Umut Hakkı Nedir?
Umut hakkı, ömür boyu cezaevinde infaz edilecek bir hapis cezasına mahkum edilen hükümlülerin serbest bırakılıp bırakılmayacağının belli bir süre sonra idari veya yargısal bir makam tarafından değerlendirilmesini öngören bir haktır. Umut hakkı, hükümlünün, ömür boyu cezaevinde kalmayacağını bilmesini ve belli koşullar gerçekleştiğinde serbest kalabileceği umuduyla cezasını infaz etmesini ifade etmektedir. Cezası ömür boyu cezaevinde infaz edilecek hükümlünün cezaevinde yükümlülüklerini yerine getirmesiyle ilgili davranışları, hükümlü olarak cezaevinde geçirdiği süre, dış dünya ile uyum sağlayıp sağlamayacağı vb. kriterler dikkate alınarak umut hakkı kapsamında cezaevinden serbest bırakılmasına karar verilebilir.
Umut hakkı kavramı, AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarıyla ortaya çıkmıştır. Hükümlünün serbest kalma umudu olmadan ömür boyu cezaevinde tutulması AİHM tarafından AİHS m.3’te düzenlenen işkence yasağının ihlali olarak kabul edilmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence yasağını düzenleyen 3. maddesi şu şekildedir: “Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”
Umut Hakkı İle İlgili AİHM Kararları
AİHM Büyük Daire 09.07.2013 tarihli Vinter ve Diğerleri & Birleşik Krallık kararında hükümlünün umut hakkının varlığını tespit ederek cezaevine girmesinden sonra 25 yıl geçmeden tahliye edilip edilmeyeceğinin idari veya yargısal bir kurum tarafından değerlendirilmesi tavsiyesinde bulunmuştur. AİHM, Vinter kararında prensip olarak “indirilebilir” nitelikte olmayan müebbet hapis cezalarının AİHS m.3 gereği işkence yasağını ihlal ettiğini tespit etmiştir. Müebbet hapis cezasının indirilebilir nitelikte olabilmesi için infaz aşamasında hükümlünün koşullu salıverilme imkanının bulunması veya cezanın hafifletilmesi veya başka bir cezaya dönüşebilmesi gerekir. Bir müebbet veya ağırlaştırılmış hapis cezası, cezaevinde ömür boyu infaz edilecek nitelikteyse, indirilebilir olmayan bir cezadır ve bu cezaların AİHS m.3 gereği İşkence Yasağını ihlal ettiği Vinter kararında açıkça vurgulanmıştır.
AİHM Vinter kararından önce de Kafkaris kararında müebbet hapis cezasının ömür boyu cezaevinde infaz edilmesini m.3 gereği işkence yasağının ihlali olarak görmüştür. Müebbet hapis cezasının mevzuat veya uygulama bakımından indirim yapılamayacak mahiyette olması halinde bu durum Sözleşme’nin 3. maddesinin ihlali anlamına gelmektedir (Bk. Kafkaris/Kıbrıs [BD], no. 21906/04, § 97, AİHM 2008).
AİHM, Vinter kararında umut hakkı bağlamında temel iki tavsiyede bulunmuştur:
-
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), kaç kez müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olursa olsun, bir hükümlü hakkında şartlı tahliye kararı verilip verilmeyeceğinin müebbet hapis cezasının uygulanmasından başlayarak 25 yıl geçmeden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Gözden geçirme, idari veya yargısal bir kurum tarafından yapılabilir.
-
AİHM, 25 yıl geçmeden yapılacak gözden geçirme sonrasında da periyodik gözden geçirmeyi güvence altına alan özel bir mekanizma kurulması gerektiğini ifade etmektedir. Kurulacak mekanizmanın idari veya yargısal bir mekanizma olup olmadığının herhangi bir önemi yoktur.
Özellikle belirtmek gerekir ki, Bay Vinter ve iki arkadaşı, insan öldürme suçundan yargılanarak Birleşik Krallık yargısı tarafından müebbet hapis cezasına mahkum edilmiştir. Birleşik Krallık’taki mevzuat gereği hükmedilen bu müebbet hapis cezasının ömür boyu cezaevinde infazı gerekmektedir. AİHM, Vinter kararıyla bu durumun sözleşmenin 3. maddesi gereği işkence yasağını ihlal ettiğini, hükümlünün belli bir süre sonra serbest bırakılabileceğine dair umut hakkına sahip olması gerektiğine hükmetmiştir.
AİHM, umut hakkının kullanılabilmesi için bir gözden geçirme mekanizması kurulmasını gerekli görmekle birlikte, gözden geçirme süresinin belirlenmesinin devletin takdirinde bir konu olduğunu ifade etmektedir. AİHM, bu takdir marjının sınırsız olmadığını cezanın infazının başlamasından itibaren 25 yıl geçmeden hükümlünün tahliye edilip edilmeyeceğinin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir.
Yeniden inceleme işlemi, ceza verildikten sonra yapılması beklenen bir işlem olmasına karşın, mutlak müebbet mahkûmu, cezasına ilişkin yasal koşulların Sözleşme’nin 3. maddesinin şartlarına uygun olmadığı şeklindeki şikâyetini dile getirmek için, belirsiz bir süre boyunca beklemek ve cezasını çekmeye devam etmek zorunda kalmamalıdır. Ayrıca iç hukukta, hüküm verildikten sonra cezada indirim yapılamayacağı hallerde, mahkûmun, ıslah uygulamasının neticesine bağlı olarak, gelecekte belirsiz bir tarihte salıverilme imkânından yararlanma fırsatı verilmesini sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulup oluşturulmayacağını dahi bilmeden ıslah olmak için çaba göstermesini beklemek saçma olacaktır. Mutlak müebbet mahkûmunun, hakkında ceza hükmü kurulduğu anda, salıverilme imkânından faydalanabilmek için ne yapması gerektiğini ve hangi koşullarda bu imkânın sağlanabileceğini, örneğin, cezasının ne zaman yeniden inceleneceğini veya incelenmesinin talep edileceğini bilmeye hakkı vardır. Sonuç olarak, iç hukukta mutlak müebbet hapis cezasının yeniden incelenmesine yönelik herhangi bir mekanizma veya imkân sağlanmadığı hallerde, mutlak müebbet hapis cezasının infazının ilerleyen aşamalarından ziyade, ceza hükmü kurulduğu anda, Sözleşme’nin 3. maddesi açısından bir aykırılık ortaya çıkmaktadır (Vinter ve Diğerleri & Birleşik Krallık Kararı).
Özellikle belirtelim ki, devlet başkanının af yetkisi, o ülkede hükümlülere umut hakkının tanındığı şeklinde kabul edilemez ( AİHM, Laszlo Magyar v. Macaristan kararı ile Harakchiev ve Tolumov v. Bulgaristan kararı).
AİHM’in Umut Hakkı Bağlamında Türkiye Aleyhine Verdiği Kararlar
AİHM, Türkiye’de bazı suçlar için öngörülen (Örneğin, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar) indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının AİHS m.3 gereği işkence yasağını ihlal ettiğine karar vermiştir. Umut hakkı tanınmadan Türkiye’de infaz edilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının işkence yasağını ihlal ettiğini AİHM şu kararlarla tespit etmiştir:
-
AİHM’in 18.03.2014 tarihli Öcalan v. Türkiye (No.2) kararı.
-
Kaytan v. Türkiye kararı (2015 yılı)
-
Gurban v. Türkiye kararı (2015 yılı)
-
Boltan v. Türkiye kararı (2019)
AİHM, yukarıdaki tüm kararlarda Türkiye mevzuatının bazı suçlar açısından indirimsiz müebbet hapis cezası öngörmesi nedeniyle AİHS m.3 gereklerini karşılamadığını Vinter kararına defalarca atıf yaparak teyit etmiştir.
Umut Hakkı ile İlgili Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Kararı
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 17-19 Eylül 2024 tarihli 1507 nolu toplantısında AİHM’in Türkiye aleyhine indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları nedeniyle verdiği yukarıdaki kararların gereklerinin yapılıp yapılmadığını tartışmıştır. Komite, şu kararları almıştır:
-
Komitenin incelediği Türkiye ilgili davaların, başvuranların Devlete karşı suçlardan dolayı aldıkları ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının, Türk mevzuatında diğer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüleri için öngörülen inceleme mekanizmasının dışında tutulması nedeniyle insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin önlenmesinin ihlalleriyle ilgili olduğunu, Komite, ulusal makamların, Mahkeme (AİHM) tarafından belirlenen standartlar ışığında herkes için umut hakkına dair bir inceleme mekanizması oluşturması gerekliliğini hatırlatmıştır.
-
Komite, Türkiye’nin bu cezalar ile mahkum olan hükümlülerin serbest bırakılma olasılığıyla infazın gözden geçirilmesine olanak verecek bir mekanizmanın güvence altına alınması için yasal veya diğer yeterli tedbirleri alması yönünde karar almıştır. Komite, indirimsiz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çaptırılan kişi sayısının komiteye bildirilmesini ve bir güvence mekanizması kurulmasını istemiştir.
Süreci izleyecek olan komite, konuyu tekrar 25 Eylül 2025 tarihinde ele almaya karar vermiştir. Ancak, komite o zamana kadar daha olumlu bir değerlendirmeye olanak verecek somut bir ilerleme kaydedilememişse, Sekreterya’ya bir geçici karar taslağı hazırlaması talimatını vermiştir.
Umut Hakkının Kullanılabilmesi için Değiştirilmesi Gereken Türkiye Cumhuriyeti Mevzuatı
Çeşitli hukuk sistemlerinde “indirimsiz müebbet hapis cezası”, “indirilemez müebbet hapis cezası” şeklinde düzenlenen hapis cezaları hükümlülerin ömür boyu cezaevinde kalmasını öngörmektedir. Türkiye’de ise 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. Maddesinin 16. Fıkrası ve aynı kanunun Geçici 2. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında koşullu salıverme hükümlerinin belli suçlar açısından (TCK m.302 ve terör suçu olarak nitelenen suçlar vb.) uygulanamayacağını düzenlemektedir. Koşullu salıverme, hapis cezalarına mahkum edilen hükümlünün belli bir infaz süresini cezaevinde iyi halli olarak geçirmesi halinde cezaevinden serbest bırakılması anlamına gelmektedir. Koşullu salıverme hakkı olmadan hükümlünün ömür boyu cezaevinde tutulmasına yol açan düzenlemeler, indirimsiz müebbet hapis cezası niteliğinde olup AİHS m.3 gereği işkence yasağını ihlal etmektedir.
Türkiye’de umut hakkının tanınabilmesi için 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. Maddesinin 16. Fıkrası ve aynı kanun Geçici 2. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. Maddesinde bu suçlar açısından belli bir süre sonra koşullu salıverme şartlarının yeniden düzenlenmesi gerekir.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.