Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Elbirliği Mülkiyeti Nedir?

Elbirliği mülkiyeti, diğer bir deyişle iştirak halinde mülkiyet; kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyetidir (TMK m.701/1). Örneğin, miras ortaklığı topluluğunda mirasçıların terekedeki mülkiyet hakkı 4721 sayılı Medeni Kanun’da öngörüldüğü üzere elbirliği mülkiyeti şeklindedir. Elbirliği mülkiyetinde malikler arasında paydaşlık değil, “ortaklık” ilişkisi vardır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m.701/2).

Bir eşya üzerindeki mülkiyet hakkı, bir şahsa ait ise “ferdi mülkiyet”, birden fazla şahsa aitse “birlikte mülkiyet” söz konusu olmaktadır. Birlikte mülkiyet ise “paylı mülkiyet” ve “elbirliği mülkiyeti” olmak üzere iki şekilde tesis edilebilir.

Elbirliği Mülkiyetinde Ortakların Hak ve Yükümlülükleri

Elbirliği mülkiyeti, iki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek sözleşme yoluyla tesis edebilecekleri bir mülkiyet çeşidi değildir. Elbirliği mülkiyetinde ortaklığın kapsamını doğrudan kanun veya kanunda öngörülen sözleşme tipi belirler. Ortakların hak ve yükümlülükleri de kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeyle belirlenir. Örneğin, elbirliği mahiyetindeki miras ortaklığı (TMK m.640) ile adi ortaklığın (TBK m.620) tabi olduğu hükümler kanunda ayrı ayrı düzenlenmiştir.

Kural olarak kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Elbirliği mülkiyetinin tüzel kişiliği olmadığından ortaklığın herhangi bir organı da yoktur. Elbirliği mülkiyetinde ortaklığı yönetme hakkı ve ödevi, kural olarak ortakların tamamına aittir. Ancak her ortak, elbirliği mülkiyetini oluşturan topluluğa giren hakların korunmasını sağlama yetkisine sahiptir. Hakların korunması, dava açma yoluyla veya başkaca koruyucu önlemler almak suretiyle sağlanabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır (TMK m.702/4).

Elbirliği mülkiyetinde, tasarrufi işlem mahiyetinde olan dava açma işlemi ortakların oybirliğiyle yapılmalıdır. Tek bir ortağın dava açması halinde diğer ortakların muvafakati alınmadan dava sürdürülmemelidir. Uygulamada, mahkemeler dava açmamış ortakların muvafakati alındıktan veya davaya katılımları sağlandıktan sonra davaya devam etmektedir. Aksi takdirde ya davayı reddetmekte ya da miras ortaklığında olduğu gibi miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre vermektedir (TMK m.640). Ortağın davaya muvafakati; davaya katılarak beyanda bulunmak veya noterden mauvafakname vermek veya avukata vekaletname vermek suretiyle gerçekleşebilir. Elbirliği mülkiyetinden dolayı ortaklar aleyhine açılacak davaların da tüm ortaklar aleyhine zorunlu dava arkadaşlığı esaslarına göre açılması gerekir. Ancak, istisnai bazı durumlarda ortakların tek başına dava açabilmelerine olanak tanınmıştır. Örneğin, elbirliği mülkiyetine tabi miras ortaklığındaki mallar nedeniyle ecrimisil davası herhangi bir ortak tarafından tek başına açılabilir. Çünkü ecrimisil alacağı miras payı oranında bölünebilir mahiyette bir alacaktır.

Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır (Y1HD-K.2021/6754).

Elbirliği mülkiyetinde konu ortak malların korunması için gerekli tedbirleri her ortak tek başına alabilir. Ortağın ortak malları korumak amacıyla diğer ortaklardan icazet almadan tek başına dava açma yetkisi de vardır. Örneğin, ortaklardan biri ortak araziye dökülen molozların kaldırılması için müdahalenin önlenmesi davası açabilir.

21.06.1944 tarihli ve 13/24 sayılı İnançları Birleştirme Kararında ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 689. maddesinde düzenlendiği üzere paydaşların anlaşma ile dahi sınırlandırılamayacak hak ve yetkileri, 1. fıkrada “Paylı mülkiyet konusu eşyanın kullanılabilirliğinin ve değerinin korunması için zorunlu olan yönetim işlerini yapmak ve gerektiğinde mahkemeden buna ilişkin önlemlerin alınmasını istemek”, 2. fıkrada “Eşyayı bir zarar tehlikesinden veya zararın artmasından korumak için derhâl alınması gereken önlemleri bütün paydaşlar hesabına almak” şeklinde düzenlenmiş olup, paylı mülkiyette paydaşlardan birisi taşınmazın korunması amacıyla elatmanın önlenmesi davası açabilir. Bunun için tüm paydaşların birlikte hareket etmesi zorunlu değildir. Davanın konusu davacıların 346 ada 13 parsel sayılı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dava, tapu kaydına dayanarak pay maliki ve bir kısım pay maliki mirasçıları tarafından taşınmazın tamamı için açılmış el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Taşınmaz ister paylı ister elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olsun bir kısım pay maliki ya da mirasçının üçüncü şahsa karşı açtığı taşınmazın korunmasını amaçlayan el atmanın önlenmesi davasından diğer tüm pay malikleri ve mirasçıları yararlanırlar. Türk Medeni Kanunu’nun 688 maddesi 3. fıkrasına göre, “Paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur. Pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklılar tarafından haczettirilebilir.” Ayrıca TMK’nin 702. maddesinin son fıkrasına göre, “Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.” Başka bir anlatımla, bu tür davalarda pay maliki ya da mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur (Y8HD-K.2019/3839).

Elbirliği mülkiyetini oluşturan sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, mülkiyete konu malların paylaşılması söz konusu olamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz (TMK m.702/3).

Elbirliği Mülkiyeti ile Paylı Mülkiyet Farkı

Mülkiyet hakkı, ancak Medeni Kanun’da düzenlendiği biçimiyle kullanılabilir. 4721 sayılı Medeni Kanun’da birden fazla kimsenin birlikte mülkiyet hakkına sahip olabilmesi için paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) veya elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) türlerinden herhangi birini seçmesi gerekir. Bu iki seçenek dışında birlikte mülkiyet tesis edebilmek mümkün değildir.

Elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet), kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler çerçevesinde oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olunmasıdır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m.701).

Paylı mülkiyette, ortaklık mülkiyet hakkının kazanılmasıyla birlikte kurulur. Elbirliği mülkiyetinde ise, ortaklık mülkiyetten önce ya kanunda öngörülen bir sözleşmeyle ya da kanun hükmüyle kurulur. Örneğin, Medeni Kanun’a göre mirasçılar tereke üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hakkına sahiptir. Görüldüğü üzere, elbirliği mülkiyetinden önce ortaklar arasında kanundan kaynaklanan kişisel ilişki mevcuttur. Elbirliği mülkiyeti, kişiler arasında yapılan ihtiyari bir sözleşme ile kurulamaz. Yani, X ve Y şahısları kendi aralarında anlaşarak (sözleşme yoluyla) elbirliği mülkiyeti kuramazlar. Paylı mülkiyet ise, iki veya daha fazla kişiyle birlikte sözleşme yapılarak tesis edilebilir. Elbirliği mülkiyeti kaynağını kanundan almaktadır, ya bir hukuki olayla ya da bir hukuki işlem ile vücut bulur. Örneğin, adi şirket kanunda öngörülen bir hukuki işlem ile kurulur. Adi şirketin malları elbirliği mülikiyeti esaslarına tabidir.

Paylı mülkiyette her ortağın üzerinde tasarruf edebileceği kendi payı vardır. Elbirliği mülkiyetinde ortakların tasarruf edebileceği kendilerine ait bir payları yoktur. Elbirliği mülkiyetinde ortakların tasarruf edebilecekleri payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m.701/2). Elbirliği mülkiyetinde ancak ortaklık sona erdiğinde her ortak kendisine düşene pay üzerinde borçladırıcı işlemler yapabilecektir.

Paylı mülkiyette devir, işlemin resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Halbuki elbirliği mülkiyetinde devir adi yazılı şekilde de yapılabilmektedir. Örneğin, TMK m.677/1’e göre; terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır.

Paylı mülkiyette, her ortak kendi payına bağlı hazı hakları tek başına kullanabilir. Örneğin, paylı mülkiyete tecavüz halinde el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açabilir. Elbirliği mülkiyetinde ise, yönetim ve tasarrufi işlemler için oybirliği aranmaktadır, herhangi bir ortak diğer ortakların tamamının icazeti olmadan yönetim ve tasarrufa ilişkin işlemler yapamaz.

Elbirliği Mülkiyetinin Sona Ermesi

Elbirliği mülkiyeti aşağıdaki hallerde sona erer:

  • Elbirliği mülkiyetine konu malın devredilmesi halinde elbirliği mülkiyeti sona erer. Ortaklığın sahip olduğu malların devredilmesi tasarrufi işlem mahiyetinde olduğununda tüm ortakların oybirliğiyle devir işlemi gerçekleştirilebilir (TMK m.702/2).

  • Elbirliği mülkiyetini kuran topluluğun dağılması ile elbirliği mülkiyeti sona erer. Topluluğun dağılması, ortaklar arasındaki kişisel ilişkinin sona ermesi anlamına gelmektedir. Örneğin, Türk Medeni Kanunu (TMK) m.256 ve devamı maddeleriyle kurulan bir evlilik kurumu olan mal ortaklığı rejimi eşlerin boşanması veya ölmesiyle sona erer. Çünkü, elbirliği mülkiyetine kuran topluluk (yani eşler) dağılmış olur.

  • Paylı mülkiyetin elbirliği mülkiyetine dönüştürülmesi de elbirliği mülkiyetinin en yaygın sona erme şeklidir. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi aşağıda ayrıca incelenmiştir.

Paylaştırma, aksine bir hüküm bulunmadıkça, paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır.

Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

Elbirliği mülkiyeti, birlikte mülkiyetin diğer bir türü olan paylı mülkiyete dönüştürülebilir. Dönüştürme işlemiyle elbirliği mülkiyetine son verilerek bireysel mülkiyete (paylı mülkiyet) geçiş yapılmış olur.

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davası tüm ortakların taraf olmak zorunda olduğu ve taraflar için benzer sonuçlar doğuran bir dava türüdür. Örneğin, miras ortaklığının elbirliği mülkiyetinden paylı mülkiyete dönüştürülmesi talebinde bulunulması halinde, davaya bakmaya görevli mahkeme olan sulh hukuk mahkemesi, diğer mirasçılara davetiye göndererek varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Mirasçılar elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürebilir veya hakimin davetiye gönderirken belirlediği süre içinde paylaşma davası açabilir. İtiraz olmadığı ve paylaşma davası açılmadığı takdirde, dava konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir (TMK m.644). Mirasçılar dışında alacaklılar da İcra İflas Kanununun 121. maddesi gereğinde icra mahkemesinden “yetki belgesi” alarak bu davayı açabilirler.

Özellikle belirtelim ki, tapuya kayıtlı taşınmazlarda elbirliği mülkiyetinin tapu memurluklarında paylı mülkiyete dönüştürülmesi mümkündür (3402 sayılı Kadastro Kanunu Ek 3. Madde).

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davaları, elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. TMK’nun 644. maddesi gereğince bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Mirasçılara gönderilecek davetiyede “belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin” bildirilmesi zorunludur. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarını mirasçılar açabilir. Mirasçılar dışında alacaklılar da İcra İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca icra hakiminden “yetki belgesi” almak kaydıyla bu davayı açabilirler (Y14HD-K.2021/635).

Elbirliği Mülkiyetinde Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu)

Ortaklığın giderilmesi davası, elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda ortaklar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdiren bir dava türüdür.

Elbirliği mülkiyetinde ortaklığın giderilmesi davasını herhangi bir ortak diğer tüm ortaklara karşı açar. Davanın sonuçlandırılabilmesi için tüm ortakların davada taraf olması zorunludur. Ortaklığın giderilmesi davası ile birlikte mülkiyet ilişkisi bireysel mülkiyete dönüştürülmektedir.

Elbirliği Mülkiyetinde Önalım (Şufa) Hakkının Kullanılması

Önalım hakkı, elbirliği mülkiyetinde veya paylı mülkiyette taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır.

Elbirliği mülkiyetinde önalım hakkı tüm ortaklar tarafından birlikte kullanılmalıdır. Bu nedenle tüm ortakların önalım hakkına dayanan davayı birlikte açması veya bir ortağın açtığı davaya diğerlerinin muvafakat vermesi gerekir.

Elbirliği Mülkiyeti (İştirak Halinde Mülkiyet) Yargıtay Kararları


Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi Şartları

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davaları, elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip, ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davaları, mirasçılar tarafından açılabilir. Mirasçılar dışında alacaklılar da İcra İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca icra hakiminden “yetki belgesi” almak kaydıyla bu davayı açabilirler. Miras payını veya kişisel hakkı, Türk Borçlar Kanununun 183. ila 204. maddeleri gereğince temlik alan kişiler, tapu iptali ve tescil davası sırasında verilen yetki belgesine dayanarak, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini isteyemez. Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; satış vaadi alacaklısı olan davacının, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak açtığı tapu iptali ve tescil davasında verilen yetkiye dayanarak, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesini talep etme hakkı bulunmamaktadır (Yargıtay 7HD-K.2021/2981).

TMK’nın 644. maddesi gereğince bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. Mirasçılara gönderilecek davetiyede “belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin” bildirilmesi zorunludur. Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarını mirasçılar açabilir. Mirasçılar dışında alacaklılar da İcra İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca icra hakiminden “yetki belgesi” almak kaydıyla bu davayı açabilirler (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi-K.2021/1986).

İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi uyarınca alacaklı tarafından açılan dava dosyasında; davaya konu taşınmazlar üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine ilişkin yetki belgesine rastlanılmadığından, davacı vekilinden sorularak yetki belgesi alınmış ise dosyaya eklenmesinin istenilmesi, yetki belgesi alınmamış ise mahkemece davacı vekiline davaya konu taşınmazlar hakkında icra mahkemesinden elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine ilişkin yetki belgesi alması için makul süre verilmesi gerekir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6721 E. , 2021/2799 K.).

Elbirliği Mülkiyetine Tabi Adi Ortaklıkta Ortakların Dava Açma Hakkı

Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır (TMK m. 701). Elbirliği mülkiyetinde, ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir. Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir. Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK m. 60/1). Belirtilen bu hükümlerin sonucu olarak dava açan adi ortak elbirliği mülkiyeti hükümlerine göre davada mecburi dava arkadaşı durumundadır. Adi ortaklıkta davanın tüm ortaklar tarafından açılması gereklidir. Birlikte dava açılmadığı takdirde diğer ortaktan davaya muvafakat alınması, muvafakat vermeyen ortak olursa onun hakkında da dava açılması ve bu suretle taraf ehliyetinin tamamlanması gerekir. Aksi takdirde davanın dinlenme imkânı yoktur. Açılan davaya muvafakatın sağlanması, olmadığı takdirde taraf teşkili için diğer adi ortağın davalı olarak davada yer almasının sağlanması yoluyla davanın görülebilir hale gelmesi şeklinde bir uygulamanın benimsenmesi, Anayasa’nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun yorumla, hukukun ve adaletin amacını sağlamaya yönelik olan temel hukuk ilkeleri yönünden de bir zorunluluktur. Zira muvafakat etmeyen adi ortak aleyhine husumet yöneltilmesine imkân tanınmaksızın davanın reddi gerektiğinin kabulü; ortaklardan bir kısmının hak arama özgürlüğünün, diğer bazı ortakların insiyatif ve vicdanına bırakılması yanında, ortaklığın ve bu kapsamda ortaklardan bir kısmının haklarının hukuk önünde korunamayarak, uyuşmazlığın çözümsüz ve ortada bırakılabileceği anlamına gelir ki, bu da hukukun adaleti sağlama amacıyla bağdaşmaz.

Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmayıp adi ortaklar arasında elbirliği ile mülkiyet söz konusu olduğundan adi ortakların sözleşmeye dayalı tapu iptâl ve tescil ya da alacak isteminde bulunabilmeleri için tüm ortakların birlikte dava açmaları zorunludur. (Y. 15. HD. 21.09.2020 T., 2019/3674 E. ve 2020/2487 K.) Adi ortaklardan bir veya birkaçı tarafından dava açılması ve zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle birlikte dava açmaları gereken hallerde diğer ortakların davaya muvafakatinin sağlanması, muvafakatın temin edilememesi halinde ise taraf teşkili bakımından muvafakat vermeyen diğer ortak ya da ortaklar aleyhine asıl dava ile birleştirilmek üzere dava açtırılıp, açılacak davanın bu davayla birleştirilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra için esasının incelenmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/2628 E. , 2021/1640 K.).

Miras Ortaklığında Dava Açma Hakkı

İştirak halinde mülkiyet diğer bir deyişle elbirliği mülkiyetinde esasında, iştirak halinde mülkiyeti meydana getiren kişilerin hepsinin bir arada hak sahibi olmaları yer alır. Bu mülkiyette malikler paydaş değil, ortaktır. Tüzel kişiliğe sahip olmayan bu ortaklıkta, hakkın süjesi ortaklık olmayıp bir bütün halinde elbirliğiyle hareket etmek zorunda olan ortaklardır (MK. md. 640/1). Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.

HMK’nun “Mecburi dava arkadaşlığı” başlıklı 59. maddesinde ise; “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır. Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder (HMK’md. 60/1).

Davada, iştirak halinde mülkiyet gereği miras yoluyla terekeye dahil olan Kurum alacağı talebi, mirasçılardan biri tarafından dava edilmiştir. Bu durumda tereke alacağı üzerinde mirasçıların elbirliği mülkiyeti söz konusu olup, mirasçılardan biri tarafından dava açılması nedeniyle mirasçı açtığı bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden, davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya TMK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacıya uygun bir süre vermesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise, bu durumda davayı açan mirasçının terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (TMK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir. Terekeye temsilci atanması ve tereke temsilcisinin davaya devam etmesi halinde de, ayrıca diğer mirasçıların davaya katılmalarına veya muvafakatlerinin alınmasına gerek yoktur. Davayı açan mirasçı, kendisine verilen kesin süreye (HMK md. 94) rağmen diğer mirasçıların davaya katılmalarını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ve terekeye temsilci de tayin ettiremez veya terekeye atanan temsilci davaya icazet vermezse davanın reddine karar verilir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/11121 E. , 2021/9688 K.).

Elbirliği Mülkiyetinde Satış Vaadi Sözleşmesi

Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/688 E. , 2021/2670 K.).

Elbirliği Mülkiyetinde Ortaklığın Giderilmesi Davası

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK’nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/6785 E. , 2021/2516 K.).

Elbirliği Mülkiyetinde Önalım (Şufa) Hakkı

Önalım hakkının kullanılmasında davacının dayandığı pay elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640.maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemede temsilci atanması için davacıya süre verilir. Temsilci davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı temsilci takip eder. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi-2021/652 E. , 2021/2401 K.).

Mirasçılar Arasında Miras Payının Devri Sözleşmesinin Geçerliliği

Türk Medeni Kanunu’nun 677/1. maddesi gereğince, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmelerin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Mirasçılar arasında yapılan bu tür sözleşmeler yapıldıkları tarihten itibaren ifa (yerine getirme) olanağına sahiptirler. Alacaklı, yapıldığı tarihten itibaren bu sözleşmeye dayanarak, sözleşme gereğinin yerine getirilmesini miras payını devredenden isteyebilir ve ona karşı dava açabilir. Taşınmazın elbirliği mülkiyetine tabi olması, bu isteğe engel oluşturmaz. Yalnızca, mirasçılar dışında üçüncü kişilere yapılan miras payının devri sözleşmeleri TMK’nin 677/2. maddesi uyarınca elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürmedikçe (yani iştirak çözülmedikçe) üçüncü kişinin istekte bulunma olanağı yoktur. Çünkü iştirak çözülmedikçe sözleşmenin ifa (yerine getirme) olanağı bulunmamaktadır. Öte yandan, TMK’nin 678. maddesinde miras açılmasından önce yapılan sözleşmelerin geçerliği mirasbırakanın katılımı veya iznine tabi kılınmış, başka bir ifadeyle mirasbırakanın katılması veya izni olmaksızın bir mirasçının henüz açılmamış bir miras hakkında diğer mirasçılar veya üçüncü bir kişi ile yapacağı sözleşmeler geçerli kabul edilmemiştir (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/1430 E. , 2020/7986 K.).

Elbirliği Mülkiyetinde Ecrimisil Davasını Tek Ortak Açabilir

Kural olarak elbirliği mülkiyetine konu olan hallerde tüm mirasçıların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 tarihli ve 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü gerekir. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce onaylı muvafakat belgesi ibraz edilmesi suretiyle yahut davacılar adına davayı takip eden avukata vekalet verilmesi ile sağlanabilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi hükmü uyarınca miras bırakanın terekesine görevli mahkemece temsilci atanması için davacıya süre verilir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir. Ancak ne var ki, ecrimisil alacağı bölünebilir hak niteliğinde olup, her bir mirasçı kendi hissesine düşen alacağı isteyebilir. Mahkemece, ecrimisilin bölünebilir hak olduğu ve elbirliği mülkiyetinde ortaklardan herhangi birisinin kendi payına hasren talepte bulunabileceği de gözetilmek suretiyle işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın reddine karar verilmesi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/2794 E. , 2020/4860 K.).

Elbirliği Mülkiyetinde Tek Ortak Tapu İptal ve Tescil Davası Açamaz

Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK’nın 702. maddesi gereğince tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup, kural olarak üçüncü kişilere karşı tüm mirasçıların birlikte dava açmaları gerekir. Davacı dava dilekçesinde, sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Bu nedenle terekeye dahil bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve hukuki ehliyeti bulunmamaktadır. Şayet dava konusu taşınmaz bölümleri satış, bağış veya terekenin paylaşımı sonucu davacıya düşmüş ise, davanın bulunduğu bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Aksi halde, davacı dava dilekçesinde; sadece kendi adına iptal ve tescil isteğinde bulunduğundan ve üçüncü kişilere karşı tek başına dava açma sıfatı ve hukuki ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi düşünülmelidir (Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7067 E. , 2020/146 K.).

Miras Ortaklığının Tasfiyesi ve Elbirliği Mülkiyeti

“Miras Ortaklığı” üzerindeki elbirliği mülkiyeti miras bırakanın ölümü üzerine kendiliğinden doğar. (TMK.md. 599/1-2) Bu nedenledir ki terekede yer alan malvarlığının mülkiyeti mirasbırakanın ölümü ile miras ortaklığına ait olur.

Dava konusu vasiyetname içeriği itibariyle mirasçı atanmasına ilişkindir. Atanmış mirasçı da, yasal mirasçılar gibi mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanır (TMK.md. 599/son).

Miras ortaklığı üzerinde kanundan doğan elbirliği mülkiyeti mevcut olup, maldan yararlanma, mülkiyette tasarruf ve yönetim ortaklığa ait topluluğu doğuran hükümlere bağlıdır. (TMK 702/1)

Elbirliği mülkiyetinde hiçbir ortak için tasarruf edebileceği pay söz konusu değildir. Elbirliği mülkiyetinde ortaklık tasfiye edildiğinde her ortak kendisine düşecek tasfiye payına ilişkin olarak borçladırıcı işlemlerde bulunabilir.

Elbirliği mülkiyeti, ortaklığın çözülmesi ve malvarlığının tasfiyesi ile sona erer. Aksine hüküm yoksa, elbirliği mülkiyetine tabi malların paylaşılması paylı mülkiyette ilişkin kurallara göre yapılır. (TMK 703)

Mirasbırakanın düzenlediği İzmir 3. Noterliği 24.03.2010 tarih ve 06226 yevmiye numaralı vasiyetname ile davalı mirasçı olarak atanmıştır. Miras ortaklığı devam ettiği sürece, davaya konu bankadaki para üzerinde bulunan elbirliği mülkiyeti devam edecektir. Tarafların elbirliği hissedarları olarak birlikte müracaatı olmadığı takdirde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyetine çevrilmesine dair bir dava da bulunmadığından elbirliği ortaklığı sona ermemiş olup, mahkemece terekenin tasfiyesine yol açılacak şekilde tavzih kararı verilmesi doğru görülmemiş, tavzihe ilişkin ek kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir (Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5336 E. , 2021/1978 K.).

Mirasçılar Arasında Miras Payına Hasren Açılan Dava

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK’nin 701. maddesinde (…Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. TMK’nın 688. maddesinde düzenlenen paylı mülkiyette ise, birden fazla kişi maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla malik olup, başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır, paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur, pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklıları tarafından haczettirilebilir. Bir mirasçı tarafından mirasçı olmayan kişiye karşı miras bırakana tabaen Miras payı oranında açılan davalarda TMK’nun 640. maddesinin uygulanması gerekli ise de, mirasçılar arasında paylı mülkiyet hükümleri geçerli olduğundan bir mirasçının diğer bir mirasçı aleyhine açtığı davada bu kuralın uygulama olanağı yoktur. Bu açıklamlara göre, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayandırılarak açılan eldeki bu davanın, mirasçılar arasında miras payına hasren açıldığı gözetildiğinde, uyuşmazlıkta 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 688. ve devam eden maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri uygulanacağı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın açıklanan gerekçe ile reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/7350 E. , 2020/7371 K.).

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS