Sahtecilik Suçlarında İğfal Kabiliyeti (Aldatma Yeteneği) Nedir?
Sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyeti, diğer bir deyişle aldatma yeteneği; sahtecilik suçunun konusu belgenin objektif olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma özelliğinin belgeden objektif olarak anlaşılmasıdır. İğfal kabiliyeti, evrakta yapılan sahteciliğin belirsiz sayıda şahsı aldatabilecek nitelikte olmasıdır. İğfal kabiliyeti, herhangi bir sahtecilik suçunun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından en önemli suç unsurudur.
Sahtecilik suçunda iğfal kabiliyeti, muhatap veya mağdurun hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan “fiili iğfal” ile karıştırılmamalıdır. Fiili iğfal, bir kimsenin kendi sübjektif yaklaşımı, değerlendirmesi veya dikkatsizliği nedeniyle aldanmış olmasıdır. Örneğin, doğum yeri hanesi olmayan sahte nüfus cüzdanı notere ibraz edilmiş ve sahte vekaletname düzenlettirilmiştir. Notere ibraz edilen nüfus cüzdanındaki doğum yeri hanesi eksikliği basit bir incelemeyle anlaşılabilecek bir eksikliktir. Bu nedenle, örneğimizdeki nüfus cüzdanının iğfal kabiliyeti (aldatma yeteneği) bulunmadığından, fail, sadece sahte vekaletname oluşturulması sebebiyle mahkum edilecektir.
Sahte belge düzenlenme veya bir belgeyi değiştirme (belgeyi tahrif etme) fiilinin sahtecilik suçuna vücut verebilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda muhatap veya mağduru yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği (iğfal kabiliyeti) sahtecilik suçunun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı tespit edilemeyen belge, sahte belge olarak kabul edilir. Sahteciliğin insanları aldatacak özellikte olup olmadığı ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılıp anlaşılmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmelidir. Çünkü, sahtecilik beş duyuyla ilk bakışta yapılacak incelemeyle anlaşılabilecek bir nitelikteyse, söz konusu belgenin “iğfal kabiliyeti” yoktur.
Resmi evrakta bulunması gereken imza, mühür, sayı, başlık vb. şekli şartların bulunmaması halinde söz konusu belgenin aldatma yeteneği olmadığı kabul edilmelidir. Bu nedenlerle belgenin aladatma yeteneği olmadığı halde, ilgili görevlinin dikkatsizliği nedeniyle belgenin kabul edilmesi halinde resmi evrakta sahtecilik suçu oluşmaz.
Sahtecilik suçları, 5237 sayılı TCK’nın 197 ile 212 maddeleri arasında “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiş olup şu suçlardan ibarettir:
- Parada sahtecilik suçu (TCK m.197),
- Kıymetli damgada sahtecilik suçu (TCK m.199),
- Mühürde sahtecilik suçu (TCK m.202),
- Mühür bozma suçu (TCK m.203),
- Resmi belgede (evrakta) sahtecilik suçu (TCK m.204),
- Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu (TCK m.205),
- Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu (TCK m.206),
- Özel belgede (evrakta) sahtecilik suçu (TCK m.207),
- Özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu (TCK m.208),
- Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu (TCK m.209).
Sahtecilik Suçunda İğfal Kabiliyeti (Aldatma Yeteneği) Nasıl İspatlanır?
Ceza mahkemesi, suçun konusunu oluşturan belge aslını ceza dosyasına getirerek resmi belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğeleri bizzat kendisi inceleyerek belgenin özelliklerini duruşma tutanağına yazmalıdır. Belgenin yargılamayı yapan mahkeme tarafından incelenmemesi ve özelliklerinin duruşma tutanağına geçirilmemesi Yargıtayca hükmün bozulması gerekçesi yapılmaktadır. Mahkeme hakimi, bizzat incelediği belgede objektif olarak aldatma yeteneği olup olmadığını tespit etmeye çalışır. Hakim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat tespit eder ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir eder. Hakim, incelediği belgenin iğfal kabiliyetinin olup olmadığı konusunda tam bir kanaate varamadığı takdirde; mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından tali bir işlevi yerine getirmek üzere uzman bilirkişilere başvurmak zorundadır.
Sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyeti; ceza mahkemeleri tarafından suç konusu belgenin tevdi edilmesi suretiyle aşağıdaki kişi veya kurumlar tarafından tespit edilmektedir:
- Adliyelerin bilirkişilik listelerine kayıtlı uzman bilirkişiler,
- Jandarma Kriminal Laboratuvarı,
- Polis Kriminal Laboratuvarı,
- Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi.
Uzman bilirkişiler tarafından hazırlanacak ekspertiz raporunda suçun ve belgenin özelliğine göre değişmek üzere iki husus analiz edilir:
- İbraz edilen belge bir bütün olarak incelendiğinde iğfal kabiliyeti olup olmadığı araştırılır. Bu şekildeki inceleme, belgenin tamamen sahte olarak üretildiği iddiasının ispatlanması amacıyla yapılır.
- İbraz edilen belge tümüyle sahte olmamakla birlikte, belge üzerinde yapılan tahrifatın iğfal kabiliyeti (aldatma yeteneği) olup almadığı araştırılır.
Özellikle belirtelim ki, uzman bilirkişiler tarafından hazırlanan bilirkişi raporları, ceza muhakemesinin genel ilkelerine göre kesin delil olarak kabul edilemez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, ekspertiz raporları (bilirkişi raporları) dikkate alınarak sahtecilik suçlarında iğfal kabiliyetinin değerlendirilmesi mahkemeye aittir.
Bilirkişiler tarafından incelenen belgeler yazı, mürekkep, damga gibi birçok özelliği bakımından inceleme konusu yapılır:
-
Soğuk Mühür İzinin İncelenmesi: Soğuk mühür, mürekkep kullanılmadan döküm gövde ve sert plastik kullanılarak belgenin damgalandığı her kurum açısından farklı özellikler ve izler taşıyan bir resmi mühür çeşididir. Özellikle sahte ehliyet, pasaport, nüfuz cüzdanı, gibi kimlik belgeleri; ruhsatname, araç plakası gibi soğuk mühür kullanılan belgelerde soğuk mühür izinin aslına uygun olup olmadığı araştırılarak belgenin iğfal kabiliyeti olup olmadığı tespit edilir.
-
Sahte Belgenin Yapısal Olarak İncelenmesi: Sahtecilik suçuna konu olan belgenin aslıyla karşılaştırılarak yapısal özellikler açısından farklılık arz edip etmediği incelenir. Belgenin matbu bölümleri, kağıt yapısı, baskı özellikleri itibariyle orijinal örneklerine benzeyip benzemediği incelenir. Örneğin, nüfuz cüzdanında ad soyad, ana-baba adı, doğum yeri, doğum tarihi gibi zorunlu unsurlar bakımından farklılık içerip içermediği ve bu şekilde iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı incelenir.
-
Sahte Belgedeki Yazı ve İmza İncelemesi: Belgeler üzerindeki yazı ve imza incelemesinde, belgede teşhise elverişli önemli karakteristik materyal ve yazı unsurları bulunmalıdır. İmza veya yazının tersimi (resmedilmesi) ne kadar karmaşık olursa belgenin sahtecilik açısından analizi o kadar kolaylaşmış olur. Ayrıca, belgeler üzerine yazılan yazı ve imzaların yaşı, imza veya yazıların üst üste geçmesi söz konusu ise hangi yazı, imza veya mürekkebin daha önce uygulandığı da bu yöntemle tespit edilir.
Sahtecilikte İğfal Kabiliyeti (Aldatma Yeteneği) Yargıtay Kararları
Sahtecilik Polis Tarafından Hemen Anlaşılsa Dahi Belgenin İğfal Kabiliyeti Olabilir
Cumhuriyet savcısının ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan verilen beraat kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 2003/6-232-250 sayılı, Ceza Genel Kurulunun 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgede nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, suça konu sürücü belgesindeki fotoğrafın sanığa ait olmaması nedeniyle gösterildiği anda polis memurlarının belgenin sahteliğini anlamış olmalarının tek başına belgenin aldatma yeteneğine sahip bulunmadığını göstermeyeceği, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarının 24.11.2009 tarihli ekspertiz raporunda, suça konu belgenin tamamen sahte düzenlendiğinin ve iğfal kabiliyetini haiz olduğunun belirtilmesi karşısında, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, mahkumiyet hükmünün konusunu oluşturan emanette kayıtlı suça konu sahte sürücü belgesi celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2015/3869).
Sahtecilik Suçlarında Fotokopi Belgenin İğfal Kabiliyeti
Sahtecilik suçu bakımından yapılan incelemede; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı sebebiyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadırlar. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2003 gün ve 232/250 Sayılı kararında açıklandığı üzere, suça konu belgenin fotokopi olması durumunda hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı, aslı bulunamayan evrakların aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının da tespit edilemediği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği cihetle; somut olayda suça konu sahte hale getirilmiş belgenin ele geçmediği, aldatma niteliğinin tespit edilemeyeceği gözetilmeden, unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/1143).
Sahtecilik Suçunda İğfal Kabiliyetinin Araştırılması
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmi belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup, özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı kararında, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup, hakim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.
Görüldüğü gibi, mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmi belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama halinde ise; mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın satın aldığı araç bedeli olarak katılan Mustafa Y. 13.000 Lira bedelli sahte çek verdiği, aşamalarda çekin sahte olduğunu bilmediğini savunduğu, katılan Mustafa’nın çekten şüphelendiğini beyan ettiği, çekin ibraz edildiği banka görevlisince fotokopiye benzediği görülerek imza karşılaştırması yapıldığı ve mavi ışığa tutulduğunda sahte olduğunun anlaşıldığı somut olayda, sahteliğin aldatma yeteneğinin olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi amacıyla adli emanette bulunan suça konu çek aslının getirtilip duruşmada incelenmesi, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının öncelikle mahkemece değerlendirilmesi, duraksama halinde bu yönde uzman bilirkişiden rapor alınması, aldatma yeteneği ile ilgili değerlendirmenin gerekçeli karara yansıtılması gerekirken, sahte çek aslı getirtilip duruşmada incelenmeden ve aldatma yeteneği ile ilgili gerekçeli kararda hiçbir değerlendirme yapılmadan eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması usul ve kanuna aykırıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/198).
Araç Ruhsatındaki Mühür ve Hologramın Sahteliği
Sanığın fenni muayenesini yaptırdığı oğlu O. S.’a ait 66 NF 944 plakalı araç ruhsatının muayene bölümündeki mühür izi ve hologramın sahte olduğu, sanığın atılı suçu kabul etmemekle beraber Ankara Karayolları Müdürlüğünde aracın fenni muayenesini resmi olarak yaptırdığını, muayene sırasında belge aldığını ancak kaybettiğini sahte olup olmadığını bilmediğini beyan etmesine karşın; 20.06.2008 tarihli Emniyet Kriminal raporuna göre hologramı ve mühür izinin sahte ve iğfal kabiliyetini haiz olduğunun tespit edildiği, yine 05.10.2010 tarihli duruşmada da yapılan sahteliğin iğfal kabiliyetini haiz olduğunun belirtildiği anlaşılmasına göre sanığın üzerlerine atılı suçun tüm unsurları itibariyle oluşup sübuta erdiği ve mahkumiyetine hükmolunması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2014/14089).
Sanığa ait şirket adına kayıtlı 34 VA 9148 plakalı araca ait “motorlu araç trafik belgesi”nin arka yüzündeki 09.09.2005 tarihli muayene işleminin sahte olduğunun iddia olunması, sanığın muayene tarihinde aracının şoförlüğünü yapan ancak sonradan vefat eden Y. D. isimli şahsın polis tarafından muayene tarihi geçmiş olarak yakalanması üzerine suça konu muayene işleminin Y. D.’a görevli trafik polislerince yaptırılmış olduğunu öğrendiğini savunması, suça konu muayene işlemine ilişkin borcu yoktur belgesi, harç pulu, ilgili kurumdan egsoz emisyon pulu gibi hiçbir belge ibraz edememesi, ekspertiz raporunda suça konu muayene işlemindeki mühür izinin ve hologramın sahte olduğunun ve iğfal yeteneğini haiz bulunduğunun belirtilmesi, mahkemece yapılan gözlemde de yapılan sahteciliğin iğfal kabiliyetinin bulunduğunun belirlenmesi, sanığın savunmasının hayatın olağan akışına uygun bulunmamasına göre; yüklenen suçun tüm unsurlarıyla oluştuğu ve sübuta erdiği cihetle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2014/8818).
Sahte Belge Aslının Dosyaya Getirtilmesi Zorunludur
Hakkında başka bir suçtan gerçek kimlik bilgileri ile yakalama kararı bulunan sanığın üst aramasında kendi fotoğrafı olan ve … kimlik bilgileri ile sahte oluşturulmuş nüfus cüzdanının ele geçirildiği somut olayda, suça konu belge üzerinde yapılan sahteciliğin iğfal kabiliyetini haiz olduğu belirtilen 05.12.2012 tarihli bilirkişi incelemesi karşısında; suça konu belge aslının celp edilerek incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde belge aslının dosya içine konulması ve iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/13659.
Senet Tahrifatında İğfal Kabiliyetinin Adli Tıp Kurumu Tarafından Tespiti
Sanığın katılana verdiği borç para karşılığında aldığı 05.02.2008 vade tarihli senet üzerinde zamanaşımı süresini uzatmaya yönelik tahrifat yapmak şeklinde gerçekleşen eyleminde; sanığın kastının gerçek bir resmi belgeyi bozmak olmayıp, tarih değişikliği suretiyle belgenin içindeki gerçeği değiştirmek olduğu ve herhangi bir hakkın kullanılmasının engellenmemesi sebebiyle de TCK’nın 205. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı, suça konu belgede gerçekleştirilen sahteciliğin iğfal kabiliyetini taşıması halinde eylemin TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, bu bağlamda Adli Tıp Kurumundan söz konusu belgedeki tahrifatın iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığıyla ilgili rapor alınmasından sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek suçundan mahkumiyetine hükmolunması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5912).
Sahte Çekin İğfal Kabiliyeti İçin Bilirkişi Raporu Alınmalıdır
Suça konu çekin boş ve imzasız olarak çalındığının iddia edilmesine karşın, kolluk tarafından bilgi sahibi olarak beyanı alınan banka çalışanı A. A.’ın, cihazla yaptığı incelemede çekin tamamen sahte olduğunu tespit ettiğini beyan etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; öncelikle suça konu çekteki sahteciliğin ne şekilde gerçekleştirildiğinin belirlenmesi amacıyla; çekin orijinal mi olduğu, yoksa tamamen sahte olarak mı üretildiği, sahte olarak üretilmiş ise iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi raporu aldırılması, raporun sonucuna göre, gerekli görülmesi durumunda çekte keşideci olarak görünen şirket yetkilisinin ve sanıktan önce cirosu bulunan firma ve şirket yetkililerinin beyanlarının alınması ve her biri yönünden imza ve yazı incelemesi yaptırılması, sanığın bildirdiği numaranın adına kayıtlı olduğu tespit edilen S. K.’nın ve araştırılarak tespit edilmesi halinde ayrıca L. Ş.’in beyanının alınması, sanığın çeki soruşturma aşamasında kollukta beyanı alınan T’ye verdiği, A.’nin de çeki şikayetçiye verdiği, sahte olduğunun anlaşılması sebebiyle şikayetçinin zararını karşıladığı nazara alındığında M’nin de suçun mağdurlarından olduğu anlaşıldığından, duruşmaya davet edilerek şikayet ve delilerinin ve çekin hangi ilişki sebebiyle kendisine geçtiğinin sorulması ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar: 2016/8882).
Pasaportun Uzman Kişiyi İğfal Kabiliyeti Olup Olmadığı
Sanık İ. hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelemesinde, Dosya kapsamında yer alan 19.01.2016 tarihli uzmanlık raporunun içeriğinden, sanık …‘ın ibraz ettiği pasaportun, “bu tür belgeleri kontrol etmekle görevli kişilere karşı ibraz edilmesi halinde, sahteliğine dair dikkat çekecek bulgular taşıması nedeniyle, bu kişilere karşı iğfal kabiliyetine haiz olmadığının” anlaşılması karşısında, sanığın, “H. G.” adına düzenlenmiş söz konusu pasaportu, kontrol etmekle görevli olan kolluk görevlilerine ibraz ettiği de dikkate alındığında, somut olayda, TCK’nın 204/1. maddesinde düzenlenen “resmi evrakta sahtecilik” suçunun unsurları oluşmadığından, sanığın beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5147).
Sahte Nüfus Cüzdanı (Kimlik) ile İlgili Ekspertiz Raporu
16.04.2012 tarihli ekspertiz raporunda suça konu nüfus cüzdanının soğuk mühür izi özelliği yönünden orjinallerinden farklı olduğu, tümden sahte olarak tanzim edildiği, sade vatandaşlar yönünden aldatma kabiliyetine haiz olduğu hususlarının belirtilmesi, mahkemenin gerekçeli kararında ekspertiz raporuna atıf yapmak suretiyle belgenin aldatma kabiliyeti olduğunu kabul etmesi karşısında 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip suçun subutu yönünden vicdani kanıya ulaşan mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/3393).
Sahte Sağlık Kurulu Raporu ve Fiili İğfalin Hukuki Neticesi
Sanıklar … ve … hakkında sahte sağlık kurulu raporu düzenledikleri iddiası ile açılan davada, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 Sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak adatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği, yine suça konu belgelerin onaysız fotokopiden ibaret olması halinde belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmayacağından yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı cihetle, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu dikkate alınarak sanıklar … ve …‘ın düzenledikleri kabul edilen suça konu sahte raporların aslı araştırılıp bulunması durumunda getirilip incelenerek aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğunun mahkemece incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde sahte belge aslının dosya içerisine konulması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden fotokopiden ibaret olan belgenin ne şekilde aldatıcılık özelliği taşıdığı konusunda bir tespit de yapılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2521).
Belgede Sahtecilik Suçlarında Aldatıcılık Yeteneğini Hakim Tespit Etmelidir
Suça konu bono ile ilgili mevcut bilirkişi raporlarına göre tahrifat yapıldığının sabit olmasına rağmen sahteciliğin iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığının bilirkişi raporu ve mahkeme gözlemi ile tespit edilmemiş olması ve sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu senedin duruşmada incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar: 2015/6375).
Resmi belgede sahtecilik suçu ile ilgili olarak 06.05.2011 günlü ekspertiz raporunda, madeni oto plakası üzerinde trafiğe ait soğuk mühür izlerinin bulunmadığının belirtilmesi; mahkemece suça konu plaka üzerinde bulunması gerekli zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı ve aldatma kabiliyetini haiz olup olmadığı yönünde plaka üzerinde herhangi bir incelemede bulunulmaması, iğfal kabiliyeti konusunda değerlendirme yapılmayıp ekspertiz raporunda iğfal kabiliyetinin bulunduğunun tespit edildiği gerekçesiyle hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu … ibareli oto plakasının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2015/5461)
Sanığın şirket adına çek keşide etme yetkisinin bulunup bulunmadığı, bu konuda kendisi tarafından verilmiş bir vekaletname ya da rızasının olup olmadığı ve sanığın suça konu çek dışında şirket adına daha önce benzer şekilde çek keşide edip etmediğinin sorulması ayrıca sahtecilik suçlarında aldatıcılık özelliğinin tespitinin hakime ait olduğu cihetle, suça konu senetlerin getirtilerek duruşmada incelenip özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan ve denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulduktan sonra iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığı tespit edilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/103).
Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge aslının celp edilerek incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde belge aslının dosya içine konulması, bu belgenin yasal unsurları taşıyıp taşımadığı, iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu kararda tartılışıp değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4325).
Çeklerin tümden sahte mi yoksa imza sahteciliğimi yapılmış olduğunun ilgili bankalardan sorulması, gerekirse bu konuda bilirkişi raporu alınması, çeklerin sahte olduğu saptandığı takdirde belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu da gözetilerek, çek asıllarının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilip, unsurlarının tam olup olmadığının ve iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yöntemince tartışılarak, denetime olanak verecek şekilde dosya içinde bulundurulması, yine sanığın yazı ve imza örnekleri alınarak, suça konu çekin ön ve arka yüzlerindeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının hususunun bilirkişi aracılığı ile saptanması, savunmasında çekleri …‘dan aldığını belirtmesi karşısında, bu savunmasını doğrulayacak yazılı belgesi olup olmadığının kendisinden sorulması, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4027)
Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınıp, suça konu çek aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle özellikleri tutanağa geçirilip iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yöntemince tartışılıp belge aslı temyiz incelemesine esas olarak dosyasına eklenilmeden, suça konu çek üzerindeki yazı, rakam ve imzaların sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi raporu alınmadan ve savunmalarında katılanın rızası ile çek yapraklarının alındığını söylemesi karşısında, katılan adına başka düzenlenmiş çekler olup olmadığı araştırılıp, düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde bunlarla ilgili delil niteliğinde olabilecek evrakların onaylı suretinin temininden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/3603).
Suça konu çek ile ilgili mevcut bilirkişi raporuna göre iğfal kabiliyeti ile ilgili görüş bulunmadığından, sahteciliğin iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının bilirkişi raporu ve mahkeme gözlemi ile tespit edilmemiş olması ve sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer verilmeyecek şekilde açığa çıkarılabilmesi ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının tespiti amacıyla, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, ayrıca suça konu çeklerin ön yüzlerindeki yazı ve rakamların ve keşideci imzalarının çek hesabı sahibi olan katılan B. Y.’ın eli ürünü olup olmadığının tespiti, yine çeklerin ön yüzlerindeki ve yazı ve imzalar ile arka yüzündeki “K… İnşaat” kaşesi üzerindeki imzaların sanık N. G.’ün eli ürünü olup olmadığının tespit edilmesi için bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması ve toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 23. Ceza Dairesi - Karar: 2016/165).
Aldatma Yeteneğinin Tespiti İçin İzlenecek Usul
Sanığın, keşidecisinin A. olduğu, 13.800 TL bedelli çeki mağdura vermek suretiyle malzeme satın aldığı, çekin bankaya ibrazında tamamen sahte oluşturulmuş olduğunun belirlendiği, böylece sanığın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
Sanığın, suça konu çeki kendisini K. olarak tanıtan ve … TC kimlik numaralı Y’den aldığını, bu kişiye domates sattığını, olayın ortaya çıkmasından sonra bu kişiyi yakalattırarak zararını tahsil ettiğini beyan etmekle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın ifadesinde adı geçen … isimli kişinin ifadesinin alınarak suça konu çekin kendisi tarafından sanığa verilip verilmediğini, çeki kimden aldığını, sahte olarak düzenleyip düzenlemediğini, keşideciyi ve mağdur …‘i tanıyıp tanımadığının sorulması, çekin verilmesi ya da başka yerden alınmasına esas belgelerin istenmesi, onaylı suretinin dosyaya konulması, adı geçen kişinin yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınarak, mukayeseye elverişli belge asıllarıyla birlikte kriminale gönderilerek, söz konusu çekteki yazılar ile imzanın kendisine ait olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi, mağdurun çeki borç karşılığı aldığını belirtmesi nedeniyle, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarih ve 6/ 8-69 E. K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı dikkate alınarak sanığın söz konusu çeki mağdura önceden doğmuş bir borç için verip vermediğinin kesin olarak belirlenmesi açısından sanık ve mağdurun yeniden ifadelerinin alınması, belgede sahtecilik suçuna konu teşkil eden çekin aslının dosyaya getirtilerek, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çekin mahkeme heyeti tarafından incelenip özelliklerinin zapta geçirilmesi, bu şekilde, sahtecilikte aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespitinden sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi hukuka aykırıdır (Yargıtay 15. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4865).
Tahrifat Yapılan Çekin İğfal Kabiliyetinin İncelenmesi
Sanığın savunmalarında ısrarla suça konu çek üzerinde herhangi bir tahrifat yapmadığını, tahrifat varsa da bunun katılan tarafından yapılmış olabileceğini savunmasına karşı, katılanın alınan beyanlarında suça konu çeki 28.02.2009 keşide tarihli olarak düzenleyip sanığa verdiğini ancak sanık tarafından keşide tarihinin ay hanesinde tahrifat yapılarak 28.08.2009 keşide tarihli olarak icra takibine konulduğunu iddia etmesi, katılan tarafından dosyaya sunulan 23.10.2008 tarihli tahsilat makbuzu fotokopisi incelendiğinde suça konu çekin de 28.02.2009 keşide tarihi belirtilmek suretiyle bu makbuz içinde yer aldığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve suç unsurlarının tespiti bakımından, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, öncelikle çek aslının getirtilerek duruşmada incelenip özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan ve denetime olanak verecek şekilde dosyada bulundurulduktan sonra iğfal kabiliyeti yönünden inceleme yapılması, iğfal kabiliyetinin bulunduğunun anlaşılması halinde, makbuzda teslim alan olarak imzası bulunan kişinin tespiti ve bu kişi ile makbuzda ismi geçenin olaya dair ayrıntılı beyanlarının alınması, tahsilat makbuzundaki tahsil eden imzasının sanık, tanık ve varsa tespit edilecek şirket yetkilisine aidiyeti yönünden usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/6135).
Aldatma Yeteneği Konusunda İnceleme Yapılamaması
Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince; sanığın, katılana ait nüfus cüzdanını ele geçirip kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle atılı suçu işlediği iddia ve kabul edilmiş ise de; suça konu nüfus cüzdanının aslının ele geçirilmemiş olması ve iğfal kabiliyeti yönünden mahkemece inceleme yapılamamış olması karşısında, tüm unsurlarıyla oluştuğu sabit olmayan suç sebebiyle sanık hakkında beraat yerine, yazılı biçimde mahkumiyet kararı verilmiş olması hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7911).
Aynı Anda Yakalanan İğfal Kabiliyetini Haiz Belgelerde Ceza
Sanığın yakalandığında üzerinden çıkan ve iğfal kabiliyeti mevcut olan kimlik belgesi ile sürücü belgesindeki sahtecilik suçlarından hakkında tek hüküm kurularak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle tespit edilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde uygulamalar yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4543).
Zincirleme Sahtecilik Suçunda Kimlikteki İğfal Kabiliyetinin Tespit Edilememesi
Noterlik bir kamu kurumu değilse de, olayda kamu kurumunun maddi varlığı olan trafik tescil belgesinin kullanılmış olması sebebiyle 158/1-d maddesiyle uygulama yapılmasında, sonucu itibariyle bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanıkların haklarında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince; ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve Ceza Genel Kurulunun 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas, 2012/1804 Sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, “muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği cihetle; sanıkların mağdurun kimlik bilgilerini içeren sahte nüfus cüzdanı ile noterde araç satışı yaptıkları ve nüfus cüzdanının dosya kapsamından ele geçirilemediğinin anlaşılması karşısında, iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı belirlenemediğinden zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2117).
Resmi veya Özel Belgede Sahtecilik Suçunda İğfal Kabiliyeti
Suça konu ruhsat belgesi aslı ve adli emanete kayıtlı olup kredi çekiminde kullanıldığı anlaşılan belgeleri duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilip iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yöntemince tartışılarak, ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerektiği; belge asıllarının bulunmaması halinde ise fotokopi belgelerin iğfal kabiliyetini haiz olmayacağı ve sanıkların onaysız fotokopi belgelerle kredi çektiklerinin tespiti halinde eylemlerinin; zincirleme özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilerek sonucuna göre hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/1095).
Ekspertiz Raporuna Göre Belgenin İğfal Kabiliyetinin Olmaması
Sanık İ. Y. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden;
Sanığın B. Y. adına düzenlenmiş sürücü belgesine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul olunan davada, dosyada mevcut 13.6.2006 tarihli Ekspertiz Raporuna göre, sürücü belgesi üzerinde fotoğraf değişikliği yöntemiyle gerçekleştirilmiş olan tahrifatın, ilk bakışta ve kolaylıkla fark edilecek nitelikte olması sebebiyle iğfal kabiliyetini haiz olmadığına dair görüşü karşısında, duruşmada yapılacak gözlemle sürücü belgesinin iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı hususunun mahkemece değerlendirilmesi ve denetime olanak verecek şekilde sürücü belgesinin dosya içine konulması gerektiği gözetilmeden ve iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu da kararda tartışılıp değerlendirilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2015/814).
Fotoğraf Yapıştırarak Sahtecilikte İğfal Kabiliyeti
Belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliği bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, yasal unsurlarının tam olup olmadığı ve aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda gözlem yapılması gerekiyorsa da; dosyada aslı bulunan suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyet olarak yapılan incelemede; fotoğraf üzerinde soğuk mühür izinin bulunmadığı ve fotoğraf kenarlarının düzgün formda olmadığı, fotoğrafın belgeye sonradan yapıştırılmış olduğunun ilk bakışta kolaylıkla anlaşılması karşısında; fotoğraf üzerindeki soğuk damga izi bulunmayan nüfus cüzdanının bu hali ile aldatıcılık niteliği bulunmadığı ve TCK’nin 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun da yasal unsurlarının somut olayda oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine hakkında yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi-K.2021/6093).
Suç tarihinde sanığın karakolda kimlik bilgileri sorulduğunda kendisini kardeşi mağdur H.. Y.. olarak tanıtıp, kendi fotoğrafı bulunan ve kardeşinin kimlik bilgilerini içeren nüfus cüzdanı sunduğunun iddia olunması, Kriminal Laboratuvarının 23.06.2009 tarihli raporu ile “tetkik konusu nüfus cüzdanı üzerindeki halen mevcut fotoğrafın daha önce aynı yerdeki fotoğrafın sökülmesinden sonra yapıştırılmış olduğunun belirlenmesi, belge detaylı incelemeye tabi tutulmadığı ya da uzman tarafından incelenmediği sürece ilk nazarda ve kolaylıkla fark edilemeyecek nitelikte olduğundan aldatma kabiliyetini hazi olduğunun” belirlenmesi, aslı dosya arasına getirtilen suça konu belge üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde; nüfus cüzdanı üzerindeki mühür izinin bulunduğu, değişikliğin ilk bakışta dikkat çekmediği ve belgenin iğfal kabiliyetinin bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, sanığın yasal unsurları itibariyle oluşan ve sübuta eren resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2015/1162).
Sahtecilik Suçunda İğfal Kabiliyetinin Araştırılmasının Zorunlu Olmadığı Haller
Resmî belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcı yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapması belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 sayılı kararında da aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup hâkim, olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.
Görüldüğü gibi, mahkemece, suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmî belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğelerin incelenmesi, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığının saptanması, duraksama hâlinde ise mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmasında zorunluluk vardır.
Belgelerin aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının saptanması yönünden genel kural ve uygulama önceki paragraflarda anlatıldığı şekilde olmakla birlikte, resmî kurum veya kuruluşlarca usulüne uygun şekilde düzenlendiği tespit edilen belgelerin, aldatma kabiliyetini haiz olacağı hususunda herhangi bir tereddüt bulunmayacağından, genel kural ve uygulamanın bir istisnası olarak mahkemelerin, belirtilen şekilde tanzim edildiği anlaşılan belgeleri incelememesinin bir eksiklik olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, suça konu özel vekâletname düzenlenirken Aksaray 3. Noterliğine ibraz edilen nüfus cüzdanına ilişkin noterlik örneği ile mağdura ve belirtilen vekâletnamede mağdur adına atılı sahte imzanın sahibi olduğu 28.06.2017 tarihli Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporuyla belirlenen tanık …’e ait fotoğrafların temin edilip Noterliğe sunulan nüfus cüzdanındaki fotoğrafın mağdura mı yoksa tanık …’e mi ait olduğunun belirlenmesi sonrasında bu delillerle birlikte suça konu belgenin aldatma kabiliyetini haiz olup olmadığı tespit edilerek gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinden bahisle Yerel Mahkemece kurulan hükümlerin eksik araştırma ve inceleme nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle itiraz yoluna başvurulmuş ise de; mağdur ve …’in fotoğrafı ile suça konu vekâletname düzenlenirken Noterliğe ibraz edilen nüfus cüzdanı fotoğraflarının karşılaştırılmasının, Yerel Mahkemece hakkında görevi kötüye kullanma suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen Noterlik Başkâtibi inceleme dışı sanığın hukuki durumu yönünden bir delil olabileceği, her durumda söz konusu vekâletnamenin sahte bir şekilde düzenlenmesini sağlayarak, bankaya karşı kullanıp mağdurun hesabından para çeken sanıkların hukuki durumlarında herhangi bir değişiklik yaratmayacağı; ayrıca bir özel vekâletnamede bulunması gereken unsurları taşıyan ve Aksaray 3. Noterliğince usulüne uygun şekilde düzenlendiği tespit edilen 12.05.2008 tarihli ve 04860 yevmiye numaralı vekâletnamenin, anılan Noterlik tarafından mevzuata uygun şekilde tanzim edilmiş olması nedeniyle iğfal kabiliyetini haiz olduğu hususunda da herhangi bir tereddüt bulunmadığından Yerel Mahkemece suça konu belgenin incelenmemiş olmasının dosya kapsamında önem arz etmediği, bu suretle sanıklar hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak kurulmadığı sonucuna varılmalıdır (Ceza Genel Kurulu 2020/271 E. , 2023/630 K.)
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.