Terekenin Tasfiyesi Davası Nedir?
(Y14HD-K.2016/8535)
En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras sulh hukuk mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir (TMK. md. 612). Bu madde uyarınca yapılacak tasfiye ise süreye bağlı değildir. Ayrıca sulh hukuk mahkemesince, en yakın mirasçıların mirası reddettiklerinin belirlenmesi halinde, herhangi bir başvuruya gerek olmadan kendiliğinden resmi tasfiye yoluna gidilmesi gerekir.
Mersin Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/657 Esas, 2012/1071 Karar sayılı dosyası üzerinden murisin en yakın mirasçılarının tamamı tarafından mirasın reddedilmiş olması sebebiyle, bu dosya üzerinden terekenin iflas hükümleri uyarınca tasfiyesi gereklidir. Davacı vekilinin talebi tasfiyeyi yapacak mahkemeyi harekete geçirmeyi sağlayan bir talep olup, terekenin resmi tasfiyesinin Mersin Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/657 Esas, 2012/1071 Karar sayılı dosya üzerinden yapılması gerekir.
Terekenin Tasfiyesi Nasıl Yapılır?
(Y8HD-K.2014/11138)
Miras üç aylık hak düşürücü süre içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihten itibaren (MK m. 606), koruma önlemi olarak terekenin yazımı durumunda ret süresi, yazım işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından mirasçılara bildirilmesiyle başlar (MK m. 607). Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçılar, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur (MK m. 610.1). Böyle bir durumda terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesi, reddin en yakın kanuni mirasçıların tamamı tarafından yapılması durumunda söz konusu olur. Mirasbırakana en yakın zümrenin, mirası reddetmesi hâlinde, miras kendiliğinden diğer zümreye geçmez; böyle bir durumda miras iflâs hükümlerine göre tasfiye edilir.
Somut olayda miras en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilmiştir. Bu halde terekenin Kanun gereği kendiliğinden İflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerekir (MK m.612). Bu şekilde terekeyi iflas hükümlerine göre tasfiye edecek sulh mahkemesinin görevi tasfiye işlemlerinin sonuçlanmasına kadar devam eden tasfiyenin İİK’nun 180. maddesi yollaması ile aynı Kanunun 208 ve devamı maddeleri uyarınca yürütülmesi ve tamamlanmasıdır. TMK’nun 612/2 maddesi uyarınca tasfiye sonunda arta kalan bir değer var ise bu değerin mirası reddetmemiş gibi hak sahiplerine verilmesi gerekir. Bu nedenle mirası reddeden mirasçıların açılan terekenin tasfiyesi davasında yer almalarında Kanuna aykırılık yoktur.
Açıklanan sebeplerle Mahkemece iflas hükümlerine göre tasfiye tamamlanmadan terekeden el çekilmesi sonucunu doğuracak şekilde mirası reddeden mirasçılar hakkındaki davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş açıklanan şekilde terekenin tasfiyesi işlemlerinin yürütülmesi ve gerçekleşecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Terekenin Resmi veya İflas Hükümlerine Göre Tasfiyesinde Usul
(Y14HD-K.2018/1935)
TMK’nun 612. maddesi “en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini” öngörmektedir. Buradaki “en yakın mirasçılar” kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır.
Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; “terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi” ve “terekenin resmen tasfiyesi” farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanuna göre (İİK. m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır.
Muris …‘ın 10.06.2008 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK’nun 605/1, 609. maddelerdeki prosüdüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, “terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi” usulüdür. İİK’nun 180. maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır. Öyleyse, mahkemece iflas masası teşkil edilip (m. 208), iflas dairesi oluşturulması, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verildikten (m. 208/3) sonra seçilecek tasfiye yöntemine göre gerekli işlemlerin yapılmasının izlenmesi, terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217); en son olarak da yürütülecek işlemlerin sonucuna göre iflasın kapanmasına (m. 254) karar verilebileceği gözönüne alınmalıdır.
Somut olayda….. Müdürlüğü murisin üzerine kayıtlı ….. plakalı araç sebebiyle 24.10.2014 tarihi itibariyle 3.559,19 TL. MTV borcu bulunduğunu, 30 Ağustos Vergi Dairesi Müdürlüğü ise murisin pazarcılık faaliyetinden dolayı 24.10.2014 tarihi itibariyle 1.136,74 TL. borcu bulunduğunu bildirmiş, mahkemece….Müdürlüğü’ne borcun kaynağı olan muris adına kayıtlı 43 FN 059 plakalı araç araştırılmamıştır.
Mahkemece, terekede tasfiye edilecek malvarlığı bulunmadığından terekenin tasfiyesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşıldığından yukarıda belirtilen yasal hükümlerin yerine getirildiği söylenemez.
Mahkemece, iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Terekenin Tasfiyesinde Sıra Cetveline İtiraz
(Y5HD-K.2021/10792)
Dava, terekenin tasfiyesinde düzenlenen sıra cetvelindeki sıralamaya ilişkindir. TMK’nın 636. maddesine göre “Mevcudu borçlarını ödemeye yetmeyen terekenin tasfiyesi, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre yapılır.” Benzer yönde 10.08.2003 tarih ve 25195 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Medeni Kanunu’nun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük’ün 52. maddesi, “Resmi deftere göre terekenin mevcudunun borçlarını ödemeye yetmediği anlaşılır veya başlangıçta mevcudun borcu karşılayacağı kanati ile olağan usulle tasfiyeye başlanıp sonradan mevcudun borçları ödemeye yetmediği sonucuna varılırsa, sulh hakimi durumu derhal alacaklılara bildirir ve iflas usulü ile tasfiyeye karar vererek bu tasfiyeyi yapmak için bir veya birkaç memur atar. Bu tasfiye, İcra ve İflas Kanunu’nun iflasa ilişkin hükümlerine göre yapılır.” hükmünü içermektedir. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde “iflas idaresi” yerine “tasfiye memuru” ve “Ticaret Mahkemesi” yerine “Sulh Hukuk Mahkemesi” geçmektedir. Tasfiye memurunun işlemlerine karşı yapılacak şikayetleri, sıra cetveline itirazları incelemek ve tasfiyenin son bulduğuna karar vermek sulh hukuk mahkemesine aittir. (Kuru Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Tamamen Yeniden Yazılmış ve Genişletilmiş 2. Baskı, s. 1202, Ankara, 2013)
Terekenin Tasfiyesi Davasında Yetkili Mahkeme
(Y23HD-K.2014/3281)
Dava, terekenin tasfiyesi istemine ilişkindir. İstanbul 2. Hukuk Mahkemesince, muris …‘ın mirasını en yakın alt soy mirasçılarının Bursa 6.Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/1075 Esas, 2019/1220 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettikleri anlaşıldığından TMK’nun 612. Maddesi gereğince terekenin tasfiyesi işlemlerinin de aynı Mahkemece yerine getirilmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Bursa 6. Sulh Hukuk Mahkemesince, , terekenin tasfiyesinde murisin son yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 612. maddesi uyarınca “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir.” Dosya kapsamından, Bursa 6. Suh Hukuk Mahkemesi tarafından 08.08.2019 tarih ve 2019/1075 Esas - 2019/1220 Karar sayılı ilâm ile murisin mirasçıları olan …, … , …’ ın mirası kayıtsız şartsız reddettiklerinin tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. En yakın yasal mirasçılar tarafından miras reddedildiği takdirde, red kararı veren sulh mahkemesinin re’sen tasfiye işlemlerini de değerlendirmesi gerektiğinden uyuşmazlığın Bursa 6. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Mirasın Gerçek Reddi Halinde Terekenin Tasfiyesi
(Y8HD-K.2014/17640)
Mahkemece, terekenin tasfiyesi ile ilgili reddi miras davalarının ancak mirasın hükmen reddi ile talep edilebileceği ve davanın hasım göstererek açılması gerektiği, bu nedenle HMK’nun 382. maddesi hükmünde belirtilen çekişmesiz yargı işlerinden sayılamayacağı, mirasın hükmen reddi davalarına bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm yasal süresi içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava Türk Medeni Kanunu’nun 605/1. maddesine dayalı olup, mirasın gerçek reddine ilişkindir. Mirasbırakan 19.09.2013 tarihinde ölmüş, mirasçısı olan eş ve çocukları 04.10.2013 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesi’ne yasal 3 aylık süre içerisinde verdikleri dilekçe ile mirasın gerçek reddi ile terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görevi mirasın gerçek reddinin tespiti ve ret beyanının özel kütüğe tescili ile mirasın, en yakın miraşçıların tamamı tarafından reddolunduğu gözetilerek terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinden ibaretttir (TMK. md. 612). Somut olayda mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen miraşçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce istemişlerdir. Bu takdirde ret, Sulh hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse, reddetmiş sayılırlar (TMK. md 614/1-2).
Mahkemece yukarıdaki hukuki olgular gözardı edilerek, terekenin tasfiyesi ile ilgili reddi miras davalarının ancak mirasın hükmen reddi ile talep edilebileceği ve davanın hasım göstererek açılması gerektiği gerekçesi görevsizlik kararı verilmesi isabetsizdir.
Sadece Terekenin Tespiti Talebi Varsa Tasfiye İşlemi Yapılamaz
(Y14HD-K.2019/4264)
Mahkemece, resmi kurumlardan murisin taşınır ve taşınmaz malvarlığına ilişkin bilgi istenmiş ancak terekenin tespiti yanında tasfiyesine ilişkin de hüküm kurulmuştur. Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 33. maddesi gereğince ölüm anı itibariyle terekedeki taşınır ve taşınmaz mal ve hakların tespitiyle yetinilmesi gerekir. Tedbir niteliğinde terekenin tespiti isteminde bulunulduğu halde hakim tarafından HMK’nin 25. maddesi gözetilmeksizin istek dışına çıkılarak terekenin tasfiyesi sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.