0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu Nedir? (TCK 268)

Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçu; bir suç işleyen kişinin, işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik (ehliyet, nüfuz cüzdanı vb.) veya kimlik bilgilerini kullanması ile oluşur. Örneğin, hırsızlık suçu işlerken yakalanan kişinin başkasına ait bir kimliği ibraz ederek o kişi hakkında yargılama yapılmasını sağlaması bu suça vücut verir.

Başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu, iftira suçunun (TCK m.267) özel bir görünüm biçimidir. 5237 sayılı TCK, suçun unsurlarını TCK m.268’de düzenlemiş, ancak yaptırım konusunda TCK m.267’de düzenlenen iftira suçuna atıf yapmıştır.

Suçun Unsurları

5237 sayılı TCK’nun “Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” başlıklı 268. maddesi; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, madde gerekçesinde bu suçun iftira suçunun özel bir işleniş şekli olduğu ifade edilmiştir. Kanuni düzenlemeye göre, kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması yaptırıma bağlanmış, bu suçun iftira suçunun özel bir görünüş şekli olduğu madde gerekçesinde açıkça belirtilmiştir. Buna göre, failin işlediği suç nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma veya kovuşturmada, kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, muhakeme sürecini yürüten yetkili makamlara gerçekte var olan bir başkasının kimliğini veya kimlik bilgilerini kendi bilgileriymiş gibi vermesi halinde suç oluşacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşabilmesi için, daha önce işlenmiş bir suçun varlığı gerekmektedir. Diğer bir anlatımla fail işlemiş olduğu suç nedeniyle ve suçu işledikten sonra kendi kimliğini gizleme gayreti içine girmeli ve başkasına ait olduğunu bildiği kimlik veya kimlik bilgilerini yetkili mercilere vermelidir. Aksi halde bu suçun oluştuğundan bahsetmek mümkün değildir. Buna karşın, soruşturma ve yargılama makamlarını yanıltmak amacıyla suçun işlenmesinden önce yapılan sahtecilik eylemleri veya hileli davranışlar niteliğine göre sahtecilik suçunu oluşturabilecektir. Nitekim öğretide de; başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşması için daha önce işlenmiş ve soruşturma ya da kovuşturmaya konu olmuş bir suçun işlenmiş olması gerektiği belirtilmektedir.(YCGK-K.2014/307).

Yargıtay uygulamasına göre başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun vücut bulması için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:

  • Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçu, “işlediği bir suç” nedeniyle hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını/başlatılmasını engellemek amacıyla işlenmelidir. Örneğin, Karayolları Trafik Kanunu 48/6 maddesine göre 1 promilin üzerinde alkol alarak araç süren kişiler trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçu nedeniyle yargılanmalıdır. 1 promilin üzerinde alkollü aaraç kullanırken yakalanan bir kişinin, polis memuruna başkasına ait kimliği ibraz etmesi halinde, işlediği bir suç nedeniyle hakkındaki muhtemel soruşturmadan kurutulma gayesiyle hareket ettiği için başkasına ait kimliği kullanma suçunun unsurları oluşur. Ancak, 0.90 promil alkolle yakalanan kişi, trafik polisine başkasına ait kimliği ibraz ederek idari para cezası ve yaptırıma dair tutanak düzenlenmesine neden olduğunda, başkasına ait kimliği kullanma suçu değil, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşur. Çünkü, 0.90 promil alkol ile araç kullanmal suç değil, kabahat olarak kabul edilmektedir. Fail, başkasının kimliğini bir suçtan kurtulmak için değil, bir kabahatten kurtulmak için kullanmaktadır. Somut olayda trafik polisi henüz tutanak düzenlemeden gerçek kimliğini açıklayan kişi ise Kabahatler Kanunu m.40 gereği “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahati nedeniyle idari para cezası ile cezalandırılır

  • Failin olay anından önce işlediği, soruşturmasına daha önce başlanmış bir suç nedeniyle soruşturma veya kovuşturma makamlarınca çıkarılan bir yakalama kararından kurtulmak için başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanması halinde de TCK m.267’de düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu oluşmaz. Aynı şekilde kesinleşmiş bir hükmün infazı için çıkarılan yakalama kararından kurtulmak için başkasına ait kimliği ibraz eden fail de bu suçu işlemiş olmaz. Çünkü, her iki halde de herhangi bir soruşturma veya kovuşturmanın başlamasının engellenmesi söz konusu değildir. Fail, başlamış olan bir soruşturma veya kovuşturmanın etkilerinden kurutulmak için kimlik ibraz ettiğinde bu suç oluşmaz. Bu şekilde kimlik ibraz edildiğinde olayın özelliğine göre, beyan esas alınarak tutanak düzenlenmişse resmi belgenin üzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, herhangi bir tutanak düzenlenmemişse 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesine göre “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahati oluşur.

  • Fail, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini ibraz ettikten sonra, henüz başkası hakkında herhangi bir soruşturma işlemi yapılmadan soruşturma makamlarının gerçek durumu fark etmesi veya failin bizzat kendisinin durumu açıklaması halinde suç vücut bulmaz. Çünkü, fail başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişinin ise işlemediği bir suçun faili olarak addedilmesine yol açmadan gerçek kimlik bilgilerini açıklamıştır. Fai, bu halde sadece 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesinde düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahati nedeniyle idari para czeası ile cezalandırılacaktır.

  • İftira Suçundan Farkı: Başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu düzenleyen TCK’nın 267. maddesi cezai yaptırım konusunda iftira suçuna atıf yapmasına rağmen, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu ile iftira suçu birbirine karıştırılmamalıdır. TCK m.267’de düzenlenen iftira suçu unsurlarının meydana gelebilmesi için, bir kimsenin başka bir kimse hakkında yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Örneğin, aynı caddede işyeri bulunan Mehmet’in gerçeğe aykırı olduğunu bildiği halde komşu işyeri sahibi Ahmet’in eşya koymak suretiyle kaldırımı işgal ettiğini ihbar etmesi halinde iftira suçu oluşur. Ancak, Mehmet bir kimseyi sokakta kavga sırasında yaraladıktan sonra olayı araştıran polis memurlarına Ahmet’e ait kimliği ibraz ettiğinde başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu oluşur.

  • Resmi Evrakta Sahtecilik Suçu ile İlişkisi/İçtima: Resmi evrakta sahtecilik suçu, seçimlik hareketli bir suç olup seçimlik hareketlerden biri de “sahte resmi belgenin kullanılması” suretiyle suçun işlenmesidir. Resmi evrakta sahtecilik suçu ile başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçları arasında gerçek içtima kuralları uygulanır. Yani, her suç ayrı ayrı cezalandırılır. Örneğin, bir kimseyi öldürdükten sonra, başkasına ait kimliğin üzerine kendi resmini yapıştırmak suretiyle polise ibraz eden kişi, hemn resmi belgede (evrakta) sahtecilik suçunu hem de başkasına ait kimliği kullanma suçunu işlemiş olur. Fail her iki suç nedeniyle ayrı ayrı cezalandırılmalıdır.

5237 sayılı TCK’nun 206. maddesi (resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan) aynı kanunun 268. maddesine göre daha genel bir madde olarak düzenlenmiştir. 268. maddesinde sanığın kimliği hakkında yalan beyanda bulunması düzenlenmişken, 206. madde ise kimlik bilgileri dışında başka hususlarda da yalan beyanda bulunmayı da kapsamaktadır. 268. maddede sanık, hakkında yapılan soruşturma ve kovuşturmadan kurtulmak için yalan beyanda bulunurken, 206. maddede ise sanık, her türlü amaç için yalan beyanda bulunabilmektedir. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunda korunmak istenilen hukuksal değer, adliyenin ve kişi haklarının korunmasıdır. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun faili, işlediği suç nedeniyle hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılırken kendi kimliği veya kimlik bilgisi yerine başkasına ait kimlik veya kimlik bilgisini kullanan kimsedir. Diğer bir anlatımla fail, kendisi hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma yürütülen ve şüpheli konumunda olan bir kimse veya hakkında kovuşturma yürütülen ve sanık konumunda bulunan kimsedir. Soruşturma ve kovuşturma makamları önünde kimliği konusunda yalan beyanda bulunan şüpheli ya da sanığın eylemi 206. maddesindeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu oluşturur. Eğer şüpheli ya da sanık başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini verirse, bu durumda 268. maddesi delaletiyle 267. madde hükmüne göre cezalandırılacaktır. Failin, işlediği veya işlemediği bir suç nedeniyle hayali bir kimsenin kimlik bilgilerini vermesi ya da işlemediği bir suç dolayısıyla yürütülen soruşturma ve kovuşturmada şüpheli veya sanık sıfatıyla ifadesine başvurulurken başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini vermesi durumlarında 268. madde hükmü uygulanmaz. Bu durumda eylem 206. maddedeki resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturur. (YCGK-K.2014/153).

Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçunun Cezası (TCK 267-268)

Suçun unsurlarını düzenleyen TCK m.267’nin yaptırım konusunda TCK m.268’deki iftira suçuna atıf yapması nedeniyle başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun cezası ile iftira suçunun cezası aynıdır:

  • Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/1).

  • Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.(TCK m.268 atfıyla TCK m.267/2).

  • Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/3).

  • Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/4).

  • Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/5).

  • Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/6).

  • İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.(TCK m.268 atfıyla TCK m.267/8).

  • Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir (TCK m.268 atfıyla TCK m.267/9).

Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 269)

İftira suçuna ilişkin etkin pişmanlık hükümleri, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu açısından da geçerlidir:

  • İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir (TCK m.269/1).

  • Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.(TCK m.269/2).

  • Etkin pişmanlığın;

    • a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,
    • b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,
    • c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri,

indirilebilir.(TCK m.269/3).

  • İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;

    • a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,
    • b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri,

indirilebilir (TCK m.269/4).

  • Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir (TCK m.269/5).

Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu yargılamasında seri muhakeme usulü uygulanabilir. Seri muhakeme usulü uygulanmadan kovuşturmaya geçilmesi halinde ise genel yargılama hükümlerine göre yargılama yapılmaktadır.

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu nedeniyle yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Başkasına Ait Kimlik veya Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Yargıtay Kararları


Adli İşlemler Gerçek Kimlik Bilgileriyle Yapılan Sanık

Somut olayda; 22.07.2013 tarihli tutanak içeriğine göre, uygulama aramasında dur ihtarına uymayan sanığın yakalanması ve aracı yakınında silah bulunması üzerine kimliği sorulduğunda, üzerinde kendi resmi bulunan … adına düzenlenmiş bulunan sürücü belgesini verdiği, işlemler için karakola getirildiğinde cinayet ekibi tarafından sanığın tanınması üzerine parmak izi sorgulaması ile kimliğinin netleştirildiği, tutanakların gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği olayda, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun unsurlarının oluşmadığı gibi mağdur adına düzenlenmiş bir belge bulunmaması nedeniyle TCK’nın 206/1. maddesinde tanımlanan suçun da gerçekleşmediği, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2018/149).

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; Emniyet görevlilerinin sanığın da bulunduğu bölgedeki önleme çalışmaları sırasında durumundan şüphelenerek kimlik sormaları üzerine sanığın, … adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı ve sahte sürücü belgesini görevlilere ibraz etmesinin akabinde karakolda gerçek kimliğini bildirdiği ve tutanakların gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği olayda, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla, 5237 Sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun unsurlarının oluşmadığı, sanığın eyleminin 5326 Sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen “kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” kabahatini oluşturduğunun gözetilmemesi bozma nedenidir (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2017/5522).

Somut olayda; yakalama tutanağı içeriğine göre, gerçek kimlik bilgileri ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/1718 soruşturma sayılı dosyası ile ilgili olarak narkotik suçlarla mücadele şube müdürlüğünün teknik takibi altında iken yakalanan sanığın, kendisini… olarak tanıtıp suça konu nüfus cüzdanını ibraz ettiği, güvenlik görevlilerinin kendisini önceden tanıyor olmaları sebebiyle tutanağın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlendiği ve tüm soruşturma işlemlerinin gerçek kimlik bilgilerine göre yapıldığının anlaşılması karşısında; kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle; 5237 Sayılı TCK’nun 268. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi yasaya aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2017/3392).

Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik incelemede; Kolluk görevlilerinin hırsızlık suçuyla ilgili yaptıkları araştırmalar sonucu şüphelendikleri sanığın kullanımındaki aracı takip ettikleri, sanığın araç ile durduğu esnada yanına gidip kimlik sormaları üzerine kendisini Bülent olarak tanıttığı ve sanığın üzerinde kendi resmi yapıştırılmış olan …‘a ait sürücü belgesinin bulunmasından sonra sanığın gerçek kimliğini söylemesi üzerine tutanak ve işlemlerin gerçek kimliğine göre yapıldığı olayda; 5237 Sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için, failin işlediği bir suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendi kimliğini saklayarak, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması ve o kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasına neden olması gerektiği, sanığın kimlik bilgilerini verdiği … adlı kişi hakkında herhangi bir hukuki işleme sebebiyet vermediği cihetle, sanık hakkında unsurları oluşmayan suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5319).

Kendisini Bakan Oğlu Olarak Tanıtan Kişinin Kimliğini Yanlış Bildirmesi

Gerekçeli karar başlığında suç adının “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” yerine “Memura yalan beyan” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir. İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK’nın 268. maddesinde öngörülen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için kişinin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, bunun dışında resmi belgenin düzenlenmesinin gerektiği durumlarda resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine karşı başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma eyleminin ise TCK’nın 206. maddesine uyan suçu oluşturacağı, hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını gerektiren bir suç bulunmayan veya resmi bir belgenin düzenlenmesini de gerektirmeyen hallerde görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişinin eyleminin ise 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesine aykırılık olarak değerlendirileceği,

Somut olayda; D.. Otelinin lobisinde otururken kendisini Devlet Bakanı N. Ç.’nun oğlu M. Ç. olarak tanıtmasından dolayı şüphe üzerine ifadesine başvuran kamu görevlisine kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunan sanık hakkında, bir suç soruşturması ve resmi bir evrak düzenlenmesi zorunluluğu da olmaması karşısında, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesinin birinci fıkrası kapsamında kabahat oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/2954).

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan ile Başkasının Kimlik Bilgilerinin Kullanılması Suçu Arasındaki Fark

Sanık … hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu bakımından, Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 gün ve 542-153 Sayılı kararında da vurgulandığı üzere, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun işlenme şekillerinden birisi de kişilerin işledikleri suç sebebiyle haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendisiyle ilgili belge düzenleyen kamu görevlisine kimlik bilgilerine dair olarak yalan beyanda bulunmasıdır. Ancak bu halde kimlik bilgileri kullanılan kişinin gerçekte var olmayan hayali veya hayatta olmayan bir kişi olması gerekir. Aksi halde sanığın eylemi “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu değil “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunu oluşturacaktır.

TCK’nın 268. maddesinde; “İşlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna dair hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde iftira suçunun özel bir işleniş biçimi olarak düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunda ise kimlik veya kimlik bilgileri kullanılan ve suç tarihi itibariyle yaşayan gerçek kişiler suçun mağduru konumundadır.

Somut olayımızda, alkollü olduğu anlaşılan sanığın aracı ile seyir halinde iken kolluk görevlilerince durdurulduğunda kimliğinin bulunmadığını adının … olduğunu belirttiği her ne kadar aynı araçta bulunan eşinin örtüşen beyanı kontrol edildiğinde belirtilen … adına ait anne ve baba ad bilgilerinin doğruluğu kolluk görevlilerince anlaşılmış ise de çelişkili beyanlar üzerine kolluk görevlilerince tekrar sorulduğunda sanığın bu kez gerçek ismini belirttiği ve aşamalardaki tüm savunmalarında da gerçek kimliğini beyan etmek suretiyle savunmada bulunduğunun anlaşılması karşısında sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/9436).

Yakalama Sırasında Kimlik Bilgilerini Vererek Başkası Hakkında Dava Açılmasına Sebebiyet Verme

TCK 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir.

TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.

Somut olayda; yakalama tutanağı içeriğine göre, kolluk üst aramasında üzerinde kriminal rapora göre esrar maddesi bulunan sanığın, kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kolluk görevlilerine kendisini kardeşinin ismi ile tanıtarak, ilgili hakkında uyuşturucu bulundurmaktan dava açılmasına sebebiyet veren sanığın eyleminin, 5237 Sayılı TCK’nun 268/1. maddesinde öngörülen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2017/571).

İnternet Alışverişinde Başkasının Kimliğini Kullanma

Sanık hakkında banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan verilen hükmün onanmasına karar verilmiştir. Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde ise;

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için; işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya -iftira suçu açısından- kimlik bilgilerini kullanarak o kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için kullanması gerektiği, somut olayda; sanığın başkasına ait kredi kartıyla yapmış olduğu alışverişlerde şikayetçinin kimlik bilgilerini kullanarak işlem yapma şeklindeki eyleminin kendi kimliğini gizlemek niteliğinde olduğu unsurları itibariyle oluşmayan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2017/716

Gerçek Kimlik Bilgilerini Zorunluluktan Açıklayanlar Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Yararlanamaz

Olay tarihinde hırsızlık suçu sebebiyle yürütülen soruşturma kapsamında sanığın yakalandığı Gölcük ilçesinde kolluk görevlisi tarafından … adına çıkarılan nüfus kayıt örneği üzerinden kendisine sorulan sorulara cevap veremeyip gerçek kimlik bilgilerini açıklamak zorunda kaldığının anlaşılması karşısında, 5237 Sayılı TCK.nun 269. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu sebebiyle kurulan hükümde anılan madde ile yazılı şekilde uygulama yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2017/752).

Parmak izi araştırması ve katılanın beyanları sonucunda gerçek kimlik bilgileri tespit edildikten sonra sanığın kimliğini açıkladığının anlaşılması karşısında, şartları oluşmadığı halde hakkında TCK’nın 269. maddesinde düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza dairesi - Karar: 2016/1023).

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile Başkasının Kimlik Bilgilerini Kullanma Suçu Birlikte İşlenebilir

TCK 268. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için failin işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerekmekte olup; 5237 Sayılı TCK’nun 179/3. maddesinde düzenlenen; alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle veya başka bir sebeple “emniyetli bir şekilde” araç kullanamayacak kişinin, bu halde araç kullanması suçu kasıtla işlenebilecek bir suçtur. Alkol ve uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olması bu suçun oluşması için yeterli olmamakla birlikte Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu raporlarında istikrarlı bir şekilde vurgulandığı üzere; alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği, ancak böyle bir tespit yapılmamış olsa bile bireysel farklılıkları da elimine edebilecek şekilde 1.00 promil ve yüksek olarak saptanan alkol düzeyinin, güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceğinin bilimsel olarak kabulü gerektiği cihetle, 1.70 promil alkollü olarak araç kullandığı sırada görevlilerce durdurulan sanığın, kendisini şikayetçi … olarak tanıtıp ibraz ettiği sahte sürücü belgesine binaen sürücü belgesinde ismi yazılı … kimlik bilgilerine göre idari yaptırım uygulanmasına neden olduğu olayda; adli mercilerce trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan işlem yapılmaması 268. maddesindeki suçun oluşumunu engellemeyeceği ve sanığın eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunun yanı sıra, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunu da oluşturacağı gözetilmeden, bir bütün halinde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/7363).

Kardeşinin Kimliğini (Nüfus Cüzdanı) İbraz Etme Suçu

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yakalandığında, kardeşine ait kimliği ibraz ettiği anlaşılan sanığın, bu şekildeki eyleminin, TCK’nın 268/1. maddesi yollaması ile aynı Kanun’un 267/1. maddesi kapsamında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçundan hüküm kurulması bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar: 2016/8612).

Hükümlünün Yakalanmamak İçin Başkasının Kimliğini Kullanması

Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz incelemesine gelince;

5237 Sayılı TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği, somut olayda ise hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü nedeni ile yakalama kararı bulunan sanığın yakalanmamak maksadıyla başkasına ait kimlik ya da kimlik bilgilerini kullanmaktan ibaret eyleminin 5237 Sayılı TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan suçu oluşturmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi yasaya aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2249).

Hakkındaki Yakalama Kararından Kurtulmak İçin Başkasına Ait Kimlik Bilgilerini Kullanma

Hakkında yakalama kararı olduğu belirtilen sanığın, yakalandığında kendisini mağdur … olarak tanıtıp onun kimlik bilgilerini kullandığı anlaşılmıştır. İftira suçunun özel bir halini düzenleyen TCK’nın 268. maddesinde tanımlanan, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için, failin işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanması gerektiği, resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında başkasının kimlik bilgilerini kullanma eyleminin ise TCK’nın 206/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı; Somut olayda; hakkındaki arama kararından kurtulmak amacıyla belge düzenleme yetkisine sahip kolluk kuvvetlerine kendisini mağdur … olarak tanıtan ve bu doğrultuda beyanda bulunan sanığın eyleminin TCK’nın 206. maddesinde yazılı resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2016/2060).

Sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan kurulan mahkumiyet hükmün onanmasına, sanık hakkında “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik incelemede; sanık hakkında çeşitli suçlardan arama kaydının bulunduğu, olay tarihinde kolluk tarafından yapılan kimlik kontrolünde, sanığın üzerinde kendi fotoğrafı bulunan … adına düzenlenmiş suça konu sahte nüfus cüzdanını ibraz ettiği, ve yapılan üst aramasında içerisinde kendi fotoğrafı bulunan … adına kayıtlı suça konu pasaportun bulunduğu, kolluk görevlilerinin sanığın kimliğinden şüphelenmesi üzerine parmak izi karşılaştırması yapılınca gerçek kimliğinin ortaya çıktığı somut olayda; sanığın daha önceden işlediği iddia edilen suçlar nedeniyle aranmakta olduğu ve yakalanmamak amacıyla suça konu sahte kimliği ibraz ettiği ve dolayısıyla işlediği suç nedeniyle başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermesinin söz konusu olmadığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nun 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraat yerine yazılı şekilde mahkumiyete karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 21. Ceza Dairesi - Karar: 2016/37).

Daha önce hırsızlık ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından hakkında dava açılan ve bu dava nedeniyle ifadesinin mahkemesince alınabilmesi için yol tutuklaması istemli yakalama kararı çıkarılan sanığın, yakalama kararına istinaden kimliğini soran mahkeme heyetine kimliği hakkında yalan beyanda bulunarak gerçek kişi olan C. T. olduğunu beyan ettiği olayda, sanığın başkasına ait kimlik bilgilerini hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla değil de, adına çıkarılan yakalama kararının infazını engellemek amacıyla kullanması, kimlik bilgileri kullanılan gerçek kişi C. T. hakkında bir soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olması hususları gözönüne alındığında, iftiranın özel bir şekli olan başkasına ait kimlik ve kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşmadığı, sanığın resmi belge düzenleme yetkisine sahip olan mahkeme heyetine kimliği hakkında yalan beyanda bulunması ve sonucunda da sorgu tutanağının düzenlenmesi nedeniyle eylemin 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.(Yargıtay CGK - Karar: 2014/378).

Sahte Kimliği Kullanmadan İhbar Üzerine Yakalanan Kişi

Sanıklar hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçu bakımından kurulan mahkumiyet hükmünün onanmasına, Sanıklar hakkında “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçu bakımından kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesine gelince;

TCK.nun 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşabilmesi için failin önce bir suç işlemesi daha sonra bu suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla adli makamlara başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini vermesi gerekmektedir. Somut olayda, bir suç isnadı olmaksızın tanık S. B. ‘nun sanıkların sahte kimlik kullandığı yönündeki ihbarı üzerine sahtecilik suçundan soruşturmaya başlanılmış olması, sanıkların herhangi bir suç yönünden kendileri hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemedikleri, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendilerini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandıkları gerçek kişileri ise işlemedikleri bir suçun faili olarak göstermedikleri cihetle, iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sanıkların beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2016/1147).

Kovuşturma Başlamadan Gerçek Kimliğini Açıklama Nedeniyle Etkin Pişmanlık

Hırsızlık suçundan yakalandığında başkasına ait kimlik bilgilerini vererek, bu bilgilere göre İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2006/98 sorgu numaralı kararı ile tutuklanan sanığın, 15.02.2006 tarihli tutanak içeriğine göre, aynı gün gerçek kimlik bilgilerini söylediği, bu suretle kovuşturma başlamadan evvel kendiliğinden iftirasından döndüğü anlaşılmakla, 269/2. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden uygulama yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/985).

Başkasının Kimliğini Kullanarak Trafik Cezası Kesilmesine Neden Olma

5237 sayılı TCK’nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması gerekir. Somut olayda; sanığın katılanın kimlik bilgilerini içeren sürücü belgesini ibraz ederek katılan adına trafik idari para cezası yazılmasına sebep olması biçimindeki eylemde; işlediği suç sebebiyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 Sayılı TCK’nun 267, 268. maddelerindeki suçların unsurlarının oluşmayacağı, yalan beyanı ile resmi nitelikteki trafik ceza tutanağının düzenlenmesine sebep olduğundan, eyleminin 5237 Sayılı TCK’nun 206. maddesindeki suçu oluşturacağının gözetilmemesi yasaya aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2016/727).

“Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşabilmesi için, failin işlemiş olduğu bir suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerekir, suç soruşturma veya kovuşturması için düzenlenenler dışındaki diğer resmi belgelerin düzenlenmesi sırasında görevlilere kimliği ile ilgili yalan beyanda bulunan failin eylemi TCK’nın 206/1. maddesinde öngörülen suçu oluşturur. Somut olayda; sürücü belgesiz araç kullanan sanığın trafik görevlilerine kardeşine ait kimliği ibraz ederek mağdur adına trafik ceza tutanağı düzenlenmesine neden olmak şeklindeki eyleminin TCK’nın 206. maddesinde tanımlanan “Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar: 2015/1332).

Kabahat Niteliğindeki Eyleme İlişkin Suç Vasfı

5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın öncelikle bir suç işleyip kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerekeceği cihetle, sanığın idari para cezası yaptırımı gerektiren kabahat niteliğinde olan eylemi nedeniyle 20.10.2008, 23.11.2008, 13.01.2010, 01.04.2010, 27.06.2010 tarihli olarak 5 kez “Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı”nın düzenlemesi sırasında sahte belge göstererek kimliği hakkında yalan beyanda bulunmaktan ibaret eyleminde iftira suçunun oluşmayacağı, resmi belgenin düzenlenmesinde memura yalan beyan suçunun oluşacağı ve 20.10.2008, 23.11.2008 tarihli tutanaklar yönünden kendi içinde 5237 sayılı TCK’nın 206/1,, 43/1. maddeleri, 13.01.2010, 01.04.2010, 27.06.2010 tarihli tutanaklar yönünden kendi içinde 5237 sayılı TCK’nın 206/1,, 43/1. maddeleri uyarınca hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden suç vasfının tayininde hataya düşülerek, yazılı şekilde “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçundan hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar: 2015/29146).

Başkasının Kimliği ile Gözaltına Alınma Suçu

5237 sayılı TCK’nın 268 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi başlatılmadan kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde, 5237 sayılı kanunun 206 ıncı maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu`nun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.

Somut olayda, Narkotik Şube Müdürlüğünün soruşturması kapsamında; sanığın bulunduğu araçta uyuşturucu madde bulunduğunun ihbarı üzerine araç durdurulmuş, araçta 25 gr uyuşturucu madde çıkması nedeniyle araç içindekilerle birlikte gözaltına alınan sanığın kendisini … olarak tanıttığı, sanık hakkında … adına düzenlenmiş sahte kimlikle, Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından doktor raporu tanzim edilerek bir gözaltına alma işlemi başlatılmış olup, sanık, sonraki parmak izi incelemesi ile … olmadığı anlaşıldıktan sonra gerçek kimliğini açıklamak zorunda kalmıştır. Sanık hakkında 5237 sayılı kanunun 268 inci maddesi delaleti ile 267 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen iftira suçu oluştuğu halde, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 8CD - Esas : 2022/4843, Karar : 2023/4011).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS