Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Av. Pınar BAYRAM1 - Av. Fırat EPÖZDEMİR2

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu Nedir?

Karşılıksız çek keşide etme (düzenleme) suçu olarak bilinen suç tipi, 5941 sayılı Çek Kanunu ile “Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu” şeklinde yeniden tanzim edilmiştir. 5941 Sayılı Çek Kanunu’nun çekte karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçunu düzenleyen 5. maddesi şu şekildedir:

MADDE 5 – (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Birinci fıkra uyarınca hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.

(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçuna ilişkin makalemizi; korunan hukuksal yarar, suçun yasal unsurları, suçun faili, suçla ilgili şikâyet hakkı, suçla ilgili şikâyet süresi, şikâyetten vazgeçmenin sonuçları ve etkin pişmanlık, görevli ve yetkili mahkeme, suça ilişkin koruma ve güvenlik tedbirleri, ceza miktarı, kanun yolları ve süresi, verilen adli para cezalarının ödenmemesini sonuçları, dava ve ceza zamanaşımı, infaza ilişkin son düzenlemeler, şikayet dilekçelerinde ve duruşmalarda dikkat edilmesi gereken hususlar, Anayasa’nın 38. Maddesi ile AİHS’in 4 Nolu Protokolü açısından ele alacağız ve konularla ilgili yargı kararları ile tamamlayacağız.

1- Korunan Hukuksal Yarar

5941 Sayılı Yasa’nın Genel Gerekçesi incelendiğinde korunan hukuksal değerlerden ilkinin, kamu nezdinde, çekin güvenilir bir ödeme aracı olmasının sağlanmasıdır. Korunan hukuksal değerlerden bir diğeri ise çek hamilinin (mağdurun) malvarlığıdır.

2- Suçun Yasal Unsurları

A- Üzerinde Yazılı Bulunan Düzenleme Tarihine Göre Kanuni İbraz Süresi İçinde Çekin Muhatap Bankaya İbraz Edilmesi

5941 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi kapsamında çek düzenlenmesinin, bir ceza davasına konu olabilmesi için çek üzerinde yazılı olan keşide tarihi itibari ile ibraz süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmiş olması gerekir. Çekte ödeme için ibraz süreleri aşağıda geniş şekilde ele alınmıştır.

Bilindiği üzere, uygulamada genellikle ileri tarihli çekler keşide edilmektedir. Bir çekin ileri tarihli keşide edilmiş olması o çekin keşide tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Zira, TTK’nın 795/1. maddesi gereği çek, görüldüğünde ödenir. Ancak, Çek Kanunu’nun Ek 3. maddesinin 5. fıkrası gereği 31.12.2021 tarihine kadar çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilmesi geçersiz sayılmıştır. Yani, 31.12.2021 tarihine kadar çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinden önce bir çekin bankaya ibrazı mümkün değildir. Şayet, Çek Kanunu’nun Ek 3. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen 31.12.2021 tarihi uzatılmaz ise 31.12.2021 tarihinden sonra çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilmesi ve kısmen veya tamamen karşılıksızdır işlemi yapılması halinde, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunun yasal unsurları oluşmayacağı için, bu halde suç faili hakkında cezalandırma yoluna gidilemeyecek ve CMK’nın 223/2-a maddesi gereği beraat kararı verilecektir. Örneğin, 09.08.2021 tarihinde, 19.08.2021 ileri tarihli olarak keşide edilen bir çek, hamil tarafından 10.08.2021 tarihinde muhatap bankaya ibraz edilir ve karşılıksızdır işlemi yapılır ise bu halde 5941 Sayılı Yasa’nın 5/1. Maddesinde yazılı olan suçun yasal unsurları oluşmayacağından sanık hakkında beraat kararı verilmelidir.

Çekte ödeme için ibraz süreleri 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 796. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

  1. Bir çek düzenlendiği yerde ödenecekse on gün içinde muhataba ibraz edilmelidir: Çekin düzenlendiği yer, yani çek üzerinde yazılı olan keşide yeri ile çek üzerinden yazılı olan muhatap bankanın bulunduğu yer aynı ise çek düzenlendiği yerde ödenecek demektir. Örneğin, çek üzerinde yazılı olan muhatap banka Bakırköy/İstanbul, çekin keşide edildiği yer de İstanbul ise bu halde çek, düzenlendiği yerde ödeneceğinden çekin muhatap bankaya ibraz süresi üzerinde yazılı olan keşide tarihinden itibaren on gündür.

  2. Bir çek düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir: Çekin düzenlendiği yer, yani çek üzerinde yazılı olan keşide yeri ile çek üzerinden yazılı olan muhatap bankanın bulunduğu yer farklı ise çek düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecek demektir. Örneğin çek üzerinde yazılı olan muhatap banka Bakırköy/İstanbul, çekin keşide edildiği yer de İzmir ise bu halde çek, düzenlendiği yerden başka bir yerde ödeneceğinden çekin muhatap bankaya ibraz süresi üzerinde yazılı olan keşide tarihinden itibaren 1 aydır. İbraz tarihinin son günü resmi tatil veya hafta sonu tatiline denk gelirse sonraki ilk iş günü son gün olarak kabul edilir.

  3. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenleme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Örneğin, çek üzerinde yazılı olan muhatap banka Bakırköy/İstanbul, çekin keşide edildiği yer de Amsterdam/Hollanda ise bu halde çek, düzenlendiği ülkeden aynı kıtada bulunan başka bir ülkede ödeneceğinden, çekin muhatap bankaya ibraz süresi üzerinde yazılı olan keşide tarihinden itibaren üç aydır. Örneğin, çek üzerinde yazılı olan muhatap banka Bakırköy/İstanbul, çekin keşide edildiği yer de Ottava/Kanada ise bu halde çek, düzenlendiği ülkeden farklı kıtada bulunan başka bir ülkede ödeneceğinden, çekin muhatap bankaya ibraz süresi üzerinde yazılı olan keşide tarihinden itibaren üç aydır.

  4. Çekin bankaya ibraz süreleri ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken iki husus daha vardır: Bunlardan birincisi, TTK’nın 796/3. maddesine göre ibraz süreleri çekte yazılı olan keşide tarihinin ertesi günü başlar. Dikkat edilmesi gereken ikinci husus ise; ibraz tarihinin son günü resmi tatil veya hafta sonu tatiline denk gelirse sonraki ilk iş günü son gün olarak kabul edilir. Örneğin X Bankası’nın Bakırköy/İstanbul Şubesi’nin muhatap olduğu ve keşide yerinin İstanbul, keşide tarihi ise 19.08.2021 olan bir çekin bankaya son ibraz tarihi 29.08.2021 Pazar gününe denk geldiği, ayrıca 30.08.2021 tarihinin de resmi tatil olduğu düşünüldüğünde, bahsi geçen çekin muhatap bankaya ibraz tarihinin son günü 31.08.2021 günü olduğu kabul edilir.

B- Çekin Bankaya İbrazında, Çekle İlgili Olarak Kısmen veya Tamamen “Karşılıksızdır” İşlemi Yapılması

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunun bir diğer yasal unsuru da bankaya ibraz edilen çekle ilgili olarak kısmen veya tamamen karşılıksızdır işlemi yapılmasıdır. Karşılıksızdır işlemi dışında bir işlem yapılması halinde suçun yasal unsurları oluşmayacağı için fail hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereği beraat kararı verilecektir.

Muhatap bankaya ibraz edilen çeklerde karşılıksızdır işlemi dışında farklı işlemler de yapıldığı bilinmektedir. Uygulamada çok sık rastlanılan bir durum kaybolduğu veya çalındığı iddia edilen çeklerle ilgili olarak mahkemeler tarafından ihtiyati tedbir olarak verilen ödemeden men yasağı çerçevesinde muhatap bankaya ibraz edilen çeke ödemeden men yasağı olduğu şerhi düşülür ve bu nedenle karşılıksızdır işlemi yapılmaz ise; tedbir olarak ödemeden men yasağı veren mahkemeden bu yasak kaldırılıp elde bulunan çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmaz ise ödemeden men şerhi düşülen çekle ilgili Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile failin tecziyesi yoluna gidilemeyecektir. Örneğin, 19.08.2021 keşide tarihli çek ile ilgili olarak çekin cirantalarından birinin X Ticaret Mahkemesinde çek iptal davası açtığı ve bu davada da tedbiren dava konusu olan çekle ilgili ödemeden men talebinde bulunduğu, mahkeme tarafından tedbiren çekin ödemeden men edildiği kararı verilerek bu kararın muhatap bankaya ulaştığını varsaydığımızda; çeki elinde bulunduran hamil tarafından bahsi geçen çek 20.08.2021 tarihinde muhatap bankaya ibraz edildiğinde, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir gereği ödemeden men kararı olduğu gerekçesi ile muhatap banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapılamayacak ve çekin arkasında ödemeden men kararı olduğuna ilişkin şerh düşülecektir. Örnekteki olayda, bahsi geçen çeke ilişkin olarak karşılıksızdır işlemi yapılmadığı için suçun yasal unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.

Yine uygulamada sıkça rastlanılan bir diğer konu ise çekin üzerindeki imza ile çek sahibinin imzasının uyuşmaması nedeni ile çekte karşılıksızdır işleminin muhatap banka tarafından yetkileri olmamasına rağmen yapılmadığı ve çekin arkasına hesap sahibinin imzası ile çek üzerindeki imzanın uyuşmadığı şerhinin düşüldüğüdür. Bu halde de karşılıksızdır işlemi yapılmadığından suçun yasal unsurları oluşmadığı için Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile failin tecziyesi yoluna gidilemeyecektir. Örneğin, 19.08.2021 keşide tarihli çek, 20.08.2021 tarihinde muhatap bankaya ibraz ediliyor. Muhatap banka tarafından çek üzerindeki imza ile çek sahibinin banka kayıtlarındaki imzası uyuşmadığından bahisle karşılıksızdır işlemi yapılmadan çekin arkasına imzanın çek sahibine ait olmadığı şerhi düşülüyor. Bu halde de karşılıksızdır işlemi yapılmadığı için suçun yasal unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.

Önemle belirtmek gerekir ki, muhatap bankanın ibraz edilen çekle ilgili olarak imza incelemesi yapma yetkisi bulunmamaktadır. Şayet, hesapta yeteri kadar para var ise muhatap banka tarafından çeki ibraz edene çek bedeli ödenmeli, yeteri kadar para yok ise muhatap banka tarafından tamamen veya kısmen karşılıksızdır işlemi yapılmalıdır. Uygulamada özellikle karşılıksız çeklerde bankanın sorumlu olduğu miktarın ödenmesinden kaçınmak için bankalar tarafından “imza tutmuyor” gerekçesi ile karşılıksızdır işlemi yapılmaktan kaçınıldığı sıkça görülmektedir. Bu halde karşılıksızdır işlemi yapması gerekirken bu işlemi yapmayan banka görevlisi veya görevlileri hakkında 5941 Sayılı Çek Kanunu‘nun 7/4. maddesi gereği şikayet üzerinde 1 yıla kadar hapis cezası verilmektedir.

3- Suçun Faili

Makalemize konu olan kanun maddesine bakıldığı zaman “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi…” denilmek suretiyle ceza yaptırımının fail olabilecek kişiler yönünden bir kısıtlamaya gidildiği, herkesin bu suçun faili olmadığı, suçun, fail açısından özgü suç olduğu anlaşılmaktadır. Suç faili kısmen veya tamamen karşılıksız kalan çeklerde, çekin karşılıksız kalmasına sebebiyet veren kişi olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamadan yola çıkarak, aleyhine adli para cezası verilebilecek suç failinin ancak bir “gerçek kişi” olabileceği açıkça anlaşılmaktadır.

Hiç şüphe yok ki çek sahibi “gerçek kişi” ise çek karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olan kişi çek sahibinin kendisidir. Yani gerçek kişi çek sahibi biri adına düzenlenen çek, kanuni ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmiş ve ibraz edilen çek hakkında kısmen veya tamamen karşılıksızdır işlemi yapılmış ise irdelediğimiz suç açısından fail gerçek kişinin kendisidir. Kaldı ki, Çek Kanunu’nun 5/3. maddesi gereği, çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Şayet çek hesabı sahibi gerçek kişi çek düzenlemek için bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin etmiş ise bu halde dahi hukuki ve cezai sorumluluk çek hesabı sahibi gerçek kişiye aittir.

Çek hesabı sahibi tüzel kişi ise aleyhine adli para cezası verilebilecek suç faili, tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevli olan yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını muhatap bankada bulundurmakla yükümlü olacaklardır. Tüzel kişilerin mali işlerini yürütmekle görevlendirdikleri kişi veya kişilerin olup olmadığını, ilgili şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicil Gazetesi’nden öğrenmek mümkündür. Ancak uygulamada çoğunlukla tüzel kişilerin mali işlerini yürütmekle görevli olan yönetim organının üyesini belirlemedikleri görülmektedir. Bundan dolayı da Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi kapsamında yapılan yargılamalarda daha çok yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler sanık olmaktadırlar. Özetle, Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi kapsamında yapılan yargılamalarda daha çok anonim şirketlerde yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler ile limited şirketlerde şirket yetkilisi gerçek kişi veya kişiler sanık olmaktadırlar.

Tüzel kişiler açısından ileri tarihli keşide edilen ve karşılıksız çıkan çekler bakımından, ceza sorumluluğunun çekin keşide edildiği andaki ilgililerde mi olduğu, yoksa çekin karşılıksız çıktığı andaki ilgililerde mi olduğu da tartışılan bir konudur. Örneğin X limited şirketinin tek hissedarı ve yetkilisi Ahmet, 01.02.2021 tarihinde düzenlediği şirkete ait çekin keşide tarihini 07.05.2021 olarak düzenleyip çeki Mehmet’e veriyor. Ahmet, 01.04.2021 tarihinde X limited şirketinde olan hisselerini Murat’a devrediyor ve şirket müdürlüğünden istifa ediyor. Yeni hissedar Murat, aynı zamanda şirket müdürü olarak görevi devralıyor. 01.02.2021 tarihinde Ahmet tarafından 07.05.2021 keşide tarihli olarak düzenlenen şirket çekinin, Ahmet’in hissedarı ve yetkilisi olmadığı 07.05.2021 tarihinde karşılıksız çıkması halinde cezai sorumluluk kimde olacaktır? Kanımızca, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunda cezai sorumluluk, çeki keşide edenin değil, ibraz süresi içerisinde karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişinin olduğu için burada cezai sorumluluk çeki keşide eden Ahmet’in değil, çekin bankaya ibraz edildiği gün şirketin yetkilisi olan ve bundan dolayı da çekin karşılıksız çıkmasına neden olan Mehmet’indir. Özetle, burada açılacak ceza davasının sanığı Mehmet olmalıdır.

Öte taraftan, Çek Kanunu’nun 5. maddesi karşılıksız kalan çeklerle ilgili olarak adli para cezasının yanı sıra, gerek koruma gerekse güvenlik tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına da karar verilmesinin önünü açmış olup; çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, ceza yaptırımı uygulanacak kişilere oranla daha geniş tutulmuştur. Bu bağlamda gerek koruma, gerekse güvenlik tedbiri, gerçek kişi fail hakkında verilebileceği gibi çek hesabı sahibi tüzel kişi, tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda, ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında da aynı karar verilebilecektir.

4- Suçla İlgili Şikayet Hakkı

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu şikâyete bağlı suçtur. Çek Kanunu’nun 5. maddesi “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine…” demek suretiyle suçla ilgili şikayet hakkının çekin hamilinde olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Burada “hamil” kavramı üzerinde kısaca durmanın yararlı olacağını düşünmekteyiz. Zira, hamil kavramı birçok davada farklı yorumlanmıştır. Daha önceden yapılan yargılamalarda Çek Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında şikayet hakkının yalnızca çeki bankaya ibraz eden kişide olduğu, yetkili hamilin çeki bankaya ibraz eden kişi olduğundan bahisle, çeki bankaya ibraz eden kişilerden önce çekte cirosu bulunan kişilerin yapmış olduğu şikayetler dikkate alınmayarak açılan davalarla ilgili “müştekinin şikayet hakkı bulunmadığı” gerekçesi ile son derece isabetsiz şekilde düşme kararları verilmekteydi. Bu konuda Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri arasında çıkan uyuşmazlık Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 10.05.2018 Tarih, 2018/3072 E., 2018/5874 K. sayılı ilam ile giderilmiş ve son derece isabetli bir karar ile “Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda karşılıksızdır işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye ait olacağına” karar vermiştir.

Çek hamili demek, çeki elinde bulunduran kişi demektir. Çekin bankaya ibrazından ve karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra karşılıksızdır işlemi yapan kişiden önce ciranta olup da çekte karşılıksızdır işlemi yapan hamile gerekli ödemeyi yapıp, çeki alan kişi de çeki elinde bulunduran kişi (hamil) olarak kabul edilmelidir. Örneğin Ahmet’in keşide ederek Mehmet’e verdiği, Mehmet’in de cirolayarak Murat’a verdiği çekin hamili şüphe yok ki Murat’tır. Ancak Murat, bahsi geçen çeki muhatap bankaya ibraz edip karşılıksızdır işlemi yaptıktan sonra ciro yolu ile çeki Murat’a veren Mehmet tarafından çek bedeli ödenip çek Murat’tan alınmış ise artık çeki elinde bulunduran Mehmet yetkili hamil olarak kabul edilmelidir. Bundan dolayı da yukarıda atıfta bulunduğumuz Yargıtay ilamının son derece isabetli olduğu açıktır.

5- Suçla İlgili Şikâyet Süresi

5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesinde “…Bu suçtan dolayı açılan davalar İcra Mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır…” denmek sureti ile şikâyet süresini belirleyen 2004 Sayılı İcra ve Kanunu’nun 347. maddesine de atıf yapıldığı anlaşılmaktadır. 2004 Sayılı İcra ve Kanunu’nun 347. maddesi şöyledir: “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.”

5941 Sayılı Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi atfıyla, 2004 Sayılı İcra ve Kanunu’nun 347. Maddesi gereği şikâyet süresi, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl olup, bu süreler hak düşürücü sürelerdir.

Şikâyet süresine ilişkin dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır: Öncelikle çeki bankaya ibraz eden ve karşılıksızdır işlemi yaptıran hamilin şikâyet süresi, çekin bankaya ibraz edildiği gün başlayacaktır. Ancak, çeki takas yolu ile muhatap bankaya ibraz ettiren ve karşılıksızdır işlemi yaptıran kişinin şikâyet süresi, muhatap bankaya ibraz edilen çekin karşılığının çıkmadığını öğrendiği gün başlayacaktır. Takasa verilen çekler yazıldıktan birkaç gün sonra hamilin eline ulaştığı için hamil de karşılıksız işlemi yapıldığını çekin kendi eline ulaştığı gün öğrenmektedir. Bundan dolayı, hamilin üç aylık şikâyet süresi çekin eline ulaştığı gün başlayacaktır.

Yine cirantaların üç aylık şikâyet sürelerinin başlangıç tarihi de suça konu çekin yetkili cirantaya teslim edildiği tarihte başlayacaktır.

Bir örnek ile açıklamak gerekir ise; Ahmet, keşide ettiği, X Bankası’nın muhatap olduğu 01.09.2020 keşide tarihli çeki Mehmet’e vermiş, Mehmet de bahsi geçen çeki cirolayarak Murat’a vermiştir. Murat çeki çalışmış olduğu Y Bankası’na takasa koymuştur. Takasa konulan çek karşılıksız çıktığı için karşılıksızdır işlemi yapılmıştır. Murat çekin karşılıksız çıktığını, çeki Y Bankası’ndan teslim aldığı 03.09.2020 tarihinde öğrenmiş ve çeki 05.01.2021 tarihine kadar elinde tutmuştur. Murat 05.07.2021 tarihinde ise ciro yolu ile çeki almış olduğu Mehmet’ten çek parasını alarak çeki 05.01.2021 tarihinde Mehmet’e teslim etmiştir.

Yukarıda yazılı olan örnekte takas kapsamında 01.09.2020 tarihinde yazılan çeki 03.09.2020 tarihinde teslim alan Murat’ın şikâyet süresi 03.09.2020 tarihinde başlar ve 03.12.2020 tarihinde sona erer. Murat, şikâyet hakkını 03.12.2020 tarihine kadar kullanmadığı için, Murat’ın şikâyet hakkı düşer. Ancak, çeki 05.07.2021 tarihinde Murat’tan teslim alan Mehmet’in şikâyet hakkı 01.09.2021 tarihine kadar devam eder. Zira, şikâyet süresi karşılıksızdır fiilinin işlendiği tarih olan 01.09.2020 tarihinden itibaren her halde bir yıl olduğu ve üç aydan daha kısa süre kaldığı için burada Mehmet’in şikayet hakkı, keşide tarihinden bir yıl sonra yani 01.09.2021 tarihinde son bulacaktır.

Önemle belirtmek gerekir ki; özellikle çekteki cirantalardan biri çeki sonraki cirantadan teslim alacak ise teslim tesellüm tutanağı ile çeki hangi tarihte aldığını belgelemeli ve ilgili mahkemeye sunmalıdır. Bu belge şikâyet süresi açısından önemli olacaktır.

6- Şikâyetten Vazgeçmenin Sonuçları ve Etkin Pişmanlık

Kural olarak şikâyete tabi suçlarda şikâyetten vazgeçme, verilen kararın kesinleşme anına kadar her zaman yapılabilir. Verilen karar kesinleştikten sonra şikayetten vazgeçme herhangi bir hukuki sonuç doğurmaz. Ancak, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu açısından kanun koyucu farklı bir düzenlemeye giderek hükmün kesinleşmesinden sonra dahi şikayetten vazgeçilirse, ilk derece mahkemesi tarafından hükmün tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır. (Çek Kanunu madde 6/2 atfıyla, madde 6/1).

Yine Çek Kanunu’nun 6/1. maddesi gereği, karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen sanık hakkında, yargılama aşaması devam ediyor ise mahkeme tarafından davanın düşmesine, yargılama aşamaları bitmiş ise mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, karar verilir.

Konu ile ilgili olarak ayrıca şu tartışmanın da yürütülmesinde fayda olduğu kanısındayız: Karşılıksız bırakılan çekle ilgili olarak verilen adli para cezasının Devlet Hazinesine ödenmesinden sonra, Çek Kanunu’nun 6. Maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan sanık veya sanık hakkında yapılan şikayetten vazgeçilmesi nedeni ile hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla birlikte sanık, Devlet Hazinesine yatırmış olduğu parayı geri alabilecek midir? Kanımızca etkin pişmanlık neticesinde hüküm bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmış ise adli para cezası gereği Devlet Hazinesine yatırılan paranın sanığa iade edilmesi gerekir.

7- Görevli ve Yetkili Mahkeme

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile yargılama yapma görevi Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi gereği icra ceza mahkemelerinindir. Şikâyetçinin bir dilekçe ile aşağıda yazılı olan yetkili yerlerden birinde bulunan İcra Ceza Mahkemesine başvurması ile süreç başlayacaktır.

Çek Kanunu’nun 5/1. maddesine göre yetkili mahkemeler ise şunlardır:

  1. Çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği yer,
  2. Çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer,
  3. Hesap sahibinin yerleşim yeri,
  4. Şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesi.

8- Suça İlişkin Koruma ve Güvenlik Tedbirleri

Çek Kanunu’nun 5/1. maddesinde “Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir.” denilmek suretiyle, mahkemelere hiçbir takdir hakkı bırakmadan, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile yapılacak yargılama esnasında gerçek kişi fail hakkında ve/veya çek hesabı sahibi tüzel kişi ve/veya tüzel kişi adına çek keşide edenler ve/veya karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda, ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında güvenlik tedbiri olarak çek hesabı açma yasağı kararı verilmelidir. Mahkûmiyet hükmü ile birlikte de bu yasağın devamına karar verilmelidir.

Çek Kanunu’nun 5/2. maddesi gereği, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.

Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler Çek Kanunu’nun 6/3. maddesi gereği mahkûm olunan cezanın infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden bu yasağın kaldırılmasını isteme hakkına sahiptirler.

8- Ceza Miktarı

Çek Kanunu’nun 5/1. maddesine göre hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Örneğin, 30.000 TL’lik çekin tamamı karşılıksız çıkmış ise şikayet hakkı olan birinin süresinde yapmış olduğu şikayet neticesinde mahkeme binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmedip, şayet hükmedilecek miktar 30.000 TL’nin altında ise mahkeme 30.000 TL adli para cezasının ödenmesine hükmedecektir. Uygulamada mahkemeler genelde karşılıksız kalan miktarın altında adli para cezasına hükmedip, yasal zorunluluk gereği adli para cezasını karşılıksız kalan miktara çıkarmaktadırlar. Mahkemeler ayrıca ilgililer hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına da hükmetmektedirler.

5237 Sayılı TCK’nın 52/4. maddesi gereği hakim, sanığın ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak hükmedilen adli para cezasını süresi iki yılı geçmemek ve taksit miktarı 4’ten az olmamak üzere taksitlendirebileceği gibi kişiye adli para cezasını ödemesi için kesinleşme tarihinden itibaren bir yılı geçmemek üzere mehil verebilir. Uygulamada genelde taksit yapılması tercih edilmekte olup; istisnai olarak taksit yapılmadığı ve sanığa mehil verilmediği de görülmektedir. Kanımızca, aksi yönde delil yok ise çeki karşılıksız bırakan sanığın ekonomik durumunun zayıf olması nedeni ile çeki karşılıksız bıraktığı karine olarak kabul edilmeli ve taksitlendirme kurumu uygulanmalıdır. Çek Kanunu’nun 5/10. maddesi gereği ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile uygulanamayacağı açıktır.

Çek Kanunu’nun 5. maddesinde 15.07.2016 tarihinde yapılan değişikliğin ilk halinde hükmolunacak adli para cezasının çekin karşılıksız kalan miktarının yanı sıra “çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından” oluşacak adli para cezasına hükmedilmesi düzenlenmişti. Ancak, Anayasa Mahkemesinin 26.07.2017 tarih ve 2016/191 E., 2017/131 K. sayılı kararı ile “çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından” ibaresi iptal edilmiştir.

9- Kanun Yolları ve Süresi

1. Koruma Tedbiri Olarak Verilen Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağına Karşı Kanun Yolu

Yukarıda da belirttiğimiz üzere mahkeme tarafından yargılama devam ederken koruma tedbiri olarak verilecek Çek Düzenleme ve Çek Hesabı Açma Yasağı kararına karşı; Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi atfı ile uygulanacak olan 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesi gereği; verilen kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde; birden fazla icra ceza mahkemesi bulunan yerlerde numara olarak kendisini izleyen icra ceza mahkemesine, son numaralı mahkeme için birinci mahkemeye, icra ceza mahkemesi bir tane ise o yerdeki asliye ceza mahkemesine, icra ceza mahkemesi hakimi ile asliye ceza mahkemesi hakimi aynı ise en yakın yerdeki asliye ceza mahkemesine itiraz edilebilir.

Önemle belirtmek gerekir ki, 15.07.2016 tarihinde yapılan değişiklikle getirilen bu düzenleme yürürlüğe girdiği ilk dönemlerde kafa karışıklığına neden olmuş ve bazı mahkemeler atılı suç nedeni ile verilen adli para cezalarına yapılan itirazları İcra ve İflas Kanunu’nun 353/1. maddesine göre yapmışlar ve verilen kararları usule aykırı şekilde (itiraz hakkı tanınmadan) kesinleştirmişlerdir. Ancak bugün itibari ile verilen adli para cezalarına karşı istikrarlı olarak istinaf yoluna gidildiği görülmektedir.

2. Nihai Karara Karşı Kanun Yolu

İlk derece mahkemeleri tarafından verilen nihai kararlara karşı, Çek Kanunu’nun 5/1. maddesi ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 353/2. maddesi atfı ile uygulanan 5271 Sayılı CMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümleri gereği tarafların kararın tefhimi veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde istinaf yoluna başvuru hakları bulunmakta olup; sonuç olarak hükmedilen ceza adli para cezası olduğundan dolayı CMK’nın 286/2-e maddesi gereği istinaf incelemesini yapacak olan bölge adliye mahkemelerinin vereceği kararlar kesindir.

10- Hükmedilen Adli Para Cezasının Ödenmemesinin Sonuçları

Adli para cezalarının ne şekilde infaz edileceği 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinde tanımlanmış olup 5275 Sayılı Yasa’nın 106/1. maddesine göre adli para cezası Devlet Hazinesine ödenmesi gereken bir paradır.

5275 Sayılı Yasa’nın 106/8. maddesi gereği, adli para cezasını içeren ilam Cumhuriyet Başsavcılığına verildikten sonra Cumhuriyet savcısı tarafından 30 gün içinde adli para cezasının ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri gönderilir. (CGİK madde106/2).

Kural olarak hükümlü aleyhine hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, 5275 Sayılı Yasa’nın 106/3. maddesine göre Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Ancak, Çek Kanunu’nun 5/11. maddesindeki açık düzenleme gereği 5275 Sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde yer alan “… kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir.” ibaresi gereği, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile adli para cezası alanlar, adli para cezasını ödemezlerse, adli para cezası doğrudan hapis cezasına çevrilecektir.

5237 Sayılı TCK’nın 52/4. maddesi gereği, mahkeme tarafından hükmedilen adli para cezası taksitlendirilmiş ise taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği açıktır. Şayet mahkeme tarafından hükmedilen adli para cezasında taksit yapılmamış ise 5275 Sayılı CGİK’in 106/6. maddesi gereği, bir aylık süre içinde adli para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün talebi üzerine geri kalan kısmı birer ay ara ile iki taksit halinde ödenmesine izin verilir. İlk taksitin süresinde ödenmemesi halinde, verilen ikinci taksite ilişkin izin de ortadan kalkar ve ödenmeyen miktar hapse çevrilir. 5275 Sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesi gereği ödenmeyen adli para cezası günlüğü 100 TL’den hapis cezasına çevrilecektir. Ancak, 5275 Sayılı Yasa’nın 106/7. Maddesi gereği tek bir hükümle adli para cezası yerine çektirilen hapis cezası 3 yılı, birden fazla hüküm nedeni ile adli para cezası yerine çektirilen hapis cezaları da 5 yılı geçemez. 5275 Sayılı Yasa’nın 106/8. maddesi gereği hapis cezasını çeken hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse derhal salıverilir. Adli para cezalarının, hapis cezasına çevrilmesini bir örnekle açıklamaya çalışalım: Ahmet, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile 120.000 TL adli para cezasına çarptırılmış ve verilen hüküm kesinleşmiştir. Hükmün kesinleşmesinden sonra Cumhuriyet savcısı tarafından Ahmet’e 120.000 TL’yi ödemesi için 30 gün süre verilmesine rağmen, Ahmet 120.000 TL adli para cezasını ödememiştir. Ahmet ödemediği adli para cezası için ne kadar hapis yatacaktır. 120.000 TL adli para cezası günlüğü 100 TL’den hapse çevrilir ise (120.000 / 100 = 1200) 120.000 TL adli para cezası 1.200 gün hapis cezasına çevrilecektir. 1.200 gün hapis cezası 3 yılı geçen süre olduğu için 5275 Sayılı Yasa’nın 106/7. maddesi gereği Ahmet toplamda 3 yıl hapis yatacak ve cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Ancak, Ahmet 200 gün hapiste kaldıktan sonra geri kalan adli para cezasını ödemek ister ise ne olacaktır? Bu halde 200 güne karşılık gelen adli para cezası 20.000 TL olup, Ahmet, 100.000 TL (120.000 – 20.000 = 100.000) ödemeyi Devlet Hazinesine yapar ise derhal salıverilecektir.

Yukarıda adli para cezalarının Devlet Hazinesine ödenmesi gereken bir para olduğunu yazmıştık. Çekin karşılıksız bırakılması nedeni ile verilen adli para cezalarının ödenmesi halinde, çekten kaynaklı olarak alacaklı/şikayetçinin alacağının devam edip etmeyeceği konusunda insanlar arasında bir kafa karışıklığı vardır. Önemle belirtmek gerekir ki; karşılıksız bırakılan çekle ilgili olarak adli para cezasının Devlet Hazinesine ödenmesi, karşılıksız bırakılan çekle ilgili olarak sanığın, çekten kaynaklı alacaklı/şikayetçi kişiye olan borcunu hiçbir şekilde ortadan kaldırmaz. Adli para cezası ödense dahi alacaklı/şikayetçinin alacak hakları devam eder.

11- Dava ve Ceza Zamanaşımı

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunun takibinin şikâyete tabi olduğunu yukarıda ayrıntılı şekilde anlatmıştık. Bunun yanı sıra bahsi geçen suç nedeni ile uygulanması gereken dava ve ceza zamanaşımı süreleri de vardır.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda sadece tazyik veya disiplin hapsine ilişkin cezalarda iki yıllık ceza zamanaşımı süresi öngörülmüştür. (İİK 354/2). Bunun dışında İcra ve İflas Kanunu’nda suçlara veya cezalara ilişkin ceza veya dava zamanaşımı olmadığı için Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu 5237 Sayılı TCK’da yazılı olan dava ve ceza zamanaşımı süreleri uygulanır.

Dava zamanaşımı TCK’nın 66/1-e maddesi gereği 8 yıldır. Ceza zamanaşımı ise TCK’nın 68/1-e maddesi gereği 10 yıldır. Bu tür ceza davalarının dava zamanaşımına uğraması zor bir ihtimal olarak görünse de ihtimal dahilinde olduğu açıktır. Örneğin, süresinde yapılan şikayet nedeni ile açılan bir dava, dava zamanaşımını kesen herhangi bir neden olmaksızın 8 yılda bitirilemezse ve CMK’nın 223/9. maddesi gereği derhal beraat koşulları da yok ise görülen davada, CMK’nın 223/8.maddesi atfı ile TCK’nın 66/1. maddesi gereği zamanaşımı nedeni ile düşme kararı verilecektir.

12- İnfaza ilişkin Son Düzenlemeler

Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile adli para cezalarının nasıl ödeneceğini yukarıda ayrıntılı şekilde ele aldık. 5945 Sayılı Çek Kanunu’nda 15.07.2016 tarihinde yapılan düzenleme, 09.08.2016 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeye göre Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunu işleyenlere adli para cezasına mahkûmiyet hükmü yeniden getirilmiştir. Ancak bahsi geçen yürürlük tarihinden sonra, Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu nedeni ile hükmedilen adli para cezalarına ilişkin, yasada çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Şöyle ki;

Çek Kanunu’na 25.03.2020 tarihinde 7226 Sayılı Yasa’nın 49. Maddesi ile geçici bir madde (Geçici 5. madde) eklenmiş, bu geçici madde de, 18.07.2021 tarihinde 7333 Sayılı Yasa’nın 17. maddesi ile değiştirilmiştir.

7226 Sayılı Yasa ile 25.03.2020 tarihinde eklenen Geçici 5. maddenin ilk halinde 24.03.2020 tarihine kadar işlenmiş ve yargılaması devam eden suçlar bakımından bir düzenleme getirilmişti. Ancak, Geçici 5. Maddede 18.07.2021 tarihinde yapılan değişiklik, kapsamı biraz daha genişletmiş ve 24.03.2020 tarihine kadar olan suçlar 30.04.2021 tarihine kadar olarak değiştirilmiştir.

Çek Kanunu’nun Geçici 5. maddesi gereği 30.04.2021 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı durdurularak, hükümlü tarafından 30.06.2022 tarihine kadar çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödenmesi gerekir. Çek bedelinin onda biri alacaklıya ödendikten sonra kalan kısım 30.06.2022 tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitte ödenmek üzere borçlu/hükümlüye süre verilir. Şayet borçlu/hükümlü çek bedelinin onda birini 30.06.2022 tarihine kadar öder ve geri kalan kısmını da ikişer ay arayla on beş eşit taksitte öder ise, bu durumunda mahkemece, ceza mahkûmiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

Borçlu/hükümlü 30.06.2022 tarihine kadar çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini ödememesi halinde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

Borçlu/hükümlü, çek bedelinin onda birini ödemekle birlikte taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

Çek Kanunu’nun Geçici 5. Maddesinde 18.07.2021 tarihinde 7333 Sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin gerekçesine baktığımız zaman, 24.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından yapılan düzenlemelerden yararlananlar da dahil olmak üzere, 30.04.2021 tarihine kadar Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçu işleyen herkes son düzenlemeden yararlanacaktır. Yine, gerekçeye göre Kanunu’nun Geçici 5. Maddesinin ilk halinden faydalanamayan veya faydalanmış olup da taksitlerini aksatan hükümlülere de yeni bir fırsat tanınmış ve son düzenlemeden faydalanacakları anlaşılmıştır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur; 30.04.2021 tarihine kadar işlenen suçlar bakımından, suça konu çek bedelinden, varsa bugüne kadar yapılmış ödemeler düşüldükten sonra kalan miktarın onda biri 30.06.2022 tarihine kadar alacaklı/şikayetçiye ödenip, geri kalan miktar ise 30.06.2022 tarihinden itibaren ikişer ay arayla 15 taksitte ödenmesidir. 30.04.2021 tarihine kadar işlenmiş olup da yargılaması devam eden suçlar bakımından da kanun koyucu Çek Kanunu’nun 5. maddesiyle bir düzenleme getirmiştir. Bahsi geçen düzenlemeye göre çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin 30.06.2022 tarihine kadar alacaklı/şikayetçiye ödenmesi ve geri kalan miktarın da 30.06.2022 tarihinden itibaren ikişer ay arayla on beş taksitte ödenmesi halinde düzenlemeden bu kişiler de yararlanacaktır. Ancak düzenlemenin bu şekilde çıkması kanımızca doğru değildir. Zira, 30.04.2021 tarihine kadar Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunu işleyenler bakımından, yargılaması henüz devam edenler hakkında nasıl bir karar verileceği bilinmeden, yani kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın bu kişileri suçlu sayıp ödeme yapmaya zorlamak bize göre masumiyet karinesi gereği doğru değildir. Bize göre, 30.04.2021 tarihine kadar işlenen ve yargılamaları halen devam eden kişiler bakımından verilecek mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesi halinde, borçlu/hükümlü tarafından kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde onda biri oranında alacaklı/müştekiye ödeme yapılması ve geri kalan miktarın ikişer ay ara ile 15 eşit taksitte ödenmesi yönünde bir düzenleme yapılması daha isabetli olurdu.

13- Şikâyet Dilekçelerinde ve Duruşmalarda Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 351. maddesine göre İcra Ceza Mahkemelerindeki iddianame, şikayetçinin şikayet dilekçesidir. Dolayısıyla şikayetçi, şikayet dilekçesinde göstermiş olduğu delillerle bağlıdır. Bu sebeple öncelikle dilekçedeki deliller kısmına dikkat etmek ve bu kısmı kapsamlı yazmak gerekir. Örneğin, şikayet dilekçesinde banka kayıtları delil olarak gösterilmemiş ise, İİK’nın 351. Maddesi gereği hakim bu delili isteyemeyecektir. Genelde uygulamada hakimlerin İİK’nın 351. Maddesine dikkat etmedikleri görülmekle birlikte, herhangi bir sıkıntı yaşamamak için şikayet dilekçesinin özenle hazırlanması gerekmektedir. Özellikle Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçuna ilişkin dilekçe hazırlarken deliller kısmına mutlaka “çek aslı, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları” gibi delillerin yazılması gerekir. Bunun dışında başka delil var ise bu delillerin de açık bir şekilde yazılması gerekir.

Bilindiği üzere İİK’nın 349/6. Maddesi gereği şikayetçinin veya vekilinin duruşmaya geçerli bir mazeret olmaksızın katılmaması halinde şikayet hakkı düşeceği için, şikayetçi ve/veya vekilinin duruşmaları takip etmesi gerekmektedir.

14- Anayasa’nın 38. Maddesi ile AİHS’in 4 Nolu Protokolü Açısından Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunun Değerlendirilmesi

Anayasa’nın 38/8. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4 Nolu Protokolü’nün 1. maddesi “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” Bahsi geçen hükmün anayasal ve insan hakları konusunda uluslararası bir sözleşme ile koruma altına alındığı düşünüldüğünde; netice itibariyle Çekte Karşılıksızdır İşlemi Yapılmasına Sebebiyet Verme Suçunu işleyen ve bu nedenle adli para cezasına mahkûm edilen kişinin, aleyhine hükmedilen adli para cezasını ödeyememesi durumunda adli para cezasının hapis cezasına çevrileceğini yukarıda ayrıntılı şekilde anlatmıştık. Özetle, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan bir yükümlülük olan çek bedelinin ödenmemesi nedeni ile hapis cezası sonucunu doğuracak olan Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin Anayasa’nın 38. Maddesi başta olmak üzere Anayasa’ya ve AİHS’e aykırı olduğu kanaatindeyiz. Ancak, Çek Kanunu’nun 5. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., 13., 19., ve 38. maddelerine aykırı olduğu iddiası ile Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin iptali, bazı mahkemeler tarafından Anayasa Mahkemesi’nden itiraz yolu ile talep edilmiş olup; Anayasa Mahkemesi, 26.07.2017 tarih ve 2016/191 E., 2017/131 K. sayılı karar ile Çek Kanunu’nun 5. Maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsi kararının konu ile ilgili kısmının gerekçesi şudur:

Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 tarihli ve E. 2010/6, K. 2011/54 sayılı kararında da ifade edildiği üzere çek, temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmamasından bağımsız olarak, kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. Taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda dahi çek, başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir. Çeki elinde bulunduran hamil, sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı değil, doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir. Çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması zorunlu olmadığı gibi temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda da bu ilişkiden bağımsız bir kambiyo taahhüdü söz konusudur. Borçlu, temel ilişki ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır. Bu nedenle, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişinin cezalandırılmasında Anayasa’nın 38. maddesine aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Önemle belirtmek gerekir ki; AİHS’in Ek 4 Numaralı Protokolü 1992 yılında Türkiye tarafından imzalanmış, 1994 yılında da onaylanmıştır. Ancak, protokolün 7. maddesi gereği Avrupa Konseyi’ne verilmesi gereken onay belgeleri henüz verilmediği için Türkiye’den AİHM’e, AİHS’in Ek 4 Numaralı Protokol ihlalleriyle ilgili olarak bireysel başvuru yapılamamaktadır. 1994 yılında Türkiye tarafından onaylanan AİHS’in Ek 4 Numaralı Protokolünün onay belgelerinin Türkiye tarafından Avrupa Konseyi’ne verilmesi ve devamında konunun bireysel başvuru kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınması halinde, Çek Kanunu’nun 5. maddesinin AİHS’in Ek 4 Numaralı Protokol’üne aykırılığı gerekçe gösterilerek Türkiye aleyhine mahkûmiyet kararları çıkabileceği kanaatindeyiz.

ÇEKTE KARŞILIKSIZDIR İŞLEMİ YAPILMASINA SEBEBİYET VERMESİ SUÇUNA İLİŞKİN YARGI KARARLARI


KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME (DÜZENLEME) SUÇUNDA ŞİKAYET HAKKI KİME AİTTİR?

“5941 sayılı Çek Yasası 5. maddesinde düzenlenen “karşılıksız çek düzenleme” suçunun tamamlanması için, çekin ibraz edildiği banka tarafından 5941 sayılı Çek Yasası 3. maddesinde yazılı “karşılıksızdır” işleminin yapılması gerekmektedir. Suçun faili, Türk Ticaret Yasası’nda belirtilen zorunlu unsurları ihtiva eden ve yasal ibraz süresi içerisinde bankaya sunulduğunda karşılıksız olduğu anlaşılan çeki düzenleyen kişilerdir. Ayrıca bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayet şartına tabidir. Anılan suç nedeniyle şikayet hakkına sahip olan kişi, 5941 sayılı Yasa’nın 5/1. maddesinde yazılı olduğu üzere “hamil” dir.

Türk Dil Kurumu sözlüğünde hamil; “elinde bulunduran, üzerinde taşıyan” olarak tanımlanmıştır. Kıymetli evrak hukukunda ise hamil; “kambiyo senedini hukuka uygun olarak elinde bulunduran”, yetkili hamil; ” kambiyo senedi bedelini talep etme hakkı olan şahıs”, ciro; ” kambiyo senedinden doğan hakların tahsil veya temlik amacıyla başkasına devri işlemi”, ciranta; “kambiyo senedini ciro eden kişi” , lehtar; “kambiyo senedi metni üzerinde ilk hak sahibi olan kişi” olarak tanımlanmaktadır.

6728 sayılı Kanun ile değişik 5941 sayılı Çek Yasası’nın 5/1. maddesi uyarınca, bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve yargılama sırasında İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.

Doktrinde; çekin muhatap bankaya ibraz edilmesi üzerine, karşılığının bulunmadığı tespit edildikten sonra üçüncü bir www.alomaliye.com kişiye devredilmesinin teknik anlamda “alacağın temliki” hükmü doğuracağı, bu nedenle alacak hakkının çeki devralana geçmesine rağmen çekin karşılıksız çıkması nedeniyle doğan şikayet hakkının devredilemeyeceği gerekçesi ile 5941 sayılı Kanun’daki “hamil” ibaresinin cirantaları kapsamadığı ve suçun mağdurunun yalnızca çeki ibraz eden hamil olduğu, karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran kişinin daha önceki cirantalardan biri veya ciro silsilesi içerisinde yer almayan başka bir üçüncü kişi olması arasında ceza hukuku yönünden bir fark bulunmadığı, bu durumun sadece takip hukuku açısından bir farklılık oluşturabileceği yönünde görüş bulunduğu gibi,

Şikayet hakkının çeki elinde bulunduran hamile ait olduğu, bu itibarla hamil tanımının; bankadan “karşılıksızdır” işlemi yapılmasını talep eden kişi ile çeki elinde bulunduran ve ciro silsilesi içerisinde yer alan önceki cirantaları da kapsadığı yönünde görüş de mevcuttur.

Kambiyo senetlerinden doğan her türlü dava, talep ve şikayet hakkı senede bitişik olup, senetten bağımsız olarak kullanılamaz. Kural olarak çeki elinde bulunduran yetkili hamil, çekten doğan her türlü alacak hakkına sahip olduğu gibi karşılıksız çek keşide eden kişileri şikayet hakkına da sahiptir. Çeki elinde bulundurmayan cirantaların şikayet hakkı bulunmamaktadır. Çünkü bu kişiler, çeke bağlı olan talep haklarını devrettikleri gibi şikayet haklarını da devretmiş sayılırlar (TTK m. 789). Bu kişiler hamil olmadıkları için bankadan ödeme talebinde bulunamazlar ve yeniden hamil sıfatını kazanmadan şikayet hakkını da elde edemezler.

5941 sayılı Kanun’daki “hamilin şikayeti” kavramı lafzi yorum doğrultusunda ele alınacak olursa kanun koyucu, başkaca bir şart aramaksızın şikayet hakkını doğrudan hamile vermiştir. Suçun düzenlenme amacı; çek bedelinin ödenmesini sağlamaktır. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; “karşılıksızdır” işlemini yaptıran kişinin, çek bedelini banka yerine kendisinden önce ciro silsilesinde yer alan cirantalardan herhangi birinden tahsil etmesi halinde, “şikayet” yönünden hukuki bir yararı kalmamaktadır. İşlenmiş bir suç hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma şartının, bu suç yönünden mağduriyeti ve şikayet yönünden hukuki yararı kalmayan bir kişiye ait olması suçun düzenlenme amacına uygun düşmemektedir. Uyuşmazlığa konu her iki Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi kararında da sanıklar tarafından keşide edilen çeklerin süresi içerisinde bankaya ibrazlarını müteakip, “karşılıksızdır” işlemine tabi tutuldukları noktasında bir farklılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, soruşturma ve kovuşturma şartı olan şikayet hakkının kime ait olduğu noktasında ortaya çıkmaktadır.

Karşılıksız çek düzenleme suçunda şikayet hakkının; çeki tahsil amacıyla bankaya ibraz eden hamil ile “karşılıksızdır ” işlemi yapıldıktan sonra çeki elinde bulunduran ve aynı zamanda “karşılıksızdır” işlemi yapılmadan önceki dönemde geçerli ve meşru ciranta olan kişiye ait olacağına, 10.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.” (Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2018/3072 E., 2018/5874 K.).

ÇEKİN BANKAYA İBRAZ TARİHİNDE, ÇEK HESABININ BULUNDUĞU BANKADA ÇEKİN KARŞILIĞINI BULUNDURMAKLA YÜKÜMLÜ OLAN ANONİM ŞİRKET YÖNETİM KURULU ÜYESİNİN ÜYELİĞİNİN SONA ERMİŞ OLMASINA RAĞMEN BU DURUMUN TİCARET SİCİL GAZETESİNDE TESCİL VE İLAN EDİLMEMİŞ OLMASI

“5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde düzenlenen “çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme” suçunun failinin; aynı Kanun’un 5/2. maddesinde yazılı olduğu üzere, çek karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olan tüzel kişinin mali işlerini yönetmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa bu sefer yönetim organını oluşturan tüm gerçek kişiler olacağı kuşkusuzdur.

Herhangi bir nedenle (sürenin dolması, istifa vb.) yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla çekin karşılığını bankada bulundurma yetkisi, Kanunda yazılı usulüne uygun şekilde sona ermiş olan yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulundan ayrılması hususunun şirket yönetimi tarafından ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmemiş olması halinde; şirketin yönetim kurulundan ayrıldıktan sonra karşılıksızdır işlemine tabi olan bir şirket çeki nedeniyle kural olarak cezai sorumluluğuna gidilemeyecektir. Ancak anonim şirket adına düzenlenen çekin karşılığını bankada bulundurmakla görevli yönetim kurulu üyesinin Kanunda öngörülen sebeplerle ve usulüne uygun şekilde bu üyeliği sona ermesine ve bu husus yönetim kurulu tarafından tescil ve ilan edilmemesine rağmen; ayrıldığı anonim şirket yararına olmak üzere piyasada kendisi, ayrıldığı anonim şirketle bağlantısı olduğu tespit edilen üçüncü kişiler veya ayrıldığı anonim şirket adına; çek düzenlemeye, bu kişiler adına düzenlenen çeki bir şekilde ele geçirerek şirketin alacaklılarına şirket menfaatine teslim etmeye veya anonim şirket adına halen yönetici gibi davranarak bu çeklerle anonim şirket yararına mal veya hizmet alımına devam etmesi halinde; adı geçen yöneticinin borçlu anonim şirketle fiili bağlantısını sona erdirmediği kabul edilerek, çekin karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olacak diğer anonim şirket yöneticileriyle birlikte cezai sorumluluğunun devam etmesi gerektiğine, 03.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 2019/33988 E., 2019/147958 K.)

5941 SAYILI KANUNUN 5. MADDESİ ATFI İLE İCRA VE İFLAS KANUNUNUN 347/1 MADDESİNE GÖRE ÇEK İLE İLGİLİ KARŞILIKSIZDIR İŞLEMİ YAPILMASINA SEBEP OLMAK SUÇLARINDAN DOLAYI ŞİKÂYET HAKKI, FİİLİN ÖĞRENİLDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN ÜÇ AY VE HER HALDE FİİLİN İŞLENDİĞİ TARİHTEN İTİBAREN BİR YIL GEÇMEKLE DÜŞECEĞİNE İLİŞKİN BAM KARARI

“Davaya konu çekin ciro silsilesine göre suça konu çekin Yapı Kredi Bankası Finike Şubesi tarafından takas odasına konulmak suretiyle 01/04/2019 tarihinde işlem gördüğü, sonrasında 10/04/2019 tarihi itibarıyla müşteki Durmuş Uludağ tarafından çekin bankaya ibrazı suretiyle 2.030 TL banka yükümlülük tutarının tahsil edildiği anlaşılmakla, Karşılıksızdır işleminden sonra suça konu çekin kime hangi tarihte teslim edildiğinin ilgili banka şubelerinden sorulması, ayrıca suça konu çekten dolayı icra takibi yapılmış ise icra dosyası getirtilerek müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini öğrendiği tarihin tespit edilmeye çalışılması, tespit edilememesi halinde müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini öğrendiğini beyan ettiği tarihe itibar edilerek şikayetin süresinde olup olmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve esasa aykırı olduğundan, istinaf başvurusunda bulunan müşteki vekilinin ileri sürdüğü nedenler bu yönü ile yerinde görülmekle 5271 sayılı CMK’nun 289/1 maddesi yollamasıyla CMK’nun 280/1-e maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

5271 Sayılı CMK’nun 286/1 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 12/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.” (Antalya BAM 13. Ceza Dairesi, 2020/712 E., 2020/318 K.).

ŞİKAYET SÜRESİ AÇISINDAN KARŞILIKSIZDIR İŞLEMİNİN ÖĞRENİLDİĞİ TARİHİN ARAŞTIRILMASINA İLİŞİKİN BAM KARARLARI

“…Davaya konu çekin ciro silsilesine göre suça konu çekin Yapı Kredi Bankası Finike Şubesi tarafından takas odasına konulmak suretiyle 01/04/2019 tarihinde işlem gördüğü, sonrasında 10/04/2019 tarihi itibarıyla müşteki … tarafından çekin bankaya ibrazı suretiyle 2.030 TL banka yükümlülük tutarının tahsil edildiği anlaşılmakla, Karşılıksızdır işleminden sonra suça konu çekin kime hangi tarihte teslim edildiğinin ilgili banka şubelerinden sorulması, ayrıca suça konu çekten dolayı icra takibi yapılmış ise icra dosyası getirtilerek müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini öğrendiği tarihin tespit edilmeye çalışılması, tespit edilememesi halinde müştekinin çekin karşılıksızdır işlemini öğrendiğini beyan ettiği tarihe itibar edilerek şikayetin süresinde olup olmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve esasa aykırı olduğundan, istinaf başvurusunda bulunan müşteki vekilinin ileri sürdüğü nedenler bu yönü ile yerinde görülmekle 5271 sayılı CMK’nun 289/1 maddesi yollamasıyla CMK’nun 280/1-e maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA…” (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi. 12.10.2020 T., 2020/712 E., 2020/318 K.).

“…

Dosya içerisinde bulunan çek fotokopisinin incelenmesinde şikayetçi şirketin çeki bankaya ibraz eden hamil olmadığı, ilk ciranta olduğu, çeki bankaya ibraz edenin son ciranta olduğu, çekin karşılıksız çıkması üzerine ciro silsilesi içerisinde çekin şikayetçi şirkete geri döndüğü ve bu şekilde hamil konumuna geldiği anlaşılmıştır. Bu durumda şikayetçi şirketin fiili öğrenme tarihi, çekin karşılıksız işlemine tabi tutularak kendisine geri döndüğü tarihtir ve şikayet hakkı bulunmaktadır. Bu husus gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince müşteki şirketin yetkili hamil olmadığı kabul edilerek şikayet dilekçesinin reddine karar verilmek suretiyle, CMK 230. maddesine aykırı olarak yetersiz ve yasal olmayan gerekçe ile karar verilmesi…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi. 22.06.2017 T., 2017/2320 E., 2017/1865 K.).

TÜZEL KİŞİ HAKINDA DA TEDBİREN ÇEK DÜZENLEME VE ÇEK HESABI AÇMA YASAĞI TEDBİRİNE HÜKMEDİLMESİ GEREKTİĞİNE İLİŞKİN BAM KARARLARI

“… Ancak, şirket çeki olmasına rağmen tüzel kişi hakkında tedbire hükmedilmemesi,

Usul ve esasa aykırı ise de, bu aykırılık Dairemizce duruşma yapılmaksızın 5271 Sayılı CMK’nun 280/1-a maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak düzeltilmesi mümkün olduğundan, Hükmün 5.maddesine “….sanığın..” ibaresinden sonra gelmek üzere “….ve Tasfiye Halinde … İnşaat Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin …” ibaresi EKLENEREK DÜZELTİLMESİNE…” (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi. 12.01.2021 T., 2020/3285 E., 2021/82 K.).

“… çekin şirket çeki olmasına rağmen çek hesap sahibi tüzel kişiye tedbir kararı uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bu aykırılık Dairemizce duruşma yapılmaksızın 5271 Sayılı CMK’nun 280/1-a maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak düzeltilmesi mümkün olduğundan…” (Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi. 30.12.2020 T., 2020/2053 E., 2020/3584 K.).

SANIĞA USULÜNE UYGUN TEBLİGAT YAPILMADAN KARAR VERİLMESİ İLE ŞİKAYET DİLEKÇESİNDE İSMİ BULUNMAYAN ŞİRKETİN YÖNETİM KURULU HAKKINDA TEDBİR KARARI VERİLEMEYECEĞİNE İLİŞKİN BAM KARARI

“… 1-) Sanık adına usulüne uygun tebligat yapılıp hakkındaki dava ve duruşmalardan haberdar edilmeden CMK’nun 289/1-e maddesine aykırı olarak kanunen hazır bulunması gereken kişilerin yokluğunda karar verilmesi,

2-) 5941 Sayılı Yasanın 5/1 maddesi gereğince çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı şikayet dilekçesinde gösterilen yetkili ve şirket hakkında verilebileceği halde, haklarında şikayet bulunmayan ve şikayet dilekçesinde isimleri belirtilmeyen şirketin yönetim kurulu hakkında da çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin istinaf nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5271 sayılı CMK’nın 289/1(e) maddeleri gereğince BOZULMASINA…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Ceza Dairesi. 25.06.2021 T., 2020/5945 E., 2021/3316 K.).

İİK 351. MADDE GEREĞİ ŞİKAYETÇİNİN DİLEKÇE VE BEYANDA GÖSTERDİĞİ DELİLLERLE BAĞLI OLDUĞUNA İLİŞKİN BAM KARARI

“ … Sanık hakkında iddianame yerine geçen şikayet dilekçesi ile icra ceza mahkemesine açılan davada, İİK’nın 351. maddesindeki, şikayetçinin dilekçe ve beyanda gösterdiği delillerle bağlı olduğu hükmüne aykırı olarak, şikayet dilekçesine konu yapılan çeklerin mevcut olup olmadığı, varsa yasal unsurlara haiz olup olmadığı, ibraz ve şikayetlerin yasal sürede yapılıp yapılmadığı ve müştekinin şikayet dilekçesine konu çekler yönünden şikayet hakkının bulunup bulunmadığı tespit edilmeden, müşteki tarafın bu hususta her hangi bir beyanı tespit edilmeden icra ceza mahkemesine hitaben yazılan şikayet dilekçesinde gösterilmeyen (seri numaraları farklı ) çekler ile ilgili hüküm kurulması,

Yasaya aykırı görüldüğünden CMKnın 280/1-d, 289 maddeleri gereğince HÜKMÜN BOZULMASINA…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi. 13.11.2019 T., 2019/1432 E., 2019/3176 K.).


  1. Av. Pınar Bayram, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. 2016 yılından bu yana İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olarak çalışmaktadır. Ceza Hukuku, İş Hukuku ve Aile Hukuku alanlarında çalışma yürütmektedir. 

  2. Av. Fırat EPÖZDEMİR, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olarak çalışmaktadır. Ceza Hukuku ve Ticaret Hukuku alanlarında çalışma yürütmektedir. 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS