0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Vesayet ve Vasi Tayini (Atanması) Nedir?

Vesayet, bazı ergin kişilerin veya velayet altında bulunmayan küçüklerin kişisel ve maddi menfaatlerini korumak amacıyla 4721 sayılı Medeni Kanun ile düzenlenmiş bir hukuk kurumudur. Vesayet altına alınma, kanuni bir zorunluluktan kaynaklanabileceği gibi kişinin kendisi de bazı durumlarda vesayet altına alınmasını mahkemeden talep edebilir.

Vesayet altına alınan herkese bir vasi tayin edilir. Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür (MK m.403).

Medeni Kanun 404, 405, 406 ve 407 maddelerinde vesayeti gerektiren haller ve şartları tek tek sayılmış, 408. maddede ise kişinin kendi isteğiyle vesayet altına alınması isteğe bağlı kısıtlama düzenlenmiştir.

Vesayeti Gerektiren Haller Nelerdir?

Medeni Kanun’a göre vesayeti gerektiren haller şunlardır:

  • Yaş küçüklüğü,
  • Kısıtlanma
  • Hürriyeti bağlayıcı (hapis cezası) ceza alma,
  • Kişinin kendi isteğiyle vesayet altına alınmayı talep etmesi.

1. Yaş Küçüklüğü Nedeniyle Vesayet

Velâyet altında bulunmayan 18 yaşından küçük her çocuk vesayet altına alınır.

Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

2. Kısıtlanma Nedeniyle Vesayet

I. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle vesayet

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.

Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.

II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim

Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.

3. Hürriyeti Bağlayıcı Hapis Cezası Nedeniyle Vesayet

Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.

4. Kişinin Kendi İsteği Üzerine Vesayet Altına Alınması

Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.

Vesayet Altına Alma Usulü Nasıldır?

I. İlgilinin dinlenilmesi ve bilirkişi raporu

Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hâkim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.

II. İlân

Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.

Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilândan önce etkilemez.

Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

Vesayet Davasına Bakmaya Yetkili ve Görevli Mahkeme

Vesayet davasına bakmaya yetkili mahkeme, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki mahkemedir.

Görevli mahkeme, Sulh Hukuk Mahkemesi olarak düzenlenmiştir.

Vesayet Altındaki Kişinin İkametgahını Değiştirmesi

Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilân olunur.

Özellikle belirtelim ki; cezaevinde bulunan hükümlü kişinin ikametgah adresi cezaevidir. Vesayet davasında yetkili mahkemenin belirlenmesinde, hükümlünün mahkumiyetten önceki son adresi dikkate alınır. Cezaevinde bulunan hükümlünün mahkumiyetten önceki son adresi, mahkeme kararı ile de olsa sonradan değiştirilemez.

Vesayet kararı verilmekle kısıtlının yerleşim yeri artık karar veren vesayet makamının bulunduğu yer olur. (TMK.md.21/2) Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. (TMK. md.412/1) Kısıtlının yerleşim yerinin değiştirildiğine ilişkin vesayet makamının herhangi bir izni bulunmamaktadır. Böyle bir izin alınmaksızın kısıtlının vesayet makamının bağlı bulunduğu yer dışına gitmiş olması veya başka bir yerde oturuyor olması o yeri yetkili kılmaz. Bu durumda uyuşmazlığın vesayet makamı olan … Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir (Y(K)17HD-K.2010/7670).

Vesayet Organları ve Vesayet Makamı

Vesayet organları, vesayet daireleri (Sulh Hukuk ve Asliye Hukuk Mahkemesi) ile vasi ve kayyımlardır (MK m.396).

Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür. Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir (MK.397).

Vesayet Makamına Şikayet ve İtiraz

Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikâyette bulunabilir.

Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir.

Vesayet Makamından İzin Alınması Gereken Durumlar

Aşağıdaki hâllerde vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesinin izni gereklidir:

  1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,

  2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,

  3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,

  4. Ödünç verme ve alma,

  5. Kambiyo taahhüdü altına girme,

  6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,

  7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,

  8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,

  9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,

  10. Borç ödemeden aciz beyanı,

  11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,

  12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,

  13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,

  14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi .

Ayrıca Denetim Makamının İzni Gereken Durumlar

Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamı olan Asliye Hukuk Mahkemesinin da izni gereklidir:

  1. Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,

  2. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,

  3. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,

  4. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,

  5. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,

  6. Küçüğün ergin kılınması,

  7. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması .

Vesayet Makamının Rapor ve Hesapları İncelemesi

Vesayet makamı, vasinin belli dönemlerde vereceği rapor ve hesapları inceler; gerekli gördüğü hâllerde bunların tamamlanması veya düzeltilmesini ister.

Vesayet makamı, rapor ve hesapları kabul veya reddeder; gerektiğinde vesayet altındaki kişinin menfaatini korumak için uygun önlemleri alır .

Vesayet Dairelerinden İzin Alınmadan Yapılan İşlemler

Kanunen gerektiği hâlde vasinin yetkili vesayet dairelerinin iznini almadan yapmış olduğu işlemler, vesayet altındaki kişinin vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir.

Vesayet daireleri olan Sulh Hukuk Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin izni alınmadan yapılan işlemler, bu daireler tarafından daha sonra onaylanırsa hukuki geçerlilik kazanır.

Vasinin ve Vesayet Dairelerinin Sorumlulukları Nelerdir?

Vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler, bu görevlerini yerine getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler.

Vasinin Hukuki Sorumluluğu

Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur. Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı hüküm uygulanır .

Davacıların davalı vasinin görevini gereği gibi yapmadığı, kısıtlıya ait taşınmazları kendi üzerine aldığından bahisle tazminat istedikleri, mahkemece davalının kısıtlıya vasi atanmadan önceki döneme ait işlemler nedeniyle vasinin sorumlu olduğu gerekçesiyle tazminata karar verildiği anlaşılmaktadır. Dava, vasinin görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Somut olayda davalı vasinin, vasilik yaptığı dönem içerisinde kısıtlının zararına bir eylemi (yahut eylemsizliği) nedeniyle bir zararın doğması söz konusu olmadığı gibi vasi atanmadan önceki döneme ilişkin olarak zarar oluştuğundan bahisle tazminata hükmetmekte mümkün değildir. Türk Medeni Kanununun 466 ve devam eden maddelerinde yer alan vasinin sorumluluğu koşulları oluşmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir (Y18HD-K.2014/7).

Vesayet Uygulamasında Devletin Sorumluluğu

Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumludur.

Zararı tazmin eden Devlet, zararın meydana gelmesinde kusurlu olanlara rücu eder.

Zararın doğmasına kusurları ile sebep olanlar, rücu hakkını kullanan Devlete karşı müteselsilen sorumludurlar.

Vesayetin Sona Ermesi

Küçüklerde Vesayeti Gerektiren Hâllerin Sona Ermesi

Küçük üzerindeki vesayet , onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.

Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilân eder.

Hükümlülerde Vesayeti Gerektiren Hâllerin Sona Ermesi

Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet , hapis hâlinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.

Kısıtlılarda Vesayeti Gerektiren Hâllerin Sona Ermesi

Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet , yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer .

Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.

Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir.

a. İlân

Kısıtlama ilân edilmişse, kaldırılması da ilân olunur.

Fiil ehliyetinin yeniden kazanılması, ilânın yapılmasına bağlı değildir.

b. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlılığın kaldırılmasında usul

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir.

c. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimde

Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.

d. İstek üzerine kısıtlamada

Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır.

Sürenin Sona Ermesi ve Uzatılmaması Nedeniyle Vasilik Görevinin Sona Ermesi

I. Sürenin dolması

Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.

II. Engelin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması

Vasi, vasiliğe engel bir sebebin ortaya çıkması hâlinde görevinden çekilmek zorundadır.

Vasi, bir kaçınma sebebi ortaya çıktığı takdirde sürenin bitiminden önce görevinden alınmasını isteyebilir; ancak, önemli sebeplerin varlığı hâlinde görevine devam etmek zorundadır.

III. Göreve devam zorunluluğu

Görevi sona eren vasi, yenisi göreve başlayıncaya kadar zorunlu işleri yapmakla yükümlüdür.

Vasilik Görevinden Alınma

I. Sebepleri

Vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır.

Vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir.

II. Usulü

a. İstek üzerine veya re’sen

Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin görevden alınmasını isteyebilir.

Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı, vasiyi re’sen görevden almakla yükümlüdür.

b. Araştırma ve uyarı

Vesayet makamı, ancak gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dinledikten sonra onu görevden alabilir.

Vesayet makamı, ağır olmayan hâllerde vasiye görevden alınacağı konusunda uyarıda bulunur.

c. Geçici önlemler

Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir.

d. Diğer önlemler

Vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür.

e. İtiraz

İlgililer, vesayet makamının kararlarına karşı, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar.

Vasinin Kesin Hesap ve Malvarlığını Teslim Zorunluluğu

Görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vesayet makamına vermekle yükümlü olduğu gibi; malvarlığını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edilmek üzere hazır bulundurmak zorundadır.

Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ve hesaplar gibi vesayet makamı tarafından incelenir ve onaylanır.

Vasinin Görevine Son Verilmesi

Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edildikten sonra, vesayet makamı vasinin görevinin sona erdiğine karar verir.

Vesayet makamı, son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki kararı ile birlikte kesin hesabı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye, tazminat davası açma hakları bulunduğunu da belirtmek suretiyle tebliğ eder. Bu tebliğde vasinin görevine son verildiği de belirtilir.

Vesayet ve Vasi Tayini (Atanması) İstinaf ve Yargıtay Kararları


Boşanma Davası Açma Vasinin Onayına Tabi Değildir

Davacı, hükümlü olması nedeniyle vasisi aracılığıyla açtığı boşanma davasında eşinin de boşanma talebini kabul ettiğini beyan etmiş, davalı eş de cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanında boşanmayı kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece, davacının hükümlü olması nedeniyle anlaşmalı boşanmanın mümkün olmadığı belirtilerek davaya çekişmeli olarak devam edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı almış olduğu kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle kısıtlanmıştır. O halde sınırlı ehliyetsiz olan davacı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını yasal temsilcisinin rızası olmadan kullanabilir (TMK.m.16). Davacının talebi Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesinde düzenlenen “anlaşmalı boşanmaya” yöneliktir. Mahkemece, davacı bulunduğu cezaevinden getirtilerek, davalı da davet edildikten sonra beyanlarının alınması ve şartları oluştuğu takdirde “anlaşmalı olarak” boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 2. HD - Karar: 2015/11223).

Vasinin Sulh Hukuk Mahkemesi Kararına İtiraz Yetkisi

Vasi, vesayeti altındaki kısıtlının malik olduğu aracın satışına izin verilmesini istemiş, talep mahkemece reddedilmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 396. maddesinde, vesayet organlarının vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlar, 397. maddesinde de kamu vesayetinin vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütüleceği, vesayet makamının sulh hukuk mahkemesi, denetim makamı ise asliye hukuk mahkemesi olduğu hükme bağlanmış olup; kanun koyucu kamu vesayetinde vesayet organı vasiler ile vesayet daireleri sulh ve asliye mahkemesi arasında 461. maddede bir hiyerarşi kurarak, vesayet makamı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin vasinin eylem ve işlemlerine karşı, denetim makamı Asliye Hukuk Mahkemesinin de Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararlarına karşı şikayet ve itiraz merci olduğu belirlenmiş; 488. maddesinde ise, ilgililerin vesayet makamının vesayetin idaresiyle ilgili olarak aldığı kararlara karşı tebliğinden itibaren on gün içinde itiraz edebileceği, denetim makamının gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin olarak karara bağlayacağı, bu bakımdan vesayet makamının vesayetin idaresiyle ilgili olarak aldığı kararların temyizi kabil kararlardan olmadığı anlaşıldığından, istem konusunda denetim makamınca bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine İADESİNE, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/8297 E. , 2018/1014 K.).

Vesayet Davası ve İtirazlar Hükümlülükten Önceki Son Yerleşim Yeri Mahkemesinde Görülür

Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet nedeniyle kısıtlanan hükümlü O.A.’nın kısıtlanmasına ilişkin karardan sonra mernis adresinin değiştirilmesi için vasiye verilen yetki üzerine hükümlünün mernis adresinin Büyükçekmece ilçesi sınırlarına nakledilmesi nedeniyle vesayet kararını veren mahkeme tarafından yetkisizliğe ve dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.

Vesayet; kişisel ve maddi yararlarını koruma gücünden yoksun olup velayet altında bulunmayan küçüklerle, ergin olmalarına rağmen menfaatleri için kısıtlanmış kişilerin korunması amacıyla Devletçe yapılandırılmış bir kurumdur. TMK 404, 405, 406 ve 407 maddelerinde vesayeti gerektiren haller sayılmış, 408.maddede isteğe bağlı kısıtlama düzenlenmiştir.

Yargılama konusu olayda; özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet nedeniyle kısıtlanan ve kısıtlılık hali devam eden hükümlünün vasinin talebi üzerine mernis adresinin değiştirilmiş olması nedeniyle vesayet makamı olan mahkeme tarafından yetkisizlik kararı verildiği, Bakırköy 1. Sulh Hukuk mahkemesince 24/12/2015 tarihinde hükümlüye TMK 407 maddesi gereğince vasi atandığı, karara itiraz eden olmadığı, hükümlülük hali devam ettiği halde vasinin talebi üzerine hükümlünün ikametgahının değiştirilmesi için vasiye yetki ve izin verildiği, hükümlünün mernis adresinin değiştirilmesi üzerine vesayet makamı olan mahkemenin 31/10/2017 tarihli ek karar ile hükümlünün mernis adresi Büyükçekmece olarak değiştiğinden bahisle yetkisizlik kararı verdiği,

Hükümlünün cezaevine girmeden önceki adresinin Bakırköy ilçesinde olduğu, TMK 19 ve 22 maddeleri gereği vesayet davasını görmeye Bakırköy Mahkemesi’nin yetkili olduğu, hükümlünün kendi beyanında cezaevine girmeden önce Bakırköy’de ikamet ettiğinin anlaşıldığı, Cezaevi kurumunda bulunmanın yeni yerleşim yeri edinme olarak kabul edilemeyeceği, cezaevinde bulunan hükümlünün mernis adresine ancak cezaevi adresi olarak değiştirilebileceği, bu nedenle Silivri Cezaevi’de bulunan hükümlünün adresinin bu cezaevi adresi olanak değiştirilebileceği, bu halde dahi mahkemenin yetkisinde değişiklik olmayacağı, vesayet kararı veren mahkemenin vesayet dosyasını takibe devam edeceği, vasiye bu hususta yetki ve izin verilmesinin hatalı olduğu, vasinin adresinin yerleşim yeri adresi kabul edilemeyeceği gibi yasa gereği mernis adresi de olamayacağı anlaşılmıştır.

Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; duruşma yapılmasına gerek olmadığı,

Mahkemenin yetkili olmasına rağmen yetkisizliğe karar verilmiş olması sebebiyle, incelenen mahkeme kararının yerinde olmadığı, istinaf sebebi yerinde olduğundan HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle,

İlk derece mahkemesi kararı yerinde olmadığından HMK 353/1-a/3 maddesi gereğince istinaf başvurusunun KABULÜNE,

İlk derece mahkemesinin yetkisizlik kararının KALDIRILMASINA,

Vesayet dosyasının yetkili ve görevli Bakırköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesince yasanın ön gördüğü süre müddetince takibinin yapılması için dosyanın ait olduğu mahkemeye İADESİNE karar verilmiştir (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi - Karar:2018/274).

Vesayetin Sona Ermesi ve Vasinin Hukuki Sorumluluğu

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 470. maddesi uyarınca küçük üzerindeki vesayet onun ergin olması ile kendiliğinden sona ermiş ise de; vasinin sorumluluğu vesayet makamınca görevinin sona erdiğine karar verilinceye kadar devam eder. Aynı Yasanın 489 ve devamı maddeleri uyarınca görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı sulh mahkemesine vermekle yükümlü olduğu gibi; malvarlığını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edilmek üzere hazır bulundurmak zorundadır. Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ve hesaplar gibi sulh mahkemesi tarafından incelenir ve onaylanır. Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edildikten sonra, sulh mahkemesi vasinin görevinin sona erdiğine karar verir. Sulh mahkemesi, son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki kararı ile birlikte kesin hesabı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye, tazminat davası açma hakları buluduğunu da belirtmek suretiyle tebliğ eder. Bu tebliğde vasinin görevine son verildiği de belirtilir. Aynı Yasanın 492.maddesi uyarınca kesin hesabın tebliğ tarihinden başlayarak bir yıl geçmekle vasiye karşı açılacak tazminat davası zamanaşımına uğrar. Yine aynı Yasanın 493. maddesinin son fıkrası uyarınca vesayetten doğan tazminat davalarının her halde kesin hesabın tebliğinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.Somut olayda, küçükler üzerindeki vesayet her birinin ergin olması ile kendiliğinden sona ermiş ise de, Rize Sulh Hukuk Mahkesesi’nin 1991/659 Esas 1991/551 Karar sayılı vesayet dosyasının incelenmesinde, yukarıda belirtilen Yasa hükümleri gereğinin yerine getirilmediği, böylece vasinin sorumluluğunun devam ettiği, zaman aşımına ilişkin koşulların oluşmadığı hususu dikkate alınmadan, mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (18. Hukuk Dairesi 2014/10634 E. , 2014/18506 K.).

Vasinin Vesayet ve Denetim Makamlarından İzin Alması Gereken Haller

TMK 449. maddesinde, vesayet altındaki kişi adına kefil olmanın vakıf kurmanın ve önemli bağışlarda bulunmanın yasaklandığı; 462. maddesinde, taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması, olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi, olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri, ödünç verme ve alma, kambiyo taahhüdü altına girme, bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması, vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması, acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması, mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması, borç ödemeden aciz beyanı, vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması, çıraklık sözleşmesi yapılması, vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi, vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi için vesayet makamının izni gerektiği; 463.maddesinde de, vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi, vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması, bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması, ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması, mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması, küçüğün ergin kılınması, vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması için vesayet makamından sonra denetim makamının da izninin zorunlu olduğu; 466. maddesinde ise, vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişilerin bu görevlerini yerine getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır (Yargıtay (K.) 18. Hukuk Dairesi 2013/16178 E. , 2014/3998 K.).

Vesayet Altındaki Kişinin Yerleşim Yeri Vesayet Makamının Bulunduğu Yerdir

Türk Medeni Kanunu’nun 411. maddesinde “Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.”, 412. maddesinde “Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez. Yerleşim yerinin değişmesi halinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilan olunur.”, 21/2. maddesinde ise “Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir.” hükümleri düzenlenmiştir. Açıklanan hükümler uyarınca vasi atanması davası sırasında yetkili mahkeme kısıtlıların yerleşim yeri mahkemesi ise de, vasi atandıktan sonra kısıtlıların yerleşim yeri; kısıtlama kararı veren vesayet makamının bulunduğu yer olan Ahlat’tır ve vesayet makamının izni olmadıkça kısıtlıların yerleşim yeri değiştirilemez. Talep olmadığı gibi mahkemece de, kısıtlıların yerleşim yerinin değiştirilmesi hakkında vesayet makamınca verilmiş bir karar dosya içerisinde bulunmamaktadır. Bu durumda davacının talebi hakkında karar vermekle yetkili mahkeme vesayet makamının bulunduğu yer mahkemesi olan Ahlat Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna göre, mahkemece davacının talebi hakkında yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Ahlat Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmiş olması doğru görülmemiştir (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/21410 E. , 2015/1252 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS