0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Başsavcılığın İtirazıyla Kararın Düzeltilmesi Nedir?

Olağanüstü bir kanun yolu olan Başsavcılığın itirazı üzerine kararın düzeltilmesi yasa yoluna şu kararlar aleyhine başvurulabilir:

1. İstinaf Mahkemesi’nin (Bölge Adliye Mahkemesi) kesinleşmiş kararları aleyhine,

2. Yargıtay’ın bozma veya onama (esastan red) kararları aleyhine,

3. Yargıtay’ın kanun yararına bozma kararları aleyhine.

Kararın düzeltilmesi kanun yolu; İstinaf Mahkemesi’nin esastan reddedilerek kesinleşmiş kararlarına veya Yargıtay’ın onama (esastan red) veya bozma kararlarına karşı Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yetkisini kullanması için gidilebilen olağanüstü bir kanun yoludur. Kararın düzeltilmesi yolu, şikayetçinin veya kesinleşmiş karar ile hükümlü hale gelmiş sanığın adeta başvurabileceği son çaredir.

İstinaf Mahkemesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) kesinleşmiş kararlarına karşı, Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığının itiraz yetkisi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 308/A maddesinde düzenlenmiştir.

Yargıtay’ın bozma veya onama yoluyla kesinleşmiş kararlarına karşı, Yargıtay Başsavcılığının itiraz yetkisi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 308. maddesinde düzenlenmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hukuk davaları (alacak, tazminat, tapu iptal, aile hukuku vs.) için karar düzeltme yoluna yer vermediğinden, bu davalar açısından karar düzeltme kanun yoluna başvuru imkanı yoktur. Kararın düzeltilmesi kanun yolu, sadece ceza davaları için tanınmış bir hak arama yoludur.

1. Kesinleşmiş İstinaf (Bölge Adliye) Mahkemesi Kararına İtiraz


Bölge Adliye Mahkemesi, diğer bir deyişle istinaf mahkemesi, yerel mahkeme kararını esas ve usul açısından inceleyerek hem olay denetimi yapar hem de hukuki denetim yapar. İstinaf mahkemesi, istinaf incelemesi neticesinde istinaf başvurusunu “esastan red” veya “düzelterek esastan red” kararı verdiğinde, temyiz edilemeyecek kararlar arasında yer alıyorsa, bu karar kesin niteliktedir. Kesinleşmiş İstinaf Mahkemesi kararlarına karşı, Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı kararı veren İstinaf Ceza Dairesi’ne itiraz başvurusu yapabilir.

İstinaf Ceza Dairesinin İtiraz Başvurusunu İncelemesi

İstinaf incelemesi neticesinde karar kesinleşmişse; kesinleşen istinaf mahkemesi kararına karşı son çare İstinaf Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurulmasıdır. Hukuka aykırı kesinleşmiş mahkeme kararına karşı itiraz yetkisini kullanması için İstinaf Mahkemesi Başsavcılığı’na hukuki gerekçeleri açıklayan bir dilekçeyle başvurulması gerekir. Başsavcılık, talep halinde veya kendiliğinden, daha önce istinaf incelemesini yapan ceza dairesi nezdinde hukuka aykırı kararın düzeltilmesi için itiraz yetkisini kullanır.

İstinaf incelemesini yapmış olan ceza dairesi, başsavcılığın talebini yerinde gördüğünde ceza davası dosyasını yeniden ele alarak kararını düzeltir. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir.

İstinaf Başkanlar Kurulunun İtiraz Başvurusunu İncelemesi

İstinaf Ceza Dairesi, savcılığın itiraz başvurusunu reddederse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. Kurul yapacağı inceleme neticesinde itirazı yerinde görürse talebin kabulüne karar verir. Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir. Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar.

İstinaf (Bölge Adliye Mahkemesi-Bam) Kararına İtiraz Süresi

Sanığın aleyhine yapılacak itirazların Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) kararının savcılığa verildiği tarihten itibaren savcılık tarafından 1 ay içerisinde yapılması gerekir. Sanığın lehine yapılacak itirazlarda herhangi bir süre yoktur.

İtiraz Başvurusu İnfazı Durdurur mu?

İstinaf (Bölge Adliye) Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz yetkisini kullanarak kararın düzeltilmesinin talep edilmesi hükmün infazını durdurmaz. Ancak, talep dilekçesi ile infazın durdurulması da istenebilir.

İstinaf (Bölge Adliye) Mahkemesinin Kesin Kararlarına İtiraz Mevzuatı

Kesinleşmiş Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı, kararın düzeltilmesi için itiraz başvurusunu düzenleyen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.308/A şu şekildedir:

(Değişik cümle: 28/3/2023-7445/22 md.) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re’sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz. Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hatanın bulunması zorunlu olup, bu itiraz sanık veya müdafiine daire tarafından tebliğ olunur. Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı itirazı incelemek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir. Kurula gönderilen itiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanır. Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilir. Kurulun verdiği kararlar kesindir. Dörtten fazla ceza dairesi olan bölge adliye mahkemelerinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından daire başkanları arasından belirlenen ve dört üyeden oluşan başkanlar kurulu bu incelemeyi yapar. Başkanlar kurulunun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları, Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir.

2. Yargıtay Onama veya Bozma Kararına İtiraz


Yargıtay Ceza Dairelerinin onama veya bozma kararlarına karşı, Yargıtay Başsavcılığının itiraz yetkisi vardır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları Yargıtay Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına bu yetkiyi kullanır. İtiraz, daire kararında gerek maddî ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz yasa yoluna başvurusunu “itirazname” denilen belgeyi düzenleyerek yapar. İtiraz başvurusunda itiraz nedenlerinin açık ve gerekçesiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir (CGK-K.2020/304).

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının olağanüstü kanun yollarından birisi olan itiraz kanun yoluna başvurabilmesi için ön koşul; Yargıtay ceza daireleri tarafından temyiz incelemesi yapılarak bir karar verilmesidir. Hakkında temyiz incelemesi yapılarak hüküm kurulmayan sanık hakkında itiraz kanun yoluna başvurulması mümkün değildir (CGK-K.2022/769).

a- Yargıtay Onama Kararına İtiraz

Yargıtay’ın onama kararından sonra, yani temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesinden sonra olağanüstü bir kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na itiraz yetkisini kullanması ve kararın düzeltilmesini sağlaması için başvurulabilir.

Kararın düzeltilmesi kanun yolu, hakkındaki hüküm temyiz incelemesinden sonra kesinleşen sanık tarafından talep edilebileceği gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca kendiliğinden de işletilebilir. Şikayetçi olup davaya müdahil olan taraf da itiraz kanun yoluna başvurmak üzere Yargıtay Başsavcılığı’na müracaat edebilir.

Kararın düzeltilmesi, her türlü kesinleşmiş Yargıtay onama kararına karşı başvurulabilen bir kanun yoludur. Ancak, özellikle savcılık tebliğnamesine (savcılık görüşü) aykırı verilen daire kararlarına karşı daha etkin bir yol olduğunu söylemek mümkündür.

b- Yargıtay Bozma Kararına İtiraz

Yargıtay, yapacağı inceleme neticesinde yerel mahkeme veya istinaf mahkemesi hükmü hakkında “bozma kararı” verebilir. Yargıtay’ın bozma kararına karşı davanın tüm tarafları kararın düzeltilmesi talebini ileri sürebilir. Müdahil veya sanık bozmanın niteliğine göre Yargıtay kararına karşı itirazda bulunma hakkına sahiptir.

Yargıtay bozma kararına itiraz, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurularak kullanılır. Başsavcılık bozma kararına karşı kararın düzeltilmesi için kendiliğinden itiraz edebileceği gibi tarafların talebi üzerine de harekete geçebilir.

Yargıtay Ceza Dairesi Tarafından İtirazın İncelenmesi

Savcılık itiraz talebini kabul ettiğinde, kararın düzeltilmesi için itiraz başvurusu Yargıtay Savcılığı tarafından Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na yapılır. Savcılığın itirazı üzerine ceza davası dosyası, öncelikle kararına itiraz edilen Yargıtay dairesine gönderilir. Yargıtay bozma veya onama kararına itiraz, ceza dairesi kararında gerek maddi ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. İtiraz nedenlerinin açık ve gerekçeleriyle yazılı olarak bildirilmesi gerekir.

Kararı veren Yargıtay ceza dairesi, mümkün olan en kısa sürede savcılığın itirazını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı savcılık itirazını incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu Tarafından İtirazın İncelenmesi

Savcılık itirazı Yargıtay Ceza Dairesi tarafından yerinde görülmeyerek reddedilirse, dosya itirazı incelemek üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na Gönderilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu itirazda ileri sürülen nedenlerle bağlı olmaksızın kararı usul ve esas yönünden inceler. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığını, ileri sürülen nedenin itiraz konusu olup olmayacağını inceledikten sonra, itiraz süresi geçmiş veya konu itiraz edilebilir değilse usulden ret kararı verir. Süresinde ve itiraz edilebilir olduğu saptanırsa karar esastan incelenir. İtiraz yerinde bulunmazsa esastan ret kararı verilir; yerinde görürlerse karar yerine geçecek ve itiraz doğrultusunda, kurulun gördüğü nedenle karar verilir.

Yargıtay Onama veya Bozma Kararına İtiraz Süresi

Sanığın aleyhine yapılacak itirazlar, Yargıtay kararının ceza dairesi tarafından savcılığa verildiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde savcılık tarafından yapılmalıdır.

Sanığın lehine yapılacak itiraz başvurularında süre sınırlaması olmayıp sanık lehine her zaman itiraz etmek mümkündür.

İtiraz Başvurusu Hükmün İnfazını Durdurur mu?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz yetkisini kullanarak kararın düzeltilmesinin istenmesi hükmün infazını durdurmaz. Hüküm, infaza verilerek hükümlü hakkında cezanın infazı için davetiye veya yakalama kararı çıkarılabilir. Ancak, talep dilekçesi ile infazın durdurulması da talep edilebilir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtirazı Hükmün Kesinleşmesini Engeller mi?

5271 sayılı CMK’nın 293/1. maddesinde ‘Süresi içinde yapılan temyiz başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.’ hükmü düzenlenmiştir. Hükme karşı temyiz yasa yoluna süresinde başvurulması üzerine hüküm kesinleşmeyecek, ancak temyiz başvurusunun reddedilerek hükmün onanmasına karar verilmesi veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesi hâlinde onama/düzeltilerek onama kararının verildiği tarihte hüküm kesinleşecektir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin düzenlendiği CMK’nın 308. maddesinde mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece onanmasına veya düzeltilerek onanmasına karar verilmesi ve bu kararlar aleyhine itiraz yasa yoluna başvurulması hâlinde hükmün kesinleşmeyeceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir (CGK-K.2020/248). Bu nedenle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisini kullanması hükmün kesinleşmesini engellemez.

Yargıtay Savcısının Yaptığı İtirazdan Vazgeçme Yetkisi

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nunda kanun yoluna yapılan başvurudan vazgeçilmesi konusu “Başvurudan vazgeçilmesi ve etkisi” başlıkğıyla 266. maddede düzenlenmiştir:

(1) Kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, mercii tarafından karar verilinceye kadar geçerlidir. Ancak, Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine yapılan başvurudan onun rızası olmaksızın vazgeçilemez.

(2) Müdafiin veya vekilin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamede bu hususta özel yetkili kılınmış olması koşuluna bağlıdır.

(3) 150 nci Maddenin ikinci fıkrası uyarınca, kendisine müdafi atanan şüpheli veya sanıklar yararına kanun yoluna başvurulduğunda veya başvurulan kanun yolundan vazgeçildiğinde şüpheli veya sanık ile müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır.

Maddenin birinci fıkrasının açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, mercii tarafından karar verilinceye kadar geçerlidir. Bu düzenleme olağan ve olağanüstü tüm kanun yollarını kapsayan genel bir hüküm olup, dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bir kanun yolu olan itirazdan Ceza Genel Kurulunca karar verilinceye kadar vazgeçmesi mümkündür.

Olağanüstü kanun yollarından biri olarak kabul edilen itiraza başvurma yetkisi sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmış olup, Başsavcı dışındaki tarafların bu kanun yoluna başvurma imkânı bulunmamaktadır. Dolayısıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanunen tek başına kullanmaya yetkili kılındığı bu olağanüstü kanun yolundan vazgeçmesi noktasında ister aleyhe, isterse lehe itiraz olsun herhangi bir tarafın onayına gerek olmaksızın vazgeçebileceğinin kabulü gerekmektedir. Aksi takdirde yalnızca temyiz kanun yolunda, Cumhuriyet savcısının sanık lehine yaptığı başvuru için kabul edilen ve olağan kanun yolu için kabul edilmiş olan bu istisnai düzenlemenin kanun koyucunun amacına aykırı şekilde genişletilmesi söz konusu olacaktır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar:2013/394).

Yargıtay Başsavcılığının İtiraz Yetkisini Kullanamayacağı Haller

Ceza genel Kurulu kararlarına göre aşağıdaki hallerde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz yoluna başvuramaz:

  1. Eleştiriye ilişkin düşüncelerin reddine dair daire kararlar itiraz olunabilecek nitelikte kararlardan değildir (YCGK -K.1964/464),

  2. Kabule göre yapılan bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz yoluna başvuramaz (YCGK - K.1998/91),

  3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının olağanüstü bir kanun yolu olması nedeniyle sonuca etkili olmayacak türden hukuka aykırılıklar bu kanun yoluna konu edilemez (YCGK - K.2010/241),

  4. Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen sanığının tutukluluk halinin devamına ilişkin kararlara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurma yetkisi yoktur. (YCGK - K.2011/28),

  5. Görev konusunun Yargıtayca inceleme konusu dahi yapılamayacağı bir durumda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kesin nitelikteki merci tayini kararını hükümsüz kılacak bir sonuç doğmasına neden olacak şekilde itiraz kanun yoluna başvurma imkanı bulunmamaktadır (YCGK - K.2011/296).

Yargıtay Kararlarına İtiraz Mevzuatı

Yargıtay kararlarına karşı kararın düzeltilmesi için itiraz yasa yolunu düzenleyen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m.308 şu şekildedir:

(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.

(3) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.

Yargıtay’ın Onama/Bozma Kararının İtirazen Düzeltilmesi Örnekleri


Başsavcılığında İtiraz Başvurusunda Hukuki Yarar Şartı

Temyiz incelemesi sonucu Yargıtay ilgili Ceza Dairesince hükme ilişkin karar verilmesiyle olağan kanun yolları sona ermektedir. Bu aşamadan sonra ancak 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca olağanüstü kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı gündeme gelebilecektir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki sadece Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Savcıları, Yargıtay Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı adına bu yetkiyi kullanırlar.

İtiraz, daire kararında gerek maddî ve gerek usul hukukuna aykırı olduğu saptanan hususlara yönelik olabilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itiraz yasa yoluna başvurusunu “itirazname” denilen belgeyi düzenleyerek yapar. İtiraz başvurusunda itiraz nedenlerinin açık ve gerekçesiyle birlikte yazılı olarak bildirilmesi gerekir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, itiraz üzerine incelemeyi dosya üzerinden yapar ve düşme sebebi varsa davanın düşmesine karar verir. İtiraz nedenlerini yerinde görmezse itirazı reddeder, yerinde görürse, kararı ıslah eder. İtirazın reddedilmesi hâlinde Ceza Dairesinin kararı konusunda bir karar vermesi gerekmez (… Centel, Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Basım Yayım Dağıtım, 19. Bası, … 2020, …. 956).

5271 sayılı CMK’nın olağanüstü yasa yolları bölümünde yer alıp 308. maddesinde düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı itirazının, Özel Ceza Daire kararlarındaki hukuka aykırılıkların, Ceza Genel Kurulu tarafından giderilmesini isteme ve bu yolla içtihat birliğini sağlama işlevi de bulunmaktadır. Kanun yollarının ortak amacı, temyiz edilen kararların hukuka ve maddi gerçeğe uygunluğunun denetlenmesi olup Yargıtay Ceza Dairelerinin temyiz incelemesi sonucunda verdikleri kararların da, temyiz incelemesinin kapsamı gözetilerek gerek maddi gerekse muhakeme hukukuna aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz kanun yoluna başvurulabileceğinde bir tereddüt bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, kanun yolu davası açabilmek için korunan hukuki yararın ihlâl edilmiş olması gerekir. Kanun yolu başvurusunun temel şartlarından biri karardan zarar görme şartıdır (Feridun Yenisey, … Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 9. Baskı, …, 2021, …. 894-899). Olağanüstü kanun yollarının genel amacı, kesin hükmün otoritesinin ancak çok ciddi boyutta hukuka aykırılıkların bulunması hâlinde hukuk düzenince kabul görmeyerek ortadan kaldırılmasıdır. Yargısal kararın güvenirliği ve hukuki kesinlik ilkeleri de dikkate alındığında, ancak hukuki yararın bulunması kaydıyla olağanüstü kanun yollarına başvurulabileceği kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2019/420 E. , 2022/475 K.).

Yargıtay Dairesinin Onama Kararını İtiraz Üzerine Kaldırması

  • CMK 308. Madde - Yargıtay Onama Kararına İtiraz
  • Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtiraz Yetkisi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Dairemiz arasındaki uyuşmazlık, sanık …‘in uyuşturucu madde ithal etme eyleminin sübuta erip ermediğine ilişkindir. Sanık savunmaları, olay tutanakları, iletişimin tespiti tutanakları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın uyuşturucu madde ihraç etme suçunun sübuta ermediği anlaşıldığından, itiraz yerinde görülerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

1- İtirazın kabulü ile itiraza konu Dairemizin 13.04.2016 tarih ve 2015/1784-2016/3762 sayılı kararının sanık … yönünden kaldırılmasına,

2- Sanık … hakkındaki hükmün incelenmesinde:

Kendisinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçmeyen sanığın savunmalarının aksine, diğer sanık …den ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisinin olduğuna ya da bu sanığın uyuşturucu madde ihraç etme suçuna iştirak ettiğine dair somut olay ve olgularla örtüşmeyen maddi bulgularla desteklenmeyen telefon konuşmaları dışında kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı anlaşıldığından, “Şüpheden sanık yararlanır” genel ceza hukuku ilkesi de gözetilerek sanığın beraati yerine yazılı gerekçeyle mahkûmiyetine hükmedilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, sanık hakkındaki hüküm infaza verilmiş ise İNFAZIN DURDURULMASINA, sanık bu mahkumiyet hükmü nedeniyle infaz kurumuna alınmış ise SALIVERİLMESİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde serbest bırakılmasının sağlanması için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi (YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ - Karar : 2018/18)

Yargıtay Ceza Dairesi Onama Kararının İtiraz Üzerine Kaldırılması

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının …..sayılı yazısı ile; hükümlü … müdafii 31/12/2018 tarihli dilekçesi ile 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna başvurulmasını talep etmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyurınca İTİRAZIN KABULÜNE,

Dairemizce verilen 30/10/2018 gün ve 2014/28187 Esas, 2018/18367 Karar sayılı, sanık … hakkında silahla tehdit, hakaret ve yaralama suçları yönünden verilen onama kararının KALDIRILMASINA,

Ankara 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16/10/2012 gün ve 2012/33 Esas, 2012/1000 Karar sayılı hükmün sanık … hakkında silahla tehdit, hakaret ve yaralama suçları yönünden yeniden incelenmesi sonucu:

Sanığın aşamalarda üzerine atılı suçlamayı kabul etmemesi, soruşturma aşamasında beyanı bulunmayan katılanın 05/09/2011 tarihli dilekçesinde çekiçten söz etmemesine karşın, kovuşturma aşamasında sanığın elinde çekiç olduğu halde iddianamede belirtilen eylemleri yaptığını beyan etmesi ve katılanın doktor raporunun bulunmaması karşısında, katılanın şikayet dilekçesi ile kovuşturma aşamasındaki beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğu açıklanıp tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,

Kanuna aykırı, sanık …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden itiraz yazısına uygun olarak hükümlerin bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi - Karar : 2019/6335).

Yargıtay Onama Kararına Yapılan İtirazın Reddine

1-) KONU

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık … hakkında, Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. sayılı kararı ile mahkumiyetine karar verilmiş ve hüküm sanık müdafii tarafından istinaf edilmiştir.

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin …. karar sayılı kararı ile İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine karar verilmiştir.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi’nin 04.03.2019 gün ve 2018/3156 esas 2019/1308 sayılı kararı ile “.. sanık müdafinin temyiz dilekçesinde hükmün hukuki yönüne ilişkin herhangi bir temyiz nedeni göstermediği, CMK’nın 295/1. maddesinde belirtilen süre içerisinde temyiz nedenlerini içeren ek dilekçe de sunmadığı anlaşıldığından, … sayılı CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca üye …‘in karşı oyu ve oyçokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,” şeklinde karar verildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Yargıtay 20. Ceza Dairesi’nin bu ilamının CMK 308/2-3 maddesi kapsamında incelenmesi ve kaldırılması, yerel mahkeme hükmünün sanık … yönünden CMK 289. maddede yazılı haller yönünden incelenmesi, bu yönden yapılan incelemenin ilamda gösterilmesi yönünden itiraz edilmiştir.

2-) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ

Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı yerinde görülmemiştir. İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.

3-) KARAR: Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının yerinde görülmediğine,

2- … sayılı CMK’nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 13.05.2019 tarihinde üye …’in karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi (Yargıtay 20. Ceza Dairesi - K.2019/2878).

Ceza Genel Kurulunun Yargıtay Onama Kararına İtirazı Değerlendirmesi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;

a- Sanık müdafisinin temyiz dilekçesi dikkate alınarak, dilekçede ileri sürülen mevcut temyiz nedenleri karşısında suç vasfının değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığı, bu bağlamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca suç vasfına yönelik olarak itiraz yasa yoluna başvurulup başvurulamayacağı, başvurulabileceğinin kabulü halinde eylemin hukuki niteliğinin belirlenmesi, sanığın eylemin yağma suçunu oluşturduğu sonucuna ulaşılması halinde ise Özel Dairece, hükmolunan cezaların miktarları ve türü itibarıyla temyiz isteminin reddine karar verilen silahla tehdit ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarına yönelik temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağına ilişkin uyuşmazlıklar yönünden KABULÜNE,

b- Sanık müdafisinin temyiz dilekçesi kapsamına göre, temyiz edilen hükmün 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesi uyarınca gerekçe içerip içermediği, gösterilen gerekçenin dosya kapsamı ile uyumlu olup olmadığı yönlerinden temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağı, buna göre suçun niteliğinin belirlenmesine ilişkin Yerel Mahkemece gösterilen gerekçenin dosya kapsamına uygun olup olmadığına yönelik uyuşmazlıklar yönünden DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,

2- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 26.04.2018 tarihli ve 5767-6481 sayılı silahla tehdit ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin reddi kararı ile nitelikli hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,

3- Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18.07.2017 tarihli ve 1373-1353 sayılı, sanık hakkında nitelikli hırsızlık, silahla tehdit ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere yönelik düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının,

a- Sanığın eylemlerinin bir bütün halinde yağma suçunu oluşturması,

b- Yerel Mahkemece suçun nitelendirilmesine ilişkin gösterilen gerekçenin dosya kapsamına uygun olmaması,

Hususları gözetilmeden Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2017 tarihli ve 253-97 sayılı hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsizliklerinden, aleyhe yönelen temyiz olmaması nedeniyle karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulması kaydıyla BOZULMASINA,

4- Bozma nedenine göre sanığın tahliye edilmesine YER OLMADIĞINA ve TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,

5- Dosyanın, bozma kararının niteliği itibarıyla, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 28.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede tüm uyuşmazlıklar bakımından oy çokluğuyla karar verildi (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - K.2019/461).

Yargıtay Savcısının Aleyhe İtiraz Süresini Kaçırması

Dairemizin, itiraza konu olan sanıklar … ve …. hakkındaki kararlarının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12/08/2015 tarihinde teslim alındığı, itirazın kapsamına bakıldığında sanıklar hakkında tek eylem nedeniyle verilen mahkûmiyet hükümlerinin onandığı ve sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair yapılan itirazın sanıklar aleyhine sonuç doğuracak nitelikte olduğu ve 02/11/2020 tarihli itirazın CMK’nın 308. maddesinde öngörülen 30 günlük süreden sonra yapıldığı anlaşıldığından reddine ve itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmektedir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar:2021/5358).

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde ceza daireleri kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurabileceği öngörülmüş, ancak sanık lehine itirazlarda süre aranmayacağı kuralı benimsenmiştir. Buna göre, sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde belirlenen aykırılıklarla ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınan ve olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz 30 günlük bir süre ile sınırlandırılmış olup bu süre Özel Daire kararının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına verildiği tarihten itibaren başlayacaktır. Süre geçtikten sonra sanık aleyhine itiraz yoluna gidilemeyecektir. Açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca teşdiden 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, eylemin teşebbüs aşamasında kalması nedeniyle aynı Kanun’un 35/1. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirime gidildiği sırada sonuç cezanın 2 yıl yerine 2 ay hapis cezası olarak belirlendiği, hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Özel Dairece onanmasına karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ise hükmün gerekçe bölümünde netice olarak 2 yıl hapis cezasına karar verildiği yazılmasına rağmen sonuç cezanın 2 ay hapis cezası şeklinde belirlenmesi nedeniyle hükümde çelişki meydana getirildiği ve bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurduğu olayda;

Sanık aleyhine olduğunda şüphe bulunmayan itiraz nedeninin 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca 30 günlük süreye tâbi olduğu, dosya içeriğine göre 25.06.2018 tarihinde başlayan itiraz süresi 24.07.2018 tarihinde sona erdiği hâlde, itiraz kanun yoluna Özel Daire ilamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesinden yaklaşık 100 gün sonra 11.10.2018 tarihinde başvurulduğu anlaşıldığından, 30 günlük kanuni süreden sonra yapılan sanık aleyhindeki itiraz nedeninin Ceza Genel Kurulunca görüşülmesi mümkün değildir (Ceza Genel Kurulu 2018/622 E. , 2022/350 K.).

Yargıtay Başsavcısının İtiraz Edebileceği ve Edemeyeceği Kararlar

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 23.11.2017 tarih ve 401829 sayı ile Özel Daire kararında kabule göre bozma nedeni gösterilen vekalet ücreti yönünden olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı kurumuna, 1412 sayılı CMUK’nın temyize ilişkin hükümler içerisindeki 322/4. maddesinde; “Ceza Daireleri’nden birinin kararına karşı Cumhuriyet Başsavcısı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir.” biçiminde yer verilmiş, 5271 sayılı CMK’nın olağanüstü kanun yolları arasındaki 308. maddesinde ise; “Yargıtay Ceza Daireleri’nden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir, sanığın lehine itirazda süre aranmaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Görüldüğü gibi, 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinde yer alan “lehe itirazda süre aranmayacağına” ilişkin cümle dışında madde metinleri tamamen benzerlik arz etmektedir. Bölge Adliye Mahkemeleri ile kanunda açık hüküm bulunması durumunda ilk derece mahkemeleri kararlarının, temyizi sonucu Yargıtay ilgili Ceza Dairesince incelenmesi ile olağan kanun yolları sona ermektedir. Bu aşamadan sonra ancak 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca olağanüstü kanun yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı gündeme gelebilecektir.

Olağanüstü olmak, kesinleşmiş kararlara karşı istisnai bir denetim yolu sağlamak demektir. Başsavcının itirazı yolunun “istisnai” nitelikte olması, eğer başka denetim yolu varsa, onun kullanılmasını gerektirir. Bununla birlikte 5271 sayılı CMK’nın olağanüstü kanun yolları bölümünde yer alan 308. maddesinde düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazının, Özel Daire kararlarındaki hukuka aykırılıkların, Ceza Genel Kurulu tarafından giderilmesini isteme ve bu yolla içtihat birliğini sağlama işlevini görmesi ve ayrıca kamuoyunun tatminine yönelik bir yönü de bulunmaktadır. Buna karşın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazına hangi hâllerde başvurulacağına ilişkin gerek 1412 sayılı CMUK’nın 322/4. maddesinde, gerekse 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinde açıklık bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kapsamı günümüze kadar çeşitli Ceza Genel Kurulu kararlarına konu olmuş, bu bağlamda; “eleştiriye ilişkin düşüncelerin reddine dair daire kararlarının itiraz olunabilecek nitelikte kararlardan olmadıkları” (CGK’nın 16.11.1964 tarih ve 470-464), “kabule göre yapılan bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yoluna başvuramayacağı” (CGK’nın 17.03.1998 tarih 18-91 ve 07.02.2012 tarih 297-22), “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle sonuca etkili olmayacak türden hukuka aykırılıkların bu yasa yoluna konu olamayacağı” (CGK’nın 30.11.2010 tarih ve 233-241) “Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen sanığının tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararlara karşı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurma yetkisinin bulunmadığı” (CGK’nın 29.03.2011 tarih ve 49-28), “görev konusunun Yargıtayca inceleme konusu dahi yapılamayacağı bir durumda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kesin nitelikteki merci tayini kararını hükümsüz kılacak bir sonuç doğmasına neden olacak şekilde itiraz yasa yoluna başvurma olanağının bulunmadığı” (CGK’nın 27.12.2011 tarih ve 158-296) kabul edilmek suretiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin belirli yönlerden sınırlandırılması gerektiğine karar verilmiştir. Görüldüğü gibi bu yol, Yargıtay Ceza Daireleri kararlarına karşı başvurulan olağanüstü bir kanun yolu olup bu yetki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Kanun metninde hangi hukuka aykırılıkların bu yolla denetleneceği yönünde bir açıklık bulunmamakta ise de olağanüstü bir kanun yolu olan itiraz kanun yoluna başvurabilmek için hukuka aykırılık hâlinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Ciddi boyutlara ulaşmayan veya sonuca etkili olmayan kanuna aykırılıkların bu yöntemle denetlenmesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazının amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacaktır.

Yine Ceza Genel Kurulunun 30.06.2009 tarihli ve 169-186 ile 30.09.2003 tarihli ve 230-236 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da; Özel Daireler tarafından “kabule göre” yapılan bozmaların yerel mahkeme uygulamasının hatalı görülen yönüne, uyarma ve yol gösterme amacıyla değinmekten ibaret olup, direnmeye konu olamayacağı da istikrarlı olarak kabul edilmektedir.

Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Ceza Dairelerinin kararlarına karşı itirazı, olağanüstü bir kanun yolu olup hangi hâllerde bu yola başvurulacağı kanunda açıklanmamakla beraber, gerek yerleşmiş yargı kararlarında, gerekse öğretide ancak sınırlı hâllerde bu yola başvurulabileceği, bu bağlamda Özel Dairelerce öğretici ve yol gösterici nitelikte yapılan “kabule göre” bozmalara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisinin bulunmadığının kabul edilmesi karşısında, yine itiraza konu edilemeyen Özel Dairelerce öğretici ve yol gösterici nitelikte yapılan “kabule göre” bozma nedenleri hakkında Ceza Genel Kurulunca da inceleme yapılamayacağının kabulü gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu-K.2021/127).

Ceza Genel Kurulunun İtiraz Üzerine Verdiği Kararlara Karşı Direnilemez

Muhakeme hukukunda yargılama, bir süreçtir. Sınırsız sürede ve belirsiz bir usulde yargılama faaliyeti gerçekleşmeyeceğinden yargılamanın icrası, kararların verilmesi, başvurulabilecek olağan ve olağanüstü kanun yolları ile hükmün kesinleşme süreci ayrıntılı usul kurallarıyla düzenlenmiştir. Nitekim Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı bir olağanüstü kanun yolu olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına itiraz yetkisi tanınmıştır. Yerleşik uygulamaya göre Genel Kurul fiil ve fail hakkında itiraz nedenlerine bağlı olmaksızın (suç vasfı yönünden itiraz edilen olayda suçun sübut bulmadığı gibi) hükmü her yönüyle inceleyip yargılama sürecini sonlandıran veya hukuka aykırılıkların giderilmesi için ilk derece veya Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının bozulmasına yönelik süreci devam ettiren bir karar verebilmektedir. Bu kararın Özel Dairenin değil Genel Kurul kararı olduğu kuşkusuzdur. Genel Kurulun 14.06.1982 tarihli ve 12-281 sayılı kararından olağan kanun yolu olarak itiraz ile olağanüstü itirazın farklı hükümlere tâbi olduğu sonucuna ulaşmak mümkün ise de ceza yargılamasında maddi ve hukuki denetimde son sözü söyleme hakkını haiz Genel Kurul kararlarının bağlayıcı olup olmadığı tartışma konusudur.

2797 sayılı Kanun’da dairelerin, Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri, çalışma usul ve esasları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Daireler iş bölümü esasına göre çalışmalarına rağmen Genel Kurulların görevleri kanunla belirlenmiştir. Yargıtay ibaresinden ayrım yapmaksızın Daire ve Genel Kurulun anlaşılması gerektiğine ilişkin görüşün hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Nitekim tutukluluğa itiraz ve salıverme talepleriyle ilgili dosyanın Yargıtayda olması hâlini düzenleyen CMK’nın 104/3. maddesinde; “Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re’sen de verilebilir.” düzenlemesine yer verilerek Daire ile Genel Kurul ayrımı ortaya konulmak suretiyle bu husustaki yetki karmaşası önlenmiştir.

Diğer yandan 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile CMK’da yapılan değişiklik sonrası, kanun koyucunun fuzuli işlerle iştigal etmeyeceği düşüncesinden hareketle Genel Kurulun önceki kararlarının yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu bağlamda CMK’nın 307. maddesinin 4. fıkrasının birinci cümlesinde; “Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır.” düzenlemesine yer verildikten hemen sonra direnme kararlarının, kararına direnilen daireye gönderileceğinin belirtilmesi, bu düzenlemeden de yalnızca Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına direnilebileceğinin anlaşılması ve Ceza Genel Kurulunun bu anlamda bir Ceza Dairesi olarak nitelendirilememesi, Genel Kurulun, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz nedenleri ve görüşleriyle bağlı olmaksızın itiraza konu hükmü tüm yönleriyle inceleyerek karara bağlama hak ve yetkisine sahip olması, ilk derece mahkemelerinin ve bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin direnme kararları ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı prosedür, dayanak ve hukuki dokuları bakımından farklılık gösterseler de her iki hâlde de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun görüşünü alma ihtiyacının bulunması, direnme ya da itiraz yoluyla Genel Kurul önüne gelen bir dosyanın aynı usullerle incelenip karara bağlanmasının, bu çerçevede itiraz yolu üzerine Genel Kurulca verilen bozma kararlarına karşı direnilebileceğinin kabulünün, aynı dosyanın Ceza Genel Kurulunca aynı yöntem ve usullerle bir kez daha ele alınarak yargılamanın uzaması sonucunu doğurması, dairelerin bozma kararlarına karşı ilk derece ve istinaf mahkemelerinin direnme yetkisini Genel Kurul kararlarına karşı da kullanabilmelerinin kabulünün olağanüstü itirazı hukuki sonuç doğurmayan bir kanun yolu hâline dönüştürme riski taşıması, bir kural değil istisna niteliğindeki direnme üzerine Genel Kurulca verilen kararlara tekrar direnilememesinin o hususta Genel Kurulca bir sonuca varıldığı hukuki temeline dayanması, itiraz üzerine incelenen dosyalarda da bu yönden bir farklılık bulunmaması, diğer taraftan itiraz üzerine gelen dosyalarda itiraz sebebiyle bağlı olmayan Genel Kurulca zaten incelenmiş bir meseleye ilişkin direnme hakkı bulunmamasının adil yargılanma hakkını ihlal eden bir yönünün bulunmaması ve AİHS’ye Ek 7 No.lu Protokol’e göre üst yargı mercilerinin kararlarının kesinliğinin Sözleşme hükümlerine de aykırılık teşkil etmemesi karşısında; itiraz kanun yolu üzerine Ceza Genel Kurulunca verilen bozma kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi ceza daireleri veya ilk derece mahkemelerince direnme kararı verilebilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2023/513 E. , 2023/668 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS