0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

HAGB ve Cezanın Ertelenmesi Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur.

Hapis cezasının ertelenmesi, mahkeme tarafından mahkumiyet kararıyla belirlenen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesini ifade eden bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Adli para cezası hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilemez, sadece hapis cezaları ertelenebilir.

HAGB ile Cezanın Ertelenmesi Arasındaki Farklar Nelerdir?

1- Şartları Bakımından Farklar

Hapis cezasının ertelenmesi kararının verilebilmesi için kişinin (TCK m.51/1);

  • a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

  • b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

gerekir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar verilebilmesi için (CMK m.231/6);

  • a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

  • b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

  • c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın; aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,

gerekir.

Görüldüğü üzere, HAGB kararı verilebilmesi için mağdurun zararının giderilmesi şarttır. Cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için zararın giderilmesi şartı yoktur. Ancak mahkeme cezanın ertelenmesini, takdiren mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutabilir (TCK m.51/2).

HAGB kararı verilebilmesi için daha önce suç işlenmemiş olmaması gerekir, daha önce işlenen suç nedeniyle verilen cezanın hapis cezası veya adli para cezası olmasının hiçbir önemi yoktur, her iki halde de HAGB kararı verilemez. Cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için ise daha önce 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum olmamak şartı vardır. Daha önce adli para cezasına mahkum olmak cezanın ertelenmesine engel değildir.

Özellikle belirtelim ki, gerek HAGB gerekse cezanın ertelenmesi kurumunun uygulanabilmesi için daha önceki mahkumiyete ilişkin adli sicil kaydında silinme koşulları oluşmuş ise, artık önceki mahkumiyet HAGB veya cezanın ertelenmesi kararı verilmesine engel teşkil etmeyecektir.

2- Cezanın Süresi Bakımından Farklar

İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır (TCK m.51/1).

Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya doğrudan hükmedilen adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir (CMK m.231/5). Hapisten çevrilen adli para cezaları hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilemez.

3- HAGB ile Cezanın Ertelenmesinin Uygulanma Sırası Bakımından Farkı

Mahkeme, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) şartlarının oluşup oluşmadığını cezanın ertelenmesinden önce değerlendirmek zorundadır. Hakim, HAGB şartlarının oluşmadığına karar verdiğinde cezanın ertelenmesi şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirebilecektir. Çünkü, HAGB hükmün sonuç doğurmamasını ifade ettiğinden cezanın ertelenmesi kurumundan daha lehe bir kurum olarak kabul edilmektedir. Ancak, sanığın HAGB uygulanmasını reddetmesi halinde HAGB’nin şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeden sanığın bireyselleştirme kurumunu reddetmesi nedeniyle cezanın ertelenip ertelenmeyeceği değerlendirilecektir.

4- Sanığın Kabul Edip Etmemesi Bakımından Fark

Kanuni değişiklikten sonra (2/3/2024-7499/15 md) HAGB’nin uygulanması açısından sanığın talep etmesi veya kabul etmesi şartı ortadan kalkmıştır. Gerek HAGB gerekse cezanın ertelenmesi açısından sanığın talep etmemesi veya bu hususla ilgili beyanda bulunmaması hallerinde dahi mahkeme kurduğu hüküm hakkkında HAGB kararı verebilir veya hapis cezasının ertelenmesine karar verebilir. Sanığın HAGB veya hapis cezasının ertelenmesi şeklindeki bireyselleştirme kurumlarını açıkça reddetmesi halinde ise bu kurumlar sanık hakkında uygulanamayacaktır.

5- Denetim Süresi Bakımından Fark

HAGB kararı verildiğinde, sanık 5 yıl süreyle denetim altında tutulur (CMK m.231/8). HAGB kararı çerçevesinde çocuklar için denetim süresi 3 yıldır (Çocuk Koruma Kanunu m.23). Cezanın ertelenmesi halinde, mahkeme 1 yıl ile 3 yıl arasında bir denetim süresi belirleyecektir. Bu denetim süresi hükmedilen cezanın alt sınırından daha az olamayacaktır. Örneğin, kasten yaralama halinde (TCK m.86/1) sanık hakkında alt sınırdan 1 yıl 6 ay hapis cezası verildiğinde hapis cezasının ertelenmesi halinde denetim süresi en az 1 yıl 6 ay olacaktır. Hakim sanığın kişilik özelliklerine göre bu denetim süresini en fazla 3 yıl olarak belirleyebilecektir. Halbuki HAGB uygulamasında denetim süreleri sabit olup yetişkinlerde 5 yıl, çocuklarda 3 yıldır. Cezanın ertelenmesi halinde denetim süresi daha az olduğundan, sadece denetim süresinin uzun olmasını istemeyen bir sanık açısından cezanın ertelenmesi kurmu tercih edilebilir bir seçenek olabilir.

6-Hükmün Durumu ve Niteliği Bakımından Fark

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verildiğinde hüküm açıklanmamış olur. Hüküm, denetim süresi boyunca askıda kalır hukuki bir sonuç doğurmaz. Denetim süresinde suç işlenmediğinde ve yükümlülüklere uygun davranıldığında davanın düşmesi kararı verilir. Cezanın ertelenmesi halinde hüküm açıklanır ve hükmün açıklanmasıyla hüküm hukuki sonuç doğurmaya başlar.

HAGB kararı verdildiğinde hüküm infaz edilmez. Sadece yargılama giderleri ve müsadere kararı verilmesi halinde müsadereye ilişkin hüküm kısımları infaz edilir. Cezanın ertelenmesi halinde ise hüküm infaz edilir. Cezanın ertelenmesi kurumu sadece sanığın cezaevine girmesini engeller, sanık dışarda denetim altında hükmü infaz eder.

Hagb veya cezanın ertelenmesi kararı verildiğinde yargılama giderleri, örneğin maktu tarifeye göre şikayetçinin avukatına ödenecek avukatlık giderleri veya tebligat/bilirkişi/keşif giderleri sanıktan tahsil edilmek üzere infaza verilir.

7- Yeni Suç İşlenirse ve İnfaz Hukuku Bakımından Fark

HAGB veya erteleme kararı verildikten sonra denetim süresi içinde yeni bir suç işlendiğinde veya yükümlülüklere aykırı davranıldığında birbirinden farklı hukuki sonuçlar doğmaktadır:

  • HAGB kararından sonra yeni suç işlendiğinde veya yükümlülüklere aykırı davranıldığında, açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanır ve hükmün kesinleşmesiyle birlikte hüküm infaz edilir. Örneğin, silahlı tehdit suçu nedeniyle hükmedilen 1 yıl 8 ay hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra 5 yıllık denetim süresinin ikinci yılı içinde kasten suç işleyen kişi hakkında hükmün açıklanmasına karar verilir. Hüküm açıklandığında 5275 sayılı infaz kanununa göre bu kişi 30 gün cezaevinde kalacaktır.

  • Cezanın ertelenmesi kararından sonra hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir (TCK m.51/7).

8- Adli Sicil (Sabıka) Kaydı Bakımından Farklar

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir (CMK m.231/13). HAGB kararı, adli sicil kaydı alındığında adli sicil kaydında gözükmez. Bu nedenle örneğin, iş başvurusu sırasında adli sicil kaydı (sabıka kaydı) ibraz edildiğinde HAGB kararı gözükmeyecektir.

Hapis cezasının ertelenmesi kararı ise adli sicil kaydında (sabıka kaydında) gözükür. Cezanın ertelenmesi halinde; denetim süresi, denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirilmesi dolayısıyla cezanın infaz edilmiş sayıldığı hususları da adli sicil kaydında yer alacaktır. Yeniden suç işlenmesi veya yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ertelenen hapis cezasının infaz kurumunda çektirilmesine ilişkin karar da sabıka kaydına işlenecektir (Adli Sicil Kanunu m.4). Yani cezanın ertelenmesi halinde özel veya resmi bir kuruma iş başvurusu yapılması için sabıka kaydı alındığında ilgili kişinin sabıka kaydı olduğu görülecektir.

Hapis cezasının ertelenmesi halinde pek çok suç açısından (hırsızlık, dolandırıcılık, özel hayatın gizliliğini ihlal vs.) suçun adli sicil arşiv kaydından -sabıka kaydından- silinme süresi 30 yıldır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde suç sabıka kaydında görünmeyeceği gibi ilgili kayıt 5 yıllık denetim süresi sonunda silinecektir.

9- Tekerrüre Etkisi Bakımından Farklar

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı, bir mahkumiyet hükmü değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, bu hüküm hukuki sonuç doğurmaz (CMK m.231/8). Bu nedenle, daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olması gerekçe gösterilerek sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz. Diğer bir deyişle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı tekerrüre esas alınamaz.

Hapis cezasının ertelenmesi ise bir mahkumiyet hükmü olup cezanın infaz biçimidir. Bu nedenle, daha önce hapis cezası ertelenen sanık hakkında koşulları varsa tekerrür hükümleri uygulanmalıdır.

10- Memuriyete Etkisi Bakımından Farklar

a- Hapis Cezasının Ertelenmesinin Memuriyete Etkisi

Hapis cezasının ertelenmesi, 5237 sayılı TCK’ya göre cezanın bir infaz biçimi olarak kabul edilmektedir. Cezanın ertelenmesi halinde, hükümlü, cezaevine girmemekte, cezasını cezaevi dışında geçirmekte, mahkeme tarafından belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirdiğinde cezası infaz edilmiş sayılmaktadır. Bu nedenle, hapis cezasının ertelenmesi halinde infaz edilen bir mahkumiyet hükmü mevcuttur. Hapis cezasının ertelenmesi halinde memuriyetten çıkarılma ile ilgili şu sonuçlar ortaya çıkar:

  • Ertelenen hapis cezası, 1 yıl veya daha fazla süreli ise hükümlü devlet memurluğuna kabul edilemez, devlet memuru ise memuriyete son verilir.

  • Ertelenen hapis cezası, 1 yılın altında ve memuriyete engel suçlardan kaynaklanmıyorsa, devlet memurluğu statüsüne son verilemez, ancak hükmün infaz süresi boyunca, yani ertelemede kararlaştırılan denetim süresi boyunca kişi geçici olarak devlet memurluğu görevinden uzaklaştırılır.

  • Ertelenen hapis cezası, yukarıda açıkladığımız memuriyete engel suçlarlardan kaynaklanmakta ise ceza mikatarına bağlı olmaksızın memmuriyet statüsüne engel teşkil eder.

657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci alt bendinde geçen “Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile” ifadesi; bu alt bentde süre (bir yıl veya daha fazla süreli) yönünden belirlenen hapis cezasına veya tür (casusluk, zimmet, hırsızlık gibi) itibariyle sayılan suçlardan dolayı mahkumiyet halinde, cezanın infaz süresi veya ek süre tamamlanarak hak ve yetki yoksunluğu kalksa bile, mahkumiyet kararı kalkmadığı için Devlet memurluğuna atama hakkını kazandırmamakta, nitelik kaybı nedeniyle memuriyete son verilmesini gerektirmektedir. Mahkumiyetin ertelenmiş olması da bu durumu değiştirmemektedir. Sonuç olarak, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin A bendinin 5 inci altbendi hükmü, bu hükümde belirlenen süreli hapis cezası veya nevi sayılan suçlardan mahkumiyet halinde, Devlet memurluğuna atanma ve memuriyeti sürdürme hak ve yetkisini süresiz olarak ortadan kaldırmaktadır (Danıştay 1. Daire -K.2009/535).

b- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Memurluğa Etkisi

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md.231).

Kural olarak, bir suçun karşılığı olan cezai yaptırım ile ilgili verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı memuriyete engelini ortadan kaldırır. Aynı şekilde hagb kararı verilen bir mahkumiyet memuriyetten çıkarılmaya gerekçe yapılamaz.

Özellikle belirtelim ki; hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), işlenen fiilin disiplin hukuku açısından yeniden değerlendirilmesine engel değildir. Örneğin, cinsel taciz suçu işleyen bir kişi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilse bile, ceza dosyasındaki beyanlar disiplin hukuku açısından yeniden değerlendirilerek memuriyetten çıkarılma cezası verilebilir.

Memuriyetten çıkarılma işleminin sebep unsuru sadece suç işlenmiş olması gösterilmiş ve suçun karşılığı olan ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmişse, işlem hukuka aykırı hale gelir. Memurun bağlı olduğu idarenin suç teşkil eden eylemi disiplin hukuku açısından yeniden değerlendirerek memuriyetten çıkarma kararı vermesi ile doğrudan ceza mahkemesi kararına dayanarak memuriyetten çıkarma kararı vermesi birbirinden farklı hukuki sebeplere dayalı işlemlerdir.

Davacı polis memuru iken, dolandırıcılık suçundan kesinleşmiş mahkumiyeti nedeniyle görevine son verilmiştir. Davacının uyarlama talebiyle yaptığı başvuru üzerine hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Devlet memurlarının 657 sayılı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi işleminin sebep unsurunu 48. maddede sayılan ve memuriyete engel kabul edilen bir suçtan mahkumiyet ve bu mahkumiyete ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı oluşturmaktadır. Bu durumda davacının memuriyetine engel olacak nitelikte bir suçtan mahkum olduğundan söz edilemeyeceğinden, polis memuru davacı hakkındaki göreve son verme işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (D12-K.2008/4502).

657 sayılı Yasa’nın 48/A-5, 98/b maddeleri uyarınca tesis edilecek işlemlerin tamamen ceza yargılamasının sonucuna bağlı olması ve işlem tarihinde davacı hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunması nedeniyle dava konusu hukuka uygun olarak tesis edilmiş ise de; mahkumiyet hükmü davacının başvurusu üzerine uyarlanmış ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Hagb kararı verilmesi nedeniyle davacının memuriyet görevine son verilmesi hukuka aykırıdır (Danıştay 12. Daire - Karar: 2013/439).

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin E fıkrasının (g) bendinde; “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” fiili, disiplin hukuku açısından devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirmektedir. Özellikle vurgulayalım ki, memuriyetten çıkarılma işleminin sebep unsuru, 657 sayılı Kanunun 125/E-g maddesi olarak gösterilmişse, hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet görevine son verilmesine engel değildir. Bu maddeye dayanarak yapılan memuriyetten çıkarma işlemlerine karşı, memurun yargılandığı fiilin “memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket” olmadığı yönünde işlem aleyhine iptal davası açılmalıdır.

Davacının “resmi belgede sahtecilik” suçundan üç kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetindi serbestlik süresine tabi tutulmasına; ayrı ayrı iki kez işlediği eylemlerden dolayı “nitelikli dolandırıcılık” suçundan, 1 yıl 3 ay hapis ve 700 TL adli para cezası ile 11 ay 3 gün hapis ve 160 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına karar verilmiş ve bu karara yapılan itirazın reddi ile karar kesinleşmiştir. Bu durumda, yukarıda yer verilen Ceza Mahkemesi kararı ile davacı hakkında mahkumiyete hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında; İdare Mahkemesi tarafından, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği gerekçedeki anlatımla kabul edilen eylemin sübuta erdiği şeklinde ifade kullanılmasında, masumiyet karinesi uyarınca hukuki isabet görülmemiş ise de; davacının zabıt katibi olarak görev yaptığı sırada, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunması sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125/E-g maddesi uyarınca memurluktan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ve bu karar uyarınca memurlukla ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, bu husus, anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir (D16-K.2016/1858).

Bazı memuriyetler açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının memuriyete etkisi ile ilgili özel düzenlemeler mevcuttur. Örneğin, Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nin 8. maddesinin (h) bendinde polis memurluğuna kabul için şu özel hüküm mevcuttur:

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile, adayın kendisinin ve evli ise eşinin;

1) Kasten işlenen bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa dahi bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkûm olmamak,

2) Affa uğramış veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan dolayı mahkûm olmamak veya bu suçlardan dolayı devam etmekte olan bir soruşturma veya kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Cezanın Ertelenmesinin Ortak Yönleri

Hapis cezasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasında ortak hususlar şunlardır:

  • Her iki kurum da bireyselleştirme kurumudur.

  • Her iki kurmun uygulanabilmesi için daha önce “kasıtlı suç işlememiş” olma şartı vardır. Cezanın ertelenmesi kararı verilebilmesi için kasıtlı bir suçtan üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak; HAGB kararı verilebilmesi için daha önce kasıtlı bir suç işlememiş olmak gerekir.

  • Her iki kurum açısından da sanığın “suç işlemekten çekineceğine” dair mahkemede kanaat oluşması gerekir.

  • Her iki kurum açısından da -süreleri farklı da olsa- belirli süreyle “denetimli serbestlik” tedbirinin öngörülmektedir.

  • Her ikisinde de hükümlü cezaevine girmekten kurtulur. Cezanın ertelenmesinde cezası dışarda denetimli serbestlik altında infaz edilir. Hakkında HAGB kararı verilen kişi dışarda denetim süresini suç işlemeden ve yükümlülüklere uygun davranarak geçirdiğinde davanın düşmesine karar verilir.

  • Sanığın duruşmada veya yazılı dilekçeyle “lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum” şeklindeki beyanı her iki kurum açısından da mahkemeden talepte bulunulduğu anlamına gelmektedir. Bu talep üzerine mahkeme önce HAGB kararı şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirecek, oluşmuşsa HAGB kararı verecek, HAGB şartları oluşmamışsa cezanın ertelenmesi şartlarının oluşup oluşmadığını değerlendirecektir.

  • Her iki kurumun da uygulanabilmesi hakimin şartların gerçekleştiğine ilişkin takdirine bağlıdır. Ancak, hakim şartların gerçekleşip gerçekleşmediği konusundaki takdirinin gerekçesini gerekçeli karar metninde açıklamak zorundadır. Hakim, olaya ve yargılama sürecine uygun olmayan subjektif gerekçelerle HAGB veya cezanın ertelenmesi kurumlarını uygulamaktan kaçınamaz.

HAGB ve Cezanın Ertelenmesi Kurumlarından Hangisi Daha Lehedir?

Kural olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının daha lehe olduğu kabul edilmektedir. Çünkü, HAGB kararı hükmün hukuki sonuç doğurmaması anlamına gelmektedir. Cezanın ertelenmesi halinde hüküm hukuki sonuç doğurmaya başlamakta, denetim süresi içerisinde de hüküm infaz edilmektedir. Ancak buna rağmen HAGB’nin mi ertelemenin mi daha avantajlı olduğu şahsi durumlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Örneğin, HAGB kararının denetim süresi 5 yıldır, cezanın ertelenmesinde denetim süresi 1 yıla kadar inmektedir. Denetim süresinin daha az olmasını isteyen bir kimse cezanın ertelenmesi kurumunu tercih edebilir. Bazı durumlarda kişinin statüsü nedeniyle HAGB kararı daha avantajlı olabilir, örneğin, memur bir kimsenin memuriyetten atılmaması için HAGB kararı daha lehe sonuç doğurur.

HAGB kararı, daha sonra işlenen suç açısından tekerrüre esas teşkil etmez, bu nedenle daha avatajlıdır. Cezanın ertelenmesi kararı tekerrüre esas teşkil eder, bu nedenle daha dezavantajlıdır.

HAGB adli sicil kaydına işlenmez, kendisine mahsus bir sisteme kaydedilir ve 5 yıllık denetim süresi sonunda kayıt silinir. Cezanın ertelenmesi, adli sicil kaydına işlenir ve çoğu durumda bu kayıt 30 yıldan önce arşivden silinmez.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS