Uyuşturucu Suçlarında Denetimli Serbestlik Nedir?
Uyuşturucu kullanma veya bulundurma suçlarında denetimli serbestlik; şüpheli veya sanığın, cezalandırılmak yerine toplum içinde denetim ve takibinin yapıldığı, iyileştirilmesi ve topluma kazandırılması için bazı yükümlülükler ve yasaklar yüklenerek denetlendiği bir süreçtir (Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği m.4/f).
Uyuşturucu suçlarında TCK m.191 gereği başvurulan denetimli serbestlik tedbiri sadece “uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu” açısından uygulanmaktadır. Uyuşturucu madde ticareti (TCK 188) veya uyuşturucu kullanılmasının kolaylaştırılması (TCK 190) suçlarında TCK m.191’de yer alan denetimli serbestlik tedbiri uygulanamaz.
Denetimli serbestlik tedbiri, soruşturma aşamasında savcılık tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı çerçevesinde, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından HAGB kararı çerçevesinde uygulanmaktadır. Denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken şüpheli veya sanığa uyması gereken yükümlülükler veya ihlal etmemesi gereken yasaklar bildirilir. Şüpheli veya sanık denetim süresi boyunca yüklendiği bu yükümlülük ve yasakların gereğini yapmak zorundadır.
Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçlarında denetimli serbestlik tedbiri, 5237 sayılı TCK’nın 191/3. maddesinde düzenlenmiştir:
TCK m.191
1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.(Ek cümle:28/3/2023-7445/18 md.) Erteleme kararı kolluk birimlerine de bildirilir.
(3) (Değişik:28/3/2023-7445/18 md.) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
(10) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Soruşturma Aşamasında Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi ve Denetimli Serbestlik Tedbiri
Uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle başlatılan soruşturma neticesinde, toplanan delillerle kamu davası açmak için yeterli şüphe olduğunu tespit eden Cumhuriyet savcısı şüpheli hakkında 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmaması veya yasakları ihlal etmesi halinde hangi sonuçların doğacağı konusunda uyarır. Bu nedenle, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye usulüne uygun bir şekilde tebliği gerekir.
Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre denetimli serbestlik müdürlüğünün teklifi üzerine veya resen Cumhuriyet savcısının kararı ile altışar aylık sürelerle en fazla iki yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir. Cumhuriyet savcısı, erteleme süresi zarfında uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıp kullanmadığını tespit etmek için yılda en az iki defa şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verir.
Şüphelinin, kamu davasının açılmasının ertelenmesi dair savcılık kararına itiraz etme hakkı vardır. Şüpheli, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir (CMK md. 173/1).
Denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra tedbirin gereklerine uymayan şüpheli hakkında kamu davası açılır. Kişinin, denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken aşağıdaki fiilleri işlemesi halinde kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak kamu davası açılır:
-
Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi. Israr etmek, yükümlülükleri veya tedavinin gereklerini en az iki kez ihlal etmektir. TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır “ hükmüne yer verilmiştir. Sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekir (Y10CD-K.2016/1761).
-
Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması.
-
Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması.
Erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik uygulanırken kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, denetimli serbestliği ihlal nedeni olarak kabul edilir ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. Örneğin, uyuşturucu madde kullanma suçundan hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra karar kendisine tebliğ edilen ve hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlanan şüpheli, denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken yeniden uyuşturucu madde kullanma suçu işlediğinde her iki suç nedeniyle sadece bir kamu dava açılarak sanığın yargılanmasına başlanır.
Soruşturmada Denetimli Serbestlik İhlali ve Kamu Davası Açılması
Uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçunda denetimli serbestlik tedbiri şu şekilde bir prosedür ile uygulanmaktadır:
Cumhuriyet savcısı, şüpheli hakkında verilen 5 yıl süreli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını ve şüpheliye yüklenen yükümlülükleri şüpheliye tebliğ eder. Soruşturma dosyası takibin yapılması için Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderilir. Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü de şüpheliye tebligat çıkartarak tebliğden itibaren 10 gün içinde şube müdürlüğüne başvurarak denetim programına katılmasını ister. Şüphelinin 10 gün içinde Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü’ne başvurması bir zorunluluktur. Şüpheli 10 günlük yasal süresi içinde Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne başvurmadığı takdirde hakkında denetimli serbestlik programına uymadığına dair tutanak düzenlenip dosya tekrar savcılığa gönderilmektedir. Cumhuriyet savcısı da tebligata rağmen denetime uyulmadığı gerekçesiyle şüpheli hakkında bir iddianame düzenleyerek kamu davası açmaktadır.
Şüpheli, 10 günlük süre içerisinde başvurarak denetimli serbestlik programı başladıktan sonra 2 kez programı ihlal ettiği takdirde, denetim serbestlik dosyası ihlalden dolayı kapatılıp savcılığa gönderilmektedir.
Şüpheli erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik yükümlülüklerine aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
Denetimli serbestlik yükümlülükleri ihlal edildiği takdirde, sanık hakkında açılan kamu davası mahkemece duruşma yapılarak yürütülür. Mahkeme, daha önce savunması alınmış olmak koşuluyla sanığa, “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı kabul edilerek, cezaya hükmolunabileceği” uyarısını içeren davetiye tebliğ eder. Sanık davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmez veya diyeceklerini yazılı olarak da bildirmez ise, mahkeme, sanığın yokluğunda hüküm verilebilecektir.
Kovuşturma Aşamasında Uyuşturucu Madde Kullanma & Bulundurma Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Kovuşturma aşaması, yargılama yapmak üzere savcılık tarafından mahkemede ceza davasının açıldığı aşamadır.
Denetimli serbestlik tedbiri, soruşturma aşamasında TCK m.191’de düzenlenen “Kullanmak İçin Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçu” kapsamında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiğinde uygulanmaktadır. Bazı hallerde ceza mahkemesine TCK m.188 gereği “uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” veya TCK m.190 gereği “uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma”, suçlarından açılan davaların yargılaması sırasında suç vasfı değişerek, bu suçlar TCK m.191’deki uyuşturucu madde kullanma & bulundurma suçuna dönüştüğünde mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB) vermek zorundadır (TCK m.191/8).
Kovuşturma evresinde, suçun münhasıran TCK m.191 kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında TCK m.191’de düzenlenen şekilde bu maddeye özgü olan bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. TCK m.191’e göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı, ancak HAGB kararının uygulanmaya başlanmasından sonra denetim süresi içinde tekrar uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçu işlemesi halinde açıklanır, denetim süresi içinde başka bir suç işlenmesi halinde HAGB kararı açıklanmaz. Örneğin, Uyuşturucu kullanma suçu nedeniyle HAGB kararı verildikten sonra denetim süresi içinde hırsızlık suçu işlenmesi halinde HAGB kararı kaldırılarak hüküm açıklanmaz. Çünkü, uyuşturucu madde kullanma veya bulundurma suçunda verilen HAGB kararı, ancak karardan sonra denetimli serbestlik süresi içinde yeniden TCK m.191’deki suçun işlenmesiyle açıklanabilir.
TCK’nın 191. maddesi hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi durumunda, uyuşturucu madde kullanma suçları için özel bir düzenleme olması nedeniyle, aynı Kanun’un 4. fıkrasında belirtildiği üzere;
Sanığın erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
Hâllerinde hakkındaki hükmün açıklanabileceği gözetilmeden, denetim süresi içerisinde işlediği “Trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği gerekçesiyle, şartları oluşmadan hükmün açıklanması, bozma nedenidir (Y10CD-K.2022/10586).
Uyuşturucu Kullanma & Bulundurma Suçunda Denetimli Serbestlik Yargıtay Kararları
Soruşturma Aşmasında Uyuşturucu Suçunda Erteleme Kararı ve Denetimli Serbestlik
Kovuşturma aşamasında verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi işlemlerine bir an önce başlanabilmesi için, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi sağlanmaktadır. Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracaktır. Buna göre kişi hakkında uygulanacak erteleme süresi beş yıl iken, denetimli serbestlik süresi ve gerekmesi halinde uygulanacak tedavi süresi en fazla iki yıl olabilecektir.
Kişinin, denetimli serbestlik veya erteleme süresi zarfında,
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
halinde, hakkında kamu davası açılacak ve yargılamaya devam edilecektir.
Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması ihlal nedeni sayılacak ancak bu ihlal ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır. İhlalin tekrarlanması halinde ise yeniden kamu davasının ertelenmesi kararı verilemeyecek ve kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri, bir kişi hakkında ancak bir kez uygulanabilecektir.
Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Ayrıca, maddede suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Bu hâliyle, TCK’nın 191. maddesinde düzenlenen suç açısından CMK’nın 171. maddesinde belirlenen şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, CMK’nın 171/2. maddesindeki düzenlemenin aksine, bu suç açısından erteleme kararı verilip verilmemesi hususunda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi de bulunmamaktadır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı bakımından gerekli olan tüm objektif ve sübjektif şartlar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu açısından göz önünde bulundurulmayacaktır. Kanun koyucu bu yöndeki tercihiyle; bu suçtan dava açılmadan önce hakkında erteleme kararı verilmesi ve erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle faile yeniden şans verilmesini amaçlamaktadır.
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; failin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenilen yükümlülüklere veya tedavi tedbirinin gereklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi ya da kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması durumunda erteleme kararı kaldırılacak ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılacaktır. TCK’nın 191. maddesinin 7.fıkrasına göre ise fail, erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca ise failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK’nın 191. maddesine konu suç açısından kovuşturma şartı bulunmamaktadır.
Kovuşturma Aşamasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, 28.06.2014 itibarıyla uyuşturucu madde ticareti suçundan yapılan yargılama esnasında suçun münhasıran TCK’nın 191. maddesinde tanımlanan “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçunun kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, CMK’nın 231. maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi zorunlu olup, bu düzenlemenin amacının soruşturma aşamasında suçun “uyuşturucu madde ticareti yapma” olarak kabul edilmesi nedeniyle hakkında TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmeden ve dolayısı ile denetimli serbestlik ve gerekli görülmesi halinde tedavi tedbiri uygulanmadan dava açılmış olan sanık hakkında soruşturma aşamasında uygulanmamış olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi, denetimli serbestlik ve gerekli görülmesi halinde tedavi tedbirinin kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolu ile uygulanması olduğu cihetle, bu durumda CMK’nın 231. maddesindeki genel kurallar değil, TCK’nın 191. maddesindeki özel hükümlerin uygulanması gerektiği, buna göre de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde TCK’nın 191/4. maddesindeki kuralların geçerli olacağı anlaşıldığından, sanığın ancak kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi veya tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hallerinde hüküm açıklanabilecektir. Somut olayda ise sanığın denetim süresi içinde işlediği iddia edilen suç “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçu olup, kanundaki özel düzenlemede yer alan emredici hüküm nedeniyle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu haricinde başka bir suçtan mahkûmiyet nedeniyle hükmün açıklanması mümkün değildir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2017/7556 E. , 2017/7191 K.).
Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının Tebliği Zorunluluğu
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK’nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki düzenleme gereği, “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden ve itiraz süresinin bitmesi beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda; Erciş Cumhuriyet Başsavcılığının kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararının, şüpheliye tebliğ edilmekle birlikte kesinleşmesi beklenmeden infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdı yükümlüye tebliğ edilerek tedbirin infazına başlanmasının hukukî sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak kararın kesinleşmesi halinde infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir (10. Ceza Dairesi 2021/7673 E. , 2022/8524 K.).
İki Kez Uyuşturucu Madde Bulundurma veya Kullanma Halinde Denetimli Serbestlik Uygulaması
5237 sayılı TCK’nın 191/4-b ve 191/4-c bendinde yer verilen koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, dolayısıyla TCK’nın 191/5. fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında ihlal nedeni sayılacak eylem bulunup bulunmadığı hususunun tespiti için, sanık hakkında incelemeye konu 13/08/2014 tarihli suç tarihinden sonra, ancak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 17/10/2015 tarihinden itibaren erteleme süresi olan 5 yıl içinde işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen herhangi bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ya da TCK’nın 191/6. maddesi gereği doğrudan açılan davaların bulunup bulunmadığının araştırılarak,
aa) Var ise; Cumhuriyet başsavcılığı ve/veya mahkemelerden ilgili dosyaların getirtilip dosya arasına alınıp, derdest ise temyize konu dava dosyası ile birleştirilmesi; hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise, gerektiğinde olağanüstü kanun yollarına başvurulabileceği, sonucuna göre, tüm deliller birlikte gözetilmek suretiyle ihlal niteliğinde eylem olup olmadığı ya da eylemlerin tek suç, ayrı suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi,
bb) Yok ise; kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı dikkate alınarak kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davasının durmasına ve erteleme kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmekte ise de; dosya inceleme tarihi itibariyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 17/10/2014 tarihinden itibaren TCK’nın 191/2. maddesinde öngörülen 5 yıllık erteleme süresinin dolduğu ve CMK’nın 223/8-1. cümlesinde yer verilen “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü uyarınca erteleme süresinin dolması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak düşme kararı verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır (Yargıtay 10. CD - Esas : 2020/11294, Karar : 2022/11703).
Denetimli Serbestlik ve HAGB/Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi Kararı
a- Sanık hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilmiş bir “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” veya 5560 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararı varsa ve yargılama konusu olan suç, bu erteleme kararının ihlali niteliğinde görülüyorsa, bu suç TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası gereğince soruşturma ve kovuşturma nedeni yapılamayacağından düşme kararı verilip ilgili Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b- Sanık hakkında daha önce kullanmak için uyuşturucu madde satın alınması, bulundurulması ya da kullanılması suçundan TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilmiş “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı veya TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrasına göre verilen “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı yoksa TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrası gereğince “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verilmesi,
c- Sanık hakkında daha önce kullanmak için uyuşturucu madde satın alınması, bulundurulması ya da kullanılması suçundan TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilmiş “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı veya TCK’nın 191. maddesinin 8. fıkrası gereğince “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verilmiş ve bu kararların ihlali nedeniyle açılan davalardan mahkûmiyet kararı verilmiş ise bu suç doğrudan soruşturulması ve kovuşturulması gereken suç olacağından yargılamaya devam olunarak TCK’nın 191. maddesi çerçevesinde bir hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2019/9075 E. , 2022/7510 K.).
Uyuşturucu Madde Kullanma Suçunda Denetimli Serbestlik İhlali
Kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair 29.07.2015 tarihli kararın şüphelinin mernis adresine 28.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği halde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce 03.08.2015 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne müracaat etmesi için ihtar yazısı çıkarıldığı ve anılan yazının da şüphelinin Mernis adresine 28.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Şüphelinin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına başlanamayacaktır. Ayrıca, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi halinde hakkında kamu davası açılacaktır. Dosya Kapsamından şüphelinin tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğine dair bilgi ve belgeye de rastlanmamıştır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4447).
Sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığın mahkemeye tebligat adresi olarak bildirmiş olduğu ve gerekçeli kararın da tebliğ edildiği adres yerine, sanığın eski adresine çağrı yazısı tebliğ edildiği, bu haliyle usulsüz olan tebligata dayanılarak infaz dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla, sanığın, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiğinden söz edilemeyeceğinden, söz konusu tedbirin infazı için dosyanın yetkili denetimli serbestlik şube müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerektiği halde, tedbirin gereklerine aykırı davrandığı gerekçe gösterilerek, yazılı şekilde sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/544).
“Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin 26/02/2013 tarihli kararın, sanığın askerlik adresine 12/03/2013 tarihinde tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın, 30/04/2013 tarihli çağrı yazısının merniste kayıtlı yerleşim yeri adresine tebliğ edildiği 13/05/2013 tarihinde terhis olup olmadığı araştırılmadan sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay 20. Ceza Dairesi – Karar No:2017/203).
Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi Halinde Denetimli Serbestlik İhlali Şartları
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi … hâlinde, hakkında kamu davası açılır. “ hükmüne yer verilmiştir.
CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda sanık, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile tabi tutulduğu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için gönderilen meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmaması üzerine kamu davası açılmış ise de, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde de sanık hakkında kamu davasının açılması gerekir. Ancak somut olayda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği, dolayısı ile kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK’nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama konusu olan 18.06.2014 tarihli suç daha önce verilmiş her hangi bir tedavi ve denetimli serbestlik kararının infazı sırasında işlenmiş olmadığı halde, sanığın bu suçu adli sicil kaydında yer alan başka bir uyuşturucu madde kullanma suçu sebebiyle genel hükümlere göre CMK’nın 231. maddesine göre her hangi bir yükümlülük yüklenmeden verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5 yıllık denetim süresi içinde işlediği gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan, sanık lehine olarak verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, kanun yararına bozma talebi bu yönü ile kabul edilmiştir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2017/4702).
Denetimli Serbestlik İhlalinin Olmaması ve Durma Kararı
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında … beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.”, 191/3. maddesinde “Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.” ve 191/4-a maddesinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, …hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklindeki ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, “Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında; mahkemece tebligatların usulsüz olduğu gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, düşme kararı verilmesi halinde bu suçtan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında “durma kararı” verilerek, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “kamu davasının düşmesine” ve dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararında yer alan denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının sürdürülmesine, kararın kesinleşmesinden sonra bu hususta yazı yazılmasına” karar verilerek hükmün karıştırılmasının kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından; Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 10CD-Esas : 2020/20922, Karar : 2022/9671).
Uyuşturucu Madde Denetimli Serbestlik ve Erteleme Kararının Kaldırılması
Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Ayrıca, maddede suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Bu hâliyle, TCK’nın 191. maddesinde düzenlenen suç açısından CMK’nın 171. maddesinde belirlenen şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, CMK’nın 171/2. maddesindeki düzenlemenin aksine, bu suç açısından erteleme kararı verilip verilmemesi hususunda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi de bulunmamaktadır. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı bakımından gerekli olan tüm objektif ve subjektif şartlar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu açısından göz önünde bulundurulmayacaktır. Kanun koyucu bu yöndeki tercihiyle; bu suçtan dava açılmadan önce hakkında erteleme kararı verilmesi ve erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle faile yeniden şans verilmesini amaçlamaktadır.
TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; failin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenilen yükümlülüklere veya tedavi tedbirinin gereklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi ya da kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması durumunda erteleme kararı kaldırılacak ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılacaktır. TCK’nın 191. maddesinin 7.fıkrasına göre ise fail, erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca ise failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK’nın 191. maddesine konu suç bakımından, ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır. Zira aynı maddenin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince; erteleme süresi içinde işlenen bu fiil, yeni bir suç olarak değerlendirilmemiş, yalnızca erteleme kararının kaldırılmasına ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılmasına sebebiyet veren bir ihlal nedeni olarak kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK’nın 191. maddesine konu suç açısından kovuşturma şartının bulunmadığını söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır (Ceza Genel Kurulu 2020/269 E. , 2022/532 K.).
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.