0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Kişisel Verileri Ele Geçirme, Başkasına Verme veya Yayma Suçu Nedir?

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu; kişinin hayatının gizli alanında kalması gereken veya herkes tarafından bilinmeyen kişisel bilgilerinin yanı sıra başkaları tarafından bilinmesi mümkün olan kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan bilgilerin hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması ile meydana gelir. Örneğin, bankamatiğe düzenek kurarak bir kimsenin banka kartının şifresini öğrenen kişi “kişisel verileri ele geçirme suçu” işlemiş olur. Bir kimseye ait cep telefonunu umumi tuvalete yazarak yayılmasını sağlayan kişi “kişisel verileri yayma” suçu işlemiş olur. Bir kimsenin ad, soyad ve adres bilgilerini aralarında husumet bulunan insanlara veren kişi “kişisel verileri başkasına verme” suçunu işlemiş olur. Uygulamada bu suça, “kişisel bilgilerin ele geçirilmesi suçu” da denilmektedir.

5237 sayılı TCK’nın 136. maddesinde “Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme veya Ele Geçirme” başlığıyla düzenlenen suçun madde metni şu şekildedir :

Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.136/1).

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, aşağıdaki üç seçimlik hareketten herhangi birinin hukuka aykırı bir şekilde yapılmasıyla failin cezalandırılması gerekir:

  1. Kişisel verilerin ele geçirilmesi,

  2. Kişisel verilerin başkasına verilmesi,

  3. Kişisel verilerin yayılması.

TCK md.136’da yer alan kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, yayılması veya başkasına verilmesi suçu; hayatın özel alanına ilişkin değerleri koruyan özel norm niteliğinde bir suç olduğundan, aşağıdaki suçlarla karıştırılmamalıdır:

Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu, şikayete tabi suçlar kategorisinde değildir. Bu nedenle, suçun soruşturulması için müşteki tarafından şikayet başvurusu yapılması da gerekmez. Herhangi bir şekilde suçun işlendiği öğrenildiğinde, savcılık tarafından kendiliğinden soruşturma başlatılmalıdır.

Suçun dava zamanaşımı süresi 8 yıl olup, suça dair soruşturma yapılabilmesi için suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl geçmeden işlenen suç savcılığa bildirilmelidir. Aksi takdirde, dava zamanaşımı süresi dolacağından suç ile ilgili soruşturma yapılamayacaktır.

Hangi Bilgiler Kişisel Veri Olarak Kabul Edilir?

Kişisel veri kavramının ne anlama geldiği, kişisel verilerin nasıl kaydedileceği ve korunacağı 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile belirlenmiştir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na göre, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi kişisel veri olarak kabul edilmelidir.

Yargıtay suçun konusu kişisel veriyi şu şekilde tanımlamaktadır: “Kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir; ancak, herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler, yasal anlamda “kişisel veri” olarak değerlendirilemez (Y12CD-2014/3760 k.).

Kişiye ait fotoğraf, resim, görüntü, video kaydı vs. gibi veriler, somut olayın özelliklerine göre kişisel verilerin ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması suçunu oluşturabileceği gibi bu suça göre genel nitelikte bir suç olan özel hayatın gizliliği suçuna da vücut verebilir. Özel hayata ait bir görüntü veya ses, TCK m.136/1 kapsamında kişisel veri olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle özel hayata ait görüntü veya seslerin ifşa edilmesi, yayınlanması, başkasına verilmesi TCK m.134’te düzenlenen “özel hayatın gizliliğini ihlal veya ifşa” suçuna vücut verir. Örneğin, günlük kıyafetlerle çektirilen bir fotoğraf özel hayata ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden bu fotoğrafın ad ve soyad bilgisiyle birlikte başkası tarafından instagramda izinsiz yayımlanması özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa etme suçunu değil, TCK 136/1’deki kişisel verileri yayma suçu oluşur.

Hukuka uygun bir şekilde elde edilen kişisel verilerin, özel kanunlarda belirlenen sürelerin sonunda yok edilmesi gerekir. Verilerin bu süreler sonunda yok edilmemesi halinde kişisel verilerin yok edilmemesi suçu meydana gelir.

Kişisel Verileri Ele Geçirme, Başkasına Verme veya Yayma Suçunun Unsurları

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçu; seçimlik hareketli bir suç olduğundan, seçimlik hareketlerden herhangi birinin yapılmasıyla suç oluşur. Madde gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir (Y12CD-K.2016/13355).

Yargıtay’a göre şu seçimlik hareketlerden herhangi birisinin icra edilmesiyle suçun unsurları oluşur:

1. Kişisel verileri bir başkasına verme suçu: TCK md. 136 metninde geçen “başkası” hem gerçek bir kişiyi hem de tüzel bir kişiyi kapsamaktadır. Örneğin, kişisel veriler bir şirkete hukuka aykırı bir şekilde verildiğinde ‘kişisel verileri başkasına verme suçu” oluşur. Kişisel veriler, bu kişilere elden, posta ya da internet üzerinden elektronik posta ile vb. araçlarla verilebilir. Kişisel verileri vermek hareketinden kastedilen düşünce veya bilgi anlatan şeylerin başkasına iletilmesi veya bildirilmesidir. Bu seçimlik harekette verilerin hukuka uygun ya da aykırı yöntemle elde edilmiş olmasının önemi bulunmamakta olup, önemli olan husus verme eyleminin hukuka aykırı olmasıdır.

2. Kişisel verileri yayma suçu: Kişisel verilerin yayılması, kişisel verilerin üçüncü kişilere duyurulması veya dağılması anlamına gelmektedir. Kişisel verileri yayma seçimlik hareketi de çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilir. İnternet üzerindeki bir web sitesinde kişisel verileri yayınlamak, birçok kişiye elektronik posta ile ya da telefondan kısa mesajla göndermek, yazılı ya da görsel medyada yayınlamak gibi hareketler kişisel verileri yayma suçu olarak kabul edilir

3. Kişisel verilerin ele geçirilmesi suçu: Kişisel verilerin ele geçirilmesi fiili, başkasının hakimiyeti altında bulunan bir kişisel verinin, failin hakimiyeti altına girmesi ile gerçekleşir. Kişisel verilerin kayıtlı olduğu belgelerin alınması ya da kayıtlı olduğu bilişim sisteminden ele geçirilmesi vb… şekillerde gerçekleştirilebilecektir.

TCK md. 136’da kişisel verileri hukuka aykırı verme, yayma veya ele geçirme suçu, soyut bir tehlike suçu olarak düzenlendiğinden seçimlik hareketlerin yapılmasıyla suç oluşur. Suç teşkil eden hareketler nedeniyle herhangi bir zarar meydana gelmesi şart değildir.

Kişisel Verileri Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçunun Cezası (TCK md. 136)

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçunun cezası 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır (TCK md. 136).

Suçun konusunun, nitelikli cinsel saldırı suçu mağdurunun veya mağdur çocuk ifadelerini içeren kayıt ve görüntüler (CMK m.236/5-6) olması halinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçunun;

  • Kamu görevlisi (memur vb.) tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
  • Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle

işlenmesi halinde, TCK md.136 gereği hükmedilecek hapis cezası 1/2 oranında arttırılır (TCK md. 137). Yani bu halde; suçun cezası, 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.

Suçta Cezayı Arttıran Nitelikli Haller (TCK md. 137)

Aşağıdaki hallerde kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçu nedeniyle hükmedilen TCK m.136’ya göre hükmedilen cezalar 1/2 oranında arttırılmalıdır:

1. Suçun kamu görevlisi (memur, belediye zabıtası, avukat, hakim, savcı vb.) tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle bu suç işlenirse, TCK m.136’ya göre hükmedilecek ceza, 1/2 oranında arttırılarak hükmedilir (TCK 137/1-a).

Ceza hukukunda kamu görevlisi; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişiyi ifade etmektedir. Ceza hukukunda kamu görevlisi oldukça geniş bir anlama sahip olup milletvekili, polis memuru, bilirkişi gibi pek çok mesleği kapsamaktadır. Örneğin, serbest meslek erbabı olan bir harita mühendisi mahkeme tarafından özel bilirkişi olarak atandığı takdirde bu şekilde yargısal/kamusal faaliyete katılan mühendis kamu görevlisi sayılır.

Suçun bu nitelikli halinin uygulanabilmesi için, kamu görevlisinin görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak kişisel verileri ele geçirmesi, başkasına vermesi veya yayması gerekir. Kamu görevlisinin görev sırasında olsa bile görev kapsamı dışında kalan bir fiil ile suçu işlemesi halinde TCK 137/1-a’daki arttırım gerektiren nitelikli hal uygulanmaz.

Polis memuru hakkında soruşturma izni verilmesinin ardından başlatılan adli soruşturma sonunda, TCK’nın 136/1 ve 137/1-a madde ve fıkralarında düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın, İçişleri Bakanı’nın hemşehrisi olup olmadığını merak edip, kurumu tarafından kendisine verilen kullanıcı şifresi ile “Kimlik Paylaşımı Sistemi”ne giriş yaparak, keyfi ve usulsüz sorgulama yapıp, İçişleri Bakanı olan mağdura ait kişisel veri niteliğindeki nüfus ve adres bilgilerine erişim sağlayarak, görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle mağdurun kişisel verilerini okuması nedeniyle üzerine atılı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşıldığından, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasına dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir (Y12CD-K.2020/5426).

2. Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle bu suç işlenirse, TCK m.136’ya göre hükmedilecek ceza, 1/2 oranında arttırılarak hükmedilir (TCK 137/1-b).

Bu fıkranın uygulanabilmesi için failin sahip olduğu meslek veya sanatın, kişisel verilerin ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması fiillerini kolaylaştırması gerekir. Meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanan fail, suç teşkil eden fiili işlemelidir. Örneğin, TURKCELL, VODAFONE gibi büyük telekomünikasyon şirketlerinde çalışan bir kişinin toplu bir şekilde belli bir ilçedeki telefon numaralarını ticaret yapan bir şirkete vermesi halinde belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle nitelikli kişisel verileri başkasına verme suçu işlenmiş olacaktır.

Cezanın Ertelenmesi, Adli Para Cezasına Çevrilmesi veya HAGB

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Kişisel verilerin ele geçirilmesi, yayma veya başkasına verme suçunun hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB), sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu nedeniyle hükmedilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Cezanın ertelenmesi, hükmedilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi, sanığın belirlenen denetim süresini sosyal hayat içerisinde iyi halli geçirmesi halinde cezasının infaz edilmiş sayılmasını sağlayan bir bireyselleştirme kurumudur. Kişisel verilerin ele geçirilmesi, yayma veya başkasına verme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.

Kişisel Verileri Başkasına Verme, Yayma veya Ele Geçirme Suçu Yargıtay Kararları


Özel Hayat Görüntüleri ve Sesleri Kişisel Verileri Ele Geçirme veya Yayma Suçu Oluşturmazlar

Bir özel hayat görüntüsünün ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsünün ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasının 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesi, yasal anlamda, TCK’nın 135/1 ve aynı Kanunun 136/1. madde ve fıkraları kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemez (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/14037 E. , 2022/2232 K).

Kişisel Verinin Önce Kaydedilmesi Gerekir

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 esas, 2014/331 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; TCK’nın 135 ve 136. maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135. maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri TCK’nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmektedir. Ancak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da tespit edilmesi gerekir.

TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, kişisel verilerin, üzerinde yazılı olduğu belgenin bulunduğu yerden alınması ya da kaydedilmiş haliyle başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi, böylece istenildiğinde tekrar kullanılabilmesi olanağını sağlayan her türlü faaliyet, kişisel verileri “ele geçirme” kapsamında değerlendirilebileceği gibi, kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması da aynı kapsamda değerlendirilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına ve ikrar içeren savunmaya göre; katılan ile bir dönem duygusal birliktelik yaşayan sanığın, katılanın hazırlandığı sırada katılanın rızası dışında cep telefonunu alarak arama kayıtlarına baktığı iddiasına konu olayda; TCK’nın 132/1. madde ve fıkrasındaki suçun konusunun, haberleşme içeriği olup söz konusu suçun, belirli kişiler arasındaki haberleşme içeriğinin hukuka aykırı biçimde öğrenilmesiyle oluşacağı, haberleşmenin gizliliğinden söz edebilmek için, kişiler arasında haberleşme olarak isimlendirilebilecek bir iletişimin olması, en az iki kişi arasında bir haberleşme vasıtası olması (telefon, mektup, e-posta vb.) ve tarafların bu haberleşmeyi gizlilik önlemlerini alarak yapması gerektiği, katılanın, kim ile, ne zaman, hangi sıklıkla, hangi süreyle görüştüğüne ilişkin bilgiler kişisel veri kapsamında olup haberleşme olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, katılana ait kişisel veri kapsamındaki arama kayıtlarına katılanın rızası dışında bakarak içeriğine vakıf olan sanık hakkında TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-Karar:2019/4886).

Telefon Görüşme Kayıtlarının Ele Geçirilmesi

Katılan ile bir dönem duygusal birliktelik yaşayan sanığın, katılanın hazırlandığı sırada katılanın rızası dışında cep telefonunu alarak arama kayıtlarına baktığı iddiasına konu olayda; TCK’nın 132/1. madde ve fıkrasındaki suçun konusunun, haberleşme içeriği olup söz konusu suçun, belirli kişiler arasındaki haberleşme içeriğinin hukuka aykırı biçimde öğrenilmesiyle oluşacağı, haberleşmenin gizliliğinden söz edebilmek için, kişiler arasında haberleşme olarak isimlendirilebilecek bir iletişimin olması, en az iki kişi arasında bir haberleşme vasıtası olması (telefon, mektup, e-posta vb.) ve tarafların bu haberleşmeyi gizlilik önlemlerini alarak yapması gerektiği, katılanın, kim ile, ne zaman, hangi sıklıkla, hangi süreyle görüştüğüne ilişkin bilgiler kişisel veri kapsamında olup haberleşme olarak nitelendirilemeyeceği anlaşıldığından, katılana ait kişisel veri kapsamındaki arama kayıtlarına katılanın rızası dışında bakarak içeriğine vakıf olan sanık hakkında TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, delillerin takdirinde ve hukuki nitelendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat hükmü kurulması, bozma nenedenidir (Yargıtay 12 Ceza Dairesi - 2019/4886 K.)

Cep Telefonu Numarası Olan Kişisel Veriyi Başkasına Verme (Yayma)

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, cinsel taciz ve tehdit suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Cinsel arzu ve isteklerini tatmin etme amacını taşıyan sanık …‘in, kendisinin kullandığı adına kayıtlı GSM hattından, 20 yaşındaki mağdur …‘e, önce mağdurun cinsel organına yönelen cinsel içerikli, daha sonra da mağdurun başkaları tarafından cinsel amaçlı olarak taciz edilmesine neden olacak biçimde cep telefonu numarasını yayacağına dair tehdit içeren mesajlar göndermesine rağmen mağdurdan olumlu yanıt alamamasının ve onunla istediği iletişimi kuramamasının ardından, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki cep telefonu numarasını, mağdurun rızasına aykırı şekilde başkalarına dağıtmak suretiyle üzerine atılı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, zincirleme şekilde cinsel taciz ve tehdit suçlarını işlediğine dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar No:2019/5172).

Belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi, TCK’nın 136/1. maddesinde “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmış olup, eylemin; kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak ya da belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle gerçekleşmesi hali, aynı Kanunun 137. maddesinde cezada artırım nedeni olarak öngörülmüştür.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de, anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.

TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir. Kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, sanık Turgut’un, ayrıldığı kız arkadaşı olan şikayetçinin, kendisinde kayıtlı olan kişisel veri niteliğindeki telefon numarasını, şikayetçinin rızası dışında diğer sanık Onur’a verdiği olayda; şikayetçinin telefon numarasını hukuka aykırı olarak yayan sanık Turgut ile telefon numarasını hukuka aykırı olarak ele geçiren sanık Onur’un eyleminin, TCK’nın 136/1. maddesine uyan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, ayrı ayrı mahkumiyetleri yerine, “telefon numarası vermek şeklinde gerçekleşen eylemin kişisel verilerin ele geçirilmesi ve yayılması olarak değerlendirilemeyeceği” biçimindeki isabetsiz gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/16665).

Damatlık ve Gelinlik Çekilen Fotoğraflar Kişisel Veridir

Mağdurun kendi üzerinde damatlık ve eşinin üzerinde gelinlik olup, eşiyle yan yana ve poz vermiş şekilde çektirdiği düğün fotoğrafları, mağdurun başkaları tarafından görülmesini ve bilinmesini istemeyeceği özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte görüntüler olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafları, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmamasından dolayı hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle başkalarının görgüsüne sunan sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, eylemin yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği yetersiz gerekçelerle sanık hakkında beraat hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar:2020/7153).

Mağdurun Twitter Fotoğrafını Kendi Hesabında Yayınlamak

Mağdura ait twitter hesabında mağdur tarafından paylaşılan mağdurun poz vermiş şekilde çektirdiği fotoğrafın, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntü olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğrafını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle kendi internet hesabında yayımlayan sanık hakkında, iddianamede tarif edilen eyleminden dolayı TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındığı da nazara alınıp, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, “…katılanın bahse konu fotoğrafının herkese açık şekilde sosyal paylaşım sitesindeki sayfasında paylaştığı, katılanın herhangi bir kısıtlama yapmaması nedeniyle bu şekilde paylaştığı fotoğrafının başkaları tarafından görülmesinden ve paylaşılmasından rahatsızlık duymadığı, bu nedenle bahse konu fotoğrafın alınmasının ve yorum yapılmasının yüklenen suçu oluşturmayacağı…” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak yazılı şekilde beraat hükmü kurulması, bozma nedenidir (Y12CD-K.2021/6589).

Şikayet Hakkının Kullanılmasında Kişisel Veri

TCK’nun 136. maddesindeki “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu, seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, kişisel verilerin yayılması ve kişisel verilerin ele geçirilmesi şeklindeki seçimlik hareketlerin birinin gerçekleştirilmesiyle suç işlenmiş olacaktır.

Kişisel verileri bir başkasına verme” seçimlik hareketinde, maddede geçen “başkası” gerçek bir kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecek, veriler bu kişilere elden, posta ya da internet üzerinden elektronik posta ile vb. şekillerde verilebilecektir. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde “vermek”; “üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek, düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek” şeklinde açıklanmıştır. Bu seçimlik harekette verilerin hukuka uygun ya da aykırı yöntemle elde edilmiş olmasının önemi bulunmamakta olup, önemli olan husus verme eyleminin hukuka aykırı olmasıdır.

Kişisel verileri yayma” seçimlik hareketi de çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilecektir; internet üzerindeki bir web sitesinde kişisel verileri yayınlamak, birçok kişiye elektronik posta ile ya da telefondan kısa mesajla göndermek, yazılı ya da görsel medyada yayınlamak gibi… Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde “yaymak”; “birçok kimseye duyurmak, çevreye dağılmasına sebep olmak” olarak açıklanmıştır.

Kişisel verilerin ele geçirilmesi” seçimlik hareketi ise; kişisel verilerin kayıtlı olduğu belgelerin alınması ya da kayıtlı olduğu bilişim sisteminden ele geçirilmesi vb… şekillerde gerçekleştirilebilecektir. Ele geçirme fiili, başkasının hakimiyeti altında bulunan bir kişisel verinin, failin hakimiyeti altına girmesi ile gerçekleşmiş olacaktır.

Bu suçta herhangi bir neticenin gerçekleşmesi aranmadığından maddede sayılan seçimlik hareketlerin yapılmasıyla suç oluşacaktır. Bu açıdan TCK’nun 136. maddesindeki “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” soyut bir tehlike suçudur.

Kendisi ve eşi de memur olan sanığın, yapacakları şikayete konu olmak üzere eşi ile aynı işyerinde ebe olarak çalışan katılanın doğum belgesini hastaneden alarak, il sağlık müdürlüğüne verdikleri şikayet dilekçesinin ekinde sunmaları şeklinde gerçekleşen somut olayda, katılana ait doğum belgesinin kişisel veri olması, memur olarak çalışan sanığın başkasına ait bilgileri içeren bir belgeyi velevki yapacağı şikayet başvurusuna konu olsa dahi almasının hukuka aykırı olacağını bilebilecek durumda bulunması, suça konu doğum belgesini şikayet dilekçesine eklemek suretiyle burada yer alan ve kişisel veri niteliğinde bulunan bilgilerin katılanın rızası dışında başkalarınca öğrenilmesine neden olunması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemi TCK’nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçunu oluşturmaktadır.

Suça konu doğum belgesinin yapılacak şikayetin delili olarak sunulmak amacıyla alınmış olması nedeniyle eylemin haksızlık oluşturduğu konusunda hataya düşüldüğü ileri sürülebilir ise de, uzun süredir memur olarak çalışan sanığın başkasına ait bilgiler içeren bir belgeyi ilgilinin bilgi ve rızası olmaksızın almasının hukuka aykırı olduğunu bilecek durumda bulunması, eşinin sağlık çalışanı olması ve iki çocuğunun bulunması nedeniyle doğum belgesinin ne şekilde alındığını biliyor olması, şikayet dilekçesi içeriğinde belirtilmek suretiyle ilgili belgenin şikayet başvurusu yapılan kurumca temininin imkan dahilinde bulunması göz önünde bulundurulduğunda, fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hatadan söz edilmesi mümkün değildir (Ceza Genel Kurulu - K.2014/312).

Ele Geçirilen Fotoğraf / Resim / Görüntü Yayınlama

Mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği fotoğrafın, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntü olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğrafını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanık hakkında, iddianamede açıklanan TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın, ek savunması alınan TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12.Ceza Dairesi - K.2021/3092).

Sanığın, TCK’nın 135/1. madde ve fıkrasındaki kişisel verilerin kaydedilmesi ile aynı Kanun’un 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmasının talep edildiği iddianamede; sanığın, nişanlısı olan mağdur tarafından nişanın bozulmasına tepki olarak, mağdura ait facebook hesabında mağdur tarafından paylaşılan mağdurun fotoğraflarını ele geçirip, kendi facebook hesabında yayımlaması biçiminde sanığa isnat edilen eylemin, bir bütün halinde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur (Y12CD-K.2021/3642).

Katılanın sadece baş ve yüz kısmını gösteren resimleri ile gündelik kıyafetler ile poz vermiş şekilde çektirdiği resimler, katılanın başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, katılanın kişisel veri niteliğindeki resimlerini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlayan sanığın eyleminin, TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan zincirleme şekilde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12 CD-K.2020/5241).

Sanığın, kendisinden ayrılan kız arkadaşı mağdurun adını ve soyadını kullanarak açtığı ve pornografik görüntüler de paylaştığı sahte facebook hesabının profiline, mağdurun internette mevcut olan günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği bir resmini eklediği olayda; mağdur tarafından daha önce internette yayımlanan ve mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği resmi, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin bir görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle sahte facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanığın eyleminin, TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2017/637).

Sanığın, mağdur ile duygusal arkadaş olduğu ve ayrılmalarından sonra, mağdur adına sosyal paylaşım sitesinde hesap açarak, mağdurun kişisel bilgileri ve fotoğraflarını yayımladığının iddia edildiği olayda; sanığın tüm aşamalarda yaptığı ve aksi kanıtlanamayan savunmasında, sosyal paylaşım sitesindeki hesabı mağdur ile birlikte açtıklarını, fotoğrafları da birlikte yüklediklerini, ayrılmalarından sonra hesapta işlem yapmadığını beyan etmesi, sosyal paylaşım sitesine ait sayfa görüntülerinden hesabın açıldığı ve işlem yapıldığı tarihlerin tespit edilememesi, sanığa ait bilgisayara el konulup harddiskleri incelenerek elde edilmiş maddi bir delil bulunmayıp, aradan geçen süre itibariyle, yapılacak incelemede yeni delil elde edilmesinin mümkün görülmemesi karşısında, savunmanın aksine mahkumiyete yeterli, kesin, her türlü şüpheden uzak ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı düşüncelerle mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2015/2130).

Sanık Serap’ın, mağdur Aslı ile resmi nikahlı eşi olan tanık Devrim’in birbirlerine gönderdikleri mesajları ve elektronik iletileri okuyup, her ikisi arasındaki duygusal yakınlaşmayı ve arkadaşlık ilişkisini öğrenmesi üzerine, mağdura tepki olarak, onun bilgisi ve rızası dışında, mağdurun adını ve soyadını taşıyan sahte facebook hesabı açıp, mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği bir resmini, bu hesapta yayımlaması şeklinde sübut bulan eyleminde, ad, soyad ve resim gibi mağdura ait kişisel verileri, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle başkalarının görgüsüne sunmasından dolayı üzerine atılı TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun yasal unsurlarının oluştuğu gözetilmeden, internet ortamından temin edilip sahte facebook hesabına eklenen mağdura ait fotoğrafa herkesin kolaylıkla ulaşmasının mümkün olduğundan bahisle, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat hükmü kurulması, kanuna aykırıdır (yargıtay 12.CD- Karar: 2015/18748).

Sanığın, bir dönem duygusal boyutta arkadaşlık ilişkisi içerisinde olduğu mağdurenin, adı, soyadı, mezun olduğu okul bilgileri, ikamet ettiği eve ait adres bilgileri ile birlikte, mağdurenin günlük hayatta çekilmiş fotoğrafı ile oturduğu eve ait dış cepheden çekilmiş fotoğrafları, mağdure tarafından arkadaşlıklarına son verilmesine tepki olarak ve mağdurenin bilgisi ve rızası dışında, “facebook” adlı sosyal paylaşım sitesinde yayınladığı olayla ilgili olarak, mağdurenin, aktif kullanımında olan, herkes tarafından bilinmeyen veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı adres bilgilerini, adı, soyadı, kendisine ve oturduğu eve ait fotoğrafı ile birlikte rızası dışında, başkalarının bilgisine sunan sanığın eyleminin TCK’nın 136/1. maddesindeki “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçunu oluşturacağı, mahkemece suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanığın yazılı şekilde TCK’nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olması hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2014/2980).

TCK’nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçu yönünden değerlendirme yapıldığında, katılanın facebook hesabındaki resmi kişisel veri kapsamında kabul edilebilir ise de; sanığın, resmi, katılanın internette facebook hesabındaki herkese açık profil resminden elde etmesi ve katılana ait başkaca bir kişisel bilgiye yer vermeden kendi facebook hesabına koyması nedeniyle hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçu oluşmaz (12. Ceza Dairesi – 2014/19490 karar).

Dosyada mevcut internet çıktıları incelendiğinde; anılan profilde, mağdurun yüzünü gösteren resminin yayımlandığı anlaşılmış olup, bu resmin, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması, sanığın soruşturma evresindeki mağdurun resmini mağdura ait facebook hesabından temin ettiğine dair savunması ve gerek sanığın gerek mağdurun duruşmada alınan beyanlarına göre bahse konu sahte hesapta sanıkla mağdurun ayrı ayrı çekilmiş resimleri yayımlanmış olup, tarafların birlikteliklerini gösteren özel bir fotoğrafın yayımlandığına ilişkin bir iddiada da bulunulmaması karşısında, mevcut delil durumuna nazaran, mağdurun kişisel veri niteliğindeki resimlerini, isim ve soy ismiyle birlikte hukuka aykırı olarak yayımlayan sanığın eyleminin TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülüp, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014/23451 E. , 2015/8787 K)

Banka veya Kredi Kartı Bilgilerini (Kişisel Verileri) Ele Geçirme

  • Bankanın ATM cihazına banka ve kredi kartları bilgilerini kopyalamak için sistem kuran, ancak ihbar edilmeleri neticesinde herhangi bir kartın kopyalamasını yapamadan yakalanan sanığın eyleminin TCK md. 136 kapsamında kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme suçuna teşebbüs olarak nitelenmesi gerekir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2014/17639 karar).

  • ATM cihazlarına yerleştirdikleri düzeneklerle işlem yapmaya gelen kişilere ait kartların manyetik şerit bilgilerini kopyalamak ve şifrelerini elde etmeye çalışmaktan ibaret eylemler; zincirleme şekilde TCK 136. maddede düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturur (Yargıtay 8. Dairesi – 2013/25854 karar).

Kişiye Ait Sağlık Bilgilerinin Davada Kullanılması

Genel cerrahi uzmanı olup özel bir güzellik merkezinde doktor olarak çalışan sanığın, güzellik merkezinde iki yıl süreyle müştekiye lazerle yüz epilasyonu tedavisi uygulaması sonrası müştekinin yüzünde kıllanmanın artması ve yanık oluşması nedeniyle şikayetçi olarak aleyhine tazminat davası açması üzerine, tazminat davasına ilişkin olarak vekili aracılığıyla verdiği cevap dilekçesinde, müştekinin davadan 1 yıl önce kullandığı kişisel veri niteliğindeki ilaçların listesini yazarak, müştekideki şikayetlerin kullandığı ilaçların yan etkisi olabileceğini savunması şeklinde gelişen eyleminde; kişisel veri niteliğindeki ilaç listesini, bir başkasına verdiği veya yaydığına ilişkin hakkında bir iddia bulunmayan sanığın, aleyhine açılan tazminat davası yargılamasında, davaya konu şikayetlerin müştekinin son 1 yılda kullandığı ilaçların yan etkilerinden de kaynaklanabileceği yönündeki savunmasını kanıtlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket etmek bilinciyle hareket etmediği anlaşıldığından kişisel verileri başkasına verme veya yayma suçu oluşmamıştır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - 2014/7889 karar).

Kişiye Ait Cep Telefonunun İnternet Üzerinden Paylaşılması

Sanığın, arkadaşı olan müştekiye ait cep telefonu numarasını, müştekinin bilgisi ve rızası dışında, “com” adlı arkadaşlık sitesinde “duygu” takma ismiyle üyelik işlemleri yaparak yaydığı ve açtığı profilde müştekinin küçük düşmesine yol açan değer yargısı içerecek, onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte müştekinin ağzından paylaşımlarda bulunduğu, bunun üzerine müştekinin tanımadığı kişiler tarafından aranmaya başlandığı olayda; kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi, başkasına verilmesi veya yayılması suçunun meydana geldiği açıktır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - 2014/3719 karar).

Memurun Kişisel Verileri Ele Geçirme Suçu

Kendisi ve eşi de memur olan sanığın, yapacakları şikayete konu olmak üzere eşi ile aynı işyerinde ebe olarak çalışan katılanın doğum belgesini hastaneden alarak, il sağlık müdürlüğüne verdikleri şikayet dilekçesinin ekinde sunmaları şeklinde gerçekleşen somut olayda, Katılana ait doğum belgesinin kişisel veri olması, memur olarak çalışan sanığın başkasına ait bilgileri içeren bir belgeyi velevki yapacağı şikayet başvurusuna konu olsa dahi almasının hukuka aykırı olacağını bilebilecek durumda bulunması, suça konu doğum belgesini şikayet dilekçesine eklemek suretiyle burada yer alan ve kişisel veri niteliğinde bulunan bilgilerin katılanın rızası dışında başkalarınca öğrenilmesine neden olunması hususları birlikte değerlendirildiğinde,

Sanığın eylemi TCK’nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçunu oluşturmaktadır.

Suça konu doğum belgesinin yapılacak şikayetin delili olarak sunulmak amacıyla alınmış olması nedeniyle eylemin haksızlık oluşturduğu konusunda hataya düşüldüğü ileri sürülebilir ise de, uzun süredir memur olarak çalışan sanığın başkasına ait bilgiler içeren bir belgeyi ilgilinin bilgi ve rızası olmaksızın almasının hukuka aykırı olduğunu bilecek durumda bulunması, eşinin sağlık çalışanı olması ve iki çocuğunun bulunması nedeniyle doğum belgesinin ne şekilde alındığını biliyor olması, şikayet dilekçesi içeriğinde belirtilmek suretiyle ilgili belgenin şikayet başvurusu yapılan kurumca temininin imkan dahilinde bulunması göz önünde bulundurulduğunda, fiilin haksızlık oluşturduğu konusunda kaçınılmaz bir hatadan söz edilmesi mümkün değildir.

Bu itibarla, sanığın kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu nedeniyle 5237 sayılı TCK’nun 136. maddesi uyarınca cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu hükmü onayan Özel Daire kararı isabetlidir (Yargıtay CGK - Karar : 2014/312)

Polis Memurunun Kişisel Verileri Ele Geçirmesi ve Başkasına Vermesi Suçu

TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir.

Bu noktada belirtmek gerekir ki, kişisel verilerin, üzerinde yazılı olduğu belgenin bulunduğu yerden alınması ya da kaydedilmiş haliyle başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi, böylece istenildiğinde tekrar kullanılabilmesi olanağını sağlayan her türlü faaliyet, kişisel verileri “ele geçirme” kapsamında değerlendirilebilir ise de, kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir. Emniyet Genel Müdürlüğünün 09.03.2005 tarihli ve 6429-15 sayılı giriş ve çıkış kayıtları konulu 2005/26 sayılı genelgesi ve mer’i mevzuata göre, bir kişiye ait yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerinin verilmesinde mutlaka kişilerin ya da vekillerinin yazılı müracaatı, kamu kurum ve kuruluşları ile adli mercilerin yazılı bir talepleri olması gerektiği halde, sanıkların, kişisel meraklarından dolayı kendilerine görevleri gereği verilen şifreleri kullanıp, hiçbir yasal gerekçe ve dayanağı olmadan, yetki aşımı suretiyle katılan …‘ın yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerini sorgulayarak TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediklerinin iddia edildiği anlaşılmakla,

Şikayetçi …‘a ait kişisel veri niteliğindeki yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerini, fiziki olarak tevdi edilmesi halinde kolaylıkla görebilecek konumda olan sanıkların, doğrudan bir görev tevdi edilmese dahi, salt veri tabanının güvenliği nedeniyle kendilerine verilen şifreleri kullanıp, sistemde sorgulama yaparak, bu bilgileri okumaktan ibaret eylemleriyle kişisel verileri ele geçirdikleri kabul edilemeyeceği gibi, söz konusu kişisel verileri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştıklarına ilişkin haklarında bir iddia ileri sürülmeyen ve basında çıkan haberlerin doğruluğunu araştırarak gerektiğinde amirlerine bilgi verme amacını taşıdıklarını ifade eden sanıklara, basit bir şifre sayesinde sistemde yer alan verilere erişebilme imkanının verilmiş olması ve veri içeriklerinin sanıklardan gizlenmemiş olması karşısında, sanıkların sistemde sorgulama yaparken, hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davrandıkları da kabul edilemeyeceğinden, sanıklara isnat edilen eylemde TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve aynı Kanun’un 134/1-1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının yasal unsurlarının oluşmamasından dolayı sanıkların CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatlerine dair yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12.Ceza Dairesi - Karar : 2016/5860).

Kişisel Verileri Yayma veya Başkasına Verme Suçu Nasıl İşlenir?

TCK’nın 136. maddesinde korunan hukuki değer genel olarak kişilerin özel hayatı ve hayatın gizli alanı, özelde ise kişisel verilerdir. Bu düzenlemeler ile tüm kişisel veriler koruma altına alındığından kişisel verilerin mutlaka gizli olması zorunlu değildir. Gizli olmayan ve herkes tarafından bilinen kişisel veriler de hukuka aykırı eylemlere karşı korunmalıdır. Zira kişisel verilerin korunmasına ilişkin suçlarda korunan hukuki değer “sır” olmayıp, verinin ilgilisi olan kişinin kişilik haklarıdır.

TCK’nın 136. maddesindeki “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu, seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Hukuka aykırı olarak kişisel verilerin başkasına verilmesi, kişisel verilerin yayılması ve kişisel verilerin ele geçirilmesi şeklindeki seçimlik hareketlerin birinin gerçekleştirilmesiyle suç işlenmiş olacaktır.

“Kişisel verileri bir başkasına verme” seçimlik hareketinde, maddede geçen “başkası” gerçek bir kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilecek, veriler bu kişilere elden, posta ya da internet üzerinden elektronik posta ile vb. şekillerde verilebilecektir. Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde “vermek”; “üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek, düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek” şeklinde açıklanmıştır. Bu seçimlik harekette verilerin hukuka uygun ya da aykırı yöntemle elde edilmiş olmasının önemi bulunmamakta olup, önemli olan husus verme eyleminin hukuka aykırı olmasıdır.

“Kişisel verileri yayma” seçimlik hareketi de çeşitli şekillerde gerçekleştirilebilecektir. İnternet üzerindeki bir web sitesinde kişisel verileri yayınlamak, birçok kişiye elektronik posta ile ya da telefondan kısa mesajla göndermek, yazılı ya da görsel medyada yayınlamak gibi… Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde “yaymak”; “birçok kimseye duyurmak, çevreye dağılmasına sebep olmak” olarak açıklanmıştır.

“Kişisel verilerin ele geçirilmesi” seçimlik hareketi ise; kişisel verilerin kayıtlı olduğu belgelerin alınması ya da kayıtlı olduğu bilişim sisteminden ele geçirilmesi vb… şekillerde gerçekleştirilebilecektir. Ele geçirme fiili, başkasının hakimiyeti altında bulunan bir kişisel verinin, failin hakimiyeti altına girmesi ile gerçekleşmiş olacaktır.

Bu suçta herhangi bir neticenin gerçekleşmesi aranmadığından maddede sayılan seçimlik hareketlerin yapılmasıyla suç oluşacaktır. Bu açıdan TCK’nın 136. maddesindeki “verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” soyut tehlike suçudur.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın adına ve Antalya’da bulunan adresine kayıtlı ADSL hattı üzerinden 12.04.2007 tarihinde “88.226.178.19” IP numarası ile “temizhava” isimli arkadaşlık web sitesine “canans” rumuzu kullanılarak oluşturulan profilde, katılanın rızası dışında telefon numarası ile gezip eğlenmeyi seven erkeklerle tanışmak istediği bilgisine yer verildiği, siteye giren kişilerce katılanın telefonuna çeşitli mesajlar gönderildiği olayda;

Katılanın, suçun Antalya ilinde işlenmesinden bir gün sonra Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat şikâyette bulunarak sanığın kızı ile aralarında bulunan husumetten dolayı eylemi sanığın gerçekleştirdiğine dair beyanı; katılana ait telefon numarasının verildiği arkadaşlık sitesindeki üyelik işleminin, sanığın adına kayıtlı ADSL hattını kullanan bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğine ilişkin bilirkişi raporu ile Yeni Medya Elektronik Yayıncılık ve Türk Telekominikasyon Anonim Şirketi yazıları karşısında; sanığın, eylemin evlerine gelen katılan tarafından gerçekleştirildiği ve kendisine komplo kurulduğuna dair savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun kabulü ile itibar edilemeyeceği cihetle, üzerine atılı verileri hukuka aykırı yayma suçunu işlediği kabul edilmelidir (Yargıtay CGK - Karar:2017/363).

Ad-Soyad ve Telefon Numarası Gibi Kişisel Verileri Ele Geçirme Suçu

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 esas, 2014/331 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; TCK’nın 135 ve 136. maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135. maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri TCK’nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmektedir. Ancak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da tespit edilmesi gerekir.

Ayrıca, bir özel hayat görüntüsü ya da sesinin, “kişisel veri” olduğunda kuşku bulunmamakta ise de, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesinin, bilgisi dışında, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi TCK’nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması TCK’nın 134/2. maddesinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında düzenlendiğinden, kişinin özel hayatına ilişkin görüntüsü ya da sesi, yasal anlamda, TCK’nın 136/1. maddesi kapsamında kişisel veri olarak değerlendirilemez.

TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir.

Bu noktada belirtmek gerekir ki, kişisel verilerin, üzerinde yazılı olduğu belgenin bulunduğu yerden alınması ya da kaydedilmiş haliyle başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi, böylece istenildiğinde tekrar kullanılabilmesi olanağını sağlayan her türlü faaliyet, kişisel verileri “ele geçirme” kapsamında değerlendirilebilir ise de, kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; kız öğrencilerle iletişime geçme amacını taşıyan sanık …‘nin, şikayetçi mağdur … ve arkadaşlarının öğrenim gördüğü lisenin telefon numarasını arayarak, santraldeki görevli tarafından, talebi üzerine yönlendirildiği okul kantinindeki çalışan ile konuşup, kız öğrencilerden birisinin telefona bakmasını istemesinin ardından görüştüğü mağdurun sınıf arkadaşı 16 yaşındaki Tayyibe’ye, kendisini “Ali Hoca” olarak tanıtarak, okul müdür yardımcısının adının da Ali olması nedeniyle mağdurun arkadaşını kandırıp, onun güvenini kazandıktan sonra, ekonomik durumu zayıf ve başarılı olan öğrencilerin kendisine kontenjan ayrılan dershanelere burslu gönderileceğini bahane ederek mağdurun arkadaşından bu niteliklere sahip kız öğrencilerin isim ve cep telefonu numaralarını göndermesini istediği ve mağdurun arkadaşı tarafından kullanımındaki cep telefonuna gönderilen mesaj sayesinde mağdurun kişisel veri niteliğindeki adı, soyadı ve cep telefonu numarasını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle ele geçirdiği anlaşılmakla,

Sanığın sübut bulan eyleminin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı ve iddianamede eylemin tarif edildiği dikkate alınıp, sanığa, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 136/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınarak, TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütlerden suçun işleniş biçimi, sanığın kastının yoğunluğu ile güttüğü amaç ve saiki de nazara alınıp, temel cezada asgari hadden uzaklaşılarak, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, katılan mağdur …‘in kendisini telefonla arayanın müdür yardımcısı olmadığını anlayıp telefonu kapatması nedeniyle adı geçenin özel hayatına müdahalede bulunulmamasından dolayı sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığına dair sanığın eyleminin salt TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi -Karar : 2016/12504).

Dolandırıcılık Amacıyla Kişisel Verileri Başkasına Verme veya Ele Geçirme

Dolandırıcılık gibi hukuka aykırı bir amaç için adres bilgisi, banka hesap numarası gibi kişisel verilerin ele geçirilmesinin, veren kişinin iradesinin fesada uğratılmış olması nedeniyle, hukuka uygun olduğunun kabul edilemeyeceği, bu nedenle telefon hatlarının kayıtlı olduğu …Bilişim Telekominikasyon A.Ş. isimli firmanın gerçekte danışmanlık hizmeti verip vermediğinin, bu firma yöneticileri hakkında açılmış dolandırıcılık suçundan davaların bulunup bulunmadığının, sonuçlanmış ise ne karar verildiğinin ve şikayetçiyi olay günü arayarak kişisel verilerini ele geçiren şüphelilerin kim veya kimler olduğunun tereddütsüz bir şekilde tespiti ile soruşturmanın sonucuna göre şüpheli veya şüpheliler hakkında, TCK’nın 136/1. maddesine uyan kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan iddianame düzenlenmesi gerektiği düşünülmeden, eksik soruşturma neticesi verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan şikayetçi vekilinin itirazının kabulü yerine, yazılı şekilde reddinde isabet görülmediğinde kanun yararına bozma başvurusunun kabul edilerek kararın bozulmasına hükmedilmiştir (Yargıtay 12. Ceza Dadiresi - Karar : 2016/4849).

İnternetten Kişisel Verileri Yayma Suçu

Sanığın adına ve Antalya’da bulunan adresine kayıtlı ADSL hattı üzerinden 12.04.2007 tarihinde “88.226.178.19” IP numarası ile “……com” isimli arkadaşlık sitesine “canans” rumuzu kullanılarak oluşturulan profilde, katılanın rızası dışında telefon numarası ile gezip eğlenmeyi seven erkeklerle tanışmak istediği bilgisine yer verildiği, siteye giren kişilerce katılanın telefonuna çeşitli mesajlar gönderildiği olayda;

Katılanın, suçun Antalya ilinde işlenmesinden bir gün sonra Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığına bizzat şikâyette bulunarak sanığın kızı ile aralarında bulunan husumetten dolayı eylemi sanığın gerçekleştirdiğine dair beyanı; katılana ait telefon numarasının verildiği arkadaşlık sitesindeki üyelik işleminin, sanığın adına kayıtlı ADSL hattını kullanan bilgisayar üzerinden gerçekleştirildiğine ilişkin bilirkişi raporu ile Yeni Medya Elektronik Yayıncılık ve Türk Telekominikasyon Anonim Şirketi yazıları karşısında; sanığın, eylemin evlerine gelen katılan tarafından gerçekleştirildiği ve kendisine komplo kurulduğuna dair savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğunun kabulü ile itibar edilemeyeceği cihetle, üzerine atılı verileri hukuka aykırı yayma suçunu işlediği kabul edilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar:2017/363).

Kişisel Verilerin Delil Olarak Saklanması Usulü

Anayasanın 20/3 maddesine göre herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Suçun mağdurunun özel hayatına ilişkin cinsel içerikli görüntü, ses kaydı, fotoğraf gibi materyallerin kişisel veri niteliğinde olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte, bunlar aynı zamanda kanıt niteliği de taşımaktadır. İstisnai düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla CMK’nın 206 ila 217 maddeleri gereğince kanıtların, davanın taraflarından gizlenmesi, erişiminin engellenmesi ya da zorlaştırılması veya kısıtlanması mümkün değildir. Davanın tarafları, kanıtları inceleyerek hukukiliğini ve kaynağını sorgulama, sağlamlığı ve inandırıcılığı hakkında fikir ileri sürme hakkına sahiptir. Kanıt niteliğinde olup dava dosyasında bulundurulması gereken kişisel veri niteliği taşıyan materyaller, hüküm kurulurken dosyada bulundurulmalı, temyiz/istinaf incelemesinde üst dereceli mahkemeler ya da itiraz halinde mercii tarafından da gerek görülürse incelenebilmelidir. Bunun yanında kanıtları inceleme hakkı ile Anayasanın 20/3. maddesindeki kişisel verilerin korunması gerekliliğine ilişkin emredici düzenleme uyarınca; mağdurun özel hayatına ilişkin kişisel veri niteliğindeki materyallerin, davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin erişimine karşı korunması arasında, savunma ve kanıtlama haklarını sınırlamayacak şekilde denge kurulması gerekir. Bu itibarla, mağdurun özel hayatına ilişkin kişisel veri niteliğindeki materyallerin dava dosyasında kanıt olarak bulundurulması, ancak kişisel verilerin korunması gereğince davanın tarafı olmayan üçüncü kişilerin erişimine karşı korunması için de mühürlü bir zarf içine bulundurma gibi tedbirlerin alınması isabetli olacaktır.

Açıklanan gerekçelerle; mağdura ait kişisel veri niteliğindeki materyallerin, mahallinde mühürlü zarf içine alınmak sureti ile dosyada kanıt olarak saklanması mümkündür (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2016/5371).

Facebookta Rızayla Yayınlanan Fotoğrafların Kaldırılmaması

Sanığın, bir karede mağdurun kendisini yanağından öptüğü, diğerlerinde kendisine sarıldığı ve her ikisinin üzerlerinde günlük kıyafetleri bulunduğu halde yan yana poz vererek çektirdikleri fotoğraflarını, mağdurun bilgisi dahilinde facebook hesabında yayımladıktan sonra, söz konusu fotoğrafları, mağdurla ayrılmalarına ve mağdur tarafından kaldırılması istenilmesine rağmen yayımlamaya devam ettiği olayda;

İddiaya konu sanıkla mağdur arasındaki ilişkinin varlığını ve boyutunu gösteren fotoğrafların, daha önce mağdurun rızasına uygun olarak facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde yayımlanmış olması karşısında, bu fotoğraflar, mağdurun özel yaşam alanına dair ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte görüntüler olarak kabul edilemeyeceğinden, sanığın, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafları, mağdurun rızasına aykırı şekilde yayımlamaya devam etmesi biçiminde sübut bulan eyleminden dolayı TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle sanık hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar:2017/6231).

Kişisel Verileri Başkasına Verme/Yayma ve Özel Hayatın Gizliliği Suçu Arasındaki Fark

Ceza hâkimi olarak görev yapan katılanlar… ve … tarafından, sanık … hakkında farklı suçlardan dolayı mahkumiyet kararları verilmesi nedeniyle her iki katılana tepki duyan sanık …‘ın, katılan …‘ın eşi ile yan yana ve katılan …‘in yalnız başına günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdikleri fotoğraflarını, katılanların kendi adlarına başka internet sitelerinde (facebook-twitter gibi) açmış oldukları hesaplarından ele geçirip, bu fotoğrafları, slayt gösterisi şeklinde ve duygusal fon müziği eşliğinde, “… adliyesinin yasak aşkı” başlığı altında, katılanların arasında gayriresmi bir ilişki varmış algısı doğuracak biçimde, youtube adlı video paylaşım sitesinde yayımladığı kabulüne konu olayda,

Katılanlar tarafından internet ortamında yayımlanan ve katılanların kamuya açık alanlarda günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdikleri resimleri, katılanların başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyecekleri özel yaşam alanlarına ilişkin görüntü olarak kabul edilemeyeceğinden, katılanların kişisel veri niteliğindeki resimlerini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle yayımlayan sanığın eyleminin, TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık hakkında TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar : 2017/870).

Facebook Sosyal Medya Üzerinden Resim Gösterme

Mağdurun kişisel veri niteliğindeki resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması sebebiyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle “Nesrin Hülya E.” adlı facebook hesabı üzerinden başkalarının görgüsüne sunan sanık hakkında, genel kastla işlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan dolayı mahkumiyet kararı verilmesine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3108).

Başkasının Whatsapp Profil Resmini Kaydetme ve Gönderme

Sanığın, katılanınn whatsapp programında kullandığı çocuğunun görüntüsünü taşıyan profil fotoğrafının whatsApp programını kullanarak temin ettikten sonra telefonuna kaydettiği, daha sonra yanlışlıkla katılanın telefonuna bahse konu fotoğrafı gönderdiği olayda,

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir. Herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmekte ise de, anılan maddenin uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi olumsuz sonuçların doğmaması için, maddenin uygulamasında, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da ayrıca tespit edilmesi gerekir.

Somut olayımız açısından, katılanın whatsapp profil resmi olarak ayarlandığı anlaşılan oğlunun doğum gününde çekilen resmin, katılanın telefonunu kaydeden herkes tarafından ulaşılabileceği , aynı zamanda sanığın, bahse konu fotoğrafı katılanın birlikte olduğu teyzesinin kocası olan eniştesi ile sanığın teyzesi arasında görülen boşanma davasında, eniştesi ile katılan aralarında ilişki olduğunu ispatlama amacıyla kaydettiğini beyan ettiği anlaşılmakla mahkemece sanık hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar:2015/16760).

Düğün Fotoğraflarının Fotoğrafçı Tarafından Ticari Amaçla Kullanılması

Mağdurun sanığa ait iş yerinde çektirdiği düğün fotoğraflarının, düğün tarihinden yaklaşık 2,5 yıl geçmesine ve rızası olmamasına rağmen albüm yapılarak, sanığa ait iş yerine gelen müşterilere örnek olarak gösterilmesinden dolayı sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;

Mağdurun kendi üzerinde damatlık ve eşinin üzerinde gelinlik olup, eşiyle yan yana ve poz vermiş şekilde çektirdiği düğün fotoğrafları, mağdurun başkaları tarafından görülmesini ve bilinmesini istemeyeceği özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte görüntüler olarak kabul edilemeyeceğinden, mağdura ait kişisel veri niteliğindeki fotoğrafları, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmamasından dolayı hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle başkalarının görgüsüne sunan sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği de nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanındıktan sonra, sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, eylemin yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği yetersiz gerekçelerle sanık hakkında beraat hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/10411 E. , 2020/7153 K.).

Kişisel Verilerin Usulsüz Kullanımına Dair İdari Yaptırım Kararları


Kişinin Telefonuna Kendisine Ait Olmayan İçeriğin Gönderilmesi

İlgili kişinin, şahsına ait telefon numaralarına gönderilen ve kendisine ait olmayan içerik barındıran kısa mesaj (SMS) nedeniyle veri sorumlusuna başvurduğu; veri sorumlusu tarafından verilen cevapta, bu gönderimin personel hatasından kaynaklandığı ve başka bir aboneye ait giriş yapılırken 1 rakam hatası sonucunda ilgili kişiye SMS gönderildiği tespit edilerek yanlışlığın derhal düzeltildiğinin belirtildiği; ancak, kendisine gönderilen SMS’te kişisel verileri yer alan kişinin yeğeni olduğunu ve yeğeninin telefon numarası ile kendisine ait telefon numarasının 1 rakam değişikliği / yanlışlığı ile karıştırılmasının mümkün olmadığını belirterek veri sorumlusu hakkında gereğinin yapılmasını talep ettiği başvurusunun incelenmesi neticesinde,

Gerek bir şirketler grubuna borçlu olduğu belirtilen ve şikayetçinin yeğeni olduğu anlaşılan şahsa ait ad, soyad ve hizmet numarasının şikayetçiye ait hatta gönderilmesi, gerekse şikayetçiye ait telefon numarasının, Kanunda düzenlenen işleme şartlarından herhangi birine dayanmadan işlenmesi şeklindeki tek bir harekete bağlı iki farklı veri işleme faaliyeti sonucunda Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen “Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek” yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılan veri sorumlusu avukat hakkında, Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi kapsamında 50.000 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir. (Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 31/05/2019 Tarihli ve 2019/166 Sayılı Karar).

Telefonun İzinsiz Bilgilendirme/Reklam Amaçlı Aranması

İlgili kişinin şahsına ait cep telefonunun açık rızası olmaksızın bir yatırım ve menkul değerler şirketi tarafından bilgilendirme/reklam amaçlı aranması üzerine veri sorumlusuna yaptığı başvuruya yeterli yanıt alamaması nedeniyle Kişisel Verileri Koruma Kuruluna ilettiği şikayet başvurusunun incelenmesi neticesinde,

Şikayete konu olayda veri sorumlusundan alınan bilgiler ışığında; Şikayetçinin müşterisi olduğu personelin daha önce başka bir yatırım şirketinde çalıştığı, bu şirketin faaliyetlerine son verilip kapatılmasının ardından 2017 yılında bahse konu personelin yine aynı alanda faaliyet gösteren veri sorumlusu şirkette çalışmaya başladığı, dolayısıyla şikayetçinin telefon numarası bilgisine bu şekilde vakıf olunduğu ve sonrasında veri sorumlusunun bir personeli tarafından ilgili kişinin reklam ve bilgilendirme amacıyla arandığı anlaşılmış olup,

6698 sayılı Kanunun “Kişisel Verilerin İşlenme Şartları” başlıklı 5 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemeyeceği, (2) numaralı fıkrasında ise Kanunlarda açıkça öngörülmesi, fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması, bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması, veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması, ilgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması, bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması ve ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması şartlarından birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerin işlenmesinin mümkün olduğu hükümlerine yer verildiği dikkate alınarak,

Şikayete konu başvuru, veri işleme şartları açısından değerlendirildiğinde Şirketin Şikayetçinin telefon numarasını işlemesinin 6698 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde sayılan şartlardan herhangi birine dayanmaması nedeniyle Şirketin hukuka aykırı bir veri işleme faaliyetinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırı hareket etmesi nedeniyle Kanunun 18 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi gereğince Şirket hakkında 75.000 TL idari para cezası uygulanmasına, Şirketin beyanlarında yer alan; Şikayetçinin Şirketin bir pazarlama personelinin başka bir şirkette çalışırken müşterisi olması nedeniyle, bu personelin yeni işyeri olan Şirkete bu verileri aktardığına ilişkin iddialarına ilişkin olarak; Şikayetçinin Türk Ceza Kanununun 136 ncı maddesi hakkında bilgilendirilmesine,

Şikayetçinin Şirketi muhatap başvurusunda yer alan kişisel verilerinin kimlerden ne şekilde elde edildiğine dair bilgi talebine Şirketçe cevap verilmemiş olması nedeniyle Şirketin Kanuna uyum konusunda gerekli hassasiyeti ve özeni göstermesi yönünde uyarılmasına ve söz konusu hususlarda Şirketin Kurumu muhatap yazısında belirtildiği şekliyle Şikayetçiye bilgi vermesi yönünde talimatlandırılmasına karar verilmiştir (Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 01/08/2019 Tarihli ve 2019/204 Sayılı Karar).

Herkes Tarafından Bilinen Kişisel Verilerin Ele Geçirilmesi Suçtur

Noter olarak görev yapan sanık …’un kızı ile mağdur … arasındaki boşanma davasının devam ettiği dönemde, bir halı mağazası çalışanı olan tanık …’un, sanığı telefonla arayıp, sanığa, evlilik hazırlıkları esnasında satın alınan halılarla ilgili 2.000 TL’lik borcun ödenmediğini söylediği, sanığın ise borcun ödenmesi için mağdurla kızının bir bankadaki orta hesabına kızı tarafından halı parası açıklamasıyla 2.000 TL yatırılmasından dolayı borcun öncelikle mağdurdan tahsil edilmesi gerektiğini ifade ettiği, tanık …’un mağdura ulaşabilmek için mağdura ait kimlik bilgileri ile cep telefonu numarasını sanıktan istemesi üzerine, sanığın, Noterliğe başvuruda bulunan ilgililerin kimlik ve adres bilgilerinin elektronik ortamda teyidine imkan veren ve Türkiye Noterler Birliğince tüm noterliklere şifre karşılığında verilen “Kobil” denilen ağ üzerinden, mağdura ait nüfus cüzdanı örneğini ele geçirip, üzerine mağdurun ve mağdurun babasının cep telefonu numaraları ile mağdurun ev ve … yeri adreslerini el yazısıyla yazdıktan sonra, söz konusu belgeyi ve mağdurla kızının ortak hesabına ilişkin hesap hareketlerini “… beyin dikkatine” notuyla ilgili halı mağazasına faksla gönderdiği iddialarına konu olayda;

TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasında belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait her türlü bilginin, başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” başlığı altında suç olarak tanımlanmıştır.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun maddi konusunu oluşturan “kişisel veri” kavramından, kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, … bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin anlaşılması gerekir.

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.07.2017 tarihli, 2017/829-2017/363 ve 17.06.2014 tarihli, 2012/1510 - 2014/331 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; TCK’nın 136. maddesinde korunan hukuki değer genel olarak kişilerin özel hayatı ve hayatın gizli alanı, özelde ise kişisel verilerdir. TCK’nın 135 ve 136. maddelerindeki kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemelerde sadece sır niteliğinde kişisel verilerin korunacağına ilişkin bir hükmün bulunmaması ve aksine 135. maddenin gerekçesinde gerçek kişiyle ilgili her türlü bilginin kişisel veri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, her türlü kişisel verinin hukuka aykırı olarak başkasına verilmesi, yayılması ve ele geçirilmesi fiilleri TCK’nın 136. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur. Bu nedenle herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler de, yasal anlamda “kişisel veri” olarak kabul edilmeli ve hukuka aykırı eylemlere karşı korunmalıdır.

Ancak, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunun uygulama alanının amaçlanandan fazla genişletilerek, uygulamada belirsizlik ve hemen her eylemin suç oluşturması gibi sonuçların doğmaması için, somut olayın özellikleri dikkate alınarak titizlikle değerlendirme yapılması, olayda herhangi bir hukuk dalı tarafından kabul edilebilecek bir hukuka uygunluk nedeni veya bu kapsamda nazara alınabilecek bir hususun bulunup bulunmadığının saptanması ve sanığın eylemiyle hukuka aykırı hareket ettiğini bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunun da tespit edilmesi gerekir.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; yerel mahkemece, “…herkes tarafından bilinen veya/ve kolaylıkla ulaşılması bilinmesi ve bulunması mümkün olan verilerin TCK 136 maddesi kapsamında (kişisel veri olarak) değerlendirilemeyeceği…” biçiminde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun kararlarına ve Dairemizin istikrar kazanan uygulamalarına aykırı gerekçelere dayalı olarak ve dava konusu edilen mağdura ait verilerin herkes tarafından bilinen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olan kişisel bilgiler olmadığı da gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/1085 E. , 2022/5406 K.).

Özel Hayata İlişkin Olmayan Fotoğraflar Kişisel Veri Niteliğindedir

Sanığın, “…Ben müştekilere ait fotoğraflarını facebook sayfalarının herkese açık olması nedeniyle oradan alarak paylaşıp yorum yazdım… Ben paylaşılan fotoğrafların paylaşımından yaklaşık bir hafta sonra görüp paylaştım, o dönem eski eşimle evliydik fakat birlikte yaşamıyorduk.” biçimindeki savunması, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; sanığa ait facebook hesabında sanık tarafından mağdur …’in rızası olmaksızın yayımlanan fotoğrafların, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntüler olarak kabul edilemeyeceği; ancak, mağdurun özel yaşam alanına ilişkin olmayan kişisel veri niteliğindeki fotoğraflarını, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle facebook hesabı üzerinden yayımlayan sanığa, iddianamede eyleminin tarif edildiği nazara alınıp, CMK’nın 226. maddesi uyarınca TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı da tanınmış olması karşısında, sanığın, ek savunması alınan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, “…katılanların herkesin görebileceği şekilde yaptıkları paylaşım sonucu elde edilen fotoğraflarının özel sınırları içerinde olmadığı, herkesten gizlenen bir durum olmadığından sanığın bu yöndeki savunmalarına itibar edilerek sanığın üzerine atılı suçta suçun unsurlarının oluşmadığı…” biçimindeki, uyulmasına karar verilen bozma ilamında vurgulanmasına rağmen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçuna ilişkin hiçbir açıklama içermeyen ve eylemin sadece görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirildiği yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2021/10561 E. , 2022/2028 K.).

İddianameye konu sahte … hesabında yayımlanan dosyada mevcut mağdur çocuğa ait resmin, üzerinde kıyafetleri bulunan mağdur çocuğun poz vermiş şekilde beyanına göre bir akrabasının düğününde çektirdiği ve başı, yüzü ile oturduğu yerden vücudunun gövde kısmını gösteren belden aşağısının görünmediği görüntüden ibaret olması, dolayısıyla iddianamede “resimler” olarak atıf yapılan resmin, mağdur çocuğun başkaları tarafından görülmesini ve bilinmesini istemeyeceği özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek bir görüntü niteliğinde olmamasından dolayı ancak kişisel veri olarak kabul edilebileceği; ayrıca, resmin yayımlandığı … hesabında mağdur çocuğun kişisel veri niteliğindeki adı ve soyadının da kullanıldığı hususları, diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, mağdur çocuğun özel yaşam alanına ilişkin olmayan resmini, hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğunda tereddüt bulunmayan bir yöntemle ele geçirip, mağdur çocuğun adını ve soyadını taşıyan sahte … hesabı üzerinden yayımlaması biçiminde sanığa isnat edilen ve sübut bulan eylemin, iddianamede tarif edilen fiil ile resmin yayımı esnasındaki mağdur çocuğun saygınlığını rencide eden ibareler açısından TCK’nın 44. maddesi de nazara alındığında, bir bütün halinde TCK’nın 136/1. madde ve fıkrasındaki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmelidir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/4512 E. , 2022/6716 K.).

TCK md.136’da düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme suçu; mağdurun hayatının gizli kalması gereken alanına ilişkin bilgileri koruyan özel bir norm olması nedeniyle yargılama sırasında bir avukat yardımı ile savunma yapılması hak kaybını önleyecektir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS