Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

İntihara Yönlendirme Suçu Nedir? (TCK m.84)


İntihara yönlendirme suçu, 5237 sayılı TCK’nın “Hayata Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçu, seçimlik hareketli bir suç olduğundan aşağıdaki herhangi bir hareketin yapılmasıyla suçun unsurları meydana gelir (TCK m.84):

  • İntihara azmettirme,
  • İntihara teşvik etme,
  • Başkasının intihar kararını kuvvetlendirme,
  • Başkasının intiharına yardım etme.

Suçun temel şeklinin seçimlik hareketlerinden de anlaşılacağı üzere, intihar etmek suç olarak tanımlanmamıştır. 5237 sayılı TCK, ceza hukukunda suça iştirak hükümleri sistematiğini esas alarak intihar edeni değil, sadece intihara yönlendireni cezalandırmayı kabul etmiştir.

İntihara Yönlendirme Suçunun Unsurları

İntihara yönlendirme suçu, neticesi harekete bitişik ani suçlardan olduğundan suça teşebbüs mümkün değildir. Suçun unsuru olan seçimlik hareketlerden herhangi birinin yapılmasıyla suç tamamlanmış olur. Suçun tamamlanması için intihara yönlendirme suçunun mağduru olarak kabul edilen intihar eden kişinin yaşamını yitirmesi veya başkaca bir neticenin gerçekleşmesi şart değildir.

İntihara yönelendirme suçunun maddi unsurları şu şekildedir:

  • İntihara azmettirme: Azmettirme, belli bir suçu işleme konusunda henüz bir düşüncesi olmayan bir kişinin başkası tarafından ikna, telkin veya diğer bir suretle bu suçu işlemeye karar vermesinin sağlanmasıdır. İntihara azmettirme suçu ise intihar niyeti olmayan bir kişiye intihar kararının aldırılması ile oluşur. Bu seçimlik hareket ile fail tarafından intihar düşüncesi olmayan bir kişide intihar düşüncesi oluşturulması cezalandırılmaktadır. Örneğin, evlilik dışında hamile kalan sevgilisine “kendini kurtarmak istiyorsan, ölmeyi dene, intihar et beni de kurtar” diyerek baskı kuran kişi intihara azmettirme suçu işlemiş olur.

  • İntihara teşvik etme: İntihara teşvik etme suçu, intihar düşüncesinde olmasına rağmen henüz karar oluşturmadığı bir aşamada mağdurdaki intihar düşüncesinin desteklenerek mağdurun karar oluşturmasının sağlanmasıyla vücut bulur. Örneğin, evlilik dışı hamile kalıp sosyal baskılardan korkan bir kadının “benim tek çarem ölmek galiba” sözlerine, “hayat sana işkence olacak, senin yerinde olsam bu şekilde yaşayacağıma intihar ederim” şeklinde cevap veren kişi intihara teşvik suçu işlemiş olur.

  • Başkalarını alenen intihara teşvik etme: Başkasını alenen intihara teşvik etme, TCK m.84/3’te ayrı bir fıkra şeklinde düzenlenmiştir. Çünkü, “alenen teşvik” halinde sadece suçun mağduru olan intihar eden değil, toplumun geri kalanı da doğrudan vakıanın psikolojik etkileri altında kalmaktadır. Ceza hukukunda aleniyet, bir söz veya davranışın belirsiz sayıda kişi tarafından algılanabilir bir şekilde yapılmasıyla oluşur. Örneğin, cadde üzerinde bir kimsenin intihara teşvik edilmesi halinde alenen intihara teşvik suçu işlenmiş olur.

  • Başkasının intihar kararını kuvvetlendirme: Suçun bu seçimlik hareketinde mağdur artık intihar kararını vermiştir. Mağdur dış etkilerden bağımsız olarak intihar etme kararını vermiş, düşünce aşaması son bulmuş harekete geçmiş intihar etmemiştir. Mağdurun aldığı intihar kararı, fail tarafından güçlendirilmektedir. Örneğin, atlamak üzere köprüye çıkan kişiye yönelik “atlarsan atla, ver kararını, seninle mi uğraşacağız” şeklindeki sözler başkasının intihar kararını kuvvetlendirme suçunun işlenmesine neden olur.

  • İntihara yardım etme suçu: İntihara yardım etme suçu, başkasının intihar kararını uygulayabilmesi için gerekli ortamı sağlamak, araç gereçleri vermek veya intihar mahaline götürmek vb. hareketlerle mağdurun intihar etmesine yardım edilmesiyle gerçekleşir. Örneğin, kendini asarak intihar etmek isteyen kişiye ip vermek veya arabayla köprüye götürmek, intihara yardım etme suçu olarak nitelenir.

Özellikle belirtelim ki; intiharı engelleme noktasında hukuki yükümlülük altındaki kişi, yükümlülüklerin yerine getirmede ihmalde bulunup mağdurun ölümüne neden olursa, fail intihara yönlendirme suçu nedeniyle değil, taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle yargılanmalıdır. Ancak, fail mağdurun intihar edeceğini bildiği halde yükümlülüklerini bilerek ihmal ederek mağdurun ölmesini istemişse, bu durumda ölüm gerçekleştiğinde fail, ihmali davranışla kasten öldürme suçu nedeniyle cezalandırılır.

Failin cebir ve tehdit kullanmak suretiyle mağduru intihara mecbur bırakması halinde, fail hakkında kasten öldürme suçu nedeniyle yargılama yapılmalıdır. İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya algılama yetenekleri ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenler de kasten öldürme suçu nedeniyle cezalandırılır.

İntihara Yönlendirme Suçunun Cezası (TCK m.84)

İntihara yönlendirme suçunun cezası şu şekildedir:

  • Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.84/1).

  • İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.84/2).

  • Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.84/3).

  • İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar (TCK m.84/4).

Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. İntihara yönlendirme suçunun ceza miktarı nedeniyle hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi mümkün değildir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Sadece suçun cezasının 2 yıl veya altında belirlendiği hallerde HAGB kararı mümkündür.

Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Taksirli iflas suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Sadece suçun cezasının 2 yıl veya altında belirlendiği hallerde hapis cezasının ertelenmesi mümkündür.

Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. İntihara yönelendirme suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

İntihara yönlendirme suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Kamu davasına şikayetçi olarak müdahil olan herhangi bir kimse varsa bile şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suçlar, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman ihbar veya şikayet dilekçesi verme suretiyle savcılığa bildirildiğinde soruşturulabilir.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. İntihara yönlendirme suçunun basit halinde (TCK m.84/1) suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun nitelikli hallerinde dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.

İntihara Yönlendirme Suçunda Görevli Mahkeme

İntihara yönlendirme suçu ile ilgili yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Ancak, hareketlerin kasten öldürme gibi cezalandırılması (TCK m.84/4) veya kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi olarak nitelendirilmesi halinde yargılama yapma görevi ağır ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

İntihara Yönlendirme (Sebebiyet Verme) Suçu Yargıtay Kararları


İntihara Yönlendirme Suçunda Kamu Davasına Müdahil Olma

Sanık … hakkında; suç tarihinde 18 yaşından küçük olan katılan …‘yı intihara yönlendirme ve eziyet suçlarından açılan kamu davalarında, 6284 sayılı Yasanın 2/1-d ve 20/2. maddeleri uyarınca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu suçların zarar göreni olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK’nun 233 ve 234. maddeleri gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, usulen dava ve duruşmalar bildirilmeden, davaya katılma ve CMUK’nun mağdur … katılanlar için öngördüğü haklardan yararlanma olanağı sağlanmadan yargılamaya devam edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 1.Ceza Dairesi - Karar : 2018/1963).

İntihara Azmettirme ve Yönlendirme Kavramları

A)- Sanıklar … ve … hakkında intihara azmettirme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Sanıkların eylemleri bir bütün halinde intihar kararını kuvvetlendirme olarak vasıflandırılıp, suç tanımının “intihara yönlendirme” olarak yapılması gerekirken, “intihara azmettirme” olarak belirlenmesi, yasaya aykırı görülmüş ise de; sonuca etkisi bulunmayan seçimlik hareketlerin karıştırılmasından ibaret olan bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden gerekçeli kararda geçen “intihara azmettirme” ibarelerinin “intihara yönlendirme” şeklinde düzeltilerek onanmasına,

B)– Sanıklar … ve … hakkında intihara yönlendirme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; müntehir … ile sanık Makbulenin kardeşi, …‘un ise kayınbiraderi olan …‘nın evlendikleri, ilişkiye girmek istediklerinde …‘nın ereksiyon olamaması nedeniyle …‘in vajinasına parmak soktuğu, kanama olmadığını görünce onu bakire olmamakla suçladığı, diğer sanıklar … ve …‘yi de alarak hastaneye götürüp muayene ettirmek istedikleri, adli vaka olmadığı gerekçesiyle gittikleri hastanelerden olumsuz cevap aldıkları, daha sonra ailesine götürdükleri, durumu annesine anlatıp eve geri döndükleri, bu arada …‘nın …‘e kağıtlar yazdırıp, beyanlarını ses kaydına aldığı, ertesi gün … ve …‘in birlikte sanıkların 11. katta bulunan evlerine gittikleri, …‘nın sanıklara olayları anlatıp, yakındığı sırada …‘in sanıkların evinin balkonuna çıkıp aşağıya atlamak suretiyle intihar ettiği, otopsi raporuna göre, halen bakire olduğu anlaşılan olayda; sanıkların kendilerine anlatılan olayları dinlemekten başka icra hareketi sayılabilecek bir eylemleri ve olayda atfı kabil kusurları bulunmadığı gözetilerek beraatlerine karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyetlerine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar : 2018/547).

Kasten Öldürme Suçu ile İntihara Yönlendirme Suçu Arasındaki Fark

Dosya kapsamına göre, mağdur Metin ile haklarında verilen hüküm kesinleşen D. ve M.’nın birlikte işledikleri “nitelikli öldürme”, “yağma” ve “hürriyeti sınırlama” suçlarından hükümlü olarak aynı cezaevinde bulundukları, D. ve M.’nın, yanlarına yine hakkında verilen hüküm kesinleşmiş olan E. ve sanık E.’i de alarak, sürekli baskı altında tuttukları mağduru, kendileri yararına kantin alışverişi yapmaya zorladıktan, olay günü mağdurun parasının kalmaması sebebiyle sanıkların isteklerini yerine getiremediği, bunun üzerine, sanıkların hep birlikte bahçeye çağırdıkları mağduru darp etmeye başladıkları, temin ettikleri bir çamaşır ipini mağdurun kalmış olduğu koğuşun pencere demirine bağladıkları, ardından “intihar etmezsen seni öldürürüz” diyerek, buldukları tabureyi asmış oldukları ipin altına koydukları, mağduru tabureye çıkıp kendisini asması için yoğun bir baskı uygulayarak zorladıkları, nihayet tüm bu baskılardan bunalan mağdurun tabureye çıkıp boynuna ipi geçirdiği, tabureye vurduğu tekmeyle birlikte boynundan sallanmaya başladığı, bu esnada paniğe kapılan sanıkların ipi kesmek suretiyle mağduru kurtardıkları olayda,

Mağdurun kendi iradesi ile değil, sanık E.’in de içinde bulunduğu grubun fiili ve psikolojik baskı ve zorlamaları sonucu intihar ortamına sürüklendiği, bu durumda ölümün gerçekleşmesi halinde TCK’nun 84/2-son maddesi uyarınca “kasten öldürme” suçundan, ölümün sanıktan kaynaklanmayan bir nedenle gerçekleşmemesi halinde “öldürmeye teşebbüs” ten neticenin bizzat sanık tarafından engellenmesi halinde ise TCK’nun 36. maddesi uyarınca “kasten yaralama” suçundan hüküm kurulması gerektiği, somut olayda neticenin sanık tarafından engellendiği anlaşıldığı halde, sanığın, “kasten yaralama” suçundan, TCK’nun 61. maddesi uyarınca, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ile güttüğü amaç ve saik gibi hususlar göz önünde bulundurularak, üst sınırdan bir ceza ile cezalandırılması yerine, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek, yazılı biçimde “intihara yönlendirme” suçundan hüküm kurulması, bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2014/1248).

Birlikte İntihar Etme Teklifi

Evli ve iki çocuk babası olan 31 yaşındaki sanık B. ile 16 yaşındaki mağdur K.’in arkadaşlık yapmasını ailelerinin onaylamaması üzerine, B.’in 11.03.2010 tarihinde K.’in telefonuna mesaj çekerek “benimle her şeye var mısın” dediği, K.’in de “evet” şeklinde cevap vermesi üzerine, bu kez de mağdureden öldürecek bir ilaç getirmesini istediği, 12.03.2010 tarihinde K.’in evden 4 kutu ilaç alarak okul çıkışı B. ile buluştuğu, birlikte Mersin’den Erdemli’ye gittikleri, burada bir pansiyonda kaldıkları, 14.03.2010 tarihinde B.’in K.’e ilaçları getirip getirmediğini sorduğu, K.’in de getirdiğini söylemesi üzerine ilaçları paylaştıkları, önce K.’in içmeye başladığı, B.’in de ilaçları içtiği, bir süre sonra hastaneye gittikleri ve tedavi sonucu yaşama döndürüldükleri olayda, intihar etmeyi sanık B.’in teklif ettiği ve intihar etmekte kullanılan ilaçları sanığın isteği üzerine mağdurenin temin ederek getirdiği anlaşılmakla, sanığın eylemine uyan intihara yönlendirme suçu nedeniyle cezalandırılması gerektiği düşünülmeksizin, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2013/7481).

İntihar Etme Kararının Özgür İradeyle Verilmesi

Sanık E. ile maktul Z.’in bir süre önce internette tanıştıkları, Z.’in kendisini K. olarak tanıttığı ve yazışmalarda erkek gibi davrandığı, bunun sonucunda aralarında duygusal bir ilişkinin geliştiği, bir süre sonra yine internet üzerinden Z.’in açıklaması üzerine onun aslında erkek olmadığını öğrenen E.’in önce ilişkiye son vermek istediği, daha sonra ise ilişkiyi sürdürme kararı aldıkları, önce buluştukları, sonra da birlikte yaşamak için .’ya gidip olaydan yaklaşık bir ay önce orada bir ev tutarak birlikte yaşamaya ve aynı zamanda cinsel yönden de birlikte olmaya başladıkları, bu arada Z.’in ameliyatla erkek olmak istediği ve bunun için çaba harcadığı, daha sonra Z.’in bunu başaramaması üzerine artık yaşamanın anlamsız olduğu yönünde değerlendirmede bulunarak önceden konuştukları birlikte intihar etme fikrini hayata geçirmeye karar verdikleri, Z.’in gidip babasının olduğunu söylediği bir tabanca ile döndüğü, olay günü iki adet intihar mektubu yazıp birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, tabanca ile intihar etmek üzere yanyana oturdukları, evvela kimin önce intihar edeceği konusunda konuştukları, ikisinin de bir diğerinden önce intihar etmek istediği, daha sonra Z.’in baskın çıkması üzerine, öncelikle Z.’in tabancayı alıp kafasına dayayarak tetiğe basmak suretiyle intihar edip öldüğü, ardından E.’in de tabancayı aldığı, kafasına dayadığı ve tetiğe bastığı ancak merminin sıkışması üzerine silahın ateş almadığı, bir kaç kez denemesine rağmen silahı ateşlemeyi başaramadığı, bunun üzerine annesine telefon ederek yardım istediği ve kolluk güçlerinin E. ile maktulün bulunduğu yere geldikleri olayda;

Her ne kadar; maktulün intihar etme kararı üzerinde sanığın kendisine ait intihar etme kararının etkili olduğu ve onun kararını takviye ettiği söylenebilirse de, sanığın kararının münhasıran kendi intiharına ilişkin olması ve bunun dışında maktulün intiharına yönelik herhangi bir söz veya hareketinin bulunmaması ve hatta intihar anında sanık ve maktulden her birinin bir diğerinin intiharını istemek bir yana öncelikle kendisinin intihar etmek istediğinin açıkça anlaşılması karşısında, sanığın intihara yönlendirme suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmiş olması bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2013/3121).

İntihara Yönlendirme (İntihara Sebep Olma) Suçunda Haksız Tahrik

Sanık …‘ın maktül …‘a yönelik intihara yönlendirme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, sanık savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin; kararın hukuka aykırı olduğuna, cezanın fazlalığına yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Tanık … ifadeleri ve dosya içeriğinden; sanığın intihara yönlendirme suçunu, maktülün sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak kendisini aldatmasından duyduğu hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında işlediği anlaşılmakla; haksız tahrik nedeniyle 1/4 ile 3/4 arasında ceza indirimi öngören TCK’nun 29. maddesi uyarınca sanık lehine asgari oranda haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar : 2017/2798).

İntihar Kararını Kuvvetlendirme veya İntihara Yardım Etme

Sanık M.. M..’nın maktül N.. K..’ı “intihara yönlendirme” suçundan mahkumiyetine dair Silifke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/654 esas ve 2013/189 karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine yapılan incelemede;

Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanık … ve maktül … arasında yüz yüze gelmeden ve birbirlerini görmeksizin sadece telefonla konuşma ve mesajlaşmaktan ibaret arkadaşlık ilişkisinin olduğu, bu ilişki sırasında sanığın bir süre maktülün kız kardeşi ile de aynı şekilde görüştüğü ve bundan dolayı her iki kız kardeş arasında tartışma da yaşandığı, bir süre sonra sanığın maktül ile olan ilişkisini bitirmek istediğini maktüle ilettiği, bunun üzerine duygusal olarak sanığa aşırı derecede bağlanan maktülün sanığa hitaben “bana dönmezsen canıma kıyacağım, zehir içeceğim” şeklinde mesaj gönderdiği, maktül tarafından kendisine gönderilen bu mesajı ciddiye almayan sanığın ise maktüle hitaben “son kurşunu kafama sıkayım hoşçakal” ve “… ben yapıyorum bile bitanem” şeklinde mesajlar gönderdiği, kısa bir süre sonra da maktülün etkeni saptanamayan toksik bir maddeyi içmek suretiyle intihar ettiği olayda; sanık tarafından maktüle gönderilen cep telefonu mesajlarının nitelik ve yoğunluk bakımından intihar kararını kuvvetlendirme olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla yasal unsurları oluşmayan atılı suç yönünden sanığın beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar : 2015/3135).

İntihara Teşvik Suçu

Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdur Serap’ın sanık E…R…ile evlenmek amacıyla arkadaşlık yaptığı, sanığın kendisini astsubay ve bekar olarak tanıttığı, sanığın annesinin mağduru arayarak, sanığın daha önce evlenip boşandığını, astsubaylıktan atıldığını, kendisinin ziynet eşyalarını çaldığını, oğlunun psikolojik durumunun iyi olmadığını söylemesi üzerine mağdurun sanıktan ayrıldığı, mağdurun kendisinden ayrılmasını kabullenemeyen sanığın mağduru “sana ve ailene Diyarbakır’ı dar ederim, seni rezil edeceğim, seni ya ailen öldürsün ya da ben öldüreceğim” şeklinde tehdit ettiği, mağdurun olay günü 13 metre yükseklikteki balkondan atlayarak intihara teşebbüs ettiği, yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirdiği, tıbbi tedavi sonucu hayata döndürüldüğü olayda,

Sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 106.maddesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu anlaşılmakta ise de, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 20.11.2008 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında intihara yönlendirme, tehdit ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, mahkemenin incelemeye konu 25.09.2012 gün ve 2012/482-508 sayılı kararı ile mağdurun şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle hakaret suçundan düşme ve tehdit suçundan da delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verildiği, düşme ve beraat kararlarının aleyhe temyiz bulunmadığından kesinleştiği hususları da gözetilerek, sanık hakkında intihara teşvik suçundan unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozmayı gerektirmekte olup, sanığın temyiz itirazlarının bu itibarla kabulüyle, intihara yönlendirme suçundan kurulan hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA) karar verilmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar : 2014/6311).

Babanın Kızının İntiharına Neden Olması Suçu

Sanığın sabah işten evine geldiğinde, reşit olmayan kızı mağdur Z….’nın erkek arkadaşından hamile kalarak bir kız çocuğu doğurduğunu öğrendiği, duyduğu derin üzüntü ve kapıldığı infial ile mağdurun da annesi olan eşi tanık N…‘a “Z…‘ya söyle, kardeşlerini, annesini, babasını düşünüyorsa kıysın canına, intihar etsin” diyerek mağdura mesaj gönderdiği anlaşılmış ise de; davaya konu sözlerin kızgınlıkla tepkisini göstermek için söylendiği, sözleri mağdura ileten annesi N….’nin kızına aynı zamanda “kafana takma” diyerek bu sözleri ciddeye almaması gerektiğini belirttiği, mağdurun da sanığın sözlerini önemsemediğinin anlaşıldığı olayda; sanığın suç işleme kastı bulunmadığından beraatine karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi bozma nedenidir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar : 2013/6272).

İki Kişinin Birlikte İntiharı, İntihara Yönlendirme ve Kasten Öldürme

İntiharın bizatihi suç olarak kabul edilmemesi nedeniyle bir başkasını intihara sevk eden veya yardımda bulunan kişileri iştirak hükümlerine göre cezalandırmak da mümkün bulunmamaktadır. TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen “bağlılık kuralı” gereğince suça iştirak için fail tarafından işlenen fiilin, tipik ve hukuka aykırı olması gerekir. Hâlbuki intihar veya intihara teşebbüs, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiil değildir. Böyle olunca iştirak kuralarını uygulamak suretiyle bir başkasının intiharına şerik (azmettiren ve yardım eden) olarak katılanları cezalandırmak mümkün değildir. Bu nedenle yasa koyucular, kişinin yaşama hakkını daha etkin bir şekilde korumak ve dolayısıyla kişinin kendi eliyle yaşamını sona erdirmesine bir başkasının müdahalesini önlemek için intihara yönlendirme fiilini bağımsız bir suç olarak düzenlemişlerdir. TCK’nın 84. maddesinde de intihara yönlendirme bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçunu oluşturan davranışlar, TCK’nın “faillik” ve “şeriklik” olarak ikiye ayırdığı iştirak şekillerinden sadece “şeriklik” statüsünü oluşturan “azmettirme” ve “yardım etme” fiillerini kapsamaktadır. Bu itibarla bir başkasının intihar fiili veya intihar edenin iradesi üzerinde hâkimiyet kuran kişilerin, artık intihara yönlendirme suçundan değil, kasten öldürme suçunun doğrudan veya dolaylı faili olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, intihar fiiline faillik türlerinden birisiyle iştirak edilmesi hâlinde, fiil artık intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; evinin tavanına astığı iple intihar etmek isteyen kişi, arkadaşından altındaki sandalyeye tekme atmasını rica etse ve arkadaşı da intihar edenin o isteğini yerine getirse, bu durumda kasten öldürme suçundan söz edilmelidir. Çünkü, bu olayda intihar etmek isteyen kişi, kendi hareketiyle kendisini öldürmemekte, bir başkasının hareketiyle öldürülmüş olmaktadır.

İntihara yönlendirme suçu, “başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ve başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme” şeklindeki hareketlerden oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden yalnızca birisinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerden azmettirmek, teşvik etmek ve kararı kuvvetlendirmek, mağduru intihara yönlendirici manevi nitelikteki hareketlerdir. Nitekim bu hareketler TCK’nın 38. maddesinin 1. fıkrasında ve 39. maddesinin 2. fıkrasında suça iştirakin manevi şekilleri olarak düzenlenmiştir. Diğer seçimlik hareket olan “herhangi bir şekilde yardım etmek” ise daha çok maddi nitelikteki yardımları kapsamaktadır.

İntihar fiilini gerçekleştiren kişi bizatihi mağdurun kendisi olmalıdır. Failin intihara katkısı, maddede seçimlik olarak sayılan hareketlerle sınırlı olmalı, mağdurun kendi yaşamına son vermesi, kendi iradesiyle aldığı karara istinaden bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet fail, azmettirme, teşvik etme, kararı kuvvetlendirme veya yardım etme şeklindeki hareketlerin yanında veya tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini kendisi gerçekleştirmişse, intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu işlemiş olur.

Suç teşkil eden seçimlik hareketlerden “intihara azmettirme”, aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kimsede intihar düşüncesi uyandırmak, intihar etmesi yönünde karar verdirmek ve böylece intiharın ilk ve etkili sebebi olmak anlamına gelmektedir. “İntihara teşvik” ise, intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda kararını tam olarak vermemiş olan kişiyi intihar kararı verdirmeye yöneltmektir. Teşvikte, mevcut olan ancak ortaya çıkmamış bulunan intihar düşüncesi uyandırılmakta ve kişi intihara özendirilmektedir. Azmettirmede intihar kararını müntehirin iradesi üzerinde yoğun etkide bulunan azmettiren verdiği hâlde, teşvikte intihar kararını müntehir daha serbest vermektedir. “İntihar kararını kuvvetlendirme”, intihar kararını vermiş olan kişinin bu kararını güçlendirmek, almış olduğu intihar kararını icra safhasına koyması için motive etmektir. İntihara yönlendirme suçunun diğer bir seçimlik hareketi olan “intihara herhangi bir şekilde yardım etme” ise, intihara karar vermiş olan bir kimsenin intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket olarak sayılmaktadır. Bu yardım intihardan önce olabileceği gibi intihar sırasında da yapılabilir. Yine bu yardım, maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimseye intihar etmesi için silah, zehir, ip verme veya yüksekten atlayacağı yere götürme gibi hareketler maddi anlamda intihara yardım etme olarak sayılabilir. Müntehire, intiharı ne şekilde gerçekleştireceği konusunda yol gösterme, intihar sonrasında geride kalan çocuklarına bakacağını söyleme gibi hareketler manevi nitelikte yardımı teşkil etmektedir.

Başkasının intiharına yardım eden failin hareketleri bunlarla sınırlı kalmalı, intihar fiili müntehir tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet yardım eden kimse, kendini asanın ayağından çekmek, ipi boğazında sıkmak gibi kişinin ölümü sonucunu doğuran icrai hareketi de bizzat kendisi yapmışsa, bu takdirde intihara yönlendirme suçu değil, kasten öldürme suçu söz konusu olacaktır (… Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, …, 2020, s. 155-165.).

Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir şekilde çözümlenebilmesi için “ikili ölüm” veya “karşılıklı (çifte) intihar” adı verilen iki kişinin birlikte intihar etmesi üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.

İki kişinin karşılıklı anlaşma çerçevesinde kendilerini öldürmeye karar vermeleri hâlinde, bu kişilerden birinin ölmesi, diğerinin hayatta kalması hâlinde, örneğin el ele tutuşup köprüden atlayan sevgililerden birinin kurtulması ya da karşılıklı zehir alındıktan sonra birinin ölüp diğerinin kurtulması durumunda cezai sorumluluğun nasıl belirleneceği tartışmalara neden olmuş, doktrinde de farklı görüşler ileri sürülmüştür. Tezcan/Erdem/Önok’a göre; karşılıklı anlaşma ile birden fazla kişinin birlikte intihar kararı alması hâlinde sağ kalan kişinin cezai sorumluluğu bulunmamaktadır (Tezcan/Erdem/Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 15. bası., Seçkin Yayınevi, …, Ekim 2017, sayfa 201.).

Erem’e göre; karşılıklı intihar olaylarında çözümü güç sorunlarla karşılaşılmaktadır. Birlikte intihar kararı verenlerden biri zehri temin eder, ikisi de içer, biri ölür, zehri tedarik eden de kurtulursa diğerinin intiharına yardımdan cezalandırılacak mıdır? Vasıta tedariki fer-i maddi iştirak olduğuna göre öldürmeye iştirakten (765 sayılı TCK’nın 65. maddesi) ceza verilebilecek midir? Rızalı öldürme hâli kanunda ayrıca düzenlenmedikçe yasal çözüm bulmak olanaksızdır (… Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler, Cilt 3, Seçkin Yayınevi, …, 1993, s.2069-2070.).

Koca’ya göre; sağ kalan kişiyi 765 sayılı TCK’nın 454. maddesi (intihara ikna ve yardım suçu) kapsamında sorumlu tutmak için, sağ kalanın intihar fikrini doğurması ve bunu diğer kişiye kabul ettirmesi ile bu kişinin intiharına yardım etmesi gerekmektedir. Bu durum sağ kalanın diğerinin intiharında maddi ve manevi olarak ilk etken olması hâli olarak belirtilmektedir. Karşılıklı intihar edecek olanların birbirlerinin intiharında icra hareketleri aynı ölçüde ise cezai sorumlulukları bulunmamaktadır (… Koca, “TCK’da İntihara İkna ve Yardım Suçu (m. 454)”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, …, 1993, s. 37-38.).

Bir başka görüşe göre ise intihar fikrini ilk defa kimin ortaya attığının tespiti önemlidir. Eğer karşılıklı intihar fikrini kurtulan kişi ortaya atmışsa, azmettirme şeklinde gerçekleşen intihara yönlendirme suçundan sorumlu olacaktır. İntihar eden kişi ilk defa intihar fikrini ortaya atmışsa, hayatta kalanın herhangi bir cezai sorumluluğu bulunmamalıdır. (Mustafa Özen, “İntihara Yönlendirme Suçu”, Ceza Hukuku Dergisi, …, Seçkin Yayıncılık, Yıl: 6, Sayı: 16, Ağustos 2011, s. 32-67.).

Benzer düşüncedeki başka bir görüşe göre; şayet karşılıklı olarak bir intihara azmettirme ya da maddi-manevi nitelikte yardım ile intihara yönlendirme söz konusuysa hayatta kalan kişinin TCK’nın 84. maddesinden sorumlu olması gerekmektedir. Çünkü TCK’nın 84. maddesinde tanımlanan seçimlik hareketlerin belirli ağırlıkta olup somut ve yakın bir tehlike doğurmaya elverişli şekilde sergilenmesi ile suç tamamlanacaktır. Ayrıca kişinin (mağdurun) rızası, suçun tipiklik unsuru içinde yer alır. O hâlde, karşılıklı rıza ile gerçekleşen ve TCK’nın 84/1. maddesi kapsamında görülen eylemin faili, intihara yönlendirme suçundan sorumludur (M. Emre Tulay, “Türk Ceza Hukukunda İntihara Yönlendirme Suçu”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 26, Sayı 2, Aralık 2020, sayfa 822.).

Aynı doğrultudaki başka bir görüşe göre de; bu durumda hayatta kalanın birlikte intihar etme konusunda, öleni azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme ya da yardım etme hareketlerinden birini yapıp yapmadığına bakmak gerekir. Hayatta kalan bu hareketleri gerçekleştirdiyse sorumlu tutulacaktır. Ancak, ölen kişi hayatta kalan kişiyi intihara yönlendirmiş ise, bir diğer ifadeyle hayatta kalan yönetenin adeta “idaresi altında” ise, hayatta kalanın sorumluluğu söz konusu olmayacaktır (Yaprak Öntan, “İntihara Yönlendirme Suçları”, Prof. Dr. Nevzat Toroslu’ya Armağan, Cilt II, … Üniversitesi Yayınları No: 459, 2015, s. 845-898, http://kitaplar…..edu.tr/dosyalar/pdf/873.pdf).

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

15 yaşını doldurmuş olup 16 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk … ile 18 yaşını yeni doldurmuş olan maktul …’ın, uzaktan akraba ve 3-4 yıldır samimi arkadaş oldukları, suça sürüklenen çocuk ile maktulün aynı lokantada garson ve araba yıkayıcı olarak çalıştıkları, suça sürüklenen çocuk …’nın aynı lokantada çalışan tanık …’ü sevdiği, maktul …’un ise aynı yerde çalışan … isimli bir kızdan hoşlandığı, yine aynı iş yerinde bulunan … isimli kişinin, tanık …’nin annesi olan tanık …’e sanıkla ilgili olumsuz şeyler söylemesi üzerine …’yle suça sürüklenen çocuk …’nın aralarının bozulduğu, … isimli kişiyle kendisini işe alan … arasında duygusal yakınlık başlaması üzerine maktul …’un da moralinin bozulduğu, bu olaylar nedeniyle intihar etmeye karar vererek 3-4 gün önce intihar mektubu kaleme alan suça sürüklenen çocuk …’nın, bu fikrinden maktul …’a da bahsetmesi üzerine suça sürüklenen çocuk ile maktulün birlikte intihar etme kararı aldıkları, bu amaçla suça sürüklenen çocuk …’nın 05.10.2012 tarihinde babasına ait Tofaş Şahin marka aracı izinsiz olarak aldığı ve maktul … ile birlikte önce İznik’e gittikleri, burada araçla göle girerek intihar etmek istedikleri ancak polisleri görmeleri üzerine bundan vazgeçtikleri, geceyi bir petrol istasyonuna ait tesiste geçiren suça sürüklenen çocuk ile maktulün 06.10.2012 tarihinde Geyve’ye geri döndükleri, saat 13.00 sıralarında araçla Demir Köprü mevkisine giden suça sürüklenen çocuk ile maktulün … Nehri kenarında durdukları, burada kısa bir süreliğine araçtan inen suça sürüklenen çocuk ile maktulün, sigara içip ağaçlardan ayva toplayıp yedikleri ve çobanlık yapan tanık … ile sohbet ettikten sonra tekrar araca bindikleri, şoför tarafına suça sürüklenen çocuk …’nın geçtiği, ön yolcu koltuğuna da maktul …’un oturduğu, emniyet kemerlerinin takılı olmadığı, aracın ön sağ ve sol camlarının açık olduğu, suça sürüklenen çocuk …’nın aracı yaklaşık 5 metre geri aldıktan sonra hızlı bir şekilde … Nehri’ne doğru sürdüğü, maktul …’un son anda suça sürüklenen çocuk …’ya “Dur” dediği ancak aracın nehre uçtuğu ve suya çarpmasıyla birlikte aracın ön camının patladığı, suça sürüklenen çocuk …’nın son anda, bir şekilde su yüzeyine çıktığı ve çırpınarak nehir kenarına geldiği, aracın nehre uçtuğunu gören tanık …’ın hemen olay yerine koşarak suça sürüklenen çocuk …’nın kıyıya çıkmasına yardımcı olduğu, araçla birlikte … Nehri’nde yaklaşık 5 metre derinliğe gömülen maktul …’un ise otopsi raporuna göre suda boğulma sonucu hayatını kaybettiği olayda;

İntihar etme kararı alan suça sürüklenen çocuk …’nın, bu kararından maktul …’a da bahsetmesi üzerine, suça sürüklenen çocuk ve maktulün birlikte intihar etme konusunda anlaşıp bu konuda birbilerini teşvik ettikleri anlaşılmış ise de, intihara yönlendirme suçunun oluşabilmesi için, intihara azmettiren veya teşvik eden failin eylemleri, yalnızca bu hareketlerle sınırlı kalmalı, müntehir kendi yaşamına bizatihi kendi hareketiyle son vermelidir. Başka bir deyişle intihar, müntehir tarafından bizzat gerçekleştirilmelidir. Suça sürüklenen çocuk …’nın maktulle birlikte almış olduğu intihar kararı doğrultusunda sevk ve idaresindeki aracı … Nehri’ne doğru sürerek, maktulü intihara azmettirme ve teşvik etme hareketlerinin yanında, son anda intihar fikrinden vazgeçmesine rağmen aracı nehre doğru sürmeye devam etmek suretiyle tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini de gerçekleştirmesi, maktulün yaşamına son verme konusundaki rızasının, üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakka yönelik olmaması nedeniyle hukuken geçerli sayılmaması karşısında; suça sürüklenen çocuğun eyleminin kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2016/1323 E. , 2021/314 K.).

İntihara Azmettirme veya Yardım Etme Suçunun Cezası

İntiharın bizatihi suç olarak kabul edilmemesi nedeniyle bir başkasını intihara sevk eden veya yardımda bulunan kişileri iştirak hükümlerine göre cezalandırmak da mümkün bulunmamaktadır. TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen “bağlılık kuralı” gereğince suça iştirak için fail tarafından işlenen fiilin, tipik ve hukuka aykırı olması gerekir. Hâlbuki intihar veya intihara teşebbüs, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiil değildir. Böyle olunca iştirak kuralarını uygulamak suretiyle bir başkasının intiharına şerik (azmettiren ve yardım eden) olarak katılanları cezalandırmak mümkün değildir. Bu nedenle yasa koyucular, kişinin yaşama hakkını daha etkin bir şekilde korumak ve dolayısıyla kişinin kendi eliyle yaşamını sona erdirmesine bir başkasının müdahalesini önlemek için intihara yönlendirme fiilini bağımsız bir suç olarak düzenlemişlerdir. TCK’nın 84. maddesinde de intihara yönlendirme bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçunu oluşturan davranışlar, TCK’nın “faillik” ve “şeriklik” olarak ikiye ayırdığı iştirak şekillerinden sadece “şeriklik” statüsünü oluşturan “azmettirme” ve “yardım etme” fiillerini kapsamaktadır. Bu itibarla bir başkasının intihar fiili veya intihar edenin iradesi üzerinde hâkimiyet kuran kişilerin, artık intihara yönlendirme suçundan değil, kasten öldürme suçunun doğrudan veya dolaylı faili olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, intihar fiiline faillik türlerinden birisiyle iştirak edilmesi hâlinde, fiil artık intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; evinin tavanına astığı iple intihar etmek isteyen kişi, arkadaşından altındaki sandalyeye tekme atmasını rica etse ve arkadaşı da intihar edenin o isteğini yerine getirse, bu durumda kasten öldürme suçundan söz edilmelidir. Çünkü, bu olayda intihar etmek isteyen kişi, kendi hareketiyle kendisini öldürmemekte, bir başkasının hareketiyle öldürülmüş olmaktadır. İntihara yönlendirme suçu, “başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ve başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme” şeklindeki hareketlerden oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden yalnızca birisinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerden azmettirmek, teşvik etmek ve kararı kuvvetlendirmek, mağduru intihara yönlendirici manevi nitelikteki hareketlerdir. Nitekim bu hareketler TCK’nın 38. maddesinin 1. fıkrasında ve 39. maddesinin 2. fıkrasında suça iştirakin manevi şekilleri olarak düzenlenmiştir. Diğer seçimlik hareket olan “herhangi bir şekilde yardım etmek” ise daha çok maddi nitelikteki yardımları kapsamaktadır.

İntihar fiilini gerçekleştiren kişi bizatihi mağdurun kendisi olmalıdır. Failin intihara katkısı, maddede seçimlik olarak sayılan hareketlerle sınırlı olmalı, mağdurun kendi yaşamına son vermesi, kendi iradesiyle aldığı karara istinaden bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet fail, azmettirme, teşvik etme, kararı kuvvetlendirme veya yardım etme şeklindeki hareketlerin yanında veya tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini kendisi gerçekleştirmişse, intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu işlemiş olur.

Suç teşkil eden seçimlik hareketlerden “intihara azmettirme”, aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kimsede intihar düşüncesi uyandırmak, intihar etmesi yönünde karar verdirmek ve böylece intiharın ilk ve etkili sebebi olmak anlamına gelmektedir. “İntihara teşvik” ise, intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda kararını tam olarak vermemiş olan kişiyi intihar kararı verdirmeye yöneltmektir. Teşvikte, mevcut olan ancak ortaya çıkmamış bulunan intihar düşüncesi uyandırılmakta ve kişi intihara özendirilmektedir. Azmettirmede intihar kararını müntehirin iradesi üzerinde yoğun etkide bulunan azmettiren verdiği hâlde, teşvikte intihar kararını müntehir daha serbest vermektedir. “İntihar kararını kuvvetlendirme”, intihar kararını vermiş olan kişinin bu kararını güçlendirmek, almış olduğu intihar kararını icra safhasına koyması için motive etmektir. İntihara yönlendirme suçunun diğer bir seçimlik hareketi olan “intihara herhangi bir şekilde yardım etme” ise, intihara karar vermiş olan bir kimsenin intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket olarak sayılmaktadır. Bu yardım intihardan önce olabileceği gibi intihar sırasında da yapılabilir. Yine bu yardım, maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimseye intihar etmesi için silah, zehir, ip verme veya yüksekten atlayacağı yere götürme gibi hareketler maddi anlamda intihara yardım etme olarak sayılabilir. Müntehire, intiharı ne şekilde gerçekleştireceği konusunda yol gösterme, intihar sonrasında geride kalan çocuklarına bakacağını söyleme gibi hareketler manevi nitelikte yardımı teşkil etmektedir.

Başkasının intiharına yardım eden failin hareketleri bunlarla sınırlı kalmalı, intihar fiili müntehir tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet yardım eden kimse, kendini asanın ayağından çekmek, ipi boğazında sıkmak gibi kişinin ölümü sonucunu doğuran icrai hareketi de bizzat kendisi yapmışsa, bu takdirde intihara yönlendirme suçu değil, kasten öldürme suçu söz konusu olacaktır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, …, 2020, …. 155-165.) (Ceza Genel Kurulu 2019/455 E. , 2022/319 K.)


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS