0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Gürültüye Neden Olma Suçu Nedir? (TCK 183)

Gürültüye neden olma suçu, 5237 sayılı TCK’nın 183. maddesinde “Çevreye Karşı Suçlar” bölümünde şu şekilde düzenlenmiştir:

Gürültüye Neden Olma Suçu

Madde 183 - (1) İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Gürültüye Neden Olma Suçunun Unsurları

Madde gerekçesine göre; madde metninde gürültüye neden olma fiili suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bunun için, gürültünün başkalarının sağlığının zarar görmesine elverişli olabilecek şekilde yüksek olması gerekir. Gürültü kirliliğinin, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınarak suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı tespit edilmelidir.

Gürültüye neden olma suçunun belli bir mağduru yoktur. Toplumda yaşayan herkes bu suçun mağduru olabilir. Gürültünün belli olmayan bir kimseye karşı yapılması bu suçu TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ayırmaktadır. TCK’nın 123. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almakta iken, TCK’nın 183. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almamaktadır. Bu suçun oluşması için sanığın ilgili Kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olması yeterlidir. TCK’nın 183’teki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlığını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir.(Y18CD-K.2015/5947).

Yargıtay uygulamasına göre (Y18CD-K.2017/2171); Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56/1. maddesine göre herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında getirilen düzenleme ile de çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek gerek Devlete gerekse vatandaşlara ödev olarak yüklenmiştir. Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamayı mümkün kılmak üzere kanunlarda, yönetmelik ve düzenleyici işlemlerde gürültüye dair hükümlere yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanununun 183. maddesinde düzenlenen “gürültüye neden olma” suçu; “İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak”, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olma halinde oluşacaktır. Maddede sözü edilen “ilgili kanunlarla belirlenen yükümlülük”; 2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun “çevreyi kirletmeme” ilkesi gereğince çerçeve olarak benimsediği düzenlemeye dayanılarak oluşturulan yönetmeliklerde açıklanan “çevresel gürültüye neden olmama” yükümlüğünü ifade etmektedir.

2872 Sayılı Çevre Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan düzenlemeye göre; Kişilerin huzur ve sükûnunu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaklanmış, ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmiştir. Anılan Kanun’un 20/h bendi, 14. maddeye göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olan, konutlar, ulaşım araçları, işyerleri, atölyeler, fabrika, şantiye ve eğlence yerlerine yönelik idari yaptırımlar benimsemiştir. 2872 Sayılı Çevre Kanunu, çevresel gürültü kaynaklarını “ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlar” şeklinde sayma yoluyla sınırlı olarak belirlemiştir.

5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesinde de gürültüye dair düzenlemeye yer verilmiş, gürültünün, başkalarının huzur ve sükûnunu bozması gerektiğini belirtmiştir. Aynı Kanun’un 15/3 maddesi, bir fiilin hem kabahat hem de suç olarak tanımlandığı durumlarda, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceğini, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde ise kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanacağı kuralına yer vermiştir.

TCK’nın 183. maddesinde suç olarak tanımlanan gürültünün insan sağlığının zarar görmesine “elverişli” olması gerektiği kabul edilmiştir. Bu durumda “elverişlilik” ibaresinin, insan sağlığının zarar görmesi ihtimalini, zarar vermeye uygun olmayı ifade ettiği, dolayısıyla suçun tehlike suçu olarak düzenlendiği, suçun oluşumu için somut zararın gerçekleşmesi gerekmediği kabul edilmelidir. TCK’nın 183. maddesi, gürültünün “başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli” olması şartını aramaktadır. Bunun yanında TCK’nın 123 . maddesi ise eylemin suç olarak vasıflandırılabilmesi için “sırf huzur ve sükûnu bozmaya” yönelik olması gerektiğini kabul etmiştir.

Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Gürültüye neden olma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya altında olduğunda adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Gürültüye neden olma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğundan hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Gürültüye neden olma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası 2 yıl veya altında olduğundan hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.

Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Gürültüye neden olma suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Gürültüye neden olma suçu için yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir, bu zamanaşımı süresi geçtikten sonra soruşturma yapılamaz.

Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Gürültüye neden olma suçu, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.

Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme

Gürültüye neden olma suçu nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Gürültüye neden olma suçu; soruşturma aşamasında kamu davasının açılmasının ertelenmesi veya seri muhakeme usulü uygulanabileceği gibi kovuşturma aşamasında basit yargılama usulü uygulanarak yargılama yapılabilir.

Gürültüye Neden Olma veya Gürültü Kirliliği Suçu Yargıtay Kararları


Havalandırma Sisteminin Gürültüye Neden Olması Suçu

İncelenen somut olayda, sanığın … Mah. … Sk. No: … adresinde faaliyet gösteren … İnş. Gıda San Tic Ltd Şti’nin yetkilisi olduğu, şüpheli hakkında gürültü kirliliği suçundan yapılan soruşturmada, … Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Koruma Şube Müdürlüğü tarafından 09.12.2014 tarihli yapılan denetimde sanığın yetkilisi olduğu şirketin havalandırma sistemi üzerinde gerekli önlemlerin alınmadığı, gürültü seviyesinin yasal sınırın üzerinde olduğunun tespit edilerek şüpheliye 30 günlük süre verildiği, 30.03.2015 tarihinde yapılan ikinci denetim de havalandırma bacasının etrafının kauçuk malzeme ile sarıldığı, yapılan ses ölçümünde elde edilen değerin yasal sınırın üzerinde olduğunun tespit edildiği, bu suretle sanığın gürültü kirliliğine neden olduğu iddiasıyla dava açılmıştır.

Dosyada çevre mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, yapılan ölçümlerin yasal mevzuat açısından uygun olduğu, ölçülen değerlerin yönetmelikte belirtilen sınır değerlerin üzerinde olduğu beyan edilmiştir.

Öncelikle suça konu işyerinin havalandırma sisteminin hemen yanında bulunan binada ikamet eden kişinin açık kimliğinin tespiti ile duruşmaya çağrılıp dinlenilerek, 234. maddesindeki yasal hakları hatırlatılmalı, şikayetine dair ayrıntılı anlatımına başvurulmalıdır. Ölçülen gürültü düzeyi, yönetmeliğin belirlediği limit değerin üzerinde ise de, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığının bilimsel ölçütlere göre değerlendirilmesi gerekir. Bu sebeple üniversitelerin, Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında uzman Kulak Burun Boğaz hekimlerinden, tercihen odyoloji uzmanlığı bulunan iki hekim ve yine bir odyologdan oluşacak üç kişilik heyete dosya tevdi edilerek, somut olayda gürültünün, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulmuştur. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2017/2171).

Gürültüye Neden Olma Suçunda Şikayetin Tespiti ve Bilirkişi Raporu

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının göre “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevrenin kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşın ödevidir.” TCK’nın 183. maddesine göre ilgili kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi cezalandırılır. Bu düzenleme ile kişilerin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı güvence altına alınmıştır. 2872 sayılı Çevre Yasasının 14. maddesi uyarınca kişilerin huzur ve sükununu beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaklanmış, ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri eğlenme yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirlerin alınması gerektiği düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye dayalı olarak 04.06.2010 tarihli Resmi Gazetede Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği yayımlanmıştır. 2872 sayılı Çevre Yasasının 12. maddesine göre Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Çevre ve Orman Bakanlığı ile denetleme yetkisinin devredildiği kurumlara aittir. Aynı Yasanın 12. maddesi uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığınca çıkarılan 2006/16 sayılı “Yetki Devri” kodlu genelge ile bazı mahalli idarelere denetim yapma, yaptırım uygulama konusunda yetki devri yapılmıştır. Katılan Karşıyaka Belediyesinin de yetki devri yapılan belediyelerden olduğu anlaşılmıştır.

AİHS [Moreno Gomez/İspanya davasında (16.11.2004, başvuru no:4143/02)] evinin yakınındaki gece kulüplerinin geceleyin sebep olduğu sürekli gürültüden rahatsız olduğunu belirten başvurucunun şikayeti sonucunda verdiği kararında, başvuranın evine saygı hakkının yetkililerin gece gürültü sorununa bir çözüm bulmamaları yüzünden ciddi bir şekilde ihlal edilmiş olduğunu belirterek 8. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Yine Martine/İspanya (18.10.2011, başvuru no:21532/08) ve Mileva ve diğerleri/Bulgaristan (25.11.2010, başvuru no: 43449/02) davasında da işletmelerin yol açtığı aşırı gürültü karşısında yetkili mercilerin pasif kalmalarının özel ve aile yaşamlarına müdahale oluşturduğunu kabul etmiştir. AİHM gürültüyü denetlemekle görevli kamu kuruluşlarının pozitif yükümlülüğü bulunduğunu belirterek doğrudan gürültüyü önlemekle sorumlu tutmuştur.

Yasal düzenlemeler ve AİHS kararları bir arada değerlendirildiğinde Çevre ve Orman Bakanlığı ile denetleme yetkisinin devredildiği kurumlar davaya katılabileceklerinden mahkemece verilen katılma kararı yerinde görülmekle, temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak:

Gürültüye neden olma suçunun belli bir mağduru yoktur. Toplumda yaşayan herkes bu suçun mağduru olabilir. Gürültünün belli olmayan bir kimseye karşı yapılması bu suçu TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ayırmaktadır. TCK’nın 123. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almakta iken, TCK’nın 183. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almamaktadır. Bu suçun oluşması için sanığın ilgili Kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olması yeterlidir. TCK’nın 183’teki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlağını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir.

Somut olayda, öncelikle şikayetçiler Akın ve Ayşe’nin duruşmaya çağırılarak şikayetlerinin tespiti, gürültünün süresi konusunda beyanlarına başvurulması daha sonra dosyanın uzman bilirkişilere gönderilerek gürültünün insan sağlığına zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2015/5947).

Gazinoda Elektronik Olarak Yükseltilmiş Canlı Müzik Yayını

Sanığın, İnönü Caddesi No: … adresinde gazino işletmecisi olduğu, şikayet üzerine gece 00.15-01.40 saatleri arasında işletmede yapılan kontrolde, canlı müzik yayını ve elektronik olarak yükseltilmiş müzik yayını yapıldığı, 6 adet hoparlör bulunduğu ve 1 adet anfiden bu hoparlörlere bağlantı olduğu ile gürültü seviyesinin aşıldığının tespit edildiği, sanığa tedbir alması için 30 gün süre verildiği, 22.01.2010 tarihinde gece saat 00.15 te işletmede yapılan kontrolde yine 2008 tarihli Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde belirlenen gürültü seviyesinin aşıldığı tespit edilerek, 2872 sayılı Kanun’un 20/h maddesi gereğince idari para cezası verildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece, “sanığın suç yerinde yönetmelikte belirtilen ses değerlerinin üzerinde ses tespit edildiği ancak daha sonra sanığın gerekli önlemleri aldığı ve gürültünün yönetmelikte belirtilen sınır değeri sağladığı” gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.

Dosyada, işyeriyle aynı binadaki 1. kat no:1 adresinde ses ölçümü yapılmasına rağmen, adreste oturan kişi tespit edilip duruşmaya çağrılmamış ve dinlenmemiştir. Dosyada bilirkişi raporu da bulunmamaktadır.

Öncelikle, suç tarihinde İnönü Caddesi Yusuf Apt. No: … adresinde oturan kişinin kimliğinin tespiti ile duruşmaya çağrılıp dinlenerek, CMK’nın 234. maddesindeki yasal hakları hatırlatılmalı, konuya ilişkin ayrıntılı anlatımına başvurulmalıdır. Daha sonra ölçülen gürültü düzeyinin insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığının bilimsel ölçütlere göre değerlendirilmesi için dosya, üniversitelerin Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında uzman Kulak Burun Boğaz hekimlerinden, tercihen odyoloji uzmanlığı bulunan iki hekim ve yine bir odyologdan oluşacak üç kişilik heyete tevdi edilerek, somut olayda gürültünün, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: 2015/21076).

Ekmek Fırınında Gürültü Ölçümü ve Gürültü Kirliliği

Sanığın, Papatya sokak … adresinde ekmek fırını işletmecisi olduğu, aynı sokakta 19/1 nolu dairede oturan Ö. A. adlı kişinin şikayeti üzerine gece 04.00-04.15 saatleri arasında işletmede yapılan kontrolde, gürültüye karşı yalıtım olmadığı, bir adet hamur karma makinası bulunduğu, 2010 tarihli Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde belirlenen gürültü seviyesinin aşıldığı tespit edilmiş, yalıtım yapması ihtarında bulunularak 2872 sayılı Kanun”un 20/h maddesi gereğince idari para cezası verilmiştir.

Mahkeme, “TCK’nın 183/1. maddesinde düzenlenen gürültüye neden olma suçunun kasten işlenebilen suçlardan olması, olayımızda ise sanığın işlettiği fırından kaynaklanan bir gürültünün söz konusu olması nedeniyle, olayda bu suçun yasal unsurları oluşmadığı ve idari yaptırıma konu bir suçun söz konusu olduğu” gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.

Dosyada açık adresi bulunan Ö. A. adlı kişi duruşmaya çağrılmamış ve dinlenmemiştir. Dosyada bilirkişi raporu da bulunmamaktadır.

Öncelikle Ö. A. adlı kişi duruşmaya çağrılıp dinlenerek, CMK’nın 234. maddesindeki yasal hakları hatırlatılmalı, şikayetine ilişkin ayrıntılı anlatımına başvurulmalıdır. Daha sonra ölçülen gürültü düzeyinin insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığının bilimsel ölçütlere göre değerlendirilmesi için dosya, üniversitelerin. Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında uzman Kulak Burun Boğaz hekimlerinden, tercihen odyoloji uzmanlığı bulunan iki hekim ve yine bir odyologdan oluşacak üç kişilik heyete tevdi edilerek, somut olayda gürültünün, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi -Karar: 2015/1453).

Gürültü Ölçüm Mesafesinin Tespit Edilmesi

Gürültüye neden olma suçunun belli bir mağduru yoktur. Toplumda yaşayan herkes bu suçun mağduru olabilir. Gürültünün belli olmayan bir kimseye karşı yapılması bu suçu TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ayırmaktadır. TCK’nın 123. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almakta iken, TCK’nın 183. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almamaktadır.

Bu suçun oluşması için sanığın ilgili Kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olması yeterlidir.

TCK’nın 183. maddesindeki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlığını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir.

Yukarıdaki açıklamalara göre somut olayda, 18/07/2016 bilirkişi raporunda, gürültü ölçümü yapılan noktalarda tutulan tutanakta hangi mesafeden ölçüm yapıldığı ve kaç adet hoparlör kullanıldığı belirtilmediğinin tespit edilmesi karşısında, 09/07/2012 tarihli tutanak tanıkları dinlenerek hangi mesafeden ölçüm yapıldığı tespit edilip gerekirse yeniden değerlendirme için ek bilirkişi raporu alındıktan sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar:2019/3251).

Gürültüye Neden Olma Suçu ile Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Arasındaki Fark

Gürültüye neden olma suçunun belli bir mağduru yoktur. Toplumda yaşayan herkes bu suçun mağduru olabilir. Gürültünün belli olmayan bir kimseye karşı yapılması bu suçu TCK’nın 123. maddesindeki kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan ayırmaktadır. TCK’nın 123. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almakta iken, TCK’nın 183. maddesindeki suçun faili belli bir kimseyi hedef almamaktadır.

Bu suçun oluşması için sanığın ilgili Kanunlarda belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olması yeterlidir.

TCK’nın 183’teki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlığını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir.

Ölçülen gürültü düzeyinin insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığının bilimsel ölçütlere göre değerlendirilmesi için odyoloji uzmanı bulunan kurula dosya tevdi edilerek, somut olayda gürültünün, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yasal olmayan ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2022/21114).

Gürültünün Süresi ve Niteliğinin Tespiti

Somut olaya gelince; öncelikle emniyet birimine e-mail yoluyla ihbarda bulunan ve sanık müdafiinin açıklamasından, sanığın işlettiği …. adlı işyerinin daha önceki sahibi olan …..ile 27.04.2012 tarihinde evinden ölçüm işlemi gerçekleştirilen…. duruşmaya çağrılarak, şikayet ve ifadelerinin tespiti, gürültünün süresi ve niteliği konusunda beyanlarına başvurulması ve sonrasında dosyanın uzman bilirkişilere gönderilip, gürültünün insan sağlığına zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar: 2017/14320).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS