0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

İfade Verme ve Sorgu Nedir? (CMK 147)

İfade verme, şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi anlamına gelir (CMK m.2/g). İfade alma, jandarma, polis gibi kolluk görevlileri vasıtasıyla veya doğrudan savcılık tarafından yerine getirilir. Soruşturma aşamasında yapılan ifade alma işlemi kanunda belirtilen bu görevlilerden başka kişiler tarafından yerine getirilemez. Örneğin, adli bir soruşturmaya dair ifade alma işlemi Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlileri tarafından yerine getirilemez.

Sorgu, şüpheli veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesi anlamına gelmektedir. Sorgu, hem soruşturma aşamasında Sulh Ceza Hakimliği tarafından hem de kovuşturma aşamasında ceza davasının açıldığı yetkili ve görevli mahkeme tarafından yapılmaktadır. Örneğin, güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle gözaltına alınan kişi, emniyet ve savcılık ifadelerinin ardında tutuklamaya sevk edildiğinde, bu suç şüphelisinin sorgusu Sulh Ceza Hakimliği tarafından yapılarak tutuklanıp tutuklanmayacağına karar verilecektir.

Sorgu ile ifade alma işlemi arasındaki temel fark; ifade alma işlemi kolluk görevlileri (polis, jandarma, sahil güvenlik) veya savcılık tarafından yerine getirilirken, sorgu yapma işlemi mutlaka bir hakim tarafından yerine getirilir.

Hazır yeri gelmişken şüpheli ve sanık kavramlarını da açıklamak gerekir:

  • Şüpheli, soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder. Soruşturma evresi, kişiye suç isnad edilmesiyle başlar.

  • Sanık, soruşturma neticesinde savcılığın iddianameyle dava açıp mahkemede kovuşturmanın başlamasıyla suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder.

Kısaca, kişi hakkında suç şüphesi varsa; soruşturma aşamasında şüpheli, kovuşturma aşamasında sanık olarak adlandırılır.

Soruşturmada İfade Vermeye veya Sorguya Çağırma

Soruşturma aşaması işlemlerinin yürütülmesinden Cumhuriyet savcısı sorumludur. Cumhuriyet savcısı emrindeki polis ve jandarma görevlileri vasıtasıyla soruşturmayı yürüterek tüm delilleri toplar. Suçta kullanılan her türlü araç, dr. raporları, “şikayetçi, şüpheli ve tanık” ifadeleri ve soruşturmayla ilgili diğer her türlü delil kolluk (polis veya jandarma) tarafından toplanır.

Kolluk görevlileri, suç işlendikleri şüphesiyle yakaladıkları kişileri veya uyguladıkları tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirmek zorundadır. Kolluk, Cumhuriyet savcısından talimat almadan ifade alma veya diğer karakol işlemlerini yapamaz.

Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür. Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. (CMK m.161/2-3).

Şüpheliyi ifade vermeye çağırma, şüphelinin öncelikle emniyet müdürlüğüne, jandarmaya, polis merkezine veya savcılığa davet edilmesi suretiyle olur. İfadesi alınacak kişi davetiye ile çağrılır; çağrılan kişiye çağrılma nedeni açıkça belirtilir; gelmezse zorla getirileceği yazılır (CMK m.145).

Uygulamada polis PVSK m.15 gereği ilgilileri daha çok telefon ile çağırarak beyanlarını almaktadır. Zorla getirme yetkisi, Cumhuriyet savcısı tarafından kullanılabilecek bir yetkidir. Polis soruşturma aşamasında savcılığın kararı olmadan kendiliğinden müşteki, şüpheli veya tanıklar hakkında ifade almak üzere zorla getirme işlemi uygulayamaz. Ancak, jandarma Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliği’nin 36. maddesi gereği savcının zorla getirme kararı olmasa bile, çağrıya rağmen gelmeyen şüpheli, müşteki ve tanıklar hakkında zorla getirme işlemi uygulayabilir.

Özellikle belirtelim ki, şüphelinin aynı olayla ilgili olarak ikinci kez ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir, polis veya jandarma ifade alma işlemi yapamaz (CMK m.148/5). Ancak, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda Cumhuriyet savcısı ve Cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine kolluk tarafından ifade alma işlemi yapılabilir (3713 s.TMK Geçici m.19).

Sorgu veya İfade Alma İşlemi İçin Zorla Getirme Kararı

Zorla getirme kararı; tanık, şüpheli veya müştekinin (şikayetçi) hâkim veya mahkeme tarafından sorguya çekilmesinin veya Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesinin alınmasına kadar devam eden bir ceza muhakemesi tedbiridir. Zorla getirme ile gözaltı işlemi birbirinden farklı işlemlerdir. Gözaltına alma işleminde kişi özgürlüğünün delillerin toplanması, şüphelinin kaçmasının önlenmesi vb. amaçlarla uygulanan bir tedbirdir (CMK 91). Halbuki, zorla getirme kararının amacı, ifade alma veya sorguya çekmedir.

Şüphelinin Zorla Getirilmesi: Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir. Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir. Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.

  • Zorla Tutulma Süresi: Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.

  • Zorla Getirmenin Başlaması ve Bitmesi: Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.

Şikayetçinin (Müştekinin) Zorla Getirilmesi: Müşteki, çağrı kâğıdı (davetiye) ile çağrılır. Çağrı kâğıdında gelmemenin sonuçları bildirilir. Tutuklu işlerde müştekiler için davetiye gönderilmeden doğrudan zorla getirme kararı verilebilir. Karar yazısında bu yoldan getirilmenin nedenleri gösterilir ve zorla getirilen bu müştekilere çağrı kâğıdı ile gelen tanıklar hakkındaki işlem uygulanır. Şikayetçinin çağrılması, telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar, bu durumda uygulanmaz. Dava açıldıktan sonra yargılama aşamasında mahkeme, duruşmanın devamı sırasında hemen dinlenilmesi gerekli görülen müştekileri belirteceği gün ve saatte hazır bulundurulmasını görevlilere yazılı olarak emredebilir. Müşteki hakkındaki bu hükümler, kişinin ancak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önünde tanık olarak dinlenmesi halinde uygulanabilir (CMK m.236/1 atfıyla CMK m.43). Tanıklar da müştekiler hakkında uygulanan bu usule göre çağrılır veya haklarında zorla getirme kararı verilir. Yukarıda şüpheliler için zorla getirme için öngörülen usul mağdur ve şikayetçiler hakkında da uygulanır (CMK m.146/7).

İfade Alma ve Sorgu Nasıl Yapılır?

Polis; yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müracaat lazımgelen kimseleri çağırır ve kendilerine lüzumu olan şeyleri sorar (PVSK m.15/1). Polis, şüpheli, müşteki veya tanıklara lüzumu olan şeyleri sorabilir, ancak polisin istediği hususları sorması veya tutanağa istediği hususları geçirmesi şeklinde yapılan uygulamaların kanuni dayanağı yoktur. Kolluk ifade alırken takdir hakkına sahip olmadığı gibi değerlendirme mercii de değildir. Kolluk, tüm ifadeleri olayın özelliğine uygun alarak aynen ifade tutanağına geçirmek zorundadır.

  • İfade verme veya sorgu sırasında şüpheli veya sanığın hakları nelerdir?

Savcılık veya kolluk tarafından yapılan ifade alma veya hakim/mahkeme tarafından yapılan sorgu işlemi şüpheli veya sanık haklarına riayet edilerek aşağıdaki esaslara göre yerine getirilir:

  1. Kimlik Tespiti Yapılması: İfade veya sorguya başlamadan önce şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür (CMK m.147/1-a).

  2. Suç İsnadının Anlatılması: Şüpheli veya sanığa ifade almaya veya sorguya başlamadan önce kendisine yöneltilen suçlama anlatılmalıdır (CMK m.147/1-b). Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS m.6/a) de şüpheli veya sanığın kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmesi gerektiği hükmünü içermektedir. Suç isnadı, suçlanan kişiye suçlamanın dayanağı olan vakıanın ve hangi suçu teşkil ettiğinin bildirilmesidir. Şüpheli veya sanığa tereddüde yer vermeyecek bir şekilde ne ile suçlandığı anlatılmadan ifade alma veya sorgu yapma işlemi yapılamaz.

  3. Avukat Tutma Hakkının Hatırlatılması: Şüpheli veya sanığın ifadesinin alınmasından veya sorgusunun yapılmasından önce bir avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkı olduğu kendisine anlatılmalıdır. Müdafi (savunma avukatı) seçme hakkının bulunduğu ve onun hukukî yardımından yararlanabileceği, müdafiin ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, şüpheli veya sanığa bildirilir. Müdafi (avukat) seçecek durumda olmadığı ve bir müdafi (avukat) yardımından faydalanmak istediği takdirde, kendisine baro tarafından bir müdafi (avukat) görevlendirilir (CMK m.147/1-c). AİHS m.6/c hükmüne bir suçlamaya muhatap olan herkesin; kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, kendiliğinden atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilme hakkı olduğunu kabul etmiştir. Gözaltı sırasında bir avukatın hazır bulunmaması ile ilgili olarak AİHM, her sanığın, gerekiyorsa resmi olarak görevlendirilen bir avukat tarafından etkili bir şekilde savunulması hakkının adil yargılamanın temel özelliklerinden birisi olduğunu hatırlatmaktadır (Salduz, Poitrimol-Fransa Kararı) Kural olarak sanığa polis tarafından ifadesinin alındığı veya tutuklu olarak yargılandığı andan itibaren avukat yardımından yararlanma imkanı sağlanmalıdır (Dayanan/Türkiye davası, başvuru no:7377/03) (Y16CD-K.2020/1649).

  4. Susma Hakkının Hatırlatılması: Susma hakkı, şüpheli veya sanığın en temel savunma hakkıdır. Şüpheli veya sanığa ifade verme veya sorgudan önce yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının, yani susma hakkının kanunî hakkı olduğu söylenir (CMK 147/1-e). Şüpheli veya sanığın susma hakkını kullanması delil değerlendirmesinde aleyhine yorumlanamaz. Savunma hakkı bağlamında susma hakkı, hangi gerekçeyle kullanılmış olursa olsun AİHS m.6 gereği adil yargılanma hakkı kapsamında özel bir insan hakları koruması altındadır.

  5. Şüpheli veya Sanığın Delillerinin Toplanmasını İsteme Hakkı: Şüpheli veya sanığın soruşturma veya kovuşturma aşamasında delil gösterme ve bu delillerin toplanmasını isteme hakkı vardır. İfade verme veya sorgu işlemi sırasında şüpheli ve sanığa şüpheden kurtulması için somut delillerin toplanmasını isteyebileceği hatırlatılır ve kendisi aleyhine var olan şüphe nedenlerini ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınır (CMK m.147/1-f).

  6. Kişisel ve Ekonomik Durumunun Sorulması: Şüpheli veya sanığa kişisel ve ekonomik durumu, ifade alma veya sorguya çekme işleminden önce kendilerine sorulmalıdır. Kişisel ve ekonomik duruma ilişkin verilen bilgiler, mahkeme tarafından kişiselleştirme kurumlarının uygulanmasında (Örneğin, cezanın ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması vb.) dikkate alınmaktadır. Ayrıca yargılama neticesinde hapis cezası verilmesi halinde, hapis cezası adli para cezasına çevrilirken alt ve üst sınırlar arasındaki miktarın belirlenmesinde kişinin ekonomik duruma ilişkin verdiği bilgiler değerlendirilir.

İfade Verme/Alma Tutanağı ve Sorgu Tutanağı

İfade verme işlemi nerede yapılmış olursa olsun (emniyet-polis, jandarma veya savcılık) ifade işlemi tutanağa bağlanmalıdır. Tutanak ifadeyi alan, ifadeyi yazan ve ifadesi alınan tarafından imzalanmalıdır. Tutanağın bir sureti mutlaka ifadesi alınan kişiye verilmelidir. Sorgu işlemi açısından da aynı durum geçerlidir, sorgu tutanağının bir sureti hakim tarafından sorgusu yapılan kişiye verilmelidir.

İfade ve sorgu işlemlerinin kaydında, teknik imkânlardan yararlanılabilir. Örneğin, şüpheli veya sanığın beyanı alınırken SEGBİS kaydı kullanılabilir. Ancak, bu kayıtların dökümü daha sonra bir tutanağa yapılmalıdır.

İfade veya sorgu tutanağında asgari şu hususlar yer almalıdır (CMK m.147):

  1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih,
  2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği,
  3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri,
  4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi (avukat) tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı,
  5. İmzadan çekinme hâlinde bunun nedenleri.

İfade Verme ve Sorguda Avukat Zorunluluğu

Şüpheli veya Sanığın Avukat İstemesi: Şüphelinin polis veya jandarma ifadesi, talebi halinde mutlaka avukat huzurunda alınmalıdır. Şüpheli veya sanıktan kendisine bir avukat seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık kendi özgür iradesiyle seçtiği avukat huzurunda beyanda bulunabilir. Şüpheli veya sanık, avukat seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde baro tarafından ücretsiz bir avukat görevlendirilir (CMK m.150).

Avukatın Zorunluluğu olduğu Haller: Bazı hallerde, şüpheli veya sanık talep etmese de yasal zorunluluk nedeniyle ifade alam veya sorgu yapma işleminin avukat huzurunda gerçekleşmesi zorunluluktur. Zorunlu olduğu halde avukat huzunda yapılmayan ifade alma ve sorgu işlemi hukuka aykırı olup hiçbir delil değeri yoktur. İfade alma ve sorguda avukat zorunluluğunun bulunduğu haller şunlardır:

  • Avukatı bulunmayan şüpheli veya sanık; 18 yaşında küçük çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir avukat görevlendirilir. (CMK m.150/2).

  • Bazı suçlarda cezanın ağırlığı nedeniyle avukat zorunluluğu vardır. Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanığın avukatı yoksa kendisine baro tarafından bir avukat atanması zorunluluğu vardır (CMK m.150/3).

  • Şüpheli veya sanık hakkında tutuklama istenildiğinde, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir avukatın yardımından yararlanır. (CMK m.101/3).

  • Seri muhakeme usulü kapsamında yapılan soruşturmalarda şüpheli veya sanığın bir avukat ile temsil edilmesi hukuki zorunluluktur (CMK m.250)

Avukat Olmadan Alınan Jandarma veya Emniyet İfadesi

Avukat hazır olmadan alınan emniyet ifadesi, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından kabul edilmedikçe delil değeri yoktur, hükme esas alınamaz.

CMK’nın 148/4 maddesinde yer alan “Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz” ve aynı yasanın 213. maddesinde yer alan “Aralarında çelişki bulunması halinde; sanığın, hâkim veya mahkeme huzurunda yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet savcısı tarafından alınan veya müdafiinin hazır bulunduğu kolluk ifadesine ilişkin tutanaklar duruşmada okunabilir.” şeklindeki yasal düzenlemelere göre; sanığın önceki ifadesinin duruşmada okunmasının ilk koşulunun iki ifade arasında çelişki bulunması, ikinci koşulun ise sanığın önceki ifadesinin; hakim, mahkeme ya da Cumhuriyet Savcısı tarafından alınması veya kollukta alındığı taktirde ise ifadeye müdafiinin katılmış olmasıdır. Somut olayda her ne kadar sanığın kolluk ifadesinde, müştekiye hakaret ettiğini kabul etmesine rağmen bu ifadenin müdafii huzurunda alınmadığı, sanığın talimat mahkemesindeki duruşmada bu ifadesini doğrulamadığı, bu nedenle sanığın kolluk ifadesinin duruşmada okunamayacağı, hükme esas alınamayacağının gözetilmemesi, bozma nedinidir (Y18CD-K.2017/6905).

İfade Alma ve Sorguda Yasak Yöntemler

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 148. maddesi, “İfade Alma ve Sorguda Yasak Usuller” başlığıyla düzenlenmiştir. Şüpheli veya sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma, bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz (CMK m.148/1).

Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez. Avukat hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz (CMK m.148/3-4).

CMK m.148’de yasak sorgu yöntemleri belirtildikten sonra kullanılan “gibi” ibaresiyle sadece maddede tek tek sayılan halleri değil, şüpheli veya sanık üzerinde özgür iradeyi etkileyecek her türlü ruhsal ve bedensel müdahaleyi yasak ifade ve sorgu yöntemi olarak kabul etmiştir. Kanunda sayılarak belirtilen yasak ifade ve sorgu yöntemleri şunlardır:

  • Kötü Davranma: Kötü davranma kişinin ruhsal veya bedensel sağlığına yönelik yapılan davranışlardır. Kötü davranma, belli bir ölçüde süreklilik kazandığında veya sistematik bir hal aldığında işkence suçu olarak kabul edilir. Örneğin, gözaltında bulunan şüpheliye polis tarafından yemek verilmemesi veya birtakım söz ve davranışlarla baskı kurmaya çalışılması, kötü davranma olarak kabul edilir.

  • İşkence: İşkence; sistematik ve belli bir sürece yayılan fiillerle kamu görevlisinin bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar sergilemesi; sistematik ve belli bir sürece yayılan fiillerle kamu görevlisinin bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlar sergilemesidir. Örneğin, bir kimseyi sistematik olarak uyanık tutarak uykusuz bırakmak işkence olarak kabul edilir.

  • İlaç Verme: Şüpheli veya sanığa sağlığına zarar verecek veya irade özgürlüğünü etkileyecek şekilde ilaç verilemez. İlaç, şüpheli veya sanığın özgür iradesini birçok şekilde etkileyebilir. Örneğin, sedadif etki yaratan psikiyatrik bir ilaç ile uykusuz bırakan bir ilaç arasında hiçbir fark yoktur. İlaç, tablet veya sıvı enjekte etme şeklinde verilebileceği gibi şüpheli veya sanığın yiyip içtiklerine katma suretiyle de verilmiş olabilir. Tüm hallerde şüpheli veya sanığın özgür iradesini etkilemeye dönük bu davranışlar yasak sorgu yöntemi olarak kabul edilmiştir.

  • Yorma: İfade verme veya sorguya çekilmeden önce bedensel veya ruhsal olarak şüpheli veya sanığı yoracak kasıtlı hareketler “yorma” kapsamında yasak sorgu yöntemi olarak kabul edilecektir. Örneğin, bazı emniyet birimlerinde ifade alma işlemlerine gecenin geç saatlerinde başlanması ve aynı kişinin ifadesinin tamamlanmadan ifade alma işleminin sabah vardiyasinde görevli polislere devredilmesi, bu şekilde kişinin uzun süre ifade verme nedeniyle yorulmuş olması nedeniyle söz konusu emniyet ifadesi hukuka aykırı olacaktır.

  • Aldatma: Aldatma, hileli davranışlarla şüpheli veya sanığın özgür iradesiyle beyanda bulunmasının etkilenmesidir. Örneğin, şüpheli veya sanığa işlediği fiilin cezasının çok yüksek olduğu, istedikleri ifadeyi verdiği takdirde cezanın azalacağı şeklindeki telkin hukuka aykırı olup aldatma kapsamında bir yasak ifade ve sorgu yöntemidir.

  • Cebir ve Tehditte Bulunma: Cebir, fiziki kuvvet kullanarak şüpheli veya sanığın belli bir davranışta bulunmaya zorlanmasıdır. Tehdit, meydana gelmesi ifadeyi alan veya sorguya çeken üzerinde etkili olan kişinin iradesine bağlı olan bir kötülüğün, şüpheli veya sanığa karşı gelecekte muhtemelen gerçekleşecekmiş gibi gösterilmesidir. Örneğin, uygun bir ikrar veya ifade vermediği takdirde şüpheli veya sanığın ailesinin zarar göreceği şeklindeki bir beyan tehdit niteliğindedir.

  • Bazı Araçlar Kullanma: Şüpheli veya sanığın özgür iradesini etkileyen her türlü araç hukuka aykırı olup yasak sorgu yöntemi olarak kabul edilir. Kullanılan aracın mahiyeti önemli değildir. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan uygulamalar kullanılabileceği gibi hipnoz veya yalan makinesi gibi teknikler de kullanılabilir.

  • Kanuna Aykırı Vaatte Bulunma: Şüpheli veya sanığa kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez. Örneğin, etkin pişmanlık hükümlerine tabi bir suç olmadığı halde suçunu ikrar ettiği takdirde savcılık tarafından etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılarak serbest bırakılacağının şüpheliye söylenmesi yasak ifade ve sorgu yöntemidir.

İfade Alma/Verme Yargıtay Kararları


İfade Alma/Verme, Sorgu ve Bilgi Almanın Hukuki Mahiyeti

Şüpheli veya sanığın kolluk ifadesi de bir delildir. Ancak müdafii hazır olmaksızın alınan ifade şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Şüpheli veya sanık, hâkim veya mahkeme huzurunda, müdafisiz alınan kolluk ifadesini doğruladığı takdirde, hükme esas alınabilir. Şüpheli veya sanığın, müdafii olmadan alınan kolluk ifadesini Cumhuriyet savcılığında doğrulaması, hükme esas alınması için yeterli olmamaktadır.

Ön sorunun sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulması bakımından “Ceza muhakemesinde delil türleri” kapsamında “Şüphelinin beyanı” ile ilgili açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır. Ceza muhakemesinde delil türleri konusunda öğretide farklı tasnifler yapılmakla birlikte delillerin genel itibarıyla “Beyan”, “Belge” ve “Belirti” olmak üzere üç başlık altında incelendiği görülmektedir. Öğretide yar alan bu sınıflandırmanın yanında, deliller ispat işlevi yönünden (doğrudan delil - dolaylı (yan) delil) ve içeriği (konusu) yönünden (beyan delili - belge delili - belirti delili ve bilimsel deliller) de tasnife tabi tutulmaktadır (Fatih Birtek, Ceza Muhakemesinde Delil ve İspat, … Yayınevi, 2. Baskı, s. 71 vd.).

Yukarıda da ifade edildiği üzere amacı, isnada konu maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan ceza yargılamasında, ispat işlevi yönünden somut olaya münhasır delillerden biri de “beyan” delilidir. Beyan, tanığa, şüpheli veya sanığa kendisi ya da başkaları dışındaki taraflardan birine ait olabilir. Şüphelinin beyanı, itirafı, inkarı veya kısmen itirafı içerebileceği gibi suç atma (atf-ı cürüm) şeklinde de olabilir (Vahit Bıçak, Suç Muhakemesi Hukuku, … 2011, s. 437). Sanığın isnat bakımından önemli görülen olayları beyanıyla kabul etmesi şeklinde tanımlanabilecek olan ikrar ise; eylem hakkında en çok bilgisi bulunanın beyanı olması, soruşturmayı esaslı surette kolaylaştırması, özgür iradeyle verilip gerçeğe de uygun olduğunun saptanması hâlinde yargıcın vicdani kanaatinin oluşumunda olumlu katkısının bulunması itibarıyla önemli bir sübut vasıtasıdır. Bir suçun işlendiği bilgisinin alınmasından sonra, kolluk tarafından yapılan bilgi toplama faaliyeti kapsamında yapılan araştırma sırasında, henüz suç şüphesi altında olmayan kişilerin verdikleri bilgiler ifade alma ya da sorgu olarak değerlendirilemez (Birtek, s. 82). Ancak kolluğun belirli kimseler üzerinde şüphenin somutlaşmasını takiben bu kimselere soru sorması artık ifade almadır ve ifade alma usulüne tabi olmalıdır (Yener Ünver - Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, C. 2, … 2013, s. 107.).

Şüpheliye, kendisine yüklenen isnat bildirilmeksizin ve hakları hatırlatılmaksızın yapılan “Ön görüşme”, “Dostane sohbet” ya da “İfade öncesi mülakat” gibi yöntemlerle alınan beyanlar da “İfade alma” ve dolayısıyla “Delil” olarak kabul edilemez (Birtek, s. 82). Ancak şüphelinin kendiliğinden yaptığı açıklamalar ve Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca soruşturmaya ilişkin bilgi toplama faaliyeti kapsamında kolluğa verilen cevaplar delil olarak kabul edilebilecektir (… Centel - Hanife Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, … 2014, s. 216; Doğan Gedik - Mahir Topaloğlu, Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, … 2014, s. 49.). Nitekim henüz kendisine suç isnadı yapılmamış bir kimsenin tanık olarak dinlenmesine ve bu beyanın duruşmada okunarak delil olarak kabul edilmesinde hukuki bir engel bulunmamaktadır (Metin Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi Hukukunda Tanıklık, … 1996, s. 49-50.). Bununla birlikte Roxin’in de belirttiği üzere tanık olarak dinlenen bu kimsenin beyanının ileride kendisi aleyhine delil olarak kullanılabilmesi mümkün değildir. Çünkü bir kimsenin beyanının kendisi aleyhine delil olarak kullanılabilmesi için haklarının hatırlatılmış olması gerekmektedir (Claus Roxin, İspat Hukukunun Esasları, Çeviren: Yener Ünver, … Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S. 8, Y. 4, Güz 2005/2, s. 283.).

Bir suçun işlendiği bilgisinin alınmasından sonra, kolluk tarafından yapılan bilgi toplama faaliyeti kapsamında yapılan araştırma sırasında, henüz suç şüphesi altında olmayan kişilerin verdikleri bilgiler ile şüphelinin kendiliğinden yaptığı açıklamalar ve Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca soruşturmaya ilişkin bilgi toplama faaliyeti kapsamında kolluğa verilen cevapların ifade alma ya da sorgu kapsamında kalmaması nedeniyle delil olarak kabul edilmeleri ve hükme esas alınmaları mümkün ise de;

Jandarma görevlilerinin olay yerine gittiklerinde uçurumdan yuvarlanan aracın sürücüsü olan sanığı yaralı, sanığın eşi olan …‘ı ise ölü vaziyette görmeleri sebebiyle en azından taksirle ölüme neden olma suçu bakımından sanık üzerinde somutlaşan bir şüphenin bulunması, kolluk görevlileri tarafından bilgisine başvurulmadan önce sanığa CMK’nın 147. maddesinde belirtilen haklarının hatırlatılmaması ve eşinin ölümü ile sonuçlanan olayın hemen ardından müdafii bulundurulmaksızın jandarma görevlilerine verdiği 22.11.2009 tarihli tutanağa konu beyanların sonradan sanık tarafından doğrulanmaması sebebiyle anılan tutanak ile bu tutanağı düzenleyen tanık jandarma görevlileri …, … … ve … tarafından verilen ifadelerin CMK’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası ile 206 ve 217. maddeleri uyarınca hükme esas alınmasının mümkün olmadığı kabul edilmelidir.

Açıklanan sebeplerle Yerel Mahkemece, sanığın olayın hemen ardından jandarma görevlilerine verdiği 22.11.2009 tarihli tutanağa konu beyanları ile bu tutanağı düzenleyen tanık jandarma görevlileri …, … … ve … tarafından verilen ifadeler dışındaki mevcut delillere göre, gerektiğinde itiraza konu eylem ile ölüm neticesinin meydana gelmesinin muhakkak olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu da aldırılmak suretiyle, sanığın eyleminin nitelendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır (Ceza Genel Kurulu 2022/388 E. , 2022/824 K.).

İfade Alma/Verme ve Sorgu İşlemiyle İlgili Sorular


Emniyette, Polis Merkezinde ve Karakolda İfade Nasıl Alınır?

Karakolda ifade nasıl alınır? sorusundan ziyade ifade alınırken usul kurallarına uyulup uyulmadığı tartışılmalıdır. Kolluk çoğu zaman usul kurallarına uymasa da temel ölçüleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu nedenle ifade alınması işlemi şu şekilde yapılmaktadır:

  • Öncelikle şüphelinin kimlik tespiti yapılır; şüphelinin kim olduğu ve sosyal-ekonomik durumu ifade tutanağının en üst tarafına yazıllır.

  • Kimlik tespitinden sonra ifadesi alınan şüpheli kişiye hakları (susma, avukatın hukuki yardımından yararlanma, lehine olan delillerin toplanmasını isteme hakkı vs.) hatırlatılır.

  • Hakları da hatırlatıldıktan sonra şüphelinin suçlamaya dair ifadesi alınır. İfade alma işlemi, şüpheliye soru sorma şeklinde gerçekleşir. Şüpheliye sorular tek tek sorulur, şüpheli de soruları cevaplar. Cevaplamak istemediği sorular olduğunda bu sorulara dair susma hakkını kullanabilir. Bu durumda sorulan soru ifade tutanağına geçirilir ve şüphelinin susma hakkını kullandığı sorudan hemen sonra yazılır. İfade alma işlemi bittikten sonra ifade tutanağı; ifadeyi veren, ifadeyi alan ve ifadeyi yazan kolluk görevlileri tarafından imzalanır.

Savcılık ve emniyetten ifadeye çağırılmam halinde ne yapmalıyım?

Emniyet ve savcılık tarafından ifadeye çağrılmanız halinde, bir olayda şikayetçi veya tanık değilseniz, suç şüphesi altında olduğunuzu gösterir. Suç şüphesi altındaysanız öncelikle hakkınızdaki suç isnadını öğrenmelisiniz. İfade verme işleminin savunma hakkını temin ederek, olaya uygun ve etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için mutlaka suç isnadının ifade vermeden önce öğrenilmesi gerekir. Suç isnadı, şüphelinin hangi suç ve vakıayla suçlandığının kendisine bildirilmesidir.

Savcılık, emniyet veya jandarma tarafından yapılan çağrıya uygun bir zamanda uymak gerekir. Ancak, derhal ifade vermeye gitmek zorunda değilsiniz. Öncelikle, kendinizi iyi savunabilmeniz için bir avukattan hukuki yardım alarak ifade verme işlemine katılmanız gerekir. Avukat, ifade alma sürecinde yanınızda bulunur, hakkınızdaki dosyayı inceler, suç isnadı ve iddialar doğrultusunda savunmanızı yapmanıza yardımcı olur.

İfade vermeye avukat ile gitmek zorunlu mu?

Savcılık ve emniyette (poliste) ifade verme veya sorguda avukat ile temsil zorunluluğu sınırlı hallerde mevcuttur. Bazı suçlarda ve yaş küçüklüğü, akıl hastalığı gibi hallerde ifadenin avukat huzurunda alınma zorunluluğu vardır.

Ancak, hakkınızdaki iddiaların incelenmesi ve değerlendirilmesi, savunmanızın hazırlanması ve her aşamada haklarınızı etkin bir şekilde kullanabilmeniz için mutlaka bir avukatın hukuki yardımından yararlanmanız gerekir.

İfade verme veya sorgudan önce hakkımdaki delilleri inceleyebilir miyim?

İfadenin alınacağı polis merkezinde (karakol), savcılıkta, sorgu hakimliğinde şüpheli kişi hakkındaki iddiaları içeren dosyayı ve delilleri inceleme hakkına sahiptir. Dosyanın incelenmesi, ifade verme veya sorgu işleminden önce gerçekleştirilmelidir. Şüpheli, hakkındaki delilleri inceleyerek savunma hakkını bu isnatlara göre kullanır. Şüphelinin avukatı daha nitelikli bir inceleme yapar. Esasen uygulamada polis merkezlerinde (karakollarda) vatandaşlara dosya inceleme imkanının sunulmadığı görülmektedir. Bu nedenle, gözaltında olsun veya olmasın, herhangi bir şekilde ifade vermeye veya sorguya çağrılan herkes bir avukattan hukuki yardım almalıdır.

Savcılık veya emniyetten ifadeye çağrılma halinde gitme süresi kaç gündür?

Savcılık veya emniyetten ifadeye çağrılma halinde, uygun zamanda ifade verme işlemi için ilgili birime başvurulması gerekir. Bunun için herhangi bir süre veya zaman kısıtlaması yoktur. Ancak, bir çağrıya uzun süre riayet edilmediği takdirde, ilgili kişi hakkında zorla getirme kararı veya işin mahiyeti gerektiriyorsa yakalama kararı çıkartılabilir.

Savcılık veya polis ifade verme için aradığında veya davetiye ile çağırdığında, olayın mahiyetine göre ifade vermeye ne kadar süre içinde gidilmesi gerektiği anlaşılır.

Polis ifade için aradı, polis ifadeye çağırdı gitmedim sonuç ne olur?

Polis ifadeye çağırdığında ifade vermeye gitmeme halinde, polisin zorla getirme kararı verme veya yakalama kararı çıkarma yetkisi yoktur. Bu yetkiler Cumhuriyet Savcısına aittir. İfade vermeye gitmemek, şüpheli açısından da bir hak değildir. Bu nedenle polisin ifade alma işlemini gerçekleştirememesi halinde Cumhuriyet savcısı hakkınızda zorla getirme kararı veya yakalama kararı çıkartabilir.

İfade verdikten ne zaman sonra mahkemeye çıkarım?

Karakola ifade verdikten kaç gün sonra dava açılır? Ne zaman mahkemeye çıkarım? gibi sorular şüpheli olarak ifade verdikten sonra cevabı en çok merak edilen sorulardır. Özellikle belirtelim ki; her dosyanın ayrı bir soruşturma ve kovuşturma süreci vardır. Bu nedenle her dosyada ayrı süreler söz konusudur. Ancak, ifade verme işleminden sonra gözaltı tedbiri uygulanmadan serbest bırakılmanız halinde, soruşturma aşaması iddianame ile sona ereceğinden öncelikle savcılık tarafından bir iddianame düzenlenmesi gerekir. Soruşturma aşamasında toplanacak hiçbir delil yoksa ifade verdikten sonra yaklaşık 6 ay sonra kovuşturma aşamasında ilk mahkemeye çıkılır.

Polis telefonla ifadeye çağırır mı?

Uygulamada polis ve jandarma, ilgilinin kapısına gelerek çağrı kağıdı ile veya fiilen çağırmak suretiyle ifadeye çağırabileceği gibi kolay bir yöntem olması nedeniyle telefon ile de polis merkezine veya jandarma karakoluna çağırabilir. Polisin telefonla ifadeye çağırma yetkisi Polis ve Vazife Selahiyet Kanunu’na, jandarmanın ifadeye çağırma yetkisi Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliğine dayanmaktadır.

Savcılık neden ifadeye çağırır?

Kolluk aşamasında (polis,jandarma vb.) ifade alınmamışsa, savcılık şüpheli kişiyi ifadeye çağırabilir. Örneğin, müşteki şikayetini ve ifadesini savcılığa vermişse, olayın özelliğine göre savcılık dosyayı emniyete veya jandarmaya göndermeden şüphelinin ifadesi için çağrı kağıdı gönderebilir.

Ayrıca, jandarma, polis veya savcılıkta daha önce ifadesi alınmış olsa bile, ek ifade alınmasını gerektiren hallerde de savcılık ifadeye çağırabilir.

Şikayetçi olduktan sonra mahkeme ne zaman başlar?

Şikayetçi olduktan sonra mahkemenin ne zaman başlayacağı yapılacak işlemlerin hacmine bağlıdır. Delillerin toplanması, şüpheli kişilerin ifadesinin alınması, tanıkların dinlenmesi gerekir. Bu kişilerin ifade için yapılan çağrıya uymamaları halinde zorla getirme veya yakalama işlemi uygulanabilecektir. Ayrıca, gerektiriyorsa savcılık ilgili kurumlarla yazışma yapmak veya diğer delilleri toplamak zorundadır. Tüm bu işlemler yapılırken belli süreler geçmektedir. Türkiye’de sadece ifadelerin alınmasına dayalı soruşturmalar yaklaşık 6 ayda sona ermekte ve mahkeme aşaması (kovuşturma) başlamaktadır. Soruşturma dosyasının karmaşık bir yapısı varsa, soruşturmalar 2-3 yıl da sürebilmektedir. Örgütlü suçlarda 9 sene süren soruşturmalar bulunmaktadır.

Polis merkezi (karakolda) ifade vermek sicile işler mi?

Polis merkezinde (karakolda) ifade vermek sicilinize işlemez. Adli sicil kaydı, kesinleşmiş mahkeme kararlarının yer aldığı bir sistemdir. Polis merkezinde (karakolda) ifade vermek sicilinize işlemez.

GBT (Genel Bilgi Tarama) ise, polis tarafından tutulan bir sistem olup hakkınızda suç şüphesine bağlı yapılmış herhangi bir yakalama işleminde bu durum GBT kayıtlarına işlenecektir.

Şüpheli olarak ifade vermek sicile işler mi? Şüpheli olarak sadece ifade vermek sicile işlemez.

İfade vermek için velinin gelmesi beklenir mi?

Yaş küçüklüğü, yani 18 yaşından küçük olma hali, ifade alma işlemi sırasında avukat ile temsil edilme zorunluluğu doğurur. Yasal temsilcinin (velinin) ifade verme işlemi sırasında hazır bulunması gerekmez. Uygulamada çocuğun psikolojisi açısından bir mağduriyet doğmaması için çocuk velisi ile sık sık görüştürülmektedir.

İfade Almada Sorulacak Sorular Nelerdir?

İfade alma ve sorguda sorulacak sorular, tamamen suç şüphesi altındaki kişinin suçlandığı vakıaya ve delillere bağlıdır. Emniyet, savcılık veya hakim suçlamanın dayanağı olmayan vakıalara dair sorular soramaz. Bu nedenle, kimlik bilgileri ve sosyal ekonomik durum dışında ifade almada sorulacak belirli sorular mevcut değildir.

İfade Alma Süresi Ne Kadar?

İfade alma süresi, suçlamanın ve olayın mahiyetine göre değişir. Herhangi bir polis merkezi (karakol) veya jandarmada 1 saat sürecek bir ifade verme işlemi, narkotik veya organize suçlar gibi şubelerde 12 saat sürebilir. İfade alma süresi, soruşturmada kaç şüpheli olduğu, şikayetçi sayısı, telefon dinlemesi nedeniyle tapenlerin (görüşme kaydı) şüpheliye okunması, arama kararı neticesinde elde edilen materyallerin tek tek sorulması gibi birçok faktöre bağlı olarak artabilir veya azalabilir.

Ek İfade Nedir?

Ek ifade, bir kimsenin kollukta veya savcılıkta ifade verdikten sonra yeniden dinlenmesinin gerektiği hallerde söz konusu olur. Örneğin, yeni bir delil veya olayın ortaya çıkması, ilgilisine sorulmayan hususların bulunması halinde ek ifade alınabilir. Müştekinin ek ifadesi polis veya jandarma tarafından alınabilir.

Ancak şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir.

Gözaltında Alınan İlk İfadenin Önemi ve Delil Değeri

Gözaltında alınan ilk ifadenin önemi ve delil değeri oldukça yüksektir. İlk ifade, olaya en yakın zaman diliminde sıcağı sıcağına verilen ifadedir. Bu nedenle, ilk ifade de söylenenler savcılıklar ve mahkemeler tarafından daha çok dikkate alınmaktadır.

Gözaltında alınan ilk ifade, müşteki açısından iddiasını ileri sürmek, şüpheli açısından savunmasını yapmak açısından en önemli vasıtadır. Bu nedenle, gözaltında ilk ifadenin avukatsız alınması bazı hak kayıplarına yol açabilir.

Sanık İfadesini Değiştirebilir mi?

Sanık, emniyet veya jandarma karakolunda soruşturma aşamasında verdiği ifadesini değiştirebilir. Önceki ifadesindeki yanlışlıkları düzeltebilir veya eksiklikleri tamamlayabilir. Ancak, sanığın ifade değişikliği, dava konusu edilen vakıa ile ilgili ise ifade değişikliğine hangi ölçüde itibar edileceğine diğer delillerle birlikte hakim değerlendirecektir.

Sanık İfadesi Alınmadan Karar Verilmesi Mümkün mü?

Kovuşturma, sanık hakkında yargılama yapılarak karar verilen bir aşamadır. Sanık ifadesi alınmadan (sorgu yapılmadan) karar verilmesi mümkün değildir. Sanığın iddianamede yer alan iddialara karşı ifadesi alınmadan (sorgusu yapılmadan) hakkında karar verilemez.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS