0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Vasiyetname Nedir?

Av.Sefa Bayram1

Vasiyetname, miras bırakanın son istek ve arzuları ile mirasının paylaşım esaslarını belirleyen yazılı belge veya sözlü beyandır. Vasiyetname, resmi memur (noter, hakim vs.) huzururunda yapılabileceği gibi miras bırakanın kendi elyazısı ile veya koşulları varsa sözlü beyan yolu ile de geçerli bir şekilde yapılabilir. Miras bırakan ölüme bağlı bir tasarrufla aşağıdaki işlemleri yapabilir:

  • Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasçılıktan çıkarılabilir (MK m.510),
  • Mirasçı atayabilir (MK m.516),
  • Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli mal vasiyeti yapabilir (MK m. 517),
  • Koşullar ve yükümlülükler (mükellefiyetler) koyabilir (MK m.515), yedek mirasçı atayabilir (MK m. 520), art mirasçı atayabilir (MK m.521),
  • Vakıf kurulmasını vasiyet edebilir (MK m.526).

Bu ölüme bağlı tasarruflardan en önemlisi vasiyetnamedir. Kişi vasiyetname ile terekesi üzerinde ölümünden sonra sonuç doğuracak şekilde işlem yapmakta ve bu şekilde terekesinin geleceğine yön vermekte ve yapılmasını arzu ettiği konulara ilişkin tasarrufta bulunmaktadır. Vasiyetnameler tek taraflı olarak yapılan ölüme bağlı tasarruf işlemleridir. Vasiyetnamelerde irade beyanının karşı tarafa ulaşmasına ve karşı tarafın da bunu kabul etmesine gerek yoktur. Vasiyet eden kişi bu işlemleri ölümünden sonra sonuç doğuracak şekilde yapmaktadır. Dolayısıyla miras bırakan, ölümüne kadar her zaman vasiyetnameleri serbestçe ve tek taraflı olarak değiştirebilir. Miras bırakanın sağken vasiyetnameyi değiştirmeyeceğine ilişkin yapılan her türlü şart ve kayıt geçersizdir.

Miras Bırakanın (Vasiyetçi) Vasiyetname Düzenleme Şartları

Vasiyetname yapabilmek için öncelikle on beş yaşını doldurmuş olmak ve ayrıt etme gücüne sahip olmak gerekir (MK.m.502). Vasiyetname yapılırken miras bırakanın uyması gereken şekil kuralları ile bazı sınırlamalar bulunmaktadır. Miras bırakan terekenin üzerinde sınırsız tasarruf hakkına sahip değildir. Miras bırakanın ölüme bağlı tasarruf hakkı, yani vasiyetname düzenleme hakkı, “saklı paylı mirasçıların saklı paylarını” ihlal etmemelidir. Miras bırakan, ancak bu saklı paylara dokunmayacak şekilde tasarrufta bulunabilir.

Vasiyetname yaparken uyulması gereken kanuni şekil şartları mevcuttur. Medeni Kanuna göre üç şekilde vasiyetname yapılabilir:

  • Resmi vasiyetname (MK m.532-537),
  • El yazılı vasiyetname (MK m.538),
  • Sözlü vasiyetname (MK m.539-341).

Resmi Vasiyetname Nedir? Nasıl Yapılır?

Resmi vasiyetname, resmi memur tarafından iki tanığın katılmasıyla düzenlenir. Vasiyetnameyi düzenleyecek resmi memur; Sulh hakimi, noter veya kanunda kendisine yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Ancak kanunda sayılan bazı kişiler vasiyetnamenin hazırlanmasında resmi görevli memur veya tanık olarak bulunamazlar. Bunlar;

  • Fiil ehliyeti bulunmayanlar,
  • Kamu hizmetinden yasaklılar,
  • Okur-yazar olmayanlar,
  • Miras bırakanın eşi, alt ve üst soy kan hısımları, kardeşleri, bunların eşleridir (MK. m. 536).

Bunlardan birinin resmi memur veya tanık olarak katıldığı resmi vasiyetname şekil yönünden sakat olur ve iptali istenebilir. Ayrıca resmi vasiyetname ile; vasiyetname düzenlenmesine katılan resmi memur veya tanıklar, bunların alt soy-üst soy hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşlerine bir kazandırmada bulunulamaz (MK. m.536/ll). Bu kişilere resmi vasiyetname yolu ile kazandırmada bulunulması halinde, ölüme bağlı tasarrufun tamamı değil, sadece bu kısmın iptali gerekir (MK. m. 558).

Resmi vasiyetname, “okunarak ve imzalanarak yapılan” ve “okunmadan ve imzalanmadan yapılan” vasiyetnameler olarak ikiye ayrılır:

  • Vasiyetçinin bizzat okuması ve imzalaması gereken resmi vasiyetnamede; vasiyetçi son arzularını yazılı veya sözlü olarak resmi memura bildirir. Resmi memur bu arzuları içeren vasiyetnameyi hazırlar ve okuması için vasiyetçiye verir. Vasiyetname okunduktan sonra uygun bulunursa vasiyet eden tarafından imzalanır. Resmi memur da tarih koyarak kendisi imzalar (MK m.533). Tarih, vasiyetnamenin geçerlilik şartıdır. İmzalanmadan önce vasiyet eden tarafından okunması da vasiyetnamenin geçerlilik şartıdır. Vasiyetnameye tarih atılıp imzalandıktan sonra vasiyet eden vasiyetnameyi okuduğunu, bunun son arzularını içerdiğini memur huzurunda iki tanığa söyler. Tanıklar da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve vasiyet edenin tasarrufa ehil olduğunu vasiyetnameye yazarak altını imzalarlar. Bu işlem de vasiyetnamenin geçerlilik şartıdır. Tüm bu işlemlerin aynı zaman diliminde, yani önemli bir aralık girmeden tek bir işlem gibi yapılması gerekir.

  • Okumadan ve imzalanmadan yapılan resmi vasiyetnamede; vasiyet eden beyanlarını resmi memura bildirir ve resmi memur bu beyanlara uygun olarak vasiyetname metnini hazırlar. Bu metni iki tanık huzurunda vasiyet edene okur. Okuma işlemini bizzat resmi memur yapmak zorundadır. Metin okunduktan sonra vasiyet eden bunun isteklerine uygun olduğunu beyan eder ve bunun üzerine tanıklar da metnin kendi huzurlarında vasiyetçiye okunduğunu ve bunun vasiyetçi tarafından uygun bulunduğunu, vasiyetçinin vasiyet yapmaya ehil olduğunu yazarak şerh ederler ve metni imzalarlar. Ardından resmi memur da tarih yazarak metni imzalar (MK m.535). Bu vasiyetname türünü hem okuma yazma bilenler hem de bilmeyenler yapabilir.

El Yazısı İle Vasiyetname Nedir? Nasıl Yapılır?

El yazılı vasiyetname MK m.538 de düzenlenmiştir. Medeni Kanuna göre el yazısı ile yapılan vasiyetnamede; metnin tümünün vasiyetçinin el yazısı ile yazılması zorunludur. Vasiyetnamenin el yazısı ile yazılması zorunluluğuna tarih ve imza da dahildir. Bu şekilde vasiyetnamenin başkaları tarafından tahrif edilmesi önlenmek istenmiştir. Vasiyetçi, bu vasiyetname türünü kendi el yazısı ile yazmak ve tarih atarak imzalamak zorundadır. Aksi takdirde şekil şartlarına uyulmamış olur. Bu durumda vasiyetname şekil eksikliğinden yoklukla sakat olur. Bu vasiyetname türü ancak okuma-yazma bilen kişilerce düzenlenebilir. Okuma yazma bilip de başka bir engel nedeni ile yazı yazmayanlar bu vasiyetname türünü yapamazlar.

Tahrip edilmiş bir vasiyetnamenin geçerli olabilmesi için kalan kısmın bir bütünlük oluşturması ve yırtılan ya da karalanan kısmın vasiyetnamenin olmazsa olmaz parçasını teşkil etmemesi gerekir.

Vasiyetnameye yapılacak ekleme ve çıkarmalar vasiyet edenin kendi el yazısı ile yazılmak zorundadır. Vasiyetname birden fazla günde hazırlanmışsa düzenleme tarihi olarak vasiyetnamenin tamamlandığı gün yazılmalıdır.

İmzanın el yazısı ile atılması gerekir. Başka hiçbir şekilde atılan imza geçerli olmaz. İmza vasiyet metninin en alt kısmına atılmalıdır. İmza olmayan vasiyetname şekil yönünden eksik olduğundan iptali istenebilir. Hatta, imza olmayan vasiyetnamelerde vasiyet yapma iradesinin olmadığı ve dolayısıyla bunun yokluk ile geçersiz olduğu ileri sürülebilir.

El yazılı vasiyetname düzenlendikten sonra, muhafazası içim açık veya kapalı olarak herhangi bir memura, kuruma ya da bir arkadaşa teslim edilebilir.

Sözlü Vasiyetname Nedir? Nasıl Yapılır?

Sözlü vasiyetname, ancak olağanüstü durumlarda düzenlenebilir (MK m. 539-541). Sözlü vasiyetname şu koşulların bulunması halinde yapılabilir:

  • Olağanüstü bir halin varlığı,
  • Sözlü vasiyetname dışında, başka türlü vasiyet yapma imkanının olmaması gerekir.

Sözlü vasiyet türünün şartları oluşsa dahi resmi veya el yazılı vasiyetname yapma olanağı varsa, bu takdirde sözlü vasiyet geçersiz hale gelir. MK m.539’da sayılan olağanüstü haller sınırlı bir şekilde sayılmış değildir. Olağanüstü durum vasiyetin yapıldığı anda mevcut olmalıdır. Örnek olarak “ölüm tehlikesi” veya “ulaşımın kesilmesi” verilebilir.

Sözlü vasiyetname, vasiyetçinin son arzularını iki tanığa anlatması ve tanıkların da vasiyetçinin bu arzularını belgelemeleri ile oluşur. Vasiyetçi ölümünden sonra gerçekleşmesini arzu ettiği isteklerini iki tanığa aynı zamanda söyler ve bu arzularını belgelendirmelerini ister. Tanıklar bu görevi kabul etmek zorunda değildir. Sözlü vasiyetnamenin geçerli olması için, vasiyetname tanıkları iki şekilde hareket ederek sözlü vasiyete geçerlilik kazandırabilir:

  • Sözlü vasiyetnamede birinci yöntem; tanıklardan biri doğrudan vasiyetçinin arzularını kendi el yazısı ile yazar, tarihi ve yeri belirtir, diğer tanık da taznzim edilen belgeye imza atar. Tanıklar bu belgeyi zaman kaybetmeden bir Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemesine teslim eder. Tanıklar bu belgeyi mahkemeye verirken vasiyet koşullarının gerçekleştiğini, vasiyetçiyi ehil gördüklerini, olağanüstü hal içinde vasiyetçinin kendilerine son isteklerini sözlü olarak beyan ettiğini belirtirler.

  • Sözlü vasiyetnamede ikinci yöntem; tanıklar vasiyetçinin beyanlarını yazıya geçirmek yerine vakit kaybetmeksizin hakime sözlü olarak iletebilirler. Her iki tanığın beyanları hakim tarafından tutanağa geçirilerek belgelenmiş olur. Tanıklar, ancak objektif sebeplerle vasiyetnamenin hakime ulaştırılmasını geciktirebilirler.

Sözlü vasiyetnamenin hakime tarafından onaylanmasının kanunda bazı istisnaları da vardır. Bu istisnalar şunlardır:

  • Askerler için teğmen veya daha yüksek rütbeli bir subay sözlü vasiyeti hakim yerine onaylayabilir.
  • Ülke sınırları dışında seyreden bir ulaşım aracında bulunan kişiler için o araçtan sorumlu kişi hakim yerine geçer.
  • Sağlık kurumlarında tedavi görenler için de sağlık kurumunun en yetkili kişisi hakim yerine geçer (MK m.540).

Sözlü vasiyet yapılmasına yol açan olağanüstü halin ortadan kalkmasından itibaren bir ay sonra, vasiyetçi hala hayatta ise, sözlü vasiyet mahkeme kararına gerek olmadan kendiliğinden hükümsüz hale gelir (MK. m. 541) Bu durumda vasiyetname hiç yapılmamış gibi geçmişe yönelik olarak hükümsüz olur. Bu bir aylık süre dolmadan vasiyetçinin ölmesi halinde vasiyet sürekli olarak geçerli hale gelir.

Vasiyetnamenin Açılması ve Tenfizi

Vasiyetnameler geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden itibaren bir ay içinde açılır. Sulh hukuk mahkemesi hakiminin görevi vasiyetnameyi açmak, okumak ve ilgililere tebliğ etmektir. Bunun dışında Sulh Hakimi, eda hükmü içeren karar veremez. Vasiyetname Sulh hakimince açılıp okunmadıkça doğrudan tapuya götürülerek işlem yapılamaz.

Vasiyetnamenin açılması davasında görevli mahkeme, vasiyetçinin son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Vasiyetnamenin tenfizi ise vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespit edilmesidir. Vasiyetnamenin tenfizi için vasiyetnamenin iptali için öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi gerekir. Vasiyetnamenin tenfizi davası asliye hukuk mahkemesi tarafından görülür.

Vasiyetnamenin İptali

Vasiyetname her ne kadar hukuki bir işlem olsa da, kanun koyucu vasiyet edenin son arzularına önem verdiğinden geçerlilik koşulları olmayan bir vasiyetnamenin kesin hükümsüz olmasını kabul etmemiş, iptal edilebilir olmasını öngörmüştür.

Kurucu unsurları gerçekleşmiş ve yürürlüğe giren vasiyetnamenin geçerli olması için gerekli olan ehliyet, şekil şartı, hukuka ve ahlaka aykırı olmama şartları gerçekleşmemiş olsa bile; vasiyetnamenin kesin hükümsüzlüğü değil,iptal edilebilirliği kabul edilmiştir (TMK m.544, 557-558).

Ancak, vasiyetnamenin kurucu unsurlarının bulunmaması halinde kesin hükümsüzlük değil yokluk söz konusu olur.

Vasiyetnamenin İptali Davası

Vasiyetnamenin iptali şu sebeplerle dava konusu edilebilir:

  • Vasiyetname vasiyet edenin tasarruf ehliyeti bulunmadığı sırada yapılmışsa,
  • Vasiyetname yanılma, aldatma , korkutma veya zorlama sonucu yapılmışsa,
  • Vasiyetnamenin içeriği, bağlandığı koşullar veya yükümlülükler hukuka ve ahlaka aykırı ise,
  • Vasiyetname kanunda belirtilen şekil şartlarına aykırı yapılmış ise iptali istenebilir.

İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. İptal davası vasiyetnamenin tamamı veya bir kısmının iptaline ilişkin olarak açılabilir.

İptal davası, vasiyetname yoluyla vasiyetnamenin yapılmasına katılmış kişilere, eşlerine veya hısımlarına kazandırmada bulunmadan kaynaklanan sakatlığa dayalı ise vasiyetnamenin tamamı değil, sadece bu kazandırmalar iptal edilir.

Kanunda sayılan diğer iptal sebeplerini şu şekilde sıralayabiliriz

  • Vasiyetname yapanın tasarruf ehliyetinin bulunmaması,
  • Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, hile, korkutma veya zorlama yoluyla yapılması,
  • Vasiyetnamenin gerek içeriğinin gerekse de bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırı olması,
  • Vasiyetnamenin Şekil yönünden noksan olması.

İptali mümkün vasiyetnameler, iptal davası neticesinde iptal edilmeden kendiliğinden ortadan kalkmazlar. İptali mümkün vasiyetnameler, iptal davası açılarak kesin yargı kararı alınıncaya kadar hükümlerini sürdürürler. İptal davasının kesinleşmesiyle birlikte mahkeme hükmü geçmişe yönelik olarak sonuç doğurur.

Vasiyetnamenin iptali davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Vasiyetnamenin iptali davası vasiyetçinin son yerleşim yeri mahkemesinde açılmalıdır.

Vasiyetnamenin İptali Davası Açma Süresi

Medeni Kanunda vasiyetnamenin iptali davaları açısından üç çeşit hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bunlar;

  • Davacının ölüme bağlı tasarrufu, iptal sebebini, kendisinin hak sahibi olduğunu öğrenmeden itibaren bir yıllık hak düşürücü olan ilk süredir. Bu bir yıllık hak düşürücü süre vasiyetname usulüne göre açılıp ilgililerine okunmadan işlemeye başlamaz.
  • İptal davası açma hakkı, herhalde vasiyetname açılma tarihi üzerinden iyi niyetli davalılara karşı on yıllık süre geçmekle düşer.
  • İptal davası açma hakkı, herhalde vasiyetname açılma tarihi üzerinden kötü niyetli davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.

İptal davası bozucu yenilik doğuran bir davadır ve geçmişe etkili sonuç doğurur. İptal davası dava açmayan kişiler için hüküm doğurmaz ve sadece davanın taraflarını bağlar. Yine vasiyetnamenin iptali davası vasiyetnamenin bir kısmı için açılabileceği gibi tamamı için de açılabilir.

Vasiyetname, Geçerliliği ve İptal Davası Yargıtay Kararları


Vasiyetnamenin Reddi Davasında Görevli Mahkeme

Dava; vasiyetnamenin tenfizi için hukukî bir menfaati kalmadığını belirterek vasiyetin MK’nın 616. maddesi gereğince vasiyetnamenin hükümsüzlüğünün tespiti ve iptali istemine ilişkindir. Sulh hukuk mahkemesince; vasiyetnamenin reddi davalarının 6100 sayılı Kanunda sayılan sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren ve çekişmesiz yargı işlerinden de olmadığı anlaşıldığından görevszilik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise; davanın, HMK’nın 382. maddesi kapsamında çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, vasiyetin okunması işlemini tamamlayan tek taraflı talep durumundaki davada HMK’nın 383. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, TMK’nın 616. maddesine dayalı olarak açılmış vasiyetnamenin reddi istemini içeren bir davadır. TMK’nın 616 maddesine göre, “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.” Buna göre, vasiyetin reddi ile birlikte vasiyet borcu sona erer. Vasiyet edilen şey, vasiyet borçlusunun olur. Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile hukuk mahkemelerinin görevine giren davalar yeniden düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 2. maddesinde, asliye hukuk mahkemelerinin görevine giren davalar sayılmıştır. Buna göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi, diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” Buna göre, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra (21.09.2012) açılmış bulunan bu davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu ortadadır (Yargıtay 20.Hukuk Dairesi - Karar: 2015/9266).

Vasiyetnamenin İptali Sebepleri

TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.

TMK’nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez.

Ölüme bağlı tasarrufun ifasının mümkün olmaması, vasiyet konusunun vasiyetçiye ait olmaması ise bir iptal sebebi oluşturmaz. Vasiyetnamenin ifa imkansızlığının vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik olarak açılacak olan davada (TMK.m. 600) değerlenlendirilebilir. TMK.nun 557.maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı (tahdidi) olarak açıklanmıştır. Mahkemenin, TMK 542. ve 544. maddesi kapsamında iptal sebebi olarak kabul ettiği hal, yukarıda bahsi geçen maddede ifadesini bulan iptal sebeplerinden biri değildir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17339 E. , 2017/4333 K.).

Okuma Yazması Olmayanların Resmi Vasiyetname Şekli

TMK m. 535’te okuma yazması olmayan kişilerin düzenleyeceği resmi vasiyetname şekli belirtilmiştir. Buna göre somut olayda okur-yazar olmayan vasiyetçinin düzenlenen vasiyetin son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi yeterli değildir. Tanıkların da hem vasiyetin kendi önlerinde vasiyet edene okunduğunu hem de vasiyetçiyi ehil gördüklerini ve vasiyetçinin bunun arzularına uygun olduğunu söylediğini belirterek bu beyanlarının altını imzalamaları gerekir. (Yargıtay 3. HD. 2015/4647 E-2016/2487 K)

Vasiyetnamenin Açılması ve İptali Usulü

Mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunludur ve teslimden itibaren bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Bu şekilde vasiyetnamenin usulünce açılıp okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptali davasında öncelikle davaya konu vasiyetnamenin açılıp açılmadığının araştırılması gerekir ve vasiyetnamenin açılmasına dair kararın kesinleşme şerhli kararın da dosyaya konulması gerekir. (Yargıtay 3. HD. 2016/647 E-2016/1999 K)

TMK’nın 595. maddesi gereği miras bırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen Sulh Hakimine teslim edilmesi gerekir. Teslimden itibaren bir ay içinde vasiyetname açılır ve ilgililere okunur. Usulünce açılan ve okunma kararı kesinleşen vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin dava dosyasına öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ilişkin kesinleşme şerhli onaylı örneği getirilip konmalıdır. (Yargıtay 3. HD. 2015/68 E.-2015/17708 K.)

Vasiyetnamenin İptali Davasının Dinlenebilmesi İçin Vasiyetnamenin Açılmış Olması Gerekir

Vasiyetnamenin iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre, davacının tasarrufu iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. MK 571. Maddesinde dava açma hakkı mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde vasiyetnamelerde açılma tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle düşer. Hem iptal hem de tenkis davalarının dinlenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirmek ve bu konuda yasal haklarını kullanmayı temine yöneliktir. Vasiyetname açılmadan 559. Maddede belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Bu konuda gerekli araştırmalar yapılmadan hüküm kurulması doğru değildir. (Yargıtay 3. HD. 2015/18257E.-2016/374 K.)

Ehliyetsizlik İddiasına Dayalı Vasiyetnamenin İptali Davası

Dava konusu uyuşmazlık, ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak vasiyetnamenin iptaline ilişkindir. Ehliyetsiz olduğu iddia edilen vasiyetçinin vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği konusunda tarafların bilgisine başvurularak, varsa doktor raporları veya tedavi gördüyse buna ilişkin tüm kayıtların eksiksiz getirtilerek dosyaya konması, işlem tarihinde miras bırakanın ehliyetsiz olup olmadığının tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesi ve buna ilişkin rapor alınması gerekir. Tüm bu işlemler yapılmadan , deliller tam olarak toplanıp bunun sonucunda ATK’dan rapor alınmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesi yerinde değildir. (Yargıtay 3. HD. 2015/18917 E.-2016/412 K.)

Vasiyetnamenin Tenfizinin Hukuki Niteliği

Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davaları bir ayni hakkın yerine getirilmesi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılıp okunan vasiyetnamenin MK m. 595 vd. maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya istenmiş ise de reddedildiğinin ve bunun sonucunda kesinleştiğinin tespit edilmesidir. Bu tesbit işlemi başlı başına bir ayni hak geçişini sağlamaz (Yargıtay 3. HD. 2015/1587 E.-2015/20903 K.)

Vasiyetname Açılmadan Zamanşımı ve Hak Düşürücü Süreler İşlemez

TMK m. 602 “vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.” Vasiyet alacaklısı vasiyetnameden kaynaklanan hakkını vasiyetname açılıp okunmadan kullanamaz. Vasiyet açılıp okunmadan vasiyetin yerine getirilmesi de istenemez. Yine vasiyetname açılmadan vasiyeti öğrenme koşulu da gerçekleşmeyeceğine göre zamanaşımı da işlemeye başlamaz. ( Yargıtay 3.HD. 2014/20723 E.-2015/17293 K.)

Tüm Mirasçılar Çağrılmadan Vasiyetnamenin Okunması Usule Aykırıdır

Vasiyetname geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden itibaren 1 ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından açılır ve ilgililere tebliğ edilir. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri taktirde hazır bulunmak üzere çağrılırlar(TMK m. 596/1-2) Somut olayda bilinen tüm mirasçılara tebliğ çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. TMK uyarınca miras bırakanın tüm mirasçıları ve ilgililer usulünce çağrılmadan vasiyetnamenin açılıp okunması doğru değildir. (Yargıtay 3. HD. 2014/19530 E-2014/16709 K.)

Vasiyetnamenin Tenfizi Davaları Ayni Hak Sağlamaz

Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisini sağlamaz. Yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi tarafında usulünce açılmış olan vasiyetnamenin TMK 595 vd. maddelerinde belirtilen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle kesinleştiğinin tespiti içindir. Bu tespit başlı başına bir ayni hakkın geçirimini sağlamaz (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2007/2-2 E. -2007/10 K).

Vasiyetnamenin Tenfizinde Görevli Mahkeme

Vasiyetnamenin yerine getirilmesi davası 6100 sayılı HMK’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılması halinde görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Yargıtay 3. HD. 2013/185 E.-2013/1187 K)

Vasiyetnamenin Tenfizinde Yetkili Mahkeme

Vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasında yetkili mahkeme Miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu yetki kesindir. (Yargıtay 3. HD. 2014/16172 E.-2014/13593 K)

Murisin İhtarnamesi Yeni Vasiyetname Olarak Kabul Edilemez

Miras bırakan, ölümüne kadar her zaman vasiyetnameden dönebilir. Vasiyetnamenin yazılı, resmi ve sözlü vasiyetname gibi türleri bulunmaktadır. Somut olayda, bir resmi vasiyetname söz konusudur.

Bazı durumların gerçekleşmesi vasiyetnamenin yürürlüğe girmesine mani olur. Vasiyetnameden sonra gerçekleşen bir ölüme bağlı tasarrufla (TMK.m. 542), vasiyetnamenin miras bırakan tarafından yırtılarak, yakılarak, okunmayacak şekilde karalanarak, imzası silinerek veya başka bir şekilde yok edilmesi ile (TMK. m. 543/1) miras bırakanın önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla (TMK. m. 544), miras bırakanın vasiyetname ile bağdaşmayacak sağlararası tasarrufta bulunmasıyla (TMK.m. 544/2), kaza sonucu veya üçüncü bir kişinin kusuru ile vasiyetnamenin yok olması ile (TMK. m. 543/2) veya sözlü vasiyetnamenin yapılmasından sonra diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağının doğması ve bunun üzerinden bir aylık sürenin geçmesi ile bu vasiyetnamenin uygulama imkânı ortadan kalkar.

Somut olayda, miras bırakan tarafından düzenlenen 25/03/2002 tarihli vasiyetname, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 532 ve devam maddelerine göre yapılmış resmi bir vasiyetnamedir. Miras bırakan önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla vasiyetnameden dönebilir. Murisin davacıya gönderdiği Espiye Noterliği’nin 30 Mayıs 2002 tarih 1205 yevmiye nolu ihtarnamesi vasiyetname olarak değerlendirilemeyeceğinden, Espiye Noterliği’nin 25/03/2002 tarih ve 689 yevmiye numaralı vasiyetnamesinden dönüldüğünden bahsedilemez. Hal böyle olunca, vasiyetnamenin geçerli olduğu dikkate alınarak yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilemesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/6890 E. , 2015/10407 K.).

Vasiyetnamenin Açılıp Okunması Usulü ve Önemi

Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.

Bu nedenle, Sulh Hakiminin görevi, MK.nun 596 ve Tüzüğün 36/2.maddesine uygun olarak vasiyetnameleri açarak lehine kazandırma yapılan kişi ile yasal mirasçılarına vasiyetnamenin onaylı bir örneğini tebliğ ederek, vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunmak üzere çağrılmasını sağlamaktır.Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın, tesliminden başlayarak bir ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi tarafından açılır. Vasiyetname açılırken bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer, açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır ve okunur. ( TMK. Md. 596 ) Vasiyetnamede vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, Sulh Hakimi tarafından bu görev kendisine bildirilir. (TMK.m.550/3) Vasiyetnamenin açılışını müteakip mirasta hak sahibi her birine, vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneği tebliğ olunur (TMK.md.597). Lehlerine karşılıksız kazandırma yapılan kimselerin ve mirasçıların adresleri belli değilse kendilerine vasiyet ilanen tebliğ edilir. (TMK.md.597/2) Sulh Hakimi, vasiyetnamenin kendisine teslimini müteakip gerekli koruma önlemlerini alır, olanak varsa ilgilileri dinleyerek yasal mirasçılara terekenin geçici olarak teslimine yahut resmen yönetilmesine karar verir. (TMK.md.595/3) Görüldüğü gibi Sulh Hakiminin görevi vasiyetnameyi açarak, ilgililere tebliğ etmek, mirasçılara istedikleri halinde bir mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek, yahut resmi yönetimi emretmekten ibarettir. Sulh Hakiminden vasiyetin okunmasını istemek, bir ayni hakkın geçirilmesi isteği niteliğinde değildir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/22242 E. , 2012/26306 K.).

Vasiyetnamenin geçerliliği, miras hukukuna uygun bir şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Mirasçılar, geçerli tanzim edilen bir vasiyetnameye karşı vasiyetnamenin iptali davası açamayacağı gibi miras bırakanın son arzularına uygun hareket etmek zorundadır. Bu nedenle vasiyetnamenin hazırlanması süreci mutlaka bir avukat ile yürütülmelidir.


Avukat Baran Doğan

  1. Avukat Sefa Bayram, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk eğitimi almıştır. İstanbul Aydın Üniversitesinde Özel Hukuk Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapmaktadır. Gayrimenkul hukuku ve özel hukukun diğer alanlarında çalışmakta olup İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS