İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçu Nedir? (TCK 297)
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu, iki seçimlik hareketle işlenebilen bir suçtur:
-
İnfaz kurumuna (cezaevi) veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokma,
-
İnfaz kurumunda veya tutukevinde silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı bulundurma.
Suç, 5237 sayılı TCK’nın 297. maddesinde “Adliyeye Karşı Suçlar” bölümünde şu şekilde düzenlenmiştir:
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak
Madde 297 - (1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkra kapsamı dışında kalan;
a) Firarı kolaylaştırıcı her türlü alet ve malzemeyi,
b) Her türlü saldırı ve savunma araçları ile yangın çıkarmaya yarayan malzemeyi,
c) Alkol içeren her türlü içeceği,
d) Kumar oynanmasına olanak sağlayan eşya ve malzemeyi,
e) 188 inci maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçları,
f) Kurum idaresince incelenmek üzere alınanlar hariç, mahkemelerce yasaklanmış veya suç örgütlerini temsil eden yayın, afiş, pankart, resim, sembol, işaret, doküman ve benzeri malzemeler ile örgütsel haberleşme araçlarını,
g) Yetkili makamlarca izin verilenler hariç, ses ve görüntü almaya yarayan araçları,
ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokan, buralarda bulunduran veya kullanan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçunun Unsurları
TCK m.297/1’de düzenlenen suçun maddi unsuru infaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokmak veya bulundurmaktır. Yargısal uygulamada, yasak eşyayı “kullanma” fiili de “bulundurma” unsuru kapsamında cezalandırılmaktadır.
Suçun hukuki konusu, silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak” başlıklı 297. maddesinin birinci fıkrası; “İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre suçun oluşabilmesi için iki seçimlik hareket öngörülmüş olup bunlardan birincisi; infaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokma, ikincisi ise infaz kurumunda veya tutukevinde silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı bulundurmadır. TCK’nın 297. maddesinin birinci fıkrasındaki suçun oluşabilmesi için bu iki seçimlik hareketten birisinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
“Bulundurma” kavramı, maddede sayılan eşyanın kişinin üzerinde veya hâkimiyet alanında tutulması anlamına gelmektedir. Ancak bulundurmanın kabul edilebilmesi için kişinin yasak eşyayı üzerinde veya hâkimiyet alanında tutma fiilinin makul bir süre devam etmesi gerekmektedir. Başka bir kişi tarafından üstte veya hâkimiyet alanında bulundurulan yasak eşyanın sadece kullanılması eylemi tek başına bulundurma olarak kabul edilemeyecektir.
“Yasak eşya sokma” biçimindeki seçimlik hareket ise belirtilen yasak eşyanın çeşitli yol ve yöntemlerle dışarıdan infaz kurumuna veya tutukevinin içine sokulması suretiyle gerçekleştirilebilecektir. TCK’nın 297. maddesinin birinci fıkrasında sayılan eşyaların temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması hâlinde ise TCK’nın 44. maddesi gereğince fikri içtima hükümleri uyarınca belirlenecek cezanın yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir (YCGK-K.2020/192).
Madde gerekçesine göre; madde metninde bazı eşyaların yetkisiz olarak ceza infaz kurumlarına sokulması veya bulundurulması, suç hâline getirilmiştir.
Birinci fıkrada, infaz kurumu veya tutukevine sokulan veya bulundurulan eşyanın silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı olması hâlinde verilecek ceza belirlenmiştir. Ancak, bunlardan silâhın, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin temin edilmesi ya da bulundurulması esasen suç teşkil etmektedir. Bu durumda fikri içtima hükümlerine göre fail daha ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılacaktır. Ancak, bu şekilde belirlenen ceza, fıkrada belirtilen oranda artırılacaktır.
İkinci fıkrada ise, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı dışında kalıp da, kanuna uygun olarak yasaklanmış olan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeleri ceza infaz kurumları ve tutukevlerine sokanlar hakkında uygulanacak cezalar öngörülmüştür. Ancak, bu suçun oluşabilmesi için, suç konusu eşyanın infaz kurumuna veya tutukevine sokulmasının mevzuat çerçevesinde yasaklanmış olduğunun fail tarafından bilinmesi gerekir. Yani bu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, ceza infaz kurumu veya tutukevine yasak eşya sokma suçlarının tutuklu veya hükümlülerin muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi, bu suçlar açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.
Dördüncü fıkrada ise, suç konusu yasak eşyayı infaz kurumu veya tutukevinde bulunduran kişiler açısından bir etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.
İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçu Etkin Pişmanlık
Etkin pişmanlık, suç işleyen kişinin işlediği fiil yüzünden sonradan pişman olması ve suç nedeniyle oluşan “doğrudan maddi bir zarar” varsa, zararı gidererek ceza indirimi hükümlerinden yararlanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Suç işlendikten sonra fail tarafından etkin pişmanlık gösterilmesi halinde, güveni kötüye kullanma suçu cezası etkin pişmanlık nedeniyle indirilir.
TCK m.297/1-2’de tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Adli Para Cezası, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası 1 yıl veya altında olduğundan adli para cezasına çevrilebilecektir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Erteleme, mahkeme tarafından belirlenen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.
Suçun Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu için yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suç, bu zamanaşımı süresi içerisinde her zaman soruşturulabilir, bu zamanaşımı süresi geçtikten sonra soruşturma yapılamaz.
Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak, uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.
Soruşturma, Kovuşturma ve Görevli Mahkeme
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçu nedeniyle yapılan yargılamalar asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
TCK m.297 ikinci fıkra kapsamında kalan suçun soruşturma aşamasında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.
Kovuşturma aşamasında olağan yargılama usulü uygulanır, basit yargılama usulü uygulanamaz.
İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak Suçu Yargıtay Kararları
Ceza İnfaz Kurumuna Uyuşturucu Madde Sokmaya Teşebbüs ve İçtima
Somut olayda, suç konusu esrarı kullanma dışında bir amaçla temin ettiğine ve bulundurduğuna ilişkin delil bulunmaması nedeniyle, sanığın fiili “kullanmak için uyuşturucu maddeyi kabul etme ve bulundurma” suçunu oluşturmaktadır. A. tarafından esrarın alınmasından itibaren sanığın belirtilen suçu tamamlanmıştır.
Sanığın fiili aynı zamanda TCK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “ceza infaz kurumuna uyuşturucu madde sokma” suçunu da oluşturmaktadır. Ancak uyuşturucu madde sanığa teslim edilmeden ele geçirildiği için, belirtilen suç “teşebbüs” aşamasında kalmıştır.
5237 sayılı TCK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasının ikinci cümlesinde, 1. fıkradaki suçun konusunu oluşturan eşyanın temin edilmesi veya bulundurulmasının ayrı bir suç oluşturması halinde, fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek cezanın yarı oranında artırılacağı öngörülmüştür.
Belirtilen durumlar dikkate alınarak; sanık hakkında tamamlanmış “kullanmak için uyuşturucu madde kabul etme ve bulundurma” suçu ile teşebbüs aşamasında kalan “ceza infaz kurumuna uyuşturucu madde sokma” suçundan ayrı ayrı uygulama yapılarak sonuç cezaların bulunması; daha ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek ceza TCK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi gereğince yarı oranında artırılarak sonuç cezanın saptanması ve böylece bu suçtan mahkûmiyet hükmü kurulması gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 38. maddesinin 1. fıkrası delaletiyle TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi- Karar: 2015/33231).
Uyuşturucu Madde Olmayan İlacın Cezaevine Sokulması
5237 Sayılı TCK’nın 297/1 maddesinde düzenlenen suç yönünden tipik eylem: İnfaz kurumuna veya tutukevine silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracını sokmak veya bulundurmaktır. Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış uygulamaya göre “kullanmak” da bulundurma kapsamında değerlendirilmektedir. Suçun konusu, silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracıdır.
İnfaz kurumuna veya tutukevine sokulan, buralarda bulundurulan ya da kullanılan maddenin uyuşturucu veya uyarıcı madde olup olmadığı, 5237 Sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasına, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanuna, 3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanuna, Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 Sayılı TEK Sözleşmesinin 1 ve 2 numaralı cetvellerine, 2313 ve 3298 Sayılı Kanunların verdiği yetki uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarına göre belirlenmelidir.
5237 Sayılı TCK’nın 188/6. maddesinde, üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaretine dair hükümlerin uygulanacağını öngermekte ise de aynı Kanunun 191/1. maddesinde benzer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu sebeple satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran maddenin üretimi ve ticareti, TCK’nın 188/6. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmaktadır. Ancak bu maddeyi kullanmak, kanunun 191/1. maddesine göre suç değildir.
Somut olayda, sanığın idrarında tesbit edilen “Benzodiazepin” maddesinin, 5237 Sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasına, 2313 Sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanuna, 3298 Sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanuna, Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 Sayılı TEK Sözleşmesinin 1 ve 2 numaralı cetvellerine, 2313 ve 3298 Sayılı Kanunların verdiği yetki uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarına göre uyuşturucu veya uyarıcı madde olmadığı ve fakat satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran maddelerden bulunduğunun uzman raporu ile tesbit edilmiş olmasına ve suç tarihi itibariyle, TCK’nın 297. maddesinin, 21 Ekim 2011 tarih, 28091 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 07.07.2011 tarihli ve E.:2010/69, K.:2011/116 Sayılı Kararı ile iptal edilen 2. fıkrasını yeniden düzenleyerek, 188. maddede tanımlanan suçlar saklı kalmak üzere, yeşil reçeteye tabi ilaçları, ceza infaz kurumuna veya tutukevine sokmayı, buralarda bulundurmayı veya kullanmayı suç sayan, 24.11.2016 tarih, 6763 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle getirilen yeni düzenlemenin de mevcut ve mer’i olmamasına göre sanığın eyleminin suç teşkil etmediğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın itirazının farklı gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3415).
Cezaevinde Uyuşturucu Madde Bulundurma Suçu
Sanık hakkında infaz kurumuna yasak eşya sokmak suçundan açılan davada, bu suçun konusunu oluşturan eşyanın bulundurulmasının suç olması halinde, fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek cezanın yarı oranında artırılarak hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, 10.01.2012 tarih ve 2011/33 esas-2012/2 Sayılı kararla sanığın ceza infaz kurumunda iken uyuşturucu maddeyi kullanmadan önce üzerinde bulundurduğunun anlaşılmasına göre TCK’nın 297. maddesindeki suç sabit olduğu halde fiil bölünmek suretiyle uyuşturucu maddeyi cezaevine kimin soktuğu belli olmadığı kabul edilerek infaz kurumuna uyuşturucu madde sokmak fiilinden hukuken geçersiz olacak şekilde beraat kararı verilmesi, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan ise tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi; daha sonra sanığın deneme süresi içinde denetimli serbestlik tedbirine uymadığının Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce bildirilmesi üzerine yargılamaya devam edilerek temyiz incelemesine konu edilen 05.07.2013 tarih ve 2011/13 esas ve 2012/27 karar sayılı kararla da tek bir suç olarak düzenlenmiş olan infaz kurumuna yasak eşya sokmak (uyuşturucu madde bulundurmak) suçundan açılan davada fiil ikiye bölünmek suretiyle eylemin bir vasfı olan infaz kurumuna yasak eşya sokmak suçundan beraat kararı verilerek diğer vasfı olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmak suretiyle hükmün karıştırılması, bozma nedenidir (Yargıtay 20. Ceza Dairesi- Karar: 2016/1259).
Ceza İnfaz Kurumuna Yasak Eşya Sokma, Etkin Pişmanlık ve İçtima
Sanığın, tanık olarak dinlenen M. Y.’ın beyanıyla uyuşan savunmasında, suça konu uyuşturucu maddeyi, aynı cezaevinde kalan Z. A. isimli hükümlüden temin ettiğini belirtmesi karşısında, adı geçen hakkında açılmış kovuşturma bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa dosyası getirtilip incelendikten sonra 5237 Sayılı TCK’nın 297/4. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
TCK’nın 297. maddesinini 1. fıkrasının 2. cümlesinde “suç konusu eşyanın bulundurulması ayrı bir suç teşkil ettiği takdirde fikri içtima kurallarına göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır” şeklindeki düzenleme karşısında, ele geçirilen maddenin uyuşturucu olduğu tespit edildiği halde, sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 297/1-2. cümlesi gereğince artırılmaması suretiyle eksik ceza tayini, bozma nedenidir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/3955).
Cezaevine Cep Telefonu Sokma Suçu
Yasal düzenlemelerin sarahatine göre her ne kadar 765 sayılı TCK’da “kullanmak” bu suçun maddi unsuru kapsamında seçimlik hareketlerden biri olarak sayılmış iken, 5237 sayılı TCK’da yasak eşya sokmak, bulundurmak suç sayılmış, ancak “kullanmak”tan bahsedilmemiş ise de,
5237 sayılı TCK’nın 297/1 maddesinde düzenlenen suç ile korunan hukuki değer; hapis cezası ve güvenlik tedbirlerinin, ilgili kanun tarafından belirlenen ilke ve amaçlar doğrultusunda infazının temini bakımından adli merciilerin otorite ve itibarının sağlanmasıdır.
Suçun maddi unsuru infaz kurumuna silah, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aleti sokmak veya bulundurmaktır.
Bulundurmaktan amaç kullanmak ve/veya kullandırmaktır. Bulundurmak her zaman kullanmayı gerektirmese de, kullanmanın, belli oranda süre ve sıklığa ulaştığında bulundurmayı da kapsadığının kabulü gerekir. Kanun koyucunun nihai amacının, infaz kurumuna sokulan iletişim aracının kullanılmasını engellemek olduğunda şüphe yoktur. (5275 sayılı 66/son) Bu bağlamda TCK’nın 297/1 maddesi iletişim araçları bakımından 5275 sayılı Kanunun 66/son maddesinin yaptırımını ortaya koymuştur. Nitekim uygulamada bu yönde gelişmiştir.
Somut olayda sanıklar …, ve …‘ın,… Kapalı Cezaevinde bulundukları sırada başka bir hükümlüden ele geçirilen cep telefonu ve sim kartla yaklaşık iki aylık süre zarfında birçok kez telefon görüşmesi yaptıklarının anlaşılması karşısında sanıkların sübut bulan müsnet suçtan cezalandırılmaları yerine yerinde görülmeyen gerekçe ile yazılı biçimde karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından itirazın kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2016/3301).
Uyuşturucu Madde Nakletme ve Cezaevine Uyuşturucu Madde Sokmaya Kalkışmak
Yalova Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan kardeşi Nurullah’ı ziyaret etmek için cezaevine geldiğini belirten sanık Yavuz’un beraberinde getirdiği eşyalar üzerinde jandarma görevlileri tarafından yapılan arama sonucunda, ayakkabı topuğunun iç kısmı oyulmak suretiyle oluşturulan bölümde net 3.016 gram esrar içeren hint keneviri bitkisinin ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin cezaevine uyuşturucu madde sokmaya kalkışmak ve uyuşturucu madde nakletmek suçlarını oluşturduğu dikkate alınarak, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 297/1. fıkrasının son cümlesi ile aynı Kanun’un 44. maddesi hükmü birlikte değerlendirilip, daha ağır cezayı içermesi nedeniyle uyuşturucu madde nakletmek suçundan dolayı TCK’nın 188/3. maddesi gereğince belirlenecek cezanın, aynı Kanun’un 297/1. maddesinin son cümlesi uyarınca 1/2 oranında artırılması gerektiği gözetilmelidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - K.2007/13851).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.