Teşhis ve Yüzleştirme Nedir?
Teşhis, şüpheli veya sanığın kim olduğunun/kimliğinin tespit edilebilmesi veya suçun gerçek faili olup olmadığının tespiti amacıyla kendisinin veya fotoğrafının mağdur veya tanıklara gösterilmesi suretiyle yapılan bir işlemdir. Teşhis işlemi, yasal dayanağını 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’ndan değil, 2559 sayılı PVSK (Polis ve Vazife Salahiyet Kanunu) Ek-6 maddesinden almaktadır. Teşhis işlemi ile açığa çıkarılması amaçlanan hususlar şunlardır:
- Şüpheli veya sanığın kimliğinin ortaya çıkarılması,
- Şüpheli veya sanığın suçun gerçek faili olup olmadığının belirlenmesi.
Yüzleştirme, CMK m.52/2 gereğince tanıkların veya şüphelilerin ifadelerinde meydana gelen çelişkileri gidermek amacıyla, bu kişilerin yüz yüze getirilmesi suretiyle genellikle kovuşturma aşamasında yapılan bir işlemdir. Yargıtay yüzleştirme işlemi için “yüz yüze teşhis” veya “canlı teşhis” ifadelerini de kullanmaktadır.
Teşhis işlemi, hem soruşturma hem de Yargıtay’ın kıyas yoluyla kabul ettiği üzere kovuşturma aşamasında yapılabilen bir işlemdir. Yüzleştirme işlemi ise, genellikle kovuşturma aşamasında yapılan, ancak gecikmesinde sakınca bulunan hallerin varlığı durumunda soruşturma aşamasında da yapılabilen bir işlemdir.
Teşhis ve Yüzleştirme İşlemlerinin Hukuki Mahiyeti
PVSK Ek-6’da düzenlenen teşhis işlemi ile CMK m.52/2’de düzenlenen yüzleştirme işlemi, hukuki nitelikleri itibariyle koruma tedbiri olarak değerlendirilebilecek birer ceza muhakemesi işlemidir. Çünkü, teşhis veya yüzleştirme yapılarak şüpheli veya sanığın hak ve özgürlüğüne müdahale edilmektedir.
Teşhis işlemi hukuki niteliği itibariyle sadece bir kimlik tespiti işlemi değildir, teşhis işlemi ile aynı zamanda delil elde edilmektedir, bu nedenle teşhis bir delil elde etme metodu olarak da değerlendirilebilir.
Teşhis İşlemi Nasıl Yapılır?
Teşhis işleminin yapılması, teşhise tabi tutulacak şüpheli veya sanık tarafından talep edilebileceği gibi bunlar dışındaki kişiler (müşteki, mağdur vb.) tarafından da talep edilebilir. Soruşturma veya kovuşturma yapmaya yetkili makamlar da kendiliğinden teşhis işlemi yaptırabilir.
Soruşturma aşamasında şüphelinin teşhise tabi tutulabilmesi için gözaltına alınarak teşhis edilmeye hazır hale getirilmesi gerekir. Gözaltı işlemi uygulanmayan kişi teşhise tabi tutulamaz (Y6CD-K.2014/3984). Yakalama işlemi, gözaltı işleminin dışındaki bir amaçla özgürlüğü kısıtladığından, soruşturma aşamasında hakkında yakalama yapılan kişi de teşhise tabi tutulamaz. Soruşturma aşamasında teşhis işlemi yapılabilmesi için şüphelinin mutlaka gözaltına alınmış olması gerekir.
Kovuşturma aşamasında sanığın teşhis işlemine tabi tutulması için yakalama, tutuklama vb. koruma tedbirlerine tabi tutulmasına gerek yoktur. Ancak, teşhis işleminden kaçınan sanık hakkında koruma tedbirlerine başvurulabilir.
PVSK’ya göre, polis, suçu işleyen gerçek failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir. Aynı zorunluluk kovuşturma aşamasında mahkemece yaptırılan teşhiste de aranmalıdır.
Teşhis işlemi, belli bir usule uyularak yapılmalıdır. Aksi takdirde, yapılan teşhis hukuka aykırı hale gelir. Teşhis işlemi sırasında tutulan teşhis tutanağı ise hukuka aykırı delil olarak değerlendirilir. PVSK Ek-6 maddede düzenlenen usule uygun yapılmayan tüm teşhis işlemleri hukuka aykırı kabul edilmelidir.
Hukuka uygun teşhis işlemi şu şekilde yapılmaktadır:
-
Kolluk (polis, jandarma, sahil güvenlik) kendiliğinden teşhis işlemi yapamaz, teşhis işlemi yapabilmek için mutlaka Cumhuriyet savcısından talimat alması gerekir. Teşhis işlemi sırasında kolluk tarafsız olmalıdır, baskı ve yönlendirme yapmadan işlemi tamamlamalıdır.
-
Teşhis işlemine başlamadan önce, teşhis işlemine katılacak kişilerin önceden ifadelerinin alınması şarttır. Teşhiste bulunacak kişiler, olayın tanığı veya mağduru olan kişilerdir. Teşhise tabi tutulacak kişiler ise olayın şüphelisi veya sanığı olan kişilerdir. Özellikle teşhiste bulunacak mağdur veya tanığın faile ilişkin görgüsü teşhisten önce alınan ifadede ayrıntılı bir şekilde yazılmalıdır. Mağdur veya tanık teşhis işleminden önce alınan beyanlarında; failin yaşı, kilosu, boyu, saç rengi, giyimi, sesi, yüz şekli, uzuvlarındaki belirgin özellikleri açıklanmalıdır.
-
Teşhiş işleminin soruşturma aşamasında yapılabilmesi için teşhise tabi tutulan kişinin mutlaka gözaltına alınmış olması gerekir.
-
Teşhis işlemine, teşhiste bulunan ve teşhise tabi tutulan ile birlikte sadece kamu görevlileri (polis, jandarma, sahil güvenlik) katılabilir.
-
Teşhis işlemine tâbi tutulan tarafta birden fazla kişi olması gerekir. Teşhise tabi tutulanlar yan yana dizilerek tanık veya mağdura gösterilir. Şüpheliyle birlikte aynı anda olayla bağı olmayan kişiler de yan yana dizilmek suretiyle teşhiste bulunan tanık veya mağdura gösterilmeli, böylece faili seçmesine imkan tanınmalıdır.
-
Teşhise tabi tutulan kişilerin aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir. Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir.
-
Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir. Bunun için, polis veya jandarma merkezlerinde teşhis için ayrılmış özel bölümler kullanılmaktadır. Bu yerlerde teşhiste bulunan, teşhise tabi tutulanı görmekte, ancak teşhise tabi tutulan kişi teşhiste bulunanı görmemektedir.
-
Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhiste bulunan kişi, numaralardan herhangi birinin ismini söyleyerek (Örneğin, 3 numaralı kişiyi fail olarak teşhis ediyorum) teşhis edecektir. Teşhis sırasında verilen numara veya harflerin çağrışım yapan veya yönlendiren nitelikte olmaması gerekir.
-
Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır. Teşhisin ikinci kez yapılması sırasında teşhise tabi tutulan kişilerin yerleri ve numaraları değiştirilir. Böylece teşhiste bulunan mağdur veya tanığın sağlıklı bir teşhis yapıp yapmadıkları tespit edilir.
-
Tanıklıktan çekinme hakkı olan tanık veya mağdur, teşhiste bulunmaya zorlanamaz.
Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur. Yazılı yapılması gereken tüm ceza muhakemesi işlemleri gibi teşhis işlemi de yazılı bir şekilde yapılarak teşhis tutanağı düzenlenmelidir. Yargılama aşamasında, hakim, teşhis tutanağı ile dosyaya konulan fotoğraf veya görüntüleri değerlendirerek hem işlemin sıhhati hem de ispat kuvveti konusunda bir hükme varacaktır.
Fotoğraftan Teşhis İşlemi Nasıl Yapılır?
Soruşturmada şüpheli veya kovuşturmada sanığın fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak, kovuşturma aşasında fotoğraf üzerinden teşhis işlemi yapılabilmesi için olağan teşhis veya yüzleştirme işlemi (yüz yüze teşhis veya canlı teşhis) yapma imkanının olmaması gerekir. Soruşturmada zaten kural olarak yüzleştirme yapılamayacağından ya teşhiste bulunanlar ile teşhise tabi tutulanların birbirine göremeyeceği bir şekilde teşhis işlemi yapılmalı ya da bu imkan yoksa fotoğraftan teşhis yapılamlıdır.
PVSK EK-6. maddeye göre fotoğraftan teşhis işlemi şu şekilde yapılmalıdır:
-
Fotoğraftan teşhis işleminden önce teşhiste bulunacak tanık veya mağdurun öncelikle olayla ilgili ayrıntılı ifadesi alınmalıdır. İfadede, failin özellikleri hakkında bilgi verilerek fotoğraf teşhisinin usulüne uygun yapılması sağlanmalıdır.
-
Teşhis yaptırılacak fotoğraf sayısının birden fazla olması şarttır. Tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Yani, fotoğraf teşhisinde, teşhiste bulunana farklı kişilere ait birden çok fotoğraf gösterilir ve faile ait olanının teşhis edilmesi istenir. Teşhis edilmesi için gösterilen değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir (PVSK Ek-6).
-
Fotoğraftan teşhis işlemi, teşhis tutanağı düzenlenerek yazılı hale getirilmelidir.
Özellikle belirtmek gerekir ki; ceza davasında sadece fotoğraf teşhisine dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Yüzleştirme İşlemi Nedir?
Yüzleştirme işlemi, tanık, mağdur, şüpheli veya sanıkların çelişki veya farklılık arz eden beyanlarından kaynaklanan çelişkilerin giderilmesi ve hangi beyanın daha üstün tutulacağının değerlendirilmesi amacıyla yüz yüze getirilerek beyanlarının alınması işlemidir.
Yüzleştirme işlemi, kural olarak kovuşturma aşamasında yapılan bir delil elde etme yöntemi olduğundan kural olarak hakim tarafından yapılmalıdır. Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hallerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilir (CMK 52/2).
Yargıtay yüzleştirme işlemi için, “yüz yüze teşhis” veya “canlı teşhis” deyimlerini kullanmaktadır. Çünkü, yüzleştirme işlemi ile tanık, mağdur, şüpheli veya sanık hem yüz yüze getirtilerek karşılıklı ifadeler alınmakta hem de tanıma işlemi yapılamaktadır.
Teşhis işlemi PVSK m.EK-6’da düzenlenmiş iken, yüzleştirme işlemi CMK m.52/2 hükümleri çerçevesinde uygulanmaktadır.
Teşhis ve Yüzleştirmede Müdafiin (Avukatın) Bulunması
Teşhis işlemini düzenleyen 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyat Kanunu’nda müdafiin (avukatın) teşhis işlemine katılabileceğine dair açık düzenleme yoktur. Ancak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nd düzenlenen şüpheli veya sanığın savunma hakkı kapsamında müdafiin de teşhis işlemine katılabileceğinden kuşku yoktur:
-
Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafi (avukat) yardımından yararlanabilir (CMK m.149/1).
-
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli ve sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez (CMK m.149/3).
Yukarıdaki CMK hükümleri dikkate alındığında, müdafiin teşhis işemine katılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Uygulamada müdafi (avukat) hazır olmadan yapılan teşhis işlemleri de hukuka uygun kabul edilmektedir. Yargıtay, kolluk tarafından müştekiye yaptırılan teşhiste müdafiin bulunması zorunluluğu olmadığına hükmetmiştir.
Yüzleştirme işlemi, özelliği gereği yüz yüze gelme sırasında karşılıklı beyanların alındığı ve ifade alma işleminin uygulandığı bir ceza muhakemesi işlemidir. Şüpheli veya sanık yüzleştirme kapsamındaki ifade alma işlemine aktif olarak katıldığından şüpheli veya sanığın müdafii de (avukatı) mutlaka hazır bulunmalıdır.
Teşhis işlemi, gerektiğinde fotoğraf üzerinden de yapılabilecek olan ve bu yönüyle de şüphelinin imzasının alınmasının bile zorunlu olmadığı bir tanıma işlemidir. Şüpheli buna pasif olarak katılmakta ve teşhis sırasında herhangi bir beyanı da alınmamaktadır. Bu işlemde aktif olarak rol alan kişi olayın mağduru veya tanığıdır. Bu nedenle ifade alma, keşif ve yer gösterme işlemlerinde olduğu gibi müdafiin teşhiste hazır bulundurulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Aksinin kabulü halinde soruşturma aşamasındaki bütün işlemlerde örneğin; gözaltı giriş ve çıkış raporlarının alınması gibi… müdafiin hazır bulunması hatta başından sonuna kadar gözaltı süresince müdafiin, şüphelinin sürekli yanında bulundurulması gerekebilecektir. Bununla birlikte müdafiin teşhiste bulunmaması, şüphelinin teşhise karşı müdafiin hukuki yardımından yararlanmasına, teşhisten önce veya sonra müdafii ile görüşmesine engel teşkil etmeyeceği de açıktır. Uygulamada bazen mağdur veya tanık ile şüphelinin yüz yüze getirilerek karşılıklı beyanlarının alınması şeklinde, dolayısıyla yüzleştirme tarzında icra edilen işlemlere de teşhis denilmektedir. Böyle bir durumda şüphelinin beyanı alındığı için artık sadece bir teşhis işlemi söz konusu olmayıp aynı zamanda şüphelinin aktif olarak katıldığı ifade alma işlemi gerçekleştirildiğinden bu durumda müdafiin (avukatın) katılımı zorunludur (YCGK-K.2008/84).
Teşhis ve Yüzleştirme İşlemi Yargıtay Kararları
Tek Fotoğraftan Teşhis İşlemi
Şantiye bekçisi tanığın 19.02.2012 günü saat 15.00-16.00 sıralarında şantiye alanına giden yolda … plakalı aracın iki kere şantiye alanına girip çıktığını, araçtan şüphelenerek aracı kullanan şahısla konuştuğunu beyan etmesi üzerine, yapılan araştırmada aracın sanık tarafından kiralandığının tespiti ile soruşturma aşamasında sanığın internet vasıtası ile bulunan fotoğrafının tanığa gösterildiğinde, tanığın fotoğraftaki şahsın aracı kullanan kişi olduğunu tespit ettiğine dair 20.02.2012 tarihli tutanağın tanzim edildiği fakat yargılama aşamasında ise tanığın alınan beyanında karakolda bir kısım şahısların fotoğraflarının kendisine gösterildiğini fakat fotoğraftaki şahısların şantiyeye giren şahıslar olduğunu tespit edemediğini söyleyerek tutanak içeriği ile uyuşmayan beyanlarda bulunduğu, nitekim PVSK Ek m. 6/16’ya göre, fotoğraf teşhisi sırasında sanığa ait tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları gösterilemez. Yani fotoğraf teşhisinde teşhiste bulunana, farklı kişilere ait birden çok fotoğraf gösterilir ve faile ait olanının teşhis edilmesi istenir. Tanığa soruşturma aşamasında yaptırılan teşhisin usulüne uygun olmadığı ve aynı zamanda teşhise dair tutanak içeriği ile yargılama aşamasında alınan tanık beyanın da uyuşmadığının anlaşılması karşısında; sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin, hükümlülüğüne yeterli hukuka uygun, kuşkudan uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 17. Ceza Dairesi - Karar: 2017/1809).
Suçlara konu üç ayrı marketten her birinin kamera görüntülerindeki şüpheli olarak belirlenen kişilerin, sanıklar olup olmadığının tespiti amaçlı görüntüdeki kişiler ile yakalanan kişilerin karşılaştırmalı incelemesinin ehil bilirkişilerce yapılıp tereddüte mahal bırakmayacak şekilde aynı kişiler olup olmadığı açıklığa kavuşturulması ve ayrı ayrı her bir mağazada çalışanlara yakalanan kişilerin fotoğrafları PVSK’nın Ek m. 6/16 maddesinde (PVSK Ek m. 6/16’ya göre, fotoğraf teşhisi sırasında sanığa ait tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları gösterilemez. Yani fotoğraf teşhisinde teşhiste bulunana, farklı kişilere ait birden çok fotoğraf gösterilir ve faile ait olanının teşhis edilmesi istenir.) düzenlenen usule uygun olarak gösterilip teşhis ve tespit yaptırılması gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi-K.2019/365).
Usulüne Uygun Olsa Bile Sadece Fotoğraf Teşhisine Dayanılarak Hüküm Kurulamaz
Sanığın aşamalarda alınan savunmalarında suçlamayı kabul etmemesi ve sanığın mahkemece dinlenildiği duruşmalarda mağdur …’in hazır bulunmaması ve yüzleştirme yaptırılmaması karşısında sanık ile mağdur …’in yüz yüze teşhisi suretiyle teşhis işlemi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden soruşturma aşamasındaki fotoğraf teşhis işlemi ile yetinilerek sanığın hükümlülüğüne karar verilmesi bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-K.2019/17075).
Teşhis ve Yüzleştirme İşleminin Tamamlayıcılığı
Müştekinin olay meydana geldikten sonra emniyette sanığı çoklu fotoğraf teşhis işleminde kesin olarak teşhis ettiği, mahkeme aşamasında ise sanığa ait cezaevinde çekilmiş fotoğraf gösterildiğinde, “resmin büyük oranda sanığa benzediğini ancak tam olarak emin olamadığını” ifade etmesi karşısında, dosya içerisinde bulunan … Apartmanına ait kamera kayıtları değerlendirilmediği gibi mahkemede yüzleştirme işleminin de yapılmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 17.06.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - K.2021/11805).
Olay Tanığına Teşhis Yaptırılması
Eşgal bilgilerini vererek olay yerinde gözcülük yapan kişiyi görse tanıyabileceğini ifade eden tanık …’in mahkemece dinlenildiği duruşmada sanığın hazır bulunmaması ve yüzleştirme yaptırılmaması karşısında, sanık ile tanık …‘ın yüz yüze teşhisi, yüzleştirme olanağı yok ise teşhise elverişli yeterli miktarda fotoğraf temin edilerek, tanığa gösterilmek suretiyle teşhis işlemi yaptırılarak ve tanığın beyanlarında geçtiği gibi … ile başlayan plakalı Hyundai marka panelvan tarzı araçla ilgili olası tespit için sanık adına kayıtlı olan araçların araştırılması ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-K.2021/4589).
Canlı/Yüz Yüze Teşhis Mümkün Değilse, Fotoğraf Teşhisi Yapılabilir
Suça sürüklenen çocukların aşamalarda suçlamayı kabul etmemeleri, tanık …’in mahkemece dinlenildiği duruşmada suça sürüklenen çocukların hazır bulunmamaları ve yüzleştirme yaptırılmaması karşısında, suça sürüklenen çocuklar ile tanığın aynı oturumda hazır edilerek, mümkün ise tanığa canlı teşhis yaptırılması, eğer bu mümkün değil ise suça sürüklenen çocukların teşhise elverişli güncel fotoğrafları çektirilerek tanığa gösterilip teşhis yaptırılarak, sonucuna göre suça sürüklenen çocukların hırsızlık ve konut dokunulmazlığını bozma suçları yönünden hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2. Ceza Dairesi-K.2021/1164).
Sanık …’in olay yerinde sanık …’in yanında bulunan ve müştekiye hakaret eden kişinin kendisi olmadığını beyan ederek üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi ve sanıkla müşteki arasında yüzleştirme yaptırılmaması karşısında, sanık … ile müştekinin aynı duruşmada hazır edilerek yüz yüze teşhis yaptırılarak; yüzleştirme olanağı yok ise teşhise elverişli yeterli miktarda fotoğraf temin edilerek, müştekiye gösterilmek suretiyle teşhis işlemi yaptırılarak sonucuna göre sanık …’in hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtayb2. Ceza Dairesi-K.2020/13329).
Sıcağı Sıcağına Yapılan Teşhis ve Yüzleştirmenin İspat Gücü
Mağdurun olayın sıcaklığı ile savcılık huzurunda alınan beyanı ve 30.12.2014 tarihli yüzleştirme tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, mağdurun sanığı açıkça teşhis ettiğinin anlaşılması karşısında, yargılama aşamasında kendisine vuran şahsın sanık olup olmadığını kesin olarak söyleyemeyeceği şeklindeki sanığı suçtan kurtarmaya yönelik beyanları arasında çelişki giderilmeden yetersiz gerekçe ve eksik araştırma ile yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir ((Kapatılan)3. Ceza Dairesi K.2020/19357).
Aşamalarda Tutarlılık Gösteren Teşhis İşlemi
Dosya içerisindeki teşhis tutanağına göre, PVSK. Ek 6. maddedeki düzenleme gereği, katılanın usulüne uygun olarak canlı ve çoklu teşhiste sanığı tam ve kesin olarak teşhis etmesi ve yine 17/02/2015 tarihli duruşmada da sanık ile yüzleşerek olay günü dükkanına gelip künyeyi çalan kişinin huzurdaki sanık olduğunu belirtmesi karşısında; sanığın suçtan kurtulmaya yönelik soyut savunmasına itibar edilip delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek sanık hakkında hırsızlık suçundan yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 17. Ceza Dairesi-K.2019/8478).
Teşhis İşleminde Avukatın Hazır Bulunup Bulunmaması
Somut olayda, şikâyetçinin polis karakoluna müracaat etmesiyle soruşturma evresi başladığından teşhis işleminin soruşturma evresi içinde yapıldığı ve sanıkların yağma suçu şüphelisi olmaları nedeniyle 5271 sayılı CYY’nın 150/3. maddesi kapsamında kendilerine zorunlu müdafii tayini gerektiği konularında bir duraksama bulunmamaktadır. Ancak sorun bu müdafiin hangi işlemlerde ve tabii ki teşhiste hazır bulundurulmasının zorunlu olup olmadığına ilişkindir.
5271 sayılı CYY’nın 149/3. maddesinde, müdafiin ifade alma veya sorgu süresince şüphelinin yanında olma, bunun dışında ise şüpheli ile görüşme ve hukuki yardımda bulunma, 84/1. maddesinde keşifte ve 85/2. maddesinde ise soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunma hakkının bulunduğu açıkça belirtilmiş, bunun dışındaki işlemlerde müdafiin hazır bulundurulmasına ilişkin Yasada bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Teşhis işlemi gerektiğinde fotoğraf üzerinden de yapılabilecek olan ve bu yönüyle de şüphelinin imzasının alınmasının bile zorunlu olmadığı bir tanıma işlemidir. Şüpheli buna pasif olarak katılmakta ve teşhis sırasında herhangi bir beyanı da alınmamaktadır. Bu işlemde aktif olarak rol alan kişi olayın mağduru veya tanığıdır. Bu nedenle ifade alma, keşif ve yer gösterme işlemlerinde olduğu gibi müdafiin teşhiste hazır bulundurulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Aksinin kabulü halinde soruşturma aşamasındaki bütün işlemlerde örneğin; gözaltı giriş ve çıkış raporlarının alınması gibi… müdafiin hazır bulunması hatta başından sonuna kadar gözaltı süresince müdafiin, şüphelinin sürekli yanında bulundurulması gerekebilecektir. Bununla birlikte müdafiin teşhiste bulunmaması, şüphelinin teşhise karşı müdafiin hukuki yardımından yararlanmasına, teşhisten önce veya sonra müdafii ile görüşmesine engel teşkil etmeyeceği de açıktır.
Öte yandan uygulamada bazen mağdur veya tanık ile şüphelinin yüz yüze getirilerek karşılıklı beyanlarının alınması şeklinde, dolayısıyla yüzleştirme tarzında icra edilen işlemlere de teşhis denilmektedir. Böyle bir durumda şüphelinin beyanı alındığı için artık sadece bir teşhis işlemi söz konusu olmayıp aynı zamanda şüphelinin aktif olarak katıldığı ifade alma işlemi gerçekleştirildiğinden bu durumda müdafiin katılımı zorunludur.
Bu itibarla, kolluk tarafından müştekiye yaptırılan teşhiste müdafiin bulunması zorunluluğu olmadığı gibi, somut olayda yapılan teşhis işleminde yürürlükteki mevzuata göre herhangi bir usulsüzlük de bulunmadığından Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir (Ceza Genel Kurulu-K.2008/84).
Teşhis ve Yüzleştirme İşlemleri Nasıl Yapılmalıdır?
Suçun işlenmesinden kısa bir süre sonra faili belirlemeyen eylemlerde, olayın görgü tanıklarının veya yakınanın ifadelerinden ve tanımlamalarından ulaşılan şüphelilerin, tereddütsüz belirlenmeleri için teşhis ve yüzleştirme işlemleri yapılır.
Teşhis, şüphelinin kimliğinin tespit edilebilmesi ve/veya şüphelinin suçun gerçek faili olup olmadığını saptamak amacıyla yapılır. O halde teşhis, öncelikle kimlik tespit etme amacına yönelir. Öte yandan teşhis aynı zamanda bir delil elde etme yöntemidir.
Yargılama bakımından önemli bir delil toplama işi olan teşhis işlemlerinin belirli bir usul çerçevesinde yapılması, söz konusu delillerin güvenilirliği bakımından önemlidir. Zira kanunda belirtilen usule uygun olarak gerçekleştirilen teşhis, hatalı deliller elde edilmesi ve bu hatalı delillere dayalı olarak hüküm tesis edilmesini engeller. Şüphelinin teşhise tabi tutulabilmesi için gözaltına alınmış olması gerekir. Şüphelinin yakalanmış olması teşhis için yeterli değildir. Ayrıca Cumhuriyet Savcısı tarafından verilmiş bir gözaltı kararının olması gerekir. Öyleyse gözaltı kararı verilmeden yapılmış teşhis işlemleri hukuka uygun değildir.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki, teşhis bir “yüzleştirme” işlemi değildir. “Yüzleştirme” Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 52. maddesine göre tanıkların veya şüphelilerin çelişkili beyanlarının giderilmesi amacıyla yapılan bir işlemdir. “Teşhis” ise Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu (PVSK) Ek 6. maddeye göre gözaltına alınan kişinin suçun faili olup olmadığını belirlemek ve kimliğini tespit etmek amacıyla yapılan bir delil toplama işlemidir. Neticede her iki işlemde belirli usul kurallarına uyulmak şartıyla yapılan ceza muhakemesi işlemleridir.
Anılan Yasanın Ek 6. maddesi, Cumhuriyet savcısının talimatıyla kolluğun, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, teşhis yaptırabileceğini öngörmektedir. Maddede teşhisin bir zorunluluktan kaynaklanması gerektiği bir ön şart olarak belirtilmiş ve işlemin prosedürü ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Buna göre, teşhise başlamadan önce yapılacak ilk iş, teşhiste bulunacak kişinin (mağdur veya tanık) faili tarif eden beyanlarının bir tutanağa bağlanmasıdır. Bununla teşhiste bulunan kişinin keyfi hareketlerinin önlenmesi amaçlanmıştır.
Teşhis işleminin gerçekleştirilmesi sırasında da uyulması gereken bir dizi kural vardır. Bunların başında teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gelmektedir. Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhis işlemi ile ilgili önemli kurallardan birisi ise teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesidir. Teşhis işlemi ile ilgili kurallar ve prosedür yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Ayrıca işlemin sağlıklı olması amacıyla teşhisin en az iki kez tekrarlanması ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceğinin hatırlatılması gerekmektedir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konulması da gerekmektedir. Bu hususun yargılama sırasında hakim tarafından saptanıp, değerlendirilmesi gerekir.
Ayrıca sanık beyanları, tutanaklar ve tüm anlatımlar delil niteliğine haizdir. Delillerin ise bir birine eşitliği esastır. Ancak önemli olan delillerin sağlam ve güvenilir olmasıdır.
Hal böyle olunca;
Oluş ve dosya içeriğine göre; 22.09.2006 günü katılan C.. E..’un kolluktaki beyanında; apartmanın birinci katında bulunan konutuna gece saat 02.30 sıralarında salon penceresi zorlanıp açılıp girilip, dört adet değişik araca ait anahtar, ruhsat, el çantası, kimlik belgeleri, cep telefonunun alındığı sırada, adı geçen katılanın uyanması üzerine balkondan sert zemine atlayan failin aşağıda bekleyen suç arkadaşları ile birlikte, yakınana ait aracı haksız olarak ele geçirdikleri anahtar ile çalıştırıp kaçmaya çalıştıkları ancak bunu başaramayınca, aracın tekerleklerini kesip uno marka başka bir araç ile olay yerinden kaçtıklarını ifade ettiği, 10.10.2006 günü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduğu dilekçesinde suça konu cep telefonunun ilgili gsm operatöründen öğrendiği kadarı ile sanık H.. G.. tarafından kullanıldığını ileri sürmesi üzerine adı geçen sanığın kolluk tarafından karakola çağrıldığı, eylemde bir ay sonra kolluk tarafından 28.10.2006 günlü düzenlenen “teşhis tutanağı” içeriğine göre katılan C.. E..’a “dinlenme odasında gösterilen sanık H.. G..’in evinden hırsızlık yapan şahıslardan olduğunun” belirlendiği, katılanın 05.05.2007 günlü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde “olay günü uyandığında failin balkondan atlayarak kaçtığını, 30-35 yaşlarında orta boylu bir erkek şahıs olduğunu, dışarı çıktığında üç kişi olduklarını karakolda gördüğü adı geçen sanığın evinde gördüğü kişi olduğuna” ilişkin beyanlarında ısrar ettiği, 20.11.2007 günlü duruşmada ise “olay günü huzurda bulunan sanığın yüzünü kesinlikle gördüğünü ve teşhis ettiğini” ifade ettiği;
Sanık H.. G.. aşamalarda alınan savunmalarında üzerine atılı suçu işlemediğini, Kızılcahamam da ikamet ettiğini, 1958 doğumlu olduğunu (suç tarihi itibari ile 48 yaşında ), 2003 yılında çalışmış olduğu Devlet Demir Yollarından geçirdiği ağır bir kaza nedeni ile malulen emekli olduğunu, suça konu cep telefonunu eylül ayı sonlarında Ankara ‘da ikinci el cep telefonu alım satımının yapıldığı itfaiye meydanından 18-19 yaşlarında bulunan bir gençten 120.-TL karşılığında satın aldığını, kendi rızası ile kolluk tarafından telefon ile aranıp çağrıldığı için Ankara Emniyet Müdürlüğü hırsızlık büro amirliğine gittiğini, yanında suça konu telefonu da getirip iade ettiğini savunduğu;
İlgili gsm kayıtlarından sanığın adına kayıtlı abone numarasından 22.09.2006 günü saat 18:51 de suça konu telefon ile görüşme yapıldığının anlaşılması karşısında;
Sanığın hırsızlık, mala zarar verme, geceleyin konut dokunulmazlığını bozma suçlarına katıldığına dair hükümlülüğüne yeterli, kesin, inandırıcı ve kuşkudan uzak hukuka uygun kanıt bulunmadığı, aşamalarda yapılan teşhis işlemlerinin yukarıda belirtilen usul çerçevesinde yapılmadığı gibi suçun sübutu yönünden tereddüt yarattığı, katılanın suça konu eşyaya ulaşmaktan çok suç failini bulmaya yönelik ifadelerine üstünlük tanınma gerekçelerinin gösterilmemesi, sanığın katılanın suçun failine ilişkin yeterli olmayan ve bildirdiği eşgale uymayan aşamalarda genişlettiği beyanlarının savunmanın aşamalardaki tutarlı ifadelerinden neden üstün tutularak hüküm kurulduğunun açıklanmaması, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi-K.2014/3984), (Aynı şekilde: Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2022/123 E. , 2023/10783 K.).
Teşhis İşlemi İki Kere Tekrarlanmalıdır
2- 23.05.2017 tarihli olay tespit araştırma ve yakalama ve teşhis tutanağı içeriğine göre, mağdurların sanıkların eşgal bilgisini verdiği, temyiz dışı diğer sanık …‘ı görmeleri üzerine polise gösterdikleri, yakalanan temyiz dışı diğer sanık …‘ın suçu sanık … ile birlikte işlediğini beyan etmesi üzerine, benzer suçlardan birçok kere işlem yapılmış olan sanık …‘nin Polnet eşgal bilgileri sisteminden temin edilen fotoğrafı mağdurlara ve temyiz dışı diğer sanık …‘a gösterildiğinde diğer sanığın … olduğunu teşhis ettikleri görülmüş ise de 2559 sayılı Polis Vazife ve Salȃhiyet Kanun’unun (2559 sayılı Kanun) ek 6. maddesine göre “şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir.” şeklinde yapılması gerektiği ancak olayda teşhisin sadece sanığın tek bir fotoğrafı üzerinden yapıldığı görülmüştür.
3- 30.05.2017 tarihli teşhis tutanağı içeriğine göre, mağdur … hazır edilerek, sanık eşgaline uygun sivil kıyafetli görevliler ile birlikte sanığın numaralandırılarak sıralandığı, mağdur …‘a şahıslar arasında yağma olayını gerçekleştiren şahsın bulunmayabileceği de hatırlatılarak, camlı oda içerisinde bulunan dört şahsın gösterildiği, mağdurun 2 numaralı sanık …‘yi teşhis ettiği görülmüş ise de 2559 sayılı Kanun’un ek 6. maddesine göre teşhis işleminin en az iki kere tekrarlanması gerektiği ancak 30.05.2017 tarihli teşhisin bir kez yapıldığı görülmüştür.
23.05.2017 tarihli ve 30.05.2017 tarihli teşhis işlemlerinin olay ve olgular başlığının 2 ve 3 numaralı paragrafında açıklanan nedenlerle 2559 sayılı Kanun’a aykırı olması ve mağdurların duruşmada yüz yüze geldiği sanık …‘nin olay yerinde bulunan şahıs olmadığını beyan etmeleri karşısında sanık hakkında, temyiz dışı diğer sanığın atfı cürüm niteliğindeki beyanları dışında atılı suçları işlediğine dair mahkumiyete yetecek ölçüde her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil elde edilemediğinden beraati yerine yetersiz gerekçeyle mahkumiyetine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur ve Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır (Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/23795 E. , 2023/8993 K.).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.