Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hakaret Suçunda İddia ve Savunma Dokunulmazlığı Nedir? (TCK 128)

İddia ve savunma dokunulmazlığı, bir yargılama sürecine katılan tüm tarafların özgürce iddia ve savunmalarını ortaya koymasını sağlayan hukuksal bir güvence mekanizmasıdır. İddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamındaki söz ve davranışlar hakaret suçu teşkil etmez (TCK m.128). Hakaret suçu unsurlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilirken iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamındaki fiiller bir hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilir. Örneğin, avukatın duruşmada söylediği sözler veya dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve savunmalar dokunulmazlık kapsamındadır.

İddia ve savunma dokunulmazlığı
TCK MADDE 128 - (1) Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

Davada taraf olan; davalı, davacı, şahsi davacı, katılan, sanık ve savcının iddianın ve savunmanın gerektiği şekilde yapılabilmesi için belirli koşullar dahilinde bazı bazı isnadlarda bulunabilecekleri, bunu yaparken de bazen muhataplarını küçük düşürücü ifadeler kullanabilecekleri öngörülmekle, iddia ve savunmanın gerekliliği ile orantılı olmak şartıyla bu şekilde ortaya çıkan eylemleri hukuka uygun sayılır (Y18CD-K.2017/7314).

İddia ve savunma dokunulmazlığı hakaret suçu açısından hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlendiğinden, bu kapsamda sanık hakkında “ceza verilmesine yer olmadığı” kararı değil, beraat kararı verilmelidir.

İddia ve savunma dokunulmazlığını, hakaret suçunda hukuka uygunluk sebebi olarak düzenleyen TCK’nın 128. maddesi ile CMK’nın 223/2-d maddesi uyarınca sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, ceza verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Y18CD-K.2017/2946).

Hakaret Suçunda İddia ve Savunma Dokunulmazlığının Kapsamı

Yargılama sürecine suje olarak katılan savcılık, taraflar ve avukatları, iddia ve savunmanın özgürce yapılabilmesi için belli şartlar dahilinde bazı isnatlarda bulunabilecekleri gibi bu isnatlar vesilesiyle zaman zaman muhataplarını küçük düşürücü ifadeler kullanabilirler. İddia ve savunmanın gerekliliği ile bağlantılı olmak kaydıyla söylenen sözler ve yapılan davranışlar hukuka uygun kabul edilir. İddia ve savunma yapılırken, kişilerle ilgili ileri sürülen somut isnatların ve olumsuz değerlendirmelerin dava konusu uyuşmazlıkla bağlantılı olması gereklidir. Ancak, isnadın dava konusu uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması şart değildir.

Özellikle belirtelim ki; iddia ve savunma dokunulmazlığı, hem ceza yargılamalarında hem de özel hukuk davalarında (boşanma davası, alacak davası, tazminat davası, ticari davalar vb). taraflara ve avukatlarına sağlanan önemli bir güvence mekanizmasıdır.

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, hakaret suçunda bir hukuka uygunluk nedeni olarak iddia ve savunma dokunulmazlığından yararlanılabilmesi için şu koşullar gereklidir (YCGK-K.2007/174):

  • Şekil Şartı: Eylemin iddia veya savunma niteliğindeki evrak ile yazılı olarak veya iddia ve savunma sırasında sözlü olarak yapılması gerekir.

  • Yer Şartı: Eylemin, yargı organlarına verilen dilekçelerde veya bu organlar huzurunda yapılması zorunludur.

  • Ölçülülük Şartı: Hak kullanılırken sınırın aşılmaması gereklidir. Ölçülülük koşulunda önemli olan, eylemin yargılama konusu ile ilgili olması hususudur. Eylemle savunma veya iddia arasında mantıksal bir bağlantı olmalıdır. İddia ve savunma ile bağlantılı olmayan veya iddia ve savunma açısından zorunlu bulunmadığı halde sarfedilen hakaret ve sövme içerikli yazı veya sözler savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilemez.

Hakaret Suçu İddia ve Savunma Dokunulmazlığı Yargıtay Kararları


İddia ve Savunma Dokunulmazlığının Kapsamı Nedir?

TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen ve Anayasanın 36. maddesiyle de güvence altına alınan iddia ve savunma dokunulmazlığı; şahısların yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde, serbestçe ve hiçbir endişenin etkisi altında kalmaksızın haklarını özgürce iddia edebilmeleri veya kendilerini savunabilmeleri imkanının sağlanmasını ifade eder. Eğer böyle bir hak olmazsa, iddia ve savunma serbestçe yapılamayacak ve söylenmesi gereken, cezai yaptırıma maruz kalma korkusuyla ifade edilemeyeceğinden, yapılan yargılama sonucunda hedeflenen, “gerçeğe ulaşma” ve “adaletin gerçekleşmesi” de söz konusu olamayacaktır.

Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere; iddia ve savunma hakkının kullanılması bağlamında, kişiler açısından somut isnat ifade eder nitelikte maddi vakıaların ortaya konulması ya da kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması mümkündür. Bu somut isnatlar veya olumsuz değerlendirmeler, iddia ve savunma hakkının kullanılmasıyla ilişkilendirilememesi durumunda, hakaret ve hatta iftira suçu oluşturur.

İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnatların yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.

Somut uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa dahi uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.

Somut olayda; sanığın, katılanla arasında olan uyuşmazlık nedeniyle görülen davada, dilekçelerindeki sözlerinin, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2017/7145).

Sanığın Savunmasında Şikayetçi/Katılana Yönelik “Dürüst Değil” Sözü ve Hakaret Suçu

Sanığın, başka bir olay nedeniyle yargılandığı davada yaptığı savunma sırasında, görülmekte olan dava ile ilgili olarak, avukat olan katılana yönelik söylediği “bunlar dürüst insanlar değiller” şeklindeki ifadelerinin, TCK’nın 128. maddesi kapsamında “iddia ve savunma dokunulmazlığı” sınırları içinde kaldığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2017/6473).

Duruşma Savcısına Yönelik “Küstah” İfadesi Dokunulmazlık Kapsamındadır

Sanığın, müşteki C.Savcıları N.. T.. ve M.A.. P..’e yönelik olarak söylediği “… savcıların cüretine bakın, … dediler ki … … tahkikatla biz sınırlı değiliz … bu bakımdan …. savcılığın tasarrufuna mani olunuz. Savcılık….. iddianameye karşı diyeceklerimizi söyledikten sonra hakkımızda birtakım deliller serdedecek, tevsii tahkikat safhası bitecek, mütalasını verecek savcılık biz savunmamızı yapacağız, savcılık delil toplamaya devam edecek ve bu küstahca ifadelerle ve ceza yargılamasının amacı gerçeği bulmaktır. Mazeretinin arkasına saklanarak” biçimindeki ifadelerinde yer alan ve C. Savcılarına yöneldiği anlaşılan “küstahca ifadelerle ve ceza yargılamasının amacı gerçeği bulmaktır mazeretinin arkasına saklanarak” cümlesindeki “küstah” ibaresinin Türk Dil Kurumu sözlüğünde “sıra, saygı tanımadan davranan kimse” anlamına geldiğinin belirtilmesi de gözetilerek, sanığın savunma yaptıktan sonra, iddia makamının delil ileri sürmesi işlemine ilişkin eleştiri ve savunma amaçlı söylendiği anlaşıldığından, eylemlerin bütünüyle TCK’nın 128. maddesi kapsamında açıklanan iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı düşünülmeden mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2014/36693).

Temyiz Dilekçesi İçeriğinde Sarfedilen Sözler

İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnatların yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır. Somut bir uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa dahi uyuşmazlıkla alakası olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.

Somut olayda; sanığın, davacı sıfatı ile yer aldığı İcra Hukuk Mahkemesindeki davada “şikayetin reddi, takibin devamı” ile sonuçlanan ilama yönelik 15/09/2005 tarihinde yazılı olarak verdiği temyiz dilekçesinde yazılı ve mahkemece de mahkumiyete esas alınan “sayın hakim 5 dakikada dosyayı okumuş ve dosyanın diğer mameleke ilişkin değerleri ve bilirkişi tetkikatı yapılmadan dosyanın hakkında bilgileri toplamadan bir saat içinde karar verilerek tarafımı mağdur etmiş“ biçimindeki sözleri, uyuşmazlıkla bağlantılı ve hakimin tarafsız olmadığına dair düşüncesini ifade etme amaçlı olduğu, bu sözlerin TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2017/2147).

Savunma Dokunulmazlığı Kapsamında “Şerefsizlik yapıyorsun” Sözü Hakaret Suçu mudur?

Sanığın kendisine isnat olunan hırsızlık suçundan yapılan yargılama sırasında, müştekinin tanık olarak verdiği ifadesinin doğru olmadığını bildirmek amacıyla söylediği “şerefsizlik yapıyorsun, bu kişi imam olduğunu söylüyor, bu kişinin arkasında namaz kılınmaz” şeklindeki sözlerin TCK’nın 128. maddesinde öngörülen olumsuz değerlendirme ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2015/231).

Duruşmada “Sahtekarlık Yapıyor” Demek Hakaret Suçu Mudur?

Sanığın, kardeşi olan katılan aleyhine, kendisi yurtdışında iken miras kalan arazileri kadastro memurlarını yanıltarak kendi üzerine aldığı iddiasıyla Şarkikaraağaç Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın duruşmasında söylediği “sahtekarlık yapıyor, devleti dolandırıyor, işi gücü yalan dolan” şeklindeki uyuşmazlıkla bağlantılı olarak sarfedilen sözlerin TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, gözetilmeden, kanuni olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle ceza verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2014/34907).

Avukatın Avukata Hakaret Etmesi

İddia ve savunma kapsamında, kişilerle ilgili olarak bulunulan somut isnatların gerçek olması ve yapılan olumsuz değerlendirmelerin somut vakıalara dayanması gerekir. Keza, bulunulan somut isnatların veya yapılan olumsuz değerlendirmelerin uyuşmazlıkla ilişkili olması lazımdır ancak, uyuşmazlığın çözümü açısından faydalı olması aranmamalıdır.

Somut uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia ve savunma dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut vakıalara dayansa dahi uyuşmazlıkla ilgisi olmayan olumsuz değerlendirmeler açısından iddia ve savunma hakkının kullanılması söz konusu değildir.

Somut olayda; sanığın, davalı avukatı olarak takip ettiği Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde duruşma esnasında davacı avukatı olan katılanının dava ile ilgili beyanları üzerine duruşma esnasında katılana hitaben söylediği “peh bu kadar da olmaz, eğer böyle bir şey doğruysa namusuma ve şerefime ben bu mesleği bırakırım, sen yalan söylüyorsun, sen yalan söylüyorsun” şeklindeki sözlerinin, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykıırıdır (Yargıtay 18. Ceza Dairesi-K.2015/12956).

Avukatın Hakime Hakaret Etmesi

Sanığın, davacı avukatı olarak katıldığı boşanma davasının duruşması öncesinde mahkeme hakimine müvekkili ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, “görüştüm, bana bir babalık yap diye ricada bulundu, ben de tamam dedim” cevabı verilince sanığın (avukatın) da katılan hakime; “siz benim müvekkilimle kapalı kapılar ardında görüşmüşsünüz. Bu şekilde görüşemezsiniz. Mahkeme hakimi olarak sizin duygularınız hakimliğin önüne geçmiştir, siz her çalıştığınız yerde şaibeli olarak çalışmışsınız, sizi Adalet Bakanlığına şikayet edeceğim” dediği şeklinde kabul edilen eylemin yargı otoritesini sarsmayı veya tarafsızlığı bertaraf etmeyi hedef almayıp, katılanın (hakimin) müvekkili ile kendisi olmadan görüşmesini meslek etiğine aykırı olarak değerlendirerek, katılanın (hakimin) önceki çalıştığı yerde geçirdiği soruşturmayı hatırlatma şeklinde eleştiri ve şikayet hakkı kapsamında görülmesi gerektiği nedenleriyle atılı hakaret suçu öğelerinin oluşmadığı gözetilmeden, mahkumiyet hükmü kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi-K.2013/20257).

Avukatın Temyiz Dilkeçesine Yazdığı Sözler Hakaret Suçu Teşkil Eder mi?

İnceleme konusu somut olayda; …Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, davalı vekili sıfatıyla …2. Aile Mahkemesinin … Esas sayılı boşanma davasına ilişkin dosyaya sunduğu 11.09.2006 havale tarihli temyiz dilekçesinde “yerel mahkeme, ya geçinmenin ne demek olduğunu bilmiyor ya da ağır borç yükü altında belki de on yıllar boyunca ezilme denen olgu hakkında en küçük bir fikri yok. Yerel Mahkeme bu anlayışla başkasının cebinden adalet dağıtmaya devam ediyor. Bütün bunları da dosyada bulunmayan ama kendince ihdas ettiği kanıtlara dayandırıyor.” ifadelerine yer verilmiş olması nedeniyle, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Somut olayda, sanığın avukat olması ve söz konusu eylemin avukatlık görevinin yerine getirilmesi sırasında işlenmesi savunma dokunulmazlığını gündeme getirmektedir. Avukatlar görevlerini ifa ederken belli koşullar içinde bazı isnatlarda bulunabilir, bunu yaparken de bazen muhatapları küçük düşürücü ifadeler kullanabilirler. Ancak bu esnada iddia ve savunmanın gerekliliği ile orantılı hareket etmek zorundadırlar. Savunma dokunulmazlığından söz edilebilmesi için eylemin iddia veya savunma niteliğindeki evrak ile ilgili olarak yapılması, eylemin, yargı organlarına verilen dilekçelerde veya bu organlar huzurunda yapılması ve bu hak kullanılırken sınırın aşılmaması gerekmektedir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17.07.2007 tarih ve 2007/174 karar) Sonuç olarak, sanık tarafından temyiz dilekçesinde kullanılan ifadelerin, TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı gibi, değer yargısı niteliğine sahip olduğunun, bu itibarla somut bir fiil ya da olgu isnat etmek şeklinde kabul edilemeyeceğinin, ayrıca söylendiği yer ve zaman unsurları da gözetildiğinde katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde bulunduğunun, aksi düşüncenin suçla korunmak istenen değeri ölçüsüz bir şekilde genişletmek ve ifade özgürlüğünü ön plana çıkaran evrensel hukuk düşüncesiyle bağdaşmayan bir yorum anlamına geleceğinin anlaşılması karşısında, hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine, hükümlülük kararı verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar No:2015/1782).

Avukatın Hakaret Suçu İşlemesi

Somut olayda; davalı avukatı olarak görev yapan sanığın, davacının cevap dilekçesindeki delillerini çürütmek maksadıyla da olsa, yeni delilin, davacının aynen diğer delillerinde olduğu gibi “şaibeli, tecavüz ve hırsızlık sonucu elde edilmiş” bir delil olduğunu, herhangi bir bilgi veya belgeye dayanmadan soyut ve aşağılayıcı bir anlatım yöntemiyle ifade etmek suretiyle, “davacının”, mütecaviz ve hırsız olduğu yönünde bir değerlendirme yaparak, savunma sınırlarını aştığı ve savunma dokunulmazlığının “ölçülülük koşulunu” ihlal ettiği kabul edilmelidir (Yargıtay CGK - Karar: 2007/174).

Dilekçede Hakime Yönelik “İstiklal Mahkemesi Hakimi” Sözleri

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda, sanığın Silivri 1. Asliye Ceza Mahkemesince 1136 sayılı Avukatlık Kanununa muhalefetten yargılandığı ve aldığı cezayı temyiz ettiği dilekçede yer alan, “hakimin her iki tarafa da eşit mesafede yaklaşması bağımsız ve tarafsız olması gerekir, ama hakim bu diğer ilkelerden tamamen uzak, sanki istiklal mahkemesi yönetircesine benim kendimi gerekli yer ve zamanda savunma hakkımı elimden almış, kendime savunmama engel olmuştur, benim üzerimde devamlı olarak psikolojik baskı kurmuş kendimi savunma hakkım elimden alınmıştır, bütün bunlar hakimin adil yargılama ve tarafsızlık ilkesini ihlal ettiğini göstermektedir. Sunmuş olduğum delil bulgu ve tanıkların bilgi ve ifadelerine hiç bakmaksızın, daha önceden düşünüp tasarladığı gibi önceden kararlaştırdığı ajandasındaki müsvette kağıdı çıkararak kararda yazılı olan ceza bildirimini yüzümüze karşı okumuştur. Hakim okadar ileri gitmiştir ki adeta kendisini hem hakim hem savcı yerine koymuştur, şöyleki davada ilk iki duruşmada tanık olarak dinlenen olayın önemli tanıklarından olan M. A. duruşmalarda olayın aydınlatılması, adaletin yerini bulması için sadece ve sadece doğruları söylediği için onu da dosya kapsamında sanık pozisyonuna getirmiş apar topar bir iddianame hazırlatmıştır” şeklindeki sözleri TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen “iddia ve savunma dokunulmazlığı” kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar No:2015/1626).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS