İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu Nedir? (TCK 115)
İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu; cebir veya tehdit yoluyla bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlama ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan menetme şeklinde fiillerin icra edilmesiyle meydana gelir.
İnanç, düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçu, TCK 114. maddesinde “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir.
İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasınıın Engellenmesi Suçunun Cezası (TCK 115)
TCK m.115’e göre siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçunun cezası şu şekildedir:
-
Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (TCK m.115/1).
-
Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet veya ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi hâlinde, fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.(TCK m.115/2).
-
Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye birinci fıkra hükmüne göre ceza verilir. (TCK m.115/3).
İnanç, Düşünce ve Kanaat Özgürlüğünün Kullanılmasını Engelleme Suçunun Nitelikli Halleri (TCK 119)
İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu daha fazla cezayı gerektiren nitelikli halleri de vardır. Buna göre, İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçunun;
-
Silahla (TCK m.119/1-a),
- Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle (TCK m.119/1-b),
-
Birden fazla kişi tarafından birlikte (TCK m.119/1-c),
- Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak (TCK m.119/1-d),
- Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle (TCK m.119/1-e),
İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
Bu suçların işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (TCK m.119/2).
Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu nedeniyle TCK m.115 gereği alt sınırdan hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi içerisinde belli koşullar yerine getirildiğinde ceza kararının hiçbir sonuç doğurmayacak şekilde ortadan kaldırılması davanın düşmesine neden olan bir ceza muhakemesi kurumudur. İnanç, düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı verilmesi mümkündür.
Ceza ertelenmesi, mahkeme tarafından belirlenen cezanın cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. İnanç, düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası hakkında erteleme hükümlerinin uygulanması mümkündür.
Suçun Şikayet Süresi, Zamanaşımı ve Uzlaşma
Uzlaşma, suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.
İnanç, düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçu, şikayete tabi suçlar arasında yer almadığından savcılık tarafından resen soruşturulur, bu suçlara dair herhangi bir şikayet süresi yoktur. Kamu davasına şikayetçi olarak müdahil olan herhangi bir kimse varsa bile şikayetten vazgeçme ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaz. Suç, dava zamanaşımı süresine riayet edilmek kaydıyla her zaman soruşturulabilir.
Dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davasının düşmesi sonucunu doğuran bir ceza hukuku kurumudur. İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu yargılamalarında olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Görevli Mahkeme
İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçu hakkında yargılama yapma görevi, asliye ceza mahkemesi tarafından yerine getirilir.
İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu Yargıkay Kararları
Protesto Etme Suretiyle İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu
Mağdur …‘ın, …. İlinde bir tesisi hizmete açtıktan sonra, Cumhuriyet Meydanında halka hitap etmek üzere tören alanına gelip halkı selamladığı sırada, protesto için bir araya gelen ve platformun yakınına yerleşen …. üyesi olan sanıkların, slogan ve mağduru hedef alarak uygun mesafeden çok sayıda yumurta attıkları, ancak güvenlik güçlerinin engellemesi nedeniyle isabet ettiremedikleri, daha sonra guruba müdahale edildiği ve mağdurun konuşmasını gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar sanık … yumurtaları yalnızca kendisinin attığını savunmuş, diğer sanıklar da bunu doğrulamış iseler de, olay yerine birlikte gelmeleri, bir kısmının üzerlerinde aynı derneğin adı yazılı önlükler bulunması, aynı sloganları atmaları, çok sayıda yumurta atılmış olması, anılan derneğin internet sitesinden de “yumurta yağdırıldığının” açıklanması karşısında, sanıkların eylemi birlikte gerçekleştirdiklerine ilişkin gerekçede bir tutarsızlık görülmemiştir.
Yine yerel mahkemenin, olayda Anayasal güvence altına alınan ifade özgürlüğünü kullanmanın ötesine geçildiği ve demokratik tepki niteliğinin sınırlarının aşıldığı yolundaki değerlendirmeleri de yerinde bulunmuştur. Kuşkusuz özgürlükler sınırsız değildir. Bir başkasının özgürlüğünün başladığı yerde bitmektedir. Hiçbir kimsenin, bir başkasına zarar verme ya da zarar vermeye kalkışma gibi bir özgürlüğü söz konusu olamaz. Burada tartışılması gereken husus, sanıkların hukuka aykırılık teşkil eden somut eylemlerinin CMK.nun 230/1-c maddesine göre nitelendirilmesi, yani hangi suçu ya da suçları oluşturduğu noktasında toplanmaktadır.
Sanıkların eylemlerinin dört ayrı suçun unsurları yönünden irdelenmesi gerekmektedir.
TCY.nın 108. maddesinde öngörülen “ cebir kullanma suçu “ bir kimseye karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade edilmesi için cebir kullanılması ile oluşur ve kasten yaralama suçundan verilecek ceza artırılarak hükümolunur.
Cebir kullanma eylemi kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla işlenmiş ise, cebir kullanma suçunu değil, TCY.nın 265. maddesinde düzenlenen “ görevi yaptırmamak için direnme suçunu”,
bir kimseyi siyasi düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlamak ya da açıklamaktan men etmek için işlendiği taktirde ise, TCY.nın 115. maddesinde belirtilen “düşünce ve kanaat özgürlüğünün kullanılmasını engelleme suçunu” oluşturmaktadır.
Bu üç suçun ortak ögesi olan “cebir” fiziki zor kullanmaktır ve bir iradeyi istenilen hareketi yapmaya mecbur etmek amacıyla yapılmaktadır. Zor kullanmak mağdurun kollarından tutmak, kolunu bükmek vs. gibi temasla mümkün olduğu kadar belirli mesafeden bir cismin atılması, savrulması, vurulması suretiyle de gerçekleştirilebilir.
Öte yandan TCY.nın 35. maddesi uyarınca “işlemeyi kastedilen suça elverişli hareketlerle icraya başlanıp elde olmayan nedenlerle eylem tamamlanmamış ise” suç teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Değerlendirmelerde bu husus da irdelenmelidir.
Oluşması mümkün görülen son suç ise görevliye hakaret suçudur. “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma” eylemi TCY.nın 125. maddesinde öngörülen hakaret suçunu oluşturmaktadır.
Yerel mahkeme yalnızca hakaret suçunu değerlendirmiş, ancak yukarıda belirtilen diğer suçlarla ilgili herhangi bir irdeleme yapmamıştır. Eylemin mağdurun halka seslenmesini önlemek ya da onu küçük düşürmek kastıyla işlenmesine göre, farklı suçlar söz konusu olacaktır. Tek eylemin birden fazla suça uyması halinde, özel suçun, genel suça göre öncelikle uygulanması gerekecek; hepsi genel nitelikte ise, TCY.nın 44. maddesi uyarınca en ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurmak icabedecektir. Bu açıklamalar karşısında; sanıkların eylemlerinin yukarıda belirtilen zor kullanma suçlarını oluşturup oluşturmadığı yöntemince irdelenip tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle sanıkların görevliye hakaret suçundan hükümlülüklerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar : 2011/915).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.