0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davası, evlilik birliğinin mahkemenin boşanma kararıyla sona erdirilmesi için açılan inşai nitelikte bir dava türüdür. Boşanma davaları, anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davası olmak üzere iki farklı şekilde açılabilir.

Boşanma davasının nasıl açılacağı, anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davalarından hangisinin tercih edildiğine göre değişir. Ancak, her iki tür boşanma davası da Aile Mahkemesi’nde açılır. Boşanmak isteyen taraflardan biri iki nüsha dava dilekçesi, varsa eklemek istediği belgeleri ve nüfus cüzdan fotokopisini ekleyerek Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açabilir. Boşanma davası dilekçesi, boşanma sebeplerini, bu sebeplerin nasıl ispat edileceğini, tanıkların ad-soyad ve adreslerini, bazı kurumların elinde olup mahkemeden yazı yazılarak getirtilmesi talep edilen belge veya kayıtlara ilişkin açıklamaları da içermelidir.

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Çekişmeli boşanma davaları, taraflar arasında boşanmaya esas teşkil eden vakıaların çekişmeli olduğu boşanma davalarıdır. Çekişmeli boşanma davası, Medeni Kanun m.161-m.166 arasında düzenlenen hem “genel” hem de “özel” boşanma sebeplerine dayanılarak açılabilir:

1. Çekişmeli boşanma davasında genel boşanma sebepleri: Örneğin, şiddetli geçimsizlik, mizaç uyuşmazlığı nedeniyle sürekli tartışma, tehdit, hakaret, şiddet, güven sarsıcı davranışlar, cinsel ilişkiden kaçınma, eşi doğal olmayan yoldan cinsel birleşmeye zorlama, eşlerin aile bireylerine kötü davranması, hakaret etmesi, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmeme gibi evlilik birliğinin temelinden sarsılması neticesine yol açan, her olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gereken sınırsız sayıda neden “genel boşanma nedenleri” arasında yer alabilir. Genel boşanma nedenleri, evlilik birliğini temelinden sarsan her türlü olay olarak tanımlanabilir.

2. Çekişmeli boşanma davasında özel boşanma sebepleri: Özel boşanma sebepleri Medeni Kanun’da sınırlı sayıda belirlenmiştir. Kanunda belirlenen bu nedenler dışında özel boşanma sebebine dayalı dava açılamaz. Özel boşanma sebeplerine dayalı çekişmeli boşanma davası açan eş, sadece özel boşanma sebebini ispatlamakla yükümlüdür. Karşı tarafın kusurlu olduğunu ispat yükümlülüğü yoktur. Özel boşanma sebeplerine dayanan çekişmeli boşanma davası açma sebepleri şunlardır:

Çekişmeli boşanma davasında sadece boşanma sebepleri değil, boşanmada hangi tarafın daha kusurlu olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet, ev eşyalarının paylaşımı vb. gibi konularda çekişmenin yaşandığı bir dava türüdür. Mal paylaşımından kaynaklanan katılma alacağı veya katkı payı alacağı davaları ise ayrı bir mal paylaşımı davası şeklinde açılmalıdır.

Çekişmeli boşanma davası açan davacı, davalı taraftan daha fazla kusurlu ise boşanma davası reddedilir. Az kusurlu eş, boşanmaya karşı çıkarsa boşanma kararı verilemez.

Çekişmeli boşanma davasında genel ve özel boşanma sebeplerine ilişkin ayrıntılar yazımızın ilerleyen bölümünde açıklanmıştır.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Anlaşmalı boşanma davası, herhangi bir adliyedeki aile mahkemesinde açılabilir. Yetkili mahkemenin belirlenmesi açısından tarafların ikametgahının bir önemi yoktur. Taraflar uygun gördükleri bir adliyenin aile mahkemesinde anlaşmalı boşanma davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma davasının en önemli unsuru anlaşmalı boşanma protokolü olarak kabul edilir. Aile mahkemesi, tarafların hazırladığı anlaşmalı boşanma protokolünü esas alarak boşanma kararı verir.

Çekişmeli boşanma davasında uygulanan usuller anlaşmalı boşanma davasında uygulanmaz; yani karşı tarafa tebligat gönderme, cevap dilekçesi veya ön inceleme aşaması gibi aşamalar geçilerek doğrudan duruşma günü verilir. Tarafların hazırlayarak imzaladığı protokol aile mahkemesi hakimi tarafından duruşmada onaylanarak boşanma kararı verilir.

Boşanma Davası Nerede Açılır? Yetkili ve Görevli Mahkeme

Boşanma davası, aile mahkemesinde açılır. Aile mahkemesi, TMK 184. maddede yer alan özel usul kurallarını da dikkate alarak genel hükümlere göre yargılama yapar.

Yukarıda açıkladığımız üzere anlaşmalı boşanma davası herhangi bir adliyenin Aile Mahkemesi’nde açılabilir. Örneğin, taraflar İstanbul-Bakırköy’de ikamet etse bile İstanbul Anadolu adliyesinin Aile Mahkemesi’nde anlaşmalı boşanma davası açabilirler.

Çekişmeli boşanma davasında ise bazı yetki kuralları vardır. Çekişmeli boşanma davasına bakmaya yetkili mahkeme ise şu şekilde belirlenir:

  • Davalı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde çekişmeli boşanma davası açılabilir.

  • Davacı tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde çekişmeli boşanma davası açılabilir.

  • Boşanmak isteyen eşlerin son 6 aydan beri ikamet ettikleri yerdeki aile mahkemesinde çekişmeli boşanma davası açılabilir.

Çekişmeli Boşanma Davasında Yargılama Usulü

Aile Mahkmesi’ne bir dava dilekçesi verilerek çekişmeli boşanma davası açılır. Davalı tarafın, dava dilekçesinin tebliğinden itibaren 2 hafta içinde cevap dilekçesi verme hakkı vardır. Dava ve cevap dilekçesinde dayanılan deliller ayrı ayrı gösterilmelidir. Davacı, davalının verdiği cevap dilekçesinin kendisine tebliğ edilmesinden itibaren 2 hafta içinde karşı bir cevap dilekçesi verebilir. Davalı da davacının verdiği cevap dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren 2 hafta içinde bir cevap dilekçesi verebilir. Özetle, her iki taraf da olayları tartışmak için mahkemeye ikişer adet dilekçe vermektedir.

Delillerin ise kural olarak verilen bu dilekçelerde gösterilmesi, hangi olayın hangi delille ispatlanacağının da belirtilmesi gerekir. Dilekçelerin verilmesinin hemen akabinde, dilekçelerde tanık deliline dayanılmışsa, tanıkların ad-soyad ve iletişim bilgilerinin gösterildiği bir “tanık listesi dilekçesi” verilebilir. Ancak, tanıkların dava dilekçesi ile cevap dilekçelerinde gösterilmesi usulen daha yerindedir.

Dilekçeler aşaması bittikten sonra aile mahkemesi her iki tarafı ilk duruşmaya çağıracaktır. Bu duruşmanın adı, “ön inceleme duruşması“dır. Ön inceleme tek duruşmada tamamlanır, zorunlu hallerde ikinci bir ön inceleme duruşması yapılabilir. Ön inceleme duruşmasında davacı ve davalı tarafa, dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.

Ön inceleme duruşmasından sonraki duruşmalar tanıkların dinlendiği, delillerin getirtilerek tartışıldığı “tahkikat duruşması” aşamasıdır. Her olayın özelliğine göre farklılık arzetmekle birlikte tahkikat duruşmaları birden fazla kere yapılabilir. Tarafların tüm delillerinin toplanarak tartışıldığı tahkikat duruşmalarının sonunda “sözlü duruşma” yapılarak taraflar son kez dinlenir ve boşanma davası hakkında hüküm verilir. Çekişmeli boşanma davasındaki bu süreç yaklaşık olarak 1 yıl ile 3 yıl arasında sürmektedir.

Boşanma davasında yargılama, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre yukarıda anlattığımız genel hükümlere tâbidir. Ancak, hem çekişmeli hem de anlaşmalı boşanma davasında uygulanması gereken MK. m.184’teki özel kurallar da şu şekildedir:

  • Hâkim , boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

  • Hâkim , bu olgular hakkında gerek re’sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.

  • Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.

  • Hâkim , kanıtları serbestçe takdir eder.

  • Boşanma veya ayrılığın fer’î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.

  • Hâkim , taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

Çekişmeli Boşanma Davasında İspat ve Deliller

Çekişmeli boşanma davasında boşanma sebebi olarak gösterilen olaylar her somut olayın özelliklerine göre çeşitli delil araçlarıyla ispatlanabilir. Çekişmeli boşanma davasında delil araçları şunlardır:

  • Tanık ifadeleri,

  • Telefon görüşme kayıtları veya içerikleri, mesajlar, whatssap içerikleri vb.

  • Çekişmeli boşanma davasına esas teşkil eden olayları ispatlamak amacıyla usulüne uygun alınmış ses veya görüntü kaydı,

  • Sosyal medya paylaşımları, mesajları veya gönderileri (instagram, facebook, twitter, twitch, telegram vb.),

  • Uçak veya otel kayıtları, güvenlik kamerası görüntüleri (özellikle aldatma olgusuna dayanan çekişmeli davalarda),

  • Fotoğraflar, video kayıtları vb. her türlü delil,

  • Banka kayıtları, kredi kartı ekstresi vb. deliller (harcamaların hesaplanması, harcamalar üzerinden hem gelir düzeyinin tespit edilmesi hem de boşanma sebebi olacak olguların tespit edilmesi için),

  • Açılmış bir ceza davası dosyası da çekişmeli boşanma davasında delil olarak gösterilebilir.

Zina (aldatma) sebebine dayalı çekişmeli boşanma davalarında ise, Yargıtay tarafından ayrıca şu kriterler belirlenmiştir:

  • Kadın veya erkeğin yalnızken ortak konuta karşı cinsten birini alması zinanın varlığına işaret eder.

  • Eşlerden birinin karşı cinsten biriyle düzenli bir şekilde gece-gündüz telefonda görüşmesi zinanın varlığına işaret eder.

  • Eşlerden biri evlilik dışı ilişkiye girdiği başka bir kişiden çocuk sahibi olduğu takdirde zina (aldatma) olgusu ispatlanmış olur.

Günümüzde delil araçlarını sınırlamak mümkün değildir. Bu nedenle her somut olayda çekişmeli boşanma davasında kullanılacak delillerin hangileri olduğu ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Çekişmeli boşanma davasında tek delille boşanma kararı verilmesi mümkün olduğu gibi olayı tam olarak ispat etmeyen çok sayıda delille de boşanma talebi reddedilebilir.

Boşanma Davasında Gerekçe Göstermek Gerekir mi?

Boşanma davası açan eş, dava dilekçesinde somut bir boşanma sebebi göstermelidir. Boşanma sebepleri; genel nitelikte sebepler (şiddetli geçimsizlik vb.) olabileceği gibi aldatma, ortak konutu terk gibi özel nitelikte sebepler de olabilir.

Taraflar, boşanma dilekçesinde gösterdikleri sebepleri davanın yargılaması sırasında ispatlamalıdır. Aksi takdirde boşanma davası reddedilir. Davayı açan eş hem boşanma nedenini göstermeli hem de boşanma davasında karşı tarafın kusurlu olduğunu ispatlamalıdır. Davayı açan eşin boşanma nedeni olarak gösterdiği olayın meydana gelmesi kendi kusuruna dayanıyorsa, boşanma davası reddedilir.

Anlaşmalı boşanma davasında, tarafların kusuru veya boşanma gerekçesi uyuşmazlık konusu yapılmaz.

Boşanma Davasının Maliyeti Nedir? Dava Açma Ücreti Ne Kadar?

Davacı, dava harç ve giderlerine mahkeme veznesine peşin olarak yatırmak zorundadır. Dava harç ve giderleri yatırılmadan mahkemeye sadece boşanma dilekçesi verilmesi davanın görülmesini sağlamaz. Harç ve giderler davanın başında eksik yatırılmışsa hakim davacıya harç ve giderleri tamamlaması için süre verir. Verilen bu sürenin sonunda dava harç ve giderleri yatırılmazsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.

Boşanma davasının maliyeti veya dava açma ücreti davada dinlenecek tanık sayısı, dava dosyasının bilirkişiye gidip gitmeyeceği, başka kurumlardan belge istenip istenmeyeceğine göre farklılık gösterir. Boşanma davası açma maliyeti ortalama olarak 500 TL - 700 TL arasındadır.

Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davası tek celsede sona erer; davanın karara bağlanması ortalama olarak 1 ay ile 4 ay arasında sürer.

Çekişmeli boşanma davası, davanın niteliğine göre dava süresinin uzadığı veya kısaldığı bir dava türüdür. Çekişmeli boşanma davası; usulüne uygun tebligat yapılması, ön inceleme duruşması, inceleme duruşmaları ve karar duruşması olmak üzere pek çok aşamadan oluşmaktadır. Ayrıca davada dinlenecek tanık sayısı, tanıkların bulundukları yer, ilk davete icabet edip etmemeleri, başka kurumlardan istenen evrakların süresinde gelip gelmemesi ve varsa tarafların diğer araştırma işlemleri çekişmeli boşanma davasının ne kadar süreceğini belirler. Ortalama olarak çekişmeli boşanma davası 1 yıl – 3 yıl arasında sonuçlanmaktadır.

Tarafların Duruşmaya Katılması Gerekir mi?

Kural olarak tarafların vekalet verdiği bir avukat varsa, tarafların duruşmaya katılma zorunluluğu yoktur. Ancak, anlaşmalı boşanma davasında taraflar kısa sürede boşanmak istiyorsa her iki tarafın duruşmada hazır olması şarttır. Hakim, her iki tarafı dinleyerek boşanma talebiniin özgür iradeye dayalı olup olmadığını kontrol etmek zorundadır.

Çekişmeli boşanma davası, ispat açısından bir tartışma sürecinin yürütüldüğü bir dava türüdür. Taraflar iddialarını dilekçelerle ileri sürüp iddiaların delillerini karşılıklı hakim önünde tartışırlar. İspat ve velayet, nafaka, tazminat vb. diğer çekişmeli hususlarda karşılıklı bir tartışmanın yürütüldüğü çekişmeli boşanma davası bir avukat vasıtasıyla takip edildiğinde tarafların duruşmaya bizzat katılma zorunluluğu yoktur. Çekişmeli boşanma davasında tarafları temsilen avukatları beyanda bulunabilir veya delilleri tartışabilir.

Boşanma davası ister çekişmeli isterse anlaşmalı olsun, avukat tutmayan taraf, gerek dilekçelerin karşılıklı verilmesi ve delillerin ileri sürülmesi aşamasında gerekse duruşma aşamasında yargılamaya bizzat katılarak kendisini savunmalıdır.

Davacı veya Davalı Duruşmaya Katılmazsa Ne Olur?

Davacı taraf, duruşmaya katılmaz ve duruşmada kendisini bir avukat ile de temsil ettirmezse, açmış olduğu boşanma davası müracaata bırakılır. Yani, dava 3 ay içinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılır. Dava, 3 ay içinde yenilendiği takdirde, kaldığı yerden devam eder. İşlemden kaldırıldıktan sonra 3 ay içinde yenilenmeyen dava açılmamış kabul edilir.

Davalı taraf, duruşmaya gelmezse ve duruşmada kendisini bir avukat ile temsil ettirmezse, dava yokluğunda görülmeye devam edilir. Davalı, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz hakkını kaybeder.

Eşlerden Biri Boşanmak İstemiyorsa Davanın Sonucu Ne Olur?

Boşanma davasında genellikle iki taraf da diğer tarafın kusurunu ispatlayarak davanın kendi lehine sonuçlanmasını sağlamaya çalışır. Ancak bazen eşlerden biri boşanmak istemeyebilir. Bu durumda boşanma davasını açan eş, karşı taraf boşanmak istemese bile davasını ispatlayarak boşanabilir. Boşanmak isteyen eş dava dilekçesindeki olayları ispatlamak için tanık dinletebilir veya başkaca belge ve delili varsa mahkemeye sunabilir.

Boşanmak istemeyen eş, boşanma davasına neden olan olaylarda hiçbir kusuru olmadığını ispatladığı takdirde boşanma davası reddedilir. Yani, boşanmak istemeyen eşin kusuru kanıtlanamadığı takdirde mahkemenin boşanma kararı vermesi mümkün değildir.

Çekişmeli Boşanma Davasının Genel ve Özel Sebepleri


A. Genel Sebeplere Dayalı Çekişmeli Boşanma Davası

Genel sebeplere dayalı olarak açılmış bir çekişmeli boşanma davasında dava sebebi olarak gösterilen olayların “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sonucuna yol açıp açmadığı tartışılır. Genel boşanma sebepleri, sınırsız olup her yaşanan olay bir genel boşanma sebebi olabilir. Çekişmeli boşanma davasında dava sebebi olarak gösterilebilecek genel boşanma sebeplerine bazı örnekler şunlardır:

  • Güven sarsıcı davranışlar (örneğin, bir eşin gece yarısı sık sık karşı cinsten bir kişiyle telefon görüşmesi yapması)
  • Cinsel ilişkiden kaçınma,
  • Eşi doğal olmayan yoldan cinsel birleşmeye zorlama,
  • Eşlerin aile bireylerine kötü davranması ve hakaret etmesi,
  • Aşırı borçlanma sebebi ile icra takibine maruz kalma,
  • Eşini sevmediğini beyan etme,
  • Eşinin bağımsız konut isteğine duyarsız kalma,
  • Eşin ev işlerini yapmaktan kaçınması,
  • Eşlerin çocuklarının bakımı, eğitimi vs. ilgilenmemesi,
  • Evlilik sırlarının başkalarına anlatılması.

Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede genel boşanma sebepleriyle temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açabilir.

Davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı olup çekişmeli boşanma davasının reddini isteyebilir. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu şekildeki davaya uygulamada anlaşmalı boşanma davası da denilmektedir. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim , tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

B. Özel Sebeplere Dayalı Çekişmeli Boşanma Davası

Medeni Kanun’a göre, yukarıda açıkladığımız üzere çekişmeli boşanma davası genel ve özel sebeplere dayalı olarak açılabilir. Genel boşanma sebepleri, kanunda tek tek sayılmamıştır. Oysa, özel boşanma sebepleri kanunda tek tek sayılmıştır, sınırlıdır. Çekişmeli boşanma davası açmanın özel sebepleri şunlardır:

1. Zina sebebiyle çekişmeli boşanma davası

Eşlerden biri zina ederse, diğer eş zina nedeniyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

2. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma

Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

3. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma

Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

4. Terk nedeniyle çekişmeli boşanma

Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, çekişmeli boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim , esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

5. Akıl hastalığı nedeniyle çekişmeli boşanma

Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

Boşanma Davasının Sonuçları Nelerdir?


1. Çekişmeli Boşanma Davasında Kadının Kişisel Durumu

Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.

Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim , kocasının soyadını taşımasına izin verir.

Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.

2. Çekişmeli Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat

Çekişmeli boşanma davası ile birlikte mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası, boşanma davası ile birlikte açılmamış ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.

3. Çekişmeli Boşanma Davasında Velayet

Yargıtay’a göre velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Çekişmeli boşanma davasında çocuğun velayetinin hangi eşe verileceği çocuğun “üstün yararı” dikkate alınarak belirlenir. Velayet kendisinde olmayan eşin ise çocukla mahkemenin belirlediği belli periyotlarla kişisel ilişki kurmasına izin verilir.

Mahkeme, belli yaşın üstündeki çocukların velayetini düzenlerken çocuğu dinlemeli ve velayet konusundaki görüşünü sormalıdır. Yargıtay uygulamasına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir.

4. Boşanmada Yoksulluk ve İştirak Nafakası

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu nafakaya “yoksulluk nafakası” denilmektedir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, ergin olmayan çocuk lehine herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. (Medeni Kanun m.182/2)

Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan nafaka taleplerine ilişkin dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Çekişmeli boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

5. Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi

Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.

Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.

İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.

Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Hâkim , istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

6. Çekişmeli Boşanma Davasında Mal Paylaşımı

Anlaşmalı boşanma davasında eşler malları diledikleri gibi paylaşabilirler. Ancak, çekişmeli boşanma hâlinde, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar, Medeni Kanun’un kanuni mal rejimi olarak ihdas ettiği edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.

Ayrılık hâlinde, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.

7. Boşanma Sonucu Eşlerin Miras Hakları

Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.

Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve yaşayan eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yaşayan eş mirasçılık haklarını kaybeder.

8. Çocuklar Bakımından Ana ve Babanın Hakları

Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

Hâkim , istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim , re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.

Ayrılık davası nedir?

Eşlerden birinin açacağı ayrılık davası üzerine hâkim , tarafların bir araya gelme ve barışma ihtimali görürse ayrılık kararı verebilir. Ayrılık davası kabul edilirse, evlilikte barışma ihtimali beklenecektir. Ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin varlığı ile eşlerin barışma ihtimallerinin bulunması gerekir.

Ayrılık kararı verilirse hâkim 1 ila 3 yıl arasında ayrılık süresine karar verir. Bu süre kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren başlar.

Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme

Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Hâkim tarafından alınacak geçici önlemler

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim , davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.

Boşanma veya ayrılık kararı

Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.

Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.

Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.

Ayrılık süresinin sona emesi

Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.

Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.

Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.

Boşanma Kararı Nedir?

Boşanma kararı, daha az kusurlu eşin talebi üzerine verilen bir karardır. Az kusurlu eş, daha fazla kusurlu eşin boşanma talebine karşı çıkarsa boşanma kararı verilemez. Yani, eşinden daha kusurlu olan kişinin açtığı davada boşanma kararı verilemez. Ancak, az kusurlu eş boşanmaya itiraz hakkını kötüye kullanıyorsa boşanma kararı verilebilir.

Boşanma kararı, boşanma davasında evlilik birliğinin sona erdiğine ilişkin bir karardır. Boşanma kararının kesinleşmesiyle evlilik sona erer ve mahkeme kararı nüfus kaydına işlenir.

Boşanma kararı ile birlikte velayet, maddi ve manevi tazminat, nafaka gibi konular da boşanmanın eki niteliğinde olduğundan talep halinde bu istemler hakkında da karar verilir.

Çekişmeli Boşanma Davası Yargıtay Kararları


Anlaşmalı Boşanmanın Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşmesi

Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davalının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-K.2021/7386).

Dava Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca açılan boşanma davasıdır. Her ne kadar dava çekişmeli boşanma davası olarak açılmış ise de taraflar mahkemenin 19.02.2020 tarihli duruşmasında her konuda anlaştıklarını belirtmişlerdir. Mahkemece tarafların evlendikleri tarihten davanın açıldığı tarihe kadar bir yıllık sürenin geçtiği, tarafların karşılıklı olarak boşanmayı kabul ettiği, boşanmanın tali ve mali sonuçları hakkında anlaştıkları mahkemece de uygun görüldüğünden Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi gereğince tarafların boşanmalarına dair yaptıkları anlaşmaya uygun olarak dava kabul edilmiştir. Davalı kadın erkeğin anlaşmaya uymadığını, verdiği sözleri yerine getirmediğini belirterek hükmü temyiz etmiştir. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Mahkemece dosya kapsamında toplanan tüm deliller değerlendirilerek davanın kaldığı yerden çekişmeli boşanma davası olarak devam etmesine ve gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-K.2020/4270).

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında, evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her birinin boşanma davası açabileceği belirtilmiştir. Yine aynı maddesinin üçüncü fıkrasında evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı belirtilerek bu şartların oluşması halinde tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda davacı kadının dava dilekçesi ile davalı ile anlaştıklarını belirtilerek anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ettiği, davalı erkeğin 17.09.2019 tarihli duruşmada anlaşmalı olarak boşanmak istemediğini beyan ettiği ve davanın böylece çekişmeli boşanma davasına dönüştüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şeklide gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-K.2021/5280).

Davacı erkek Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesine dayalı olarak anlaşmalı boşanma talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan duruşmada tarafların anlaşamamaları sebebiyle anlaşmalı olarak açılan boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına dönüşmüştür. Bu durumda anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. O halde mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmaları ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar yerine getirilmeden tahkikat yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/3660 E. , 2019/7254 K.).

Davacı kadın, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca 21.06.2016 tarihinde boşanma davası açmış, daha sonra 23.06.2016 tarihinde tarafların beyanlarıyla protokol düzenlenmiş çekişmeli boşanma davası anlaşmalı boşanma davasına çevrilmiş, mahkemece de tarafların beyanı doğrultusunda anlaşmalı boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı erkek temyiz dilekçesiyle anlaşmalı boşanmaya ilişkin irade beyanından dönmüştür. Gerçekleşen bu durum karşısında, taraflar arasında görülen davanın, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi uyarınca çekişmeli boşanma davası olarak tekrardan ele alınması gereği hasıl olmuştur. O halde, mahkemece mevcut dosya kapsamı dikkate alınarak Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi çerçevesinde yargılamaya devamla usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak, gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/23292 E. , 2018/8139 K.).

Çekişmeli Boşanma Davasının Anlaşmalı Boşanma Davasına Dönüşmesi

Taraflar bölge adliye mahkemesinin kararından sonra müştereken sundukları 24/09/2021 tarihli dilekçede anlaştıklarını bildirerek, dilekçe ekinde anlaşmalı boşanma protokolü ibraz etmişlerdir. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına ve ibraz edilen anlaşmalı boşanma protokolü uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/4052 E. , 2021/6876 K.).

Çekişmeli Karşı Boşanma Davasının Asıl Dava İle Birlikte Görülmesi

Mahkemece davalı-karşı davacı erkeğin, karşı boşanma davasının cevap süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kural olarak, “karşı dava”, esas davaya cevap süresi içinde açılmalıdır ( HMK m. 133/1). Cevap süresi içinde açılmayan karşı davanın ayrılmasına karar verilir (HMK m.133). Ancak, boşanma davalarında; tarafların kusurlarının belirlenmesi, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki, maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2), yoksulluk nafakası (TMK m. 175), velayet gibi taleplerin sağlıklı olarak değerlendirilip isabetli karar verilebilmesi, bir kısım taleplerin de incelenmez hale gelmemesi için; kural olarak, boşanma konusunda birden çok dava varsa, bunların birlikte görülmesi; hem adaletli bir karar için, hem de usul ekonomisi bakımından gereklidir. Süresinde açılmayan karşı boşanma davasının ayrılmasına karar verilse bile, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166/1. maddesi uyarınca tekrar birleştirilmesine karar verilmesi gerekeceğinden, davanın ayrılmasında da “usul ekonomisi” ilkesi gereğince, bir yarar bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, süresinde açılmamış olsa bile, karşı boşanma davasının esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu husus gözetilmeyip, karşı davanın süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmesi bozmayı gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar No:2017/3638).

Mirasçılar Sadece Çekişmeli Boşanma Davasını Devam Ettirebilir

Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesine göre, boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde, sağ eş, ölen eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybeder. Ölen eşin mirasçılarının, Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesinde düzenlenen hakları kullanabilmeleri için en önemli koşul, murisin sağlığında açılmış ve ölümünden sonra da devam eden bir boşanma davasının bulunmasıdır. Türk Medeni Kanunu’nun 181/2. maddesine göre ölen eşin mirasçılarının hak ve yetkileri, murislerinin sağlığında davacı veya davalı sıfatıyla kendilerine tanına hak ve yetkilerle sınırlıdır. Dava, anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) olarak açılmış olup, çekişmeli boşanma davası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesi ile mirasçılara tanınan davayı devam ettirme hakkı için devam ettirilen davada sağ kalan eşin kusurunun ispatlanması zorunluluktur. Bu ise ancak “Sağ kalan eşin kusurunun ispatlanma olanağı bulunan” davalarda gerçekleştirilebilir.

Anlaşmalı boşanma davasında, mirasçılar sağ kalan eşin herhangi bir kusurunu kanıtlayamayacaktır. Bu tür boşanma davalarında sağ kalan eşin kusurunu ölen eş bile tartışmaz ve dahi tartışmaya açmazken ölenin mirasçılarının bunu gerçekleştirmesi kabul edilemez. ( Dairemizin 18.09.2017 tarih 2016/8497 tarih 2016/8497 esas 2017/9546 karar sayılı ilamı). Bu durumda, mahkemece davalının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru ise de; yukarıda da açıklandığı üzere anlaşmalı boşanma davasında ( TMK m. 166/3) kusur belirlemesi yapılması mümkün olmadığında, davalı mirasçısının kusur belirlemesine yönelik talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kusur belirlemesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi- K.2021/2334).

Anlaşmalı Boşanmanın Çekişmeli Boşanma Davasına Dönüşmesi Halinde Taleplerin Akıbeti

Davacı erkek Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesine dayalı olarak anlaşmalı boşanma talebiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan duruşmada tarafların anlaşamamaları sebebiyle anlaşmalı olarak açılan boşanma davası, çekişmeli boşanma davasına dönüşmüştür. Bu durumda anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. O halde mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmaları ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar yerine getirilmeden tahkikat yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Dava, anlaşmalı boşanma davası (TMK m. 166/3) olarak açılmış, anlaşma sağlanamaması üzerine dava çekişmeli boşanma davasına (TMK m. 166/1-2) dönüşmüştür. Davalı kadın duruşmada ziynet alacağı sebebi ile 15.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece davalı kadın lehine ziynet alacağı bedeli olarak 15.000 TL maddi tazminata hükmetmedilmiştir. Ziynet alacağı boşanmanın feri (eki) niteliğinde değildir. Davalı kadının bu talebi yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından ziynet alacağı talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - K.2019/7254).

Çekişmeli Boşanma Davasında Maddi ve Manevi Tazminat Talebi

Boşanma kararı bozucu yenilik doğuran bir karar niteliğinde olup, boşanmanın kesinleşmesiyle evlilik birliği sona erer. Ne var ki, boşanmanın eşler bakımından kişisel ve mali olmak üzere bir takım sonuçlarının bulunduğu kuşkusuzdur. Maddi ve manevi tazminat talepleri (TMK m.174/1-2) de boşanmanın eşlerle ilgili mali sonuçlarındandır.

Nitekim, 4721 sayılı TMK’nın 174. maddesi; “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” düzenlemesini içermektedir.

Maddenin anlatımından da anlaşılacağı üzere maddi tazminat istenebilmesi, tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması, tazminat istenenin kusurlu olması yanında bir zarar ile nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının gerçekleşmesine bağlıdır. Buna göre mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan eş, kusursuz veya az kusurlu ise maddi tazminata hükmedilebilir.

Maddi tazminat yanında manevi tazminat istenebilmesi için de kusura ilişkin bir kısım koşulların varlığı gerekmektedir. Şöyle ki; kusurlu taraftan uygun bir manevi tazminat istenebilmesi için boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusursuz ya da daha az kusurlu olması gerektiği açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, bu talepler boşanma davası ile birlikte istenebileceği gibi boşanma davasının kesinleşmesinden sonra da istenebilir. Ancak ikinci durumda boşanmanın ferisi niteliğindeki bu talepler ayrı bir dava ile harç yatırmak suretiyle istenebilir hâle gelir.

Şöyle ki, TMK’nın 178. maddesine göre “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar”. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere kanun koyucu bu hüküm ile boşanan tarafların uzun süre karşı karşıya gelmelerini ve dolayısıyla tatsız olayların yaşanmasını önlemek istemiştir (AKINTÜRK, B/ ATEŞ, D.: Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, İkinci Cilt, Ocak 2019, s.309).

TMK’nın 178. maddesine göre açılan yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat talepleri için; artık yeni vakıalara dayanılması, yeniden kusur dağılım ve derecesinin tespit edilmesi mümkün değildir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Mahkeme kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka ve tazminat talepleri buna göre karar bağlayacaktır (Hukuk Genel Kurulu - 2017/3067 E. , 2019/512 K.).

Boşanma davasının nasıl açılacağı, çekişmeli veya anlaşamalı boşanma davalarından hangisinin lehe olduğu, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal paylaşımı gibi sorunların nasıl çözüleceği bir boşanma avukatı ile mütalaa edilmelidir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS