Gözlem Altına Alma Nedir? (CMK 74)
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 74. maddesinde düzenlenen gözlem altına alma, fiili işlediği yolunda kuvvetli şüpheler bulunan şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğunu ve akıl hastalığının kişinin davranışları üzerindeki etkilerini saptamak için resmi bir sağlık kurumunda hürriyeti kısıtlanarak gözlemlenmesidir.
Gözlem altına alma kararı hukuki niteliği itibariyle bir koruma tedbiridir.
Gözlem Altına Alma Kararının Amacı Nedir?
Tüm koruma tedbirlerinde olduğu gibi gözlem altına alma tedbirine de amacı ile sınırlı olmak üzere başvurulabilir. Gözlem altına alma kararı ile şu hususların tespiti amaçlanır:
- Şüpheli ve sanığın akıl hastası olup olmadığı,
- Akıl hastası ise ne zamandan beri akıl hastası olduğu,
- Akıl hastalığının kişinin davranışları üzerindeki etkisi.
Sanığın suç tarihi itibariyle TCK’nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda CMK’nın 74. maddesine göre gözlem altında tutulup usulünce sağlık kurulu raporu alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında gözlem altına alınmadan düzenlenen Adli Tıp Raporuna itibar edilip hüküm kurulması, bozma nedenidir (Y18CD-K.2019/10009).
Gözlem Altına Almanın Şartları Nelerdir?
Gözlem altına alınma kararı, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir düzenlemedir. Bu nedenle kanun koyucu tarafından sıkı koşullara bağlı tutulmuştur. Bu koşullar; kuvvetli şüphenin bulunması, uzman hekimin önerisi, Cumhuriyet savcısının ve müdafiin dinlenmesi, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından karar verilmesi ve süredir. Her ne kadar kanun maddesinde belirtilmese de gözlem altına alınma kararı kişiyi hürriyetinden yoksun bırakacağı için Anayasa’da temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması için öngörülen ölçülülük ilkesi, gözlem altına alınma kararı verilirken de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığı, akıl hastası ise ne zamandan beri hasta olduğu ve bunun, kişinin davranışları üzerindeki etkileri gözlem altına alınmadan tespit edilebiliyorsa önce bu yol tüketilmeli, başka türlü tespitin mümkün olmaması halinde ise gözlem altına alınma yoluna başvurulmalıdır. Ayrıca sanık veya şüphelinin isnad edilen suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunmuyorsa gözlem altına alınma kararı verilemeyecektir. Gözlem altına alınma kararı verilmeden önce mutlaka uzman hekimden görüş alınması gerekir. Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma özelliği nazara alındığında, uzman hekim görüşünü bizzat şüpheli veya sanığı muayene ederek belirlemeli, evrak üzerinden sanık veya şüpheliyi görmeden gözlem altına alınma önerisinde bulunmamalıdır (Y4CD-K.2018/11051).
Gözlem altına alma kararı verilebilmesinin şartları şunlardır:
I- Gözlem altına alma kararının verilebilmesi için şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunmalıdır. Kuvvetli şüphe bulunmuyorsa gözlem altına alınma kararı verilemeyecektir.
II- Gözlem altına alma kararı verilmeden önce bilirkişi niteliğinde olan uzman hekimin gözlem altına almayı önermesi gerekir. Uzman hekim görüşünü bizzat şüpheli veya sanığı muayene ederek açıklamalı, evrak üzerinden sanık veya şüpheliyi görmeden gözlem altına alınma önerisinde bulunmamalıdır. Uzman hekim önerisi olmadan şüpheli veya sanık gözlem altına alınamaz.
Kişinin akıl hastası olup olmadığının sağlık kuruluşlarınca saptanması işlemi sırasında gözlem altına alınması da zorunlu değildir. CMK’nın 74. maddesinde düzenlenen ve özgürlüğü kısıtlayan bir işlem olan gözlem altına alma, ancak bilirkişinin uygun görüşü doğrultusunda ve gerektiğinde başvurulabilecek bir kontrol yöntemidir.
Öte yandan, soruşturma sırasında şüphelinin kusur yeteneği ve ceza sorumluluğu bulunmadığını saptayan Cumhuriyet Savcısı, şüpheli hakkında CMK’nın 171. maddesine göre kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilecek, ayrıca şüpheli hakkında koruma ve tedavi kararı verilmesi bakımından Sulh Ceza Hakimliği’ne de başvurabilecektir. Akı hastaları hakkındaki güvenlik tedbiri yargılamasının nasıl yürütüleceği hususunda Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu yargılamada fiilin akı hastası fail tarafından işlenip işlenmediği, yasada öngörülen suç tiplerinden birine uyup uymadığı, ayrıca kişinin kusur yeteneği ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığı gibi hususların çözüme kavuşturulması gerekeceğinden, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yargılamaya ilişkin hükümlerinin gerekli görüldüğü ölçüde uygulanması da zorunludur. Başvuruya konu olayda, Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Başhekimliği’nin 22.11.2007 tarihli ve 2007/2828 sayılı sağlık kurulu raporunda; şüpheliye “psikotik bozukluk” tanısı konulmuş ve “işlediği suçu tamamen rahatsızlığının neticesinde meydana geldiğinde 5237 sayılı Kanun’un 32/1. maddesinden değerlendirilmesi gerektiği” kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Cumhuriyet Savcısının, bu rapora dayanarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi ve ardından şüpheli Yahya hakkında koruma ve tedavi tedbiri kararı verilmesi istemiyle Sulh Ceza Mahkemesine başvurmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, adı geçen kurumdan rapor aldırılırken şüphelinin gözlem altına alınması da zorunlu değildir. Kaldı ki, kişinin gözlem altına alınması gerektiğine ilişkin bir uzman hekim görüşü de bulunmamaktadır. Öte yandan, güvenlik tedbiri istemini inceleyip karara bağlayacak olan mahkemenin gerektiğinde yeniden başka kurumlardan rapor aldırmasına da hukuken olanak bulunduğu dikkate alındığında, istemi çözüme bağlamak yerine, evrakın işlem yapılmaksızın Cumhuriyet Savcılığı’na iadesi ile kişinin gözlem altına alınıp yeniden rapor aldırılması yolundaki karar ve uygulaması da isabetsiz görülmüştür (Y9CD-K.2009/1).
III- Şüpheli veya sanığın gözlem altına alınmasına, soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde yargılandığı mahkeme tarafından karar verilebilir.
IV- Gözlem altına alınma kararı verilmeden önce şüpheli veya sanığın mutlaka müdafii olmalıdır. Şüpheli veya sanığın müdafii yoksa hâkim veya mahkemenin istemi üzerine, baro tarafından bir müdafi görevlendirilir (CMK m.74/2). Gözlem altına alma kararı verilmeden önce Cumhuriyet Savcısı ile şüpheli veya sanığın müdafii dinlenmelidir.
Sanığın temyiz dilekçesine eklediği 08.05.2012 tarihli Torbalı Devlet Hastanesinden verilen sağlık kurulu raporuna göre, psikotik bozukluk teşhisinin konulduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle CMK’nın 74/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafiii atanarak, TCK’nın 32/1-2. maddeleri uyarınca sanığın suç tarihi itibariyle akıl hastalığı bulunup bulunmadığı ve bu hastalığı sebebiyle üzerine atılı hırsızlık fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı veya aynı maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği iddia olunan fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı hususunda rapor alınarak hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, (Y22CD-K.2016/5161)
V- Gözlem altına alma süresi üç haftayı geçemez. Bu sürenin yetmeyeceği anlaşılırsa resmî sağlık kurumunun istemi üzerine, her seferinde üç haftayı geçmemek üzere ek süreler verilebilir; ancak sürelerin toplamı üç ayı geçemez (CMK m.74/3).
Gözlem Altına Alma Kararına İtiraz
Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur (CMK m.74/4). Gözlem altına alma kararına itiraz süresi, ilgililerin kararı öğrendiği veya tebliğ edildiği günden itibaren başlamak üzere iki haftadır (CMK m.268/1).
Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir (CMK m.268/2)
Kanunda yazılı olan hâller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir. Ancak, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir. Karar mümkün olan en kısa sürede verilir (CMK m.271).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.