0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Nüfuz Ticareti Suçu Nedir? (TCK 255)

Nüfuz ticareti suçu; kendisi kamu görevlisi olmayan bir kimsenin, kamu görevlileri (memur, avukat, hakim, kaymakam, polis vs) üzerinde nüfuz sahibi olduğunu ileri sürerek haksız bir işi gördüreceği vaadiyle kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmesi ile oluşur.

Nüfuz ticareti suçu, TCK m.255’te “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” bölümünde düzenlendiğinden suçun koruduğu hukuki değer vatandaşın kamu idaresine duyduğu güvendir.

Nüfuz Ticareti Suçunun Unsurları

Nüfuz ticareti suçu işleyen fail, haksız bir işi yaptırtmak için kamu görevlisinin pozisyonunu, yetki, görev ve gücünü kullanabileceğini üçüncü kişilere vaad etmektedir. Ancak, kamu görevlisi kendi pozisyonun kullanılarak haksız bir iş gördürüldüğünden haberdar değildir. Kamu görevlisi görevine giren haksız işin yapılmasına kendi iradesi ile iştirak ettiğinde “rüşvet suçu” meydana gelir.

Nüfuz ticareti suçunun tamamlanması için fail ile haksız bir işini gördürecek kişi arasında “nüfuz ticareti anlaşması” yapılmalıdır. Nüfuz ticareti anlaşması, taraflar arasında doğrudan yapılabileceği gibi aracılar vasıtasıyla da yapılabilir. Nüfuz ticareti anlaşmasıyla, fail kamu görevlisi üzerindeki nüfuzunu kullanarak haksız işi gördüreceğini taahhüt eder. Failin kamu görevlisi üzerinde bir etki gücünün olup olmadığının, etkinin sonuç almaya elverişli olup olmadığının bir önemi yoktur. Haksız bir işini gördürecek kişi ise karşılığında faile veya bir başkasına menfaat temin etmeyi vaad eder. Vaad edilen menfaat, para, altın vb. maddi menfaat olabileceği gibi cinsel veya sosyal bir menfaat de olabilir. Nüfuz ticareti suçunun tamamlanması için bu anlaşma yeterlidir. Failin işi gördürmesi veya menfaatin temin edilmiş olup olmamasının hiçbir önemi yoktur. Fail ve haksız bir işini gördürmek isteyen kişi “nüfuz ticareti anlaşması” yaparak iştirak ilişkisi içinde suçu tamamlamıştır.

Örneğin; A isimli şahıs, B’ye ait arsanın daha değerli hale gelmesi için imar uygulaması yaptırabileceğini vaad etmiştir. A, İstanbul Belediyesinde görevli bir memur olan M şahsını tanıdığını, M’nin imar müdürü olduğunu, 100.000 TL karşılığında imar uygulaması yapılarak B’nin arsasının daha değerli hale gelmesini sağlayacağını vaad ederek teklifte bulunmuş ve B’de bu teklifi kabul etmiştir. M, yapılan anlaşmadan haberdar değildir. Bu olayda, A ile B arasında nüfuz ticareti anlaşması yapıldığından suç tamamlanmıştır.

Nüfuz Ticareti Suçunun Cezası (TCK 255)

Nüfuz ticareti suçunun cezası şu şekildedir:

  • Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (TCK m.255/1).

Tekrar belirtelim ki; ,menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

  • Suça teşebbüs edilmesi, yani haksız bir işin gördürülmesi amacı doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir (TCK m.255/3).

  • Nüfuz ticareti suçuna aracılık etme cezası: Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır (TCK m.255/4).

  • Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin (şirket, vakıf vb.) menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır (TCK m.255/5).

  • Haksız işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır (TCK m.255/6).

Nüfuz Ticareti Suçu ile Rüşvet ve Dolandırıcılık Suçu Arasındaki Fark

Nüfuz ticareti suçu ile rüşvet suçu arasındaki fark şudur: Rüşvet suçunda kamu görevlisi de suç teşkil eden bir fiil işlemektedir. Rüşvet suçunda kamu görevlisi, ya rüşvet anlaşmasına katılmıştır ya da anlaşma bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir. Kamu görevlisi, suçun işlenmesi açısından en önemli faildir. Nüfuz ticareti suçu ise kamu görevlisinin hiçbir bilgisi olmadan, onun dışındaki kişiler tarafından işlenen bir suçtur. Kamu görevlisi nüfuz ticareti suçuna hiçbir şekilde katılmamaktadır. Kamu görevlisi dışındaki kişiler onun haberi olmadan kamu görevinden kaynaklanan nüfuzunu kullanmaktadır.

Nüfuz ticareti suçu ile nitelikli dolandırıcılık suçu arasındaki fark şudur: Nitelikli dolandırıcılık suçunda menfaat temin etmek isteyen kişi mağduru hileyle kandırmaktadır. Mağdur kandırıldığını bilmemekte, karşı tarafın yasal zeminde hareket ettiğini düşünmektedir. Nüfuz ticareti suçunda ise her iki taraf da, hukuka aykırı bir zemin üzerinde olduklarını bilmektedirler. Yani, haksız iş gördürmeyi vaad eden de haksız işi görüldüğünde menfaat temin edeceğini vaad eden de fiillerinin hukuka aykırı olduğunu bilmektedirler.

Eğer kamu görevlisi, görülmesi istenen iş konusunda kendisi esasen görevli ve yetkili olmadığı hâlde, görevli ve yetkili olduğundan ve işi yapacağından bahisle kişiyi yanıltarak menfaat temin etmiş ise, artık bu rüşvet veya nüfuz ticareti suçu değil, dolandırıcılık suçu olarak kabul edilir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Nüfuz ticareti suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesi veya indirim nedenlerinin uygulanması halinde hükmedilen cezanın adli para cezasına çevrilmesi mümkündür.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. Nüfuz ticareti suçu nedeniyle verilen cezalar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.

Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Nüfuz ticareti suçu nedeniyle verilen cezanın ertelenmesi mümkündür.

Nüfuz Ticareti Suçunun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma

Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Nüfuz ticareti suçu, uzlaştırma kapsamında olan suçlardan değildir.

Nüfuz ticareti suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Kamu davasına şikayetçi olarak müdahil olan herhangi bir kimse varsa bile şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir.

Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. Nüfuz ticareti suçu nedeniyle yapılan yargılamalarda olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Nüfuz Ticareti Suçunda Görevli Mahkeme

Nüfuz ticareti suçu nedeniyle yargılama yapma görevi asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.

Nüfuz Ticareti Suçu Yargıtay Kararları


Nüfuz Ticareti Suçunun Unsurları

Maddenin ilk hâlinde suç, ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen bir suç olduğundan fail yönüyle özgü suç olarak kabul edilmişken, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle her gerçek kişinin suçun faili olacağı kabul edilmiş, failin kamu görevlisi olması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak hüküm altına alınmıştır.

6352 sayılı Kanun ile maddede yapılan değişiklikle suç, rüşvet suçu gibi bir karşılaşma suçuna dönüştürülmüş, işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi de suçun faili olarak kabul edilmiştir. Söz konusu değişikliğin gerekçesinde; önceki düzenlemenin, kamu görevlisi olmayan ve fakat kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle menfaat temin eden kişilerin cezasız kalmasına neden olduğu, bu gibi durumlarda bir aldatma söz konusu ise, sorunun dolandırıcılık suçu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, ancak, aldatma olmadan da “Nüfuz ticareti” yani yetkili olmadığı bir işten yarar sağlama olgusunun gerçekleşebileceği, bu gibi durumların yaptırım altına alınabilmesi için madde hükmünün başlığıyla birlikte değiştirildiği belirtilmiştir.

Suçun her iki düzenleniş biçiminde de faile yarar sağlayan iş sahibi meşru zeminde olmadığının bilincindedir. Çünkü hukuka uygun ya da aykırı bir işi yaptırmak için kamu görevlisine yarar sağlamanın hukuka aykırı olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu durumda faile yarar sağlayan kişi mağdur değildir. Bu suçta iş sahibinin sağladığı yarar hukuka aykırı bulunmakta ve müsaderesi gerekmektedir (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Cilt V, Adalet Yayınevi, Ankara 2010, s. 7202-7203).

Her iki düzenlemede de suçun mağduru, kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olmaktan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi için girişimde bulunularak, güvenilirliği ve işleyişi tehlikeye veya zarara sokulan kamu idaresidir (Zeki Hafızoğulları-Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Millete ve Devlete Karşı Suçlar, US-A Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara 2016, s. 63). Dolayısıyla bu suçta yapılan yeni düzenlemede de kanun koyucunun yeni veya farklı bir mağdur öngördüğü söylenemeyecektir.

B. 5. Ağır, 31. Asliye ve 12. Ağır Ceza Mahkemelerinin dava dosyalarına ilişkin olarak anılan mahkemelerde herhangi bir görevi olmayan sanığın, aynı suçu işleme kararının icrası kapsamında, davaların görüldüğü mahkemelerin hâkimleri ve Cumhuriyet savcıları ile ilişkisi olduğunu, onlar nezdinde hatırının sayıldığını belirterek ve davaları lehe sonuçlandırabileceği kanaatini uyandırarak katılandan 30.000 Euro ile 1.318TL değerindeki cep telefonlarını, mağdurdan ise 5.000TL para alarak kendisine yarar sağladığı, bu suretle zincirleme şekilde yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu işlediğinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde sübuta erdiği, bu aşamada sanığın savunmasında araştırılmasını istediği diğer hususların maddi gerçeğe ulaşılması bakımından herhangi bir katkı sağlamayacağı anlaşıldığından, sanığın zincirleme şekilde işlediği yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu sabit gören ve uygulama maddelerini doğru bir şekilde uygulayan Yargıtay 5. Ceza Dairesi hükmünün usul ve kanuna uygun olduğu kabul edilmelidir.

Öte yandan, 5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasındaki;”Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, sanığın sıfatı, aldığı paranın miktarı, eylemleriyle yargı erkinin güvenilirliğine verdiği yüksek düzeydeki zarar ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak sanık hakkında üst sınıra yakın ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmemiş ise de aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır (Ceza Genel Kurulu - Karar: 2018/638).

Rüşvet Suçu ile Nüfuzu Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Fark

Belediye tarafından yazılan yazıya göre sanığın su endeks görevlisi olduğunun belirtilmesi karşısında; suç tarihinde kaçak inşaat kontrol ekibinde sanığın görevlendirilip görevlendirilmediğinin ve bu görevlendirmeye yasal bir engel bulunup bulunmadığının araştırılmasından sonra usulüne uygun bir görevlendirmenin varlığı halinde eylemin rüşvet alma suçunu oluşturacağı, aksi halde özgü suç niteliğinde olan rüşvet alma suçuna TCK’nın 40/2. maddesi gereğince ancak azmettiren veya yardım eden olarak katılabileceği nazara alınarak, ayrıca belirtilen eyleminin 6352 Sayılı kanunla değiştirilmeden önceki haliyle TCK’nın 255/1. maddesinde düzenlenen yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama suçunu oluşturup oluşturmayacağı hususu da tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde suç vasfına yönelik eksik incelemeyle zincirleme rüşvet alma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2016/3802).

Nüfuz ticareti suçu, kamu idaresinin güvenirliğine karşı suçlardan olduğundan hem rüşvet suçu ile hem de dolandırıcılık suçu ile benzer özellikler arz eder. Yargılama sırasında savunmanın bir ceza avukatı tarafından yapılması suç vasfının değerlendirilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi açısından önemi büyüktür.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS