0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hakaret Suçu Nedir? (TCK 125)

Hakaret suçu, TCK md. 125-131 arasında şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Hakaret suçu iki farklı şekilde işlenebilir:

a-) Somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi suretiyle kişinin şeref ve saygınlığının zedelenmesi. Örneğin, “Ayşe, x mağazasından sürekli kıyafet çalıyor” demek şeref ve saygınlığı zedeleyen somut bir fiil isnat etme mahiyetinde olup hakaret suçuna vücut verir.

b-) Genel ve soyut nitelikteki söz ve davranışlarla, yani sövme yoluyla kişinin değersizleştirilmesi, rencide edilmesi. Örneğin, “yavşak polis, bana neden ceza yazıyorsun” şeklindeki sözler sövme suretiyle hakaret suçuna vücut verir.

Hakaret suçu doğrudan kişinin birey olmaktan kaynaklanan kişilik haklarına saldırıdır. Hakaret suçu ile sosyal bir kavram olan “şeref” ve kişinin özsaygısı korunmaktadır. Bu nedenle, tüzel kişilere karşı (dernek, vakıf, şirket, spor kulübü, siyasi parti vs.) hakaret suçu işlenemez, hakaret suçu ancak gerçek kişiler aleyhine işlenebilir. Gerçek kişilerle bağlantı kurmadan “x şirketini sinkaf edeyim” şeklindeki beyanlar şirket aleyhine hakaret suçuna vücut vermez. Ancak, “x şirketinin yöneticilerini sinkaf edeyim” şeklindeki beyan yöneticilere karşı hakaret suçu teşkil eder.

TCK’nın 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olabileceği, bir tüzel kişilik olan Nevo Şalom Musevi Vakfının bu suçun mağduru olamayacağı bu nedenle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Y18CD-K.2019/36).

Hakaret suçu ve cezası, 5237 sayılı TCK’nın 125. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

TCK m.125

1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Hakaret Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Hakaret suçunun temel şekli takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde yer alır. Suçun mağduru, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır. Aksi takdirde şikayet hakkını kaybeder. Şikayet hakkı, en geç dava zamanaşımı süresi içinde kullanılmalıdır.

Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu (TCK m.125/3) şikayete tabi değildir. Bu nedenle hakaret suçunun bu şekli için herhangi bir şikayet süresi sınırlaması yoktur. Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçun işlenmesi halinde cumhuriyet savcılığı resen soruşturma açar.

Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu hariç, tüm hakaret suçları (TCK md.125/1-2-3), taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Hakaret suçları nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Hemen belirtelim ki, kamu görevlisine ve cumhurbaşkanına hakaret suçu, şikayete tabi suçlardan olmadığından uzlaştırma kapsamında değildir.

Hakaret Suçu Nasıl İşlenir? Hangi Sözler Hakaret Suçunu Oluşturur?

Hakaret suçunun oluşmasına neden olan sözlerin tek tek kanunda sayılması imkansızdır. Suçun vücut bulması için kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat edilmeli veya sövme yoluyla kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırılmalıdır. Görüldüğü üzere, hakaret suçunda önemli olan kişiyi rencide eden, toplum içinde değersizleştiren fiillerin cezalandırılmasıdır.

Bir kişiye “şerefsiz”, “haysiyetsiz”, “geri zekalı”, “aptal”, “salak”, “hayvan”, “müsvedde”, “pislik”, “alçak”, “yavşak”, “fahişe” vb. gibi sözler söylemenin hakaret suçunu oluşturacağı kuşkusuzdur. “Hırsız”, “rüşvetçi”, “adi” , “sahtekar” gibi kelimeler de hakaret suçu oluşturur.

“Eşek”, “köpek”, “öküz” “it” vb. hayvan isimleriyle hitap etmek de hakaret suçuna vücut verir.

Kişiye isnat edilen somut olgu kişinin mevcut fiziksel veya psikolojik bir özelliğine vurgu yapsa da hakaret suçunu oluşturur. Örneğin, aksayarak yürüyen birine “allahın topal adamı” demek, gözü görmeyen birine “kör herif” demek hakaret suçunun oluşmasına neden olur.

Hakarete uğrayanın kişisel özellikleri dışında kalmak şartıyla kendisine isnat edilen fiil veya olgu ispatlandığı takdirde hakaret suçu oluşmaz. Örneğin, “sen Ayşe’nin eşyalarını çaldın” denildiğinde, bu olgu ispatlanırsa hakaret suçu oluşmaz. Fakat, daha önce işlediği bir hırsızlık suçundan sabıkalı olan kişiye, “sen hırsızsın” demek hakaret suçudur.

Hakaret suçunu teşkil eden fiiller, sözle işlenebileceği gibi yazı, şekil, görüntü, el işareti veya mimiklerle de işlenebilir. Örneğin, bir kişinin çalışma masasına insan dışkısı koymak veya bir kimsenin yüzüne tükürmek hakaret suçuna vücut verir.

Kaba ve nezaketsiz söz ve davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz. “Terbiyesiz, saygısız, riyakar, yalancı, lan, ulan” vb. kaba ve nezaketsiz sözler hakaret suçu oluşturmaz. Örneğin, kişinin ayakkabılarını çıkartıp ayaklarını masanın üzerine koyması veya bağırarak konuşması hakaret sayılmaz. “Seni paramla satın alırım”, “İşyerimden defol git” gibi sözler kaba ve nezaketsiz sözler hakaret suçuna vücut vermez. Olgusal bir gerçeği ifade eden sözler de hakaret suçu teşkil etmez. Kıyafet alan birine, “bu kıyafet size olmaz, siz şişmansınız” demek de hakaret değildir. Hakaret sayılmayan kelimeler, kanunda tek tek sayılmış değildir. Bir kelime veya söz, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte değilse hakaret suçu oluşmaz.

Beddua niteliğindeki sözler hakaret suçunu oluşturmaz. Örneğin, “allah seni bildiği gibi yapsın”, “allah belanı versin”, “cehenneme kadar yolun var” “allah çocuklarından çıkartsın” gibi sözler beddua niteliğinde sözler olduğundan Yargıtay tarafından hakaret suçu olarak kabul edilmemektedir.

Yargıtay, isim belirtmeden “hırsız var” diye bağırmayı hakaret suçu saymamıştır. Çünkü, söz konusu durumda suçun unsuru olan “matufiyet” unsuru (hakaret teşkil eden fiilin bir kişiye yöneltilmesi) gerçekleşmediğinden sanığa hakaret suçu nedeniyle ceza verilmemesine karar vermiştir.

Dilekçe hakkı ve eleştiri, basının haber yayımlama hakkı, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında söylenen söz ve yapılan davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz.

Kamuoyu tarafından yaptıkları işler nedeniyle bilinen, tanınan kişilere (Örneğin, futbolcular, sanatçılar, özellikle politikacılar) yönelik eleştiriler, normal kişilere yöneltilen eleştirilerden daha sert ve ağır olabilir. Bu kişilerin normal kişilere göre eleştiriye daha açık olmaları ve eleştiriye tahammül etmeleri gerekir. Bir siyasetçiye, “senden bu memlekete hayır gelmez, bütün memleketi sattın” demek ancak ağır eleştiri olarak nitelenebilir, ama hakaret değildir.

Mağdurun Gıyabında (Yokluğunda) Hakaret Suçu

Mağdurun yüzüne karşı hakaret suçunda, mağdurun hakaret içeren söz veya davranışları o an öğrenmesi yeterlidir. Mağdura telefon, mail, mektup vb. gibi iletişim yöntemleri kullanılarak yapılan hakaret de mağdurun yüzüne karşı yapılmış sayılır. Mağdurun bu iletişim araçlarıyla kendisine yapılan hakareti öğrenmesi hakaret suçunun oluşması için yeterlidir.

Mağdurun yokluğunda (gıyabında) hakaret suçu ise, mağdurun yokluğunda hakaret eden kişinin söz ve davranışlarını en az 3 kişinin öğrenmesiyle oluşabilir. Hakaret edilen ortamda mağdurun olmadığı hallerde kanun hakaret teşkil eden fiilin 3 kişiyle ihtilat halinde işlenmesi şartını aramaktadır. Söz konusu üç kişiye hakaret edenin kendisi dahil değildir. Üç kişinin aynı yerde olması şart değildir, önemli olan üç kişinin hakareti öğrenmesidir. Örneğin, apartman boşluğunda mağdura gıyabında, “o adam şerefsiz” diye bağıran bir kişinin sözlerini kendi evlerinde oturan 3 komşu duyduğu takdirde hakaret suçu oluşmuştur. Hakaret içerikli aynı mailin mağdurun kendisine değil de kendisi dışındaki 3 kişiye gönderilmesi halinde de hakaret suçu oluşur. Mağdurun yokluğunda hakaret halinde, hakaret edenin sözlerini yalnızca 2 kişi veya 1 kişi öğrenirse hakaret suçu vücut bulmaz.

Hakaret suçu mağdurun olmadığı veya mağdurun doğrudan vakıf olamayacağı bir şekilde işlendiğinde gıyapta hakaret suçu oluşmaktadır. Ancak gıyapta hakaret suçunun cezalandırılması için, failin mağdur dışında toplu veya dağınık en az üç kişiyle ihtilat ederek bu suçu işlemesi gerekmektedir. Suçun faili ihtilatı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. İhtilat kişilerle birebir görüşerek gerçekleşebileceği gibi, üç veya daha fazla kişiye mektup göndermek, telefon etmek, SMS veya e-mail göndermek suretiyle de gerçekleştirilebilir. Ancak ihtilat unsurunun gerçekleşmesi için, failin sözleri en az üç kişinin duyabileceği bir ortamda ve şekilde söylemesi yeterli olmayıp, muhatapların bizzat anlamaları ve vakıf olmaları lazımdır (Y18CD-K.2016/15988).

TCK’nın 125/1. maddesinde mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat edilerek işlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Gıyapta hakaret suçunun tamamlanması için ihtilat edilen en az üç kişinin hakaret içerikli sözleri öğrenmesi gerekir. Failin ihtilat edilen şahısları tanıması gerekmediğinden, gayri muayyen en az üç kişinin öğrenmesi kastıyla hareket edilmesi yeterlidir. Kanunda aranılan ihtilat şartının gerçekleşmesi için, isnadın ihtilat edilen kişilerce öğrenilmiş olması da gerekir. Herhangi bir nedenden dolayı eylemin öğrenilmemesi halinde ihtilat şartı da gerçekleşmeyecektir. Dolayısıyla, isnadın ihtilat edilen kişilerce “öğrenilebilir” olması ya da öğrenme imkanının bulunması yeterli sayılmaz. Örneğin; fail üç kişinin bulunduğu bir ortamda mağdur hakkında hakaret içerikli ifadeler kullansa, bu sözleri orada bulunan iki kişi duymasına karşın üçüncü kişinin kulaklıkla müzik dinlemesi nedeniyle duymaması ve isnadı öğrenememesi halinde gıyapta hakaret suçu oluşmayacaktır. Çünkü gerekli olan isnadın “öğrenilebilme”si olmayıp, bizzat ihtilat edilen kişilerce “öğrenilmesi”dir (Y18CD-K.2017/15615).

İleti Yoluyla (Mektup, E-mail, Whatsapp Mesajı, SMS, Telefon Konuşması) Hakaret Suçu

5237 sayılı TCK’nın 125/2 maddesi, ileti yoluyla hakaret edilmesini suç olarak kabul etmiştir. İleti yoluyla yapılan hakaretlerin ceza miktarları aynı olsa da; bir kısmı huzurda hakaret suçu, bir kısmı da gıyapta hakaret suçu kapsamında cezalandırılmaktadır. İleti yoluyla hakaret suçunun “huzurda” oluşabilmesi için iletiyi gönderenin fiili icra ederken mağduru hedeflemesi veya mağdurun fiilini öğrenebileceğini istemesi şarttır. Örneğin, whatsapp mesajı mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu unsurları meydana gelmez. Bu durumda eylem gıyapta hakaret olarak değerlendirilir. “Gıyapta hakaret” suçunun oluşması için de bu mesajın en az 3 kişiye gönderilmesi veya 3 kişinin bulunduğu ortak bir mesajlaşma grubuna gönderilmesi gerekir. İleti yoluyla işlenen hakaret suçunun cezası da üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.

TCK m.125/2 anlamında ileti olarak kabul edilen iletişim vasıtaları şunlardır:

  • Mektup,
  • E-mail,
  • Whatsapp mesajları, Whatsapp gruplarına gönderilen mesajlar,
  • Cep telefonuyla SMS,
  • Telefon Konuşmaları,
  • İnstagram, twitter, facebook vb. sosyal medya hesaplarından DM (Direct Message) yoluyla mesajlaşma.

Hakaret suçunun huzurda işlenmesinin en tipik örneği, fiilin mağdurun yüzüne karşı işlenmesidir. Fail, bu durumda hareketi doğrudan öğrenir. Suçun huzurda işlenmiş olması mutlaka fail ile mağdurun fiilin işlendiği sırada yüz yüze olmasını gerektirmez. Şayet fail, fiili işlediği sırada mağduru hedef alan hakaretinin mağdur tarafından da doğrudan algılanabileceğini biliyor ve istiyorsa, bu durumda da suç huzurda işlenmiş sayılacaktır. Hakaret suçunun huzurda işlenmemesine rağmen, Kanun tarafından huzurda işlenmiş gibi cezalandırılan hali ise, ileti yoluyla yapılan hakarettir. TCK’nın 125/2. maddesinde, “Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, tahkir edici nitelikteki fiilin, ileti yoluyla mağduru hedef alması durumunda failin huzurda hakaret etmiş gibi cezalandırılacağı belirtilmiştir. Buna göre, hakaret içeren bir mektup, telefon konuşması veya yazılı bir mesaj huzurda söylenmiş gibi cezalandırılacaktır. İleti yoluyla hakarette, failin kullandığı vasıtalar ile mağduru hedef aldığını bilmesi ve mağdur tarafından bu fiilin öğrenileceğini istemesi gerekir. Şayet ileti mağdurdan başka birisine gönderilmiş ancak tesadüfen mağdur tarafından öğrenilmiş ise, huzurda hakaret suçu oluşmayacaktır. Zira, fail mağdurun hakareti öğrenmesi kastıyla hareket etmemiştir. İleti yoluyla hakaretin, huzurda hakaret gibi cezalandırılabilmesi için sanığın iletilme kastı ile hareket etmesi gerekir. Sanığın, müştekinin gıyabında teyzesine ait telefona hakaret içerikli mesajlar gönderdiği, müştekinin teyzesinin müştekiye bahse konu mesajları göstermesi üzerine müştekinin mesajları öğrenerek şikayetçi olduğu, bu suretle sanığın iletme kastıyla hareket etmediği anlaşılmakla sanığın hakaret suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. (Y18CD-K.2019/12396)

İnternet Yoluyla Hakaret Suçu

Günümüzde hakaret suçu en çok çağdaş iletişim araçlarıyla işlenmektedir. İnternet yoluyla hakaret, kolay ispatlanabilecek bir suç çeşididir. Bu nedenle, e-mail, facebook, skype, messenger, whatssap, twitter vb. gibi sosyal medya araçlarıyla doğrudan mağdurun hedef alınarak hakaret edilmesi de hakaret suçunu oluşturur.

Başkasından gelen hakaret içerikli bir e-mail mağdura “forward” edilerek gönderildiğinde dahi hakaret suçu oluşur. İnternet yoluyla işlenen hakaret suçlarının her suçun özelliğine göre teknik olarak nasıl ortaya çıkarılacağı bir ceza avukatı ile görüşülmelidir.

Hakaret Suçunun Haksız Fiile Bir Tepki Olarak İşlenmesi (TCK 129)

Haksız Tahrik, genel bir ceza indirimi nedenidir. Hakaret suçunda ise hakaretin bir haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyen veya ceza indirimi yapılan iki hal mevcuttur:

  • Hakaret suçunun bir haksız fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyebilir veya cezası 1/3’üne kadar indirilebilir (TCK m.129/1). Örneğin, bahçesindeki ağaçlara zarar veren kişiye hakaret eden bahçe sahibi kendisine karşı işlenen bir haksız fiile tepki olarak hakaret suçu işlemiştir.

  • Hakaret suçunun kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmez (TCK md. 129/2). Örneğin, yüzüne tokat atarak burnun kanamasına neden olan kişiye hakaret edilmesi halinde faile ceza verilemez.

Genel bir ceza hukuku kurumu olan haksız tahrik, hakaret suçunda özel bir şekilde düzenlendiğinden; fail hakkında 5237 sayılı TCK’nınn genel haksız tahrik hükümleri uygulanmadan doğrudan TCK m.129 hükümleri uygulanır:

TCK’nın 129. maddesinin ilk fıkrası uyarınca hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde hâkim, faile verilecek cezayı üçte birine kadar indirebileceği gibi ceza vermekten de vazgeçebilir. Kanun koyucu burada TCK’nın 29. maddesinde düzenlenmiş olan genel haksız tahrikten farklı olarak hakaret suçuna özel bir tahrik düzenlemesi getirmiştir. TCK’nın 129. maddesinin uygulanma şartları oluştuğu durumda genel haksız tahrike ilişkin aynı Kanun’un 29. maddesinin uygulanma imkânı bulunmamaktadır. TCK’nın 129. maddesinin birinci fıkrasındaki hüküm, aynı Kanun’un 29. maddesinde düzenlenen “genel haksız” tahrik hâlinden öncelikle cezai sonuçları açısından farklıdır.

TCK 29. maddede haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen failin cezasında, maddede öngörülen oranda indirim yapılacağı düzenlenmişken 129. maddedeki “özel haksız tahrik” hâlinde, failin cezasında indirim yapılabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebileceği belirtilmiştir. Cezai sonuçlarının yanı sıra her iki düzenleme uygulanma koşulları bakımından da birbirinden farklılık arz etmektedir. TCK’nın 29. maddesinde “haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında” suçun işlenmiş olması aramışken, 129. maddede hakaret fiilinin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi yeterli görülmüş, ayrıca fiilin hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında işlenmiş olması aranmamıştır. Dolayısıyla 129. madde açısından Kanun’un gözettiği husus, somut olayın özelliğine göre fiilin ani bir öfkenin sonucu olarak işlenmesidir. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra gösterilen tepkinin bu düzenleme kapsamında değerlendirilmesi söz konusu olmayacaktır.

Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi için her şeyden önce ortada haksız bir fiil söz konusu olmalıdır. Kanun haksız bir fiilden bahsettiği için bu fiilin hukuka aykırı olması yeterli olup mutlaka suç olması ya da özel hukuk anlamında bir “haksız fiil” in varlığı gerekmez. Bununla birlikte haksız olarak nitelendirilebilecek her türlü fiil de sanık lehine bu düzenleme kapsamında değerlendirilmemelidir. Aksi takdirde hakaret suçuyla korunmak istenen hukuki yarar aleyhine bir orantısızlık ortaya çıkacak, sanığın hukuk devletinin işleyiş süreci veya hayatın normal akışı içerisinde katlanmasının beklendiği hemen her durumda ölçüsüz bir koruma avantajından istifade etmesi söz konusu olacaktır. Kanun’dan çıkan bir diğer sonuç, failin maruz kaldığı söz konusu haksız fiil kasten yaralama ya da hakaret olmamalıdır. Zira böyle bir durumda anılan düzenlemenin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki suçun kasten yaralama suçuna tepki olarak veya hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesine ilişkin düzenlemelerin uygulanma imkânı doğacaktır. Diğer taraftan haksız fiile karşı hakaretin nedensellik bağı içerisinde işlenmiş olması gerekir. Genel haksız tahrik hükümlerinde olduğu gibi burada da haksız fiilin mutlaka faile yönelmiş olması gerekmemekte, ancak tepki mutlaka haksız fiili yapana yönelmelidir (CGK-K.2020/87).

Hakaret suçunun kasten yaralama, tehdit, şantaj vb. haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde faile ceza verilmeyebilir:

Hakaret suçunun; katılanın, sanığın kolundan tutarak alt kata indirmek amacıyla iteklemesi biçimindeki ve kasten yaralama niteliğindeki haksız hareketine tepki olarak işlendiğinin anlaşılması nedeniyle TCK’nın 129/2. maddesi ve CMK’nın 223/4. maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetlidir (Y4CD-K.2011/816).

Hakaret Suçunda Mağdurun Belirlenmesi (TCK m.126)

Hakaret teşkil eden fiilde mağdurun ismi açık bir şekilde belirtilmemiş olabilir. Mağdurun kim olduğunun belli olmaması, yani hakaretin kime yöneltildiğinin açık olmaması halinde hakaret suçu cezasız kalabilir. Mağdurun kim olduğunun açık olmadığı hallerde, mağdurun belirlenmesine ilişkin bir kanuni karine kabul edilmiştir. Kanuni karineye göre; hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır (TCK m.126).

Madde gerekçesine göre; hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurun belli veya belirlenmesinin olanaklı bulunması gereklidir. İşte bu maddeyle suçu işleyen tarafından mağdurun kimliğinin açıkça belirtilmediğinde, ne gibi bir durumun varlığı hâlinde ismin belirtilmiş ve hakaretin açıklanmış sayılacağına ait ölçü gösterilmektedir. Yukarıdaki hüküm, aslında usûl hukuku bakımından ispata yönelik, karineye benzer bir ölçü getirmiş bulunmaktadır.

Sanıkların, itiraza konu “Hırsız var!” şeklindeki sözleri kimseyi hedef almaksızın söyledikleri şeklindeki savunmaları ve 22.01.2014 tarihli görüntü tespit ve çözüm tutanağında söz konusu ifadelerin olay tarihinde Başbakan olarak görev yapan katılana yöneltildiğine dair bir belirleme yapılamaması hususları göz önüne alındığında, anılan sözlerin TCK’nın 126. maddesinde belirtildiği üzere duraksamaya yer vermeyecek biçimde katılana yöneltildiğine ilişkin delil bulunmadığı, bu nedenle sanıklara yüklenen kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir (CGK-K.2022/653).

Karşılıklı Hakaret Suçu ve Cezası

TCK md. 129/3’e göre hakaret suçunun iki kişi tarafından karşılıklı işlenmesi halinde “karşılıklı hakaret suçu” meydana gelir. Karşılıklı hakaretin aynı zaman diliminde gerçekleşmesi şart değildir. Örneğin, medya yoluyla kendisine “maymun” denildiğini öğrenen bir kişinin de karşı tarafa bir gün sonra “yarasa” demesi halinde karşılıklı hakaret suçu meydana gelir.

Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir (TCK m.129/3).

Sanığın aşamalarda müştekiyle birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerini ve müştekiye ‘‘şerefsiz’’ şeklinde sözler söylemiş olabileceğini savunması karşısında, sanığın ikrarı nedeniyle suçun oluştuğu, ancak karşılıklı hakaret olması nedeniyle TCK’nın 129/3 ve CMK’nın 223/4-c maddeleri yönünden değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle sanık hakkında beraat hükmü hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2019/13957).

Katılan sanıkların duruşmada birbirlerine karşılıklı hakaret ettiklerini savunmaları karşısında; olayın çıkış sebebi üzerinde durularak, tarafların karşılıklı haksız tahrik oluşturabilecek eylemleri saptanıp, haksız davranışların öncelik sonralık durumu, etki-tepki biçiminde gelişip gelişmedikleri değerlendirilerek sonucuna göre, sanıklar hakkında TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2020/12418).

Hakaret Suçunun Cezası Nedir?

1. Basit Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/1)

Suçun basit şeklinde, hakaret suçunun cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir (TCK m.125/1).

Suçun basit şeklinde hakim ya hapis cezası ya da adli para cezası verecektir. Her iki cezanın aynı anda verilmesi mümkün değildir. Hakim gerekçeli kararında neden hapis cezası veya adli para cezası verdiğini de açıkça gerekçelendirmek zorundadır.

2. Nitelikli Hakaret Suçu Cezası (TCK 125/3)

Suçun nitelikli hallerinde hakaret suçunun cezası, 1 yıl ile 2 yıl arasındadır (TCK m.125/3).

Hakaret suçunun;

  • a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

  • b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

  • c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

Yukarıda açıklandığı üzere, mağdurun kamu görevlisi olması (avukat, hakim, memur vs.) ve hakaretin görevinden dolayı yapılmış olması, kişinin mensup olduğu dinin kutsal değerlerine veya din özgürlüğünün kullanılmasına hakaret edilmesi hakaret suçunun nitelikli şekli olarak kabul edilmektedir.

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hakaret (TCK m.125) suçlarında; tayin edilecek cezalar yarı oranında arttırılacaktır (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12). Sağlık personeli, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını; yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını kapsamaktadır.

3. Alenen Hakaret Suçu Cezası

Hakaretin alenen işlenmesi halinde, hakaret suçu nedeniyle öngörülen ceza 1/6 oranında ayrıca arttırılacaktır. Örneğin, bir tv programında veya bir caddede bağırarak hakaret etmek hakaret suçunun aleni bir şekilde işlenmesine neden olur.

Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli değildir. Hakaret konusu söz veya davranışın belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması halinde alenen hakaret suçu işlenmiş olur. Hakaret suçunda aleniyetin gerçekleşmesi için fiilin herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi şarttır.

TCK’nın 125/4. maddesinde ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin söz konusu olabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, evin içinde gerçekleştiği anlaşılan hakaret eyleminde aleniyet unsurunun oluştuğu kanaatine ne şekilde varıldığı açıklanıp tartışılmadan, sanık hakkında TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır (Y18CD-K.2019/13140).

4. Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu Cezası

Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır (TCK m.125/5).

Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret halinde zincirleme suç hükümleri gereği belirlenen cezanın miktarı ayrıca 1/4’ten 3/4’e kadar arttırılır. Örneğin, bilirkişi heyetine veya mahkeme heyetine hakaret suçlarında suçun nitelikli şeklinden belirlenen ceza arttırılacaktır.

Hakaret eyleminin; olay yerini incelemek ve ölü muayenesi ile otopsi yapmak için oluşturulan heyette yeralan şahıslara karşı işlendiğinin anlaşılması karşısında, eylem nedeniyle TCK’nın 125/5. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmalıdır (Y18CD-K.2016/5951).

Sanığın birden fazla görevli polis memuruna hakaret eyleminde, katılan ve müşteki polis memurlarının kurul halinde çalışan kamu görevlisi olmadığı gözetilmeden, belirlenen temel cezada doğrudan TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması yerine, TCK’nın 125/5. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 43. maddesi hükmü uygulanmış ise de, bu husus sonuca etkili olmadığından, bozma yapılamaz (Y4CD-K.2021/1502).

Sanığın “Böyle idarenin hepsini sinkaf ederim,” şeklinde sarfettiği sözlerin muhatabı olan idare, kurul halinde çalışmadığı halde uygulama yeri bulunmayan TCK.nun 125/5 maddesinin yollamasıyla aynı kanunun 43/1. maddesi gereğince cezada artırım yapılması, bozma nedenidir (Y4CD-K.2019/1707).

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu ve Cezası (TCK 299)

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, TCK md. 299’da ayrıca düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile Cumhurbaşkanının toplumsal değeri konusunda toplumun sahip olduğu duygu ve düşünceleri sarsan fiil ve sıfatların isnat edilmesi cezalandırılmaktadır.

Maddenin düzenleme biçiminden anlaşıldığı üzere, cumhurbaşkanına hakaret suçu ile cumhurbaşkanlığı makamının fonksiyonları, işlevi, yerine getirdiği görevi değil, hukuksal bir kavram olarak cumhurbaşkanının “şerefi” korunmak istenmektedir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, uygulamada eleştiri niteliğindeki söz ve davranışların da hakaret olarak cezalandırılmasına neden olduğundan ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı bir düzenlemedir. Hakaret suçu, genel olarak TCK md.125’de herkes için düzenlenmiş olduğundan TCK md. 299’da ayrıca cumhurbaşkanına hakaret suçuna yer verilmesi hukuka aykırıdır. Anayasa’ya göre kişiye özel düzenleme yapılamaz. Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişiye özel düzenleme niteliğinde olduğundan Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine aykırıdır.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun kovuşturulması Adalet Bakanlığı’nın iznine tabidir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçunun cezası 1 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Suçun alenen işlenmesi halinde verilecek ceza 1/6 oranında arttırılır. Örneğin, fiilin internette sosya medya üzerinden, radyo, tv vb. gibi araçlarla veya herkesin duyma ihtimali olan bir ortamda işlenmesi halinde cumhurbaşkanına hakaret suçunun alenen işlendiği kabul edilir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir, ertelenebilir veya sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Hakaret Suçu Nasıl İspatlanır?

Hakaret suçu pek çok farklı yöntemle kanıtlanabilir, hakaret suçunda ispat araçları şu şekildedir:

1. Tanık Beyanı : Ceza muhakemesinde tanıklar delil kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir. Hakaret suçu da tanık beyanı deliliyle ispatlanabilir. Örneğin, Ahmet, Ersin ile yaptığı konuşmayı hoparlöre vermiş, Ersin’in telefonda Ahmet’e yönelik “sen şerefsizsin” şeklinde söylediği sözleri tanık Ali hoparlörden duymuştur. Suçun faili olan Ersin’in hakaret içerikli sözlerini hoparlörden duyan Ali olayın tanığıdır. İletişim kayıtları dosyaya getirtilip böyle bir telefon görüşmesinin olduğu tespit edildiğinde müşteki Ahmet’in beyanı ve Ali’nin tanık olarak beyanının alınmasıyla hakaret suçu ispatlanmış olur. Tanık beyanı, hakaret suçunun ispatı açısından uygulamada en çok başvurulan delil aracıdır.

2. Telefon İletişim Kayıtları: Hakaret suçu katalog suçlardan olmadığından hakaret suçu nedeniyle telefon dinlemesi yapılmamaktadır. Ancak, telefon HTS kayıtları (arayan-aranan kayıtları) dosyaya getirtilerek ispat açısından diğer delillerle birlikte değerlendirilmektedir.

3. Telefonunun Fiziken İncelenmesi ve SMS Mesajları : CMK m.134’e göre telefonun ve sim kartın incelenerek delillerin ortaya çıkarılması mümkündür. Telefonda bulunan SMS mesajları, videolar, fotoğraflar vb. her türlü dijital içerik incelenerek hakaret suçunun ispatı açısından kullanılabilir. 5271 sayılı CMK’nın 134. maddesi kapsamında şüphelinin cep telefonu incelenip, telefondan ele geçirilen bilgilerin kayıt altına alınabilmesi için hakim kararı veya belirlenen sürelerde hakim onayına sunulmak üzere Cumhuriyet savcısının yazılı emrinin bulunması gerektiği, sanığın rızası bulunsa dahi kolluk görevlileri tarafından şüphelilerin telefonlarının incelenip, telefon içeriğindeki mesaj ve benzeri bilgilerin kayıt altına alınamayacağı ve bu kurallara uyulmadan elde edilen delillerin hukuka aykırı bir biçimde ele geçirildiğinin kabulü gerekir (Y10CD-K.2021/12899).

4. Gizli Ses, Görüntü veya Video Kaydı Almak: Gizli/izinsiz ses veya görüntü kaydı alarak hakaret suçunun ispatlanması bazı hallerde hukuka uygundur. Ani gelişen ve başka türlü ispatlama imkanının bulunmadığı bazı hallerde, örneğin iki kişinin baş başa olduğu tehdit içerikli sözlerin kaydı yapan kişiye karşı söylendiği bir ortamda gizlice alınan ses veya görüntü kaydı ceza yargılamasında delil değerine sahiptir. Ancak, sistemli ve planlı bir şekilde alınan ses veya görüntü kayıtları hukuka aykırı delil mahiyetinde olup delil değerine sahip olmadığı gibi suç da teşkil eder.

5. Whatsapp, Telegram vs. Uygulamalar: Whatsapp, telegram vb. uygulamalar üzerinden gönderilen sesli, yazılı ve görsel öğeler delil değerine sahiptir. Whatsapp vb. mesajlaşma kayıtlarının, CMK’nın 134. maddesi kapsamında görüşme tarihleri, saatleri belirtilerek, ayrıntılı diyaloglar şeklinde, ekran görüntülerine de yer verilerek denetime olanak verecek şekilde tutanağa bağlanması, bu şekilde düzenlemiş bir tutanak mevcut ise aslı ve denetime olanak verecek şekilde onaylı suretinin dosyaya konulması, söz konusu evrakların duruşmada sanığa okunarak diyeceklerinin sorulması, böylece tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir (Y10CD-K.2021/5922).

6. İnstagram, Twitter, Facebook vb. Sosyal Medya Araçları: Facebook, twitter, instagram gibi sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini Amerika Birleşik Devletleri adli makamları cevaplamamaktadır. Bu nedenle hakaret suçuna ilişkin bu ağlar üzerinden failin kimlik bilgilerine ancak yaptığı açık paylaşımlar veya mağdurun hesabı üzerinden yapılan yazışmalar yoluyla ulaşılabilmektedir. İnstagram, facebook veya twitter vb. sosyal ağlarda yer alan yazı, video ve görsel üzerinde kolluğun yaptığı tespitler tutanağa dönüştürülerek yargılamada belge delili mahiyetinde kanıt aracı olarak kullanılmaktadır.

7. E-Tespit Yoluyla İspat : Türkiye Noterler Birliği sunduğu hizmetle 7 gün/24 saat esasına göre internette herhangi bir web sayfası veya sosyal medya hesabı üzerindeki veri veya bilgiyi URL bazlı tarama yaparak tespit etmektedir. E-tespit talep eden kişi, içeriğini tespit etmek istediği URL’yi Noterler Birliği’nin veri tabanına gönderir, kendisine bir e-tespit başvuru numarası verilir, söz konusu başvuru numarasıyla mesai saatleri içinde herhangi bir notere başvurularak online yapılan tespit, kağıda dökülerek noter tarafından onaylanır. E-tespit yöntemiyle internet üzerinden işlenen suçlar kesin bir şekilde tespit edilmiş olur. Noterler Birliği’nin e-tespit amacıyla kullanılan web sayfasının adresi şu linktedir: E-Tespit Başvuru Sayfası

Hakaret Davası Nasıl Açılır?

Hakaret davası, iki şekilde açılabilir: 1-Ceza davası, 2- Tazminat Davası

Hakaret suçu nedeniyle açılacak ceza davası, şikayet üzerine veya bazı durumlarda resen Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma neticesinde açılır. Bu ceza davası, şikayete tabi olsa dahi kamu davası niteliğindedir. Yani, Cumhuriyet savcısı açtığı davayı sonuna kadar takip eder.

Hakaret suçu nedeniyle tazminat davası, bizzat mağdur veya vekili tarafından mahkemeye talep dilekçesi verilmek suretiyle açılır. Tazminat davası, asliye hukuk mahkemesi‘nde açılır.

Hakaret Suçu ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanığın 5 yıl gözlenmesi ve sanık hakkında verilen hükmün bu süre boyunca hiçbir sonuç doğurmaması, sanığın bu sürede yeni bir suç işlememesi halinde hakkındaki davanın düşmesi olarak açıklanabilir.

HAGB kararı verilmesinin önemli şartlarından biri mağdurun uğradığı zararın giderilmesi şartıdır. Hakaret suçu açısından dikkat edilmesi gereken nokta, HAGB kararı verilmesi için zararın giderilmesi şartının aranmamasıdır. Çünkü, hakaret suçu nedeniyle uğranılan doğrudan bir maddi zarar yoktur. HAGB kararı için kişinin uğradığı manevi zarar ise dikkate alınmaz.

Hakaret Suçu Cezasının Ertelenmesi veya Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Hakaret suçu nedeniyle sanık hakkında ceza mahkemesi tarafından doğrudan adli para cezasına hükmedilebilir.

Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir Hakaret suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan hakaret suçlarında (TCK m.125); Türk Ceza Kanununun 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz (3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu Ek Madde 12). Sağlık personeli, doktor, hemşire, ebe gibi sağlık çalışanlarını; yardımcı sağlık personeli ise hasta bakıcı, acil bakım teknikeri, ambulans teknikeri vb. sağlık çalışanlarını kapsamaktadır.

Hakaret Suçu Yargıtay Kararları


Kişi Topluluğuna veya Kuruma Hakaret Suçu

Hakaret suçunun mağdurunun, belirli veya belirlenebilir kişi olması zorunluluğunun bulunması, belirli ve sınırlandırılmamış kişi topluluğuna karşı söylenen sözlerin bu suç kapsamında değerlendirilemeyecek olması karşısında, sanığın Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün www.ankara.gov.tr internet adresine yazdığı “ya sizin bu polis memurlarınız ne kadar şerefsiz rüşvet yiyorlar yazık ya, sonrada tertemizsiniz, devlet vatandaşın hakkını yemezse terör falan olmaz size hayırlı mesailer” biçimindeki sözlerin sınırlandırılmamış ve belirlenmemiş kişi topluluğuna yönelik olduğundan hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/1432).

Hakaret Suçunda Hapis Cezası veya Adli Para Cezasının Tercih Edilmesi

TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde öncelikle hapis ya da adli para cezasının neden seçildiği kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek açıklanmalı, daha sonra da alt ve üst sınırlar arasında kanuni ve yeterli gerekçe gösterilerek temel ceza belirlenmelidir. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, sanık hakkında gerekçe gösterilmeden hakaret suçunda seçimlik cezalarda temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - K.2021/2119).

Tüzel Kişiler (Şirket, Vakıf, Dernek vs.) Aleyhine Hakaret Suçu İşlenemez

İstem yazısında; “…şüphelinin icra takibine karşı verdiği itiraz dilekçesinde müşteki şirket aleyhine hakaret içeren ifadeler kullanması şeklindeki eylemi nedeniyle mahkumiyetine karar verilemeyeciği gözetilmeden yazılı şekilde verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.

İncelenen dosyada, sanığın icra takibine karşı verdiği itiraz dilekçesinde, iddianamede bahsi geçen sözleri söylediği, TCK’nın 125. maddesine göre hakaret suçunda şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte sözlerin gerçek kişilere yöneltildiğinde hakaret suçunu oluşturabileceği, herhangi bir gerçek kişiyle arasında aidiyet ilişkisi kurulmadan tüzel kişiye söylenen sözlerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur (Yargıtay 18. Ceza Dairesi-K.2017/1193).

İleti Yoluyla Hakaret Suçunda Yetkili Savcılık

Şikayetçinin 05.03.2019 tarihli ifade içeriğine göre, suça konu iletilerin, adı geçenin İstanbul ilinde bulunduğu sırada cep telefonuna gönderildiği, ileti yolu ile gerçekleştirilen hakaret ve tehdit suçlarına ilişkin açılan davaya bakma yetkisinin, söz konusu eylemlerden haberdar olunan yerdeki Mahkemeye ait olduğu göz önüne alındığında, somut olayda soruşturma yapma yetkisinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında olduğu nazara alınmadan kurulan, mercii Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24/05/2019 tarihli ve 2019/1008 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi-K.2020/2695).

Hakaret Suçunda Haksız Tahrik Nasıl Uygulanır?

Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren TCK’nın 129. maddesinin 1. fıkrası: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir. Genel bir tahrik hükmü olan TCK’nın 29. maddesi ise: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İncelenen somut olayda, mahkemece hakaret suçundan mahkum edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, TCK’nın 29/1.maddesi uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1340 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığı görülmektedir. Ancak yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren TCK’nın 129. maddesi yerine, aynı Kanunun genel tahrike dair 29. maddesinin uygulanması, hukuka uygun görülmemiştir (Y18CD-K:2016/15975)

Sosyal Medya (İnstagram, Facebook, Twitter vs.) Sitesi Üzerinden Hakareti Beğenmek

Sanığın, sosyal paylaşım sitesi üzerinden müştekiye hitaben “C. oto yıkama” ve temyize gelmeyen sanık “A.. K..” profilleri adı altında gönderilen hakaret içerikli mesajları beğenmekten ibaret eyleminin, bu mesajların sanık tarafından da internet ortamında paylaşılıp veya başkalarına aktarılmadığı taktirde hakaret suçunun unsurlarını oluşturmayacağı, kişisel değerlendirme kapsamında kalacağı gözetilmeden ve bu husus araştırılmadan, yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/33171).

Birden Fazla Kişiye Hakaret Etmek ve Polise “Lan” Demek

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen, 18/11/2014 gün ve 2013/663 esas, 2013/498 sayılı kararında da açıklandığı üzere;

Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış açısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir mağdura yönelik hareketin bağımsız birer fiili oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi “fiilin hukuki anlamda tekliği” prensibine de aykırı davranılmış olacaktır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; sanığın kavgaya karıştığı ihbarı üzerine olay yerine gelen polis memurlarından kaçarken ayağı kırmasının ardından yakalanan sanığın polis memurlarını tehdit ettiği, ardından adli rapor alınmak üzere muayene odasına götürülen sanığın doktor olan müşteki İsmail’e “çek lan ellerini sen bizi muayene edemezsin, bu iş burada bitmez, burada polis var, dışarıda yok, sanada gününü göstereceğiz” şeklinde sözlerle tehdit etmesi biçiminde gerçekleşen eylemlerinin, bir bütün halinde TCK’nın 265/1. maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu ve bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, iki kez görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanığın, adli rapor alınmak üzere muayene odasına götürülen sanığın doktor olan müşteki İsmail’e “çek lan ellerini sen bizi muayene edemezsin” ve ardından işlemler için karakola götürüldüğünde nöbetçi polis olan mağdur …’e “sen kimsin de beni kaldırıyorsun lan” şeklinde, kaba ifade niteliğindeki sözlerinin, müşteki ve mağdurun onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar No:2019/8024).

Kamu Görevlisine “Kimsiniz Lan Siz” Demek Hakaret Değildir

Katılanların olay anlatımında, sanık …’nın katılanlara “kimsiniz lan siz” şeklinde sözlerle hakaret suçunu işlediği beyan edilmiş ise de, anılan sözlerin katılanların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve yalnızca bu eylemle hakaret suçunun oluşmaması karşısında, sanığın katılanlara karşı ne şekilde hakaret suçunu işlediği, suç teşkil eden eylemlerinin nelerden ibaret olduğu, denetime olanak verecek şekilde katılanlara açıklattırılıp kararda tartışılmadan, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar:2020/1765).

Aynı Zaman Diliminde Birden Fazla Kişiye Hakaret Etmenin Cezası

Sanığın, icra takibi sırasında avukat olan mağdur ile icra müdür ve katibi olan katılanlara benzer hakaret sözlerini ayrı ayrı söylese de, bu sözleri aynı olay çerçevesinde çıkan tartışmada, aynı sebeple ve araya zaman aralığı girmeden bir suç işleme kararı ve kastı ile söylemesi nedeniyle, TCK’nın 125/3-a. maddesiyle belirlenecek cezanın anılan Kanunun 43/2. maddesi uyarınca artırılması gerekirken, iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2016/19451).

Beddua Etmek Hakaret Suçu Oluşturmaz

Hakim önüne çıkartılan sanığın, kendisinin haksız bir şekilde tutuklanmasına karar verildiğini düşünerek bunun sorumlusu olarak gördüğü sorguyu yapan hakime yönelttiği “..allah belanı versin?…” şeklindeki ifade, beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz ise de, şikâyetçi hâkimin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını içermemesi ve sövme fiilini de oluşturmaması nedeniyle hakaret suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu – 2014/386 karar).

Sanık tarafından söylenen “Allah hepinizi yaksın, geberin, Allah hepinizin belasını versin” biçimindeki sözlerin beddua teşkil edip bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığınırencide edebilecek söz ve davranış niteliğinde olmadığı gözetilmeden sanığın hakaret suçundan beraatine karar verilmesi gerekir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - 2014/5495).

Şikayet Hakkının Kullanılması Hakaret Suçuna Vücut Vermez

Belediye başkanı olan katılan hakkında, Denizli Valiliği’ne vermiş olduğu dilekçesinde belirttiği ifadelerin, Anayasal şikayet hakkı ve TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, yine halk arasında katılan için sarfettiği “zübükzade başkan” sözünün de, sövme, somut bir fiil ya da olgu isnadı olarak kabul edilemeyeceği, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olması nedeniyle hakaret suçunun unsurları somut olayda oluşmamıştır (Yargıtay 18. CD. 2015/12196 karar).

Kamu Görevlisine Hakaret Suçu ve Cezası

“Görevinden dolayı” hakaretin kabulü için de, yapılan kamu görevi ile hakaret eylemi arasında nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Hakim her somut olayda nedensellik bağının bulunup bulunmadığını araştırarak, sonucuna göre, eylemin, suçun basit haline mi yoksa nitelikli haline mi uyduğunu tespit edecektir. Bu tespit yapılırken, hakaret eylemine muhatap olan kamu görevlisinin faile karşı doğrudan veya dolaylı görev yapması şartı aranmayacaktır. Zira, hakaret doğrudan görevle ilgili olabileceği gibi, görevin yerine getiriliş yöntemi ya da sonuçları ile ilgili de olabilecektir. Cumhuriyet savcısı olan sanığın savcı olarak görevli olduğu duruşmaya geç kalması üzerine, yazı işleri müdürü olan mağdure tarafından sanık Cumhuriyet savcısının telefonla arandığı ve sanığın mağdurenin telefonla aramasına öfkelenmesi nedeniyle suç oluşturan sözleri söylediği anlaşıldığından, eylem ile ifa edilen kamu görevi arasında nedensellik bağının bulunduğu ve hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesine ilişkin nitelikli halin gerçekleştiği kabul edilmelidir. Sanık olan Cumhuriyet savcısının, yazı işleri müdürü olan mağdure A. E.’a, “sen emir köpeği misin”, “senin çirkin suratını görmek istemiyorum” şeklinde sözler söylediği 30.06.2009 tarihli tutanak kapsamı, mağdure ve tanık beyanlarından anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı eylemin sabit olduğu, onur, şeref ve saygınlığı rencide eder nitelikte gerçekleşen bu eylemin 5237 sayılı TCK’nun 125. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturduğu görülmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/54 karar).

Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın hakaret suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi hukuk aykırıdır (Yargıtay 18.CD - 2016 / 14515 karar).

Müşteki polis memurlarının, gelen ihbar üzerine sanığın çalıştığı iş yerine giderek müziğin sesini kısmalarını istemeleri üzerine sanığın müştekilere hitaben söylediği “ben buradan ekmek yiyorum, yirmi kişi daha ekmek yiyor, bana ceza verecek devletin, kaymakamın, savcının anasını avradını sinkaf ederim, bundan sonra siz hırsızlarla uğraşın” sözlerinin CGK, 14.10.2008/170-220 sayılı kararı doğrultusunda, sanığın sözlerinden kastedilen ve kendisinden rahatsızlık duyulan, kurum olarak ‘devletin’, ‘emniyet teşkilatının’ veya ‘adalet teşkilatının’ bizatihi kendisi değil, müşteki polis memurları tarafından kamu görevlisi sıfatıyla ifa edilmeye çalışılan kamu görevidir, bu anlamda sinkaflı sözler de sonuç olarak ‘devlete, kaymakama, savcıya’ yönelik olarak değil, o sırada muhatap durumda olan polis memurlarına yönelik olduğu söylendiği gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ve kanuni olmayan hukuki nitelendirme ile TCK’nın 125/1. maddesindeki hakaret suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6598).

Kamu Görevlisine Hakaret Suçunda Adli Para Cezası

Somut olayda sanığa yüklenen suç kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçu olup, hakaret suçunun düzenlendiği 5237 Sayılı T.C.K.nun 125/1 maddesinde hapis ve adli para cezası olarak öngörülen seçenekli yaptırım, aynı maddenin 3-a fıkrasında yer alan görevliye hakaret suçunu da kapsadığından, kamu görevlisine karşı hakaret suçundan, seçenekli yaptırımlardan neden hapis ya da adli para cezasına hükmedildiğinin yasal ve yeterli gerekçesi gösterilip, daha sonra hükmedilen hapis ya da adli para cezasının alt ve üst sınırı arasında temel cezanın belirlenmesinde yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi gerekirken, yalnızca hapis cezasının alt ve üst sınırları arasında temel cezanın belirlenmesine dair gerekçe gösterilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - 2013/14528).

Terbiyesiz, Saygısız vb. Sözler Hakaret midir?

Somut olayda sanığın katılana yönelik kullanmış olduğu “terbiyesiz, saygısız” şeklinde, kaba ifade ve ağır eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunu oluşturmayacağı gözetilmelidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - 2016/6745 karar).

Ceza infaz kurumunda bulunan eşine para yatırmak için gelen sanığın, ziyaret günü olmadığı için çocuğunun kendisiyle birlikte cezaevine girmesine izin verilmemesi üzerine, cezaevi çevresinin başı boş köpeklerin dolaştığı ıssız bir yer olması ve 6 yaşındaki çocuğunun korkması nedeniyle, nizamiyede görevli bulunan müştekiye, kendisine yapıldığını düşündüğü haksızlığı eleştiri amaçlı olarak söylediği kabul edilen, “terbiyesizlik yapıyorsun” biçimindeki sözlerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/32605).

“Terbiyesizlik, Pislik Yapma, Erkeksen Yüzüme” Söyle Hakaret midir?

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanığın, müştekiye söylediği kabul edilen “terbiyesizlik yapma, pislik yapma erkeksen gel yüzüme söyle” şeklindeki sözü, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmamıştır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2018/14490).

Terbiyesiz, Riyakar, Yalancı Hakaret Değildir

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını oluşturması gerekmektedir. Olay günü sanığın, “sen çok terbiyesiz, riyakar, yalancı birisin Nejdet Çene suratına da söyledim, yine söylüyorum. Din tüccarlığı yapıyorsun, dini alet ederek kendini haklı gösterme çabalarında bundan biraz adam ol, bazı insanlar iki taraflı oynar, ama sen her taraflı oynuyorsun” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2019/11986).

“Okumuşsun da Adam Olamamışsın” Sözleri Hakaret Değildir

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana yönelttiği “okumuşunda adam olamamışın” şeklindeki ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış - ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - 2020/15390).

Gıyapta Hakaret Suçunun İhtilat Halinde İşlenmesi Şartı

TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece sanığın müştekiler hakkında iddianamede belirtilen hakaret içerikli sözleri, tanık olarak dinlenilen kişilerin yanında söylediği kabul edilmiş ise de, katılanın “sanık iddianamede belirtilen hakaretleri eşimin yanında ve tanıkların yanında yapmış” şeklinde, tanığın “iddianamede geçen hakaret sözlerini gerek benim yanımda gerekse diğer çalışanların yanında sürekli kullanıyor” şeklindeki beyanları karşısında, işletmede çalışan görevlilerin beyanlarına başvurularak, eylemde ihtilat unsurunun oluşup oluşmadığı araştırılıp, gerekçede tartışılmaksızın eksik inceleme ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde somut olay açıkça irdelenerek, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan “suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, sanığın güttüğü amaç ve saiki” gibi maddedeki bazı ibarelerin tekrarlanması suretiyle, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla ceza tayini bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - K. 2018/2719).

İnceleme konusu somut olayda; sanığın İcra Müdürlüğünün 2015/413 sayılı dosyası üzerinden 16/02/2015 tarihinde gerçekleştirdiği haciz işlemi esnasında, müşteki avukattan telefonda aldığı bilgiler doğrultusunda hacze itiraz eden takip borçlusuna cevaben şikayetçiyi kastederek “O adam kıvırıyor, o adam iş bilmez, biraz önce görüştük, sana ayrı kıvırıyor, bana ayrı kıvırıyor, lafı uyduruyor, haklı olsa çıkar gelir, haksızların avukatı, mıymıntı adamların mıymıntı avukatı olur.” şeklinde sözler söylediği iddia edilmiştir. Ancak sanığın gıyapta hakaret teşkil eden bu sözleri yalnızca iki tanık tarafından duyulmuş ve bu kişiler tarafından olay doğrulanmıştır. Bu nedenle gıyapta hakaretin gerçekleşmesi için aranan “fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi” unsuru somut olayda gerçekleşmediğinden, sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına ilişkin karar, hukuka uygun bulunmuştur (Y18CD-Karar:2016/15988).

Borcun Ödenmemesi Haksız Tahrik Nedeni Değildir

Sanığın, katılana ait iş yerinde bir dönem şoför olarak çalıştığı, ancak iş yerinde meydana gelen akaryakıt hırsızlığı eylemine katıldığı iddiasıyla işten çıkarıldığı, çalıştığı döneme ait bazı işçilik alacağının ödenmediği ve işe girmeden önce kendisine imzalatılan boş senedin iade edilmediğini ileri sürerek katılanı kendisine ait cep telefonu hattından aradığı, konuşma sırasında kendisine küfür ve tehdit edildiğini belirten katılanın ise telefonu sanığın yüzüne kapattığı, telefonun kapatılmasına öfkelenen sanığın aynı gün içerisinde saat 19.31 ile 21.17 arasında yirmi yedi kez katılanı aradığı, ancak katılanın bu aramalara cevap vermediği, sanığın ayrıca katılana saat 19.40 ile 20.18 arasında beş adet mesaj gönderdiği, bu mesajlardan saat 19.43 ile 20.16’da gönderilenlerin sırasıyla “Aç seridsif” ve “Bak seni sikçek a5” şeklinde olduğunun anlaşıldığı olayda;

Her ne kadar katılanın, sanığa işçi-işveren ilişkisinden doğan veya işe başlarken teminat olarak alındığı iddia edilen senetle alakalı bazı hak ve alacaklarını ödememesinin haksız tahrik oluşturabileceği düşünülebilir ise de. ödeme gücü bulunduğu hâlde sırf kendi menfaati yahut alacaklıyı zor durumda bırakmak ya da zarara sokmak için borcun keyfi biçimde ödenmemesi, alacaklıdan mal kaçırılması, gerçeğe aykırı beyan veya vaadlerde bulunulması, borcun istenmesi sırasında alaya alma gibi davranışların haksız tahriki oluşturan bir fiil olarak kabulünün mümkün olduğu, taraflar arasında alacağın kaynağına ve işten çıkarmaya dair hukuki ihtilaf bulunduğu gözetildiğinde salt bu borcun ödenmemesinin hakaret suçunda özel haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir haksız fiil olarak kabulünün mümkün olmadığı, bunun yanı sıra iki kişinin karşılıklı konuşması esnasında taraflardan birinin diğeriyle konuşmak istememesi üzerine telefonu kapatmasının da haksız tahrik oluşturan bir fiil olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşıldığından, TCK’nın 129. maddesinin ilk fıkrasındaki özel haksız tahrik hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir (CGK- Karar : 2020/87)

İnternetten Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunda Aleniyet

Cumhurbaşkanına hakaret suçu alenen işlendiğinde sanığın cezası arttırılmalıdır. Ancak, somut olayda başka bir e-posta adresinden gelen mesajın sanığın kullandığı email adresi tarafından başka e-posta adreslerine iletildiği (forward) anlaşıldığından, iletilen adreslerin sadece kullanıcının bildiği, kullanıcı adı ve parola ile girilen ve kullanıcıdan başka bir kişinin girmesinin mümkün olmadığı kişiye mahsus hesap olması nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezada TCK 299/2 maddesi gereğince Cumhurbaşkanına alenen hakaret nedeniyle artırım yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16.CD - Karar No:2015/3294).

Atılı suça konu googlegroops.com adlı internet sitesindeki “ne mutlu Türküm diyene” isimli grup adresine e-mail yoluyla gönderilen iletinin, kullanıcı adı ve parola kullanılarak gönderilip gönderilmediği, kullanıcıdan başka bir kimsenin siteye girmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre TCK’nın 299/2. maddesi gereğince artırım yapılıp yapılamayacağının tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4000).

İnternet Üzerinden Şikayet Dilekçesi ve Eleştiri

Sanığın davalısı olarak taraf olduğu boşanma davasının reddine karar verilmesi üzerine davanın hâkimi olarak görev yapan şikayetçiyi internet üzerinden yazmış olduğu dilekçeler ile Adalet Bakanlığına şikâyet ettiği, bu dilekçelerinde geçen “Hakim …‘ın yanlış kararı ve suçu sabit görülmüş, bu davada ihmalkarlık vardır”, “Hakim … ehliyet, liyakat ve hatta meslek kurallarının dışına çıkarak beni mağdur etmiştir”, “hakimlerin takdir hakkı başına buyruk olmamalıdır, bunun adı sorumsuzluk ve gerçek mağduru çok zor durumda bırakmaktır” ifadelerinden ötürü, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verilmiştir. AİHM’e göre, öncelikle ifadelerin bir olgu isnadı mı yoksa değer yargısı mı olduğu belirlenmelidir. Zira olgu isnadı kanıtlanabilir bir husus iken, bir değer yargısının kanıtlanmasının istenmesi dahi ifade özgürlüğüne müdahale sayılabilecektir. Somut olayda, sanık tarafından şikayet dilekçelerinde kullanılan ifadelerin, şikayet hakkı kapsamında kaldığı gibi, değer yargısı niteliğine sahiptirler. Bu itibarla somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde kabul edilemezler. Ayrıca bahse konu ifadeler, söylendiği yer ve zaman unsurları da gözetildiğinde katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğindedirler. Sanığın kamu görevlisine hakaret suçu nedeniyle beraatine karar verilmelidir (Yargıtay 18.CD - Karar No:2015 / 14094).

Kaba Hitap ve Nezaket Dışı Davranış Her Zaman Hakaret Suçu Oluşturmaz

Olay günü, katılan olan hakimin, katip olarak görev yapan sanıktan mahkeme zimmet defterini getirmesini istediği, aradan uzun süre geçmesine rağmen defterin getirilmediği, katılan hakimin de bunun sebebini sorması üzerine sanığın elini yumruk yapıp havaya kaldırarak katılana söylediği kabul edilen “ben bu adamla çalışmam” şeklinde, kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin ve nezaket dışı davranışın, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması sebebiyle hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır (Yargıtay 18.CD - Karar No:2015 / 10563).

Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. İncelenen somut olayda; olay günü sanığın, müşteki Leyla Doğan’a söylediği kabul edilen “köylüsünüz, buraya layık değilsiniz” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet kararı verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür (Yargıtay 18 CD - Karar:2016/15975).

İnternet Üzerinden Hakaret Suçunda Eksik Soruşturma

İncelenen dosyada, şüpheli yada şüphelilerin müştekiyi twitter ve internet sitelerinde “f..,şerefsizler, bukelamun hain menfaatleri için el etek öpmeyi marifet saymışlar vb. sözler” demek suretiyle hakarette bulunduğunun iddia edildiği, yazılar ve kullanıcı isimleri şikayet dilekçesi ekinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Şikayete konu ifadelerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğundan, şüpheli veya şüphelilerin tespitine yönelik olarak gerekli tüm soruşturma işlemleri yapılıp beyanları alınmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hukuka uygun bulunmamıştır (Yargıtay 18.Ceza Dairesi - Karar:2016/19838).

Mahkemeye Yönelik Kaba Söz ve Ağır Eleştiri

Sanığın, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucu yaralama ve gasp eylemlerinden dolayı ceza aldığını duyması üzerine, mahkeme heyetine “sen bu işi bırak domates sat” şeklindeki söylediği sözlerin müştekilerin onur, şeref ve saygınlıklarını rencide edici boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2014/656).

Kamu Görevlisi Olan Başbakana Hakaret Suçu

Suça sürüklenen çocuğun, mağdura yönelik söylediği “seni sevmiyorum, Allah senin belanı versin” biçimindeki sözlerin, hakaret içerikli sözler olmayıp beddua niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2013/26562).

Doktora Ağır Eleştiri Hakaret Suçu Değildir

Hastaneye muayene için giden sanığın nöbetçi doktor olan mağdur tarafından muayene edildikten sonra omzundaki kırığın eski kırık olması ve acil tedavi gerektirecek bir durumunun olmaması nedeniyle ertesi gün ortopedi polikliniğinde tedavi olabileceğinin söylenmesi üzerine “… Senin ettiğin hipokrat yeminini ben saymıyorum, sana diplomayı kim verdi, sen ne biçim doktorsun…” şeklindeki sözlerinin, olayın oluş şekli ve tarafların içerisinde bulunduğu ortam birlikte değerlendirildiğinde, ağır eleştiri niteliğinde olduğu, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2013/3805).

Hakaret Suçunda Aleniyet Nedeniyle Ceza Arttırımı

C.M.K.nın 157. maddesine göre soruşturma evresindeki usul işlemlerinin gizli olması ve kaçakçılık iddiasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında bir parfümeri dükkanında yapılan adli arama sırasında, eşinin orada bulunması sebebiyle bu işyerine gelen sanığın, aramada görevli polis memuru katılana hakaret ettiğinin kabul edilmesi karşısında, hakaret eyleminin, bir soruşturma evresi işlemi olan adli arama sırasında, herkesin mutad olarak girip çıkabileceği ve hakareti algılayabileceği bir yer olmaktan geçici olarak çıkan işyerinde gerçekleştiği gözetilmeden, 5237 Sayılı T.C.K.nın 125/4. maddesi uyarınca suçun aleni ortamda işlendiği gerekçesiyle sanığın cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2015/1042).

Hakaret olayının apartman içerisinde, katılanın daire kapısı önünde meydana geldiği ve aleniyet unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, hatalı değerlendirme ile sanık K. A. hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nun 125. maddesinin 4. fıkrası uygulanarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2013/28830).

Şarta Bağlı Sözler Hakaret Suçu Oluşturmaz

Katılanın sanığa göndermiş olduğu mesajda hakkını helal etmeyeceğine yönelik ifadesine sanığın “…bende hakkın varsa Allah rızası için etme, edersen şerefsizsin…” diyerek karşılık verdiğinin anlaşılması karşısında, isnadın şarta bağlı veya bir olasılık halinde dile getirildiği, hakaret etme kastıyla hareket edilmediği gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2016/14515).

Gazetecilik, Habercilik ve Hakaret Suçu

Gazeteci sanık tarafından hazırlanan “Grup Şantajı” başlıklı haberde, flulaştırıldığı halde katılana ait olduğu anlaşılan ve katılanın bir kadınla cinsel ilişkiye girdiği anı gösteren fotoğrafların, katılanın toplum nazarında ahlaki değerlerden yoksun bir kişi olarak algılanmasına neden olacak ve okuyucuda kesin kanaat oluşturacak biçimde, hiçbir nesnel olguya dayanmayan abartılı ve küçültücü bir üslupla, “….nin grup seks yaparken poz verdiği fotoğraflarla başı derde girdi. Alkollüyken seviştiği kadınlar, şimdi kendisinden 100 bin YTL istiyor. ….nin marjinal hayatı başına iş açtı! Şarkıcı, geçtiğimiz yıllarda bir bar çıkışı kız arkadaşlarıyla eve gitti. Aşırı alkol alan …. kızlarla grup seks yaptı. Bu sırada fotoğraf makinesine pozlar da veren ….ye bu gecesi pahalıya patladı! Gruptaki kadınlardan biri, elindeki fotoğraflarla şarkıcıya şantaj yapmaya başladı…” şeklindeki ibarelerle beraber yayınlanması karşısında, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sanık hakkında, hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle, sanığın beraatine karar verilmesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2014/10228).

Hakaret Suçunda Tanık Beyanı

Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti yargılama aşamasında toplanan ihtimali kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Bu açıklamalar ışığında, somut dosya içeriğinde, sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi, tanıklar …, …’ın aşamalarda, tanık …’in kovuşturma evresinde ve tanık …’ın da soruşturma beyanında, sanığın katılana hakaret etmediğini belirtmesi, Mahkemece beyanı hükme esas alınan tanık …’nın soruşturma aşamasındaki anlatımında, sanığın hakaret etmediğini söylemesine karşın, mahkeme huzurundaki beyanında sanığın katılana hakaret ettiğini belirtmesi suretiyle çelişkili anlatımda bulunması, yine beyanı hükme esas alınan tanık …’in de anlatımlarında, sanığın katılana küfür etmediğini, olay yerinde bulunan ve akli dengesi yerinde olmayan …. ile küfürlü konuşarak şakalaştığını söylemesi karşısında, sanığın savunmasının aksini kanıtlar nitelikte cezalandırılmasına yeter derecede, her türlü şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmamasına karşın, hatalı değerlendirmeyle sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/13148).

Başbakan Kukladır Demek Hakaret Suçu Değildir

Siyasetçilere yönelik eleştirilerin izin verilen sınırlarının özel kişilere nazaran daha geniş olduğu gerek iç hukukumuzda gerekse uluslararası mahkeme kararlarında yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin, özel kişilerden farklı olarak, gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan, kamuoyuna mal olmuş kişi haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir.

Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlüğünde “kukla” sözcüğünün kelime anlamına da bakıldığında; oyunlarda oynatılan gerçek manasının yanı sıra, “başkasının etkisinde olan, onun isteklerine göre davranan kimse” olarak tanımlandığı görülmüştür.

Bu açıklamalar ışığında, sanığın katılanın gıyabında sarf etmiş olduğu, “Başbakan bizim halimizi bilmez, Başbakan kim kardeşim, Başbakan kukladır kukla, onun ile bunun ile masaya oturur, pazarlık yapar bizim halimizi sormaz” şeklindeki sözlerin, rahatsız edici ve kaba hitap tarzında olduğu kabul edilmekle birlikte, bu sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi gerektiği, sözlerin açıkça, katılanın onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte olmadığı veya sövme fiilini oluşturmadığı anlaşılmıştır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar:2017/13734).

Kamu Görevlisine Hakaret Suçu AİHM Kararları

  • “…..Başvuran, hakaret ettiği iddia edilen belediye başkanının, hırsızlık suçundan cezalandırılmasının ardından ‘soyguncu belediye başkanı’ olarak tanımlamıştır. AİHM, bu başvuruda, 10. maddenin ihlal edildiğine karar verirken, gazetecinin bir dereceye kadar abartma hakkına sahip olmasına ve belediye başkanının kamuya mal olmuş bir kişi olarak, bazıları olgusal temelden yoksun olmayan değer yargısı olarak değerlendirilebilecek eleştirilere karşı, daha fazla hoşgörü göstermek zorunda olmasına özel bir ağırlık vermiştir….” (D./P. ,18235/02, 19.12.2006)

  • “…..L./A. davasına konu olan olayda ise, Avusturya’da 1975 yılında yapılan seçimlerden sonra, bir gazeteci olan başvuran L., geçmişinde Nazi faaliyetleri bulunan bir siyasetçi ile koalisyon kuracağını açıklayan Federal Şansölye B.K.’yi eleştiren yazılarında, “ahlaksızca”, “yüz kızartıcı”, “en adi türden fırsatçılık” ifadelerine yer vermiştir. Başvuranın para cezasına mahkum olduğu bu davada AİHM, politikacıların kendilerine yöneltilen ağır eleştirilere tahammül etmek durumunda olduğunu vurgulamış ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna varmıştır. AİHM, içtihatlarını tekrar ederek, siyasetçilerin eleştirilere özel kişilerden daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiği ilkesine dayanmış ve mahkûmiyetin ifade özgürlüğüne orantısız bir müdahale oluşturduğuna hükmetmiştir. Hararetli siyasi tartışmaların yaşandığı bir arka plan ışığında, başvurucunun açıklamaları, saldırgan olmakla birlikte hakaret niteliğinde görülmemiştir….” (Lingens/Avusturya, 9815/82, 08.07.1986)

  • “…Eon/Fransa davasında AİHM, bir siyasî eylemcinin, 2008 yılında Fransa Cumhurbaşkanı‘nın ziyareti sırasında, Cumhurbaşkanı korteji geçmek üzereyken, üzerinde “Defol git, salak herif” yazılı bir pankart açarak Fransa Cumhurbaşkanı’na hakaret etmekten hüküm giymesini incelemiştir. AİHM, bu içtihadında yerginin, pek çok kez, özünde var olan abartma ve saptırma vasıfları yoluyla, doğal olarak kışkırtmayı ve galeyana getirmeyi amaçlayan bir sanatsal ifade ve toplumsal eleştiri biçimi olduğunu belirttikten sonra, ceza verilmesinin, güncel konular hakkında yergi niteliğinde ortaya konulan ifade biçimleri üzerinde bir soğutma etkisi yapmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Bu tür ifade biçimlerinin kendisi, kamu menfaatini ilgilendiren sorunların serbestçe tartışılmasında oldukça önemli bir rol oynayabilmektedir ki; serbest tartışma olmadan demokratik toplum mümkün olamaz…..” (Eon/Fransa, 26118/10, 14.03.2013)

  • “…….AİHM, Lesnik/Slovakya davasında, ilk olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken hoşgörü göstermeleri gereken eleştiri sınırının diğer insanlara göre daha geniş olduğunu, ancak, kamu görevlilerinin siyasetçilerde olduğu gibi her türlü söylemlerini yakın denetime açtıkları anlamına gelmeyeceğini, üstelik görevlerini hakkı ile yerine getirebilmeleri için kamu güvenine sahip olmaları gerektiğini; bunun ise kamu görevlilerinin asılsız suçlamalara karşı korumakla sağlanabileceğini vurgulamıştır….” (Lesnik/Slovakya, 35640/97, 11.03.2003)

  • “…….Savcı tarafından tanıklık yapmak için mahkemeye bir kişinin çağırılması işlemini “manipülasyon ve kanıtların yasadışı yollarla sunulması” olarak nitelendirmesi nedeniyle, başvuran hakkında, yargılama sırasında kullandığı ifadelerden ötürü hakaret davası açılarak para cezasına çarptırıldığı Nikula - Finlandiya davasında, AİHM, resmi görev yapan memurlara karşı kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade kişilere göre daha geniş olduğunu, ancak bu memurların davranışlarının, tıpkı politikacılar gibi, sürekli denetim altında olacağı ve bu nedenle her türlü eleştiriye göğüs germeleri gerektiği anlamına gelmediğini, aksine görev başındaki memurların sözlü hakaret mahiyetindeki saldırılara karşı korunması gerektiğini yinelemiştir. Bununla birlikte AİHM’e göre, bu davada hakaret içeren bir saldırı söz konusu değildir. Başvuranın temel eleştirisi, sert de olsa, savcının dava devam ederken seçtiği yöntem hakkındadır. Dolayısıyla, savcının mesleki veya diğer nitelikleri hedef yapılmamıştır. Bu nedenle AİHM’e göre, savcı bu eleştirileri hoşgörü ile karşılamalıdır. AİHM, ayrıca, içtihadındaki sonucuna ulaşırken, ifadelerin medya önünde değil, sadece duruşma salonunda söylenmiş olduğunu da özellikle vurgulamıştır. Nitekim AİHM, göre ancak çok istisnai hallerde savunma avukatının ifade özgürlüğüne getirilen bir sınırlama kabul edilebilecektir…” (Nikula/Finlandiya, 31611/96, 21.03.2002)

  • Grigoriades /Yunanistan davasında ise bir subay, komutanı olan subaya, içerisinde orduyu ‘bir suç ve terörizm aygıtı’ olarak tanımladığı nahoş pasajlara yer verdiği bir mektup yazması nedeniyle orduyu aşağılamaktan mahkum olmuştur. AİHM, bu davalarda, başvurucuların suçlamalarının sert üslubuna karşın, başvuruya konu mektubun geniş bir okuyucu kitlesine hitap edecek biçimde yayınlanmamış ve yaygınlaştırılmamış olmasına özel bir ağırlık vererek başvurucu lehine karar vermiştir. (Grigoriades/ Yunanistan, 24348/94, 25.11.1997)

Hakaret suçu, çoğu zaman “Tehdit Suçu” veya “Şantaj Suçu” ile birlikte işlenmektedir. Tehdit suçu ile birlikte işlense bile, hakaret ve tehdit suçları nedeniyle doğrudan oluşabilecek bir maddi zarar olmadığı için hükmün açıklanmasının geri bırakılması için zararın giderilmesi şartı aranmaz. Ancak, hakaret suçunun şantaj suçu ile birlikte işlenmesi halinde ortaya maddi bir zarar çıkma olasılığı mevcuttur. Şantaj suçu nedeniyle meydana gelen zarar giderildiğinde, sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS