0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Cinsel Saldırı veya Tecavüz Suçu Nedir? (TCK 102)

Cinsel saldırı suçu, cinsel arzuları tatmin amacıyla bir kimsenin vücut dokunulmazlığının ihlal edilerek bedenine fiziksel temasta bulunulması ile oluşur (TCK md.102). Cinsel saldırı suçu, failin mağdurun vücut dokunulmazlığını ihlal etme derecesine göre ikiye ayrılır:

1. Basit cinsel saldırı suçu (TCK 102/1): Basit cinsel saldırı suçu, mağdurun bedenine cinsel ilişki düzeyine varmayan seviyede temasta bulunmaktır. Basit cinsel saldırı suçunun en hafif şekline “sarkıntılık suçu” denilmektedir (TCK 102/1-ikinci cümle). Örneğin, rızası dışında bir kimseyi öpmek, dokunmak vb. gibi davranışlar sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçu olarak kabul edilir. Cinsel ilişki seviyesine varmayan davranışlar belli bir yoğunluk ve süreklilik arz ettiğinde basit cinsel saldırı suçunun sarkıntılık düzeyini aşan daha ağır şekli meydana gelir (TCK 102/1-birinci cümle).

2. Nitelikli Cinsel Saldırı Suçu (Tecavüz Suçu), (TCK 102/2): TCK md.102/2’de düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçu, diğer bir deyişle tecavüz suçu; vücuda “organ” veya “sair bir cisim” sokulması suretiyle fiilin gerçekleştirilmesi halinde meydana gelir. 765 sayılı eski TCK’da bu suç “ırza geçme suçu” başlığıyla düzenlenmişti.

Failin mağdurun bedenine temas etmeden gerçekleştirdiği söz ve davranışlar cinsel taciz suçu olarak nitelendirilir. Cinsel saldırı suçunun oluşması için bedensel temas şarttır. Failin kendi bedeni üzerinde yaptığı davranışlar da cinsel saldırı olarak değerlendirilemez. Örneğin, bir kimsenin cinsel organını mağdura göstermesi cinsel saldırı değil, cinsel taciz olarak değerlendirilebilir.

Cinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması veya aynı cinsiyetten olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir (CGK-K.2021/139, K.2022/236).

Cinsel suçlar, genel olarak şu şekilde kategorize edilmektedir:

  • Cinsel İstismar Suçu: Kural olarak 15 yaşını tamamlamamış çocuklara karşı bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK md.103). 15-18 yaş grubunda olan çocuklara karşı hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen bir nedenle çocuğun bedeni üzerinde icra edilen fiiller de cinsel istismar suçu olarak nitelenir.

  • Cinsel Saldırı Suçu: Kural olarak yaşı büyük kimselere veya 15-18 yaş grubu mağdurlara yönelik (hile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başkaca bir neden olmaksızın) bedensel temasta bulunmak suretiyle cinsel amaçla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 102).

  • Cinsel Taciz Suçu: Mağdurun yaşına bakılmaksızın, fail ile mağdur arasında bedensel temas olmadan, halk arasında laf atma, sözlü taciz vb. gibi ifade edilen cinsel davranışlarla işlenen fiilleri cezalandırmaktadır (TCK 105)

  • Reşit Olmayanla Cinsel İlişki Suçu: 15-18 yaş grubunda yer alan çocuklarla, çocuğun kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girilmesi halinde reşit olmayanla cinsel ilişki suçu oluşur (TCK 104).

Basit Cinsel Saldırı ve Sarkıntılık Suçunun Unsurları (TCK 102/1)

Basit cinsel saldırı suçu, kişinin vücudu üzerinde gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik ve fakat cinsel ilişkiye varmayan cinsel davranışlar sergilenmesi ile oluşur. Basit cinsel saldırı suçunun oluşması için, gerçekleştirilen hareketlerin objektif olarak şehvi nitelikte bulunmaları yeterlidir; failin şehvi arzularının fiilen tatmin edilmiş olması şart değildir.

Cinsel saldırı suçunun temel şeklinin oluşabilmesi için, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik davranışlarla kişinin vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesi gerekir. Bu suçun söz konusu olabilmesi için, failin cinsel bir davranışta bulunması gerekmektedir. Cinsel davranış ile kastedilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik, mağdurun vücuduna temas ederek gerçekleştirilen, fakat cinsel ilişki boyutuna ulaşmayan şehevi davranışlardır. Bu bakımdan suçun temel şeklinin maddi unsurunun, kişinin vücudu üzerinde iradesi dışında gerçekleştirilen, cinsel arzuları tatmin amacına yönelik fakat cinsel ilişkiye varmayan davranışlar oluşturur (Y14CD-K.2019/13214).

Sarkıntılık suçu, TCK md.102/1-ikinci cümlede ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Sarkıntılık, basit cinsel saldırı suçunun daha hafif şekli olarak kabul edilmektedir. Sarkıntılık suçu da cinsel saldırı suçunun bir görünüm biçimi olduğundan mutlaka mağdurun bedenine fiziksel bir temasta bulunulması şarttır. Bedensel temas olmadan cinsel amaçla işlenen tüm fiiller cinsel taciz suçu olarak nitelenir.

Sarkıntılık; failin mağdura yönelik yüzeysel, geçici ve hafif derecede cinsel davranışlarını ifade eder. Sarkıntılık suçu, kesik ve ani bir eylemle işlenen bir fiildir. Failin işlediği fiil, süreklilik arz ederek failin bedeni üzerinde cinsel amaçla işlenen kesintisiz çok sayıda eylemden oluşuyorsa sarkıntılık suçu değil, basit cinsel saldırı suçunun daha ağır cezayı gerektiren TCK md.102/1-birinci cümle’de yer alan şekli meydana gelir.

Birden fazla hareketle olsa bile aynı anda gerçekleştirilen yüzeysel, geçici ve ani eylemler sarkıntılık suretiyle cinsel saldırı suçu olarak kabul edilir:

Mağdure beyanı, savunma ile tüm dosya içeriğinden, sanığın bir eliyle mağdurenin ağzını kapatıp diğer eliyle kalçasını okşaması şeklindeki eyleminin ani ve kesintili şekilde gerçekleşip, süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığının anlaşılması karşısında (Y14CD-K.2019/7889).

Yargıtay uygulamasında basit cinsel saldırının en hafif şekli olan sarkıntılık suçuna vücut veren hareketler şunlardır:

  • Mağdurun yanaklarından öpmek,
  • Mağdurenin eteğini veya diğer giysilerini üzerinden indirmeye çalışmak,
  • Cinsel amaçla mağdurun elini tutma, belini tutma, omzundan tutma,
  • Mağdura sarılarak “seni seviyorum” demek,
  • Mağdurun ensesinden öpmek,
  • Mağdurun kalçasına veya bacaklarına, bacak arasına dokunmak,
  • Mağdurun cinsel organına dokunmak,
  • Mağdurun göğüslerini okşamak
  • Vücudunu mağdura sürtünme, özellikle toplu taşıma araçlarında mağdurun vücuduyla cinsel amaçlı temasta bulunma.

Failin, değişik zamanlarda benzer şekilde defalarca sarkıntılık teşkil eden cinsel davranışlar sergilemesi halinde de “sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçu nedeniyle cezalandırılması gerekir. Ancak, bu halde TCK 43 gereği zincirleme suç hükümleri uygulanarak sanığın cezası arttırılmalıdır:

Sanığın, değişik zamanlarda gerçekleştirdiği mağdurenin arkasından sarılıp göğsüne dokunmak, “niye yanımda yatmıyorsun” diyerek yatağa doğru çekip boynundan öpmek, mutfakta bulundukları esnada çenesinden tutup dudaklarından öpmek şeklindeki eylemlerinin kısa süreli, ani ve kesintili şekilde gerçekleşip, süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığının anlaşılması karşısında, söz konusu eylemlerin sarkıntılık düzeyini aştığına ilişkin deliller ile dosya içeriğinin de çeliştiği nazara alınmaksızın ilk derece mahkemesince sanığın 5237 sayılı TCK’nın 103/1-c.2, 103/3-c, 43/1. maddeleri (sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı) yerine aynı Kanunun 103/1-c.1, 103/3-c, 43/1. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi bozma nedenidir (Y14CD-K.2019/9446)

Basit cinsel saldırı suçunun cezası şu şekildedir:

  • Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK md.102/1-birinci cümle).

  • Sarkıntılık suçu, yani cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde faile iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir (TCK md.102/1-ikinci cümle).

Basit cinsel saldırı suçunun daha fazla ceza gerektiren halleri şunlardır (TCK md.102/3):

  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  • Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
  • Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
  • Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
  • İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde,

yukarıdaki fıkraya göre (TCK 102/1) verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Nitelikli Cinsel Saldırı veya Tecavüz Suçu (TCK 102/2-3)

Nitelikli cinsel saldırı suçu, TCK md. 102/2’de vücuda “organ” veya “sair cisim sokulması” şeklinde düzenlenen uygulamada daha çok “tecavüz suçu” olarak adlandırılan suç tipini ifade etmek üzere kullanılmaktadır.

Cinsel saldırının, vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi nitelikli hali için, vücuda vajinal, anal veya oral yoldan organ veya sair bir cismin sokulması gerekir. Bu açıdan mağdurun vücuduna penis sokulabileceği gibi, vajinal veya anal yoldan cop, kalem, şişe, sopa gibi sair bir cisim de sokulabilir.

Özellikle belirtmek gerekir ki; basit saldırı suçunun aksine, nitelikli cinsel saldırı suçunun (tecavüz suçu) oluşabilmesi için, gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması şart değildir.

Maddede “organ” tabiri kullanıldığından cinsel organ dışındaki vücuda girme özelliği olan örneğin; parmak gibi diğer organların da vücuda sokulması suçun nitelikli halini oluşturabilecektir. Bu organın sahibinin kadın veya erkek olmasının bir önemi yoktur. Sokma fiili bizzat fail tarafından yapılabileceği gibi 3. bir kişinin veya bizzat mağdurun araç olarak kullanılması suretiyle de gerçekleştirilebilir. Kanunda bir sınırlama olmamakla birlikte sadece oral, anal veya vajinal bölgelere yönelik organ ya da sair bir cisim sokma eylemlerinin suçun nitelikli halini oluşturabileceği kabul edilmelidir. Böyle bir kabul madde gerekçesi de gözetildiğinde kanun koyucunun amacına daha uygun olacaktır. Vücudun bu bölgelerine organ veya sair bir cismin az da olsa girmesi bu nitelikli halin uygulanması açısından yeterlidir.

Nitelikli cinsel saldırı suçunun, yani tecavüz suçunun cezası şu şekildedir:

  • Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır (TCK md.102/2).

Nitelikli cinsel saldırı suçunun daha ağır cezayı gerektiren halleri şunlardır (TCK md.102/3):

  • Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
  • Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
  • Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
  • Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
  • İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, işlenmesi hâlinde,

yukarıdaki fıkraya göre (TCK 102/2) verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Cinsel saldırı veya tecavüz suçu nedeniyle verilen hapis cezası ceza miktarı nedeniyle adli para cezasına çevrilemez. Ancak, sarkıntılık suçunun 15 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenmesi halinde hapis cezasının miktarı 1 yılın altına düştüğünden adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Sarkıntılık suçu dışındaki cinsel saldırı suçları nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkün değildir.

Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Sarkıntılık suçu dışındaki cinsel saldırı suçları nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkün değildir.

Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Cinsel saldırı suçları, uzlaşma kapsamında olan suçlar değildir. Suçun; basit cinsel saldırı, sarkıntılık veya nitelikli cinsel saldırı suçu olması farketmez, cinsel suçlar açısından uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Cinsel saldırı suçunun TCK m.102/1’de düzenlenen temel şekli, sarkıntılık suçu veya eşe karşı işlenen nitelikli cinsel saldırı (tecavüz suçu) şikayete tabi suçlar arasında yer almaktadır. Mağdur, şikayet hakkını suçun işlenmesinden itibaren 6 ay içinde kullanmalıdır. Şikayetten vazgeçme, soruşturma veya ceza davası açıldıktan sonra kovuşturma aşamasında mümkündür. Mağdurun şikayetten vazgeçmesi halinde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir ve mağdur aynı olayla ilgili bir daha şikayet hakkını kullanamaz. Ceza davasının açıldığı aşama olan kovuşturma aşamasında şikayetten vazgeçme halinde mahkeme davanın düşmesi kararı verir.

TCK m.102/1’de yer alan cinsel saldırı suçunun temel şekli, sarkıntılık suçu ve eşe karşı işlenen cinsel saldırı (tecavüz) suçu dışındaki tüm cinsel saldırı suçları savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur.

Sarkıntılık suçunda şikayet hakkı kullanılırsa dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Basit veya nitelikli cinsel saldırı suçlarının diğer tüm hallerinde dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Söz konusu cinsel suçlar, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir.

Cinsel Saldırı Suçunda Görevli Mahkeme

Basit saldırı ve sarkıntılık suçu hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Sarkıntılık ve basit cinsel saldırı suçu dışında TCK md.102’de yer alan tüm cinsel suçlar ile ilgili yargılama yapma görevi ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Cinsel Saldırı, Tecavüz ve Sarkıntılık Suçu Yargıtay Kararları


Sarkıntılık Suretiyle Cinsel Saldırı Suçunun Unsurları

5237 sayılı TCK’da sarkıntılık; bir kimseye karşı cinsel arzuları tatmin amacıyla işlenen, vücut dokunulmazlığını ihlal eden, ani ve kesiklik gösterip devamlılık arz etmeyen, basit cinsel saldırı veya çocuğun basit cinsel istismarı yoğunluğuna ulaşmayan davranış veya davranışlar olarak kabul edilmelidir. Birbirini takiben yapılıp mağdurun vücudunun birçok değişik bölgesine dokunma eylemlerinin ani ve kesintili sayılayamayacağı da göz önüne alınmalıdır. Öte yandan sarkıntılığı aşan ancak vücuda organ veya sair bir cisim sokma veya bunlara teşebbüs boyutuna ulaşmayan cinsel amaçlı bedensel temasla gerçekleştirilen eylemler basit cinsel saldırı (mağdurun yaşına göre çocuğun basit cinsel istismarı) suçunu oluşturacaktır. Örneğin failin, mağdurun kalçasına dokunup kaçması, cinsel amaçla mağduru yanağından öpmesi, mağdurun göğsüne dokunması gibi davranışlar sarkıntılık suçunu, mağdurun önce yanağını öpüp sonra vücudunu okşayıp kucağına oturtması, kendi elbiseleri ile mağdurun elbiselerini çıkarak cinsel organıyla mağdurun anüsüne (veya vajinasına) sürtünmesi, mağdurun göğüsleri ile vücudunun sair yerlerini okşayıp mağdura cinsel organını tutturması şeklindeki davranışları ise mağdurun yaşına göre basit cinsel saldırı veya çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturacaktır (Ceza Genel Kurulu 2020/13 E. , 2021/508 K.).

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçunda Gönüllü Vazgeçme

Anılan düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, bir olayda teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için sanığın işlemeyi kastettiği suçla ilgili icra hareketlerine doğrudan doğruya başlayıpta elinde olmayan nedenlerle eylemini tamamlayamamış olması gerektiği ve buna göre somut olayda kendisinde zeka geriliği bulunan mağdureyi kaldığı eve götürerek cinsel eylemlerde bulunan sanığın, organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı suçunu işlemesine engel harici bir neden olmaksızın kendiliğinden eylemine son verdiğinin tüm dosya içeriğinden anlaşılması karşısında ilk derece mahkemesince 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme düzenlemesi de nazara alandığında sanığın eyleminin nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs olmayıp, vazgeçme anına kadar gerçekleşen kısmının cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinden dolayı anılan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine esastan reddedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2020/1784).

Sarkıntılık Düzeyinde Kalan Basit Cinsel Saldırı Suçu

Oluşa uygun kabule göre olay günü sanığın, sokakta yürümekte olan mağdurelerin arkalarından yaklaşarak bacak ve kalça kısımlarını sıkmak şeklinde gerçekleşen ve ani hareketle yapılıp süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kalan eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 102/1. maddesinde yer alan basit cinsel saldırı suçunu oluşturup anılan maddede öngörülen 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasının alt ve üst sınırları nazara alınıp mahkemece gerekçe gösterilerek sanık hakkında teşdiden 2 yıl 6 ay hapis cezası tayin edilmiş ise de, hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58’nci maddesiyle yeniden düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 102’nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde “cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmedileceğinin” kabul edilmesi karşısında, mahkemece belirlenecek temel cezanın üst sınırının 7 yıldan 5 yıla indirilmesi sebebiyle anılan düzenlemenin lehe olduğu gözetilerek önceki ve sonraki kanunların bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi, her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi ve 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan hususlar nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA karar verildi (Yargıtay 14. CD-Karar : 2017/1413).

Mağdurenin Kalçasına Dokunmak Sarkıntılık Suretiyle Basit Cinsel Saldırı Suçudur

Olay gecesi sanığın, aynı yerde birlikte çalıştığı otuzbir yaşındaki katılanla birlikte iş çıkışı yürüyerek evlerine gittikleri sırada ani hareketle katılanın kalçasına dokunmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemin sarkıntılık düzeyinde kalması nedeniyle suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 102/1. maddesinde yer alan basit cinsel saldırı suçunu oluşturup anılan maddede öngörülen 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasının alt ve üst sınırları nazara alınıp mahkemece gerekçe gösterilerek sanık hakkında teşdiden 2 yıl 6 ay hapis cezası tayin edilmiş ise de, hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 58’nci maddesiyle yeniden düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 102’nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde “cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına hükmedileceğinin” kabul edilmesi karşısında, mahkemece belirlenecek temel cezanın üst sınırının 7 yıldan 5 yıla indirilmesi sebebiyle anılan düzenlemenin lehe olduğu gözetilerek mahkemece yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması bozma nedenidir (Yargıtay 14. CD - Karar : 2016/6287).

Sarkıntılık Suretiyle Basit Cinsel Saldırının Nitelikli Hali ve Şikayetten Vazgeçme

Tüm dosya içeriğinden, sarkıntılık suretiyle basit cinsel saldırı suçunu insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlediği anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 102/3.e maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

5237 sayılı TCK’nın 102. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan basit cinsel saldırı suçunun soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı olduğu gibi 102. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen ve suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektirip sarkıntılık düzeyinde kalan basit cinsel saldırı suçunun soruşturma ve kovuşturmasının da şikayete tabi olduğu, mağdurun ise 13.01.2016 tarihli celsede sanıktan şikayetçi olmadığını açıkça belirttiği anlaşılmakla, sanık hakkındaki kamu davasının TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince düşmesine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerine görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2016/5266).

Basit Cinsel Saldırı Suçunda İftira Atma İddiası

Mağdurenin aşamalarda değişmeyen tutarlı anlatımları, tanık V.’ın, mağdurenin olay tarihinde sanığın kendisine cinsel saldırıda bulunduğunu söylediğine ve bu konuda yazılı ifade aldığına ilişkin beyanı, taraflar arasında mağdurun kendi iffetini ortaya koyacak şekilde sanığa iftira atmasını gerektirir bir husumetin bulunmaması ve tüm dosya içeriğinden, sanığın mağdurenin kalçasını eliyle sıkarak basit cinsel saldırı suçunu işlediğinin anlaşılması karşısında, TCK.nın 102/1. maddesi uyarınca basit cinsel saldırı suçundan mahkûmiyetine hükmolunması gerekir (Yargıtay 14. Ceza dairesi - Karar: 2014/7077).

Beden ve Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Kişiye Nitelikli Cinsel Saldırı Suçuna Yardım Etme

Mağdurenin aşamalardaki beyanları, sanık savunmaları, alınan sağlık raporları ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, uzun süredir fuhuş ile geçimini sağlayan sanık K.’nin, orta derece sınırında zeka geriliği sebebiyle kendisini beden ve ruh bakımından savunamayacak durumda bulunan 31 yaşındaki mağdurenin bu durumunu bilerek diğer sanık M. ile kendi evinde cinsel ilişkiye girmesini sağladığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin nitelikli cinsel saldırı suçuna yardım etme suçunu oluşturduğu halde, yazılı şekilde fuhuş suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/7347).

Basit Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüs

Mağdurenin aşamalarda değişmeyen ve özde tutarlı beyanları, tanık Pınar’ın anlatımları ve tüm dosya içeriğinden, olay tarihinde sağlık ocağında hekim olarak çalışan sanığın, aynı yerde hizmetli olarak çalışan mağdurenin akşam saatlerinde işyerinden çıkacağı sırada, dudaklarından öpmeye çalıştığı ve bu esnada mağdurenin tepki vermesi üzerine “iyi değilim” dediğinin anlaşılması karşısında, sanığın TCK.nın 102/1, 102/3.b ve 35. maddeleri, uyarınca basit cinsel saldırıya teşebbüs suçundan mahkûmiyeti yerine oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile beraatine karar verilmesi kanuna aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5426).

Silah veya Bıçakla Basit Cinsel Saldırı Suçu ve Tehdit Suçu

Olay tarihinde sanığın mağdureyi takip ederek evinin giriş kapısının önünde mağdureyi zorla dudağından öpüp vücudunu ellerken mağdurenin bağırması üzerine, cebindeki çakı bıçağını çıkarıp susması için mağdurenin karnına dayayarak mağdureden susmasını istemesi üzerine mağdurenin bağırmaya devam etmesi ile olay yerinden ayrılması şeklinde gelişen olayda sanığın mağdurenin karnına bıçak dayaması eyleminin basit cinsel saldırı suçunun unsuru olduğu gözetilerek sanığa basit cinsel saldırı suçundan tayin edilecek cezanın TCK.nın 102/3-d maddesi uyarınca arttırılması yerine yazılı şekilde tehdit suçundan ayrıca hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/54).

Basit Cinsel Saldırı ve Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu

Sanıklardan C.’in, diğer sanık A.’in kullandığı motorsiklet ile gece saat 01.30 sıralarında alkollü vaziyette mağdurenin evine gelerek, kapının üst tarafında bulunan kırık camdan elini içeri sokup kapıyı açarak, içeri girip mağdureye yönelik basit cinsel saldırı niteliğindeki mağdureye dokunma şeklinde eylemlerde bulunması ve mağdurenin, sanığın eylemlerinden hemen sonra jandarmaya ihbarda bulunması üzerine intikal eden olayda;
sanık C.’in, sanık A.’in motorsikleti ile daha önce boşanmış olduğu mağdurenin evine geldiğine dair tevilli ikrarı, mağdurenin aşamalardaki istikrarlı ve samimi anlatımları, sanık A.’in evin açık penceresinden mağdurenin sanık C.’e hitaben “evimden çık, çocuklarım uyuyor, seni şikâyet ederim” şeklinde bağırmaya başladığına dair anlatımları birlikte değerlendirildiğinde sanık C.’in üzerine atılı basit cinsel saldırı ve geceleyin konut dokunulmazlığının ihlali eylemlerinin sübut bulduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi -Karar: 2014/360).

Nitelikli Cinsel Saldırı (Tecavüz Suçu) ve Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu

İlk derece mahkemesi tarafından sanık hakkında hem 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 102/2. maddesi uyarınca nitelikli cinsel saldırı suçundan, hem de 109/2, 109/5. maddeleri uyarınca cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan dolayı mahkûmiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” kenar başlıklı 109. maddesinin birinci fıkrasında “Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.” hükmü yer almaktadır. Cinsel saldırı suçunun (tecavüz suçu) konusunun mağdurun vücudu olduğu, sadece cinsel saldırı suçunun mağdurun vücudu üzerinde işlenirken bu suçun işlenmesi sırasında ve bu suçun işlendiği süreyle sınırlı bir zaman dilimi içerisinde mağdurenin hareket etme olanağının ortadan kaldırılmasının cinsel saldırı suçunun (tecavüz suçu) öğesi olduğu, bu durumda ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluşmayacağı, zira mağdurun vücudu üzerinde işlenen cinsel saldırı suçunun mağdurun hareket etme olanağını ortadan kaldırmadan işlenemeyeceği, bu sebeple mağdurun hareket etme olanağının sadece cinsel saldırı suçunun işlendiği sırada ve bu süre ile sınırlı bir zaman dilimi içerisinde ortadan kaldırılmasında cinsel saldırı suçunun yanında ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun oluşmayacağı gözetilmeden ve gerekçe dahi gösterilmeden sanığın mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/291).

Sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan (tecavüz suçu) kurulan hükmün onanmasına; ancak sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Mağdurenin anlatımlarına, sanığın ikrarına ve tüm dosya içeriğine göre; olay tarihinde sanığın, mağdurenin bulunduğu eve girdikten sonra zorla yere yatırıp vuracakmış gibi yaparak korkuttuktan sonra, rızası hilafına cinsel ilişkiye girdiği ve sonrasında evden çıkarak olay yerinden ayrıldığı anlaşılmakla, sanığın cinsel saldırı eylemlerini gerçekleştirdiği zaman zarfı dışında mağdureyi hürriyetinden yoksun kılma şeklinde bir eyleminin bulunmadığı gözetilmeden, atılı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/366).

Arkadaşlık İlişkisi, Mağdurun Çelişkili Beyanları ve Cinsel Saldırı Suçu

Sanıkla katılanın olay günü ve öncesinde arkadaşlıklarının olduğunu gösteren cep telefonu arama kayıtları, mesaj kayıtları ve içeriği, katılanın aşamalarda sürekli farklı beyanlarda bulunması ve beyanlar arasında derin çelişkilerin olması, sanıkla katılanın olaydan 2-3 yıl öncesine dayanan cinsel birlikteliklerin olmasının, sanığın beyanlarını doğruladığı, sanıkla katılanın olay tarihinde de rızalarıyla cinsel ilişkiye girdikleri, daha sonra ise bilinmeyen bir sebeple aralarında yaşanan tartışma sonucu birbirlerini yaralama şeklindeki eylemlerin yaralama suçunu oluşturduğu gözetilerek, bu suçtan hüküm kurulması yerine, sanığın cinsel saldırı suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/2270).

Cinsel Saldırı Suçu İle Cinsel Taciz Suçu Arasındaki Fark

Mağaza müdürü olan sanığın, olay günü aynı işyerinde satış elemanı olarak çalışan mağdureyle yalnız kaldıkları bir esnada, rızası dışında mağdurenin elinden tutarak duvara yasladığı, ardından dudaklarından ve boynundan öpüp, göğüs ve kalçalarını okşadığının anlaşılması karşısında, eyleminin T.C.K.nın 102/1-3-b maddesindeki basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilmeyip suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde cinsel taciz suçundan hüküm kurulması kanuna aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/2161).

Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçu ve Zincirleme Suç

T.C.K.nın 102/3-d maddesinde cinsel saldırı suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte, işlenmesi halinde, verilen cezaların yarı oranında artırılması öngörülmüştür.
Sanıkların nitelikli cinsel saldırı suçundan cezalandırılmalarına karar verilen, suçun sübutunda bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla herhangi bir hukuka aykırılık bulunmayan somut olayda, Özel Daire çoğunluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; cinsel saldırı suçundan sanıklar hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir. 5237 Sayılı T.C.K.nun 43/1. maddesindeki değişik zamanlarda ifadesi sebebiyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gereklidir ki bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu halde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınabilecektir.
Sanıkların olay günü, köylerinden Samsun’a gitmek üzere yola çıkan katılan K. ve S.’ı araçlarına aldıkları, bir süre sonra S.’ı darp edip uzaklaştırdıktan sonra katılan K.’ı mahkemece yapılan keşifte ıssız ve tenha bir mahal olduğu belirlenen Toraman Tepe mevkiine götürdükleri, aralarında önceden vardıkları anlaşma gereği burada dört sanığın cebir ve tehdit kullanarak sırayla katılana organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu, aynı suç işleme kararı altında bir sanığın eylemini gerçekleştirirken diğer sanıkların eylemin gerçekleştiği ortama çok yakın yerde beklediği somut olayda, eylemlerin değişik zamanlarda işlendiği, başka bir anlatımla aynı zaman dilimi içerisinde işlenmediği gibi hukuki anlamda tek bir fiilden de söz edilemeyeceği, dolayısıyla olayımızda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir (Yargıtay CGK-Karar: 2013/427).

Basit Cinsel Saldırı Suçunda Zincirleme Suç Uygulaması

Mağdurenin, arkadaşı Songül ile birlikte yürüdükleri sırada arkalarından gelen sanıkların birlikte mağdurenin kalçasını tutarak elleri ile göğsünü ve cinsel organını sıktıkları akabinde sanıklara müdahale eden kolluk görevlilerinin sanıkları polis merkezine götürdükleri, burada da sanık Volkan’ın, polis merkezine doğru yürümekte olan mağdurenin eteğini kaldırarak mağdureye parmak attığı olayda; sanık Volkan’ın, ilk eylemini sanık Çağrıhan’la birlikte gerçekleştirmesi nedeniyle ilk eyleminin soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tâbi olmayan TCK.nın 102/3-d maddesi kapsamında kaldığı, sanığın ikinci eylemini ise tek başına gerçekleştirdiği, bu itibarla ikinci eyleminin soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete tâbi olan TCK.nın 102/1.maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçu kapsamında kaldığı, TCK.nın 43/1. maddesinde bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedileceğinin düzenlendiği, somut olayda da sanığın basit cinsel saldırı suçunu değişik zamanlarda aynı mağdureye karşı ilki şikâyete tâbi olmayan basit cinsel saldırı, ikincisi şikâyete tâbi olan basit cinsel saldırı suçu olmak üzere iki defa işlediğinin sabit olduğu, ancak mağdurenin kovuşturma aşamasında sanıklar hakkındaki şikâyetinden vazgeçtiği, bu itibarla ikinci suç açısından kovuşturma şartının bulunmaması nedeniyle sanığın ancak ilk suç nedeniyle cezalandırılmasına karar verilmesinin mümkün olduğu, tüm bunlara göre de TCK.nın 43. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı gözetilmeden sanığa verilen cezanın TCK.nın 43. maddesi uyarınca arttırılarak fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/8851).

Dokunmak Suretiyle Basit Cinsel Saldırı Suçu

Sanığın “sana ev tutayım, benim evim var gel beraber kalalım” şeklindeki sözleriyle birlikte müştekinin kolundan tutmak suretiyle vücut dokunulmazlığını ihlal ettiği müşteki ve tanık beyanları ile anlaşılmakta ve sanığın TCK’nın 102/1. maddesi gereğince basit cinsel saldırı suçunun cezası ile cezalandırılması gerekir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2015/25817).

Mağdurenin İstikrarlı Beyanı, Çelişkili Savunma ve Basit Cinsel Saldırı Suçu

Mağdurenin aşamalarda değişmeyen istikrarlı beyanları, sanığın hayatın olağan akışına aykırı çelişkili savunmaları ve tüm dosya içeriğinden, sanığın olay tarihi olan 08.10.2008 günü saat 01:45 civarında Bursa Devlet Hastanesinden dönen üst kat komşusu mağdureyi, eşinin evde olmadığını da söyleyerek, kahve içmek bahanesiyle evine çağırdığı, mağdurenin gelmek istememesi üzerine rezalet çıkaracağından bahisle tehdit ederek teklifini yinelediği, mağdurenin tekrar ret cevabı vermesi üzerine mağdureyi kolundan tutarak evinin içine doğru savurduğu, akabinde evinin kapısını kilitleyerek yere düşen mağdurenin elbiselerini çıkartmaya çalışıp vücudunu okşadığı, mağdurenin direnmesi üzerine mağdureyi saçından tutarak yatak odasına doğru sürüklemeye çalıştığı, mağdurenin ilaç kullanması gerektiği bahanesiyle yalvararak kendisini bırakmasını istediği, sanığın mağdureye, kendisiyle birlikte olmazsa bırakmayacağını söylediği, mağdurenin sürekli yalvarması üzerine, sanığın ilacını içip elbisesini değiştirdikten sonra geri gelmesi şartıyla mağdureyi bıraktığının anlaşılması karşısında, olayda basit cinsel saldırı ve cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının oluştuğu gözetilerek sanığın bu suçlardan cezalandırılması gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5118).

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüs ve Delillerin Değerlendirilmesi

Mağdurenin ve müştekinin birbiriyle çelişen beyanları, mağdurenin sanığın kendisini zorla yolda taksiye bindirerek evine götürdüğü ve burada kendisine zorla içki ve esrar içirdiğine yönelik beyanlarını doğrulamayan, darp-cebir raporu ile olaydan iki gün sonra mağdurenin alınan kan ve idrarında herhangi bir uyuşturucu-uyarıcı madde bulunmadığına ilişkin Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu raporu, mağdurenin bulunduğu evin adresinin müşteki tarafından bildirilmesi üzerine polislerin söz konusu eve gittiklerinde mağdurenin tek başına evde bulunması, ilk beyanında sanığın kendisine yönelik herhangi bir eylemde bulunmadığı, sanığı daha önce tanıdığı ve kendi rızasıyla sanığın evine gittiğine ilişkin anlatımı ve tüm dosya kapsamından, sanığın mağdureyi zor kullanarak evine götürdüğü ve mağdureye rızası dışında nitelikli cinsel saldırıda bulunmaya teşebbüs (tecavüz suçuna teşebbüs) ettiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, sanığın atılı suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi-Karar: 2014/7979).

Mağdurun Dini Duygularını Kullanmak Suretiyle Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçu

Mağdurlardan A. Ş., A. C., E. K., Ü. S. nişanlı ya da eşlerini “badelenme” tabir edilen eylem ve cinsel ilişki için dergaha getirmişler ve bu hususu da aşamalardaki anlatımlarında açıkça bildirmişlerdir. Mağdur ve mağdurelerin sanığa olan bağlılıkları ve itaatleriyle sanığın bu kişiler üzerindeki hakimiyeti göz önüne alındığında, sanığın dini duyguları istismar ederek, onların gerçek iradelerini ortaya koymalarının önüne geçerek kendilerinde oluşturduğu inançla eylemlerini gerçekleştirdiği, bu nedenle de hukuken geçerli bir rızanın bu olayda mevcut olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Sanık U. K., dergaha gelen, tarikat mensubu kişilerin dini duyguları üzerinde kurduğu hakimiyet sonucu ve özellikle tüm yapılanların Allah’a yaklaşmak amacıyla yapılmasının gerekli olduğuna ilişkin söylemleriyle onları inandırmış ve bu şekilde onları etkileyerek dini duygu ve inançlarını kötüye kullanmıştır. Mağdur ve mağdurelerin dergahta gerçekleştirilen sohbet toplantılarında ve yapılan görüşmelerde içinde bulundukları ortam, dini konulardaki bilgisizlikleri ayrıca sanığın toplantılarda, yapılanların dinimizde karşılığının bulunduğunu bildirmiş olması karşısında sanığın, kişilerin dini duygularını istismar edilerek gerçek iradelerini ortadan kaldırarak yalnızca kendi cinsel arzularını ve amaçlarını yerine getirmek için bu eylemleri gerçekleştirdiği belirlenmiştir.
Ayrıca, bir kısım mağdur ve mağdurelerin beyanlarında bildirdikleri şekilde ,sanığın dergaha gelenlere, dergahta bulunan içerisinde ne olduğu tespit edilemeyen sudan içirmesi, içmemeleri halinde de ısrarla bu sudan içmelerini sağlaması ayrıca yine bir kısım mağdur ve mağdurelerin sanıkla birden fazla kez vajinal ve anal yoldan ilişkiye girmiş olmaları, bu kişilerin sevdikleri yakınlarını dergaha getirecek kadar sanığa inanıp aldanmaları göz önüne alındığında, hukuken geçerli, gerçek bir iradenin varlığından söz edilemeyeceğinden sanığın üzerine atılı “Nitelikli Cinsel Saldırı” suçunun (tecavüz suçunun) kanıtlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle failin nitelikli cinsel saldırı suçunu düzenleyen TCK md.102/2 ve aynı mağdurlara karşı birden fazla kere aynı eylemi işlediğinden zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK md. 43/1 gereği cezasının arttırılmasına karar verilmiştir (Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 13.02.2013 gün ve 2012/463 Esas, 2013/62 Karar sayılı kararı -Yargıtay 14.CD, 2014/1117 sayılı Kararı ile Onanmıştır-).

Basit Cinsel Saldırıda Zincirleme Suç

Olay gecesi mağdurenin evinde misafir olarak kalan sanığın, birlikte alkol aldığı mağdurenin odasına geçip yatmasının ardından saat 03.00 sularında yanına giderek uyumakta olan mağdureyi soyup, arkasından sarıldığı ve omzunu öptüğü, bu sırada uyanan mağdurenin tepki gösterip, diğer odaya geçmesinden iki saat kadar sonra sanığın aynı suç işleme kararı kapsamında tekrar mağdurenin yanına gelip, arkadan sarılarak onu yine öptüğü tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, değişik zamanlarda atılı suçu işleyen sanığın eylemini zincirleme şekilde gerçekleştirdiği nazara alınarak hakkında TCK.nın 102/1. maddesine göre belirlenen temel cezanın, aynı kanunun zincirleme suç hükümlerini düzenleyen 43/1. maddesi ile arttırılması gerektiği gözetilmeyerek, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/7468)

Parmak Sokmak Suretiyle Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçu

Olay tarihinde mağdurenin sanıklar ile birlikte olay yerine geldiği, burada sanık M..’in mağdurun cinsel organına parmak sokmak sureti ile nitelikli cinsel saldırı eylemini gerçekleştirdiği, sanık N.’in ise mağdurenin mukavemetini kırmak amacıyla ellerinden tutarak sanık M.’in eylemine iştirak ettiği, sanıkların eylemlerinin cinsel saldırı suçunun (tecavüz suçu) zorunlu hareketleri olduğu açıktır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurlarının ise oluşmadığı gözetilmeden, sanıkların bu suçtan beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/7408).

Cinsel Suçlarda Mağdurun Gerçek Yaşının Tespiti

Nüfus kaydında 1.8.1987 doğumlu olup, nüfusa 11.1.1989 tarihinde tescil olunan mağdurenin yaşına yapılan itiraz sebebiyle İzmir Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulunca verilen 16.11.2009 tarihi rapora göre mağdurenin suç tarihi itibarıyla yaşının tespitinin tıbben mümkün olmadığının bildirilmesi karşısında, mağdurenin gerçek yaşının belirlenmesi noktasında babası sanık A.’den sorulup ve bu hususta bilgisi bulunan tanıklarda araştırılıp dinlendikten sonra, mağdurenin gerçek yaşı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenerek sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar:2014/2208).

Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçu - Doktor Raporu – Şikayetçinin Tutarlı Beyanı

Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün onanmasına;
Mağdurenin aşamalardaki samimi ve birbiriyle çelişmeyen tutarlı beyanları, Devlet Hastanesinin 17.09.2012 tarihli “diz dirsek pozisyonunda saat 12 hizasında laserasyon ve hiperemi” olduğuna ilişkin raporu, olay yeri inceleme raporu ile tüm dosya kapsamından, mağdurenin resmi nikahlı eşinin cezaevine girmesinden sonra, eşinin arkadaşı olan sanık ile görüştüğü ve onun evinde birlikte yaşamaya başladıkları, olay tarihinde de aralarında çıkan tartışma üzerine sanığın sinirlenerek evde bulunan koli bandıyla mağdurenin el ve ayaklarını bantlayıp basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek şekilde darp ettikten sonra mağdurenin rızası hilafına zorla cinsel saldırıda bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı (tacavüz) suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/723).

Eşe Karşı Basit Cinsel Saldırı Suçu

Eşe karşı işlenen cinsel suçlarda cinsel saldırının sadece nitelikli halinin -tecavüz suçu olarak- TCK.nın 102/2. maddesinin ikinci cümlesinde şikâyete tâbi suç olarak düzenlenmesi, cinsel saldırı suçunun basit halinin eşe karşı işlenmesinin ise suç olarak düzenlenmemesi karşısında, olay tarihinde mağdure ile resmi evli olan sanığın eşinin rızası hilafına onu kendisine doğru çekerek sarılıp öpmesi şeklindeki eyleminin TCK.nın 102/1. maddesindeki basit cinsel saldırı suçu olarak tanımlanan suçu oluşturmadığı gözetilmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/1689).

Basit Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüs

Oluş ve kabule göre, suç tarihinde, sanığın akrabalık ilişkisi bulunan mağdure ile evinde oturduğu sırada evden ayrılmak için ayağa kalkmasının ardından kendisini yolcu etmek için ayağa kalkan mağdurenin omuzlarından bastırıp koltuğa oturmasını sağladıktan sonra üzerine eğilerek öpmeye çalışması eyleminin, basit cinsel saldırı suçunun tamamlanmış halini oluşturduğu kabul edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanık Ayhan’ın, misafir olarak bulunduğu evden ayrılacağı sırada, kendisini yolcu etmek amacıyla ayağa kalkan mağdurenin omuzlarından bastırarak koltuğa oturtmak suretiyle mağdurenin vücut dokunulmazlığını ihlal etmiş ise de, dosya kapsamına göre bu eylemin cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olmadığı anlaşıldığından basit cinsel saldırı suçunu oluşturmadığı, ancak sanığın bundan sonra mağdurenin üzerine eğilerek öpmeye çalıştığı sırada henüz vücut dokunulmazlığını ihlal etmeden mağdurenin bağırarak karşı koyması nedeniyle tamamlayamadığı eylemini ise cinsel arzuları tatmin amacına yönelik gerçekleştirdiğinden, basit cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkûmiyetine karar verilmesi yerine yazılı şekilde anılan suçun tamamlanmış halinden hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/11015).

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüs (Tecavüz Suçuna Teşebbüs)

Sanığın, eşinin 3 yıl önce ölmesi nedeniyle kayınpederi ve kayınvalidesi ile birlikte kalan köylüsü mağdureyi olaydan önce telefondan arayarak kendisiyle birlikte olmak istediğini söylediği, olay günü mağdurenin ahırda hayvanlara yem verdiği sırada sanığın buraya girip elinde bulunan tabancayı göstererek mağdureye “benimle olacaksın” diyerek saldırıp boğazına sarıldığı, tokatlayıp yere yatırdığı, mağdurenin göğüslerine ve kalçalarını ellediği, mağdurenin yerdeyken bağırıp direndiği ve bu sırada sanığın parmağını da ısırdığı, bunun üzerine sanığın olay yerinden kaçma eyleminin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs (tecavüz suçuna teşebbüs) aşamasında kaldığı anlaşılmakla atılı bu suçtan mahkumiyeti yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek eylemin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi -Karar: 2014/7382).

Nitelikli Cinsel Saldırı Suçunda Çelişkili Beyan ve Hayatın Olağan Akışı

Sanık hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı (tecavüz) suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Mağdurenin suç tarihinde sanığın kullandığı araca binmesine ilişkin yargılama aşamasındaki çelişkili beyanları, savunma ile mağdurenin sanığın aracına doğru gittiğine ilişkin kamera görüntüleri dikkate alındığında, olay günü mağdurenin anne ve babasının Ankara’ya gitmek üzere evden ayrılmasından sonra evde kardeşi ve komşusu olan tanık F… ile birlikte kalan mağdurenin sanığın kullandığı cep telefonu hattını çaldırmasının ardından sanığın da kendisini araması üzerine telefonda görüşmeye başladığı, sanığın yüz yüze görüşmek isteyip kullandığı araçla evin önüne gelmesi nedeniyle mağdurenin evde bulunanlardan habersiz sanığın yanına gidip konuşmak amacıyla araca rızasıyla bindiği, birlikte Yalvaç ilçe merkezine doğru gittikleri, sonrasında sanığın aracı durdurup mağdure ile arka koltuğa geçerek bir süre konuştuktan sonra nitelikli cinsel saldırı eylemini gerçekleştirdiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, olayın gelişim süreci, mağdurenin savcılık evresinde alınan beyanında araca bindikten sonra sanığın aracı kilitlediğini ve açmak istemesine rağmen kilitli olması nedeniyle kapıyı açamadığını belirtmesine rağmen olay yeri raporunda aracın kilitlendikten sonra sağ ön yolcu koltuğunun bulunduğu yerden açılabileceğinin tespit edilmesi yine mağdurenin aşamalarda sanığın kendisini aracın içine sokarken ve soktuktan sonra bağırmadığını beyan etmesi ve sanığın aracı durduktan sonra araçtan hiç çıkmadan mağduru arka koltuğa ittirerek geçirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olması hususları göz önüne alındığında atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/10073).

Nitelikli Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçunda Gönüllü Vazgeçme

Sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanabilmesi için elverişli hareketlerle işlemeyi kastettiği nitelikli cinsel saldırı suçunun doğrudan doğruya icrasına başlayıp da elinde olmayan nedenlerle fiilini tamamlayamamasının gerektiği, dosya kapsamına ve olay yerinin özelliklerine göre vücuduna organ veya sair cisim sokulmasına direnen mağdurenin aşılabilir mukavemeti dışında eylemin tamamlanmasına harici bir engel bulunmadığı gözetildiğinde sanığın suçun icrai hareketlerinden gönüllü vazgeçtiğinin kabul edilmesi gerekip, mevcut haliyle sübut bulan eyleminin TCK’nın 36. maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 102/1. maddesinde düzenlenen tamamlanmış basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu nazara alınarak bu suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde nitelikli cinsel saldırı suçunu oluşturduğu nazara alınarak bu suçtan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilmesi, bozma nedenidir (Y14CD Esas : 2015/8329 Karar : 2019/10508).

Sanıkların mağdurun hürriyetini kısıtladıktan sonra temin ettikleri şişeye oturmaya zorladıkları, mağdurun şişeye otururmuş gibi yaptığı, şişenin anüsüne temas ettiği ancak şişeye oturmadığı, sanık Devran’ın ikrar mahiyetli hazırlık beyanlarına göre, sanık Cihan’ın “ben ölsem de o şişeye oturmam” demesi üzerine, mağdurun bundan etkilenerek kendisini yere attığı sonrasında ise, sanıkların mağduru darp ettikleri ve bir müddet daha tutup bıraktıkları anlaşıldığından, mevcut haliyle olayda; mağdura sair cisim sokulmasını engelleyen onun aşılabilir mukavemeti dışında harici bir engel bulunmadığı halde, sanıkların icra hareketlerine kendiliklerinden son verdiklerinin sabit olması karşısında; 5237 sayılı Kanunun 36. maddesinde yer alan gönüllü vazgeçme hükümleri dikkate alınmadan, teşebbüs hükümleri gereği sanıkların nitelikli cinsel saldırı suçundan cezalandırılmaları cihetine gidilmesi, ayrıca sanıkların gönüllü vazgeçme anına kadar gerçekleştirdikleri eylemler yukarıdaki açıklama doğrultusunda değerlendirildiğinde ortada cinsel arzuları tatmin amacıyla gerçekleştirilmiş bir eylem de bulunmadığı göz önüne alındığında eylemlerin tamam olan kısmı itibariyle basit cinsel saldırı suçunu da oluşturmayacağı, ancak bu eylemlerin daha çok mağdurun onuruyla bağdaşmayıp ona ruhsal yönden de acı veren, küçük düşürmeye yönelik eylemler olması, sanıklar tarafından bir süre dövülen mağdura şok cihazı ile elektrik verilmesi, üzerinin soyulması, çıplak halde bırakılması ve tehdit edilmesi şeklindeki eylemlerin bir bütün olarak TCK’nın 96/1. maddesinde düzenlenen eziyet suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi ve sanıkların mağdurun hürriyetini cinsel amaç dışında sair saiklerle kısıtladıkları nazara alınmadan haklarında koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 109/5. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/11368).

Mağdurenin Zeka Geriliği Olup Olmadığı Konusunda Adli Tıp Genel Kurulu Raporu alınması

Sanık hakkında nitelikli cinsel saldırı (tacavüz) suçundan kurulan beraat hükmünün temyiz incelemesine gelince; Sanığın aşamalarda zeka geriliği olduğunu bildiğini söylediği mağdure hakkında, Akdeniz Üniversitesi Hastanesinden alınan 24.06.2011 tarihli raporda; mağdurede hafif derecede zeka geriliği bulunduğu ve fiilin anlam ve sonuçlarını algılamakta güçlük çektiğinin belirtilmesinin ardından Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen 30.05.2012 tarihli raporda ise mağdurede hafif derecede zeka geriliği saptandığı, bu zeka geriliğinin olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına engel teşkil edecek mahiyet ve derecede olmadığı, olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabileceği ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olduğunun bildirilmesi karşısında, suçun oluşumuna etkisi bakımından anılan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için olay tarihinde mağdurede akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, var ise hekim olmayanlar ile yakın çevresi ve tanıyanlar tarafından anlaşılıp anlaşılamayacağı, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği, fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olup olmadığı ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu Kanununun göre Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde sanık hakkında beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/775).

Tecavüz Suçunda Şikayet ve Rızaya Dayalı Cinsel İlişki

08.09.2015 günü sanığın, instagram isimli cep telefonu mesajlaşma programı vasıtasıyla buluşmak istediği yirmiüç yaşındaki mağdurenin olumlu yanıt vermesinin ardından aynı gece saat 22.00 sularında geldiği Muğla il merkezinde ev arkadaşı tanık Bilge’yle yaşayan mağdure ile buluşup bara gittikleri, burada birlikte alkol alınmasından sonra sanığın gece saat 01.30 civarında evine gitmek istemeyen mağdure ile anlaşarak arkadaşları olan tanıklar Ferhat ile Enes’le beraber ara ara kaldığı eve gitmelerinin ardından burada mağdureyle vajinal ve anal ilişkiye girmelerinden sonra o tarihte mağdurenin sanık hakkında şikayetçi olmadığı, 11.09.2015 günü internet üzerinden mağdureye zorla tecavüz edip baskıyla şikayetçi olmasını önlediği yönünde yayın yapılması üzerine sanığın, bu durumdan sorumlu tutarak şikayetçi olacağına dair haber gönderdiği mağdurenin 13.09.2015 gecesi saat 03.00 sularında emniyete başvurarak sanığın zorla tecavüz ettiğinden bahisle şikayetçi olduğu tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın mağdureyle rızası dışında cinsel ilişkiye girdiği hususunda soyut iddia dışında cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçtan beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2016/6322).

Cinsel Saldırı Suçuna Teşebbüsün Şartları

Teşebbüs, suçun tamamlanmasından önce ve fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ama bitirilememiş bir eylemli evreyi ifade eder.Failin yapmış olduğu hareketin suç tipi bakımından sonucu meydana getirmeye elverişli olup olmadığı somut olaya göre belirlenmeli, eğer elverişli olmadığı saptanırsa anılan hareket hazırlık hareketi kabul edilerek teşebbüs hükümlerinin uygulanmaması yolu tercih edilmeli, aksi takdirde ise elverişli hareketlerin gerçekleştirilmesinin elde olmayan engel nedenle tamamlanamaması veya tamamlanmasına rağmen yine engel sebepten dolayı aranan tipik neticenin gerçekleşmemesi nedeniyle sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı kabul edilerek ilgili suça teşebbüsten dolayı cezalandırılması yoluna gidilmelidir.
Oluşa uygun kabul ve dosya içeriğine göre, dosyada bulunan raporda belirtildiği gibi olay gecesi 45 promil alkollü olan sanığın, akrabası olan mağdurenin evine giderek evin dış kapısını çalıp mağdureye eşinden para getirdiğini söyleyerek kapıyı açmasını istediği, sanığa güvenmeyen mağdurenin kapıyı açmaması üzerine sanığın parayı kapının önüne bırakıp gittiğini söylediği, ancak mağdurenin yine kapıyı açmadığı ve bulunduğu odanın kapısını kilitlediği, sanığın bu kez evin balkon giriş kapısından eve girerek mağdurenin bulunduğu odanın kapısına gelip tekrar kapıyı açmasını istediği ve “Aç şu kapıyı yoksa seni öldürürüm, elimde bıçak var ben açmasını bilirim” şeklinde tehdit ederek elindeki bıçakla kapıyı açmaya çalıştığı ve bu suretle kapıya zarar verdiği, bu sırada mağdurenin eşini telefonla araması ve bağırması üzerine sanığın olay yerinden ayrıldığı anlaşıldığından olayda; sanığın eyleminde cinsel saldırı suçuna yönelik elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icra hareketlerinin bulunmadığı ve mevcut eylemleri nedeniyle konut dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme, tehdit suçlarından dolayı ayrıca mahkeme tarafından mahkumiyetine karar verildiği sabit olduğundan, dosya içeriği nazara alınıp sanığın üzerine atılı basit cinsel saldırı suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği gözetilerek beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde cinsel saldırı suçunun cezası ile cezalandırılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2015/7145).

Nitelikli Cinsel Saldırı (Tecavüz) Suçuna Teşebbüs ve Gönüllü Vazgeçme

Oluşa, mağdurenin anlatımlarına ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın katılana karşı nitelikli cinsel saldırıda bulunmak istemesine karşılık 75 yaşındaki mağdurenin karşı koyması üzerine eylemini gerçekleştiremediği, sonrasında ise isteği üzerine mağdureyi tuvalete götürüp çıkışında yaptıklarımı kimseye söyleme diyerek olay yerinden ayrıldığı, başkaca herhangi bir engel sebep yokken sanığın eylemi tamamlamaktan vazgeçtiği anlaşıldığından, “gönüllü vazgeçme anına kadar ki mağdurun vücuduna dokunma ve sıkma şeklindeki eylemine uyan basit cinsel saldırı suçundan mahkumiyeti yerine yazılı gerekçeyle nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14.Ceza Dairesi - Karar: 2014/2859).

Çelişkili İfadeler ve Doktor Raporunda Basit Cinsel Saldırı Suçunun Tespit Edilememesi

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, mağdurenin kollukta alınan beyanında, ameliyattan çıktıktan sonra sanık M.’ın kendisini odasına sedye ile götürürken asansörde sanık ile yalnız olduklarını, duruşmadaki beyanında ise sanıktan başka asansörde başka kişi de olduğunu ifade etmiş olmasının aşamalarda çelişki oluşturması, yine mağdurenin aşamalarda sanığın cinsel organını iki kez sıktığını ve bundan dolayı da acı duyduğunu ifade etmesine karşın, mağdure hakkında tanzim edilen doktor raporlarında cinsel saldırıya ilişkin herhangi iz veya belirtinin bulunmadığının bildirilmiş olması, olay sırasında asansörde bulunan hastane çalışanları tanıklar A. ile M.’in cinsel saldırı olayına şahit olmadıklarını ifade etmiş olmaları karşısında, CMK.nın 230. maddesine aykırı olarak sanığın lehine olan bu delillere neden itibar edilmediğinin karar yerinde tartışılmaması mahkumiyet kararının bozulmasını gerektirmiştir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/4343).

Zihinsel Özürlü Kişiye Karşı Basit Cinsel Saldırı Suçu ve Telefon Kayıtları

Dosya içeriğine göre, sanığın, zihinsel özürlü kızı mağdure A.’ye karşı işlediği iddia olunan basit cinsel saldırıdan sonra, mağdurenin annesi müşteki Bircan’ın 03.11.2009 tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde olaydan hemen sonra 155’i arayarak polise ihbar ettiğini, ancak bölgenin jandarma bölgesi olduğu söylenmesi üzerine kendilerinin haber vermesi sebebiyle jandarma görevlilerinin geldiğini bildirmesi karşısında, bu husus üzerinde durularak müştekinin hangi telefondan kolluğu aradığı araştırılıp HTS kayıtları ile taraflar arasında Isparta Aile Mahkemesinde görülen boşanma dava dosyası getirtilerek tüm deliller değerlendirildikten sonra karar verilmesi yerine eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/3733).

Muayene Etme Bahanesiyle Basit Cinsel Saldırı Suçu İşlenmesi

Yabancı uyruklu mağdurenin soruşturma aşamasında kollukta alınan ifadesi, uluslararası adli yardımla alınan kovuşturma aşaması ifadesi, sanığın aşamalardaki savunmaları ve tüm dosya içeriğine göre, sanığın kalfa olarak çalıştığı eczaneye müşteri olarak gelen mağdureyi, muayene amacıyla eczanenin arka tarafında yer alan bölüme geçmesini sağlayıp, kimsenin bulunmadığı ortamda mağdureyi sandalyeye oturtup, üzerindeki kıyafeti ve iç çamaşırını çıkardıktan sonra eliyle mağdurenin cinsel organına dokunması şeklindeki eylemi nedeniyle basit cinsel saldırı suçundan TCK.nın 102/1. maddesi gereğince mahkûmiyetine kararverilmesi gerekir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2014/4849).

Cinsel Saldırı ve Cinsel Taciz Suçunun Aynı Anda İşlenmesi

Sanığın cinsel saldırı eyleminden onbeş gün kadar önce mağdureye “Bundan sonra hayatında erkek olmayacak, tek erkeğin ben olacağım, her şeyi birlikte yapacağız, evlenmeyeceksin herşey birlikte olacak anneni komşulara gönderip evde yalnız kalmamızı sağlayacağım, seninle bir şeyler yaşayacağız” diyerek taciz ettiği, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen basit cinsel saldırı suçu ile aynı Kanunun 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunun aynı suç sayılamayacağı, bu nedenle basit cinsel saldırı suçundan hüküm kurulurken, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin tatbiki suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2016/6841).

Tecavüz Suçunun İspatlanıp İspatlanmadığı Olgularla Birlikte Değerlendirilmelidir

Sanığın olay tarihinde akrabası olan müştekinin evine gittiği, müştekinin eşinin işte olduğunu söylediği, ardından sanığın eve girdiği, sanık ile müştekinin yaklaşık yarım saat kadar evde oturup konuştukları, müştekinin sobaya kömür atacağı sırada sanığın müştekiye yaklaşarak “birlikte olalım mı” dediği, müştekinin kabul etmemesi üzerine sanığın elindeki atkıyı müştekinin boğazına dolayarak kendine doğru çektiği ve atkıyı sıkması sonucu müştekinin bayıldığı, müştekinin kendisine geldiğinde kolunda bulunan 4 adet bileziğinin olmadığını gördüğü ayrıca idrarını kaçırdığını ve cinsel organında kan olduğunu gördüğü, müştekinin cama çıkarak yardım istemesi sonucu komşularının eve girdiği, yapılan muayanede müştekinin boğazında atkı ile sıkılmadan dolayı basit tıbbi müdahale ile düzelir şekilde yaralanma izleri olduğunun belirlendiği, sanığın savunmasında müşteki ile rızayla cinsel ilişkiye girdiklerini ve yine bilezikleri de zorla almadığını beyan ettiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6. İhtisas Kurulu’nun 22.06.2009 tarihli raporunda özetle müştekide bu eylem nedeni ile Ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede anksiyete ve uyum bozukluğu denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiğinin rapor edildiği, sanığın cebir yoluyla müştekiye cinsel saldırıda bulunduğu anlaşıldığından vücuda organ sokmak suretiyle cinsel saldırı suçundan (tecavüz suçu) cezalandırılması yerine yazılı şekilde cinsel taciz suçundan hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2017/2201).

Sarkıntılık Yoluyla Cinsel İstismar

Mağdurelerin aşamalarda verdikleri beyanlara göre sanığın, farklı tarihlerde mağdure….’nın kalçası ile göğsüne dokunup ağzından öpme ve değişik zamanlarda mağdure ….’un kalçasına dokunup ağzından öpme şeklindeki eylemlerinin ani ve kesintili şekilde gerçekleşip, süreklilik arz etmemesi nedeniyle sarkıntılık düzeyinde kaldığı gözetilerek, ilk derece mahkemesince 5237 sayılı TCK’nın 103/1-c.2 (sarkıntılık suretiyle), 43. maddelerine göre (iki kez) cezalandırılması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek aynı Kanunun 103/1-c.1, 43 maddeleri ile (iki kez) uygulama yapılması nedeniyle anılan hükümlere yönelik istinaf başvurusunun kabulü gerekirken yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi, bozma nedenidir (14. Ceza Dairesi - Karar: 2018/6375).

Tıbbi Müdahale Sırasında Doktorun Cinsel Saldırı Suçunda Beraat

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinde genel cerrahi asistanı olarak görev yapan sanığın olay günü acil servis nöbetçisi olduğu, katılanın makat bölgesinde oluşan kıl dönmesi rahatsızlığı nedeniyle anılan hastanenin acil servisine müracaat ettiği, katılanın şikayetlerini dinleyen sanığın muayene etmek üzere katılanı pansuman odasına aldığı, katılanın yüz üstü sedyeye yatarak pantolonu sıyırdığı, sanığın yaranın bulunduğu bölgeyi incelediği, apse olduğunu ve boşaltılması gerektiğini tespit edip pansumancı tanık M. K.’ı çağırdığı, adı geçen tanığın yardımı ile yarayı temizleyip pansuman yaptığı, bu işlemlerin yapıldığı sırada odanın bez perde ile bölünmüş diğer kısımda tanık doktor N. K.’ın başka bir hastanın kaşını diktiği somut olayda;

Katılanın sanık tarafından muayene edildiği sırada bez perde ile bölünmüş odada sanık ve katılanla birlikte toplam beş kişinin bulunması, sanığın tıbbi müdahale sırasında hiçbir zaman odada katılan ile başbaşa kalmaması, odada bulunan tanıkların sanığın anlatımlarını doğrulaması, müdahale sırasında sanık ile katılan arasında herhangi bir konuşma geçmediğini ve tartışma yaşanmadığını beyan etmeleri, katılanın müdahale sonrasında hiçbir olumsuz tepki göstermeden aksine sanığa teşekkür ederek odadan ayrılması, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurulu raporunda katılanın maruz kaldığı rahatsızlıkta cerrahi müdahale sırasında hem gluteal ( kalça bölgesi ) hem de perianal ( anüs çevresi ) bölgede gözle ve elle muayene yapılmasının tıbbi gereklilik olduğunun belirtilmesi hususları birlikte gözetildiğinde sanığın cinsel arzularını tatmin amacı ile katılanın vücudu üzerinde cinsel davranışlarda bulunduğu hususu şüphe boyutunda kalmaktadır ( Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/141).

Hastanede Cinsel Saldırı Mahkumiyet

Sanıkla arasında dosyaya yansıyan herhangi bir husumet bulunmayan müştekinin aşamalarda verdiği ayrıntılı ve istikrarlı beyanları, tanıklar; müştekinin annesi Hanife, müşteki ile hastanede aynı odada yatan Şerife’nin beyanları, kamera görüntüleri içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın temizlik görevlisi olarak çalıştığı hastanede olay günü ameliyat olan müştekiyi pansuman yapma ve ameliyat akıntısını temizleme bahanesi ile önce bir süre hastane koridorunda yürüttükten sonra, kaldığı odanın karşısındaki bir odaya alıp kapıyı kilitleyerek göğsünü, cinsel organını ve vücudunun değişik yerlerini okşamak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından, sanığın müsnet suçtan eylemine uyan TCK’nın 102/1, maddesi gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2016/4889).

Nitelikli Cinsel Saldırıya Teşebbüs (Tecavüze Teşebbüs)

Sanıkla arasında dosyaya yansıyan her hangi bir husumet bulunmayan mağdurenin aşamalardaki istikrarlı ve samimi anlatımları, bu ifadeleri destekleyen tanık beyanı ile savunma nazara alındığında, olay tarihinde alkollü olan sanığın, evine gitmekte olan mağdurenin arkasından yaklaşıp belinden sarılarak “seni sinkaf edeceğim, benimle ilişkiye girmek istersen sana 200-TL verip seni sinkaf edeceğim” diyerek eliyle mağdurenin göğüslerinden tuttuğu, sonrasında kalçasını sıktığı, bağırmaması için de ağzını kapattığı, mağdurenin direnmesi nedeniyle yere düştüğü sırada mağdurenin eteğini kaldırıp iç çamaşırını dizlerine kadar indirdikten sonra cinsel organını sıktığı, bu sırada mağdurenin komşusu olan tanık G…’ü görerek yardım istemesi nedeniyle sanığın eylemini tamamlayamaksızın mağdurenin üzerinden kalkarak olay yerinden uzaklaştığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanığın nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten eylemine uyan TCK’nın 102/2 ve 35/2. maddelerince cezalandırılması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı Kanunun 102/1. maddesi uyarınca mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2015/10945).

Cinsel Saldırı Suçunda Husumet ve Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Olayın intikalinin katılanın işten çıkartılmasından yaklaşık 3 ay sonra olması, katılanın beyanını doğrulayan tanıkların mevcut iş yerinden çıkartılanlar olması ve aynı zamanda sanık aleyhine benzer iddialarla açılan kamu davasının müştekileri olmaları, tanıklar ….. ve ……‘nin iddia edilen eylemlere şahit olmadıklarını ifade etmeleri, tarafların çalıştıkları iş yerlerinin bölge müdürü olan sanığın atanmasından sonra ilgili kişilerin işine son verilmesi nedeniyle taraflar arasında husumetin bulunması karşısında sanığın isnat edilen eylemleri gerçekleştirdiğine dair şüphe oluştuğu, şüphe sanık lehine değerlendirilerek atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2013/8916).

Sanığın aşamalarda istikrar gösteren savunmaları, intikalin olaydan yaklaşık yirmi gün sonra gerçekleştirilmesi, müştekiler ve tanık … ile sanık arasında husumet bulunması, sanığın müşteki anne … ve tanık … huzurunda yaptığı muyene esnasında atılı eylemleri gerçekleştirmesinin ve olaydan sonra hep birlikte başka bir hastaneye sanıkla birlikte gitmelerinin hayatın olağan akışına aykırı görülmesi ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın mağdureye yönelik muayene sınırlarını aşar şekilde cinsel amaçla bedensel temasta veya sözlü tacizde bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, tarafsız, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından, atılı suçtan beraati yerine, hükmün gerekçe bölümünde suçun sübutu konusunda kuşkuya yer verilip çelişki de oluşturulmak suretiyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar : 2017/3712).

Sanığın Nitelikli Cinsel Saldırıya İlişkin Söz ve Eyleminin Olmaması

Dosya içeriğine göre sanığın, mağdureyi zorla evine sokarak kapıyı kilitlemesinin ardından boğazından tutarak banyoya götürdüğü ve burada pantolonunu çıkarmaya çalıştığı sırada kemerini koparttığı mağdurenin bağırarak yardım istemesi üzerine kolluğun gelmesiyle eylemine son verdiği tüm dosya içeriğinden anlaşılmakla, mevcut haliyle sanığın kastının organ sokmaya yönelik olduğuna ilişkin sözlü veya eylemsel bir davranışının da bulunmaması karşısında eylemin basit cinsel saldırı suçunu oluşturduğu gözetilerek buna göre hüküm kurulması gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkumiyet kararı verilmesi bozma nedenidir (Y14CD Esas : 2015/7457 Karar : 2019/8247).

Uyku Hali Sebebiyle Beden ve Ruh Bakımından Kendisini Savunamama

Sanığın, uyku halindeki katılanın kazağının içerisinden elini sokmak suretiyle göğsüne dokunma şeklinde gerçekleşen eyleminde doğal uyku halinin beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunma kapsamına girmediği gözetilmeden 5237 sayılı TCK’nın 102/1-1. maddesi gereğince belirlenen temel cezanın aynı Kanunun 102/3-a. maddesi ile artırılması, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi-Karar:2020/2366).

Tecavüze Teşebbüs Suçu ve Cezası

15.03.2021 tarihine gelindiğinde katılanın apartmanın merdiven altında bulunan bisikleti almak için eğildiği esnada sanığın katılanın yanına giderek omuzuna dokunduğu, sonrasında üzerindeki pijamanın alt kısmını indirerek cinsel organını dışarı çıkartığı, katılana sarılarak pijamasını da cinsel organı görülecek şekilde indirdiği, katılanın bu esnada sanığa engel olmaya çalıştığı, taraflar arasında bir süre boğuşma yaşanması sonrasında katılanın sanığın elinden kurtularak ikametine gittiği, sanığın ise katılanın ikametinde açık olan balkon kapısından içeriye girerek katılanın alt pijamasını çıkarmaya çalıştığı, katılanın direnmesi üzerine bu kez katılanı sürükleyerek ikametin yatak odasına götürdüğü, burada yine katılanın karşı koyması üzerine sanığın katılan ile cinsel ilişkiye giremediği ancak cinsel organı ile katılanın üzerine boşalarak ikametten ayrıldığı,

07.04.2021 tarihinde saat 14.30 sıralarında katılanın apartman bahçesinde bulunduğu esnada sanığın katılanın yanına gelerek katılanı zorla apartman içerisine götürdüğü, burada katılanın iç çamaşırının içerisine elini sokarak vajinasını okşamaya başladığı, ancak yine katılanın direnmesi ve sanığın da yorgun düşmesi üzerine katılanın bir fırsatını bularak sanığın elinden kurtulduğu ve ikametine gittiği,

08.04.2021 tarihinde saat 13.15 sıralarında katılanın ikametinde kızı ile yalnız başına olduğu esnada sanığın kilitli olmayan sürgülü balkon kapısından katılanın ikametinin içerisine girerek bir anda katılanın üzerine atılarak sarıldığı ve zorla katılanı çocuk odasına götürerek yere yatırdığı, sonrasında katılanın üzerine çıkıp elleri ile katılanın göğüslerine dokunarak göğüslerini ve devamında ise vajinasını yaladığı, cinsel organını katılanın bacak arasına sürterek üzerine boşaldığı, gerçekleşen bu olayda da katılanın sanığa direnmeye çalışması üzerine sanığın katılan ile cinsel ilişkiye giremediği ve eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı, sanığın bu suretle üzerine atılı nitelikli cinsel saldırı suçunu işlediği mahkemece kabul edilmiştir.

Sanığın, organ sokmak suretiyle nitelikli cinsel saldırı eylemine yönelik başladığı icrai hareketlerini sonuna kadar götürebilme imkanı bulunduğu halde katılanın aşılabilir mukavemeti dışında ciddi bir engel neden olmaksızın kendiliğinden bıraktığı, mevcut haliyle değişik tarihlerde mağdurenin göğüsleri ile cinsel organını öpmek ve vücuduna sürtmek şeklinde sübuta eren eylemlerinin 5237 sayılı Kanun’un 102 nci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ve 43 üncü maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde cinsel saldırı suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2022/16160 E. , 2023/1389 K.).

Sarkıntılık veya cinsel saldırı, özellikle de tecavüz suçu mağduru olan kişilerin bu süreçte ikinci bir kez daha mağdur olmaması için savunmanın bir ceza avukatı vasıtasıyla yapılmasında yarar vardır.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS