Delillerin Ortaya Konulması ve Reddi (CMK 206)
Av. Kadir Tunç1
Delillerin ortaya konulmasına sanığın sorguya çekilmesinden sonra başlanır.2 Delillerin ortaya konulmasından maksat, tanıkların ve bilirkişilerin dinlemesi, keşif yapılması ve diğer ispat araçlarının ileri sürülmesi, açıklanması, incelenmesi ve tartışılırlığının sağlanmasıdır. Ortaya konulup tartışılmayan bir delil CMK.nun 217/1. maddesi uyarınca hükme esas alınamaz.3
Delillerin sanığın sorgusu yapıldıktan sonra tarafların hazır bulunduğu sırada tartışılması ve ortaya konulması gerekmektedir. Fakat CMK 206. madde bunun istisnasını da ortaya koymuştur. Buna göre usulüne göre yapılmış tebligata rağmen sanık gelmemiş ise sorgusunun yapılmamış olması delillerin tartışılmasına engel değildir. Daha sonra gelen sanığa yokluğunda yapılan işlemler okunacaktır. Asıl olan tüm delillerin soruşturma ve duruşma hazırlığı evresinde toplanmasıdır. Böylece davanın tek duruşmada bitirilmesi sağlanır. Madde ortaya konulan delilin hangi hallerde ret olunacağını da düzenlemiştir. Buna göre;
1- Delil kanuna aykırı olarak elde edilmişse,
2- Delil ile ispat edilmek istenen olayın karara etkisi yoksa,
3- İstem sadece davayı uzatmak maksadı ile yapılmışsa,
Ayrıca C.savcısı ile sanık veya müdafii birlikte rıza gösterirler ise delilin ortaya konulmasından vazgeçilebilir. Bu hususta karar mahkemeye ait olup kanaatimce davanın esasına önemli derecede etki edebilecek derecede bir delil olması halinde mahkemenin bu talebi kabul etmemesi gerekir. Aksi maddi gerçeğin araştırılması ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Bir kanıttan vazgeçilmesi tarafların birlikte istemde bulunmalarına bağlıdır.4
Dinlenmeleri kararlaştırılan tanıklar dinlenmeden ve yönteme uygun dinlenmelerinden vazgeçilmeden eksik soruşturmayla karar verilmesi bozmayı gerektirir.5
Bozmadan sonra yeni kanıtlar ileri sürülebilir. Mahkemenin bu konuda açık karar vermesi gerekir.6
Delil ve Olayın Geç Bildirilmesi (CMK 207)
Ceza yargılamasının amacı, maddi gerçeğe ulaşmak olduğundan yargılama sonuçlanıncaya kadar kanıtların toplanması gerekir. Davayı uzatmak ya da adaleti yanıltmak amacını taşımadıkça bir delilin geç ileri sürülmesi onun reddi için neden oluşturmaz. Yargıtay’ın bozma kararından sonrada delil ileri sürülmesi mümkündür.7 Fakat yeni delil ileri sürülmesi bozmanın kapsamına girmediğinden söz edilerek reddedilemez.8
Duruşmanın her aşamasında kanıt ikame edilebilir.9
Kanıtlar hüküm verilinceye kadar ikame edilebilir. Ancak temyiz aşamasında da yeni kanıtların ileri sürülebilmesi hukuk ilkelerinin bir gereğidir.10
Rapor, Belge ve Diğer Yazıların Okunması (CMK 214)
Beyan delillerinde olduğu gibi belge delillerinin de hükmü verecek mahkeme huzurunda ortaya konulması, tartışılması ve irdelenmesi ve bir bütün halinde tüm delillerle birlikte değerlendirilerek hükme varılması adil yargılama ilkesinin temel gereklerinden biridir. Delil olabilecek bir açıklamayı ve görüşü içeren resmi belgeler ve diğer yazılar ile fenni muayene ve doktor raporlarının esas mahkemede okunması zorunludur. Sanığın kanıtlama aracı olarak duruşmada okunan bir belgenin içeriğinin gerçeği yansıtmadığının ileri sürülmesi halinde gerekli görürse belge ve diğer yazılar veya raporda imzası bulunanları, açıklamada bulunmak üzere duruşmaya çağırabilir.11
20.05.2006 tarihli olay tutanağını düzenleyen görevliler dinlenerek; sanıkların olay anında suç konusu uyuşturucu maddeyi gizlemeye çalışıp çalışmadıkları hususu da açıklığa kavuşturulduktan sonra, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır.12
Dinleme ve Okumadan Sonra Diyeceğin Sorulması (CMK 215)
Maddede, yüzyüzelik ilkesinin gerektirdiği, tarafların aleyhlerinde ileri sürülen her kanıta karşı, diyeceklerini bildirme hakkı düzenlenmiştir. Dinlenen veya okunanlara karşı bir diyeceğinin sorulmaması bozmayı gerektirir.13
Fakat adı geçen belgelerin kararda dayanak alınmaması, sonuca etki etmemesi yada geçersiz olmaları durumunda bu belgelerin okunmaması bozma gerekçesi yapılmamalıdır.
Mağdura ait 1.4.2005 tarih ve 562 sayılı adli tıp raporunun duruşmada okunarak ilgililerin diyeceklerinin sorulmaması suretiyle CMK.nun 209 ve 215. maddelerine muhalefet edilmesi hukuka aykırıdır.14
Duruşmada Okunması Zorunlu Belge ve Tutanaklar (CMK 209)
Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adli sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yar aldığı belgelerin, duruşmada okunması zorunludur. Sanığa yada mağdura ait kişisel verilerin yer aldığı belgelerin açıkça istenmesi halinde, kapalı oturumda okunmasına mahkemece karar verilebilir.(CMK 209. md)15
Sorgu ve ifade tutanakları dışında ses ve görüntü kaydı yapılması halinde bunlarda dinlenmeli veya seyredilmelidir.16 Belirtilen belge ve tutanakların duruşmada okunması zorunludur. Okunmamaları, buyurucu hükme aykırılık oluşturduğundan bozmayı gerektirir.17
Başkaca inandırıcı kanıt olmadıkça yalnızca ses bantlarına ve gizli ajan raporlarına tam olarak güvenilemez.18
Otopsi tutanağı ile sanığa ait nüfus ve sabıkasızlık kayıtları okunup, sanıktan bunlara karşı diyeceğinin sorulması gerekir. Bu usül kuralına uyulmaması mutlak bozma nedenidir.19
Duruşmada Okunmayacak Belgeler (CMK 210)
Doğrudanlık ilkesi mahkemenin tanıklarla doğrudan doğruya ilişki kurup, aracı koymadan onları dinlemesini gerektirir. Delillerin hükmü verecek mahkeme huzurunda ortaya konulması, tartışılması ve irdelenmesi, adil yargılanma ilkesinin temel gereklerindendir. Ancak tanık sayısı birden fazla ise, bunlardan bir bölümünün dinlenmesi ile olay aydınlanmış ve kuşku yenilmiş ise, yenilik getirmeyecek olan öbür tanıkların dinlenmelerinden vazgeçilebilir ve önceki anlatımlarının okunması ile yetinilebilinir. Fakat olayın kanıtı bir tanığın anlatımından ibaret ise mutlaka dinlenmesi gerekir.20
Soruşturma evresinde tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanığın kovuşturma aşamasında tanıklıktan çekinmesi halinde önceki ifadesi okunmaz ve delil olarak değerlendirilemez. Ölen yada akıl sağlığı bozulan tanık yada bilirkişilerin önceki ifadelerinin duruşmada okunması ise zorunludur.
Tanıklıktan çekinenin hazırlık aşamasında verdiği ifade duruşmada okunamaz.21
Olayın tek görgü tanığı olan Şazimet Yıldırım duruşmada dinlenilmeden, hazırlık anlatımının okunmasıyla yetinilmek suretiyle 5271 sayılı CMK.nun 210/1 maddesine aykırı davranılması hukuka aykırıdır.22
Duruşmada Okunmasıyla Yetinilebilecek Belgeler (CMK 211)
Bu maddede istisnai olarak sayılan bazı durumlarda ilgili kimse dinlenmeden sadece yazılı belgenin okunması ile yetinilebileceği belirtilmektedir.
CMK’nın öngördüğü doğrudanlık ve sözlülük ilkeleri uyarınca, tanık ve sanığın suç ortağının duruşmada dinlenmeleri gerekir. Yargıcın, tanık ve sanığın suç ortağının araya başka araç koymadan, onlarla doğrudan doğruya ilişkiye geçip dinleyerek kurduğu hüküm, okunan tutanaklara dayanarak verdiği karardan daha isabetli olacaktır. Başka bir anlatımla gerçeğin bulunmasında, doğrudanlık ve sözlülük ilkesi, tutanak okunması yönteminden çok daha yararlıdır. Bu nedenlerle CMK söz konusu ilkeleri benimsemiştir. Sanığın suç ortağına ait eski tutanakların okunabilmesi için anılan hakkında dava açılmamış olmalıdır. Sanığın suç ortağı hakkında dava açılmışsa, birleştirilerek görülmesi gerekir.23
Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada belirtilenlerin dışında kalan tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler. Bu durumda tutanakların okunup okunmaması mahkemenin takdirinde olup okunmaları zorunlu değildir. Ancak unutulmamalıdır ki CMK 209/1. fıkrada yazılı olan ve yukarıda belirtilenlerin duruşmada okunması zorunludur. Sözlülük ve vasıtasızlık ilkesi bunu zorunlu kılmaktadır.24
Bir tanık ya da bilirkişi ya da sanığın suç ortaklarından biri ölmüş ya da akıl hastalığına tutulmuş ya da evi bulunamamış ise, önceden alınan ifadelerinin okunması ile yetinilebilinir.25
Delilleri Takdir Yetkisi (CMK 217)
Suç hukuka uygun şekilde elde edilen her türlü kanıtla ispat edilebilir. Hukuka aykırı şekilde elde edilen kanıtlar hükme esas alınamaz. Hukuk yargılamasında yargılamanın taraflarının kanıtları iddialarını dayandırdıkları bilgi ve belgeleri mahkemeye getirmeleri zorunludur. Zira medeni yargılamada kişisel çıkarlar ön plandadır. Tarafların üzerinde anlaştıkları konularda yargıç bağlıdır. İkrar her hangi bir kanıtla desteklenmese bile bir araştırmaya dahi konu olmadan yargıcı bağlar. Yargıç kural olarak bizzat kanıt araştırmaz. Zira medeni yargılamada şekli gerçek aranmaktadır. Buna karşılık ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin açığa çıkarılmasıdır. Gerçek, akla uygun bir realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılacaktır. Ceza yargıcını maddi gerçeğe ulaştırabilecek her şey kanıt olabilir, davanın tarafları kanıt ileri sürebilir, yargıç kendiliğinden kanıt araştırabilir, kanıt ileri sürmede zaman kısıtlaması yoktur. Ancak yargıcın kişisel bilgisini hükme dayanak yapamaması gerekir.26
Hukuka aykırı olarak elde edilen kanıtların, hükme temel alınamayacağı hükmü, CMK’nın 148. maddesinde öngörülen yasak sorgu yöntemi doğrultusunda düzenlenmiştir. Hukuka aykırı delil, ister soruşturma makamları, isterse üçüncü kişilerce elde edilmiş olsun, kullanılmaması gerekir. (CMK’nın 148, 206 ve 217 md) Mahkemenin gerekçeli kararında, dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delilleri ayrıca ve açıkça göstermesi gerekir. (CMK. 230/b)27
Savunmayı doğrulayan tanıklar ile iddiayı doğrulayan tanık anlatımları arasındaki çelişkinin yüzleştirme ile giderilmeye çalışılması, giderilemezse yöntemince irdelenip hangi anlatımın niçin üstün tutulduğu tartışılmalıdır.28
Bir kimse çeşitli nedenlerle ikrarda bulunabilir. Yargıç önündeki ikrarın bağlayıcı kanıt olabilmesi için başkaca yan kanıtlarla doğrulanması gerekir.29
Yasak sorgu yöntemleri ile toplanan kanıtlara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Sanıkların, karakoldaki ikrarlarının baskıya dayalı olduğuna ilişkin savunmaları doktor raporu ile sabittir. Başkaca kanıt bulunmadığından suç, sübuta ermemiştir.30
Delillerin Tartışılması (CMK 216)
Duruşmadaki işlemlerin, CMK.nda öngörülen sıraya uygun biçimde yapılması gerekir. Önce ilgililer, yani yargıçlar, C. Savcısı, katip ve sanık yerlerini aldıktan sonra, tanık ve bilirkişilerin duruşmaya gelip gelmedikleri belirlenir. İddianamenin kabulü kararı okunur. Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılır. Daha sonra sanığın kimliği saptanır ve iddianame okunarak hakları hatırlatıldıktan sonra sorgusu yapılır. Sorgunun bitiminden sonra kanıtların tek tek ortaya konulması izler ve nihayet delillerin tartışıldığı aşamaya sıra gelir.31 Delillerin tartışılması aşaması, duruşma aşamasında çok önemli bir role sahiptir. Çünkü kural olarak mahkemeye getirilip mahkeme önünde tartışılmayan delillerin hükme esas alınması mümkün değildir.32
Sanık her bölümde savunmasını yapar. Ancak dar anlamda savunma, yalnızca tartışma bölümünde C. Savcısının iddiasını (esas hakkındaki görüşünü) bildirmesinden sonra yaptığı savunmadır.33
Ortaya delillerle ilgili tartışmada önce katılana veya vekiline sonra C. Savcısına ondan sonra sanığa ve müdafiine veya kanuni temsilcisine söz verilir. Cumhuriyet savcısının bu mütalaasına uygulamada “esas hakkında mütalaa” denilmektedir. Tarafların bu son mütalaalarına da sadece maddi soruna (suçun sübutuna) ilişkin görüşlerini değil, bunun yanı sıra eylemin hukuki nitelendirmesine (hukuki soruna)ilişkin görüşlerini de bildireceklerdir. Gerçek anlamda delil tartışması yapılmasını amaçlayan kanun koyucu buna ilişkin düzenleme yapmıştır. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın müdafiinin veya kanuni temsilcisinin açıklamalarına; sanık, müdafii veya kanuni temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilirler. Ancak hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir (CMK 216.md). Sanığa son sözün verilmemesi mutlak bozma nedeni sayılmıştır (CMK 289/1-b,h; CMUK 308/8 md).Son sözün verilmemesi, sanığın savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmaktadır. Zira, bu aşamada bile sanığın savunma delilleri ileri sürmesi veya savunmasını hazırlayabilmek için süre talep etmesi mümkündür.34
CYUY’un 251. maddesindeki sıralama gözetilmek suretiyle taraflara görüşlerini bildirme olanağı sağlanmalıdır. 35
Avukat Baran Doğan
-
Av. Kadir Tunç, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2003 yılında mezun olmuştur. 2005 yılından beri İstanbul’da serbest avukatlık yapmaktadır. ↩
-
Yaşar, A.g.e. s.1065 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e., s.1058 ↩
-
CGK., 6.11.1989, 274-33 ↩
-
CGK., 2.2.1981, 4/431-20 ↩
-
CGK., 30.4.1973, 114-377 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e, s.1076 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s. 1077 ↩
-
CGK., 24.11.1984, 2/292-376 ↩
-
CGK., 27.11.1972, 67-384 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e, s. 1108 ↩
-
- CD., 09.04.2008, 1578-5819
-
Yaşar, A.g.e.s 1112 ↩
-
3.CD., 31.01.2007, 4762-627 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e, s.1115 ↩
-
Taşdemir ve Özkepir, A.g.e., s.869 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s. 1081 ↩
-
AYM., 19.8.1971, 41-67 ↩
-
CGK., 30.05.1994, 1/143-161 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s. 1090 ↩
-
CGK., 3.11.1986, 1/261-485 ↩
-
6.CD., 05.03.2008, 19815-4012 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s.1095 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e, s. 1098 ↩
-
CGK., 10.20.1969, 4/357-60 ↩
-
Taşdemir ve Özkepir, A.g.e., s.902-903 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s.1138 ↩
-
4.CD, 07.05.2007, e.2006/1661, K.2007/4275 ↩
-
CGK., 7.11.1994, 8/210-260 ↩
-
CGK., 4.10.1993, 6/192-217 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s. 1118 ↩
-
Yaşar, A.g.e 1118 Atıf Özbek , Yeni Ceza Muhakemesinin Anlamı , Ankara 2005, s. 841 ↩
-
Yaşar, A.g.e.s.1118 ↩
-
Parlar ve Hatipoğlu, A.g.e, s. 1118, 1119 ↩
-
CGK., 12.12.2000, 2/246-248 ↩
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.