevi nedeniyle kasten adam yaralama suçu olarak kabul etmiştir ( Yargıtay 5. CD -2014/12783 karar).

Kamu görevi ifa edilip bittikten sonra kamu görevlisine karşı işlenen cebir veya tehdit, görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmaz. Örneğin, polis memuru bir kişiyi yakalayıp polis aracına koyduktan sonra, polisle yaşanan tartışma neticesinde polis memuruna saldırılması görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmaz.

Görevi yaptırmamak için direnme suçunda kullanılan cebir veya tehditin belli bir yoğunluğa ulaşması şarttır. TCK md. 106/1’de tanımlanan tehdit suçu için öngörülen fiillerin kamu görevlisine karşı görevini yaptırmamak amacıyla işlenmesi halinde suçun meydana geleceği tartışmasızdır. Cebir fiili açısından dikkat edilmesi gereken nokta, cebir fiili, TCK md.108’de düzenlenen cebir suçu seviyesine varmasa dahi görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturur. Örneğin, görevini yapan polis memurunu tutmak, itmek, hafif bir şekilde boğuşarak polisin yakaladığı kişinin kaçmasına imkan sağlamak, kasten yaralama veya cebir suçunu oluşturmazken; cebir suretiyle görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturur.

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme (Mukavemet) Suçunun Cezası

  • Görevi yaptırmamak için direnme suçunun cezası, 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md.265/1).

  • Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı (avukat, hakim, savcı, bilirkişi, tanık vs.) işlenmesi halinde, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK md.265/2).

  • Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır (TCK md.265/3). Yani suçun temel cezası dikkate alındığında bu halde, fail 8 aydan 4 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Suçun, silahla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

  • Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçu nedeniyle de faile ceza verilir.

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan kasten yaralama (madde 86) suçlarında; tayin edilecek cezalar yarı oranında arttırılacaktır (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12). Sağlık personeli kavramı, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını; yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını ifade etmektedir.

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçunda Haksız Tahrik

Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedenidir.

Kamu görevlisi görevini ifa ederken yasaya uygun bir şekilde hareket etmek zorundadır. Kamu görevlisinin muhatap olduğu kişilere karşı haksız bir şekilde hakaret etmesi, zor kullanması veya başkaca şekillerde söz ile tahrik etmesi halinde, kendisine karşı suç işleyen kişi haksız tahrik ceza indirimi hükümlerinden yararlanır. Bu konuya dair Yargıtay içtihatlarına aşağıda yer verilmiştir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Görevi yaptırmamak için direnme suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle hükmedilen haopis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Görevi yaptırmamak için direnme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan görevi yaptırmamak için direnme suçlarında; Türk Ceza Kanununun 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12). Sağlık personeli kavramı, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını; yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını ifade etmektedir.

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme (Mukavemet) Suçu ve Yargıtay Kararları


Cebir ve Tehdit Aşamasına Varmayan Karşı Koyma

TCK’nın 265. maddesinde “görevi yaptırmamak için direnme” başlığıyla “seçenekli hareketli” ve “amaçlı bir fiil” olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında, olay günü … ‘ın kullanmış olduğu araçta kaçak orman emvali olduğunun tespit edilmesi üzerine başlatılan soruşturma nedeniyle olay yerine gelen sanığın katılana yönelik “ne oluyor burda biz vatan haini miyiz” demesi üzerine olay yerinden uzaklaştırmaya çalışıldığı esnada katılana yönelik “benim savcı tanıdıklarım var, çevrem var, sana bunun hesabını soracağım” demek suretiyle direndiğinden bahisle hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de, sanığın sözlerinin bir bütün halinde Anayasal şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde olduğu ve sonuç almaya elverişli, objektif olarak katılan üzerinde ciddi bir korku veya endişe doğuracak nitelikte olmadığı, ayrıca tüm dosya kapsamı ile sanığın katılana yönelik görevi yaptırmamak için direnme suçunun unsuru olabilecek cebir veya tehdit niteliğinde herhangi bir davranışının da bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 18.Ceza Dairesi - Karar : 2019/12775).

Haciz Mahallinde İcra Memuru ve Avukata Direnme Suçu

Avukatların TCK’nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi kapsamında yargı görevi yapan kişilerden olması ve müvekkilleri adına haciz işlemlerini takip etmelerinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi anlamında adli bir işlem olması karşısında, bu görev sırasında, görevin engellenmesine yönelik olarak katılan avukata karşı gerçekleştirilen eylemler nedeniyle TCK’nın 265. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan görevi yaptırmamak için direnme suçunun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesine ilişkin cezayı ağırlaştıran nitelikli hâlin uygulanma koşulunun gerçekleştiği ve sanıkların eylemlerinin bir bütün hâlinde birden fazla kişiyle birlikte yargı görevi yapan kişilere karşı görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu-Karar : 2020/38).

Mahkemece, sanığın alacaklı vekili olarak kendisi hakkında icra takibi yapan katılana “bu evden eşya kaldıracak adamın anasını sinkaf ederim “ şeklindeki sözleri hakaret niteliğinde kabul edilmiş ise de, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, bu sözlerin sanığın katılanı icra takibinden vazgeçirmek için tehdit niteliğinde olduğu ve TCK’nın 265/2. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun niteliğinin belirlenmesinde yanılgıya düşülerek, hakaret suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi-K.2020/44).

Avukat olarak görev yapan katılan C. Z.’un alacaklı vekili sıfatıyla yürütmekte olduğu bir icra takibi nedeniyle Manavgat 1. İcra Müdürlüğü görevlileri ile birlikte olay günü sanığın babasının evine haciz yapmak üzere geldiği, haciz devam ederken sanığın katılana “ananı avradını sinkaf ederim” deyip, sonrasında katılan ve diğer görevlilere “sizi burada öldürürüm asarım, keserim, sizi burada alnınızdan av tüfeği ile vururum” şeklinde tehdit içerikli sözler söylediği ve katılanın üzerine yürümesi biçiminde gerçekleşen eylemlerinin bütün halinde yargı görevi yapana karşı zincirleme şekilde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması, Sanığın hakaret fiilini alenen işlemesine rağmen, hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi (Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar: 2015/564)

Avukat olan katılanın, alacaklı vekili olarak süresinde borcunu ödemeyen sanık hakkında icra takibinde bulunacağını söylemesi üzerine, sanığın katılana hitaben “çeki takibe koyarsan ceza yersin, cezanı ben keserim, seni gebertirim” şeklinde sözler sarf ettiğinin anlaşılması karşısında, eylemin, TCK’nın 6/d maddesi delaletiyle aynı Kanunun 265/2. Maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, tehdit suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. CD - 2015/2454 karar).

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçunda “Cebir” ve “Tehdit” Unsuru

Sanığın, ihbar üzerine olay yerine gelen polis memurlarını görünce tabancasıyla doldur boşalt yapıp, onlara “gidin lan buradan” demesinden ibaret eyleminin, TCK’nın 265/1. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, tehdit suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi- K.2021/27501).

Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında olmalıdır. (2015/6439 karar – Yargıtay 23. Ceza Dairesi).

Alkollü araç kullanıp kırmızı ışık ihlali yapan sanığa görevli polis memurları tarafından alkol testi yapılmak istenmesine karşın sanığın alkometreye üflemeyi kabul etmeyip “sizi doğuya sürdüreceğim” biçiminde sözler söylediği olayda; sanığın polis memurlarının görev yerini değiştirme yetkisi olmadığı gözetilip, görevi yaptırmamak için direnme suçunun cebir ve tehdit öğelerinin nasıl oluştuğu tartışılıp denetime olanak sağlayacak şekilde açıklanmadan yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıaty 4. Ceza Dairesi 2013/42403 E. , 2014/31816 K.).

TCK’nın 265. maddesinde “görevi yaptırmamak için direnme” başlığıyla “seçenekli hareketli” ve “amaçlı bir fiil” olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü göz önüne alındığında, dosya kapsamından sanığın akrabasını yaralayan Şevket isimli kişinin polis merkezi amirliğinde olduğunu öğrenince koşarak içeri girmeye çalıştığı sırada müşteki polisler tarafından içeri girmesinin engellendiği ve sanığın müşteki polis Murat’ı eliyle iterek düşmesine sebep olduğu, müşteki Murat’ın basit tıbbi müdahale giderilir şekilde yaralandığı, eylemin cebir niteliğinde olduğu halde, sanığın mahkumiyeti yerine müsnet suçtan beraatine dair karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4.CD-K.2021/17761).

Rapor hazırlayan doktorun alkolmetreye üflemesini söylemesi üzerine, kamu görevlisi doktora hitaben “bu üflemeden bana bir şey olursa seninle görüşürüz” dedikten sonra elindeki su dolu pet şişeyi doktora fırlatarak onun basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına neden olma eylemin, görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 4. CD - 2015/24443 karar).

B blok koridoruna çıkmak isteyen sanıklardan S. P.’ın kendilerine müdahale etmek isteyen infaz koruma memuruna bıçak doğrultarak “ya koğuşa gireceksin ya öleceksin” demekten ibaret eylemi, TCK’nın 265/2. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturur (Yargıtay 4. CD - 2015/24703 karar)

Sanığın yıkım işlemi bittikten sonra imar müdürü olan şikayetçi H. H. A.’a yumrukla vurması şeklinde gerçekleştiği kabul edilen olayda; sanığın müştekinin hangi görevinin yapılmasını engellemek için cebir ve/veya tehdit kullandığı karar yerinde denetime imkan verecek şekilde gerekçeleriyle gösterilmeden; eyleminin kasten yaralama suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. CD - 2015/1478 karar)

Olay tarihinde pazar yerindeki yenileme çalışmaları nedeniyle tezgahlarının kaldırılması istenilen sanıkların bu duruma karşı çıkarak belediye zabıta görevlileri olan müştekilere fikir ve eylem birliği içerisinde tezgahlarda bulunan saldırıda kullanılmaya elverişli araçlarla saldırdıkları, müşteki T. S.’nın yaralandığı ve olaya müdahale eden polis memurlarınca yakalandıkları, eylemlerinin bir bütün halinde TCK’nın 265/1-3-4,, 43/2. maddeleri kapsamında birden fazla kişi birlikte olacak şekilde saldırıda kullanılmaya elverişli araçlarla birden fazla kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için direnme suçunu tüm unsurlarıyla oluşturduğu anlaşılmasına rağmen tezgahlarına tekme atılıp devrildiği şeklindeki savunmaları üzerinde durularak olayın başlangıcı ve gelişimi irdelenerek aynı Kanunun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indirimi koşullarının oluşup oluşmadığı da tartışılmak suretiyle yeniden karar verilmesi gerekir (Yargıtay 4. CD - 2015/1406 karar).

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığında görev yapan mağdurun suç tarihinde görevi kapsamında denetim yapmak amacıyla sanığa ait işyerine giderek çalışanların sosyal güvenlik kayıtlarının olup olmadığının tespiti için kimliklerini toplayıp tutanak tanzim ettiği sırada, iş yerine gelen sanığın, mağdura “Sen kimsin, buraya giremezsin, inceleme yapamazsın, senin ne haddine burada inceleme yapmak, bunun sonucuna katlanacaksın” şeklinde yüksek sesle bağırarak tehditte bulunduğu, akabinde mağdurun elindeki kimlikleri çekip almak suretiyle yere saçtığı (Yargıtay 4. CD - 2015/1370 karar).

Kanun maddesinde suç oluşturan hareketin “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alınarak; 25/11/2011 tarihli olay tutanağında bu sanığın cebir ve tehdit içeren herhangi bir fiilinden söz edilmediği, müştekilerin aşamalarda alınan ayrıntılı beyanlarında da S.’in sadece eve girilmesine engel olmak istediğini belirtmeleri karşısında unsurları oluşmayan görevi yaptırmamak için direnme suçundan beraat kararı verilmesi gerekir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2015/1212).

Müşteki polis memurlarının, şikayete konu olaya karışan tarafları karakola davet etmeleri üzerine, buna karşı çıkan sanığın sinkaflı sözler dışında söylediği kabul edilen “Benim partimi kimse bozamaz. Bu partiyi ben düzenliyorum. Ne beni alabilirsiniz ne de başkasını, buradan adam mı alacaksınız” şeklindeki sözlerde, direnme suçunun yasal unsurlarından olan tehdit öğesinin oluşmadığı kabul edilmelidir (Yargıtay 5. CD - 2015/1028 karar).

30/09/2009 tarihli olay tutanağının içeriğine ve tüm dosya kapsamına göre, sürücü belgesiz şekilde motosiklet kullanmaktan dolayı hakkında işlem yapılıp aracın trafikten men edilmek istendiği sırada motosikleti teslim etmemek için depo kapağını açarak yakmaya çalıştığı, bu duruma engel olmak isteyen katılan polis memuru Ü. Y. G.’ün yaşanan arbede sırasında yere düşen motosikletin ayağına çarpması neticesi yaralandığı anlaşılan olayda, kasten işlenebilen bir suç olan görevi yaptırmamak için direnme suçunun yasal unsurunu teşkil eden cebir ögesinin ne şekilde gerçekleştiği gerekçeleriyle denetime imkan verecek şekilde karar yerinde gösterilmeden ve taksirle yaralama suçu tartışılmadan karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi Karar: 2015/972).

Sanığın herhangi bir görevliye karşı görevi yaptırmamak için cebir ve tehdit içeren herhangi bir fiilinden söz edilmediği, “el kol hareketi yaparak, üzerlerine yürüyerek, kapıları tekmeleyerek, zorluk çıkararak” gibi açıklık taşımayan ibarelere yer verildiği nazara alınarak adı geçen müştekilere ve tanıklara sanık tarafından herhangi bir görevliye karşı görevini yaptırmamak için cebir ve tehdit kullanıp kullanmadığı hususlarının ayrıntılı olarak açıklattırılmasından sonra eyleminin direnme suçunu ne şekilde oluşturduğu açıkça yerel mahkeme tarafından gösterilmelidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - 2015/780 karar).

Katılan N. A.’ü yakasından tutarak sarstığı ve pitbull cinsi köpeğini üzerine saldırtmak suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı anlaşılmakla, eyleminin TCK’nın 265/5. maddesi hükmü de nazara alındığında bir bütün halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu, kasten yaralama fiilinin bu suçun cebir unsurunu teşkil ettiği gözetilmeden oluşa uygun düşmeyen yanılgılı değerlendirme sonucu görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisini kasten yaralama suçlarından iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2015/626).

Müşteki polis memurunun sivil giyimli bir şekilde, Beyoğlu İlçesi Kemeraltı Caddesinde dolaştığı sırada sanığın, müştekiyi eğlence mekanına götürme ve ona fahiş fiyatta fatura çıkarılmasına aracılık etme düşüncesiyle yaraladığının kabul edilmesi karşısında, müştekinin engellenmek istenen görevinin ne olduğu belirtilmeden görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (18. CD- 2015/791 karar).

Okul önünde kamyonette sebze satışı yaptığı görülen sanığa, mağdurlar tarafından hakkında işlem yapılacağının söylendiği, bu amaçla mağdur …’ın kamyonete oturup, aracı yediemine çekmesini istemesi üzerine sanık tarafından mağdur …’a tehdit niteliğinde sözler söylenmesi şeklinde kabul edilen eylemin TCK’nın 265/1. maddesi kapsamında görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Kanunun 106/1. maddesinin 1. cümlesi uyarınca hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/13149).

Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçunda Haksız Tahrik Ceza İndirimi

Sanığın aşamalarda değişmeyen “… olay tarihinde polislere ne olduğunu, ne amaçla geldiklerini, Savcılıktan emniyetten izin alıp almadıklarını sorduğu, polislerin de yok diyerek dalga geçtikleri, üzerine çullandıkları, hatta balkondan atlamak suretiyle içeriye girip evin içinde kendisini dövdükleri,…” şeklindeki savunması, bu hususu doğrulayan adli rapor içeriği üzerinde durularak olayın başlangıcı ve gelişimi irdelenip hakkında TCK’nın 29. Maddesi gereği haksız tahrik indiriminin uygulanmasının gerekip gerekmediğinin karar yerinde tartışılması zorunludur (Yargıtay 4. Ceza Dairesi Karar: 2015/1407).

Sanığın, “polis memurları tarafından dövüldüğü” şeklindeki savunması ve hakkında tanzim olunan adli rapor içeriği üzerinde durularak TCK’nın 29. Maddesi gereği haksız tahrik indirimi ve 129. Maddede düzenlenen haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret suçu hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi -2015/1496 karar)

Sanığın, “aracında ruhsatını aradığı sırada polis memurunun kapıyı itmesi sebebiyle ayağının sıkıştığı ve yaralandığı, bunun üzerine niçin acele ediyorsun, geriye çekil diyerek kapıyı ittirdiği” şeklindeki savunması ve hakkında tanzim olunan adli rapor içeriği üzerinde durularak TCK’nın 29. Maddesi gereği haksız tahrik indirimi ve 129. Maddede düzenlenen haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret suçu hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - 2015/1492 karar)

TCK’nın 265. maddesinde “görevi yaptırmamak için direnme” başlığıyla “seçenekli hareketli” ve “amaçlı bir fiil” olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında, 08.02.2008 tarihli tutanak içeriğinde kamu görevlilerine görevini yaptırmamak için gerçekleştirilen cebir veya tehdit eyleminden açıkça bahsedilmeyerek, alkol muayenesine götürülmek istendiğinde zorluk çıkardığının belirtilmesi karşısında, sanığın somut olarak hangi eylemleri gerçekleştirdiğinin kabul edildiği ve bunların ne surette direnme suçunda aranan cebir veya tehdit unsurlarına vücut verdiği kanıtlara dayalı olarak tartışılıp gösterilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 2- Sanığın aşamalardaki beyanlarında polis memurlarınca darp edildiğini belirtmesi ve bu savunmasını destekler nitelikteki adli raporu karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak, sanık hakkında hakaret suçundan TCK’nın 129, kabule göre de görevi yaptırmamak için direnme suçundan aynı Kanunun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar:2016/19980).

Failin Kamu Görevlisine Yönelmeyen Hareketleri Suç Oluşturmaz

12.08.2007 günü yapılan trafik denetimlerinde sanığın kullandığı aracın saat 05.00 sıralarında durdurulduğu, alkollü olduğu anlaşılan sanığın alkolmetreye üflemek istememesi üzerine Merkezefendi Polis Merkezine götürüldüğü, alkol muayenesinin yapılması için Adli Tıp Kurumuna sevk edilmek üzere ekip aracına bindirilmeye çalışılan sanığın aniden geriye dönüp arkasındaki nöbet kulübesinin kapı ve pencere camlarını kafa atarak kırdığı olayda;

Sanığın sadece nöbet kulübesinin camlarını kırdığına dair savunmaları, bu savunmaları doğrulayan katılan ve şikâyetçinin anlatımları ile olay yeri ve yakalama tutanağı içeriği birlikte dikkate alındığında; sanığın nöbet kulübesinin kapı ve pencere camlarını kırması şeklindeki eyleminin mala zarar verme niteliğinde olduğu ve görevi yaptırmamak için direnme suçunun hareket unsurlarını oluşturan kamu görevlisine karşı tehdit veya cebir kullanması kapsamında değerlendirilemeyeceği cihetle üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir (Yargıtay CGK - Karar : 2017/330).

Haksız Tahrik Nedeni ve Gelişiminin Tartışılması Gerekir

Sanığın aşamalardaki savunmalarında katılan tarafından yaralı kolundan tutulması üzerine canının yanması nedeniyle kolunu bırakmasını istediğinde katılanın kendisine hitaben “kolun kırılırsa gider rapor alırsın” diyerek karşılık vermesi üzerine sinirlendiğine dair beyanının tanık …’ın anlatımları ile doğrulandığının anlaşılması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçu yönünden TCK’nın 29, hakaret suçu yönünden de aynı Kanun’un 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12768).

Kasten Yaralama Suçunun Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçuyla Birlikte İşlenmesi

Olay tarihinde sanığın kullandığı arabası ile hasta olan babasını … Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine götürdüğü sırada, giriş yapmak için bekleyen araçların önüne geçtiği ve yerleşkeye giriş yapmak istediği, görevli polis memuru katılan…’ın aracın girişine izin vermeyerek sıraya geçmesini istediği, bunun üzerine, sanığın araçtan inerek katılan ile tartışmaya başladığı, işlem yapılmak üzere görevli polis memuru tarafından alınan aracına

ait ruhsatı geri almaya çalıştığı, katılanı yakasından tutarak ittirdiği ve eliyle vurmak suretiyle basit tıbbî müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı, bu haliyle sanığın eylemlerinin bir bütün halinde cebir suretiyle memura görevini yaptırmamak için direnme eylemini oluşturduğu, somut olayda sanığın görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği sırada görevli polis memuru katılan …‘a karşı basit yaralama suçunu işlediği sabit ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 265/5. maddesindeki “Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklindeki düzenlemesi nazara alındığında, yaralama eyleminin görevi yaptırmamak için direnme suçunun şiddet unsurunu teşkil etmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 42. maddesi gereğince yaralama suçundan ayrıca mahkûmiyet hükmü kurulamayağı gözetilmelidir (Yargıtay 3. Ceza Dairesi - Karar : 2019/14648).

Polis Aracına Binmemek İçin Polis Memurunun Kolundan Tutma Suçu Oluşturmaz

TCK’nın 265. maddesinde “görevi yaptırmamak için direnme” başlığıyla “seçenekli hareket” ve “amaçlı bir fiil” olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında, somut olayda sanığın ekip aracına binmemek için müşteki polis memurlarının ellerinden kollarından tutarak engel olmaya çalıştığı eyleminde, müştekilerin kolunu tutmaktan öte müştekilere yönelik cebir veya tehdit unsurlarının somut olayda ne şekilde gerçekleştiği kanıtlara dayalı olarak tartışılıp gösterilmeden, CMK’nın 230/1-c maddesine aykırı olarak, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle görevi yaptırmak için direnme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/17413 E. , 2021/21117 K.)

Polisin Dur İhtarına Uymama Direnme Suçu Oluşturmaz

TCK’nın 265. maddesinde “görevi yaptırmamak için direnme” başlığıyla “seçenekli hareketli” ve “amaçlı bir fiil” olarak düzenlenen ve görevin yapılmasını önleme maksadıyla kamu görevlisine karşı gelinmesi eylemleri cezalandırılan suç tipinde; hareketin icra vasıtalarının “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alınmalıdır. Sanığın, polis memurlarının dur ihtarına uymayarak araçla kaçması şeklinde gerçekleşen eyleminde, görevi yaptırmamak için direnme suçunun ne şekilde oluştuğu yöntemince açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi, bozam nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/16891 E. , 2022/16976 K.).

Polisin Tehditten Etkilenmesine Elverişli Olmayan Hareketler Suç Meydana Getirmez

TCK’nın 265. maddesinde, görevi yaptırmamak için direnme suç tipinde; hareketin “cebir veya tehdit” şeklindeki icrai davranışlarla işlenebileceğinin öngörüldüğü ve belirtilen tipik hareketleri içermeyen pasif direnme fiillerinin bu suçu oluşturmayacağı göz önüne alındığında; sanığın, kendisine müdahale eden polis memurlarına söylediği, “seni sürdüreceğim,seninle uğraşacağım,sen benim kim olduğumu bilmiyorsun” biçimdeki sözlerinin, polisin görev yerinin değiştirilmesi yetkisinin sanıkta olmaması nedeniyle sonuç almaya elverişli, objektif olarak muhatabı üzerinde ciddi bir korku ve endişe doğuracak nitelikte olmadığından tehdit boyutuna ulaşmadığı hususu dikkate alındığında, anılan sözlerin tartışmanın bütünü ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde tehdit niteliğinde olmadığı ve görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmadığının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/13516 E. , 2021/12002 K.).

Görevi yaptırmamak için direnme (mukavemet) suçu; haksız tahrik, karşılıklı hakaret, cebir, tehdit, yaralama vb. gibi konularda ayrıntılı değerlendirme yapılmasını gerektirdiğinden savunmanın bir avukat vasıtasıyla yapılmasında fayda vardır.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS