Adli Kontrolde İmza Yükümlülüğü Nedir?
Adli kontrol tedbiri olarak imza yükümlülüğü, suç şüphesi altındaki kişi hakkında mahkemelerce tutuklama yerine şüpheli veya sanığın belirli gün ve saatlerde imza atması yoluyla kontrol altında tutulmasını sağlayan bir yargılama tedbiridir (CMK m.109/3-b). Adli kontrol, bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada veya kovuşturmada, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanarak cezaevine konulması yerine cezaevi dışında toplum içinde denetim altında tutulmasına karar verilmesidir. Suç şüphesi altındaki kişinin tutuklanması yerine cezaevi dışında denetim altına alınma biçimlerinden biri de imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol tedbiridir.
Adli kontrol tedbiri olarak imza yükümlülüğü, CMK m.109/3-b’de “Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak” şeklinde bir yükümlülük olarak düzenlenmiştir.
CMK m.109/3-b İmza Yükümlülüğü
Adli kontrol
(1) Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
İmza yükümlülüğü, şüpheli veya sanığın belli aralıklarla ikametgahının yakınında bulunan polis merkezine (karakol) giderek imza atması ve karakolda hazır bulunmasıdır. Mahkeme adli kontrol kararında karakola imza atma saatlerini ve günlerini açıkça belirtmelidir. Örneğin, mahkeme tarafından tahliye kararı verilen sanığın haftada iki gün, Pazartesi ve Perşembe günleri, saat 08.00-22.00 arası polis karakoluna giderek imza atması şeklinde adli kontrol yükümlülüğüne tabi tutulmasına karar verilebilir. İmza yükümlülüğünün yerine getirilebilmesi için imza atılacak saatler oldukça geniş tutulmalıdır. Ayrıca imza yükümlüsü imza atmak dışında herhangi başka bir işlem yapılmadan karakoldan (polis merkezi, jandarma komutanlığı karakolu) ayrılabilmelidir. Hükümlü, imza atma yükümlülüğünü ikametgahına en yakın polis merkezi/karakolu veya jandarma karakoluna giderek yerine getirir.
İmza atma yükümlülüğü tedbiri amacına uygun bir şekilde konulmalıdır. Yargılama uzadıkça imza yükümlülüğü tedbiri de esnetilmelidir. Uygulamada, imza atma yükümlülüğü, hakim veya mahkeme tarafından başlangıçta genellikle haftada iki kez, zaman ilerledikçe haftada bir kez, hatta yargılamanın oldukça uzun sürdüğü hallerde ayda 1 kereye kadar indirilebilmektedir. Özellikle belirtelim ki, imza yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol tedbirinde tedbirin uygulanacağı maksimum bir süre vardır, o sürenin aşılması mümkün değildir, söz konusu süreler aşağıda yazımızda ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.
İmza atma yükümlülüğü soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılığı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilmesiyle, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından mahkumiyet, davanın düşmesi, beraat vb bir hüküm verilmesiyle ve bu hükmün kesinleşmesiyle kendiliğinden kalkar.
İmza Yükümlülüğü Ali Kontrol Kararı Vermeye Yetkili ve Görevli Mahkeme
1. Soruşturma Aşamasında: Soruşturma aşamasında imza atma yükümlülüğü şeklinde adli kontrol kararı verme görevi Sulh Ceza Hakimliği’ne aittir (5235 sayılı Kanun m.10). Karar vermeye yetkili yer Sulh Ceza Hakimliği ise suçun işlendiği yer sulh ceza hakimliğidir. Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adli kontrol altına alınabilir (CMK m.110/1). Sulh ceza hakimliği, soruşturma aşamasında hakim tarafından verilmesi gereken kararları veya işlemleri yapmakla görevli olduğundan şüphelinin imza atması şeklindeki adli kontrol tedbirine de hükmedebilir. Ancak, soruşturma aşamasında tutuklamaya itiraz edilmesi halinde asliye ceza mahkemesi şüpheli hakkında imza atma yükümlülüğü şeklinde adli kontrol kararı vererek şüpheliyi tahliye edebilir.
2. Kovuşturma Aşamasında: Kovuşturma aşamasında ceza davası hangi mahkeme tarafından görülüyorsa imza atma yükümlülüğü kararını verme görevi de o mahkemeye aittir. Ceza davasına bakan mahkemenin kararına itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen ceza mahkemesi de imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol kararını verebilir.
İmza Yükümlülüğü Adli Kontrol Kararı Vermenin Şartları/Nedenleri
Bir suç sebebiyle yürütülen soruşturma veya kovuşturmada, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinde belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine “imza atmak” şeklinde adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir (CMK m.109/1). Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir. Yani tutuklama yasağı bulunan hallerde de imza yükümlülüğüne karar verilebilir (CMK m.109/2).
Tutuklamaya alternatif bir tedbir olduğundan imza atma yükümlülüğüne karar verilebilmesi için aşağıdaki tutuklama şartlarının gerçekleşmesi gerekir:
1. Kuvvetli Suç Şüphesi: İmza yükümlülüğü şeklinde adli kontrol kararı verilebilmesi için ilk şart, şüpheli veya sanık hakkında “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin” bulunmasıdır. Kuvvetli suç şüphesi, şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair yüksek bir ihtimal bulunmasıdır.
2. Tutuklama Nedeni: İmza atma yükümlülüğü şeklinde adli kontrol kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesi mevcut olsa bile, ayrıca bir “tutuklama nedeni” de bulunmalıdır (CMK m.100/1).
İmza yükümlülüğü konusunda tali veya asli ceza davası yargılaması yapacak hakim veya mahkeme, öncelikle kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin var olup olmadığını değerlendirecektir. Şüpheli veya sanığın suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi varsa, ayrıca bir tutuklama nedeni olup olmadığına bakılacaktır. Bir tutuklama nedeni de varsa, tutuklama yerine mahkeme “imza atma yükümlülüğü” şeklinde adli kontrol kararı verebilecektir.
İmza yükümlülüğüne karar verebilmek için bir tutuklama nedeninin mevcut olduğu varsayılan haller şunlardır:
-
Şüpheli veya sanığın “kaçması veya kaçması şüphesini uyandıracak somut olguların varlığı” halinde bir tutuklama nedeni olduğu kabul edilir, bu durumda imza atma yükümlülüğüne karar verilebilir (CMK m.100/2),
-
Şüpheli veya sanığın “delillerin karartılacağı” konusunda kuvvetli şüphe halinin varlığı bir tutuklama nedenidir, bu nedenle de imza atma yükümlülüğüne karar verilebilen hallerdendir (CMK m.100/2),
-
Katalog suçlar, yani kanunda açıkça tutuklama sebebi olarak gösterilen suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde bir tutuklama nedeninin de mevcut olduğu kabul edilir (CMK md. 100/3). Yani, katalog suçlardan birinin işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, şüpheli veya sanığın kaçacağı veya delilleri karartma ihtimalinin bulunduğu kendiliğinden varsayılır. Örneğin, kasten öldürme veya yağma suçu işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri varsa, bir tutuklama nedeni olduğu kendiliğinden kabul edilir.
Hangi Suçlarda İmza Atma Yükümlülüğüne Karar Verilebilir?
imza atma yükümlülüğü, tüm suçlar açısından uygulanabilecek bir tedbirdir. Tutuklama yasağı olan hallerde de şüpheli veya sanık hakkında imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol tedbirine başvurulabilir (CMK m.109/2).
Tüm suçlarda şartları varsa imza atma yükümlülüğüne karar verilebilse de, en çok imza atma yükümlülüğüne kararı verilen suçlar, tutuklamanın katalog suçları olan aşağıdaki suçlardır:
- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (TCK md.76, 77, 78),
- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
- Kasten adam öldürme suçu (TCK md.81, 82, 83),
- Kasten yaralama ((madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f)),
- Neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (TCK md.87),
- Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
- Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu
- İşkence suçu (TCK md.94, 95),
- Cinsel saldırı suçu (TCK md.102 -birinci fıkra hariç-),
- Çocukların cinsel istismarı(TCK md.103),
- Hırsızlık Suçu (TCK m.141, 142),
- Gasp Suçu (TCK m.148,149),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK md. 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK md.220 -iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç-),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (TCK md. 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (TCK md.309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
- 6136 s. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da silah kaçakçılığı (m.12) suçları,
- 4389 s. Bankalar Kanunu’nda zimmet (m.22/3-4) suçu,
- 4926 s. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
- 2863 s. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda (m.68, 74) suçları,
- 6831 s. Orman Kanunu’nda kasten orman yakma (m.110/4-5) suçları,
- 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 33. maddesinde sayılan suçlar,
- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun md. 7/3’te belirtilen suçlar.
İmza Atma Yükümlülüğünün Süresi En Fazla Ne Kadardır?
İmza atma yükümlülüğü bir adli kontrol biçimidir, bu nedenle imza atma yükümlülüğünün süresi veya ne kadar süreceği adli kontrol hükümlerine göre aşağıdaki şekilde belirlenir:
1. Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde (örneğin, asliye ceza mahkemesinde yapılan yargılamalarda) imza atma yükümlülüğü süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
2. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, imza yükümlülüğü adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır (CMK m.110/A)
Şüpheli veya sanığın yurt dışına çıkış yasağının devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından karar verilir (CMK m.109/4).
İmza atma yükümlülüğü ilişkin süreler, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır (CMK m.110/3).
Hüküm kesinleştikten sonra imza atma yükümlülüğü tedbiri kendiliğinden kalkacaktır. Kesinleşen hükmün infazı aşamasında, yargılama aşamasına ilişkin olan imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol hükümleri uygulanamaz.
İmza Atma Yükümlülüğüne Nasıl İtiraz Edilir ve Kaldırılır?
İmza atma yükümlülüğü, kanunda belirlenen yukarıdaki adli kontrol sürelerinin dolmasıyla mahkeme tarafından kendiliğinden kaldırılır. Şüpheli veya sanık, adli kontrol süresinin dolmasını beklemeden de İmza atma yükümlülüğü kaldırılmasını ilgili hakim veya mahkemeden talep edebilir. İmza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol kararını öğrenmeden itibaren iki hafta içinde itiraz edilebilir. İtiraz süresi geçse bile, İmza atma yükümlülüğü kaldırılması için hakim veya mahkemeden talepte bulunulabilir. Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 5 gün içinde karar verebilir (CMK m.111). Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adli kontrol uygulamasında imza atma yükümlülüğü yerine şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir (CMK m.110/2).
-
Soruşturma aşamasında, Cumhuriyet savcısının istemiyle sulh ceza hakimliği “imza atma yükümlülüğü” şeklinde adli kontrol tedbirini her zaman kaldırabilir. Bu nedenle, şüphelinin talebi üzerine de “imza atma yükümlülüğü” şeklindeki adli kontrol tedbiri kaldırılabilir.
-
Kovuşturma aşamasında yargılamayı yapan mahkeme de “imza atma yükümlülüğü” şeklindeki adli kontrol tedbirini her zaman kaldırabilir. Yargılanan sanığın talebi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşü alınarak imza atma yükümlülüğü devam edip etmeyeceği hakkında mahkeme tarafından bir karar verilir.
Adli Kontrol İmza Yükümlülüğünün İhlali
İmza yükümlülüğü, mazereti olmaksızın ve kasıtlı olarak bir kez dahi ihlal edilirse dosya doğrudan adli kontrol kararını veren hakim veya mahkemeye gönderirlir. Tebligata rağmen mazereti olmaksızın ve kasıtlı olarak adli kontrol tedbirinin gereklerini yerine getirmeyen, tedbirin infazına başlandıktan sonra tedbirin gereklerini yerine getirmeye devam etmeyen veya tedbiri ihlal eden şüpheli veya sanık uyarılmaksızın hakkında karar verilmesi için dosya Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla ilgili yargı merciine gönderilir. İlgili yargı merciinden karar gelene kadar adli kontrol tedbirinin infazına devam edilir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.57/2).
İmza yükümlülüğünün ihlali üzerine bir karar vermek üzere dosya kendisine gönderilen hakim veya mahkeme, imza yükümlülüğü tedbirine karar veren hakim veya mahkemedir. İmza atma yükümlülüğünün ihlali halinde şüpheli veya sanığın tutuklanıp tutuklanmayacağı tedbire karar veren hakim veya mahkemenin takdirindedir (CMK m.112). Tedbire karar veren hakim veya mahkeme, ihlal halinde tutuklama kararı verebileceği gibi tutuklama yerine adli kontrolün biçimini değiştirebilir veya değişiklik yapmadan imza yükümlülüğünün kaldığı yerden aynen devam etmesine karar verebilir. Örneğin, imza yükümlülüğü tedbirine karar veren hakim veya mahkeme ihlalin mahiyetine göre imza gününü değiştirebilir, imza saatleri esnek değilse imza saatlarini şüphelinin veya sanığın durumuna uygun hale getirebilir veya imza atma şeklinde adli kontrol tedbirinin şüpheli veya sanığın toplum içinde denetimi için yetersiz olduğu kanaatine vararak ev hapsine veya tutuklamaya karar verebilir.
Adli kontrol karakol imza saatleri zaten esnek olarak belirlendiği için belirlenen saatler dışında imza atılması mümkün değildir. İmzanın, imza saatleri dışında geç atılması mümkün olmadığı gibi erken atılması da mümkün değildir. İmza atılmasının unutulması veya imza saatlerinin kaçırılması halinde uygun bir mazeret sunulması gerekir. Mazeretin belgelenmesi halinde imza atma yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması hukuki bir sorun yaratmayacaktır. Örneğin, sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılan kişi bu durumu belgelediği takdirde imza atma yükümlülüğünü yerine getirmemiş olması nedeniyle hakkında başka bir tedbire başvurulmayacaktır.
Ceza Davası Açılınca İmza Yükümlülüğü Kalkar mı?
Soruşturma aşamasında, imza yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol kararı sulh ceza hakimliği tarafından verilir. Soruşturma neticesinde iddianame düzenlenerek ceza davası açılması halince ceza mahkemesi tensip zaptı ile imza yükümlülüğünün devam edip etmeyeceğine karar vermek zorundadır. Ceza davasına bakan mahkeme, imza yükümlülüğünün kaldırılmasına ya da devamına karar verecektir. Mahkemenin bu kararı da itiraza tabidir.
Mahkemenin tensip zaptıyla imza atma yükümlülüğü hakkında herhangi bir karar vermediği hallerde; mahkemeden, tensip zaptıyla karar verilmemiş olması nedeniyle imza yükümlülüğünün kalktığı, imza yükümlülüğünün kaldırılması için müzekkere yazılması talep edilmelidir.
İmza Atma Yükümlülüğü İle Serbest Bırakılan Kişi Tutuklanabilir Mi?
İmza atma yükümlülüğü bir adli kontrol tedbiridir, tüm adli kontrol tedbirleri hukuki mahiyeti itibariyle “koruma tedbiri” mahiyetindedir. Koruma tedbirleri özellikleri gereği geçici niteliktedir. Hakkında imza atma yükümlüğü tedbirine başvurulan şüpheli veya sanık soruşturma veya kovuşturmanın amacı gerektirdiğinde tutuklanabilir. Şüpheli veya sanığın imza atma yükümlülüğü şeklindeki adli kontrol tedbiri kaldırılarak tutuklama şeklindeki adli kontrol tedbirine çevrilebilir.
Hâkim veya mahkeme, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheli ve sanığı bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheli ve sanığı bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir (CMK m.110/2-3). Adli kontrol tedbiri niteliğindeki imza atma yükümlülüğü tutuklama gibi başka bir adli kontrol tedbirine çevrilebileceği gibi başka bir adli kontrol tedbiri imza atma yükümlüğüne çevrilebilir.
Çocuklar İçin İmza Atma Yükümlülüğü Adli Kontrol Tedbiri
Suça sürüklenen çocuklar hakkında soruşturma veya kovuşturma evrelerinde adlî kontrol tedbiri olarak imza yükümlülüğüne karar verilebilir. Ancak imza yükümlülüğü tedbirilerden sonuç alınamaması, sonuç alınamayacağının anlaşılması veya tedbirlere uyulmaması durumunda tutuklama kararı verilebilir.
Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından takip edilen çocuk için adli kontrol süresince rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir ve çocuk hakkında yapılacak ihtiyaç değerlendirmesine göre iyileştirme çalışmaları yürütülür.
Onbeş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fiillerinden dolayı tutuklama kararı verilemez (Çocuk Koruma Kanunu m.21).
Karakolda İmza Yükümlülüğü Nasıl Uygulanır?
İmza yükümlülüğüne ilişkin tedbir, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yürütülür. Hakim veya mahkeme, imza yükümlülüğüne ilişkin adli kontrol kararını Denetimli Serbeslik Müdürlüğüne gönderirir. Müdürlük tarafından adli kontrol kararı kaydedildikten sonra, infaz işlemlerinin başlatılması için karar doğrudan vaka sorumlusuna gönderilir. İmza yükümlülüğünün başladığına ilişkin şüpheli veya sanığa tebligat gönderilir. Hakkında adli kontrol kararı verilen şüpheli veya sanığa gönderilen tebligatta; adli kontrol tedbirinin türü, tedbirin ne şekilde ve ne zaman yerine getirileceği, uyulması gereken kurallar, tedbire uymamanın sonuçları ile adli kontrol tedbirinin gereklerinin derhal yerine getirilmesi gerektiği açıklanır. Kararın niteliğine göre gerekli ise ilgili kişi, kurum veya kuruluşa derhal yazı yazılarak adli kontrol tedbirinin içeriği açıklanır; şüpheli veya sanığın hakkındaki adli kontrol tedbirinin gereklerini süresinde yerine getirip getirmediği ve adli kontrol tedbirine devam edip etmediği hususlarında bilgi istenir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.57
Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından imza atma yükümlülerinin adreslerine tebligat yoluyla tebliğ edilen bilgilendirme formunda; yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre, yerine getirmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir (Yönetmelik m.41/4).
İmza atma yükümlülüğü bir polis karakolunda veya jandarma karakolunda yerine getirileceğinden imza atma işlemleri karakollarda sürdürülecektir. Ancak, adli kontrol tedbiri başladıktan sonra işlemlerin denetimi de denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılır
Suça sürüklenen çocuklara yönelik adli kontrol kararlarının infazında çocuğun ailesi veya sosyal çevresi ile iş birliği yapılmasının gerekli olması halinde her aşamada özel hayatın gizliliğine dikkat edilir ve çocuğun ifşa olmaması için gerekli önlemler alınır.
Karakolda İmza Atma Cezadan Mahsup Edilir mi?
Ceza hukukunda mahsup, hüküm kesinleşmeden önce kişi özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran tüm haller nedeniyle geçirilen sürelerin mahkum olunan cezadan indirilmesini ifade etmektedir (TCK m.63). Karakolda imza atma, bir adli kontrol tedbiri çeşidi olup açıkça cezadan mahsup edileceği düzenlenmediğinden cezadan mahsup edilemez.
Karakola İmzaya Gitme Adli Kontrol Tedbirinde Tazminat Talep Edilebilir mi?
Haksız koruma tedbirleri nedeniyle tazminat, yani yakalama, tutuklama, el koyma, ev hapsi vb. koruma tedbirleri nedeniyle tazminat 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 141 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun bu hükümlerine göre, karakola imzaya gitme bir tazminat sebebi olarak gösterilmemiştir. Yani, karakola imzaya gittikten sonra yapılan yargılama neticesinde sanık beraat etse bile tazminat isteyemez.
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.