0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Nedir? (TCK 53)

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, işlemiş olduğu suç nedeniyle toplumla güvene dayalı ilişkisi zedelenen kişinin belli bir süreyle bazı hakları kullanmasının yasaklanmasıdır (TCK m.53). Örneğin, sürücü belgesinin geri alınması, bir meslek veya sanatın belli bir süre yerine getirilmesinin yasaklanması gibi.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, suç işleyen kişinin bir tehlikelilik hali bulunduğu varsayımıyla düzenlenmiş bir güvenlik tedbiridir. Bu güvenlik tedbiri ile ilgili olarak “ek ceza”, “feri ceza” gibi tanımlamalar da kullanılmaktadır.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirine üç farklı şekilde hükmedilebilir:

  • Mahkumiyetin kanuni/zorunlu sonucu olarak belli hakları kullanmak yasaklanabilir (TCK m.53/1).

  • Kötüye kullanılmak suretiyle suç işlenen bazı hak ve yetkilerin belli bir süre kullanılması yasaklanabilir (TCK m.53/5).

  • Mahkeme bazı şartların gerçekleşmesi halinde takdiri bir şekilde sanık hakkında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma kararı verebilir (TCK m.53/6).

Mahkumiyetin Kanuni Sonucu Olarak Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakma (TCK 53/1)

Mahkumiyetin kanuni/zorunlu sonucu olan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbiri TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir:

TCK m.53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle uygulanmamaktadır.1),

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten,

Yoksun bırakılır.

Kasten işlenen suçlarda hapis cezası mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak bazı hakların kullanılması kendiliğinden yasaklanmış olur. Mahkemenin bir takdir hakkı yoktur, tedbir ceza mahkumiyetinin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. 5237 sayılı TCK’da güvenlik tedbiri olarak mahkumiyetin doğal sonucu olarak düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirleri, kararda gösterilmemiş olsa bile hükümlü açısından kazanılmış hakka konu olamazlar, başka bir anlatımla aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemezler (YCGK-K.2016/24).

Taksirle veya bilinçli taksirle işlenen suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezalarının zorunlu/kanuni sonucu olan herhangi bir güvenlik tedbiri yoktur. Çünkü, hapis cezasının zorunlu/kanuni sonucu olan belli haklardan yoksun bırakma tedbiri sadece doğrudan veya olası kastla işlenen suçlarda uygulanabilir. Taksirle veya bilinçli taksirle işlenen suçlarda, hakimin takdir hakkını kullanarak belli bazı tedbirlere hükmetmesi mümkündür (TCK m.53/6).

TCK m.53/1’de yer alan belli haklardan yoksun bırakılma tedbiri, adli para cezası mahkumiyeti halinde uygulanamaz. Mahkemenin hapis cezasını adli para cezasına veya seçenek tedbirlere (TCK m.50) çevirmesi halinde, uygulamada asıl mahkumiyet, hükmedilen hapis cezası değil, çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir (TCK m.50/5). Hapis cezasının adli para cezasına veya seçenek tedbirlere çevrilmesi halinde de TCK m.53/1 gereği mahkumiyetin kanuni sonucu olan hakları kullanmaktan yoksun bırakma tedbirine hükmedilemez.

Kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi halinde TCK 53/1 hükümleri uygulanamaz. Ancak, uzun süreli hapis cezasının ertelenmesi, maddenin bu fıkrasındaki güvenlik tedbirinin uygulanmasına engel değildir. Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından bu fıkra hükümleri uygulanmaz (TCK m.53/3). Hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ancak şartlı tahliye tarihine kadar kısıtlanabilir. Hükümlü, cezaevinden tahliye olduktan sonra cezanın infazı tamamlanmasa bile bu yetkileri kullanabilir. Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), hükmün hiçbir hukuki sonuç doğurmaması anlamına geldiğinden, hakkında HAGB kararı verilen kişilere belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma tedbiri uygulanamaz.

Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanmaması, sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezası ertelenmesine rağmen hakkında TCK’nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmolunması suretiyle TCK’nın 53/4. maddesine aykırı davranılması bozma nedenidir (Y5CD-K.2019/2066)

5237 sayılı TCK dışında bazı özel kanunlarda da ceza mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak belli haklar kullanılamayabilir. Medeni Kanun’a göre, 1 yıl veya daha fazla hapis cezası alan kişiler kıstlanır. Kısıtlama nedeniyle işlem ehliyeti sınırlanan bu kişilere vasi atanması gerekir (MK m.407). Örneğin, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan 3 yıl hapis cezası almış bir kişi vesayet altına alınmalıdır, 2 yıl cezaevinde yattıktan sonra koşullu salıverilirse, yani hapis hali sona ererse vesayet de ortadan kalkar.

Hükümlü Rahmi’nin 30.05.2004 tarihinde, koşullu salıverme hükümlerinden yararlanarak cezaevinden tahliye edildiği anlaşılmaktadır. Hapis halinin sona ermesiyle vesayet kendiliğinden sona erer. (M.K. m.471) (Y2HD-K.2005/8442).

TCK m.53/1 fıkrasına göre hükmedilen yasaklılığın süresi, vesayet hariç, cezanın tamamen infaz edilmesine kadar geçen süredir. Bihakkın tahliye tarihi, TCK m.53/1 gereği hükmedilen yasaklılığın da kalktığı tarihtir. Örneğin, hakkında 2 yıl hapis cezasına ve 2 yıl denetim süresine hükmedilen kişinin hapis cezası ertelense bile, cezanın infazı sürecinde Milletvekili Seçim Kanunu m.11’e göre seçilme hakkı yoktur. Hapis cezasının kesinleşmesiyle erteleme kararının infazına 01.01.2018 tarihinde başlandığında, denetim süresinin bittiği 01.01.2020 tarihi bihakkın tahliye tarihi olup hak yoksunluğu da bu tarihte sona erer. Hükümlü, ancak bu tarihten sonra yapılacak bir seçimde milletvekili seçilme yeterliliğine kavuşacaktır.

Hükümlünün Kendi Altsoyu Üzerindeki Velayet, Vesayet ve Kayyımlık Yetkileri (TCK 53/3)

Hükümlünün koşullu salıverilmesi, hapis cezasının ertelenmesi veya denetimli serbestlik uygulanarak cezasının infaz edilmesi halinde kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından TCK m.53/1 hükümleri uygulanamayacaktır. Kısaca, hükümlünün cezası cezaevi dışında infaz edilmekteyse bu hakların kullanımına herhangi bir yasak getirilemeyecektir.

Cezasını cezaevinin dışında infaz eden hükümlünün, TCK 53/1-e maddesi gereği bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etme yasağının uygulanmamasına karar verilebilir.

TCK m.53 - (3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen ya da koşullu salıverilen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK 53/3. maddesine muhalefet edilmek sureti ile, 53/1-c maddesinde düzenlenen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının uygulanamayacağı göz ardı edilerek koşullu tahliye tarihine kadar 53/1-c maddesinde düzenlenen hakları kullanmaktan yoksun bırakılması, bozma nedenidir (Y15CD-K.2020/3945).

Bazı Hak ve Yetkilerin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Belli Hakları Kullanmanın Yasaklanması (TCK 53/5)

Kanunun kendisine tanıdığı bazı hak ve yetkileri kötüye kullanarak suç işleyen kişi, bu hak veya yetkileri kullanmaktan yasaklanmasına karar verilir. TCK m.53/5’te yer alan düzenleme şu şekildedir:

TCK m.53 - (5): Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

Bu fıkranın uygulanabilmesi için TCK m.53/1’de yer alan hak veya yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle suçun işlenmesi gerekir. Örneğin, bir avukatın avukatlık yetkisini kötüye kullanması, muhasebecilik, mali müşavirlik, noterlik, mimarlık, mühendislik vb. mesleklerinin veya velayet, vesayet, kayyımlık gibi yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle suç işlenmesi halinde, suç işleyen kişinin belli bir süreyle bu meslek veya statülere dair hak veya yetkileri kullanması yasaklanır.

TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Y5CD-K.2014/5808)

Bazı hak ve yetkilerin kötüye kullanılması nedeniyle belli hakları kullanmaktan yasaklılık, cezanın infazından sonra, yani bihakkın tahliye tarihinden sonra başlar. Örneğin, mühendislik yetkisini kötüye kullanmak suretiyle resmi evrakta sahtecilik veya özel evrakta sahtecilik suçu nedeniyle hakkında 2 yıl hapis cezası ve TCK m.53/5 gereği 1 yıl mühendislik yapma hakkı yasaklanan kişinin cezasının infazına 01.01.2018 tarihinden başlandığında bihakkın tahliye tarihi 01.01.2020 yılı olacaktır. Bu kişinin mühendislik yetkisini kullanma hakkına getirilen kısıtlama da 01.01.2020 tarihinden itibaren başlayacaktır. Hapis cezasının ertelenmesi halinde, mahkemenin hükmettiği denetim süresi bittikten sonra, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma tedbirinin uygulanması söz konusu olacaktır.

TCK m.53/5 fıkrasındaki yasaklılık halleri hem hapis cezası hem de adli para cezasına hükmedilmesi halinde uygulanır. Ancak, ister hapis cezası isterse adli para cezasına hükmedilsin, suçun kasten işlenen suçlardan olması şarttır.

Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında, aynı Kanun’un 53/5. maddesi gereğince, ayrıca, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Y9CD-K.2021/3218).

Kısa veya uzun süreli hapis cezası ertelense dahi, TCK m.53/1’deki hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle işlenen suçlar nedeniyle TCK m.53/5 gereği yasaklılık kararı verilmelidir.

Sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezası ertelenmesine rağmen, TCK’nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluklarına hükmolunması suretiyle TCK’nın 53/4. maddesine aykırı davranılması; yüklenen suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanmaması, bozma nedenidir (Y5CD-K.2019/6691).

Zimmet suçundan kurulan hükümde verilen kısa süreli olmayan erteli hapis cezasının yasal sonucu olarak TCK’nın 53/3. maddesi de nazara alınarak 53/1. maddesinde belirlenen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerekirken, sanığın TCK’nın 53/1. maddesinde sayılan hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek suretiyle anılan Kanunun 53/1. maddesine muhalefet edilmesi; yüklenen zimmet suçunu TCK’nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, ayrıca, cezasının infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi; yüklenen görevi kötüye kullanma suçunu TCK’nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen ve adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasından yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması, bozma nedenidir (Y5CD-K.2020/12453).

Hakim, hükmettiği hapis veya adli para cezasının yarısından bir katına kadar hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanması konusunda takdir hakkına sahiptir. Yani, hakimin takdir hakkı sadece kanunda belirlenen aralıklarda süreyi belirleme konusundadır.

Adli para cezasına hükmedildiğinde yasaklılık süresi, hükümde gösterilen gün sayısının yarısından bir katına kadar olacaktır. Adli para cezası ve hapis cezasına birlikte hükmediliğinde yasaklılık süresi sadece hapis cezasının süresi ölçü kabul edilerek hesaplanmalıdır. Çünkü, bir şahıs hakkında hükmolunan her bir ceza diğerinden bağımsızdır ve bu cezalar varlıklarını ayrı ayrı koruduğundan hapis cezası ile adli para cezasının toplanması mümkün değildir (5275 İnfaz Kanunu m. 99/1).

Mahkemenin Takdir Hakkı Çerçevesinde Belli Hakların Kullanılmasını Yasaklaması (TCK 53/6)

Bazı şartların gerçekleşmesi halinde mahkemenin takdir hakkını kullanarak sanık hakkında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma kararı vermesi mümkündür (TCK m.53/6).

TCK m.53 - (6) - Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.

Mahkeme takdir hakkını kullanarak iki şekilde belli hakları kullanmaktan yasaklama kararı verebilir:

  • Meslek veya sanatın gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sebebiyle, bu meslek veya sanatın belli bir süreyle icrasının yasaklanması,

  • Trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle sürücü belgesinin geri alınması kararı.

Her iki yasaklama da ancak taksir veya bilinçli taksirle işlenen suçlar açısından ve 3 aydan 3 yıla kadar olan bir süre için mümkündür. Kasten işlenen suçlar açısından bu şekildeki iki güvenlik tedbirinden herhangi birinin uygulanması mümkün değildir. Kasten işlenen suçlarda koşulları varsa, yukarıda anlattığımız TCK m.53/1 veya TCK m.53/5 hükümleri uygulanabilir. Örneğin, 1 promilin üzerinde alkollü araç kullanan kişi hakkında TCK m.179 gereği trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu nedeniyle ceza mahkumiyetine hükmedilse bile sürücü ehliyetinin geri alınmasına karar verilemez. Çünkü, TCK m.179’daki trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu kasten işlenen suçlardandır. Bu durumda sürücü belgesinin geri alınması yerine, TCK 53/1’deki bazı hakları kullanmaktan yasaklama kararı verilebilir. Sürücü belgesinin idari açıdan geri alınmasına ilişkin Karayolları Trafik Kanunu m.48/5 hükümleri saklıdır.

Taksirle veya bilinçli taksirle işlenen suç neticesinde adli para cezası veya hapis cezası verilmesi veya hapis cezasının ertelenmesinin bir önemi yoktur. Tüm bu hallerde, mahkeme, takdir hakkını kullanarak sanığı belli hakları kullanmaktan yasaklayabilir:

Sürücü belgesinin geri alınması ceza olmayıp tedbir niteliğinde olduğundan, 5237 sayılı TCK’nun hükmü karşısında ertelenmesi mümkün değildir (Y9CD-K.2007/5516).

TCK m.53/6’da kastedilen meslek veya sanat, bir kamu kurumunun veya kamu kurumu mahiyetindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanat olması olabileceği gibi serbest piyasa içinde icra edilen herhangi bir meslek veya sanat da olabilir. Ancak, bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanabilmesi için, o meslek veya sanatın bir izne veya ruhsata tabi olarak icra edilmesi şarttır. Örneğin, bir doktorun ameliyat sırasında yaptığı yanlış uygulama yüzünden bir kişi vefat ederse, taksirle öldürme suçu işlenmiş olur. Taksirle ölüme neden olma suçu ile doktorluk mesleğinin ifası arasında illiyet bağı olduğundan, mahkeme, takdir hakkını kullanarak suçu işleyen kişiyi 3 aydan 3 yıla kadar bu mesleği yapmaktan yasaklayabilir.

Özellikle belirtelim ki; bir meslek veya sanatın yerine getirilmesinin yasaklanabilmesi için, suçun icra edilen meslek veya sanatla vir bağlantısının bulunması gerekir. Örneğin, bir doktorun muayenehanesinde ihmal sonucu çıkan yangında bir kimsenin yaralanması halinde, muayenehane sahibi doktor, taksirle yaralama suçu nedeniyle cezalandırılacaktır. Ancak, doktorluk mesleğinin yerine getirilmesi yasaklanamayacaktır. Çünkü, taksirle yaralama suçu doktorluk mesleğinin ifası sırasında işlenmiş değildir.

Taksir veya bilinçli taksirle işlenen suç nedeniyle bir meslek veya sanatın yerine getirilmesinin yasaklanması ya da sürücü belgesinin geri alınması kararının infazı, hapis cezasının ya da adli para cezasının infazının tamamlanmasından sonra başlar (TCK m.53/6-son cümle).

Sürücü Belgesinin (Ehliyetin) Geri Alınması Kararının Uygulanması: Sürücü belgesi, taksirle veya bilinçli taksirle suç işlenmesi halinde, mahkemenin 3 aydan 3 yıla kadar takdir ettiği bir sürede geri alınabilir. Ceza mahkumiyeti kararının kesinleşmesiyle birlikte sürücü ehliyeti denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından ilgilisine tebligat çıkartılarak istenir ve muhafaza altına alınır. Ceza mahkumiyeti kararının infazı tamamlanıncaya kadar denetimli serbestlik müdürlüğünde muhafaza edilen sürücü belgesi sahibi tarafından kullanılamaz. Cezanın infazından hemen sonra başlamak üzere, sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin güvenlik tedbirinin infazı başlar. Örneğin, taksirle ölüme sebebiyet verme suçu nedeniyle hakkında 3 yıl hapis cezası ve 2 yıl sürücü belgesinin geri alınmasına hükmedilmiş kişinin cezasının infazına 01.01.2018 tarihinde başlandığında, bihakkın tahliye tarihi 01.01.2021 olacaktır. Sürücü belgesinin geri alınması kararı da infazın tamamanlandığı 01.01.2021 tarihinden sonra 2 yıllık süreyle uygulanacaktır. Yani, hükümlü somut olayda ceza mahkumiyetinin infazına başlanmasından itibaren 5 yıllık süre boyunca sürücü belgesini kullanamayacaktır.

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakma şeklindeki her türlü güvenlik tedbiri ile ilgili her türlü karar adli sicil kaydına kaydedilir (Adli Sicil Kanunu m.4/1-e).

Belli Hakları Kullanmaktan Yasaklanma Kararına İtiraz, İstinaf veya Temyiz

Belli hakları kullanmaktan yasaklanma kararı bir güvenlik tedbiri olduğundan itiraz kanun yolu mevcut değildir.

Belli hakları kullanmaktan yasaklanma kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak, istinaf mahkemesinin istinaf başvurusunu reddetmesi halinde bu tür kararlarla ilgili temyiz kanun yoluna başvuru hakkı yoktur.

Belli Hakları Kullanmaktan Yasaklılık (TCK 53) Yargıtay Kararları


Belli Hak ve Yetkilerin Kullanılmasının Yasaklanması (TCK 53/5) ve Aleyhe Bozma Yasağı

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında vurgulandığı gibi, “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında güvenlik tedbiri olarak TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenmiş bulunan, mahkûmiyetin kanuni ve doğal sonucu olan bu hak yoksunlukları kararda gösterilmemiş olsa bile aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecektir.

TCK’nın 53/5. maddesinde düzenlenen “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında düzenlenen hak yoksunluğu, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer alsa da hükümlülüğün yasal sonucu olmayıp madde gerekçesinde de belirtildiği üzere cezanın infazından sonra etkili olmak üzere bu hak ve yetkinin kullanılmasından yasaklanmasına ayrıca hükmedilmesi öngörüldüğünden söz konusu fıkranın uygulanabilmesi için hükümde ayrıca gösterilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.09.2011 tarihli ve 104-183 sayılı kararında da TCK’nın 53/5. maddesinde düzenlenen hak yoksunluğunun mahkûmiyetin kanuni ve doğal sonucu olmayıp aleyhe bozma yasağı kapsamında kaldığı sonuca ulaşılmıştır.

Her ne kadar TCK’nın 53. maddesinin beşinci fıkrasında “Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında düzenlenen hak yoksunluğu, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer almış ise de; bu fıkrada düzenlenen hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasının aynı maddenin birinci fıkrasında düzenlenen hak yoksunluklarından farklı olup aynı hüküm ve sonucu doğurmaması, TCK’nın 53. maddesinin beşinci fıkrasının mahkûmiyetin yasal sonucu olmaması, birinci fıkrada “yoksun bırakılır” ifadesine yer verilirken beşinci fıkrada açıkça “yasaklanmasından” söz edilmesi, birinci fıkrada düzenlenen hak yoksunlukları yalnızca hapis cezasının yasal sonucuyken, beşinci fıkradaki yasaklamanın hem hapis hem de adli para cezası açısından söz konusu olması, birinci fıkrada hâkimin süre konusunda herhangi bir takdir hakkı bulunmazken, beşinci fıkrada yasaklılık süresinin belirlenmesinin hâkimin takdirine bağlı olması, birinci fıkradaki yoksunluk hükmün kesinleşmesi ile başlarken, beşinci fıkradaki yasaklılığın cezanın infaz edilmesinden itibaren başlayacak olması, birinci fıkradaki hak yoksunlukları tüm kasıtlı suçlar için söz konusu iken, beşinci fıkradaki hak yoksunluğunun yalnızca birinci fıkrada gösterilen hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen kasıtlı suçlar açısından söz konusu olması ve anılan fıkrada düzenlenen hak yoksunluğunun ancak kötüye kullanılan hak ve yetkiyle ilgili olarak verilmesinin gerekmesi, mahkûmiyetin yasal sonucu olmaması nedeniyle hâkimin beşinci fıkrada düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedildiğini kararında ayrıca göstermesi ve hükmedilen yoksunlukların süresinin de belirlemesi gerektiğinin anılan maddenin gerekçesinde belirtilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; TCK’nın 53. maddesinin beşinci fıkrasının aynı maddenin birinci fıkrası gibi hükümlülüğün yasal sonucu olmayıp cezanın infazından sonra etkili olmak üzere bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına ayrıca hükmedilmesi gerektiği anlaşılmakla, TCK’nın 53. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca uygulanan güvenlik tedbirinin aleyhe bozma yasağına konu olacağı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2021/180 E. , 2021/379 K.).

Kesin Adli Para Cezası ile Birlikte Hükmedilen Güvenlik Tedbirinin İstinaf/Temyiz

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/6-250 E.-2015/409 K. sayılı ve 17.11.2015 tarihli kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nun 2. maddesinde güvenlik tedbirleri yönünden de kanunilik ilkesinin geçerli olduğu vurgulandıktan sonra, 53 ila 60. maddeler arasında “güvenlik tedbirleri” düzenlenmiştir. TCK’nun 53. maddesinde “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma”, 54. maddesinde “eşya müsaderesi”, 55. maddesinde “kazanç müsaderesi”, 56. maddesinde “çocuklara özgü güvenlik tedbirleri”, 57. maddesinde “akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri”, 59. maddesinde “sınır dışı edilme”, 60. maddesinde ise “tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri” ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Güvenlik tedbirleri anılan maddelerde sayılanlarla sınırlı olmayıp, özel kanunlarda da kanunilik ilkesine uyulmak şartıyla farklı güvenlik tedbirlerine yer verilmesi mümkündür. 5237 sayılı TCK’da yaptırım olarak ceza ve güvenlik tedbirlerine yer verilmiş olup, 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesinde de güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine ilişkin kararların hüküm sayılacağı açıkça belirtilmek suretiyle, tedbir kararlarının da temyiz yeteneğinin bulunduğu ortaya konulmuştur. Bu nedenle, gerek mahkûmiyete ek, gerekse bağımsız olarak hükmedilen güvenlik tedbirleri, kesin nitelikte bulunan hükümlere her yönüyle temyiz edilebilirlik niteliği kazandıracaktır. Adli para cezasının yanında ayrıca hükmolunan tekerrür konusu, TCK’nun birinci kitabının üçüncü kısmında “güvenlik tedbirleri” başlığını taşıyan ikinci bölümünde düzenlenmiş olup, kanunun 58. maddesinde mükerrirler hakkında, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği öngörülmüştür. Tekerrürün maddi ceza hukuku yönü bulunsa da, güvenlik tedbiri olarak düzenlendiğinde de şüphe bulunmamaktadır. Bu nedenle, kesin nitelikteki adli para cezasının yanında ayrıca güvenlik tedbiri niteliğinde bulunan mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi karşısında, hükmün temyizinin mümkün olduğu kabul edilmelidir (Yargıtay 4.Ceza Dairesi - Karar : 2017/24958).

Tali Kusur Halinde Sürücü Belgesinin Geri Alınma Süresi

Sanık hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının bir gün karşılığı 20 TL hesabı ile adli para cezasına çevrildiği aşamada, 1 yılın 365 gün yerine 360 gün olarak, buna göre de sonuç adli para cezasının 12.100 TL yerine 12.000TL olarak eksik şekilde tayini hukuka aykırıdır. Tali kusurlu olduğu kabul edilen sanık hakkında mahkemece sanığın sürücü belgesinin TCK’nın 53/6. maddesi gereğince 1 yıl süre ile geri alınmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki sürücü belgesinin geri alınma süresinin fazla olduğuna dair bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/5173).

TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup; sanığın tali kusurlu olduğu gözetilmeksizin, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek sürücü belgesinin üst sınırdan olmak üzere 3 yıl süresince geri alınmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/10359).

Hakların Yasaklanma Süresinin Ayrı Ayrı Gösterilmesi Gerekir

Sanığın, 5237 Sayılı TCK.nun 53/1-a,b,d,e bentlerindeki haklardan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya; 53/1-c maddesinde yazılı haklardan ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilmesine, diğer kişilere yönelik bu hakları bakımından aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerekirken bu bentteki hak yoksunluğunun ayrım yapılmaksızın koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - Karar: 2017/4718).

Ehliyetin (Sürücü Belgesi) Geri Alınma Süresi Nasıl Belirlenir?

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine dair hüküm, sanık avukatı tarafından temyiz edilmiştir. TCK’nın 53/6. maddesinde, 3 aydan az ve 3 yıldan fazla olmamak üzere sürücü belgesinin geri alınabileceği düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca tayin olunacak güvenlik tedbirinin süresinin, fiilin ağırlığı ile orantılı, adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun olacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, “suçun işleniş özellikleri dikkate alınarak” şeklindeki gerekçeyle sanık hakkında, en üst hadden 3 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/8574).

Bir Hak veya Yetkinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Yasaklılık Şartları

TCK’nın 53/6. maddesinde “belirli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde 3 aydan 3 yıla kadar bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği, bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, mimar olup, müteahhitlik yapan sanığın, müteahhitlik işini yapmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı gözetilmeden, sanığın 6 ay süreyle inşaat mühendisliği ve müteahhitlik yapmaktan yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3013).

Hak veya Yetkinin Kötüye Kullanılması Halinde Nasıl Yasaklama Kararı Verilir?

Zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarını TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi uyarınca “cezanın infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına” karar verilmesi yerine, öngörülen yasaklamanın memuriyet görev ve yetkileriyle sınırlı tutularak, sadece “memuriyet görev ve yetkilerini kullanmaktan yasaklanmasına” şeklinde hükümler kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7096).

Memuriyetten Yasaklama Kararı Nasıl verilir?

Zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarını TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı Kanun’un 53/5. maddesi uyarınca “cezanın infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kullanmasının yasaklanmasına” karar verilmesi yerine, öngörülen yasaklamanın memuriyet görev ve yetkileriyle sınırlı tutularak, sadece “memuriyet görev ve yetkilerini kullanmaktan yasaklanmasına” şeklinde hükümler kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7096).

Sürücü Belgesinin (Ehliyetin) Geri Alınması Kararı

TCK’nın 53/6. maddesi uyarınca “Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir.” açık hükmü karşısında, sanık hakkında sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi gerekirken, sürücü belgesini kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/13299).

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Nedeniyle Sürücü Ehliyeti Geri Alınamaz

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine dair hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle,

TCK’nın 53/6. maddesi uyarınca, sürücü belgesinin geri alınmasına yalnızca taksirle işlenen suçlarda karar verilebileceği gözetilmeden, kasıtlı suçtan mahkumiyetine karar verilen sanık hakkında sürücü belgesinin TCK’nın 53/6. maddesiyle geçici olarak geri alınmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2015/972).

Müteahhitlik TCK m.53/6 Anlamında Bir Meslek veya Sanat Değildir

TCK’nın 53/6. maddesinde “belirli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde 3 aydan 3 yıla kadar bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceğinin düzenlendiği, bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, müteahhitlik yapan sanığın, müteahhitlik işini yapmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı ve anılan inşaatın mermer işinin yapımını üstlenen mermerci sanığın, inşaat işleri ile uğraşmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı nazara alınmadan çalışma hürriyetlerini kısıtlayacak şekilde sanık … hakkında “2 yıl süreyle inşaat müteahhitliği mesleğinden”, sanık hakkında “2 yıl süreyle inşaat ustalığı mesleğinden” yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/4827).

Dosya içeriğine göre sanığın, inşaat şirketinin ortağı ve yetkilisi olarak inşaat işleri ile uğraşmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı nazara alınmadan çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde 1 yıl 8 ay süreyle inşaat yapım icrasının yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/9049).

5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş ise de; müteahhitlik yapan sanığın yaptığı işin meslek ve sanat niteliğinde olmadığı gözetilmeden TCK’nın 53/6. maddesi gereğince sanığın 3 ay süre ile bu meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/15579).

Mesleği Yerine Farklı Bir Görev İfa edilen Kişiye TCK 53/6 Uygulanamaz

Bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerektiği, inşaat mühendisi olup, özel şirkette proje müdürü olarak çalışan sanığın söz konusu işi yapması, ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen meslek olmadığı gözetilmeden, 1 yıl süre ile yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2016/9391).

Bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, mimar olup, müteahhitlik yapan sanığın, müteahhitlik işini yapmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı gözetilmeden, sanığın 6 ay süreyle inşaat mühendisliği ve müteahhitlik yapmaktan yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdr (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3013).

Ruhsatnameye Tabi Olmayan Ticari İşler Hakkında TCK 53/6 Uygulanamaz

TCK’nın 53/6. maddesinde, belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği düzenlenmiş olup, işletmeci olduğunu beyan eden ve … tavukçuluk limited şirketinin ortaklarından olan sanık hakkında, mesleğinin niteliği ile ruhsatnameye tabi işlerden olup olmadığı hakkında herhangi bir tespit yapılmadan TCK’nın 53/6. maddesi gereğince “9 ay ile meslek ve sanatın icrasının yasaklanmasına” karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/136).

Bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, dosya arasında bulunan işyeri açılış ve çalışma ruhsatından olayın meydana geldiği un fabrikasının Söğütlü Un Ltd. Şirketi’ne ait olduğu ve Limited Şirket ortaklığının da ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı gözetilmeden, sanığın 1 yıl 6 ay süre ile süre fabrikada icra ettiği meslek ve sanatını yürütmekten men edilmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/16101).

Bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, limited şirket mesul müdürlüğünün ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı gözetilmeden, sanığın 3 ay süreyle meslekten yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/15023).

Seçenek Yaptırıma Çevirme ile Belli Hakları Kullanmaktan Yasaklanma Tedbiri

5237 sayılı TCK’nın 50/1-e fıkrasının ancak suçun ehliyet ve ruhsatla ya da meslek ve sanatın icrasıyla bağlantılı olması halinde uygulanabileceği gözetilmeden, diğer seçenek yaptırımlara çevrilebileceği dikkate alınmadan trafik kurallarına aykırı davranışla işlenen taksirle yaralama suçundan TCK’nın 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesinin de mümkün olduğu halde mesleği şoförlük olmayan sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 5 ay süre ile sürücü belgesinin geri alınması seçenek yaptırımına çevrilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/10073).

Hangi Somut Meslek veya Sanatın İcrasının Yasaklandığı Mahkumiyet Kararında Açıklanmalıdır

Sanıklar hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 53/6. maddesi uyarınca sanığın çalışma özgürlüğünü kaldıracak şekilde hangi meslek olduğu da belirtilmeden soyut ifadelerle 6 ay süreyle meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/15172).

TCK m.53 Hükmünün Uygulanmasının Unutulması

Sanık hakkında TCK’nın 53/1. maddesinde öngörülen güvenlik tedbirlerine hükmolunmamış ise de, 5237 sayılı TCK’nın 53. Maddesi uyarınca sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmanın kanuni sonucu olması nedeniyle infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görüldüğünden, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 15.Ceza Dairesi - Karar : 2018/5419).

TCK m.53 Velayet Hakkını Kullanmaktan Yoksun Bırakma

5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının (c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakları ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmesine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi, bozma nedenidir (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - Karar : 2019/30374).

Sürücü Belgesi Hükmün İnfazından Sonra Geri Alınır

5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasındaki düzenlemeye göre fıkradaki bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına veya sürücü belgesinin alınmasına karar verilmesine yönelik kararların hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği ancak sürenin cezanın tümüyle infazından sonra başlayacağı öngörülmüştür.

Taksirli suç nedeniyle mahkemece verilen meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin tedbirin uygulanabilmesi için cezanın tümüyle infaz edilmesi veya infaz edilmiş sayılması gerekmektedir.

Hapis cezasına mahkumiyet halinde cezanın infazı süresince yoksun bırakılan kişi bu meslek veya sanatı fiilen icra edemeyeceğinden veya sürücü belgesini kullanamayacağından, yasaklama ve geri alma hükmünün hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girmesinde ve sürenin cezanın tümüyle infazından sonra işlemeye başlamasında hukuka aykırılık bulunmamakta olup, yasal düzenlemenin sonucudur.

Somut olayda, taksirle ölüme neden olmak suçundan hapis cezası ile cezalandırılan ve 2 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilen hükümlünün ceza infaz kurumuna giriş tarihinin 16.04.2018, şartla tahliye tarihinin 14.11.2019, hakederek tahliye tarihinin ise 14.07.2021 olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen sürücü belgesinin geri alınması kararının infazına hakederek tahliye tarihi olan 14.07.2021 tarihinden itibaren başlanması gerektiği gözetilmeksizin, geri alma süresinin sürücü belgesinin fiilen geri alındığı tarihte başlatılması, denetimli serbestlikle cezasının infazına karar verilen ya da şartla tahliyesine karar verilen ceza infaz kurumunda bulunmayan hükümlünün denetim süresi içerisinde sürücü belgesini kullanması gerektiği kabul edilerek İnfaz Hakimliğince verilen karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine reddine dair verilen itiraz mercii kararı Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma talebi incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmüştür (Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2023/2361 E. , 2023/3060 K.).


Avukat Baran Doğan

  1. Seçme ve Seçilme Ehliyeti Hükümleri İptal Kararı Nedeniyle Uygulanamaz: Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” ibaresinin iptaline karar verilmiş, ayrıca aynı bentte yer alan “seçme ve seçilme” ehliyetleri ile ilgili olarak da, hükümlünün, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakılması uygulamasını engelleyici nitelikte iptal kararları verilmiş olması ve doğan boşluk sebebiyle bu hususta yeni bir yasal düzenleme yapılması ihtiyacının ortaya çıkması karşısında, yerel mahkeme hükmünde bu hak ve ehliyetlerden yoksun bırakmaya dair uygulamanın dayanaksız kalması nedeniyle, hükümlerde TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına dair kısımdan (b) ibaresinin çıkartılarak DÜZELTİLMEK suretiyle onanmasına karar verilmiştir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2016/577). 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS