Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) Nedir?
Mirasçılık belgesi, ölen bir kimsenin mirası üzerinde hak sahibi olan kişileri göstermek üzere düzenlenen bir belgedir.
Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, mirasbırakan ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçı olmak için; sağ olmak ve hak ehliyetine sahip olmak gerekir. Miras hükümleri, mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirlenir. Mirasçılık belgesinde, bütün mirasçıların adları ve payları tek tek gösterilmelidir, başka mirasçılık belgesine atıfta bulunularak mirasçılık belgesi verilemez. Mirasçılık belgesinde, payların toplamı paydaya eşit olmalıdır, açıkta pay kalmamalıdır (Y14HD-K.2019/1282).
Mirasçılar ve diğer tüm hak sahipleri, bir süreye bağlı olmadan her zaman mirasçılık belgesi (veraset ilamı) düzenlenmesini talep edebilirler.
Kimler Mirasçılık Belgesi Talep Edebilirler?
1. Yasal Mirasçılar: Ölenin herhangi bir yasal mirasçısı tek başına mirasçılık belgesi talep etmeye yetkilidir. Örneğin, birinci zümrede mirasbırakanın eşi ve 2 çocuğu mirasçı olarak kalmışsa, eş ve her çocuk ayrı ayrı mirasçılık belgesi düzenlenmesini talep edebilecektir.
2. Atanmış Mirasçılar: Vasiyetname veya miras sözleşmesi ile atanmış olan mirasçılar da mirasçılık belgesi isteyebilirler.
3. Vasiyet Alacaklıları: Mirasbırakanın vasiyetnamesinde vasiyet alacaklısı olarak görünen kimseler mirasçılık belgesi talep edebilir.
4. Mirasçılık Sıfatını Kaybedenler: Mirastan ıskat (mirasçılıktan çıkarma), mirastan feragat, mirastan yoksunluk, mirasın reddi gibi hukuki durumlarda bu işlemlerin ilgilisi olan kişiler de mirasçılık belgesi (veraset ilamı) çıkartılmasını talep edebilirler.
5. Mirasbırakanın veya Mirasçının Alacaklıları: Mirasbırakanın veya mirasçının alacakları da mirasçılık belgesi (veraset ilamı) çıkarılmasını talep edebilirler (İİK m.94). Alacaklıların mirasçılık belgesi isteyebilmesi için usulüne uygun icra takibi başlatılmış olması ve icra müdürlüğünden yetki vermesi veya mahkemede görülen bir davada alacaklıya mirasçılık belgesi çıkartması için yetki verilmesi gerekir.
Mirasçılık Belgesi Nereden ve Nasıl Alınır?
Mirasçılık belgesi, noterler veya sulh hukuk mahkemesi tarafından mirasçılık sıfatlarını gösterir biçimde düzenlenerek ilgililere verilmektedir (TMK m.598, Noterlik Kanunu m.71/a). Uygulamada, mirasçılık belgesi büyük çoğunlukla noterler tarafından verilmektedir. Mirasçılık belgesi, sulh hukuk mahkemesi tarafından verildiğinde uygulamada veraset ilamı olarak adlandırılmaktadır.
Noter, mirasçılık belgesi talebi üzerine nüfus kayıtlarını inceleyerek öncelikle ilgilinin yasal mirasçı olup olmadığını tespit eder. Mirasçılığın tespitinde ilgili tarafından sunulacak güncel nüfus kayıt örnekleri veya noter tarafından elektronik ortamda temin edilecek kayıtlar esas alınır. Nüfus kayıt örneğinin elektronik ortamda temin edilememesi halinde, bu kayıtlar noterce nüfus müdürlüğünden yazıyla da istenebilir. İlgilinin nüfus kayıtlarına göre yasal mirasçı olduğunun tespit edilmesi halinde özel kanunlardaki usuler de dikkate alınarak ilgiliye, miras paylarını gösterir mirasçılık belgesi ve suretleri verilir (Mirasçılık Belgesi Verilmesi…Yönetmeliği m.4).
Noterlerin Mirasçılık Belgesi Veremeyeceği Haller
Mirasçılık belgesi verilmesinin yargılamayı gerektirmesi, nüfus kayıtlarının mirasçılık belgesi verilmesi konusunda yeterli olmaması veya mirasçılık belgesinin yabancılar tarafından talep edilmesi durumunda, mirasçılık belgesi (veraset belgesi) noterler tarafından verilemez (Noterlik Kanunu m.71/B-4). Bu durumda, mirasçılık belgesi (veraset ilamı) sulh hukuk mahkemesi tarafından verilmelidir.
Uygulamada, Türkiye Noterler Birliği aşağıdaki hallerde mirasçılık belgesinin noterler tarafından verilemeyeceğini kabul etmektedir:
-
Mirasbırakan ile mirasçılık belgesi talep eden kişinin soybağının tespit edilememesi,
-
Mirasbırakan ile mirasçılık belgesi talep eden kişinin soybağının olması ancak yasal mirasçısı olmaması,
-
Mirasbırakan kişinin vasiyetnamesi bulunması,
-
Mirasbırakan kişinin 04/04/1926 tarihinden önce vefat etmiş olması,
-
Mirasbırakan kişinin 23/11/1990 tarihinden önce vefat etmiş ve eşinin sağ olması,
-
Mirasbırakan kişinin ya da mirasçılardan herhangi birinin, mirasçılarından herhangi biri ile aynı gün vefat etmiş olması,
-
Mirasbırakan kişinin ya da mirasçılardan herhangi birinin ‘GAİP’ olması,
-
Mirasbırakan kişinin ya da mirasçılardan herhangi birinin evlatlık olması,
-
Mirasbırakan kişinin ya da mirasçılardan herhangi birinin vatandaşlıktan çıkarılmış ya da birden çok vatandaşlığa sahip olması.
Noterlerin Verdiği Mirasçılık Belgesine İtiraz
İster noter isterse sulh hukuk mahkemesi tarafından verilmiş olsun, mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir (TMK m.598/3).
Noterlerin verdikleri mirasçılık belgesi hakkında, menfaati ihlal edilenler tarafından sulh hukuk mahkemesine itirazda bulunulabilir. Sulh hukuk mahkemesi, itiraz üzerine mirasçılık belgesinin itiraz doğrultusunda düzeltilmesini ve yeniden tanzimine karar verebilir.
Sulh hukuk mahkemesi, itiraz üzerinde verdiği kararın bir örneğini ilgili notere ve Türkiye Noterler Birliğine bildirir (Noterlik Kanunu m.71/c).
Mirasçılık belgesinin iptali davası ise asliye hukuk mahkemesi tarafından görülmektedir.
Mahkemece Mirasçılık Belgesi Verilmesinde Yetkili Mahkeme
(Y17HD-K.2013/3056)
Mirasçılık belgesinin verilmesine ilişkin dava, 6100 sayılı HMK.nın 382. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinden sayılmış 384. maddesinde ise Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, HMK.nın 11/3. maddesinde ise Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu belirtilmiştir. Bu hale göre mirasçılık belgesinin verilmesi davalarında kesin yetki kuralı olmayıp tarafların yetki itirazı da olmadığına göre davanın açıldığı ilk mahkeme olan İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
(Y14HD-K.2021/813)
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalar mirasçıların her biri tarafından her yerde açılabilir. Mirasçılardan biri veya bir kaçının daha önce dava açarak mirasçılık belgesi almış olmaları, diğer mirasçıların yeniden dava açmalarına engel bir neden değildir. Alınan hasımsız mirasçılık belgeleri kesin hüküm oluşturmaz. Bir mahkemenin verdiği yetkiye dayanılarak açılan davalarda mahkemece mirasçılık belgesi istenen kişinin namı müstear veya hiç yaşamadığı belirlenmedikçe davanın reddine karar verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Mirasçılık Belgesinin Verilmesi veya İptali Davası
(Y14HD-K.2015/8954)
Mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle hasımsız olarak açılan davalar çekişmesiz yargıya tabi olduğundan, bu davalar sonucunda verilecek kararlar şekli bakımından kesinleşmiş olsalar dahi maddi hukuk bakımından kesin hüküm oluşturmazlar. Dava ve ilam kavramları çekişmeli yargıya ait kavramlar olduğundan mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davalar tam bir dava olarak nitelendirilemeyeceği gibi, bu davalar sonucunda verilen kararlar klasik anlamda kesin hüküm sonucunu doğuran bir ilam da sayılmazlar. Bu nedenle açılan bu davalar sonucunda verilen kararların sonradan gerçeğe aykırı ve yanlış olduğunun anlaşılması halinde her zaman için aksi iddia ve ispat edilebileceği gibi, tespit hükmü niteliğindeki bu kararların sonradan açılacak başka davalarda kesin hüküm oluşturması ve mahkemeleri bağlaması da düşünülemez. Bu konularda öğreti ve uygulamada tam bir görüş birliği mevcuttur. Bu olgunun sonucu olarak ister başkaları tarafından isterse kendisi tarafından hasımsız olarak açılan dava sonucunda mirasçılık belgesi alınmış olsa dahi, önceki mirasçılık belgesinde mirasçıların ve miras paylarının belirlenmesinde hata yapıldığını veya eski tarihli mirasçılık belgesinde ölümler nedeniyle paylarda değişiklik olduğunu ve bu hali ile eski tarihli mirasçılık belgesinin infazı hukuksal sorunlar oluşturacağını öne süren her mirasçının hasımsız olarak açacağı yeni bir dava ile mirasçılık belgesi verilmesini isteme veya önceki günlü mirasçılık belgesinde kendilerine pay verilen diğer mirasçıları hasım göstererek bu mirasçılık belgesinin iptali ile gerçeğe uygun yenisinin verilmesi istemiyle dava açma hakkı bulunmaktadır.
(Y17HD-K.2014/4996)
Mirasçılık belgesinin verilmesine ilişkin dava 6100 Sayılı HMK.nun geçici 3/2.maddesi ve HMK.nun 382. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinden sayılmış 384. maddede ise Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkili olduğu, HMK.nun 11/3. maddesinde ise mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkili olduğu belirtilmiştir.
Mirasçılık Belgesinin Verilmesinde Yapılacak Araştırma
(Y14HD-K.2016/1952)
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir (TMK m. 7). Hakim çekişmesiz yargıda re’sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir. Mirasçılık belgesi aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerdendir ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Koşulları varsa aynı muris hakkında birden fazla mirasçılık belgesi istenebilir. Muris yahut mirasçıların ölüm tarihi belli değilse, ölümün ve ölüm tarihinin ispat edilmesi zorunludur. Ölümün ve tarihinin nüfus kayıtlarından anlaşılamaması halinde her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mirasçılık belgesi isteyenin yahut mirasçılardan bazılarının mirası reddetmiş olmaları mirasçılık belgesi verilmesine engel değildir. Bu belge; muris ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahiptir. Bu nedenlerle; mirası reddeden mirasçı veya mirasçılar varsa düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekir.
Mirasın Reddi veya Mirastan Çıkarma Halinde Mirasçılık Belgesi
(Y14HD-K.2018/7151)
Mirasçılık belgesi istemek, maddi bir olayın varlığını ikrar ile kişiler arasındaki soybağı ilişkisini tespit ettirmekten ibarettir. Hakkında mirastan çıkarma ve yoksunluk sebepleri gerçekleşen veya mirası reddeden ya da mirastan feragat eden mirasçının tereke ile ilişkisi tümden kesilmiş sayılmaz. Mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi ya da mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması ilgili kişinin mirasçılık belgesi istemesine engel bir neden olmadığı gibi, ilgili kişinin mirasçılık sıfatını da ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mirasçılardan biri veya birkaçı yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi ya da mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması durumunda bu olgular yok sayılarak miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir şekilde mirasçılık belgesinin düzenlenmesi, hüküm yerinde ilgili mirasçı veya mirasçılar yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleştiği ya da mirası red veya mirastan feragat ettikleri açıklanarak bu olguların hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerekir. Somut olayda, Türk Medeni Kanunu madde 598’e göre mirasçılık belgesi verilmesi görevi Sulh Hukuk Mahkemesine ait iken mahkemece ölüme bağlı tasarruf olarak yapılan çıkarma da gözetilmek suretiyle irs ilişkisini gösteren mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
(Y14HD-K.2015/7412)
Mirasçılık belgesi verilmesi hususu TMK’nın 598. maddesinde düzenlenmiştir. Mirasçılık belgesi, aksi ispat edilinceye kadar, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturur. Bu belge; murisle mirasçıları arasındaki ırs (soy) ilişkisini göstermesi yanında mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahiptir. Mirasçılık belgesi istemek maddi bir olayın varlığını ikrar ve kişiler arasındaki irs (soy) ilişkisini tespit ettirmekten ibarettir. Mirastan ıskat ve mahrumiyet sebepleri ya da mirasın reddi veya mirastan feragat sözleşmesi hallerinin bulunması mirasçılık belgesi istemeye engel değildir. Iskat, mahrumiyet, ret ve feragatin hukuki sonuçları terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğinden “sadece terekeye dahil mal ve haklar yönünden mirasçılık sıfatını kaybettiği ve payın kime kalacağını belirleyen” sözlerin hüküm sonucuna eklenmesi suretiyle miras paylarını gösterir biçimde hüküm kurulması gerekmektedir.
Mirasçılık Belgesinin İptali Davasına Asliye Hukuk Mahkemesi Bakar
(Y14HD-K.2015/11611)
Daha önce yürürlükte bulunan HUMK’nın sulh hukuk mahkemesinin görevini belirleyen 8/II-5 bendi “mirasçılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarına…” bakar şeklinde olduğu halde sonradan yürürlüğe giren HMK’nın 1. maddesinde, “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanunun 2. maddesinde ise “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi” olduğu vurgulanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 4/1-ç bendinde, “Bu kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davalara sulh hukuk mahkemesi bakar” yine aynı kanunun, görevli mahkeme başlığını taşıyan 383/1. fıkrasında; “çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesi” olduğu açıklanmıştır.
Öte yandan genel hüküm niteliğinde bulunan TMK’nın 598/1 maddesinde de mirasçılık belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesi öngörülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın “çekişmesiz yargı işleri” başlığını taşıyan 382/2-c maddesinin 6. bendine göre mirasçılık belgesi verilmesi sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girmekte ve çekişmesiz yargı kapsamında kalmaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi HUMK’nın 8/II-5 maddesi uyarınca mirasçılık belgesinin verilmesi, değiştirilmesi veya iptal davaları ile ilgili görev sulh hukuk mahkemesine verildiği halde HMK’nın 382/2-c maddesinin 6. bendine göre sulh hukuk mahkemeleri sadece mirasçılık belgesi verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevlidir.
Buradan hareketle mirasçılık belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen mirasçılık belgesinin iptali ve yeniden düzenlenmesi davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Kaldı ki mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığı da bir gerçektir. Bu durum karşısında HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan bu dava bakımından HMK’nın 382/2-c maddesinin 6. bendi uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve mahkemece davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece mirasçılık belgesinin iptali ile yeniden mirasçılık belgesi verilmesi yönünde hüküm kurulması gerekirken iptal ile yetinilerek mirasçılık belgesi verilmek üzere sulh hukuk mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Atanmış Mirasçının Mirasçılık Belgesinin İptalini İsteyemeyeceği Hal
(Y7HD-K.2010/5033)
Mahkemece; miras bırakanın yasal mirasçılarınca Karşıyaka Sulh Hukuk Mahkemesinden mirasçılık belgesi aldıkları o belge iptal edilmeden yeni mirasçılık belgesi verilemeyeceği, bu durumda davanın mirasçılık belgesinin iptali davası olarak görülmesi gerektiği, böyle bir davanın da ancak alınmış mirasçılık belgesinde yasal mirasçı olarak gösterilen kişilerin davaya dahil edildikten sonra görülebileceği yönünde ara kararı oluşturulmuş, bu ara kararına dayanılarak da yasal mirasçılar davaya dahil ettirilerek yargılama sonunda vasiyetnameye dayanılarak davacıya tek mirasçılık belgesi verilmiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesi davasının hasımsız olarak açılması yerleşik Yargıtay uygulamasıdır. Mirasçılık belgesinin iptali davası ise iptali istenen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişilere husumet yöneltilerek görülmesi gereken davalardandır.
Daha önce alınmış mirasçılık belgesi var iken, yasal veya atanmış mirasçılardan herhangi birinin gerek yasal, gerekse atanmış mirasçılık belgesi verilmesi yönünde hasımsız olarak dava açmasını engelleyen yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Keza mirasçılık belgesi verilmesi davası hasımsız olarak açılacağından dava sonunda verilen karardan gerçek miras paylarının ketmedildiğini veya kendisinin mirasçı olarak gösterilmediğini ileri sürenlerin kararı temyiz etme hakkı bulunmaktadır. HUMK’un 74.maddesine göre hakim tarafların talepleri ile bağlı olup, talep dışında karar veremez.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönersek; davacı MK’nın 589/2. maddesine göre vasiyetname ile atanmış mirasçı olduğu yönünde belge verilmesini istemiş olmakla davanın hasımsız açılmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın mirasçılık belgesinin iptali davası olduğu yönündeki mahkeme ara kararı HUMK’un 74.maddesine aykırıdır.
Öte yandan atanmış mirasçılık MK.598. maddesi gereğince yasal mirasçılığı ortadan kaldıran bir neden değildir.
Atanmış mirasçı, miras bırakanın yasal mirasçıları ile olan soy bağını ortadan kaldıracak biçimde mirasçılık belgesinin iptalini isteyemeceği gibi, mahkemece de resen atanmış mirasçılık söz konusu olduğu gerekçesiyle mirasçılık belgesinin iptaline karar verilemez.
Atanmış Mirasçıya Ayrı Bir Mirasçılık Belgesi Verilmelidir
(Y14HD-K.2015/4943)
Dava, yasal mirasçılık yanında noterde düzenlenen vasiyetname gereğince atanmış mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece yasal mirasçılık belgesi verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 598/1. maddesinde yasal mirasçılık belgesi, 2.fıkrada ise atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi hususunu düzenlemiştir. Anılan fıkra gereğince vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarruflara 1 ay içinde itiraz edilmediği takdirde lehine tasarrufta bulunulan kimseye atanmış mirasçılık belgesi verilmesi gerekmektedir.
O halde davacının yasal mirasçılık belgesi ile birlikte vasiyetname ile tasarruf edilen mallar açısından da mirasçılık belgesi verilmesi gerekirken, salt yasal mirasçılık belgesi verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
Soybağının Tespit Edilerek Mirasçılık Belgesinin Düzenlenmesi
(Y14HD-K.2015/11304)
TMK 598. maddesine göre başvurusu üzerine yasal mirasçı olduğu belirlenenlere sulh mahkemesi veya noterlikçe mirasçılık sıfatını gösteren bir belge verilir. TMK 495, 496, 497, 498, 499, 500, ve 501. maddelerinde yasal mirasçıların kimler olacağı yazılmıştır. Murisin mirasçıları bu maddelere göre belirlenmelidir ve irs ilişkisi kesintisiz olarak öncelikle nüfus kayıtlarına göre, bulunamadığında her türlü delille kanıtlanmalıdır. Murise ait mirasçılık belgesinde öncelikle murisin eş ve çocukları, bulunamadığı taktirde ana baba ve ana babanının alt soyu, onların da bulunmaması halinde büyük ana ve baba ve alt soylarının belirlenip mirasçılık sıfatının ve miras paylarının hesaplanması gerekmektedir. Murisin ana babası ve büyük ana babası ile irs ilişkisi tespit edilmeden mirasçılık belgesi verilmesi mümkün değildir. O halde öncelikle nüfus kayıtlarıyla ilgili nüfus müdürlüğü ve yabancı makamlardan gerekli araştırmaların yapılması, gerektiğinde davacıya irs ilişkisinin kanıtlanmak üzere delil gösterme imkanı sağlamak suretiyle bilirkişi incelemesi de yaptırılarak mirasçılık belgesi düzenlenmesi gerekirken sadece 08.03.1973 tarihli mirasçılık belgesine dayanılarak mirasçılık belgesi düzenlenmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
Yabancıya Mirasçılık Belgesi Verilmesi
(Y14HD-K.2020/2078)
Davacı vekili, Lübnan vatandaşı olan muris …‘nin 1961 tarihinde vefat ettiğini bildirerek Lübnan vatandaşı olan mirasçıları için mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mirasçılık belgesi, bir şahsın mirasçı olduğunu gösteren ve kanıtlayan belgedir. Mirasçılık belgesi, muris ile mirasçılar arasındaki kanuni veya ölüme bağlı tasarrufla oluşan miras bağını gösterir. Mirasçılık belgesinde gösterilen mirasçının, aksi sabit oluncaya kadar mirasçı olduğu kabul edilir. Mirasçılık belgesi ile tereke üzerinde tasarrufta bulunma hakkı elde edilmektedir. Yabancılar mirasçılık belgesi isteyebilir. Tapu sicil memuru, mirasçılık belgesinin geçerliliğini sorgulayamaz. Taşınmazlar için Türk mahkemelerinden mirasçılık belgesi alınması zorunludur ve Türk kanunları uygulanmalıdır.
Ancak, Anayasamızın 35. maddesi hükmünde de temel haklar arasında sayılan miras hakkının kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Türk Medeni Kanunu, bu kanunun yürürlüğüne ilişkin kanun ile 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerinde mirasın, murisin ölümüyle açılacağı, mirasçılık ve mirasın geçişinin murisin ölümü tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirleneceği, mirasın ölenin milli hukukuna tabi olduğu, Türkiye’de bulunan taşınmaz mallar hakkında Türk hukukunun uygulanacağı belirtilmiştir. Tapu Kanununun 35. maddesinde de yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklılık bulunması ve kanuni sınırlamalara uyulması koşuluna bağlı olarak Türkiye’de taşınmaz mal edinebilecekleri, karşılıklılığın tespitinde hukuki ve fiili durumun esas alınacağı açıklanmıştır. 18.05.2012 tarihinde yürürlüğe gire Tapu Kanunun 35. maddesinde 6302 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle, karşılıklılık ilkesi kaldırılarak sadece Bakanlar Kurulunca belirlenen ülke vatandaşlarının Türkiye’de taşınmaz mal ve sınırlı ayni hak edinebileceği düzenlenmiştir. Kanunun açık hükmünden de anlaşılacağı üzere Tapu Kanununda belirtilen bu sınırlama yalnızca taşınmaz mallar yönünden uygulanabileceğinden yabancı uyruklu kişilerin taşınır mallar ile para veya diğer haklar yönünden mirasçı olmalarında yasal herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Somut olaya gelince; Dairemizin 03.12.2016 tarihli ilamının 2. maddesinde Lübnan ile ülkemiz arasında karşılıklılık bulunmadığı gerekçesiyle taşınmazlar yönünden mirasçılık belgesi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, mahkemece bozma ilamına uyularak bu kez hem taşınırlar hem taşınmazlara yönelik olarak davanın tümden reddine karar verilerek bozma ilamı kapsamı dışında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca taşınırlar yönünden de murisin milli hukukunda bulunan miras ilkeleri esas alınması gerekirken Türk hukukuna göre mirasçıların belirlenmesi ve miras paylarının dağıtılması da doğru değildir.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.